rahşan ecevit affı

22 aralık 2000 tarihinde rahşan ecevit’in önerisiyle çıkartılmış asıl adı şartla salıverme ve erteleme yasasıdır.
2000 yılındaki ölüm oruçlarının bu yasada büyük etkisi vardır.
30 bin kişiye yakın mahkum bu aftan yararlanmıştır.

bir gecede tüm katillerin ve canilerin serbest bırakıldığı aftır. af+ ekonomik kriz üstüste gelince, af ile çıkanlar yeniden suç işleyerek içeri girmişlerdi.

" afla gelen dehşet" yazıları, gazetelerden eksik olmuyordu.

ölen mazlumların kanı, rahşan'ın üzerine sıçramıştır.

15 yıl sonra benimde faydalandığımı öğrendiğim af. ömrümde hakim karşısına çıkmamıştım, bir kavga sonrası karşısına çıktığım hakim, sen 1999 yılında dhkpc sempatizanlığından hüküm giymişsin, 2000 de affedilmişsin dedi bana. mavi ekran......

hikaye şu: 1996 yılında akrabalarını dedikodu yaptığı gerekçesiyle ruhsatsız tabanca ile öldüren ve haliyle 27 yıl hapis cezası alan emine yıldız karabulut adlı vatandaşın o dönem küçük olan kızı aylanur üzerinden yavşak "turkish mainstream media" tarafından harika bir hikaye yazılarak servis edilir. format gereği dsp adlı partide başkan yardımcılığı yapan rahşan ecevit bu hikayeden etkilenerek af konusunu gündeme getirir. bir grup sol görüşlü aristokrat (!) beyaz türk de konuyu düşünce suçlusu (ne demekse) ambalajına sarıp çoğunlukla psikopat, katil, hırsız ve sapıktan oluşan bir güruhu salıvererek yüzlerce insanın ölümüne neden olur.

örneğin, işini yapmaya çalışan bir diş hekimi
kayseri'de gasp edilip kuyuya atılan bir kadın

yakın bir zamanda sierra leone adlı iç savaş ve salgın hastalık cenneti ülkede benzer bir durum olduğundan aklıma geldi ve tarihe not düşmek istedim. bu kadar vatandaşın kanı ellerinde ne de olsa.

rahşan hanım (r.i.p) mevzu infial yaratınca "değerli işadamı ve yazar sayın üzeyir garih'in katili aranırken, bazı gazeteler şartlı salıverme yasası'nı yeniden gündeme getirdiler. o arada bir yazar da bu yasadan beni sorumlu tuttu. oysa ben, defalarca bu affın benim düşündüğüm af olmadığını söyledim. benim düşündüğüm af katillerin affı değil, garibanların affıydı" demiş. ne de olsa boomer ekolü, somun ekmek edebiyatına bağlanıyor bir yerden sonra.. o "orientalism" ekmeğinden bir dilim ben de isterim.

(bkz: bireysel silahlanma)
(bkz: idam cezası)

elinde bidon salyalar saçarak 37 cana kıymaktan hükümlü madımak katili masum! dedecik de mi bu aftan yararlanmıştı.. vah rahşan hanım vah.. !!

1997 gop olayında üniversiteli gençlere 17 saat boyunca işkence eden şehir eşkıyalarının serbest kalmasına neden olan aftır.

bu af gelmeden önce, ceza infaz kurumlarımız ağzına kadar doluydu. bir yatağı 8 saat süreyle üç kişi paylaşıyordu. infaz kurumlarımız kapasite bakımından yetersizdi. ancak af, bu sorunun çözümü değildi.
bu af getirildiğinde esasen çok sınırlı bir şekilde hükümlü grubu yararlanacaktı. fakat af getiren maddeleri anayasa mahkemesi'ne eşitlik ilkesine aykırılık gerekçesiyle iptali için başvurdular. anayasa mahkemesi ilgili düzenlemeyi iptal ettiği için, diğer mahkumlarda bunlardan yararlandılar. özel af, adeta genel affa dönüşmüştü. bunlar toplum içine salındığında tekrar suç işlediler ve vatandaşın canını yaktılar. sonra bu durum toplumda müthiş bir tepki doğurdu. o zaman ki dsp-mhp-anap koalisyon hükümetinin çökme nedenlerinden biri de buydu.
sonra ne mi oldu? bu tepki üzerine yeni 2005 yılında 5237 sayılı (bkz: türk ceza kanunu) hazırlandı ve cezalar ağırlaştırıldı.
talep gelirse daha sonrasını da başka bir girdide anlatırım.

