paralel evren

insanı bir noktada depresyona sürükleyen evren. hakkı yenmiş gibi hissettirir. yani senin daha mutluğu olduğun bir versiyonun var bir yerlerde ama mutsuzluk sana düşmüştür.

ruhumuz duymaz. esas... bir evrenin diğerine paralel olmaması korkutucudur; elbet bir zamanda veya mekanda veya uzay-zamanda yolları kesişecektir çünkü.

bence yoktur. bir defa varsa eğer, bireysellik yok olur. zira oradaki ya benim kopyam, ya da benden dolayı var olan farklı bir ben. eğer benim bir kopyam ise bireysel değilim, eğer farklı bir “ben” ise, paralel evren diye bir şey olamaz, çünkü ben değilim. her halükarda, ya bireysellik bir illüzyon ya da paralel evren yoktur.

ne yaparsak yapalım, aksi hali ve diğer potansiyel seçeneklerin hepsi farklı bir evrende yine biz olarak yaşanıyor. o halde özgür irademiz yok, öyle veya böyle bilmesek bile başka bir yerde potansiyel olan her seçeneği yaşamak zorundayız. sekstilyonlarca seçeneğin yaşandığı, belki gogol sayılarından bile daha büyük tanımlanamayacak sayıda evrenin tekrara düşen varlığı rahatsız ediyor.

onlara ulaşabilmeye çalışırsak*, ve başarısız olursak, o halde onlar bize ulaşabilir mi? öyle olması gerekiyor, çünkü biz başarılı veya başarısız fark etmez, her seçeneği yaşamak zorundayız.

tam anlamıyla bir kargaşa. belki trilyonlarca farklı evren vardır. ki eğer karanlık akış dediğimiz şeyin farklı bir evren tarafından meydana getirildiği teorisi doğruysa, teknik olarak bu da doğru demektir. ancak bu evrenlerin birbirini tekrar etmesi, paradoks. hangi soruyu cevaplarsan cevapla, yeni bir tanesi bilinmemezlikle yaklaşıyor.

islam kaynaklarinda ibn abbas'in, 7 dunya var, her birinde burdaki gibi adem, burdaki gibi ibrahim, burdaki gibi musa, burdaki gibi isa var diye aktardigi sey. (islam'da 7 gok, 7 kat yer ve 7 yeryuzu inanci vardir daha baska bicok antik dinde de buna benzer inanclar var sumerlere kadar uzar gider)

paralel evrenler, yani ekstra gokler ve orda yasanan hayatlar inanci antik cagdan beri bicok dinde yer almistir.

yani aslinda bu hipotezin kokeni cok cok eskilere dayaniyor.

ama bilimsellik buna deneysel ve daha baska bi soluk getirdi.

denklemi kurdum sonunda:
x+10 = x+5+5

iki beş bir 10 anca etmişse demek..

hayatımıza fringe dizisi ile girmiş olasılık. paralel evren konuşmaya gelmedim bu arada, fringe te olivia dunham ne hatundu ya. o seviyede karizma dizi karakterine çok az rastlanıyor.

benim hayatıma bacak kadar çocukken televizyonda izlediğim geleceğe dönüş - back to the future film serisiyle girmiş olan kavram. çoklu evren, alternatif evren gibi tabirler de bununla bazen eşanlamlı olarak kullanılır. bilimsel açıdan tutarlı olmasa da o film serisi çocukken beni çok etkilemişti. doc brown ve marty'nin maceraları sayesinde bilime merak saldım. atam da en hakiki yol gösterici bilimdir fendir demiş. haliyle okul hayatımı ona göre yönlendirdim. ve halen bilimin teknolojinin mühendisliğin farklı alanlarıyla profesyonel ve amatör olarak ilgileniyorum, okumalar yapıyorum, inek* arkadaşlarla oturup sohbet ediyorum. "sonra ne oldu, başımıza icat mı çıkardın?" derseniz, hayır. malum türkiye'deyiz, canını yediğim ülke bir noktada illa ki insanın ruhunu tüketiyor, ömrünü törpülüyor, arka çıkanın olmayınca hayatta kalmaya çalışmaya odaklanıyorsun. ama çıkmayan candan ümit kesilmez, doc brown ömrünün 30 yılını bir çırpıda harcadıktan sonra zaman makinesini icat etmişti.*

giri pek paralel evrenle alakalı olmadı ama idare edin. araştırmak isterseniz, carl sagan, brian cox ve michio kaku gibi medyada ünlü bilim insanlarının videolarını izleyebilirsiniz. kuantum mekaniği, astrofizik ve olasılık gibi alanlara ilginiz olması lazım bence. temel lise bilgileriniz giriş seviyesi popüler bilim yazılarını anlamanızda baya yardımcı olacaktır. ama hala elle tutulur bir kanıt yok sanırım. o yüzden paralel evrenler bilimden ziyade bilim kurguya daha yakınsayan bir kavram.