erteleme hastalığıdır. kişinin yapacağı işi ötelemesi, yapmaktan kaçınması ya da sürekli ertelemesi olarak tanımlanabilir.
devamını gör...
pavlovski uzun bir uykudan öğlen 12'ye doğru uyandı,esnedi,gerindi ve sonunda yavaşta olsa

gözlerini açtı.sıcak bir gündü, odasına hafif bir gün ışığı vuruyordu, derin bir sessizlik vardı odasında. bir süre tavana bakıp boşluğa daldı,tavandaki kabartılar zihnini cezbetmişti,zihni boşlukta şekiller oluşturuyordu.


sırtının terlediğini hissetti fakat yataktan doğrulmak istemiyordu. ağır bir şekilde "hof'ladı" ve adeta hareket etmek istemeyen vücudunu yavaşça yataktan doğrulttu,gözlerini kırptı ve karşısında duran bilgisayara baktı,gözü bilgisayarın arkasında duran duvara asılı posterlere ilişti biraz bakındıktan sonra kafasını çok yavaş ve bıkkın halde sola doğru çevirdi kitaplıktaki kitaplara baktı,ardından kitaplığın yanında ki üzeri kitaplarla dolu olan dağınık masayı gördü,sıkıntı bastı içini, tekrar tam karşıya baktı sırtındaki ter hissi daha rahatsız edici bir şekilde nüks etti,yarım açık gözlerini hafifçe ovaladı t-shirt'ünü çıkardı ve hızlı bir şekilde yere attı.




üstü artık çıplaktı ve vücudu adeta bıkkınlığını içinden dışına vuruyordu. kamburu çıkmış, omuzları düşmüş,zayıf kolları adeta bir hastayı andırıyordu,göz altları çökmüş,elmacık kemikleri derisini yaracak gibi dışarı çıkmıştı, yanakları aşağı doğru sarkmış,benzi solmuştu. ama o bunları çok umursamıyordu karşısındaki posterlere dalmıştı yine,salt bir ifadesizlikle karşısındaki postere bakıyordu suratında en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu.



dağınık,ince ve çelimsiz saçları alnına düşüyordu,alnı kaşınmaya başlamıştı ama donuk bakışları ve ruh hali adeta hareket etmemesi için kendini zincirle tutmuş gibiydi. artık mekandan kopmuştu fiziksel hislerinin bir önemi yoktu sanki. terli sırtı,yağlı alnı ve iğne ucu gibi batan saçları cildini muazzam bir şekilde kaşındırıyordu lakin içinde sanki ona engel olan bir şeyler vardı.

derisi kızarmıştı fakat çıldırtan bir hissizliğe bürünmüştü,odadaki sessizliğin içinde kaybolmuş duvardaki boşluğun içinde süzülüyordu adeta.



sonra birden aşağıya doğru kontrolsüz saldığı kolları yavaşça hareket etmeye başladı, iki elini saçlarına götürdü ve dağınık saçlarını parmaklarının arasına alıp hınçlı bir şekilde geriye doğru yatırdı,ardından elini saçlarından çekti, dirseğini dizlerine dayayıp kafasını avuçlarının içine aldı geriye yatan saçları ise yavaş yavaş dikleşiyor eski haline dönüp alnına tekrar düşmek için sabırsızlanıyordu. pavlovski ise tekrar dalmış ancak bu sefer saçlarının yine alnına düşeceğinin farkındalığı onu kaygılandırmış ve rahatsız etmişti.


birden odadaki boğucu sessizliği dışarıdan geçen bir araba bozdu.

arabadan çıkan kirli gürültü biraz olsun boş bakışlarının kırılmasına sebebiyet vermişti,hatta uzun bir aradan sonra yarı açık baygın gözlerini kırpmasına bile vesile olmuştu, gözlerinin varlığını hissetmeye başlamıştı. göz kapaklarını sıkıca kapatıp aynı anda kaşlarını kaldırıyordu gözlerinin etrafındaki bu esneme hareketi o bölgeyi biraz olsun rahatlatıyordu.

ama bu esnemeler kafasının içindeki uğultuların susmasına en ufak bir yardımda bulunmuyordu.


