bunu dediğin için daha çok oynayacaklar abla :p
devamını gör...
yapılanlardan iyice bunalmış insan serzenişidir. değmez aslında üzülmeye. failler belli ve herkes bilip susuyor.
devamını gör...
görsünler değil mi, öyle deyip bırakmak gerek.
gerekse niye yapamıyorum peki?
diğer insanların hatalarını gizleyebiliyorlarken benim hatam bile olmayan şeyleri yüzüme defalarca kez, bıkıp usanmadan vurmalarını kabul etmeli miyim?
hayat onlar için de zor olmuş, biz de onlarla birlikte o zorlukları çektik.
sunamadıkları imkanları ben yüzlerine vurmadım, bayramlarda diğer çocuklara para verebilmek için bizim harçlıklarımızı isterlerdi ve hepsini verirdik. 6-7 yaşında bile onları anlıyorduk. sevinçle toplanılan harçlıklarımızı sonuna kadar vermek bizi biraz üzse de göstermiyorduk çünkü aile olmanın fedakarlık gerektirdiğini o zamanlardan biliyorduk.
dönüp arkaya baktığımda yüzlerine vuracağım onlarca değil binlerce şey var. ama insanın elinden gelmediği sebeplerden ötürü o kişiyi rencide etmek acımasızlıktan başka bir şey değil.
peki bana niye o kadar acımasız davranıyorlar? o zamanlar hastalık benim elimde değildi. ve denk geldiği dönemde ben hayatımı kaybetmiştim. bir yıla daha kalma seçeneğimin olması çok düşüktü.
maddiyattan hiçbir zaman şikayet etmedim, ilkokula giderken bile. çünkü eldeki o.
ara ara tek şikayetlerim manevi yönden olurdu. çünkü ben bazen "yanımda olmadınız, destek çıkmadınız." veya "beni tekken siz de tek bıraktınız." dediğimde olayı maddiyata bağlıyorlardı. maneviyat onlara bu kadar uzaktı. maddi imkanı, maneviyat olarak algılıyorlardı.
kendi ailesi ona vermemiş, bize tam veremediğine göre kendi de çok kendine verememiş. o zaman nasıl yaşadı o kadar boşlukla?
annem babama göre ideal aile içinde büyüyen biri. ama bana göre manevi yönden babamdan geride kalıyor. nasıl oluyor bilmiyorum ama babam ona göre daha çok hissettiriyor, belki bana daha düşkün olduğu için, belki de daha içten geldiği için bilemiyorum.
gerçekten hata olsaydı ve babam herkesin hatasını yüzüne defalarca kez vuran biri olsaydı zoruma gitmezdi. ama babam en çok sevdiklerini kırıp harcayan biri. milletin hatasını geçtim yanlışını bile örter ama elde olmayan hastalığın sorunlarını bile yüzüme defalarca kez vurmaktan çekinmedi. (: 15-20'den sonra saymayı bırakmıştım.
her şeye rağmen ona kinim yok, o zor dönemde beni anlamadığı ve destek çıkmak yerine daha kötü hale getirdiği için öfkem vardı sadece. uzağında değil gözünün önünde defalarca kez öldüm beni görmedin, görmediğin gibi sen de öldürmek istedin. bu olayda sana kinim o kadar zaman canımı yakmış olmana rağmen olamaz çünkü ben senin içini biliyorum. sadece değersiz ve kıymetsiz hissediyorum, zoruma gidiyor. bugünde fark etmeden aynı şeyi yaptın. o kadar yıl geçti ama aynı sözler. keşke biraz unutkan olsaydın...
o kadar çok duymama rağmen ve onunla çok mutlu olduğum zamanları bile çürütürken hâlâ ilk kez duymuşum gibi canım yanıyor biraz. daha çok yakanını söylemek isterdim ama ucundan dahi olsa canını yakmak istemedim. "hem aptal insanların hem de marka takıntısıyla aklımın çelinebileceğini mi düşündün gerçekten?! bana bak bana! ben sizin yetiştirdiğiniz kız değil miyim?! nasıl böyle şey düşünebilirsin?! siz olmasaydınız ben karakterim gereği yine böyle olurdum! sen ne cüretle böyle düşünürsün, gözündeki ben bu kadar mı sağlamdı hı, yaz rüzgarıyla dibi bulacak kadar?!!" ben kafamda birkaç kez senden hesap sordum.
baştan sona kendime bakarken sizi kırmadığımı, acı çektirmediğimi, yaralamadığımı, kanatmadığımı, çoğu zaman takdir/onur belgeleriyle hakkınızı ödemeye çalıştığımı ve hem kendi hayatım için hem de sizinki adına daha çok rahatlık sağlayamak için nasıl didindiğimi biliyorum. "bana aileye sen ne kattın?" diye soran aptal çocuğun var ya "ben çoğu zaman benden alan ailemi hep kendimden öne koydum. kendimden çok aileme vermeye çalıştım ve verdim." ben yine bunda değilim hiçbir zaman olmayacağım da, sadece kafamda bazı sorular var, hiçbir zaman doğru düzgün cevap bulamayacak.
ben ailem varken kendime aile olmama rağmen size kızmıyorum, hesap sormuyorum. ama bununla da kalmadınız ki, bir kere değil birkaç kere güvenimi kırdınız. olmanız gereken yerlerde olmadınız vs. ben bunlardan sonra mesafe koydum ve kendime yoğunlaştım. çünkü anladım, ailen varsa bile sen teksin, sevdiğin varken de teksin, arkadaşın varken de. bu hayatta senin yanında olacak ve hiç gitmeyecek tek kişi; kendin.
ben bunu anlayalı yaşımın yarısı oluyor neredeyse. 13-14'te anladım. bu yüzden beklentilerimi sıfırladım ki. ihtiyaçta duymuyorum neredeyse her şeyde. zaten geriye dönüp baktığımda düştüğüm zamanlarda dizime hep üfleyen benmişim. hep bir şekilde başımın çaresine bakabilmişim. umursamaz ve ağlamaz görünüyorum ya bazen, bunlar hep çok umursayıp çok ağladığımdan aslında. allah aşkına doğarken ağlıyoruz ve bunu hayatta askıya almak normal mi sence?
insanın doğasında var ağlamak ama doğamızda alışmakta var maalesef. ve bu olunca ağlamak az oluyor veya neredeyse hiç.
kızlarını babaları düşmekten kurtarır diye biliyordum ama sen beni bir defasında fena düşürdün. o zaman; o an veya saatlerce değil günlerce ağlamıştım. "niye bu kadar ağlıyorsun?" dedin mi yok, ağlamış suratımı görmezden geldin sadece. belki senden iğrendiğim ilk andı o...
dost değil düşman değil her ikisinin mübarek. ama erken büyüttün ve çoktan beri kimse umrumda değil. evet senin bu tarz tavırlarına üzülmek yerine umursamadan geçiyorum. görmezden de gelebiliyorum, sanırım bendeki yerini ya da anlamını yitirmişsin.
bu hayatta sadece kendimden eminim, sadece kendime güvenirim, sadece kendimin elini tutar, sadece ona yaşlarımı gösterip sildiririm.
o düşürmede sen bana ihanet ettin, ettiniz. hiçbirini tam unutmuş değilim. sadece umursamıyorum, hiç olmamış gibi bırakmışım. en çok bunun hesabını sormak isterdim. ama sen hesap sorma yolumu çoktan kapatmıştın.
ben sadece sizin verdiklerinizle yetinmedim, ben bazen size benzemek bazen de size hiç benzememek istedim. o yüzden hep okuyup öğrenmek istedim. yanlışlarınızın yerine doğruları koymaya çalıştım. geliştirmek istedim.
hayattaki amacım hep kendimi yenilemek, yinelemek değil. olabileceğimin en iyisi olmak. bir gün gerçekten sevdiğim insanlar olursa onları sevgimle zehirlemek veya öldürmek istemiyordum. bu yüzden insanları değil kitapları dinlendim, orada gördüm.
biliyor musun ben erken çocukluk dönemimde bile evden kaçmıştım, ilkokulda sınıftan çıkıp eve gelmiştim "kendim istediğim gibi gidiyorsam istediğimde eve gelirim." diye düşünmüştüm. ve o zaman bir olay olmuştu ondan gittim ama bu kaçmak olarak adlandırılıyor...
ben o zaman bu evden hep kaçmak isteyeceğimi bilmiyordum. kaçmaktan çok kurtulmak aslında. kendi ayaklarımın üzerinde durup hayatımı kurmak ve öyle sürdürmek. derslere abanmam hem sevdiğimden hem de hayalimin biletiydi. öğrenmeye aşık olmakla istediklerim çok zor olmadı. asıl zor olan günümüzdeki ekonominin ekonomik olmaması. çalışsan bile geçinemiyorsun. böyle saçmalık olabilir mi? ülke sözde herkes için böyle zorlukta ama mv.'ler, bakanlar, cb vs. maaşlarını alıyor üstelik düşükmüş gibi baya zamlarla. onlar meslek sahibi veya insan da biz değildik sanki.
birçok çocuk ya da kadın bundan muzdariptir. umutları sadece kendileri ama o umut şu anki zamanda kül. günümüz umut cehennemi çünkü.
ya ailene (yaşıyorsa tabi) bağımlı olacaksın ya da borçlara. böyle hayat ölümden beter cidden.
o yüzden sınırı kendime 25 koydum. çünkü çok çekilirliği yok. bugün geleceğim hakkında 30-40'lı yaşlara çıkılınca bir şaşkınlık ve afallama sardı beni. çünkü ben yanan geleceğimde hiç o yaşlara çıkma cesareti gösteremedim. bu hayatın beni sefilleştirmesine izin vermeyeceğim. o yüzden 25 sınır. daha fazla katlanmak istemiyorum. bir de nefret ettiğim dönemde sürüneceğim öyle mi? bu ne cüret? hayatta olsa kabul etmiyorum. alın sizin olsun, canınız çıkana kadar yaşayın.
hiçbir yönden artısı yok. hoş kendim için tek artı benim ama o kadar eksiyle olmazken mükemmelliyetçiliğim ateşe benzin döküyor.sayın mükemmelliyetçilik, gözüme hiç bu kadar güzel gelmemiştin. edeceğin yardımlar için şimdiden sağ ol. harlamaya devam et. 2 yılım kalmış...
devamını gör...
yalnız olmaz sen de gel.
devamını gör...
hadi abla hadi, kenardan kenardan sıçratmadan.
devamını gör...
lan köyün delisi gibi hissediyorum kendimi. neler yaşanıyor haberi olmadan ortalıkta cacık cacık geziniyorum sanki* ha aman sakın halimden memnunum. muhattabın nick altına şöyle bir baktım ağır zorbalama var gibi gördüm. şimdi burayı okuyunca küfürler engeller abav.
devamını gör...
tülay abla iç dünyanı çok merak ediyorum. hiç sohbet etmedim ve tanımıyorum ama gözlemlerim bu şekilde. fazla merakta iyi birşey değil. yaş aldıkça böyle mi olacağız sayın yazarlar. ben yaş almak istemiyorum.
devamını gör...
bir emre aydın değildik ama biz de bittik her nefeste, ne halimiz varsa gördük.
devamını gör...
yani ben gidiyorum, siz basinizin caresine bakin cumlesidir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ne haliniz varsa görün" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim