tanrının olmama ihtimali
başlık "zamansız kelebek" tarafından 25.02.2024 00:31 tarihinde açılmıştır.
1.
olma ihtimâli ile aynı olduğu gerçeğini ortaya çıkarır.
tanrı yoksa evren dâhil her şey birer tesadüften ibâret kalır.
tanrı yoksa evren dâhil her şey birer tesadüften ibâret kalır.
devamını gör...
2.
tövbe tövbe. iyice tuhaf şeyler görmeye başladık burada da.
devamını gör...
3.
(bkz: meme var)
devamını gör...
4.
yahudilik aklı, hristiyanlık kalbi, müslümanlık da doğruluğu diri tutar <3
devamını gör...
5.
bu ihtimal sonucunda agnostik oluyorsunuz. en doğru yol.
devamını gör...
6.
tanrı’nın var olma ihtimali, var olmama ihtimaline eşittir.
iç huzurunuza katkı sağlayacak olanı, istediğinizi seçin. seçimizin, nasıl olsa sizin hayatınız dışında hiçbir şeyi değiştirmeyecek. yeryüzünde bir karınca son nefesini verdiğinde ne kadar etki oluyorsa, sizin kararınız da o kadar etkilidir.
yalnız sizden ricam fikirlerinizi başkalarına duyurmaya, yaymaya, bulaştırmaya çalışmayın. tanrı özneldir, kişiseldir.
inanmak kadar inanmamak da bir haktır. kişinin hayatında yaptığı binlerce seçimden bir farkı yoktur. bence anayasal düzende korunmalıdır.
iç huzurunuza katkı sağlayacak olanı, istediğinizi seçin. seçimizin, nasıl olsa sizin hayatınız dışında hiçbir şeyi değiştirmeyecek. yeryüzünde bir karınca son nefesini verdiğinde ne kadar etki oluyorsa, sizin kararınız da o kadar etkilidir.
yalnız sizden ricam fikirlerinizi başkalarına duyurmaya, yaymaya, bulaştırmaya çalışmayın. tanrı özneldir, kişiseldir.
inanmak kadar inanmamak da bir haktır. kişinin hayatında yaptığı binlerce seçimden bir farkı yoktur. bence anayasal düzende korunmalıdır.
devamını gör...
7.
evrenin büyüklüğünü insan zihni algılamakta fazlasıyla zorlanır. matematikten anlayanlar için sadece "gözlemleyebildiğimiz" evrenin büyüklüğü: buradan
bunu daha basit boyuta indirelim hadi evrenimiz sadece içinde bulunduğumuz galaksi olsun yani saman yolu galaksisi ve insan da orantıladığımızda ( ki bu orantılama dahi yanlıştır çok büyük kalır insanın boyutu ) bir atom altı parçacık kadar olsun değeri. sizce böylesine bir sonsuzlukta ve böylesine biz insanlar küçükken, neredeyse varlığından bir haber olunacakken neden tanrı olsun? velev ki var neden bizi önemsesin?
bu durum yani tanrı olgusunu yaratma ihtiyacı tamamıyla insanın yine kendine ait bir özelliği olan "ego"sundan kaynaklanır. kimisi tanrı olgusunun eski çağlarda insanların doğa olaylarını anlamlandırma çabası olarak görür ki bu da doğru bir yaklaşım olabilir lakin kutsal olarak kabul edilen kitaplarda da ve bu kitapların mensup olduğu dinlerde de görüleceği üzere insanın kendini "özel ve öznel" kılma çabasından öte bir durum yoktur. bu kitaplarda anlatılanlar bir dönemi yansıtır o döneme özeldir, tüm dönemlerde geçerli değildir. bir çok unsur günümüzde zaten geçerliliğini yitirmiş aksi durumlar bilim tarafından kanıtlanmıştır. (tek tek örnek vererek uzatmak istemiyorum dileyen okuyup araştırır.) şunu da ekleyeyim ama kuran'da şu var bu var günümüzde hala geçerli diyebileceğiniz şeyler genel ahlak ve etik kuralları çerçevesinde olanlardır muhtemelen. ki ahlaki anlayış bile zaman içerinde değişir çünkü insan oğlu sürekli değişir.