her geçen dakika kafası daha çok öne düşüyordu. sonra sağ elini yavaşça kafasına götürdü,kafasını baş parmağı ile orta parmağının arasına alıp şakaklarını sert bir şekilde bastırarak ovmaya başladı.

bu biraz olsun kafasının içindeki uğultunun hafiflemesine yardımcı oluyordu şakaklarını ovarken gözleri bakımsız ayaklarına ilişti kırık tırnaklarına baktı,ardından parkedeki çizgilere odaklanıp içini dahada sıkıntı ile doldurdu, ellerini şakaklarından çekip derin bir nefes aldı.

yavaşça ayağa kalktı göğüsünü dışarı çıkardı sırtını sıktı ve ellerini yumruk yapıp kaldırabildiği kadar yukarıya kaldırdı ayak parmak uçlarına çıkıp iyice gerindi,boynunu kütürdetti, biraz canlanır gibi oldu fakat sonra kamburunu çıkartıp omuzlarını tekrar öne düşürdü.


sol taraftaki camdan içeriye giren ışığı fark etti,hemen hızlı adımlarla gidip perdeyi tamamen kapattı, artık içeriye giren ufak ışık hüzmeleri de yok olmuştu.

masada dağınık duran kitapları gördü yine, hepsinin aralarında ayraçlar vardı hepsi yarım okunmuştu belki birkaç tanesi tamamen bitmişti.

dişlerini sıktı,gözlerini sonuna kadar açtı,bacaklarında şiddetli bir kasıntı oluştu bu görüntüye tahammül edemiyordu işte şimdi tamamen uyanmıştı artık,içindeki öfke tüm vücudunu kaplamıştı kendini affedemiyordu bu yarım işlerini görünce,tüm karakterini acımasızca eziyordu kendisi hakkında en ufak olumlu bir düşünce geçmiyordu zihninden.


kafasını aniden çok sert bir şekilde yanında ki duvara vurmak istiyordu veya tam karşısındaki pencereden atlamak ama o bunları düşünürken aynı anda zincir vuramadığı zihni onun karakterini ezmeye devam ediyor bir yandan atlayacak kadar cesur olmadığını, olsa bile hala hayata karşı umudunu içinde bir yerlerde küstahça sakladığını ve bitiremediğini söylüyordu. içindeki o ses konuştukça pavlovski daha da kamburlaşıyor karşısındaki pencereden atlamadığı için adeta kendini suçlu hissediyordu.

"öfkelenirken bile yaşamını sonlandırmak ile kendini teselli ediyorsun korkak herif " diye fısıldar gibi söylendi kendi kendine.



artık tüm duyguları birbirine girmişti öfke,suçluluk,stres ve üzüntü gördüğü acı gerçeklikten kaçamıyordu. bacaklarındaki ağrı o kadar şiddetlenmişti ki artık bacakları uyuşmuştu, kafasının içi karıncalanmaya başlamış kan vücudunun her yerine hızla saldırmıştı.

teni kor bir alev gibi yanıyordu parmakları seri bir şekilde rastgele hareketler yapmaya başlamıştı, parmaklarını kontrol edemez hale gelmişti.

tamamen masaya odaklanmış tüm benliği ile kin kusuyordu kendine,dudaklarını hafifçe oynatıp kısık bir sesle "yine mi?" "yine mi?" diye sayıklar gibi söyleniyordu.tüm huzuru kaçmıştı,zaten genel olarak pek de huzurlu olduğu söylenemezdi.



birkaç dakika daha kendine kızdıktan sonra masadaki saati eline aldı ve saat 07.00'da çalan saatini kendi elleriyle rehavet ve bahaneler üreterek kapattığını hatırladı. kan beynine tekrar çıktı tekrar kendi karakterini kendi içinde acımasızca ezmeye başladı ama bu sefer adeta yanında biri varmış ve ona bir şeyler kanıtlamak istermişcesine gülümsedi,hafifçe salladı kafasını "zaten ne bekliyordun ki kendinden" dedi kısık bir sesle,daha sonra saati şiddetli bir şekilde masaya vurup
seri adımlarla odasından çıktı.
devamını gör...
bende de var olduğunu düşündüğüm erteleme hastalığı.
düşündüğüm dedim çünkü "erteleme alışkanlığım ne derecede, onu bir öğreneyim" diyorum ve bunu da erteliyorum.
aynı b12 eksikliği çeken kişinin b12 ilacını almayı unutması gibi bir olay.
(lan? yoksa?)
devamını gör...
kısa dönemli çıkar için uzun dönem çıkarlarınızdan bilinçsiz vazgeçiştir. şu anda yurtdışına nasıl gidebileceğinizi araştırmak yerine sözlükte takılıyorsanız ve içindeki bütün abur cuburları bitirdiğinizi bildiğiniz halde tekrar tekrar arada bir kalkıp buzdolabını açıp kapatıyorsanız, procrastination yapıyorsunuz. bunu yapmanızın sebebi an itibariyle ihtiyaç halinde olmanız. böylece kısa vadeli çıkar icin uzun vadeli çıkarınızdan vazgeçmiş oluyorsunuz. bunun üstesinden gelebilmek için ihtiyaç halinize sebep olan etmenleri azaltmanız, bir doygunluk bir tatminlik saglamanız gerek ki belirli zaman dilimlerinde uzun vadeli çıkarlarınıza odaklanabilin.
devamını gör...
"'procrastination' olarak da bilinen erteleme hastalığı; kişinin yetiştirmesi gereken işleri ötelemesi, yapmaktan kaçınması ya da sürekli olarak ertelemesi olarak tanımlanır. bu kişiler eyleme geçmek yerine kendi kendilerine bahaneler ve kaçış yolları bularak görevlerini erteler."
devamını gör...
bugünün işini yarına bırakma deriz, işte ingilizce'de onun tam zıddına denir. bugünün işini sistematik şekilde yarına bırakmak demek. ertelemek, ötelemek, ağırdan almak, eli gitmemek, başlayamamak gibi çok türlü fiil yazılabilir.
bu meşru öteleme günü de pazar günleri olur.
devamını gör...
bir kişi de tedavisini yazmamış. pü size.

edit: çaldım geldim bir yerlerden. faydası olacağını düşünmüyorum ama...


hayatta karşılaşılan pek çok problemde olduğu gibi erteleme hastalığı ile mücadele eden kişilerin de yapması gereken ilk iş hastalığı kabul etmektir. sonrasında işi yapmak için gerekli olan konsantrasyonu bozan etkenler tek tek not edilmeli ve işe başlamayı ertelemeye sebep olan nesneler ortadan kaldırılmalıdır. konsantrasyon düzeyinin artırılmasının ardından yapılacak işi bölümlere ayırmak ve planlanan zaman aralığında bu bölümleri tamamlamak gerekir. doğru ve etkili bir zaman yönetimi ve iyi bir planlamanın beraberinde kişinin kendi koyduğu kurallara uyması ile başlayan iyileşme sürecinde yapılması gerekenler oldukça basit olmakla birlikte kararlılık çok önemlidir. erteleme hastalığı tedavisi, kişinin kafasında başlayan bir süreçtir. eğer bu durum başarılamıyorsa bir psikologdan profesyonel yardım alınabilir. erteleme hastalığı belirtileri arasında yer alan kötü zaman yönetimini düzenleyebilmek ve iyileştirebilmek, kişiyi motive edeceğinden yapılması gereken işlerin uygun zaman içinde tamamlanmasını kolaylaştırır. bu durumda kişi öncelikle kendisine uygun ve kolaylıkla uygulanabilir bir plan yapmalı; günlük ve saatlik olarak bu plana uymalıdır. yapılması gereken işleri önem sırasına göre sıralamak, önemli işlere öncelik vermek, optimum süre içerisinde işi tamamlamak, kişinin mükemmeliyetçilik duygusunu olumlu anlamda pekiştirecek ve bu da kişinin kendine olan güveninin yanı sıra işi bitirmeye yönelik motivasyonunu da artıracaktır.

kaynak.
devamını gör...
demek ki ben procrasti... neyse işte ona yakalanmışım. zere yaa. neyse bunu yarın paylaşiim yaa.
devamını gör...
#738460 5 saniye kuralı adında mel robbins'in geliştirdiği bir taktik var. gerçekten sorunu 5 saniyede anında çözmekle kalmıyor aynı zamanda ilerleyen zamanlar için de etkili.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"procrastination" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim