21.
lisedeyken ve üniversitedeyken bazı arkadaşlarım vardı.
birinin yani özellikle birinin hareketlerini söylediklerini yaptıklarını takip ederlerdi. işte sözlüklerde de alakasız no name insanların yazdıklarına takan, ''şu 2-3 hesap aslında şu kişinin. çünkü sürekli jenerik yazım hataları yapıyor. ve bunu farketmeden yapıyor'' gibi garip gereksiz tespitler yapan insanlar vardı. ya da eski manitam vardı bir tane, müzik öğretmeninin mal mal hareketlerine takıntılıydı. ''adam yazıyor. kafasından atıyor. ayarsız sallıyor'' diyordu. abi salladığının farkındayım da get a fuckin life. ortalama bir ruh hastasının 40 dk boş yapmasını dinliyormuş gibi yapıyoruz. bu kadar. makul bir deli olarak da 90 100 veriyor geçiriyor işte.
ya da sevişmek için partner aradığın ve sanatsal mastürbasyonunu yaptığın bir mecrada, hadi senin dediğin gibi olsun; bedensel engelli azeri birinin forumda olmadığı biri gibi yazdığını keşfettin. kimliğini de ifşa ettin. helal sana. eline ne geçti abi? diye sorgular küçümserdim.
aslında bunun delilerle başetmiş ama arada kendi de delirmiş insanlarda kalan bir takıntı olduğunu keşfettim.
2 senedir sıkıntılı bir yönetici ile başım dertte. işi pek ciddiye almadığım için ve yönetici teknik olarak doğrudan bağlı olduğum biri olmadığı için 2 sene boyunca, az az zarar verdi. 2 senenin sonunda adamı başımıza müdür yaptılar. orospu evladı hepimizi paranoyak etti. adamı izledikçe, stalkladıkça ayrı bir pislik çıkıyor
birinin yani özellikle birinin hareketlerini söylediklerini yaptıklarını takip ederlerdi. işte sözlüklerde de alakasız no name insanların yazdıklarına takan, ''şu 2-3 hesap aslında şu kişinin. çünkü sürekli jenerik yazım hataları yapıyor. ve bunu farketmeden yapıyor'' gibi garip gereksiz tespitler yapan insanlar vardı. ya da eski manitam vardı bir tane, müzik öğretmeninin mal mal hareketlerine takıntılıydı. ''adam yazıyor. kafasından atıyor. ayarsız sallıyor'' diyordu. abi salladığının farkındayım da get a fuckin life. ortalama bir ruh hastasının 40 dk boş yapmasını dinliyormuş gibi yapıyoruz. bu kadar. makul bir deli olarak da 90 100 veriyor geçiriyor işte.
ya da sevişmek için partner aradığın ve sanatsal mastürbasyonunu yaptığın bir mecrada, hadi senin dediğin gibi olsun; bedensel engelli azeri birinin forumda olmadığı biri gibi yazdığını keşfettin. kimliğini de ifşa ettin. helal sana. eline ne geçti abi? diye sorgular küçümserdim.
aslında bunun delilerle başetmiş ama arada kendi de delirmiş insanlarda kalan bir takıntı olduğunu keşfettim.
2 senedir sıkıntılı bir yönetici ile başım dertte. işi pek ciddiye almadığım için ve yönetici teknik olarak doğrudan bağlı olduğum biri olmadığı için 2 sene boyunca, az az zarar verdi. 2 senenin sonunda adamı başımıza müdür yaptılar. orospu evladı hepimizi paranoyak etti. adamı izledikçe, stalkladıkça ayrı bir pislik çıkıyor
devamını gör...
22.
şu kelime aklıma ilk tarkovski'yi getiriyor. internet kültürü eksponansiyel şekilde değişim gösteriyor.
devamını gör...
23.
gerçekten söylüyorum ilk olarak oyun olan stalker aklıma geldi, sonra diğer anlamını hatırladım. *
(bkz: stalker call of pripyat)
(bkz: stalker shadow of chernobyl)
(bkz: stalker call of pripyat)
(bkz: stalker shadow of chernobyl)
devamını gör...
24.
ursula k. le guin'in rüyanın öte yakası kitabının türkiye'de basılan kapağıyla neredeyse aynı film afişine sahip tarkovski filmi.
devamını gör...
25.
insanlar, uzaktan baktığı şeye ya hayrandır ya da ondan korkuyorlardır.
işte bana göre de stalk hayranlık ile korkunun ucuz bir karışımı : zaptedemedikleri cesaretsiz, korkakça bir hayranlık ve merak hali.
iletişim kurmaya cesaret edemiyor, iki satır yazamıyor, göz göze gelemiyor ama mobese gibi ekrandan herşeyi büyük bir merakla, dedektif gibi izliyorlar.
özellikle de kadınlar yapıyor bu sporu.
7/24 ekrandan takip edip, sonra da “bağ kuramıyorum” diye yakınıyorlar ya işte en komik halleri de bu yavan yakarışları oluyor.
asıl mesele; bu stalkerlerın kimseyi sevemeyecek kadar temkinli, korkak ama unutamayacak, yollarına devam edemeyecek kadar meraklı olmaları.
insanlar hayatını yaşarken, onlar her zaman izleyici olarak kalacaklar. *
işte bana göre de stalk hayranlık ile korkunun ucuz bir karışımı : zaptedemedikleri cesaretsiz, korkakça bir hayranlık ve merak hali.
iletişim kurmaya cesaret edemiyor, iki satır yazamıyor, göz göze gelemiyor ama mobese gibi ekrandan herşeyi büyük bir merakla, dedektif gibi izliyorlar.
özellikle de kadınlar yapıyor bu sporu.
7/24 ekrandan takip edip, sonra da “bağ kuramıyorum” diye yakınıyorlar ya işte en komik halleri de bu yavan yakarışları oluyor.
asıl mesele; bu stalkerlerın kimseyi sevemeyecek kadar temkinli, korkak ama unutamayacak, yollarına devam edemeyecek kadar meraklı olmaları.
insanlar hayatını yaşarken, onlar her zaman izleyici olarak kalacaklar. *
devamını gör...