konumuza dönecek olursak evrenin sonsuz büyüklüğünün yanında bizler birer "hiç"ken neden kendimizi özel hissetme ihtiyacı duyuyoruz? içinde bulunduğumuz dünyada kendimizi hem ayrıcalıklı kılıp hem de yalnızlığımızı bastırmak için mi tanrı olgusunu yaratıyoruz? buranın bizim için yaratıldığından tutun da ölünce bize daha nice güzellikler bahşedileceğine kadar ya da bu dünyada yaptıklarımızın cezasını öbür dünyada çekeceğimiz gibi olgular... inanç temeli incelendiğinde çok farklı hususlar türüyor .
basit bir örnek inancın toplumlara göre nasıl değiştiğini kavramanız için:
arap yarım adasında çölün ortasında yaşayan birisine nasıl bir cennet vaat edersiniz? sanki bir vaha gibidir değil mi? evlerin altından dereler akar her yer yemyeşildir vs ( islamiyette cennet tasviri gerçekten de böyle yeşil ve su üzerine)
fakat amazonlarda yaşayan bir kabileninse cehennem tasviri arap yarım adasında yaşayanların cennet tasviri ile birebir aynıdır. neden mi? çünkü onlar için üzerine çıktıkları halde ucu bucağı görülmeyen sonsuz bir ağaç örtüsü ile kaplı bir alanda yaşadıkları için.
uzun lafın kısası özellikle arap yarım adasının en baskın kabilesi olan ve anadolu, asya, ile en çok etkileşimde bulunan bu bölgelerdeki inançları da kendine devşiren "suri"lerin (günümüz suriyesi) inançları zamanla gelişmiş değişmiş evrilmiş ve yahudilik, hristiyanlık, müslümanlık ve musevilik gibi tez-antitez misal dinlere evrilmiştir ve bugün bu coğrafyada da, iletişimin hızla gelişmesi ile de farklı coğrafyalarda da hem hristiyanlık hem de müslümanlık dünyamızda kabul görmektedir. elbette insanlığın gelişimi durmayacak ve tarihin tozlu sayfalarında bir gün yerlerini alacaklar. ama bugünden bakınca ve insanlık tarihi ile kıyaslanınca henüz daha çok gençler fakat ben gelişen teknoloji ve bilim ile birlikte ömürlerinin beklenenden daha kısa olacağını düşünüyorum. insanların farkındalıkları arttıkça ve birbirleriyle iletişime geçip daha fazla sorguladıkça, araştırıp okudukça dinlerin ne denli eskimiş, eksik kalmış, yanlışlarla dolu olduğunu görüp üzerine bir de toplumlarda belli kesimlerin dinleri kullanıp insanları nasıl sömürdüğünü anlayınca uzaklaşacaklar.
mesela din konusuna sümerlerlilerin yaklaşımı ile islamiyet ve hıristiyanlıktaki insanlığın yaradılış hikayesi neredeyse aynıdır. ama dediğim gibi gelişen ve değişen toplumda kendine uygun olanını alır ve bizi anunakin adında başka bir ırkın değil, allah'ın rab'ın yarattığına inanılır. insanları kendinden üstün başka bir varlığın yaratma olasılığı tanrının var olma olasılığından daha yüksektir bana kalırsa. lakin yıldızımız çok genç keza dünyamız da öyle daha 6.5 milyar yaşında dünyamız bu yüzden 6.5 milyar ışık yılının ötesindeki birileri için oradan gözlemlediklerinde daha dünya diye bir yer yok maalesef. henüz güneşimizin ışığı oraya ulaşmadı bile dünyanın varlığını nasıl tespit etsinler değil mi? kim bilir belki sümerlerlilerin bahsettiği gibi güneş sisteminde güneşin kendi etrafındaki dönüşünde yalpalamasına etki eden matematiksel olarak hesaplanan fakat görsel olarak kanıtlanamayan 9. gezegenimiz, gezegen x gerçekten vardır belki de bir gün oraya gider, bambaşka bir toplumun zamanında yaşadığını öğreniriz ve onların bizi yarattığını kanıtlarız. bilemeyiz... ama sonsuz kudrette bir tanrı olduğunu ve tüm evreni, evrenin yaşına kıyasla (13. 8 milyar görebildiğimiz en yaşlı ışık) ömrü 1 mili saniye dahi olmayan ( ortalama 70 dünya yılı) homosapienler için yarattığını beni kimse inandıramaz.
carl sagan'nın bbc cosmos belgeselinde ki o muhteşem konuşma ile sonlandıralım entrymizi :
bunu daha basit boyuta indirelim hadi evrenimiz sadece içinde bulunduğumuz galaksi olsun yani saman yolu galaksisi ve insan da orantıladığımızda ( ki bu orantılama dahi yanlıştır çok büyük kalır insanın boyutu ) bir atom altı parçacık kadar olsun değeri. sizce böylesine bir sonsuzlukta ve böylesine biz insanlar küçükken, neredeyse varlığından bir haber olunacakken neden tanrı olsun? velev ki var neden bizi önemsesin?
bu durum yani tanrı olgusunu yaratma ihtiyacı tamamıyla insanın yine kendine ait bir özelliği olan "ego"sundan kaynaklanır. kimisi tanrı olgusunun eski çağlarda insanların doğa olaylarını anlamlandırma çabası olarak görür ki bu da doğru bir yaklaşım olabilir lakin kutsal olarak kabul edilen kitaplarda da ve bu kitapların mensup olduğu dinlerde de görüleceği üzere insanın kendini "özel ve öznel" kılma çabasından öte bir durum yoktur. bu kitaplarda anlatılanlar bir dönemi yansıtır o döneme özeldir, tüm dönemlerde geçerli değildir. bir çok unsur günümüzde zaten geçerliliğini yitirmiş aksi durumlar bilim tarafından kanıtlanmıştır. (tek tek örnek vererek uzatmak istemiyorum dileyen okuyup araştırır.) şunu da ekleyeyim ama kuran'da şu var bu var günümüzde hala geçerli diyebileceğiniz şeyler genel ahlak ve etik kuralları çerçevesinde olanlardır muhtemelen. ki ahlaki anlayış bile zaman içerinde değişir çünkü insan oğlu sürekli değişir.
konumuza dönecek olursak evrenin sonsuz büyüklüğünün yanında bizler birer "hiç"ken neden kendimizi özel hissetme ihtiyacı duyuyoruz? içinde bulunduğumuz dünyada kendimizi hem ayrıcalıklı kılıp hem de yalnızlığımızı bastırmak için mi tanrı olgusunu yaratıyoruz? buranın bizim için yaratıldığından tutun da ölünce bize daha nice güzellikler bahşedileceğine kadar ya da bu dünyada yaptıklarımızın cezasını öbür dünyada çekeceğimiz gibi olgular... inanç temeli incelendiğinde çok farklı hususlar türüyor .
basit bir örnek inancın toplumlara göre nasıl değiştiğini kavramanız için:
arap yarım adasında çölün ortasında yaşayan birisine nasıl bir cennet vaat edersiniz? sanki bir vaha gibidir değil mi? evlerin altından dereler akar her yer yemyeşildir vs ( islamiyette cennet tasviri gerçekten de böyle yeşil ve su üzerine)
fakat amazonlarda yaşayan bir kabileninse cehennem tasviri arap yarım adasında yaşayanların cennet tasviri ile birebir aynıdır. neden mi? çünkü onlar için üzerine çıktıkları halde ucu bucağı görülmeyen sonsuz bir ağaç örtüsü ile kaplı bir alanda yaşadıkları için.
uzun lafın kısası özellikle arap yarım adasının en baskın kabilesi olan ve anadolu, asya, ile en çok etkileşimde bulunan bu bölgelerdeki inançları da kendine devşiren "suri"lerin (günümüz suriyesi) inançları zamanla gelişmiş değişmiş evrilmiş ve yahudilik, hristiyanlık, müslümanlık ve musevilik gibi tez-antitez misal dinlere evrilmiştir ve bugün bu coğrafyada da, iletişimin hızla gelişmesi ile de farklı coğrafyalarda da hem hristiyanlık hem de müslümanlık dünyamızda kabul görmektedir. elbette insanlığın gelişimi durmayacak ve tarihin tozlu sayfalarında bir gün yerlerini alacaklar. ama bugünden bakınca ve insanlık tarihi ile kıyaslanınca henüz daha çok gençler fakat ben gelişen teknoloji ve bilim ile birlikte ömürlerinin beklenenden daha kısa olacağını düşünüyorum. insanların farkındalıkları arttıkça ve birbirleriyle iletişime geçip daha fazla sorguladıkça, araştırıp okudukça dinlerin ne denli eskimiş, eksik kalmış, yanlışlarla dolu olduğunu görüp üzerine bir de toplumlarda belli kesimlerin dinleri kullanıp insanları nasıl sömürdüğünü anlayınca uzaklaşacaklar.
