tanrıyı hissetmek vs tanrıyı kanıtlamaya çalışmak
başlık "rosadolujoe" tarafından 04.05.2021 19:44 tarihinde açılmıştır.
1.
frederick buechener'in şu sözlerine bakmakta yarar var.
"ıt is not the objective proof of god's existence that we want but the experience of god's presence. that is the miracle we are really after, and that is also, ı think, the miracle that we really get." frederick buechner
türkçe meali:
"istediğimiz şey tanrı'nın varlığının nesnel kanıtı değil, tanrı'nın mevcudiyetinin deneyimidir. peşinde olduğumuz mucize bu ve bence gerçekten elde ettiğimiz mucize de bu." frederick buechner
"ıt is not the objective proof of god's existence that we want but the experience of god's presence. that is the miracle we are really after, and that is also, ı think, the miracle that we really get." frederick buechner
türkçe meali:
"istediğimiz şey tanrı'nın varlığının nesnel kanıtı değil, tanrı'nın mevcudiyetinin deneyimidir. peşinde olduğumuz mucize bu ve bence gerçekten elde ettiğimiz mucize de bu." frederick buechner
devamını gör...
2.
yazmayı unutmuşum bir terazi dağı tartmaya kalkarsa ayarları duzulmemek üzere bozulur, teraziliginden eser kalmaz.
bir kova okyanusu icine almaya kalkarsa parçalanıp yok olur gider.
eğer bir damla suysan ne işin var kovada?
kalk da okyanusa dal..
sinirli olan akıl sonsuzlugu anlayamaz.
insana sonsuz anlama yetisi değil sonsuz sevme ve hissetme yetisi verilmiş. bu yüzden anlamak zorunda değilsin.
mesela zaman çift yönlü de akabilirdi, ışık hızı sabiti olmasaydı.. zamanın çift yönlü akabilmesini insan aklı katı suratle almaz.
veyahut insan kolları çok farklı yapıda da olabilirdi, ucmaya elverişli gibi.. ama değil.. evrene koyulmuş her sabit bambaşka olabilirdi. ama değil..
araştırıp öğrenmek güzeldir, anlamak guzeldir ama anlamak için değil hissetmek için yollandin dünyaya..
bir kova okyanusu icine almaya kalkarsa parçalanıp yok olur gider.
eğer bir damla suysan ne işin var kovada?
kalk da okyanusa dal..
sinirli olan akıl sonsuzlugu anlayamaz.
insana sonsuz anlama yetisi değil sonsuz sevme ve hissetme yetisi verilmiş. bu yüzden anlamak zorunda değilsin.
mesela zaman çift yönlü de akabilirdi, ışık hızı sabiti olmasaydı.. zamanın çift yönlü akabilmesini insan aklı katı suratle almaz.
veyahut insan kolları çok farklı yapıda da olabilirdi, ucmaya elverişli gibi.. ama değil.. evrene koyulmuş her sabit bambaşka olabilirdi. ama değil..
araştırıp öğrenmek güzeldir, anlamak guzeldir ama anlamak için değil hissetmek için yollandin dünyaya..
devamını gör...
3.
tanrının olmasını istemek eklenmeli.
devamını gör...
4.
tanrıyı hisseden davranışlarıyla örnek olur.
söz değil davranışlardır asıl olan.
söz değil davranışlardır asıl olan.
devamını gör...
5.
hissettikten sonra kanıtlamaya çalışmak tam olarak bambaşka bir kategori gibi bir şey olabilir.
devamını gör...
6.
haşa.
devamını gör...
7.
kimseye kanıtlamaya ihtiyaç yok.
isteyen istediğine inanır/inanmaz. kimseyi de alakadar etmez.
tek şart kendinize saklayın!
isteyen istediğine inanır/inanmaz. kimseyi de alakadar etmez.
tek şart kendinize saklayın!
devamını gör...
8.
tanrıyı gercekten hissedenin ağzında sürekli allah kelimesi yoktur.. yüreğiyle hisseden yüreğiyle layık olur..
devamını gör...
9.
peygamberlik, velilik, şeyhlik, ermişlik vb türlü türlü sapkınlıklar bu duyuşun en somut örneklerini temsil ederler...
ben rabbi içimde, kendi varlığımda hissediyorum, onu kendimde buluyorum diyen, ya da açıkça böyle demese de böyle düşünen insanların önemli bir kısmı bu duyuşa güvenerek özel ya da seçilmiş olduklarına inanırlar...
ben bu ödüle mazhar olmuşum, tanrı tarafından şereflendirilmişim öyleyse tanrı için özel bir kul olmalıyım gibi düşüncelere dalan nice sapıklar geldi geçti şu cihandan...
ve arkalarında bıraktıklarını hala daha toplayamıyoruz.
bu hissedişlerin insanları, insanlığı aslında çok da doğru ve iyi bir yere götürdüğünü iddia etmek güçtür..
tabi bana da soracak olursanız içimizdeki sevgiyi izah etmek güç gelir mesela bana da.
birini uğruna kendini feda edebilecek kadar candan sevmenin, karşılıklı sevmenin, aşkın ve bağlılığın tanrının bir lütfu olabileceğine inanırım. ama biz bunun bir lütuf olduğunu düşündük veya böyle inandık, hissettik diye de kendimize seçilmiş dememeliyiz...
sağlıklı olanın tanrıyı hissetsek bile meseleyi uzatmamakta yattığına inanırım. tamam tanrıyı hissediyorum ama o kadar.
nerede duracağımızı bilmemiz gerekir. bunun bizi özel, biricik yapmadığını bilmemiz gerekir.
ben rabbi içimde, kendi varlığımda hissediyorum, onu kendimde buluyorum diyen, ya da açıkça böyle demese de böyle düşünen insanların önemli bir kısmı bu duyuşa güvenerek özel ya da seçilmiş olduklarına inanırlar...
ben bu ödüle mazhar olmuşum, tanrı tarafından şereflendirilmişim öyleyse tanrı için özel bir kul olmalıyım gibi düşüncelere dalan nice sapıklar geldi geçti şu cihandan...
ve arkalarında bıraktıklarını hala daha toplayamıyoruz.
bu hissedişlerin insanları, insanlığı aslında çok da doğru ve iyi bir yere götürdüğünü iddia etmek güçtür..
tabi bana da soracak olursanız içimizdeki sevgiyi izah etmek güç gelir mesela bana da.
birini uğruna kendini feda edebilecek kadar candan sevmenin, karşılıklı sevmenin, aşkın ve bağlılığın tanrının bir lütfu olabileceğine inanırım. ama biz bunun bir lütuf olduğunu düşündük veya böyle inandık, hissettik diye de kendimize seçilmiş dememeliyiz...
sağlıklı olanın tanrıyı hissetsek bile meseleyi uzatmamakta yattığına inanırım. tamam tanrıyı hissediyorum ama o kadar.
nerede duracağımızı bilmemiz gerekir. bunun bizi özel, biricik yapmadığını bilmemiz gerekir.
devamını gör...