max payne

finlandiyalı geliştirici remedy entertainment 1996 yılında death rally'i geliştirdikten sonra, 1997'de max payne adlı yüksek teknolojili bir aksiyon oyunu üzerinde çalışmaya başladığında, pek çok insanın dikkati çekti.

yaklaşık dört yıl sonra, basının yoğun ilgisinden sonra, max payne 23 temmuz pazartesi günü yayınlandı. karanlık, zorlayıcı bir kara polis hikayesi olan olay örgüsü, çarpıcı aksiyon sahneleriyle oldukça sürükleyici.

oyun, max'in new york'taki bir gökdelenin çatısında görünmesiyle başlıyor. kar, kıyamet sonrası gökyüzünden kül gibi düşüyor, aşağıdaki sokaktan sirenler çalıyor. durumu üzerine düşünmeye başlar ve ardından gelen oyun, o noktaya nasıl gittiğine dair 21 bölümlük bir flashback yaşatır.

biraz şirketin ve oyunun geliştirme aşamasına bakalım.

yaklaşık 20 yıl süre önce, orijinal max payne, 3d realms & remedy entertainment tarafından halka açıldı. her iki şirket için de büyük bir yeni adımdı, daha önce 90'larda* death rally adlı yukarıdan kaydırmalı* bir yarış oyununda işbirliği yapmışlardı. max payne serisine çok zaman ve çaba harcandı.

remedy entertainment, finlandiya demoscene’ler tarafından bodrum katında oluştu. çoğu üye sadece yirmili yaşlarının başındaydı. 1995 yılının ağustos ayında şirket olarak kuruldu. 1996'da ilk oyunu death rally'yi yarattı. death rally'nin yayınlanmasının ardından remedy'nin bir sonraki projesi max payne'di.

bir sonraki girişimleri için remedy, şu anki ismi 3d realms olan amerikan merkezli yayıncı apogee software ile çalışma ortaklığına devam etmek istedi.

death rally'nin yayınlanmasının ardından remedy, bir sonraki projesi için scott miller'a 3 yeni proje sundu; uzay uçuşu simülasyon oyunu, yeni bir yarış oyunu ve diğeri ise dark justice adlı izometrik bir shooter oyunuydu. miller, oyunun duke nukem gibi güçlü bir ana karaktere, 3d grafiklere ve daha iyi bir isme sahip olması koşuluyla oyunun gelişimini finanse etmeye karar verdi. o dönemde tomb raider'ın başarısı, remedy'yi güçlü bir baş karakterle oyuna yeniden odaklanmaya yönlendirdi.

ekip, max payne ismine karar vermeden önce dark justice'den, max heat'e kadar çeşitli isim olasılıkları denedi. sonunda, daha iyi bir şey olmadığından, max heat isminde karar kıldılar. sonra remedy'den biri, alternatif olarak payne'i önerdi. max heat doğruca çöpe gitti.

max payne 1997'de yeşil ışığı aldı. oyunun baş tasarımcısı petri jarvilehto'ydu. hong kong aksiyon filmlerinin ayırt edici özelliği* olan bullet time ve ağır çekimin oyunlarının temel mekaniği olmasını istedi. demoscene arka planlarından dolayı bilgi işlem konusunda uzman olan ekip , video oyunu için kendi oyun motorunu oluşturdu.

bir sonraki hedef, oyunculara video oyun endüstrisinde öncü bir form olan bullet time olarak biçimlenen yenilikçi bir oyun sunmaktı. max payne'in ilk fragmanı e3 1998'de yayınlandı.

finlandiya'da proje lideri ve remedy'nin kurucu ortağı petri jarvilehto, hikayeyi yazmak için eski arkadaşından yardım istedi. sami lake masaya büyük fikirler getirdi. sam lake oyunun yazarı olarak atandı. polisiye roman* ve film noir yapıtlarında yaygın olarak bulunan unsurları oyuna dahil etti.

ekip, oyunun dokusu için gerçek hayattaki fotoğrafları kullanmak istedi. 1999'da, tasarımcılar şehri araştırmak ve çevre hakkında fikir edinmek için finlandiya'dan new york'a gittiler. new york polis departmanından polisler eşliğinde, haritalamak için binlerce fotoğraf çektiler. şirket, 2000 yılında zamanının çoğunu oyunun grafiklerini daha da iyileştirmek için harcadı.

yayınlanmasını iki kez erteleyen max payne, 23 temmuz 2001'de piyasaya sürüldüğünde büyük beğeni topladı. bir aksiyon oyunu olarak hikayeye ve atmosfere yoğun şekilde odaklanmasıyla dikkat çekti. oyun, 7 milyondan fazla kopya satan ticari bir başarıydı. düzinelerce ödül kazandı.

2001 max payne ekibi.

max payne e3 1998 trailer.
max payne e3 1999 trailer.
max payne e3 2000 trailer.
max payne 2001 trailer.

1998 - italyan video oyun dergisi the games machine.

1997'den bir prototip.

max payne grafik romanı için bir dizi kaynak fotoğraf.

max payne ile sam'in eski bir fotoğrafı.

3drealms'in başkan yardımcısı frederik schreiber'in, 3drealms'in resmi discord sunucusunda paylaştığı max payne'in 1998 beta oynanış videosu. sunucudaki bir hayran tarafından youtube'a yüklenmiş.

1998 - 1999 görüntüleri. 1 - 2 - 3 - 4 - 5

-- meraklılarına max payne hakkında birkaç gerçek bilgi.

ilk zamanlarda v ilacı sadece akıllara durgunluk veren bir ilaç değildi, aynı zamanda vücutta da eğilmelere yol açıyordu. kullanıcılarını parlayan yeşil gözlerle devasa devler haline getiriyordu. aslında, ilk senaryo taslakları süper askerlerle ilgilidir. max'in bu süper askerlerle dövüştüğünü gösteren devam eden ekran görüntüleri bile vardı. aptalca göründüğü ve sin'e çok benzediği için tüm bunlar hurdaya çıkarıldı.
örnek 1, örnek 2, örnek 3

max payne'in pc versiyonu, tony mott'un "ölmeden önce oynamanız gereken 1001 video oyunları" kitabında yer almaktadır.

keskin nişancı tüfeğini başarıyla ateşlediğinde, kamera mermiyi belirlenen hedefe kadar takip eder. scott miller'ın katkılarından biri.

bonus.

bu oyunun 1. si şimdiye kadar yapılmış en iyi oyunlardan birisi olabilir. oyun içerisindeki sinematik görüntüler ve çizgi roman akışı oyunu unutulmaz kılmaktadır. max payne'nin suratındaki limon yemişvari ekşimsi ifade unutulmazdır.

öncelikle bullet time, painkiller, eşki elma yemiş surat, kasvetli new york gecesi ve oyun tarihinin en iyi kabus sahneleri denince akla gelen ilk oyundur. bunun dışında oyunu ilk oynadığımda geceleri metroya binmeye korkar olmuştum deri ceketli bi eleman gelip intikam ateşiyle sağa sola zıplayarak beni de vurur diye.

ah o bebek ağlaması bitirir adamı.bilen bilir.

serinin en iyi oyunu net ikincisidir.

ilk bilgisayarım(ız) da ilk oynadığım oyun bu serinin 2. oyunuydu. o fabrika bölümü, çetenin evini basma bölümü hala aklımda. 2. veya 3. bölümdü bir hanım ablamız bizden kaçıp gidiyordu. ardından kapatıyordu kapıyı ne hikmetse biz açamıyorduk. heh işte ben hep orada kalmıştım küçükken. büyüyünce içimde ukte kalmış olacak ki tekrar indirip oynamıştım. sevgili yapımcılar yan tarafa açık pencere bırakmışmış. ulen ben kaç sene o pencereyi bulamadım!

