cevapsız kalan sorular serisine hoş geldiniz.
devamını gör...
var böyle bir şey. neyden keyif aldığımı da unutmuş durumdayım. şu diyemiyorum. eski yaptığım şeyler de pek tat vermiyor.
devamını gör...
5 milyar dolar. ama yok mutlu olamam. bu kadar para elime geçse deliririm herhalde. harcayamadan akıl hastanesinde ömrüm çürür. bana 5 milyar tl yeter. dolar bizim neyimize. fakirik kızım biz.
devamını gör...
tek gidiş bir uçak bileti.*
devamını gör...
evet cevap yok.
devamını gör...
cevap veremiyorsa realisttir. biliyordur zaten ütopik dünyasındaki tüm isteklerini. hayalperest ya işte gel de durdur. ille ütopya ille ütopya.

o da az değil hani, aslında çoktan verdi cevabını yarattığı kaotik hayal dünyasında ama ne diyecek? uykudan uyanınca realist olmak zorundasın. ne yazık ki burası gerçek dünya.
devamını gör...
ayyy bende bir bilemedim şu an
devamını gör...
(bkz: cevap soruda)
devamını gör...
niye sana yazmıyorum ki diye düşündüm. cevabını da vermem çok uzun sürmedi. yazdım zaten! hahhaha... durup durup "yine ben, gitmedim hâlâ burdayım!" dedim.

bu ara aklımda zamanında okuduğum bir paragraf dönüyor. nermin yıldırım'ın ev kitabından. sırf burdan biri kalkıp da "aoo oylo bo şoy yok uydurma" demesin diye doğru yazabilmek için kalktım ne kadar işaretlediğim yer varsa okudum. sonunda buldum. kimse bilmez ama ben sabırlı insanımdır, yine sabrettim ve muradıma erdim! neyse dur bak yazıyorum; " eskiden hikâyemi garipsemez, sağından solundan fışkıran garabeti teşhis edemezdim. insan, içine serpildiği hakikati, başkaları için ne kadar tuhaf olursa olsun tabii sanıyor. ben de sudan çıkmış balık, denizde doğmuş köstebektim ve bütün köstebeklerin suda, bütün balıkların karada yaşadığında inanıyordum; nefesim kesildiğinde, herkesin nefesi kesilir, solumanın tabiatı böyledir zannediyordum. " aklımda daha farklı kalmış ama kolay buldum. sen hiç nermin yıldırım okumadın. okusaydın da hiç sevmezdin. sen o sıkıcı kitaplarını okuyabilirsin. tabii gerçekten okuyorsan! çünkü hâlâ inanamıyorum senin okuduğuna.

nermin yıldırım okumaya ben unutma dersleri ile başladım. adı çok havalı geldi. terk edilen biri için bence çok doğru bir kitap ismiydi. kitaba başladım ve doğal olarak vuruldum. seninle tanıştığımda da elimde bir kitap vardı. ordan sana uzuuuun uzuuun okumalar yaptım. karakterlerden birinin adı da senin diğer adındı. hitap edilmesini istemediğin adın. bu tesadüf beni kitaba bağladı ve seninle sohbetlerimiz de zevke dönüştü. zevk diyince bir gülme geldi.

ben aslında bu ara yazmaktan da çok sıkılıyorum . anlaşılmaz cümleler konuşurken hoş karşılanıyorum da yazarken çok güzel olmuyor. hızlı hızlı gülerek, sesleri yuttuğumu, cümlenin sonuna geldiğimde de sesim kısılarak konuştuğumu kimseye anlatamıyorum böyle. kimseye de bir şey anlattığım yok aslında. şimdi de kendimi sabote ediyorum. ne diyorsam bir sonraki cümleyle çelişkiler oluşturup kendimi gömüyorum.
neyse başa dönmek istiyorum.

bu yazıyı da tüm gelgitlerimle bu şekilde bırakıcam kime ne? uzun uzun (bana göre) yazmam illa bir şeyler anlatmak zorunda olduğum anlamına mı gelir? başlarken duygusal olur sandım ama yine olmadı. zaten ben üzüldüğü zamanlar duygusal olabilen biri olmadım. bir an hariç. neyse çok yakın bir arkadaşım var sadece üzgün zamanlarımızda bir araya geliyoruz. ve hep dertlerimizle dalga geçip kahkahalar atıyoruz. bizi dışarıdan biri görse delirdiğimizi düşünür. bizim de üzülme şeklimiz bu. orta okuldan beri aynı sınıftayız. ikimiz de hep çalışkan öğrenciler olduk. o yüzden yaptığımız her şeye müsamaha gösterildi. bir gün beden eğitimi dersinde takla atanlarla dalga geçtik. dalga geçtik dediğim sınıfın ortasında insanların takla atmasına kahkahalarla gülmekti bizi sorarsan biz hiç takla atmadık. hoca kudurana kadar "aaa ben hazır değilim" diyip sırayı bizden sonrakine verip kahkalarla yerlere yatmaya devam ettik. o gün o derste hoca bize sinirden kızaran gözleriyle "adam gibi takla atıyorsanız atın yoksa sizi bırakıcam" dedi. ben şımarık bi insan olduğumdan umursamadım. beni bırakmadı da. hatta o zaman notuma 5 vermişti. ama arkadaşımın notu 4 oldu. sanırım tüm ülkede beden eğitimi dersinden not yükseltme sınavına giren tek kendisidir. yine 5 olmadı notu. işte o zaman kıyameti koparmıştı okulda ama sonra yine okul bahçesinde takla atanları hatırlayıp kahkahalarla gülmüştük. hala çok gülüyorum. bugün o güne dönmeyi çok isterdim. bir de senin bana mesaj yazdığın tarihe. o zaman sana 38 yaşında olduğunu biliyorum derdim.

her zamanki gibi boş boş konuşmayı, konuşmanın hiçbir ana fikrinin olmamasını çok seviyorum.
sen de uyumayı seviyorsun. iyi uykular.
devamını gör...
kıymalı ıspanak. net beni mutlu eder.
devamını gör...
birkaç milyon euro. basit soru.
devamını gör...
bilmiyorum..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şu an seni ne mutlu eder sorusuna cevap verememek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim