orijinal adı: the spare room
yazar: helen garner
yayım yılı: 2008
ileri derecede kanser olan arkadışını tedavi amaçlı yanına çağırarak onun iyileseceğine inanan arkadaşı, hasta olan kişiyle misafir odasını paylaşır. ancak bu süreç beklemediği olaylara gebedir, arkadaşının hiç tanımadığı ve bilmediği yönleriyle yüzleşir. bu aşamadan sonra ise önemli sınavı başlar.
yazar: helen garner
yayım yılı: 2008
ileri derecede kanser olan arkadışını tedavi amaçlı yanına çağırarak onun iyileseceğine inanan arkadaşı, hasta olan kişiyle misafir odasını paylaşır. ancak bu süreç beklemediği olaylara gebedir, arkadaşının hiç tanımadığı ve bilmediği yönleriyle yüzleşir. bu aşamadan sonra ise önemli sınavı başlar.
-victorian premier's literary award-
-queensland premier's literary award-
-australian book ındustry award (abıa)-
-queensland premier's literary award-
-australian book ındustry award (abıa)-
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mütereddit" tarafından 11.07.2022 11:58 tarihinde açılmıştır.
1.
ilk baskısı eylül 2021'de yapı kredi yayınlarında yapılan bir helen garner romanı. çevirisi ismine aşina olduğumuz roza hakmen'e ait.
108 sayfalık kısa bir roman.
kanser hastası nicola alternatif bir tedavi için üç haftalığına arkadaşı helen'e konuk olur. bu konukluk sırasında yaşananlar insan gerçekliğini bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne serer.
birine ne kadar değer verirsek verelim benliğimiz bir süre sonra galip gelir. sürekli hâle gelen bütün fedakârlıklar bir gün gelir yavaş yavaş azalmaya başlar. bu durumda duymaya başladığımız öfke ne kadar mantıksız da olsa gerçektir. -öfkenin yerine başka şeyler koyabilmek sanıyorum büyük erdem gerektirir.- ve hissettiğimiz şey sonunda bir çatışmadır. vicdanın mantıkla olan o büyük harbi. mantık karşıdakine öfke duymamız gerektiğini salık verirken vicdan kendimize öfkelenmemiz gerektiğini söyler. işin kötüsü bu savaştan ne mantık galip çıkabilir ne de vicdan. ama uzun vadede mantığın istediği olur ve mantık sessizleşir. meydan vicdana kaldığında ise geriye yalnızca pişmanlık kalır.
birbirimizin gözlerinin içine baktık, sonra karşıya, açık ve özgürce. durgun bir suya çenemize kadar batmak gibi bir şeydi. kollarımızın, bacaklarımızın ağırlığı yoktu, kalplerimizin de öyle. saate baktım. daha sekiz buçuktu.
edit: "nicola'nın gülümsemesi" bir sözlük nicki tavsiyesidir.
108 sayfalık kısa bir roman.
kanser hastası nicola alternatif bir tedavi için üç haftalığına arkadaşı helen'e konuk olur. bu konukluk sırasında yaşananlar insan gerçekliğini bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne serer.
birine ne kadar değer verirsek verelim benliğimiz bir süre sonra galip gelir. sürekli hâle gelen bütün fedakârlıklar bir gün gelir yavaş yavaş azalmaya başlar. bu durumda duymaya başladığımız öfke ne kadar mantıksız da olsa gerçektir. -öfkenin yerine başka şeyler koyabilmek sanıyorum büyük erdem gerektirir.- ve hissettiğimiz şey sonunda bir çatışmadır. vicdanın mantıkla olan o büyük harbi. mantık karşıdakine öfke duymamız gerektiğini salık verirken vicdan kendimize öfkelenmemiz gerektiğini söyler. işin kötüsü bu savaştan ne mantık galip çıkabilir ne de vicdan. ama uzun vadede mantığın istediği olur ve mantık sessizleşir. meydan vicdana kaldığında ise geriye yalnızca pişmanlık kalır.
birbirimizin gözlerinin içine baktık, sonra karşıya, açık ve özgürce. durgun bir suya çenemize kadar batmak gibi bir şeydi. kollarımızın, bacaklarımızın ağırlığı yoktu, kalplerimizin de öyle. saate baktım. daha sekiz buçuktu.
edit: "nicola'nın gülümsemesi" bir sözlük nicki tavsiyesidir.
devamını gör...
2.
helen garner'ı ilk defa okudum. gayet güzel bir kitaptı ama bende tüm kitaplarını okuma isteği uyandırmadı. yine de keyifli bir yazar, diğer kitaplarının da okuyucuyu memnun edeceğini düşünüyorum. bu kitap 112 sayfa.
konusu kanser hastası olan ve hastalığı ilerlemiş bir kadını bir arkadaşının evinde misafir etmesi. misafirlik oldukça uzun bir süre, 3 hafta. kitap hasta bakımı ve refakatçilik konusunda oldukça dürüst bir anlatım sergilemiş. herkes sevdiklerine bakmak ister ama bakan kişi için de bu oldukça zor ve yorucu bir süreçtir. yardım almak ya da yorulduğunu söylemek kötü değildir. romanda da evini arkadaşına açan kadın onun için bir şeyler yapmaktan oldukça memnun. onu tek yoran ise arkadaşının işe yaramayan alternatif tedavilerle kafayı bozmuş olması. üstelik hiçbirinin kanıtlanmış bir faydası da yokken tek yaptığı kendine daha çok zarar vermek. burada hastanın psikolojisini de çok iyi yansıtmış yazar. iki kadının dostluğunun sınanma öyküsü bize gerçekleri olduğu gibi anlatıyor. keyif alarak ve etkilenerek okudum.
yazarın bir kitabına daha şans vermek isterim. okuyup tavsiye verecek olan varsa dinlemeye hazırım.
konusu kanser hastası olan ve hastalığı ilerlemiş bir kadını bir arkadaşının evinde misafir etmesi. misafirlik oldukça uzun bir süre, 3 hafta. kitap hasta bakımı ve refakatçilik konusunda oldukça dürüst bir anlatım sergilemiş. herkes sevdiklerine bakmak ister ama bakan kişi için de bu oldukça zor ve yorucu bir süreçtir. yardım almak ya da yorulduğunu söylemek kötü değildir. romanda da evini arkadaşına açan kadın onun için bir şeyler yapmaktan oldukça memnun. onu tek yoran ise arkadaşının işe yaramayan alternatif tedavilerle kafayı bozmuş olması. üstelik hiçbirinin kanıtlanmış bir faydası da yokken tek yaptığı kendine daha çok zarar vermek. burada hastanın psikolojisini de çok iyi yansıtmış yazar. iki kadının dostluğunun sınanma öyküsü bize gerçekleri olduğu gibi anlatıyor. keyif alarak ve etkilenerek okudum.
yazarın bir kitabına daha şans vermek isterim. okuyup tavsiye verecek olan varsa dinlemeye hazırım.
devamını gör...