roman / diğer inançlar / felsefe-düşünce / edebiyat
9.2 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

gerçeği, bilgeyi, tanrıyı arayan bir genç siddharta. ama aslında kitapta gerçeği bulmak isteyenin onu amansız aramasına gerek olmadığına bir nehrin bile insana rehberlik edebileceğine dikkat çekiyor. insanın içinde var olan iyilik ve kötülükten bahsediyor. işte siddharta gerçeği o kadar yıl arıyor ve bir nehirde buluyor.
devamını gör...
--- alıntı ---

siddhartha; hermann hesse'nin, 1922 yılında yayımlanan, gautama buddha zamanında siddhartha adlı bir adamın kendini keşfetmesinin ruhani yolculuğunu ele alan romanı.
en.wikipedia.org/wiki/Siddh...

--- alıntı ---

bence, bu roman, bir insanın belirli aralıklarla tekrar tekrar okuması gereken bir roman. her okuduğunuzda farklı bir siddhartha olduğunuzu keşfediyorsunuz. farkındalığınızı arttıracak, bakış açınızı genişletecek, hatta huzur verecek bir kitap. belki okuduğunuz için sağda solda hava bile atarsınız ama bence yine de yapmayın. kısacası iyi ki yazılmış dedirten türden bir kitap.
siddhartha kendi yolculuğuna çıkmış bir insan. buddha'nın hayatını anlatan bir kitap değil. spoiler vermemek için çok detaya giremiyorum fakat bazı yanlış anlaşılmalar oluyor. kitapta siddhartha'nın yolculuğunu okuyacaksınız, buddha'nın değil.
devamını gör...
o kadar çok övüldü ki bu kitap. dedim alıp okuyayım. yani evet güzel ama abartılacak gibi de değil. belki de fırt diye okuduğum içindir. ağır ağır okusaydım belki de bana abartı bir kitap gibi gelmezdi.
..............................
ana karakter siddhartha.
* bir hedef bulunuyordu siddhartha'nın önünde, tek bir hedef: arınmış olmak, susamalardan arınmış olmak, istemelerden arınmış, düşlerden, sevinçlerden, acılardan arınmış. ölerek kendinden kurtulmak, ben olmaktan çıkmak, boşalmış bir yürekle dinginliğe kavuşmak, benliksiz düşünmelerle mucizelere kapıları açmak, işte buydu onun hedefi. ben tümüyle saf dışı bırakılıp öldürüldü mü, gönüldeki tüm tutku ve dürtülerin sesleri kısıldı mı, işte o zaman gözlerini açacaktı en son şey; varlıktaki artık ben olmayan öz, o büyük giz. *
...................................
''kamala'nın* kırmızı ve zeki dudakları pek çok şey öğretmişti ona. narin ve esnek elleri pek çok şey öğretmişti. sevgide henüz bir çocuk sayılan ve körü körüne, doymak bilmeksizin dipsiz bir uçuruma dalar gibi sevi hazlarından içeri dalmaya heveslenen siddhartha, haz vermeden haz alınamayacağını, her jestin, her okşayışın, her dokunuşun, her bakışın, ne kadar küçük olursa olsun vücuttaki her köşenin kendine özgü bir gizle donatıldığını, bu gizi keşfetmenin keşfeden kişiyi mutlu kılacağını öğrendi kamala'dan. ayrıca bir şeyi daha öğrendi: her sevi şenliğinden sonra sevgililer birbirlerinden, biri ötekine hayranlıkla bakmadan ayrılmamalıydılar; hem yenmiş hem yenilmiş olmalı, herhangi birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdükleri ya da sömürüldüklerini hissetmemeliydiler. ,,
*
devamını gör...

