tc hükümetlerinin doğa düşmanlığı

akıl sır erdirmenin mümkün olmadığı düşmanlık.

cumhuriyet tarihi boyunca bakıyoruz hep aynı terane. hep aynı kin ve düşmanlık.
bir iki istisna dışında kurulmuş olan bütün hükümetlerin doğa ile bir çatışma ve dolayısıyla doğayı tahrip etmek gibi bir politika güttüklerini görübeliriz.

yol yaptık, baraj yaptık, maden çıkardık ayağına doğanın ırzına geçilmiş ve geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara neden olunmuş.
halk da cahil olunca değmeyin keyiflerine.

bakın çok basit ama güzel bir örnek vereyim.
geçen yıl bir arkadaşım köyde bir ev yaptırmaya başladı.
inşaat alanının olduğu yede bir ağaç vardı.
normal şartlarda bizimkiler hemen o ağacı keser ve anasını ağlatır, oraya da binayı dikerdi.
fakat yer alamanya olunca iş değişir tabii ki.
ağacı kesmek için öyle bürokratik yollardan geçti ki neredeyse evi yaptırmaktan vaz geçecekti.
en nihayetinde en yakın alana 10 tane fidan dikmek şartı ile ağacın kesilmesine karar verildi.

bakıyorsun tc hükümetlerine; bir baraj için dünya birası listesinde olan tarihi yapıyı suyun altında bırakır.
altın çıkarmak için ormanı talan eder.
otel yapmak için ormanı yaktırır.
yol yaptık ayağına dağın tayın anasını beller.
tarım için gerekli ayağına yer altı suyunun kökünü kurutur.
böyle uzar gider.
lan bu barbarlık nedir?
bir de çıkıp demezler mi "kıyamet kopsa dahi elinizdeki fideyi ekin demiş peygamber"
ulan fidan ekmeyin tama ama bari olanı yakıp kesmeyin bre insanlık düşmanı barbarlar.

işte bunlar hep rant. doğa düşmanlığının sebebi güzelim yerleri betonlaştırmak, betonlaştırdıkları yerleri satıp paraları cebe indirmek. orman yangınları aslında buna güzel bir örnektir. yanan yerlere otel, toplu konut yaparak, gökdelen tarzı binalar dikerek adeta doğanın anasını ağlatıyorlar.

ha bunu tc vatandaşları anlamaz, onlar bu hamlelerin iyi olduğunu zanneder çünkü düşünecek beyinleri yok. doğanın ırzına geçilmek matah gibi görülür. ne desek boş hocam, en iyisi kendi hallerine bırakalım derim.