para

money-menat putu. insanlığın tapındığı küçük rezil bir put. yüzyılların tanrısı. alacakaranlığı da yaklaşıyor.

napolyon bonapart, savaşı kazanmak için üç şey lazım demiş ve saymış: para, para, para! burdanda önemini anlamış bulunduk.

cennet mahallesi..

her kapıyı açan sihirli şey

yokluğu dert, varlığının ne olduğunu bilmiyorum çünkü hiç olmadı.

işin aslında harcanan değil, harcayandir ..

varlığı bir dert, yokluğu yara. maalesef her şeyin başı sağlık bile artık onunla sağlanıyor. bu yüzden para değersizdir, mühim değildir demek pek mümkün olmuyor. çoğuna ihtiyaç olmasa da hayatı idame ettirecek kadarına ihtiyacımız var. zorunlu.

dünyadaki tek gerçek. hayatı yaşamanın tek amacı.

hayatımın tek amacı.

varlığı bir dert, yokluğu yara.

(bkz: kapitalizm hammaddesi)

malum kişinin köpeği olduğu durum benimse hayatıma güzellik getiren aracı.güzel bir yemek mi yedim kahvemi içtim güzel bir kıyafet mi aldım kitap mı okudum bunlar benim paradan aldığım verim.

oswald spengler: para, kan tarafından devrilir ve yok edilir.

alessandro morandotti: para hava gibidir. orada olduğu sürece onu fark etmezsin.

the zero theorem:

thx 1138:

the network:

u.g krishnamurti:
-


goebbels: (...) para insanlığın lanetidir. (...)

alıntılamaların bitiminde denilebilir ki, uyduruk-para ve öcüsü budur: parasal himaye, ölümsüzleştirmek adına - 'tahavvül' edilir!

adamı vezir de eder rezil de..

mahsun..... yardırdı yineeee

bir araç ve amaçtır.

insanlığın avcılık-toplayıcılık anlayışından evrilerek yerleşik hayata ilk geçildiği, tarımsal üretimin başladığı ve medeniyetlerin boy göstermesi itibariyle bugün güney ırak ile iran bölgesinde yaşamış olan sümerlerliler m.ö 4000 yılları başlarında sınırları kanallar veya sınır taşları ile belirlenmiş olan ve (site) adı verilen bir düzine şehir devletine bölünmüştü. bütün şehirlerin merkezinde şehre ait özel bir sahibi olan tanrı veya tanrıçaya adanmış olan ve bir rahip yöneticinin (ensi) veya kralın (lugal) idaresindeki tapınak bulunurdu. bu (ziggurat) adı verilen tapınakların ise bugünkü yönetimden farklı olarak tamamen dini idarenin sorumluluğu altında aynı zamanda sadece bir ibadethane olmanın dışında gözlemevi, tahıl ambarı hatta tarihteki ilk merkez bankaları sistemine örnek verebiliriz. bugünde en temel ihtiyaçlarımızdan olan tahıl ürünleri sümerler tarafından para yerine kullanılan bir üründü. üretilen bu ürünlerin ise bir kısmı vergi olarak tapınaklara verilir veya tanrı ve tanrıçalara bahşedilir di. belli dönemlerde yaşanılan kuraklık zamanların da ise halk tapınaklardan borç alarak buğdayı faizi ile ödeyerek veya bunun yerine belli zaman tapınakların emrinde işçi olarak çalışırdı. yağışın çok buğdayın halkın elinde bol olduğu zamanlarda ise halkın diğer ihtiyaçlarına karşın takas olarak bildiğimiz işlemler devreye giriyordu. fakat burada ise şöyle bir sorun ortaya çıkıyordu. değeri yüksek bir ürünü ona karşı değeri düşük bir ürün ile takas etme durumunda aradaki fark karşıdaki kişiye zarar olarak yansıyordu. bunun yanı sıra her zaman da her iki veya daha fazla kişinin karşılıklı olarak takasta verdikleri ürüne birinin ihtiyacı varken diğerinin olamayabiliyordu. tarih boyunca önemli bir değere sahip olan altın gümüş gibi fiziki sınırlı varlıkları aslında sümerlilerde kullanmışlardır. ama yapılan araştırmalarda çoğunluk olarak gündelik hayatlarında süs eşyası olarak kullandıkları göze çarpmaktadır. kullanılan altın ve gümüş gibi fiziki sınırlı varlıklar ise o dönemde ağırlığı birbirinden farklı olarak ve henüz sabit bir ağırlık birimi değeri (nominal değer) taşımadığından dolayı ticareti zorlaştırmıştır. m.ö 6-7 yüzyıllara geldiğimizde ise bugün manisa (sard) uşak bölgelerinde yaşamış olan lidya krallığı birçok kişi tarafından parayı bulan medeniyet olarak bilinmektedir. oysa ki lidyalılar kral alyattes döneminde ilk kez altını ve bazı diğer madenleri işleyip belirli kalıpta basarak, altın ve diğer madenî paralara farklı ölçülerde sabit ağırlık birimi getirilerek bugün kullandığımız paraların üzerindeki rakamsal değerine benzer şekilde nominal değeri ortaya koyarak böylece takası ortadan kaldırarak ticareti hızlandırmışlardır.

maddesel olarak bakarsak kağıt parçası, ya da işlenmiş madeni bir metal. ancak insanların yüklediği değere bakarsak uğruna milyonların acımasızca öldüğü, bolluğunun dert ve yokluğu yara olan nesne. aslında değerli olan para değil değerli olan paranın size sunduğu imkanlar.

amaç değil araç olarak görülmesi gereken ,herşeye adıyla değer verdiği düşünülen madde

olduğunda çok pis harcarım ama tutulması gereken zamanda da tutarım. asla orta yolu bulamıyorum.

cuma günleri de müsait değilim ki artık. cami önünde peçete açayım desem yapamam.