roman okumanın bana göre olmadığıdır. mahallenin zamanı bol dedikoducusundan, dedikodu dinlemek gibi bir şey roman okumak. sürükleyici olması dışında bir numarası yok. öykü, deneme, araştırma, şiir kitapları candır.
devamını gör...
kitabı okurkenki hissiyat paha biçilemez bir şey. karakterler ile iç içe olmak okuduğun şeyleri yaşarmış gibi hissetmek, hayal gücünü genişletmek, sonu tahmin etmeye çalışmak bunlar baha biçilemez kitabın sonu da öyle bitince gelen o tebessüm, rahatlama, üzgünüm/mutluluk...
devamını gör...
bir süre gerçek dünyaya adapte olamamak. romanın evreninden hemen çıkamamak.
devamını gör...
sevdiğim bir yemeği bitirince yaşadığım his ile aynı histir.
devamını gör...
boşluk. kocaman olanından.
devamını gör...
okuduğunda seni içine sürükleyip, bittiğinde hayal dünyasından sıyrılmaya, sıradan boş hayata adapte olmaya çalışmak.
devamını gör...
boşluk. hep devam etseydi keşke hissi.
devamını gör...
hissedilen her şeye cümle kurulmuyor. boşluk hissi nasıl tarif edilir ki...
devamını gör...
acaba o karakterler şimdi ne yapıyor diye merak ediyorum. raskolnikov hapisten çıkıp sonya'yla evlendi mi, kaç çocuğu oldu, nasıl öldü, nasıl yaşadı... bunu bilememek de insanı bazen çıldırtıyor.
devamını gör...
merak.
acaba bu mükemmel yazarın başka hangi kitapları var?
devamını gör...
hiç roman okumadığım için hissetmediğim his.
devamını gör...
bir yolculuğun bitişinde edindiğin anıların gözünün önünden film şeridi gibi geçmesi gibi bir histir.
devamını gör...
salıncakta hıphızlı sallanır ve aniden inersin ya, başın döner, sarhoş gibi yürürsün.

işte roman bitince yaşadığım da odur. *

sırf bu yüzden roman okumuyorum.
devamını gör...
benim için bir kitabı başarılı kılan şey o kitabın karakterlerinin hissiyatlarının size ne kadar geçirilebildiğidir. demek istediğim şu, karakterle ne kadar empati kurabiliyorsunuz? buna göre bir eseri değerlendiririm.

başarılı olarak adlandırabileceğim eserleri 1600 sayfa boyunca okurum, başarısız eserlerin 5 sayfasına bile tahammül edemem. bundan mütevellit başarılı olarak adlandırabileceğim eserlerin elimden kayıp gitmesini, yani okunacak sayfalarının kalmaması durumunda neler hissettiğimi/hissedeceğimi ele alacağım.

sanki karşımda biri, çok sevdiğim ve yahut nefret ettiğim ancak tanıdığım, hislerine ortak olabildiğim biri geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkıyor da ben son sayfada o karşımdakine son kez sarılıyormuşum gibi. yetişilmesi gereken bir gemi, bekliyor bitirmemi son cümlelerimi. bittiğinde kitaplarım onları-hem kitabın içindeki karakterleri hem de yaşadıkları sokakları, caddeleri evleri, hislerini, hayatlarının eylül’lerini- ebediyen unutulmayacakları bir diyara doğru yönelmiş giderken, yani ruhumun derinliklerine yüzerlerken, hafif bir tebessümle uğurluyorum. yolculuklarında çok alaboraya uğramamalarını temenni ediyorum. yalnız greenwood *ağlattı beni, gerisiye kalanların nasıl hissettirdiği de üstte dediğim gibi. hepsi benim biriciklerim.
devamını gör...
keşke bitmesin dediğim durum. günlerce etkisinde kalıp düşündüğüm romandır.
hatta bazı romanları aralıklarla ıkı yada üç kez okuduğumda olmuştur.
devamını gör...
iyi bir romansa, son sayfayı okuduktan sonra kitaba şöyle bir bakarım ve "vay be" derim.
devamını gör...
kitabı bitirmenin gururu rahatlama ama hemen ardından oluşan boşluk.
devamını gör...
eğer romanın sonu ,iyi bağlanamamış ise hayal kırıklığı hissedilir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"roman bitince hissedilen" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim