sen okumuş adamsın bilirsin denince yaşanan tedirginlik duygusu

otobüste g*te değen çantanın verdiği tedirginliği verir insana ve genelde bildiğinizin düşünüldüğü sorular hep bilmediğiniz hatta alakasız olduğunuz yerden gelir.

bende oluşmayan korkudur.
iki üniversite bitirdim ama bilirsem söyler bilmezsem uzatmadan bilmiyorum derim.

okumus insanlara yüklenen en büyük sorumluluklardan bence. hele ki o konuda bir fikrin yoksa ya da onlar gibi düşünmüyorsan hemen okumusun cahili yaftasını yersin:)

her türlü saçma ve mantıksız soru gelebilir. soruyu bırakın işte kitlenme durumu da var. sen okumuşsun, bilirsin falan duyunca hafiften yan çizmek lazım. çok balıklama mevzuya dalmamak lazım. sonra başkaları meseleden sıyrılır. bizim başımız yanar. bunlar hep olan şeyler bak. oluyor ona göre.

istedikleri cevabı vermediğinizde veya bilmiyorum dediğinizde saçma sapan reaksiyonlar gösterirler.
+ yav nasıl bilmiyon yaavv sen nasıl bilmemnecisin...

"ne söyleyecek acaba" türünden bir tedirginlik olsa gerek.

istedikleri cevabı almazlarsa ya da bilmiyorum derseniz, ardından senin mezun olduğun üniversiteyi, mezun eden hocaları birer birer öpeyim şeklinde bir sohbet geliştiğine bizzat şahit oldum.

sen okumus adamsindan sonrasini okumadim.

rahat olun kasmayın en kötü şöyle tepki verirsiniz:

sen okumuş adamsın abi ne anlarsın bu işlerden. olsun öğrinicim. itligi serseriligi düzenbazlıği. atom profesörlüğü de yerin dibine batsin.

okuduk evet okuduk ama bir bölüm okuduk kardeşim, yetmedi gittik bir bölüm daha okuduk ama bu kadar. işletme okudum, sosyoloji okudum, ama ingiltere'ye işçi olarak nasıl gidebileceğini de bilmek zorunda mıyım?

bilmemenin en iyisi olduğunu öğrenme deneyimi ile sonuçlanacaktır muhtemelen. bilmemek en iyisidir.

bizim insanımızda "bilmiyorum" anlayışı olmadığı için tedirgin olduğum durum.

hafiften bir ciddiyet biner yüze. evet evet dersin. gözleri kapatarak da onaylarsın.

cümleyi söyleyen kişinin işi çözülemediğinde ardından gelen cümle: “senin okuduğun okulu da hocasını da…” gibi devam edebilir.

sanki üniversite okumak tüm bilgilere haiz olmayı sağlıyormuş gibi insanın bünyesine taşıyamayacağı yükler yüklüyorlar, bilemediğin bir konu olduğunda da "sen nasıl üniversite okudun?" "bu nasıl üniversite mezunu?" tepkilerini veriyorlar. o yüzden gayet yerinde ve mantıklı bir tedirginliktir.

bunun birde sen elektronik okudun deyip her türlü elektronik aleti getiren tipleri var. lan olm ben de bir cihaz bozulunca servise götürüyom lan. ben nerden bulayım onun arızasını, laboratuarım mı var? sfsfsf basit şeylere bakmaya çalışıyorum ama o kadar. genelde başımdan savdığımı düşünüyorlar. canları sağolsun.

kendi adına konuş, bana rahatlık veriyor bu ifade.

beni onurlandıran bir durumdur ama insanın bu noktada egosunu kontrol etmesi gerekir. bazı insanlar egolarına yenilir ve bilgisi olmasa dahi, konunun muhattabına yönlendirmek yerine; konu hakkında yalan yanlış atıp tutar. ben akademik çerçevede, çalışma alanlarım konusunda çok netimdir mesela. biri bana geldiğinde, üzgünüm benim alanım bu değil, bu konu hakkında bilgi veremem diyerek konunun uzmanına yönlendiririm. dışarıda herkes avukat, psikolog, mimar, antropolog, yazar, edebiyatçı, müzisyen, sanatçı, mühendis oldu. 4 yıllık lisans mezunu 10 milyar kişi varsa, böyle alaylı şekilde bilmişlik taslayan 100 milyar insan vardır herhalde. biz boşuna yıllarımızı üniversite amfilerinde, yök sınavlarının içinde çürüttük sanırım. bizim 4 yılda aldığımız diplomaya, adamlar oturdukları yerden sahip oluyorlar ki bu çok enteresandır. 2-3 google araştırması ile, konunun uzmanınından daha nitelikli olduğuna inanan insanlar var bu ülkede ve onlara içten içe çok gülüyorum. alanının en iyileri tarafından yıllarca eğitilmiş ve diplomaya layık görülmüş bir birey'e, sadece google üstünden yaptığı araştırmalar- okuduğu kitaplarla kim denk olabilir?
işte bu noktada bilmiyorsanız, susmanız ve olayın asıl muhattabına yönlendirmeniz gerekir. türk insanının dürüst olmak ve " ben bunu bilmiyorum" demek konusunda çok büyük problemleri var. bilmiyorum dese, iş çözülecek fakat onun yerine alakalı- alakasız bir sürü şey sallamayı daha uygun buluyorlar. neyse, önemli olan; ego kontrolüdür.

babam tarafından çokça maruz kaldığım durumdur. mesela üniversitede okurken bir mağazanın hangi yönde kaldığını beni test etmek için sorup bunu bilemediğimi görünce "kızım sen harita bilmiyor musun, kuzeybatı yönünde kalıyor. sen bir de hukuk okuyorsun." şeklinde söyleniyordu.

yarışma sırasında kategori sağlık olduğunda tüm ailenin bana odaklanmasına sebep olan olay.

pelvise leğen kemiği, talusa aşık kemiği diyorlar allah aşkına yürüyün gidin bilmiyorum bir şey.