nasipse adayız

az önce bitirdiğim ercan kesal'ın yazıp yönettiği filmdir.

filmin netflixe geleceğini duyduğumdan beri bekliyordum ve bugün kavuştuk.
film kemal güner isimli doktorun beyoğlu belediye başkanlığı aday adaylığı sürecini anlatıyor.
kemal güner üstünden ülkemizde siyasetin nasıl ilerlediğini ve ne kadar trajikomik olduğunu görüyoruz.
ercan kesal çok değerli bir isim ve kendisini ayakta alkışlıyorum çok sakin çok yalın bir film ortaya çıkarmış.

her sahnede kendimi o sahnenin içinde hissettim kamera genelde omzun arkasında ve çok hoşuma gitti. müzikler , diyaloglar , metaforlar , göndermeler çok güzeldi.
ülkemizde siyasetin ne kadar iğrenç bir şekilde işlediğini çok güzel anlatmış ercan kesal.

zaten daha önce aynı isimli kitabını okumuştum ve kitaba yakın güzel bir film izlediğim için memnun kaldım.
ayrıca kitapta en sevdiğim kısmı filme yerleştirmişler çok hoşuma gitti.



izlenmeye değer bir film olmuş herkese tavsiye ederim.

film çok başarılı fikrimce.

filmi izlerken ülkemiz siyasetçilerinin siyasi kimliklerini oluştururken yaşadığı/yaşamak zorunda kaldığı süreçlerin hemen hemen tüm aşamalarına birebir şahit olabiliyorsunuz. bu çarklardan geçip bir insanın namuslu ve dürüst kalabilmesi hakkaten zor olsa gerek.

ve siyasi alanda da kadının yerini bir kez daha acı bir şekilde gözümüze sokmuş film maalesef.

ellerine sağlık, tebrikler ercan kesal.

babamın bir dönemler dernek başkanlığı yapmasından ve bir partide ilçe delegesi olup mahalli yönetimlerin başkanları ve il başkanıyla yakın temasından dolayı bana çok gerçekçi gelen yapımdır. çok tanıdık geliyor bu bir adamın iki sözüne bakan siyaset anlayışı...

liyakat falan hak getire! çevren varsa, yedirecek paran çoksa siyasi oluyorsun. ne olduğunun, ne konuştuğunun hiçbir önemi yok. zaten listeler hazır! sen yine de ciğeri beş para etmez cemaat liderinin elini öp! sen yine de üstü başı kirli eski bakanın kartvizitini al!

hiyerarşi gerçek. gerçekler acımasız! büyük balık küçük balığı yer. her zaman böyle olmuştur.

nasipse adayız çok güzel bir yansıma. konular doğal, olaylar doğal. ince mesajlarla donatılmış şahane bir ercan kesal filmi. sonunun izleyiciye bırakılması konusu biraz canımı sıktı ama kesit filmi zaten...

film, ülke gerçeklerine tutulan bir ayna gibi. o kadar şahane detaylar var ki yönetimlerdeki yozlaşma ancak bu kadar yalın ve çarpıcı anlatılabilirdi. tebrikler. ercan kesal'ın film ve hayatı ile ilgili şahane bir de röportajı var. okumak isteyenler için (bkz: https://www.indyturk.com/no...)

ercan kesal'ın hem bir novella hem de filmi olan eseridir. kitabını okumadım ama filmini az önce izledim. tek karakter üzerinden gidilerek sade bir anlatım kullanılmış. doktor kemal karakterinin bile derinliğine çok fazla inilmemiş. bir doktor olarak ticarete ve politikaya atılmasının altındaki güç arzusunun temellerinde ne yattığını pek anlayamıyoruz. belki de özel hayatındaki kopukluk ve kendini gerçekleştirme problemi olabilir. ama olayların akışı ve izlenirliği açısından beğendim. ülkemizde fazlaca bulunan ne kentli ne de köylü olan ve menfaate dayalı bir hemşehricilik sistemi oluşturan gruplar doğru yansıtılmış. aşırı beklentiyle izlenmemeli ama kötü bir film olduğunu da söyleyemem.

siyasetten bir kez daha soğudugum samimiyetsiz çıkarci insanlarin olduğu yorucu geçen süreç yapmacık fotoğraf çekimleri gülümsemeleri olan filmdir. başrol oyuncumuzun suratının hep asık olmasi mutsuz olmasi gözden kacmamistir.

aslında bazı kesimlerin hiç yabancı olmadığı ancak yine toplumun çoğunun haber kaynakları üzerinden edindiği çoğu durumun seyirciye çok net aktarıldığı bir filmdir. izlerken rahatsız olan arkadaşlarıma haberleri izlerken neden rahatsız olmadıklarını bir yandan meyve soyarken bir yandan ülke gündemini nasıl takip ettiklerini sordum. cevap yok hala. sanırım küçük çaplı bir aydınlanma yaşadı bazı arkadaşlar.

takım elbiseli amcaların yüksek yüksek koltuklara oturmak için çıktığı yolu anlatan film. izlerken başkası adına utanma durumunu şahsıma sık sık yaşattı.geçmişten bir kemal sunal/şener şen filmi izliyormuşum gibi de hissettirdi. filmdeki benim şu kadar oyum var diyen karakterin, oy için hacı/hocanın elinin öpülmesi olayının vs. gerçekte de var olması insanı bir miktar üzer. ama yapacak bir şey yok "çare doktor".

gayet beğenerek izlediğim sinema filmi. ülkemizde pek çok ödüle layık olduğu gibi belgrad film festivali en iyi ilk film ödülünü almıştır. filme dair teknik eleştirilerim var tabii ancak burada senaryo ile ilgili olanı dile getirmek istiyorum. bütün karakterleri bu kadar gerçek yazmışken "1 numara" diye bahsedilen parti genel başkanı keşke karikatürize edilmeseydi. bir kaç böyle ufak detay daha var.

behzat ç.'den tanıdığımız inanç konukçu'ya da abi sen yine hayaleti oyna demişler galiba. neyse ki bu sefer frişapptaki arkadaşından içki değilde parfüm getirtiyor.

geçenlerde izledim. ercan kesal yazmış, yönetmiş ve oynamış tebrik ederim. ama sinemaya değer katmaya çalıştığı için.
filmi beğenmedim. kimseyi etkilemek istemem ancak ben 4-5 kez ara vererek filmi izleyebildim.
ercan kesal etkileyici noktalar yakalamış, siyasete dair iç burkan nüansları yazmış ancak film bana rutubetli bir bodrum katından dışarıya bakıyormuşum hissini yaşattı.
konuya odaklanmaya çalıştıkça görüntü beni mutlu etmedi, konudan uzaklaştırdı. bu kadar içi dolu bir senaryo başka bir yönetmenin yorumuyla daha güzel bir film olur muydu diye düşünmüyor değilim.
izleyeyim mi diye soranlara cevabım, elbette izleyin. film çeken her yönetmenin izlenmeye ve dolayısıyla sinemaya daha çok emek vermeye motive olmaya ihtiyacı var.

zaten böyle gerçek hikâyeleri de netflix'ten başka yerde izleyemezsiniz izlettirmezler de.

evet evet hani şu kapatılsın lgbt özendiricisi dedikleri netflix çok da telif hakkını alarak güzel yapmış. e ercan abinin de siyasi görüşünü bilen bilir.

öncelikle ercan kesal, türk sinemasının son dönemi için çok büyük bir nimet. oynadığı filmler, katkıda bulunduğu senaryolar derken, bu filmi hem yazıp hem de yönetmiştir. sanki yavuz turgul'a selam çakıyor diye bir hava sezdim.

film, yavuz turgul filmleri kadar olmasa da iyi bir senaryo ve kurguya sahip. bireyin siyaset yapma isteğinin hizmet değil, kendi çıkarları doğrultusunda olduğunu gayet net anlatmış. siyasi bir figür olma yolunun da insani erdemlerin ne kadar uzağında olduğunu da kibarca gözümüze sokuyor.

sosyal statünün gereksiz yere abartılması, milletin seçtiklerinin millete olan faydasızlığı, kadınların siyasette olmayışı ve sadece meta olarak kullanılması oldukça ince olarak işlenmiş.

iyi bir senaryo, düşük bütçeli olmasına rağmen iyi karakterlerle donatıldığı için ortaya nefis bir iş çıkmış. ve evet film çok gri bir tonda. filmlerin renkleri önemlidir. orada anlatılan hayat çok tozlu ve kirli.

bir ercan kesal filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen ercan kesal yazmıştır. filmin başrollerinde yaptığı her işi harika yaptığını düşündüğüm ve büyük hayranlık beslediğim senarist, yazar, yönetmen, oyuncu ve doktor ercan kesal, selin yeninci, izlemyi çok özlediğim inanç konukçu, kemal burak alper ve aslıhan kapanşahin oynamıştır. film adana film festivalinde en iyi film ödülü kazanmıştır.

filmde anlatılan hikaye yalnız ve güzel ülkem için bildik ve tanıdık bir siyaset öyküsü. beyoğlu'ndan belediye başkanlığı için aday adayı olan bir özel hastane sahibinin siyasete dair gerçeklere yavaş yavaş aydığı bir propaganda dönemini anlatıyor.

çok idealist ve modern yöntemlerle geleneksel bazı yöntemleri harmanlayarak çalışan doktor aslında beyoğlu'nda belediye başkanlığını kazanmak için kendini en güçlü aday olarak görür. ama işler asla onun düşündüğü gibi yürümemektedir. beyoğlu'nda kazanmak istiyorlarsa beni aday göstermesi gerekir diye düşündüğü parti'nin kazanmak istememe durumunu hiç göz önünde bulundurmamıştır.

ercan kesal'ın kendi hayatından kesitler de bulunan filmde ercan kesal ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bir kez daha göstermiştir.