dilimize imgelerin ihaneti olarak çevirebileceğimiz, belçikalı sürrealist ressam rené magritte'in harikalar yarattığı eseri. tamamen bu tablodan yola çıkarak ortaya konmuş olan michel foucault'un ceci n'est pas une pipe eserinin -dilimize bu bir pipo değildir olarak çevrilmiştir- önsözünde magritte ve foucault'dan ve bu tablonun altında yatanlardan kısaca bahsediliyor. ufak bir göz atmak gerekirse:


magritte ile foucault'nun, benim pek de yerinde olmayarak görsel tutarsızlıklar dediğim ve foucault'nun heterotopialar (bulunduğu durumdan çıkmış olmak ve bu durumda farklılıklar) diye adlandırdığı şey karşısında ortak bir büyülenme duydukları söylenebilir. foucault, les mots et es choses'da, borges'in yazdığı bir pasajı okuduktan sonra garip bir şüpheye kapıldığını açıklar:

"birbirine uymayan şeyler arasında bağ kurmaktan, yani aykırı'dan daha berbat bir düzensizlik türünün de varolduğunu" söyler ve şöyle devam eder: "bundan, çok sayıda olanaklı düzenin ayrı ayrı göze göründüğünü ve bunun da, heteroklit'in (alışıla-gelmemiş) yasasız ve bilinmeyen boyutunda gerçeklendiğini kastediyorum. heteroklit sözcüğü tamıtamına etimolojik anlamında ele alınmalıdır ve bu durumda, şeyler, birbirinden o kadar farklı yerlere 'yerleştirilmiş', 'konulmuş' ve öyle farklı yerlerde 'düzenlenmiş'lerdir ki, bunların altında ortak bir zemin bulmak olanaksızdır. ütopialar, bir avunma sağlarlar; gerçek yerleri olmadığı halde yine de, kendilerini açıp gösterdikleri fantastik ve dingin bir bölge vardır. onlara götüren yol bir hayalden başka şey olmadığı halde ütopyalar, geniş caddeli kentlerden, göz kamaştırıcı bahçelerden, yaşamın çok kolay olduğu ülkelerden söz ederler. heterotopialar ise rahatsız edicidirler ve belki de bu durumun nedeni, bunu ve şunu adlandırmayı olanaksız kılmaları; adları paramparça ve karmakarışık etmeleri; sözdizimini, hem de cümleleri kurarken kullandığımız sözdizimini değil, sözcükleri ve şeyleri hem yanyana hem de karşıtlık içinde 'birbirine tutturma'ya neden olan ve göze daha az çarpan sözdizimini önceden yıkıma uğrattıkları için, dilin altını gizlice kazıp oymalarıdır. dolayısıyla ütopyalar masallara ve söyleme olanak tanırlar; dile dayanırlar ve masal'ın temel bir boyutudurlar; heterotopyalar ise... söylemi kuruturlar, sözcüklerin yolunu keserler, dilin var olabilirliğine kaynağında karşı çıkarlar; mitlerimizi çözüp eritirler ve cümlelerimizin lirizmini kısırlaştırırlar".

heterotopi haritacıları olarak, foucault da magritte de dili eleştirirler. birincisi bunu tarihsel-bilgikuramsal açıdan, ikincisi
görsel açıdan gerçekleştirir. her biri kendi yolunda, dilbilimci ferdinand de saussure'ün, imin [gösterge] keyfiliğini, yani, imleyen [gösteren] (sözcük) ile imlenen [gösterilen] (belirtilen nesne ya da kavram) arasında rastlantısal, uzlaşımsal ve tarihsel
nitelikte bir bağ olduğu görüşünü benimser.


aynı zamanda eserde ikilinin mektuplaşmalarına da yer veriliyor. eseri okuduktan sonra tabloya bakış açısı oldukça değişiyor insanın bana kalırsa bu yüzden zaten oldukça kısa olan bu bir pipo değildir muhakkak okunmalı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"la trahison des images" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim