orijinal adı : milkman
yazar: anna burns
yayım yılı: 2018
irlanda'da geçen roman, toplumsal bir konuyu ele alıyor. genç bir kadın üzerinden toplumun nasıl histeri krizine gireceğini işleyen roman, cinsel taciz ile uzlaşmanın imkansızlığı ortaya koyuyor.
yazar: anna burns
yayım yılı: 2018
irlanda'da geçen roman, toplumsal bir konuyu ele alıyor. genç bir kadın üzerinden toplumun nasıl histeri krizine gireceğini işleyen roman, cinsel taciz ile uzlaşmanın imkansızlığı ortaya koyuyor.
orwell politik kurgu ödülü
ulusal kitap eleştirmenleri en iyi roman ödülü
man booker ödülü
uluslararası dublin edebiyat ödülü
ulusal kitap eleştirmenleri ödülü
ulusal kitap eleştirmenleri en iyi roman ödülü
man booker ödülü
uluslararası dublin edebiyat ödülü
ulusal kitap eleştirmenleri ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 28.04.2022 13:35 tarihinde açılmıştır.
1.
bir anna burns kitabıdır.
öncelikle tanıma bu kitabın aldığı ödülleri yazarak başlayacağım. ister bu ödüller ile ilgili önyargılı yaklaşırsınız kitaba, ister ödüller sizi kitabı okumak için ikna eder. bu sizin bileceğiniz iş. ancak şunu söylemem gerekir ki ödüllü kitapları beğenmez havalara girmek kimseyi iyi bir edebiyat okuru yapmaz. kitabın tanımını yazmadan önce bir kitap sitesindeki yorumlara baktım ve gerçekten edebiyatla ilgilendiğini iddia eden insanların sığlığı biraz canımı sıktı. o yüzden başta söz verdiğim gibi tanıma kitabın aldığı ödüllerle başlayamadım. hemen telafi ediyorum:
man booker ödülü, orwell politik kurgu ödülü ve ulusal kitap eleştirmenleri en iyi roman ödülü. elbette ki bu ödülleri verenler kitabın uzun cümleleri olduğunu fark etmedi. bazı ponçik okurların kısa cümlelerden hoşlandığını anlamadı. te allahım ya.
roman elli yıl öncesinde kuzey irlanda’da geçen bir hikayesi anlatıyor. öyle görkemli bir olay da yok ortada. sadece yürürken kitap okumayı seven ortanca kız kardeşin toplum baskısı altında ezilmeme çabası. yürüyerek kitap okuma kısmına değinmem gerek önce, sonra toplumsal baskıya gelirim. ülkemde de yürüyerek kitap okuyanların şov peşinde olduğuna dair tuhaf bir algı var. metroda kitap okunmaz, kafede kitap okunmaz, yürürken kitap okunmaz diye kendini parçalayan bir kitle var ki akıl alır gibi değil. ben kitabı istediğim yerde okurum. ayrıca kitap okumak ne zamandan beri geçer akçe oldu da biz bu işi şova dökelim?
içimi döktüğüme göre kitaba devam edeyim. ortanca kız kardeşin sütçü ile bir ilişkisi yok. o belki erkek arkadaş ile sevgili olmayı planlıyor. ama elbette elalem bu konuda konuşmadan edemez. dünyanın her yerinde kendi kaybettikleri yaşamlarının acısını başkalarının hayatlarına göz dikerek çıkarmaya çalışan zavallı bir kitle var. elbette bundan en çok kadınlar mustarip.
sütçü her taraftan bizi kuşatmış olan politikanın ve altında ezim ezim ezildiğimiz toplumsal baskının muhteşem bir kurgu ile anlatılmış hikayesi. okuyanların sevip sevmemesi kişisel zevklerle alakalı olabilir. ben sevdim bu kitabı. hem de yürüyerek okudum.
öncelikle tanıma bu kitabın aldığı ödülleri yazarak başlayacağım. ister bu ödüller ile ilgili önyargılı yaklaşırsınız kitaba, ister ödüller sizi kitabı okumak için ikna eder. bu sizin bileceğiniz iş. ancak şunu söylemem gerekir ki ödüllü kitapları beğenmez havalara girmek kimseyi iyi bir edebiyat okuru yapmaz. kitabın tanımını yazmadan önce bir kitap sitesindeki yorumlara baktım ve gerçekten edebiyatla ilgilendiğini iddia eden insanların sığlığı biraz canımı sıktı. o yüzden başta söz verdiğim gibi tanıma kitabın aldığı ödüllerle başlayamadım. hemen telafi ediyorum:
man booker ödülü, orwell politik kurgu ödülü ve ulusal kitap eleştirmenleri en iyi roman ödülü. elbette ki bu ödülleri verenler kitabın uzun cümleleri olduğunu fark etmedi. bazı ponçik okurların kısa cümlelerden hoşlandığını anlamadı. te allahım ya.
roman elli yıl öncesinde kuzey irlanda’da geçen bir hikayesi anlatıyor. öyle görkemli bir olay da yok ortada. sadece yürürken kitap okumayı seven ortanca kız kardeşin toplum baskısı altında ezilmeme çabası. yürüyerek kitap okuma kısmına değinmem gerek önce, sonra toplumsal baskıya gelirim. ülkemde de yürüyerek kitap okuyanların şov peşinde olduğuna dair tuhaf bir algı var. metroda kitap okunmaz, kafede kitap okunmaz, yürürken kitap okunmaz diye kendini parçalayan bir kitle var ki akıl alır gibi değil. ben kitabı istediğim yerde okurum. ayrıca kitap okumak ne zamandan beri geçer akçe oldu da biz bu işi şova dökelim?
içimi döktüğüme göre kitaba devam edeyim. ortanca kız kardeşin sütçü ile bir ilişkisi yok. o belki erkek arkadaş ile sevgili olmayı planlıyor. ama elbette elalem bu konuda konuşmadan edemez. dünyanın her yerinde kendi kaybettikleri yaşamlarının acısını başkalarının hayatlarına göz dikerek çıkarmaya çalışan zavallı bir kitle var. elbette bundan en çok kadınlar mustarip.
sütçü her taraftan bizi kuşatmış olan politikanın ve altında ezim ezim ezildiğimiz toplumsal baskının muhteşem bir kurgu ile anlatılmış hikayesi. okuyanların sevip sevmemesi kişisel zevklerle alakalı olabilir. ben sevdim bu kitabı. hem de yürüyerek okudum.
devamını gör...
"sütçü (kitap)" ile benzer başlıklar
sütçü
4