sahilde limonlu bir şekilde yenmesi onu daha lezzetli yapar.
devamını gör...
büyük ihtimal hiç bıkmadan yiyebilceğim tek yemek türüdür.
devamını gör...
nasıl yaşadığını, su habitatında ne iş yaptığını, nasıl çıkarıldığını, nasıl satıldığını düşünmeden yenmesi gereken yiyeceklerin en başında gelen, yanına bira da olursa insanı zevkten dört köşe eden naaalet güzel deniz mahsulü. nedense sağlıksız şeyler hep böyle lezzetlidir.
devamını gör...
bir oturuşta 124 adet yediğim şeydir. tabi ertesi gün karnım mg3 gibi olmuştu ratatata

elbette bira ile birlikte tüketilmesini öneririm. ve tabi temiz yerden alınıp yenmesi de elzem.
devamını gör...
yenilen yerin temizliğine dikkat edilmesi gerekir.

kimsenin günahını almayalım ama sahillerde satan insanlardan ben yemem açıkçası çünkü hijyeni hakkında şüphelenirim.

yemeyi çok severim.

fazla yenilmesi hava atılacak bir şey değildir çünkü zehirlenmenize sebep olabilir.

dikkatli olunuz. her şeyin fazlası zararlıdır.
devamını gör...
toplumun hiçbirşey bilmediği halde hakkında bu kadar konuştuğu bir de türk lirasıvar.

meraklısına özelden bilgi verebilirim.
devamını gör...
yenilirken ağızda beliren deniz kumu tanesi.
devamını gör...
ankara'da sakarya caddesi'nde içtikten sonra, alkolün üzerine çok iyi giden şey. sakarya girişindeki midyecide az midye yemedim.
devamını gör...
pandemi dolayısıyla aylardır sahil kenarına gidemediğim için hasretini çektiğim yemek.

bu bünye artık radyasyon istiyor pislik istiyor yeter be
devamını gör...
bir mardinli yurttaşdan alınır.
devamını gör...
alkollü gecelerin son durağı olan atıştırmalık.

türk "sokak yemeği" kültüründe sarsılmaz bir yere sahiptir.

genelde 5-10 tane rahat yenilse de, 2 kişi birleşip tepsi kapatan insanlar çok görülmüştür. (bkz: bir arkadaşım ekolü)

en güzel çakırkeyif haldeyken gider. "rakıdan sonra gidilen çorbacı" mantığında tüketilir.

kendisinin pezevengi tabii ki biradır. hatta dikkat ederseniz, nerde "barlar sokağı" varsa orda midye tezgahı mevcuttur.

asıl olarak izmir'de yenileni makbuldür. içinde kuş üzümü olmayanı tercih sebebidir. bol baharatlı ve limonlu versiyonu candır.

bildiğim kadarıyla bunun tezgahı çok temiz para bırakır. bir günde yüzlerce lira kazandırıyormuş. ankara'yı baz alarak konuşursak, piyasası mardin'li arkadaşların elindedir.

bu aralar pek yemek yiyemeyen, oksijenle yaşayan bir adam olmama rağmen şu anda canım çekti.
devamını gör...
neden bu kadar sevilir hiç anlamam doğrusu.
midye dediğimiz zamazingo, denizin tortusunu, çöpünü, pisliğini toplayıp yumuşaksı bir dokuya dönüşen kabuklu canlı.
parazit ulan bildiğiniz, deniz bakterisi.
devamını gör...
kokoreçi seviyor olmanın kendisini sevmek manasına gelmeyeceği kabuk arası pilav.
devamını gör...
bol limonlusu makbûldür.
devamını gör...
adını duyar duymaz insanın ağzını sulandırabilen, bira ile iyi giden deniz ürünüdür.
devamını gör...
en güzeli izmir'de yapılan midye'nin en güzel hali. bir de daha yeni doldurulmuş sıcak haline denk gelirsem aman aman. tepsiyi gömerim.
devamını gör...
insanın yedikçe yiyesi gelen sokak lezzetidir.
memleketimde gece belli bir saatten sonra sadece pavyonun önünde satılırdı. biz de içtiğimiz gecelerin sonunda illaki pavyonun önüne uğrar, midye dolma yerdik. midyeci açmaya yetişemezdi. abarttığımız bazı gecelerde yerken ayakta kalmayalım diye pavyona girer, iki tane kırmızı saten örtü giydirilmiş pavyon sandalyesi çıkartırdı. caddede oturur, midye dolmamızı rahat rahat yerdik:)
devamını gör...
kadıköy sahilde işletme açarsanız, yanına da ekmekli dönerli promosyon koyarsanız köşeyi döneceğiz yer. tabii biraz da ticari zekanıza bağlı.
devamını gör...
bir takım insanın aman kızım yeme günah dediği, bazısının ay içinde böcek var nasıl yiyorsunuz bunu ya diyerek tiksinerek baktığı, bazılarının da yiyip yiyip sonra ama bu deniz kenarında yenir dediği bana göre de karın doyurmayan gece atıştırmalığıdır.
devamını gör...
soğuk bir ankara gecesinde, ssk’dan cebimizdeki son banknotları bırakıp çıkmışız bir arkadaşla.

karnımız nasıl aç, hemen ziraat bankası atm’sini yokluyoruz, başbakanlık bursu yatmış mı diye, voila! çekiyoruz ne var ne yok.

iki kişiyiz, gözümüz tam sakarya’nın ortasındaki midyeciyi kesiyor. gidiyoruz yanına, başlıyoruz açtırmaya.

1, 2, 5, 10 durduramıyoruz kendimizi. tam o sırada boynunda altın madalyon, sağ kolunda bir esmer, sol kolunda bir sarışın olan angara bebesi çıkıveriyor bir yerlerden.

“gençler” diyor, “yol verin hele, tezgahı kapatıyoruz.”

arkadaş bana bakıyor, ben arkadaşa bakıyorum. gecenin o saati, kadınlar ipince. ne kadar yiyebilirler ki diyoruz birbirimize, “buyur abi devam edin.”

bebe kadınları salıyor tezgaha, o 34 beden kadınlar bir anda kıtlıktan çıkan termit karıncaları gibi biz daha ne olduğunu anlamadan birinci tepsiyi bitiriyorlar.

nereden çıktığını anlayamadığımız ikinci tepsinin yarısına geldiklerinde biz hala avel avel onları seyrediyoruz.

nitekim ikinci tepsinin sonunda bebe kadınları alıp mithatpaşa’ya doğru yaylanıyor.

biz de izlediğimiz bu iştah karşısında doymuş halde evin yolunu tutuyoruz.

tanım: her yendiğinde aklıma yukarıdaki hatıratı getiren sokak lezzeti.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"midye dolma" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim