1.
amerikalı büyük şirketlerin 80li yıllarda gizli kapaklı olarak başlattığı hayat sigortası poliçesi. bu poliçenin amacı şirket çalışanlarından herhangi birinin ölümünün şirkete vereceği zararı belirlemek ve o zarardan payına düşen vergiyi minumum, kazancı ise maximum hale getirmektir. yani siz bir kuruluşta tüm şartlara boyun eğerek temel yaşamsal ihtiyaçlarınızı karşılamak adına çalışırken, patronlarınız sizden ve ailenizden ''gizli'' olarak adınıza bir hayat sigortası yapar ve sizin ölünüz canlınızdan daha fazla para kazandırmış olur o şirkete. üstelik ailenize beş kuruş koklatılmaz, koklatılmasını bırakın geride kalan ailenize böyle bir paranın varlığından dahi söz edilmez. 80li yıllarda yalnızca üst düzey şirket çalışanlarına uygulanan bir şirket politikasıyken 90lı yllardan itibaren bu politika yaygınlaşmış ve tüm şirket çalışanlarına uygulanmaya başlamış.
poliçenin ismi ise apayrı bir fiyasko. ''ölü'' pekala, ''köylü'' ? nasıl yani ? çok acınası, aşağılıkça ve hiç profesyonel değil. ayrı bir iğrençlik de yaş ve cinsiyete göre bu poliçenin kazandıracağı paranın farklılık göstermesi. capitalism: a love story filminden bir örnek verecek olursak; 40 yaşında ölen bir erkek çalışan şirkete 1.5 milyar dolar kazandırırken, 26 yaşında ölen bir kadın çalışan kadınların ölüm yaşının büyük olması da göz önünde bulundurularak şirkete tam 81 milyar dolar kazandırmiştır. ikisi de günümüz reel yaşamından örnekler olmakla birlikte ikisinin de ailesine zırnık koklatılmamıştır.
sonuç olarak görüyoruz ki bu leş, sapkın sistem (kapitalizm) çalışan sınıfın ölüsünden dahi maximum şekilde yararlanmanın en şık yollarını bulmuş durumda.
bu poliçeyi günümüzde yüzde yüz kullanan bazı kuruluşlar; walt disney, coca cola, avon, nestle, amerikadaki tüm bankalar, mc donall company, general motors, neredeyse tüm ilaç firmaları, winn dixie gibi firmalar başta olmak üzre çooook uzun bir liste mevcut.
poliçenin ismi ise apayrı bir fiyasko. ''ölü'' pekala, ''köylü'' ? nasıl yani ? çok acınası, aşağılıkça ve hiç profesyonel değil. ayrı bir iğrençlik de yaş ve cinsiyete göre bu poliçenin kazandıracağı paranın farklılık göstermesi. capitalism: a love story filminden bir örnek verecek olursak; 40 yaşında ölen bir erkek çalışan şirkete 1.5 milyar dolar kazandırırken, 26 yaşında ölen bir kadın çalışan kadınların ölüm yaşının büyük olması da göz önünde bulundurularak şirkete tam 81 milyar dolar kazandırmiştır. ikisi de günümüz reel yaşamından örnekler olmakla birlikte ikisinin de ailesine zırnık koklatılmamıştır.
sonuç olarak görüyoruz ki bu leş, sapkın sistem (kapitalizm) çalışan sınıfın ölüsünden dahi maximum şekilde yararlanmanın en şık yollarını bulmuş durumda.
bu poliçeyi günümüzde yüzde yüz kullanan bazı kuruluşlar; walt disney, coca cola, avon, nestle, amerikadaki tüm bankalar, mc donall company, general motors, neredeyse tüm ilaç firmaları, winn dixie gibi firmalar başta olmak üzre çooook uzun bir liste mevcut.
devamını gör...
2.
primi şirket kendisi ödüyor, prim ödeme konusunda çalışanın herhangi bir yükümlülüğü yok burada anladığım kadarıyla.
ılk etapta bakıldığında, riske giren şirket ise, getirisinden de şirketin faydalanması kadar normal birşey olamaz gibi bir algı söz konusu.
hatta bu , avrupa abd gibi yerlerde, son derece normal de karşılanabilir.
çünkü vahşi kapitalizm, buralarda bize göre biraz daha vahşi, biraz daha acımasız şekilde işliyor sanki .
iş biz gibi profesyonellikten uzak, biraz daha duygularıyla yaşayan topuklara gelince, farklı bir bakış açısına evrilip, kapitalizmin vahsiliginin daha da vahşi olduğu şeklinde bir algıya dönüşebiliyor.
oysa aslında bu işin doğası, gerçeği bu, bize her ne kadar ters gelse de.
ılk etapta bakıldığında, riske giren şirket ise, getirisinden de şirketin faydalanması kadar normal birşey olamaz gibi bir algı söz konusu.
hatta bu , avrupa abd gibi yerlerde, son derece normal de karşılanabilir.
çünkü vahşi kapitalizm, buralarda bize göre biraz daha vahşi, biraz daha acımasız şekilde işliyor sanki .
iş biz gibi profesyonellikten uzak, biraz daha duygularıyla yaşayan topuklara gelince, farklı bir bakış açısına evrilip, kapitalizmin vahsiliginin daha da vahşi olduğu şeklinde bir algıya dönüşebiliyor.
oysa aslında bu işin doğası, gerçeği bu, bize her ne kadar ters gelse de.
devamını gör...
3.
bir kapitalsit için insan yaşamının hiçbir değeri yoktur. kanıt mı istiyorsunuz? ruanda'da bir milyon insanın ölümüyle sonuçlanan soykırımın ucu fransa'ya dokununca, dönemin fransız başbakanı, büyük humanitarian(!) françois mitterand "dünyanın o yöresinde insan haklarından söz edilemez" demişti.
zıbaran madeleine albright adlı abd dışişleri bakanı olaçak or--man da, ırak savaşı için "500bin çocuk öldü ama buna değdi" diye koroya katılmıştı.
dolayısıyla bir şirketin böyle bir sigorta yaptırması doğal bir olaydır, çalışanı bir emtiadır onun için. yalnız merak etmiyor da değilim, kısa süre sonra işe yaramayacağı anlaşılırsa (rakip firmaya geçmek, hasta olmak vs gibi nedenler) çalışan elim bir trafik ya da iş kazasında ölüyor mu acaba?
zıbaran madeleine albright adlı abd dışişleri bakanı olaçak or--man da, ırak savaşı için "500bin çocuk öldü ama buna değdi" diye koroya katılmıştı.
dolayısıyla bir şirketin böyle bir sigorta yaptırması doğal bir olaydır, çalışanı bir emtiadır onun için. yalnız merak etmiyor da değilim, kısa süre sonra işe yaramayacağı anlaşılırsa (rakip firmaya geçmek, hasta olmak vs gibi nedenler) çalışan elim bir trafik ya da iş kazasında ölüyor mu acaba?
devamını gör...
4.
(bkz: ölü köylü)
town of salem sigortası
town of salem sigortası
devamını gör...
5.
uluslararası bir muhasebe programını adaletsizlik yaratarak tutturmak zorunda olan kapitalizmin, bizzat kendisinin, yasal para vb ile yarattığı kara parayı aklamak için uydurduğu sayısız yöntem ya da uygulamadan bir tanesi.
devamını gör...
6.
şimdi dostlar, ben yeni bir iş kurdum, şirketin genel müdürü arkadaş süper fikirlerine yatırım yapmamı istedi. onun bildiği ve becerisi olan işe yatırım yaptım, onun belirlediği ekipmanlarla onun bildiği teknolojiye onun getirdiği personelle yatırım yaptım ve bu arkadaş kaza ile vefat etti. işin başkası tarafından aynı performansla devam etme şansı yok ki. ben de elbet riskimi kontrol altında tutacağım ve de bu arkadaşın vefatı durumunda yatırımımı geri alabilmek için sigorta yaptıracağım, bundan sıkıntı nedir?
ha diyorsan ailesini de koru, o zaman bir tane daha hayat poliçesi alır başka bir sigortacıdan, onunda tazminat alacaklısını ailesi yaparız olur biter.
hayat sigortaları tazminat esaslıdır, istediğin limitle istediğin adette yaptırırsın, bunda yanlış bir durum yok
ha diyorsan ailesini de koru, o zaman bir tane daha hayat poliçesi alır başka bir sigortacıdan, onunda tazminat alacaklısını ailesi yaparız olur biter.
hayat sigortaları tazminat esaslıdır, istediğin limitle istediğin adette yaptırırsın, bunda yanlış bir durum yok
devamını gör...
7.
devamını gör...
8.
fikir babası, gogol olan sigortacılık ekolüdür. evet, ekol...
mister ölü canlar'ı okuyanlar, hatırlayacaktır.
mister ölü canlar'ı okuyanlar, hatırlayacaktır.
devamını gör...
9.
bir benzeri uçak yolcuları için yapılıyor diye duymuştum.
uçak düşme anında yolcuların alacağı pozisyon ve tedbirler yolcuyu öldürmeye yönelik davranışlar olması sağlanıyor.
bu sayede yaralı kurtulan yolcuya ödenecek tazminat, ölü yolcuya ödenecek tazminattan fazla olacağı için yolcunun ölmesi amaçlanıyor.
uçak düşme anında yolcuların alacağı pozisyon ve tedbirler yolcuyu öldürmeye yönelik davranışlar olması sağlanıyor.
bu sayede yaralı kurtulan yolcuya ödenecek tazminat, ölü yolcuya ödenecek tazminattan fazla olacağı için yolcunun ölmesi amaçlanıyor.
devamını gör...
