lümpen

sınıf bilinci olmayan diye öğrendik biz marks'tan.
kastı geniş esasen; eğreti bir üstenciliği olan görgüsüzler için de kullanılır; hem yozluk hem de marjinallik barındırır.

kız tavlamak için cümle kurulması gereken kelimelerden, etrafındaki erkekleri ezerken varoş yerine lümpen denilir

kelime anlamı itibariyle, hakkını aramayan, proleter olmayan işçi sınıfı üyelerini; fakir ve sefil sınıfı işaret ediyor diye biliyorum. faşist kelimesi gibi ilk anlamının dışında da çok kullanılıyor. ben de arkadaşlarımı -ve tabi ki kendimi- sık sık lümpen olmakla itham ederim.

lümpen, almanca kökenli bir sözcük olup marksizm'e göre "hakkını aramayan, toplumsal sınıf bilinci olmayan kişiler"dir. lümpenin günümüzdeki en belirgin örneği şükürcü biatçı hergelelerdir ve sığınmacılardır. serseri lümpenden proleterya(işçi sınıfı) olmaz çünkü bunlar, devrimin önündeki en büyük engeldir. mülteciler dışarı!..
1970'lerde türkiye'deki köyden kente göçün arabesk kültür ile birlikte getirdiği "çalıyor ama çalışıyor" zihniyeti, akp gibi islamofaşist partileri başa getiren türk lümpen zihniyetidir. bu zihniyetin olduğu yerde sarı sendika, sarı muhalefet, sarı sanatçı, sarı medya, sarı gazeteci gibi zalim iktidarlara alkış tutan şakşakçıların olması da doğaldır.

bir diğer anlamı da sözde bilmişçesine ukala tavırları ile toplumu içinde sivrilmeye ve öne çıkmaya çalışan fakat kendini o topluma ait hissetmeyen entellerde bu sınıfa girer.halk edebiyatı yapar ama halkçı olamaz böyle tipler ,tıpkı ahmet kaya krosu gibi.görgüsüzlük ve edep yoksunluğu olanlar içinde kullanıla gelmiştir.

marx' a göre komünist olmayan işçi. solcu jargonu. lumpenproletariat.

sonradan, bizim kıro dediğimiz şeye evirdiler. yılmaz kıro, ahmet kıro ama bizden. kurdeleli bir sunum olsun, kıro demeyelim, lümpen diyelin.

sen ne istersen söyle biz (bkz: kıro) yılmaz tabancalı olduğu için (bkz: maganda) diyoruz. bu devirde yaşasaydı torbacı olurdu.