“ve güleceğin bir şey daha söyleyeyim sana: sevgi, dostum govinda, her şeyin başı sevgi gibi görünüyor bana. dünyanın iç yüzünü görmek, onu açıklamak, onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. ama benim için tek önemli şey, dünyayı sevebilmektir; onu aşağılamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir.”


siddhartha bir brahman’ın oğlu, genç yaşında kendini bulmak için dostu govinda ile bir yolculuğa çıkıyor. yolculuğuna samanaların arasına katılarak başlıyor. samanalara gezgin çilekeşler diyebiliriz. siddhartha kimi zaman aç ve susuz kalarak, kimi zamansa tarif edilemez acılara katlanarak; meditasyonlarla nefsini terbiye edip dünyevi olan her şeyden uzaklaşıyor:
“çok geçmeden, govinda, samanaların yolunu, seninle bunca zamandır yürüdüğü bu yolu terk edecek dostun. susuzluk çekiyorum, ah govinda ve samanaların bu uzun yolunda susuzluğum şuncacık azalmadı.”

govindayla yolculuklarına devam ederlerken nirvana’ya erişmiş birinin, bir buddha’nın, gotama’nın adını duyuyorlar. beraberce samanaların yanından ayrılıp gotama’ya gidiyorlar, onun öğretisini dinliyorlar. govinda, gotama’nın yanında kalırken siddhartha insanın kendini yine ancak kendisinin bulabileceğini ve bu uğurda hiçbir öğretinin insana gerçek yolu gösteremeyeceğine olan inancıyla govinda’yı arkasında bırakarak gotama’nın yanından ayrılıyor:
“bu yüzdendir ki yolculuğumu sürdüreceğim –bir başka öğreti, daha iyi bir öğreti aramak için değil hani, çünkü biliyorum ki böyle bir öğreti yoktur-, tüm öğretilere ve öğretmenlere sırt çevirip hedefime tek başıma ulaşmak ya da bu uğurda ölmek için yapacağım bu yolculuğu.”

siddhartha, diğer insanlardan “farklı” olduğunu biliyor. diğer insanlara, hani kendini zenginlikle ve geçici zevklerle avutanlara “çocuk insan” diyor. gotama’nın yanından ayrılan siddhartha çocuk insanların arasına karışıyor ve gün geliyor o da onlardan birine dönüşüyor:
“dünya onu avucunun içine almış, zevk, şehvet, miskinlik ve nihayet kötü huyların her zaman en aptalcası olduğunu düşündüğü açgözlülük onu ele geçirmişti. ayrıca, mal, mülk ve servet hırsı da yakasına yapışmış, bir oyun, bir süs olmaktan çıkıp bir zincire, bir yüke dönüşmüştü.”

nihayet bir gece gördüğü rüyanın etkisiyle sabaha kadar düşünüp bu yaşamını bir daha geri dönmemek üzere terk ederek tekrar yollara düşüyor, kayıkçı vesudeva ile karşılaşıp onunla kalıyor. burada dostu kayıkçıdan ırmağın sesini dinlemeyi öğreniyor:
“gördü ki bu su akıyordu hep, sürekli akıyor, ama hep yerinde duruyordu, aynı suydu hep, ama yine de her an yeniydi!”
“ve siddhartha’nın gülümsemesi her defasında kayıkçının gülümsemesine biraz daha benzedi, neredeyse onun gülümsemesi gibi aydınlık, nerdeyse onun gülümsemesi gibi mutluluktan ışıl ışıl, onunkisi gibi çocuksu, onunkisi gibi yaşlı bir görünüm kazandı.”

bazı kitapların size her yaşınızda, her okuyuşunuzda ayrı bir tat vereceğini sezersiniz ya işte siddhartha da benim için bu kitaplardan biriydi. kitapta siddhartha’nın kendini arama yolculuğuna şahit olurken onun her adımında biz okuyucular da bir şeyler buluyoruz. kitabın arka kapağında yazana göre hesse “bu kitapta, tüm dinlerde, insanların benimsediği inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.” demiş ve bence bunu başarmış. lafı fazla uzatmadan buraya hesse’nin kitapla örtüştüğünü düşündüğüm bir şiirini bırakıyorum.