10.
şirketin, çalışanlarından birinin vefat etmesi durumunda, kaybolan işgücü ve aktarılamayan mesleki bilgi nedeniyle uğrayacağı zarara karşı kendini sigortalaması anladığım kadarıyla.
bunda acayip bir durum yok arkadaşlar, sadece şirketler değil, siz de kendinizi, herhangi bir zarara karşı sigortalayabilirsiniz. istersen "kapıcım ölürse edeceğim zarara karşı" de, sigortacının canına minnet. yeter ki primi yatırın ve zararı kanıtlayabilin.
bunda acayip bir durum yok arkadaşlar, sadece şirketler değil, siz de kendinizi, herhangi bir zarara karşı sigortalayabilirsiniz. istersen "kapıcım ölürse edeceğim zarara karşı" de, sigortacının canına minnet. yeter ki primi yatırın ve zararı kanıtlayabilin.
devamını gör...
11.
gogol'un ölü canlarını okumuştum zamanında ama bir türlü anlam verememiştim. aradan baya zaman geçtikten sonra yeniden okuyup yeniden anlam veremedim. kendi kafasından uydurduğu bir senaryo diye düşünmüştüm. okuyunca aydınlandım resmen, ne acılar var. ne hikayeler vaar...
devamını gör...
12.
şu an kritik görevdeki biri işten ayrılır/ölürse diye sigortalar mevcut abd ve avrupa da yani bu sigortaların maliyetleri çok fazla lakin yapılabilecek bir şey yok.
yani kurumların amacı yasaya uyduğu sürece para kazanmaktır ben burada yanlış bir şey göremiyorum. siz sanıyor musunuz ki benzer bir sigorta türkiye de olsa aklı başında kurumlar yaptırmayacak?
yani kurumların amacı yasaya uyduğu sürece para kazanmaktır ben burada yanlış bir şey göremiyorum. siz sanıyor musunuz ki benzer bir sigorta türkiye de olsa aklı başında kurumlar yaptırmayacak?
devamını gör...
13.
islam hukukundaki kan bağı ve diyet ilişkisinin; patron-işçi ve tazminatın almasıdır. ikisi de zalimce. çünkü ölen başka parayı alan başka!
devamını gör...
14.
işçiyi de bir çeşit demirbaş olarak görüp kaybı durumunda şirketin uğrayacağı zararı tazmin etmesini sağlayacak bir sigorta türü.
işçinin (tıpkı demirbaşlar gibi) bu sigortaya herhangi bir prim ödemesi vs gerekmediğinden, ölümünden sonra ailesine (bu sigortadan) bir pay verilmemesinde hukuki olarak bir sorun yok. patron, "malını" sigortalatmış anlayacağınız.
şimdi gel gelelim, biz patronların malı mıyız?
evet.
hayatımızın belli kısmını, saatlerini, günlerini ve o zaman diliminde beynimiz ve bedenimizi patrona kiralayan biziz.
futbolcuların, takımların malı olduğu gerçeğinden hiçbir farkımız yok.
kölelikten farkı ise çalıştığımız işlere kendi rızamız ile giriyor, alacağımız karşılığı kendimiz (patronla anlaşarak) belirliyoruz.
buradan da ne kadar özgür olduğumuz konusu açılıyor.
bu böyle devam edip gidiyor.
neyse gene çok karıştırdım.
işçinin (tıpkı demirbaşlar gibi) bu sigortaya herhangi bir prim ödemesi vs gerekmediğinden, ölümünden sonra ailesine (bu sigortadan) bir pay verilmemesinde hukuki olarak bir sorun yok. patron, "malını" sigortalatmış anlayacağınız.
şimdi gel gelelim, biz patronların malı mıyız?
evet.
hayatımızın belli kısmını, saatlerini, günlerini ve o zaman diliminde beynimiz ve bedenimizi patrona kiralayan biziz.
futbolcuların, takımların malı olduğu gerçeğinden hiçbir farkımız yok.
kölelikten farkı ise çalıştığımız işlere kendi rızamız ile giriyor, alacağımız karşılığı kendimiz (patronla anlaşarak) belirliyoruz.
buradan da ne kadar özgür olduğumuz konusu açılıyor.
bu böyle devam edip gidiyor.
neyse gene çok karıştırdım.
devamını gör...
15.
97 yılında bi tekstil atölyesinde çalışmıştım tam bir buçuk ay, akepeli patron sikorta başlangıcı bilene yabmamis. allah'ın belaları ayol, amarikanin gözünü seviyim ölü işçiye bilene sikorta yabiyo adamlar. ah tayyib ah!
devamını gör...