nefesin kesildiği anlar

oral seks yapıldığı anlar..
evet oral seks başlığından yeni geldim..

yokuş tırmanıp, merdiven çıkılan herhangi bir an. dikmen taraflarında yaşayınca insanın soluğunun kesilmeme ihtimali yok sözlük...

kapalı alanlarda ve asasöre binerken nefesim kesiliyor. evet.

ayak serçe parmağınızı bir yere çarptığınızda kısa bir süre kesiliyor insanın nefesi.

4 sene evvel onu ilk gördüğüm an. hayalimde ki kadının vucüt bulmuş haliydi. imkansız gibi görünüyordu. imkansızı başardım ama sonu kötü bitti. sanmıyorum bir daha onun gibi birisi ile denk geleceğimi. güzel anılar biriktirdim. ciddi sıkıntılar da çektik ama onu tanıdığım için mutluyum. ben elbet mutlu ve hakettiğimi alan bir insan olacağım ama o maalesef olamayacak.

iskenderin üstüne tereyağ dökülürken.

bir keresinde su içerken güldürdüler gerçek anlam da nefesim kesildi nefes almaya çalıştıkça hiiğ sesi gibi boğazım dan ıslık sesi geliyordu gözlerim den yaşlar akıyor rengim felan gitti baya bi nefes alamadım nefes almaya çalıştıkça can çekişiyordum nefes aldığımda da sesim kırılmıştı bi saat boyunca sesim gelmedi göğüsüm sıkıştı kısaca az birazcık daha nefes alamasam gidiyordum hatta bi gittim geldim öte tarafa

bir sonraki seferi 1 saat sonra olan otobüsün sen tam durağa yaklaşmışken önünden usulca kaybolup gittiği an
(bkz: çığlıklar, yardım çığlıkları)

gondolda en köşeye oturup sen bağırdıkca seni allah'ına kavuşturan operatöre küfür ederken nefessiz kaldığım o an.

halı sahada testislere isabet eden hami mandıralı şutu.

ahirete gidip geliyorsun resmen, yazarken bacaklarım titredi öyle bir acı yani.

doģalgaz faturasını görünce nefesim kesilmişti. 650 lira doğalgaz faturası mı olur vicdansızlar? termik santral mi işletiyoruz?

bostancı da bir lünaparka gitmiştik.

şu mancınık dedikleri şey varya, bir kafesin içine sokup gökyüzüne fırlattıkları şey.

neyse gazla mazla binelim dedi arkadaş, erkeğiz sonuçta lan bineriz tabi dedim, demez olaydım.

neyse aga bindik buna kemerle falan her tarafımızı sardık dedim bir şey olmaz artık herhalde.

geri sayım başladı aga bunlar bizi gökyüzüne bir fırlattı bildiğin roket gibi gidiyoruz yukarı doğru, o an pek sorun yoktu hatta keyifliydi diyebilirim.

ama o en yüksek noktadan aşağı düşmesi varya uzaydan balıklama aşağı atlamışsın gibi, lan hani rüyada böyle uçurumdan düşersin içini sıkıştıran garip bir duygu vardır ya onun beş kat gibi bir şey düşünün.

sonra aşağı inip tekrar yukarı fırlattı, orada benim fiş çekildi işte bildiğim tüm duaları okuttu bana.

bir daha tövbe binmem öyle bir şeye, yemişim adrenalinini anasını avradını ya yazarken bile gerildim bak.

scarlett johansson ile konuştuğum an.

yakınin ölüm haberi.

merdiven çıkmak
yokuş çıkmak
çıkmak.*

dün ölüyordum. deli bir diş ağrısı tuttu. fırçladım defalarca nafile. sonra tuzlu suyla gargara yapmanın iyi olacağını duymuştum, iyi gelir niyetiyle yapayım dedim. tuzu çok koydum muhtemelen. birazcık aldım ağzıma, bir iki yudum boğazıma kaçtı. nefesim kesildi, gözlerim kıpkırmızı yerinden fırlayacak. çırpınıyorum. aha dedim öldüm. gargara yaparken ölen ilk insan mıyım acaba diye düşünüyorum bir yandan da. salak diyecekler muhtemelen. böyle ölüm mü olur lan. hayır ölmek sorun değil, zaten istiyorum da tuzlu suyla nefesim kesilerek öleceğini hiç düşünmemiştim.

çaya şeker atıp karıştırırken hayvan gibi kaşığı bardağa vurduran insanlara tüm saygımı kaybediyorum köpek bokundan farkları yok gözümde.

dağ tırmanışı.

mesaj ışığının yandığı an. allahım nasip et.

öldüğünüz andır.