mutluluk
mutluluğu aradığın sürece,
mutlu olacak kadar olgun değilsindir,
ve ulaşacak kadar her istediğine.
kayıplara yakındığın sürece
ve hedeflerin varsa durmadan yöneldiğin,
bilemezsin huzur nedir diye.
vazgeçersen şayet her arzudan,
ne hedef, nede istek tanıyıp
mutluluğu artık adıyla anmıyorsan,
o zaman olup bitenlerin akışına
dayanamaz yüreğin ve ruhun erişir huzura…
hermann hesse
devamını gör...
hermann hesse tarafından yazılmış 1946 nobel edebiyat ödülünü almış kitaptır.
insanın öz benliğini bulmak için gelenekselleşmiş biçimlerden kurtulup kendi arayışını oluşturmasını anlatır.
hesse: "bu kitapta, tüm dinlerde insanların benimsediği tüm inanış biçimlerine ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım." der.

--! spoiler !--

kutsallığa ulaşmak için keşiş olan, bir hayat kadınından sevgiyi öğrenen, bir tacirden paragözlü olmayı ve lüks içinde yaşamayı öğrenen tekrar boşlukta olduğunu fark ederek her şeyini yeniden geride bırakan ve bir ırmakta hayatın gizini bulan siddhartha'nın öyküsüdür. keyifle okutur.

--! spoiler !--
devamını gör...
kibirli bir * çocuğun gerçeği, bilgeliği, tanrıyı vsvs aramak için keşişlerin arasına katılmasıyla başlıyor.

--! spoiler !--

sonra yoldan çıkıp önceden anlamsız bulduğu her şeyi yaşıyor. zaten en çok kamalaya gidip bana sevişmeyi öğret dediği yerler dkslslsls neyse bu kumara kadar her naneyi yiyip yine kendince anlam aramaya başlıyor. gerçeği bir nehirde * buluyor. sonra çocuğu buna tahammül edemeyip kaçıyor e haklı olarak tabi. çok fazla gömesim var da erindim.

--! spoiler !--

genel olarak fena değildi ama abartıldığı gibi bi kitap değil o konuda bi anlaşalım. ayrıca beni de hiç etkilemedi. okunur güzel de öyle çok büyük anlam yüklemeye çalışarak ya da büyük beklentilerle okumayın.
devamını gör...
alman yazar hermann hesse'nin 1922 yılında almanca olarak çıkardığı kitabının adıdır. kitap dünya üzerinde yazılmış en iyi kitaplardan biri bana sorarsanız. tam bir baş ucu kitabı. ama anlayana, kıymetini bilene. bakın henry miller kitap hakkında ne demiş: ''genel olarak herkesçe kabullenilmiş buddha imgesini aşan bir buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış büyük bir başarıdır. siddhartha, benim gözümde, kutsal kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır.'' kitap ilk sayfasından itibaren miller'ın kurduğu bu cümleyi bana hissettirdi. bir de hesse'nin kitap hakkında söylediği cümleyi de şuraya bırakayım: ''bu kitapta, tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği yakalamaya çalıştım.'' evet o yakalamış, ama her okuyan her insan bunu anlayabilecek mi ondan emin değilim. yine de herkesçe sahip olunması gereken bir kitap olduğu görüşündeyim. en azından anlamaya çalışılmalı.
devamını gör...
bir yolculuk hikayesidir siddhartha. sizleri içinizdeki en kötü duygularla yüzleştirecek ve sorgulamanıza sebep olacak kitaptır ki kitaplar böyle olmalıdır. kendini keşfetmeye başlamak isteyenlere gözüm kapalı önerebileceğim kitaptır.
devamını gör...
internette sürekli karşıma çıkıyordu alışveriş sitelerinde. dedim nedir ne değildir. bazı mecralarda okunmalı falan filan yazınca aldım okudum ama cidden gerek yok. kitap inanılmaz bir öz eksikliği yaşıyor. sayfalarca anlatının hepsinden bir adam akıllı öz çıkmıyor. yazılan değerlendirmeleri de okudum internetteki yani bana biraz zorlama geldi.
devamını gör...
nobel ödüllü yazar (bkz: hermann hesse) nin kadim doğu felsefesi, budizm üzerine yazdığı bence baş yapıt diyebileceğimiz mükemmel kitap. başkahramanımız siddhartha bir samana'dır. yolculuktadır. ve yolculuğu kendini yani ben'i bulmak üzeredir. kendi ben'inin aradığı bu yolculukta aslında hakikatı, yaşamın anlamını, varoluşu, aşkı, bilgiyi, mutluluğu aramaktadır. bu yolda karşısına her ne çıkıyorsa siddhartha her şeye öğretici olarak bakar. sürekli öğrenme çabası içindedir. bu yolculukta hiçliği de buluyor varlığı da. ve kitabın sonunda huzuru bir nehirde buluyor. meditasyon, budha, budizm, doğu felsefeleri hakkında bilgi edinmek ve kendi yolculuğuna çıkmak isteyenler için mükemmel bir kitap. hangi dinden olduğunuzun bir önemi yok, hatta hiç bir dine inanmayadabilirsiniz. bu kitabı ya da budizmle ilgili kitapları okuduğunuzda budist de olmuyorsunuz. varoluş kaygısı çekenlerin mutlaka bilmesi gereken bilgilerdir.
kaygıyı azaltan, depresif duyguları düşünceleri yok eden, takıntılı düşünceleri gönderen memnuniyeti arttıram ve günde bir kez alınan bir ilaç var diyelim siz bu ilacı alır mısınız? aynı zamanda bu almanızı istediğim ilacın bir çok olumlı yan etkisi olduğunu iddia ediyorum. nedir bunlar: mesela özsaygıda artış, mesela empati geliştirme , mesele özgüvende artış hatta ve hatta belleğin gelişmesini sağlıyor desem?ve bu ilaç tamamen doğal ve maliyeti de sıfır. heralde hiç kimse bu ilacı kaçırmaz. böyle bir ilaç mümkün mü? tabi ki mümkün. evet bu ilkacın adı: meditasyon
meditasyon yaşamın zorluklarına karşı duyarlı olmayı engellemek için atmanız gereken bence ilk adımdır. meditasyon sayesinde zihni terbiye etmeyi öğreniyorsunuz. hırslarınızdan arınıyorsunuz. kazanmanın hazzından vazgeçmek kaybetmenin yoğun acısı ve korklusundan kurtulmanıza yarıyor. işte bu kitap bize bunu öğretiyor.
ben kitabı ilk okumam üzerinden 5 yıl geçtikten sonra tekrar okudum. gerçekten farklı bir tad alıyorum.
devamını gör...
herman hesse bu kitabında budha'nın hayat hikayesi ve kendini keşfetmesini anlatır aslında. tabiri caizse fil dişi kulede dünyadan izole yaşam ve ölüm kavramından uzak büyüyen bir çocuk ölümü keşfeder ve bundan yola çıkarak hayatın amacını bulmak için evini terkederek dilenci, evsiz bir yaşama adım atar. okuyunuz, okutturunuz ve aydınlanınız efenim.
devamını gör...
daha çok kişinin hem yazarı hem de bu kitabı tanımasını istiyorum.nirvana terimini çok güzel açıklayan ve insanı motive eden çok hoş bir eser.
devamını gör...
herman hesse tarafından ele alınan, 1922'de yayımlanan romandır.

buddha siddhartha gautama'nın hayatını ele alır. birinci dünya savaşının etkisiyle toplumun yaşadıklarını anlatır. felsefi kurgu türünde harika bir kitaptır.
devamını gör...
kendini arama yolculuğunda bir yol göstericinin peşinden gitmektense, onun öğretilerine bağlı kalarak kendini keşfetmeye, hayatı çözümlemeye çalışmaktansa kendi yolunu çizmenin daha doğru bir tercih olduğunu bu tutkulu gencin hikayesinden öğreniyoruz. gerektiğinde nirvanaya erişmiş olduğunu söyleyen bir bilgenin yanında ömür tüketmek yerine bir ırmağın bize fısıldadıklarına kulak vermek daha aydınlatıcı olabiliyor. kitapta aktarıldığı gibi bilgelik aktarılabilir bir meziyet değil bana göre de, onu keşfetmek gerekir. yolculuk boyunca siddharta yolda karşılaştıklarından edindikleriyle önce prangalara bağlanıp sonra dostu vasudevanın yardımıyla bu prangalardan kurtuluyor. yeri geliyor şehvete, yeri geliyor zenginliğe, kumara bağlanıyor. ve yolculuğunun sonunda nefsinden olduğu gibi kendini beğenmişliğinden de arınıp algılarına vurulan ketlerden kurtuluyor. zamanında babasına yaşattığı evlat kaybı duygusuyla gün geliyor kendisi sınanıyor. yolculuğun başından beri kendini sevmeyen bu asi karakter sonunda iç çatışmalarından arınıyor ve nirvanasına ulaşıyor.

hesse'nin anlatımına hayran kalmamak elde değil.


bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. aramak, bir amacı olmak demektir. bulmaksa, özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak. sen, ey saygıdeğer kişi, belki gerçekten arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun.
devamını gör...
eğer bu kitabı tek bir sözcükle özetleyebilecek olsaydım, arayış, derdim. bu kelimenin başına birçok isim getirilebilir belki,nakikat arayışı, kendini arayış, öz arayışı. ama kesin olan bir şey var ki bir arayış hikayesi bu, siddartha'nın arayışı ve bu arayış boyunca kendine kattıkları.

oldukça felsefi ve dolu bir kitap aslında bu kitap. hatta öyle ki kitabı okumaya başladığımda kitabı kavramak için yeterli felsefi birikime ve derinliğe sahip olmadığımı düşünüp üzüldüm de aslında. fakat sonradan anladım ki kitabın derdiyle çok ters aslında bu düşüncelerim, çünkü kitaptan net olarak anladığım bir şey varsa o da başkasının yolunu takip etmeden, başkasının öğretisinin peşine takılmadan kendi yolumuzu çizmemiz, kendi gerçeğimizi bulmamız gerektiği. başkalarının gerçeğini anlayıp onu özümsememize gerek yok noktada.

açıkçası ben genç siddartha'nın olduğu noktada durduğumu düşünüyorum hayatımın bu evresinde. kitapla ilgili spoiler vermeden burayı açmam gerekirse tıpkı onun gibi dolmak bilmeyen bir kap gibiyim ben de, bu kabın içini bir sürü bilgiyle dolduruyorum okuyup araştırarak ama bu cevaplarını aradığım sorulara ihtiyaç duyduğum cevapları vermiyor.

fakat genç siddartha ile kurduğum benzerliğe rağmen yaşlı siddartha'nın ulaştığı noktaya varabileceğimi düşünmüyorum açıkçası. o derinliğe ulaşmanın imkânsızlığına da ek olarak oraya varana kadar yapılması gereken fedakarlıklar, geçilmesi gereken evreler benim gibi bir çocuk insan için, benim gibi birçok çocuk insan için çok fazla, çok ağır.

bütün mal varlığını ve hayattaki bütün lükslerini feda etmek bir kenara siddartha gibi oğluna karşı duyduğun o güçlü sevgiye bile karşı gelebilmek insan iradesinin çok üstünde bence.


gene de bu gerçeğin farkına varabilmeyi bile kitabın bana kattığı bir kazanım olarak görüyorum ben. buraya yazabileceğim birçok şey varsa aslında kitabın bana kattığı, yazabileceğim bir sürü alıntı var bana yaşadığımız dünyaya dair yeni bir kavrayış sunan. fakat anlattıkları benim küçük zihnimin kavrayabildiğinden çok daha fazla, çok daha derin olduğu için buraya bunları yazmam kitaba ve siddartha'nın eşsiz zihnine hakaret olur gibi geliyor.

yine de şunu söylebilirim ki bu kitabı iyi ki okudum, yazarın su gibi akan ve okurken damağımda eşsiz bir lezzet bırakan kalemiyle tanışabildim. okumak isteyene de rahatlıkla tavsiye edebilirim.
devamını gör...
bazı kitapları okumakta çok zorlanıyorum. anlamsızca bir zorlanma ama. psikolojik durumum mu yeterli değil, felsefi bilgim mi kıt yoksa bambaşka bir şey mi sorun bilemiyorum. tek bildiğim okuması çok zor. muhtemelen okuyup bir köşeye atacak, seneler sonra okuyup hayran kalacağım. ama ilk 52 sayfa zihnen beni inanılmaz yordu. yorgunluğumu anlatmam mümkün değil.

not: dördüncü bir seçenek var ki o da bundan sonrasının akıp gitmesi
devamını gör...
uzun zaman sonra bu kadar akan elimden bırakmadığım birçok cümleden birçok anlam çıkardığım bir kitap okumamıştım. arayışın birilerinin, birinin, bir akımın peşinden giderek değil kendi başına kendi hayatınla, yaşadıklarınla öğrenebilceğini; yollara çıksanda, usta kişileri öncü alsanda bazen akan bir nehirden su sesinden bile aradığını bulabilceğini gösteren kitap. gerçekten etkileyiciydi. kitap kulübü toplantısı için seçildiğinde pek heyecanlanmamıştım ama konuşmak için sabırsızlanıyorum.
devamını gör...
bir hermann hesse kitabıdır.

belki de hermann hesse siddhartha ve biz de govinda'yız bu kitapların okurları olarak.

siddhartha bir yolculuğa çıkar. çok uzun süren bir yolculuktur bu. belki bu yaşlı dünya için çok kısa olan bir insan ömrüne tekabül edebilecek bir süre neredeyse. bu yolculuk belki de daha sonra santiago'nun yapacağı simya yolculuğuna da ilham olmuştur. kim bilir?

siddhartha dinler ama yoluna devam eder. anlar ama daha fazlasını ister. bulur ama yetinmez. kabullenir ama duraklamaz. hep gider. gençlikten başlayıp orta yaşa kadar, orta yaşta soluklanıp yaşlanana kadar.

belki hepimiz de bunu yapmalıydık. govinda olmaktan azat olup siddhartha olmaya doğru yol almalıyız. sorgulamadan kabulleneceğimiz fikirler, inançlar olmamalı dünyada. kendi yolumuzu çizip kendi yanlışlarımızı yapıp kendi pişmanlıklarımızla mutlu olmalıyız.

ben yolculuğumun yarısını geride bıraktım. az geldim uz geldim ve dere tepe düz geldim. bir arpa boyu yol sürmüş olan yolculuğum bana çok şey öğretti. ama öğrenmeye devam edeceğim. yaşlı bir adam olunca anlayacağım her şeyi.
devamını gör...
kaybolmadan bulamıyoruz yolu..
baştan hiçbir şeyi görmeden tertemiz teslim olmak yerine dünyanın tüm yüzünü görüp mücadele etmenin, tanımanın ve keşfetmenin belki de gerekli olduğu bir evrende yaşıyoruz. romanı okurken en çok dikkatimi çeken bilgi başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır. yaşanır, keşfedilir.. diye devam eden bir cümleydi.. mucizeler yukarıdan bir yerden gelip başımızın üzerine konmaz. mucizelerle tanışmak için önce ırmakların dilinden anlamalı ve en çok en çok kendi dilini çözmen gerekli. budizm temeli olan bir kitap. arayış kelimesi hep dikkat çekici geliyor bana. hayatın anlamını bulmaya adanmış kitaplarda öyle illa çözmek mesele değil yollardan geçerken etrafa bakmak, incelemek analiz etmek gerekli. dünya da doyum denilen şey nirvana olmalı oraya ulaşmak ise herkese nasip olan bir şey olmayacaktır. yine kitapta aklımda kalan şeyler var. bazılarının sihirli olduğuna dair ipucu veriyor ; insanların büyük çoğunluğu yere düşen yapraklara benzer, kapılıp gider rüzgarın önüne, sağa sola savrulur ama pek azı yıldızlara benzer. hiçbir rüzgar varamaz yanlarına... bu kişiler kendi izleyecek yolu içinde taşıyanlar..

sorguluyorsam varım..
iç dünyanı anlamadan rahat bırakmayacaksın kendini, dünyayı da...
severiz böyle kitapları..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"siddhartha (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim