sabit fikirliye laf anlatmak

deveye hendek atlatmaktan beter olan durum. bu tipler gözleri ile gördükleri şeyleri dahi bu göz yanılsamasıdır ya... diyerek reddederler yine de ikna olmazlar.

inanmak isteyeni inandığı şeyden geri çeviremezsiniz şu kısacık ömrümde bunu anladım ben. bin türlü kılıf bulur saçmalar yine de ikna olmaz yanıldığına. coğrafyamızda da çok var bunlardan. anlatıyorsun böyleyken böyle, bak burda sıkıntı var. sana dönmüş diyor ki siz gençler zorluk mu çektiniz sanki nereden bileceksiniz yağ sırasına girmeyi. şuan girmiyoruz da ne oluyor yağa 70 lira verirken içiniz yanmıyor sanki.

siyasetle uğraşmak istemeyişimin en önemli sebeplerinden biridir.

(bkz: uyuşmazlık)

biz bunlara ahmak diyoruz.

derdimizi duvara anlatsak o beton parçası bile dile gelir ve evet seni anlıyorum der. o kadar zor iş.

deveye hendek atlatmayı dene bence. o daha kolay.

uzun bir süre önce bıraktığım eylem. çok denedim hiç bir şeyi değiştiremiyorsun. doğru konuştuğumu mantıklı konuştuğumu bal gibi bilseler de yediremedikleri için yine karşı çıkıyorlar. bunlardan daha kötüsü gerçekten mantığını kapatmış insanlar. onlardan hiç bir şeyi anlamasını beklemiyorum artık. yaşayıp görsünler. bu konudaki tesellim de "ben kendimi biliyorum" oldu.

dağa taşa konuşun daha iyi.

“bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir” diye bir söz var ki gayet haklı bir söz gibi duruyor.
yani belki sorun sizdedir.

yok abi yok... benlik değil. ben sabredemem
benim bünye kaldırmıyor

iğrenç bir durum.
bu insan kişisi yakın, tanıdık vs değilse gram umurumda olmaz. direk keser atarım, kapatırım konuyu.
lakin bu kişi sevdiğiniz, önemli bir kişi ise o zaman sıkıntı. bunun yorgunluğu ve verdiği sinir stres üç kat artmakta.
bu durumdan da nefret ediyorum.
bazı kişilere ulaşamazsınız, erişemezsiniz. tüm kapılar kapalıdır içeri giremezsiniz.

okuması için kitap hediye edin.
ben anlatamıyorum. lütfen bunu al oku.
sana insan olarak değer veriyorum filan deyin.

belki bir vesile olur.
uğraşmayın fazla.

bunu denediyseniz siz de normal değilsiniz.

belli bir zamandan sonra vazgeçiyorsun zaten.

çok zor zanaat. benim gibi tahammülsüz birisiyseniz gençlere, bir yerden sonra o kişinin üstünü çiziyorsunuz.

şirkette stajer var. şirket mailinden ik'ya mail atacak. yardımcı olur musun, yapar mısın gibi soru cümleleriyle mail gönderiyor.

hülya hanım dedim. bir saniye bakar mısınız. sadece bizim şirket için değil şirketlerde, departman fark etmeksizin birisine şirket mail adresinden ileti gönderdiğimizde yazışma dili resmi olmak zorundadır. tıpkı adliyede dilekçe yazarken nasıl 'biz ve siz' takılarını baz alarak cümleye başlıyor ve saygılarımla veyahut arz ederim gibi kalıplarla bitiriyorsak, birebir aynı yazı dilini kullanmamız lazım dedim..

ama iyi niyetliyim diyor. rica ettim diyor. ben böyle yazışmayı tercih ediyorum diyor. ne var bunda lucifer bey diyor. kötü bir şey mi falan diyor.

konunun iyi niyetle bir ilgisi olmadığını, şirketlerde yazım kuralıdır bu diyorum. tekrardan çok yavaş konuşarak tane tane analtıyorum.

olmadı. almadı kafası.

gerçekten yeni nesil tam bir embesil. çok büyük zaman kaybı.

ayy siz hala uğraşıyor musunuz?

bir insan bir şeyi körü körüne savunuyorsa o insandan uzak durmak lazım.

dünkü ben ile bugünkü ben aynı kişi ise
ben her gün yeniden ve yeniden
cahilliğe uyanıyorum demektir.