mesela din konusuna sümerlerlilerin yaklaşımı ile islamiyet ve hıristiyanlıktaki insanlığın yaradılış hikayesi neredeyse aynıdır. ama dediğim gibi gelişen ve değişen toplumda kendine uygun olanını alır ve bizi anunakin adında başka bir ırkın değil, allah'ın rab'ın yarattığına inanılır. insanları kendinden üstün başka bir varlığın yaratma olasılığı tanrının var olma olasılığından daha yüksektir bana kalırsa. lakin yıldızımız çok genç keza dünyamız da öyle daha 6.5 milyar yaşında dünyamız bu yüzden 6.5 milyar ışık yılının ötesindeki birileri için oradan gözlemlediklerinde daha dünya diye bir yer yok maalesef. henüz güneşimizin ışığı oraya ulaşmadı bile dünyanın varlığını nasıl tespit etsinler değil mi? kim bilir belki sümerlerlilerin bahsettiği gibi güneş sisteminde güneşin kendi etrafındaki dönüşünde yalpalamasına etki eden matematiksel olarak hesaplanan fakat görsel olarak kanıtlanamayan 9. gezegenimiz, gezegen x gerçekten vardır belki de bir gün oraya gider, bambaşka bir toplumun zamanında yaşadığını öğreniriz ve onların bizi yarattığını kanıtlarız. bilemeyiz... ama sonsuz kudrette bir tanrı olduğunu ve tüm evreni, evrenin yaşına kıyasla (13. 8 milyar görebildiğimiz en yaşlı ışık) ömrü 1 mili saniye dahi olmayan ( ortalama 70 dünya yılı) homosapienler için yarattığını beni kimse inandıramaz.
carl sagan'nın bbc cosmos belgeselinde ki o muhteşem konuşma ile sonlandıralım entrymizi :
devamını gör...
8.
%1500'dür. tanrı, bir sanrıdır yani senin gerçekte var olduğunu sandığın şeydir.
devamını gör...
9.
%99.9999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999
devamını gör...
10.
eyyyyyyyyyyyyyyyyyyy romalılar..
burada tartışan iki görüşten arkadaşlara akıl vermeyeyim ama tanrı(lar)-yaratıcı(lar) , inşa edenler tartışmasında evreni ve evrenin içindeki yapılanmayı baz alırsanız yaya kalırsınız ..
evreninde içinde bulunduğu büyük boşluk denilen ve teorik olarak tanımlanan sonsuz mu değil mi bilinmeyen boşluk var ,bu boşlukta hawking!'e göre (yaşadığımız evrenin çevresinde ) 11 evren daha va. bu boşluk evren gibi sonlu mu değil mi oda muamma ,yani sonsuz evren sonsuz değil sonsuz boşlukta sonsuz olmayabilir, yine bir '' ''şeyin '' içinde olma olasılığı var.
hawking diğer evrenlerde fizik kurallarının bizim evrenin fizik kuralları ile aynı olmadığı görüşünde ,buradan ne çıkar ,sonsuz boşluk bir fiziki yapının içinde mi değil mi sorusu çıkar.
hiç bir din ve dini gönderen bunu açıklayamamış bugüne kadar ,totem de bilmiyor , yahuda'da . islam'da bazı akıllı ,duruma materyalist bakarak (özel olarak ,islam dini için) allah'ın tüm evreni değil ,bir iki galaksiye hükmettiğine ve insanı yarattığı sonucunu savunurlar yani allah'ında sınırlı gücü olduğunu söylüyorlar.
tabi cübbeli gibi zir cahiller buna karşılar aslında yadsıyorlar.
eyüp dağ bunlardan biri ,sınırlı güce sahip ama insan ve dünyayı yaratan yaratıcı.
aslında kurnazlar biliyorlar ki bilim her şeyden üstündür tanrıyı kaybetmeyelim diyorlar. maalesef bu yüzden toteminde yahuda'nın da fazla bir gücü olmuyor. olmamasını bırak muhayyileden üretildiği ortaya çıkıyor.
tanrı(lar) sorununda evreni baz alırsanız şapa oturursunuz, boş beleş tartışma sürer gider.
burada tartışan iki görüşten arkadaşlara akıl vermeyeyim ama tanrı(lar)-yaratıcı(lar) , inşa edenler tartışmasında evreni ve evrenin içindeki yapılanmayı baz alırsanız yaya kalırsınız ..
evreninde içinde bulunduğu büyük boşluk denilen ve teorik olarak tanımlanan sonsuz mu değil mi bilinmeyen boşluk var ,bu boşlukta hawking!'e göre (yaşadığımız evrenin çevresinde ) 11 evren daha va. bu boşluk evren gibi sonlu mu değil mi oda muamma ,yani sonsuz evren sonsuz değil sonsuz boşlukta sonsuz olmayabilir, yine bir '' ''şeyin '' içinde olma olasılığı var.
hawking diğer evrenlerde fizik kurallarının bizim evrenin fizik kuralları ile aynı olmadığı görüşünde ,buradan ne çıkar ,sonsuz boşluk bir fiziki yapının içinde mi değil mi sorusu çıkar.
hiç bir din ve dini gönderen bunu açıklayamamış bugüne kadar ,totem de bilmiyor , yahuda'da . islam'da bazı akıllı ,duruma materyalist bakarak (özel olarak ,islam dini için) allah'ın tüm evreni değil ,bir iki galaksiye hükmettiğine ve insanı yarattığı sonucunu savunurlar yani allah'ında sınırlı gücü olduğunu söylüyorlar.
tabi cübbeli gibi zir cahiller buna karşılar aslında yadsıyorlar.
eyüp dağ bunlardan biri ,sınırlı güce sahip ama insan ve dünyayı yaratan yaratıcı.
aslında kurnazlar biliyorlar ki bilim her şeyden üstündür tanrıyı kaybetmeyelim diyorlar. maalesef bu yüzden toteminde yahuda'nın da fazla bir gücü olmuyor. olmamasını bırak muhayyileden üretildiği ortaya çıkıyor.
tanrı(lar) sorununda evreni baz alırsanız şapa oturursunuz, boş beleş tartışma sürer gider.
devamını gör...
11.
bence bir çok insan için pratikte mesele tanrının varlığı yokluğu tartışmasına taraf olmak değil.
tanrı varsa ve hiçbir şeye karışmıyorsa bu tip bir tanrı fikri çoğu insan için akla mantığa uygun gelmiyor. madem tamamen nötr kalacak o zaman neden bizi yarattı sorusu tartışmalı bir konu.
yani tanrıya inanma bir noktadan sonra bir bakış açısı ile dinlere de inanmayı gerektirdiği için dinlerin de kuralları, ibadetleri ve yaşam biçimi modelleri olduğundan inanmamak daha pratik olabiliyor.
tanrının varlığı bilinebilir değil. sadece inanırsınız veya inanmazsınız o kadar.
eğer tanrı yoksa o zaman hayatınızın bir anlamı olmadığını düşünmeye başlamanız da çok kolay. öleceğim ve sonrası yok dediğiniz zaman bu dünya katlanılmaz gelebiliyor çoğu insana.
tanrı fikri bu nedenle vardır demiyorum. bu maksadını aşan bir yorum olur. ben pragmatik bir insanım. benim için tanrının olmadığı düşüncesi bana yarar sağlamıyor ama aksine tanrının varlığı / ilahi adalet fikri çok rahatlatıcı hatta mutluluk ve huzur verici.
yapılan her şeyin yapanın yanına kâr kaldığı bir dünyada kim yaşamak ister.
tanrı varsa ve hiçbir şeye karışmıyorsa bu tip bir tanrı fikri çoğu insan için akla mantığa uygun gelmiyor. madem tamamen nötr kalacak o zaman neden bizi yarattı sorusu tartışmalı bir konu.
yani tanrıya inanma bir noktadan sonra bir bakış açısı ile dinlere de inanmayı gerektirdiği için dinlerin de kuralları, ibadetleri ve yaşam biçimi modelleri olduğundan inanmamak daha pratik olabiliyor.
tanrının varlığı bilinebilir değil. sadece inanırsınız veya inanmazsınız o kadar.
eğer tanrı yoksa o zaman hayatınızın bir anlamı olmadığını düşünmeye başlamanız da çok kolay. öleceğim ve sonrası yok dediğiniz zaman bu dünya katlanılmaz gelebiliyor çoğu insana.
tanrı fikri bu nedenle vardır demiyorum. bu maksadını aşan bir yorum olur. ben pragmatik bir insanım. benim için tanrının olmadığı düşüncesi bana yarar sağlamıyor ama aksine tanrının varlığı / ilahi adalet fikri çok rahatlatıcı hatta mutluluk ve huzur verici.
yapılan her şeyin yapanın yanına kâr kaldığı bir dünyada kim yaşamak ister.
devamını gör...
12.
akla getirilebilecek en saçma şeyin bile (tanrıya dair olasılık değerlendirme mantığınca) olma ve olmama olasılığı eşittir. şöyle ki: birisi size, ben 4 kafalı, 11 kol 17 bacaklı ve kuyruğu kanatlı insanlar olduğuna inanıyorum dese, olmadığını nasıl kanıtlayabilirsiniz. olmayan bir şeyin varlığının değil, yokluğunun kanıtlanmasını istiyor sizden. ne anlatıp sorsanız 'ama ya varsa' diyecek. bu tıpkı birini zindana atıp önce dünyayı yok etmeye çalışmaktan mahkum etmeye ve sonra bu suçu işlemediğini kanıtlamasını istemeye benziyor. hukuki deyişle "kanıtlama sorumluluğu" asıl olması gereken değil, ötekine verilmiş. ve bu yanlışlık giderilmediği halde (giyside ilk düğmenin yanlış yere iliklenmesinden sonraki karmaşa gibi) sizden durumun düzeltilmesi isteniyor.. yani olasılık (yerseniz) eşit: yani ya var, ya yok. 1/2-1/2.. fifty fifty..
peki bu inandırıcı mı.. "ne"ye inanmak istediğinize bağlı.. siz bilginin, öğrenmenin değil inancın peşindesiniz.. kolay olan en aptalcası da inanmak.. siz bilirsiniz.
peki bu inandırıcı mı.. "ne"ye inanmak istediğinize bağlı.. siz bilginin, öğrenmenin değil inancın peşindesiniz.. kolay olan en aptalcası da inanmak.. siz bilirsiniz.
devamını gör...
13.
olması da olmaması da insanlar için eşit derecede korkutucu.
devamını gör...
14.
ayy tövbe estağfurullah oruçlu oruçlu neler okudum. kandil kandil yapmayın şöyle şeyler
devamını gör...
15.
insan zekası varlığını ya aklı olmayan bir maddeye ya da yaratıcıya borçludur. yarı yarıya. inanmak ve bilmek arasında insanlar ikiye ayrılıyor bakıyorum ki, insan her işe inançla başlar. öğrenme inancı bu merakı kamçılar. açıkçası ben merak ediyorum ve kendim bulmaya çalışıyorum, anlamaya çalışıyorum. benim yolculuğum kişisel olacak ,herkesin yolculuğu kişisel ama insanlar kendi yollarına örnek arıyorlar. unutmayın inanmadığına da inanmış oluyorsun, inanç öcü değil yani hele aptalca hiç değil.
sorularımızın büyük çoğunluğu laboratuvarda bulunmaz. zihin bir madde midir yoksa maddeye mi bağlıdır? sen mi zihninin içindesin yoksa zihin mi senin içinde? niye sınırlandırayım zihnimi değil mi? hangi tanrıdan bahsettiğimiz de önemli tâbiî, çünkü herkes bir şeye tapınıyor mutlaka.
ben kadiri mutlaktan bahsediyorum, evrene hem içkin hem de evrenden aşkın olana.
sorularımızın büyük çoğunluğu laboratuvarda bulunmaz. zihin bir madde midir yoksa maddeye mi bağlıdır? sen mi zihninin içindesin yoksa zihin mi senin içinde? niye sınırlandırayım zihnimi değil mi? hangi tanrıdan bahsettiğimiz de önemli tâbiî, çünkü herkes bir şeye tapınıyor mutlaka.
ben kadiri mutlaktan bahsediyorum, evrene hem içkin hem de evrenden aşkın olana.
devamını gör...
16.
kainatta 2 trilyon adet olduğu tahmin edilen galaksilerden 1 tanesi olan ve bizim de içinde bulunduğumuz samanyolu galaksisi.
işaretlenmiş nokta bizim güneş sistemimiz. biz o güneş sisteminin 1.5 milyonda bir alanında var olan dünyanın, 1.5 milyonda 1'lik bir şehrinde yaşıyoruz.
uzun lafın kısası; kainata göre cücük kadar boyunuzla kibir yapmayın, altında ezileceğiniz iddialı laflar etmeyin.
işaretlenmiş nokta bizim güneş sistemimiz. biz o güneş sisteminin 1.5 milyonda bir alanında var olan dünyanın, 1.5 milyonda 1'lik bir şehrinde yaşıyoruz.
uzun lafın kısası; kainata göre cücük kadar boyunuzla kibir yapmayın, altında ezileceğiniz iddialı laflar etmeyin.
devamını gör...
17.
sizin inanmak istediğiniz ya da olmasını ya da olmamasını istediğiniz tanrı'nın öcüden ve hayaletten farkı yok ki. yani bu şekilde bir tanrı'ya inanacağına git öcü ve hayaletlere inan daha iyi. gırtlağından girip , götünden çıkan bir hortlağa inan çok daha iyi.
inanılması gereken ve peygamberlerin insanlara tebliğ ettiği tanrı aşkın bir tanrıdır. akıl aşkın bir tanrı. hayatın içinde , kültürün içinde , toplumun içinde her an bir şe'n de olan kadiri mutlak bir tanrı. bu tanrı'ya inanmayanlar buna sonsuzluk demek zorunda kalıyor o ayrı bir konu. ama rasyonel aklın sınırları içinde kalmış, her şeyden kopuk ve olgun ve göklerin penceresinden bize el sallayan bir dede değil aşkın tanrı.
tevhit ilkesinin tanrısı. yani her şeyin bir olduğu çoklukta birliği sağlayan tevhit ilkesine iman edenlerin tanrısı ise allah'tır. celle celalühü. ama siz yine de o öcümsü şey için tartışıp durabilrisniz sıkıntı yok. o dini de ilgilendiren bir şey değil çünkü . sizin psikolojik bir tanrınız o, bizi de ilgilendirmez.
inanılması gereken ve peygamberlerin insanlara tebliğ ettiği tanrı aşkın bir tanrıdır. akıl aşkın bir tanrı. hayatın içinde , kültürün içinde , toplumun içinde her an bir şe'n de olan kadiri mutlak bir tanrı. bu tanrı'ya inanmayanlar buna sonsuzluk demek zorunda kalıyor o ayrı bir konu. ama rasyonel aklın sınırları içinde kalmış, her şeyden kopuk ve olgun ve göklerin penceresinden bize el sallayan bir dede değil aşkın tanrı.
tevhit ilkesinin tanrısı. yani her şeyin bir olduğu çoklukta birliği sağlayan tevhit ilkesine iman edenlerin tanrısı ise allah'tır. celle celalühü. ama siz yine de o öcümsü şey için tartışıp durabilrisniz sıkıntı yok. o dini de ilgilendiren bir şey değil çünkü . sizin psikolojik bir tanrınız o, bizi de ilgilendirmez.
devamını gör...
18.
hangi ihtimal daha kötü, olmayıp hiçlikle buluşmamız mı, olması ve bir hakikatin bizi bekleyişi mi?
devamını gör...
19.
ihtimali mi?
devamını gör...
20.
bu meseleyi umursuyor olmanızla aynı orandadır.
devamını gör...