kendimi kaptırdığım ilk oyun. evimize yapılan baskın, katledilen ailemiz beni o kadar etkilemişti ki, günümüzden örnek vermek gerekirse diriliş ertuğrul izlerken kılıç sallayan bir akpli gibiydim. zıplarken yaptığımız o yavaşlatma efekti adeta bir devrimdi. karakterin tipini ise o dönemler futbolcu olan luis figo'ya benzetirdik. müziği, hikayesi, hikaye anlatışı, oynanışı o kadar kaliteliydi ki bir anda max payne oluyordunuz. tabi yaşla da ilgisi var durumun. hazır müziği demişken şuraya en sevdiğim cover'ını bırakayım;

bir filmi vardır ki evlere şenlik, tabi mona sax'a aşık olmayan var mıydı döneminde? sanmam ikinci oyun beni benden almıştı, ilk oyunu kuzenimden zar zor istemiştim teyzem aracı olmuştu almıştım. olaylı oldu tabii sonra noldu bilmem.

deli yürek ve benim fikrimle memoli payne modunu arkadaşım tayfun tuna lakabıyla widi tasarlamıştı.

"remedy announces that they will remake max payne 1+2 using their in-house northlight enginge" açın kapıyı remake geliyor.

hayatımda oynadığım en kaliteli pc oyunlarından bir tanesidir.

birçok oyunun günümüzde dahi açılış sahnesinin vuruculuğunun yanına yaklaşamadığı bir oyun max payne. 2001 oyun dünyasında böylesine bir intikam hikayesinin oyuncuları heyecanlandırması çok da şaşılacak bir şey değilken bunu o yıllarda düşünüp hikayeleştirmek ve güzel bir paket biçimde sunmak işte bu saygı duyulması gereken bir hareket.

ağır çekimde mermi boşaltmanın vermiş olduğu içsel rahatlama. max payne benim için budur.

sanırım slow motion efekti başarılı bir şekilde uygulayan ilk oyundur.
çok havalıydı be çok.

tadı damağımızda kalmış oyunların bir tanesidir. oynayan bilir.

oyunları, çizgi romanları, sinematikleri tam tekmil edebi eser. max çok gerçekçi erkek bunalımları yaşıyor hep. monanın ölümü, saçını kazıması hepsi hayatının ağır mihenk taşları gibi. edebi işçilik bunları çok güzel veriyor bize.
içinde sevdiğim çok söz de barındırır.

en sevdiğim sanırım şu...

if you had done something differently, it wouldn't be you, it would be someone else looking back, asking a different set of questions.

max payne oyun dünyasında aşık olunabilecek sayılı adamlardandır. bitmişlik de var adamda, zaafları da var, adanmışlığı da. ilk oyun telefonlara da çıktı. 13 lira.
ben berbat senaryoya sahip 3. oyundaki haline daha çok aşık oldum bu arada. beyaz atlet falan mı daha bizim buralara çektirdi his olarak bilemem. ama herhalde yavaş yavaş dady sevmeye başladım. daha karizmatik olmuş son oyunda. senaryo batmış tabi.
ama the last of us da joel, bu oyunda max, uncharted da nathan bunlar benim bebeklerim.

hikayesi sebebiyle oynadığım tek bilgisayar oyunudur.

2001 yılında çıkmıştır.
max payne zorlu bir çocukluk geçiren bir adamdır. babası viatnam gazizi psikolojisi bozulmuş maxa baskı yapan birisiyken annesi de alkolik bir kadındır. alkol sebebiyle önce annesi daha sonra babası ölür. yalnız kalan max büyükbabası ile yaşamaya başlar.

bu bütün zorunlu çocukluğa rağmen her şeyi atlatır okur ve cinayet masasında dedektif olarak işe başlayar evlenir ve çocuk sahibi olur.

max payne için her şey yolundayken bir gece eve geldiğinde karısı'nın ve oğlu'nun iki uyuşturucu bağımlısı tarafından vahşice öldürüldüğünü görür. ve ikisini de öldürür.

max payne o an sahip olduğu her şeyi kaybetmiştir. ve bu olaydan kendisini sorumlu tutar. ben polisim onlar benim peşimdeydi eve gitsem onları kurtarabilirdim minvalinden.

max payne bu olayın ardından kendisini cinayet masasından uyuşturucu ile mücadele masasına aldırır ve bu uyuşturucu çetesi'nin peşine düşer.

uyuşturucu: valkyrie adında bir maddedir. valkyrie iskandinav mitolojisinde odin'i korumakla görevli zırh ve mızrakla kuşatılmış oldukça güzel korumalardır. (belki valkyrie adı bu maddenin olağan üstü güçlü veya özel hissettirdiği için seçilmiştir)

max payne 3 yıl boyunca kabuslarla her gün ailesi'nin ölüm anını rüyalarında yaşar. ve sonunda çete'nin izine düşer. ve ilk bölümlerde arkadaşı alex'i de kaybeder.

max payne bu çete'nin izini bulduktan sonra aslında bir nevi karanlık tarafa geçer. bir polis olan max payne polisten kaçarak polise aykırı olarak örgütü cezalandırma peşine düşer. ancak payne'in amacı onları tutuklamak değil ailesine yapıldığı gibi katletmektedir. onun yeni adalet sistemi kısasa kısastır. sana bir kötülük yapılıyorsa onlara aynısını uygulamak doğrudur fikrine kapılır.

max payne intikam aşkıyla onlarca adama karşı tek başına dalarken kaybedecek bir şeyi yoktur intikamdan başka. ilk slow moşın aksiyon oyunlarından birisi olma özelliğini de taşır. havada sağa sola atlarken aksiyonu hissedersiniz. oyun aynı zamanda max payne ve geçmişine yönelik bir çok flashback barındırır. bir rüya sahnesinde ailesini öldüreni kendisi olarak gördüğünü görebilirsiniz. bu derece kendisini suçlu görmektedir.

max payne aşırı yakışıklı veya mükemmel fiziğe sahip bir karakter değildir halkın içindendir. bizden birisidir. ve hikaye kurgusu gereği ne iyidir ne kötü bir anti kahramandır. ailesinin ölümünden sonra duygusu kalmamış düşmanlarını absürt saçma espirilerle öldürüp onlarla dalga geçer. hepimizin içinde ki birilerine bedel ödetme isteğini ortaya çıkarır ve adeta bize oyunu yaşatır. oyunun sonunda her şeyini kaybetmesine rağmen

edebiyat kuramı derslerinde anlatılabilecek kadar derinlikli ve iyi düşünülmüş bir iskeleti olan anti-kahramanın ismidir. çizgi romanının kitaplaştırılmış hâlini ileride öğrencilerime kitleyebilirim ve bundan gram olsun gocunmam.

başyapıt niteliğinde bir hikâyesi vardır.

her şeyin kaliteli olduğu çağlarda gönlümüze taht kurmuş bir oyun ve onun karakteridir.

en yüzeyde basit bir intikam hikayesi gibi görünür.
bir alt kademede depresyon üzerine ağır bir incelemedir.
bir alt kademede bir ambiyans'ın hikayesidir. modern noir olarak tanımlanabilecek temayı muazzam aktarır.

en alt kademede ise jung'cu arketiplerden logos'un harika bir anlatısıdır.

besleyici feminen'ini (michelle payne) zarara uğratan kaotik feminen (nicole horne) ile yüzleşen logos (max payne), yolculuğu boyunca jester(vinnie gognitti) ve sage (alfred woden) ile karşılaşır ve etkileşime girer.

bu etkileşimlerin akışı ve doğası klasik, hatta baya müfredatlık düzeyde jung'cu arketiplerle uyumludur.

bu kadar fazla insanın gönlünde böylesi yer etmesinin sebebi de budur max payne'in.