mutlu başlayan evliliklerin sona erme sebepleri

çocukluğumuzdan beri bize pompalanan sahte prens-prenses masallarından kaynaklı olabilir mi ?
"evlendiler ve sonsuza dek mutlu mesut yaşadılar..."
sonsuzluk? evlilik? mutluluk?
bizler masallarda anlatılan hayali kahramanlar değiliz, insanız. her şeyden önce bunun farkına varmamız gerekiyor sanırım. mutluluk kadar mutsuzluk, sevinç kadar üzüntü,sevgi kadar nefret, hayaller kadar gerçekler de bu hayatın bir parçası. hayat kişinin kendisi için bile hiç bir zaman güneşli günlerle geçmezken, iki insanın ortak yaşamaya başladığı zamanlarda da şiddetli yağmurlar varolacak. burada önemli olan kızılca kar kıyamete karşı beraber birlikte dik durabilmek

bir de su 'köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme' durumu var ki en vahimi de o.
evlenen bir çok insan kadın-erkek farketmiyor, birbirlerini tanımıyorlar. bildiğin tanımıyorlar çünkü kendilerini oldukları gibi tanıtmıyorlar.
ah şu beğenilme, kendini onaylatma arzusu yok mu ?
evliliğin 5. ayında erkek koltukta tv karşısında oturmuş karnını kaşırken kadında bıçak ucuna saplanmış elmayı uzatırken buluyor kendini.
sonra da "mahmutcan artık bana çiçek almıyor", "börülcesu artık yemek yapmıyor"
mahmutcan başından beri öküz adamın tekiydi zaten. börülcesuyunda iki yumurta kıramayan beceriksizdi.

sadece aşık olmanın yeterli olduğu düşünülerek yola çıkılması.

aslında mutlu başlamayıp, sorunların geçiştirilipsümenaltı edildiği örüntülerdir.

evlilikten beklentinin yüksek olması sanırım.

para bitiyor, boş gösteriş merakları puf diye sönüyor

aslında bunun çok sebebi var ama yinede herkes kendini haklı görüyor. bugün evlilik gerçekten zor iş, hem maddi hem manevi olarak. işin maddi boyutu bir yana manevi boyutu da zor. evliliği sex olarak görmeyi bırakırsak ne kadar severseniz sevin aynı ev içinde yaşamak zor, çünkü sürekli birliktesin. yemek yiyorsun, uyuyorsun, film izliyorsun yani sevmeden zor iş. işin içine aileler de giriyor bir yerden sonra kıyaslama başlıyor ki bence kötü yani evlilik değil boşanmak. nafaka var çünkü.

birbirlerine gerçek yüzlerini göstermiyor, sevdikleri için kabulleniyorlar ve görmezden geliyorlar. ama evlenince artık bunu yapmak bir süre sonra zor geliyor katlanılmaz bir hal almaya başlıyor. işte bu nokta da çiftler gerçek anlamda birbirini tanıyor. kimin ne olduğu nasıl biri olduğu ortaya çıktığın da ise mutsuzluk rüzgarları esmeye başlıyor. bu durumu anlayalışla karşılayan ve kabullenen insanlar evliliklerini bir şekilde sürdürüyor ama mutsuz bir şekilde

bir insanla evlenmeyi düşünüyorsanız ona karşı tamamen kendiniz olun, yani onun kalbini kazanmak nikah masasına oturtmak ve evlenebilmek için olmadığınız biriymiş gibi davranmayın, davranacaksanız da bunu ne kadar sürdürebileceğinizi düşünün. bırakın bir insan sizi siz olduğunuz için sevsin ve sizinle evlensin o zaman mutlu bir evliliğiniz olur.

birlikteliğinizin her aşamasında -flört, sevgili, nişanlı- sorunlarınızı paylaşın ve birlikte bir çözüm arayın zorlukların üstesinden gelmeye çabalayın. evlendiğiniz de karşınıza çıkabilecek sorunların hepsini hemen yaşamanız elbette mümkün değil ama en azından evleneceğiniz insanın sizinle nereye kadar gidebileceğini görmüş olursunuz.

aynı eve giren en iyi iki arkadaş bile sıkıntı yaşar. aşk da olsa bu sıkıntılar ilk defa görülüyorsa ve aşılamıyorsa o evlilik biter.

zama(?) ve sirkeye(?) doymaktan kaynaklı olabilir. maddi sebepler de olabilir ama ilki bence daha öncelikli. bir tas sıcak çorba ve ücretsiz seks için evlenilince illaki bir yerde sıkılırsın.

ansızın başladığın kişiyle devam etmediğini fark etmen olabilir.

eşlerin birbirlerine yaşam alanı bırakmayarak kısıtlamaları , eşlerin birbirlerini oldukları gibi kabul etmeyip değiştirmeye çalışmaları , eşlerin yaşanan sıkıntıları oluşmadan/kaynağında çözmeye çalışmayıp sorun çıkıp büyüdükten sonra çözmeye çalışmaları , eşlerin ortak yaşamın gerektirdiği asgari sorumluluk bilincinden giderek uzaklaşmaları , eşlerin ailelerin çekirdek aileye maddi manevi müdahalesine engel olamayıp , dengeyi kuramamaları , çocuk olduktan sonra bayan üzerine binen yükün erkek tarafından yeterince paylaşılmaması , eğitimsizlik , evliliğin sağlam temeller üzerine oturtulmamış olması , yeterli birbirini tanima/flört süresinin olmaması , mutlu evlilikleri görüp özenme , bayanların zengin koca bulup rahat etme çabaları , erkeklerin büyük bir bölümünün sapık olması ( profil fotosunda seksi bir kadın resmi varsa dolandırılana kadar yazışırlar ) , aldatma , sürekli play statin oynamaya bir erkek arkadaşını eve getirme , onur kırıcı şekilde hakaret etme , fiziksel ve psikolojik şiddet , yalan söyleme , olmayan cinsel hayat , evli iken kendini tatmin etme ....

ciddiyet; sabır, sükunet, sorumluluk ve özveri ister. her iş ciddiye bindiğinde baskı hisseder insan, bu baskı gerçek ve hayal arasında gerili bir ip gibidir. gergindir, ipin kalitesi de zamanla belli olacaktır. evlilikte de denge ve ciddiyetle gelen sorumluluklar önemlidir. tek taraflı fedakarlık birinin işine gelirken ötekinin özgürlüğünü elinden alır. hayat müşterek olmalı, olmayınca olmuyor.

düzenli ve kaliteli seksin olmaması.