ümraniye'de 1998 yılında öğretmen serpil yeşilyurt ve annesini kaçıran ismail ayvacıoğlu, serdar kaçmaz, ismail çolak ve savaş tüblek, tecavüz ettikleri öğretmeni öldürmüş, annesini de ağır yaralamıştı. idam cezasına çarptırılan sanıkların cezası, yaşlarının küçüklüğü nedeniyle 21 yıl ağır hapse çevrilmişti.

bu sanıklar 16 yaş ve üstü idi, ıslah ve cezaevinde yatmışlardı .
olaydan 3-4 sene sonra serpil öğretmenin çok yakını olan biri ile beraber çalıştım , bir vesile ile olayı ve serpil öğretmeni anlattı iş arkadaşım teşhis etmiş 191 yerinde bıçak-kesici alet ve şiş yaralaması varmış göğüs uçlarını ve vajinasına zarar vermişler daha fazla yazmaya elim gitmiyor . ortalama 8 yıl hapiste kaldılar . aileleri davul zurna ile kutladı çıkışlarını .
belediye bir tanesine dolmuş minibüs sürme ruhsatı verdi düşünün rezaleti.
hepsi sapıktı kan kız istiyoruz diye çıkmışlardı ava .
bu sapıklar aramızda yaşıyor 18 senedir kim bilir kimlere bir gün zarar verecekler yada verdiler bilemiyoruz . takipte edilmiyorlar.

haberi okuduğumda etkilenmiştim tabi ki ama 1. elden dinleyince hayatımda hiç bu kadar kötü olduğumu hatırlamıyorum ,hala rahşan affı dediklerinde bu olay ve anasının kuzusu serpil öğretmen gelir aklıma .
allah rahmet eylesin ,nur içinde yatsın öğretmen serpil.
inşallah kan kusa kusa ölür buna sebebiyet verenler ,etleri lime lime olur acı çeke çeke geberirler.
af diyenlere inanmayın %90'ı cinayet-sapıklık-hırsızlık-gasp- pedofili-tecavüz gibi suçlardan yatıyor,af siyasi mahkuma tutsağa olur ,adli-adi suçluya af olmaz ,şartlı tahliye olur ihlal durumunda cezası artar.

serpil öğretmeni unutmayın.

yanlış hatırlamıyor isem önce masumane bir istek gibi başlayan ve sadece güya "kader mahkumlarını" hapisten çıkarmak için çıkarılan aftır. sonrasında aym'nin suçlular arasında böyle bir ayrım yapamazsınız diyerek bazı maddelerini iptal etmesi ile ne kadar it-kopuk varsa salıverilmiştir.

hayata dönüş operasyonu ile birlikte sosyalist ve sosyal demokrat tabanın dsp-chp tarzı partilere güvenini kaybetmesinin en büyük sebeplerindendir. sırf bu 2 olayı görrmezden gelen salak muhalifler yüzünden, önüne gelen pislikleri ben pislik yemiyorum diye reddedemeyen zekasız partizanca yaklaşan tipler yüzünden bile aslında akp'nin bu ülke için allah'ın bir nimeti olduğunu anlayabilirsiniz.

rahşan (raşel) ecevit, dönemin başbakan yardımcısı ve demokratik sol parti genel başkanı bülent ecevit'in eşi ve aynı partinin genel başkan yardımcısı.
liyakata bakar mısınız?
buradan.

sabetay sevi’nin soyundan gelen torunu ılgaz zorlu, sabetayistleri deşifre ediyor: “evet ben selanikliyim” diye bir kitap yazan zorlu, rahşan ecevit’in asıl isminin “raşel” ve sabetayist olduğunu açıkladı.
türkiye kimlerin elinde kalmış.

ılgaz zorlu'nun açıkladığı isimlerden bazıları:
cemil ipekçi, fahri korutürk,
türkiye'de türkçülüğün ve solculuğun temellerini sabetaycılar attı. ılgaz zorlu’nun kitabında adları zikredilen bazı sabetay ünlüler şunlar; ilk türkçü ahmet vefik paşa’nın dedesi, ziya gökalp ile birlikte türkçülük yapan alp er (moiz kohen), kıbrıslı kamil paşa, halide edip adıvar’ın babası mehmed edip bey, maliye bakanı cavit bey, ahmet emin yalman, abdi ipekçi aynı dönemin dönmeleri…
türkçülüğün ve kemalizm'in babası olarak gösterilen munis tekinalp takma adlı moiz kohen, sürekli olarak türklüğü öne çıkarıp, ‘kemalizm’e vurgu yapardı.
nazım hikmet 1933'te tutuklanınca sabetay olan ipekçiler yalnız bırakmadı. nazım hikmet'in büyük büyük dedesi mehmet ali paşa polonya yahudi’siydi. gerçek adı "ludwig karl friedrich detroit" sabetaist bir yahudi idi.
çevik bir, adnan menderes, ismail (şmuel) cem ipekçi, rahşan (raşel) ecevit, kemal (samuel) derviş, cengiz çandar, mehmet barlas, nazlı ılıcak, tansu çiller....
www.habervitrini.com/bir-ya...
(bkz: https://www.adanapost.com/g...).

son derece adaletsiz olan bir aftır çünkü 2000 rahşan affı'ndan katiller, tecavüzcüler gibi çeşitli sabıkalı kişiler yararlanmıştır. rahşan ecevit, aynı zamanda bülent ecevit'in eşidir ve demokratik sol parti genel başkan yardımcısıdır. (bkz: kılıçdaroğlu ve erdoğan'ın rahşan affı'ndan yararlanması)