matrix serisinin 4. filmi. thomas anderson başarılı bir video oyunu geliştiricisidir ve neo'ya ait hatıraları yüzünden gerçekle rüyaları birbirinden ayıramamaya başlar.
yönetmen: lana wachowski
oyuncular: keanu reeves, carrie-anne moss, yahya abdul-mateen ıı, neil patrick harris, jada pinkett smith, jessica henwick, jonathan groff
oyuncular: keanu reeves, carrie-anne moss, yahya abdul-mateen ıı, neil patrick harris, jada pinkett smith, jessica henwick, jonathan groff
bu filmin ödülü bulunmamaktadır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zed's dead baby" tarafından 08.09.2021 00:29 tarihinde açılmıştır.
1.
ilk resmi fragman geldi;
trilogy'nin üzerinden çok zaman geçti ve dünya sinema tarihini kökünden değiştiren bir filmden bahsediyoruz ancak ben fragmanı beğenenlerdenim. zaten belli aksiyon dinamiklerine sadık kalınarak ve üzerine günümüz cgi teknolojosi eklenerek yapılan birşey çıkacaktı karşımıza. bu nedenle fragman bana tatmin edici geldi. hatta renk cümbüşüne bayıldım. benim merak ettiğim işin felsefe ve hikayenin bittiği kısımdan sonrasıyla alakalı.
taşları yerine daha sağlam oturtabilmek adına sinemaya gitmeden evvel matrix külliyatını tekrar hatim edeceğim ama yine de fragmandan anladıklarımı belirteyim;
hapların bolluğuna bakacak olursak trilogy'den hemen sonra neo, matrix evreninde bir arızaya sebep olmuş ve sanki onu düzeltebilmek adına tekrar tekrar denemelerde bulunuyor gibi. yine bazı karakterlerin farklı hallerini görmemiz matrix evreninde birşeylerin yolunda gitmediğine işaret ediyor. ( burada kastım thrinity eski haliyle gözükürken morpheus'un gençlik hallerini görüyoruz. tabii ben o kişinin morpheus olduğunu tahmin ediyorum ) thrinity'nin neo'yu tanımaması, neo'nun da anksiyetik hallerine bakacak olursak yine gerçeklikle matrix evreni iç içe geçmiş gibi bir görüntü veriyor.
ben heyecanlandım doğrusu. christmas'ı sabırsızlıkla bekliyoruz. ağacımı süsleyip soluğu sinemada alırız artık.
trilogy'nin üzerinden çok zaman geçti ve dünya sinema tarihini kökünden değiştiren bir filmden bahsediyoruz ancak ben fragmanı beğenenlerdenim. zaten belli aksiyon dinamiklerine sadık kalınarak ve üzerine günümüz cgi teknolojosi eklenerek yapılan birşey çıkacaktı karşımıza. bu nedenle fragman bana tatmin edici geldi. hatta renk cümbüşüne bayıldım. benim merak ettiğim işin felsefe ve hikayenin bittiği kısımdan sonrasıyla alakalı.
taşları yerine daha sağlam oturtabilmek adına sinemaya gitmeden evvel matrix külliyatını tekrar hatim edeceğim ama yine de fragmandan anladıklarımı belirteyim;
hapların bolluğuna bakacak olursak trilogy'den hemen sonra neo, matrix evreninde bir arızaya sebep olmuş ve sanki onu düzeltebilmek adına tekrar tekrar denemelerde bulunuyor gibi. yine bazı karakterlerin farklı hallerini görmemiz matrix evreninde birşeylerin yolunda gitmediğine işaret ediyor. ( burada kastım thrinity eski haliyle gözükürken morpheus'un gençlik hallerini görüyoruz. tabii ben o kişinin morpheus olduğunu tahmin ediyorum ) thrinity'nin neo'yu tanımaması, neo'nun da anksiyetik hallerine bakacak olursak yine gerçeklikle matrix evreni iç içe geçmiş gibi bir görüntü veriyor.
ben heyecanlandım doğrusu. christmas'ı sabırsızlıkla bekliyoruz. ağacımı süsleyip soluğu sinemada alırız artık.
devamını gör...
2.
orijinal üçlemenin budizmle paralelliği göz önüne alındığında [insanların yaşadığı sistemin samsara ile benzerlikleri, neo'nun bodhisattva olmasının muhtemel olması vs] ve wachowski ablaların asya merakı göz önüne alındığında, muhtemelen yine senaryosu budizm üzerinden şekillenecek olan film.
benim tahminim, bu filmde neo'nun artık devalar aleminde olması. bu alem oldukça cezbedici bir alem olmakla beraber, aydınlanma yolundaki bir kişi için de sahte cennettir. tıpkı alamut kalesi'ndeki sahte cennet gibi. eğer kişi bu alemin çekiciliğine kendisini kaptırırsa aydınlanma yolculuğu tehlikeye düşer.
fragmandaki antidepresan olduğunu tahmin ettiğim ilaçlar da bence buna bir göndermeydi. neo sahte bir cennetin içinde uyuşturuluyor.
ama diğer bir nokta, neo'nun hipnoz yoluyla eski hatıralarını da hatırlaması.
matrix'in resetlendiğini biliyoruz. yani samsara'nın bulunduğu evren resetlendi. ama neo, bodhisattva olduğu için de devalar aleminde bir tanrı oldu şimdi.
muhtemelen bu da, neo'nun şimdi mahabrahma'yı temsil ettiğine bir işaret. yüksek ihtimalle eski hatıraları kendisinde bir delüzyona sebep olacak ve neo yaratıcı tanrı olduğunu zannedecek.
o halde, bu durumdan çıkması için bir buddha'nın kendisine acizliğini hatırlatması gerekecek ki fragmanda aciz duruma düştüğü yerler vardı sanki. aciz duruma düştükten sonra neo tekrar saptığı aydınlanma yoluna geri dönecek ve en sonunda nirvana'ya ulaşıp buddhalara karışacak.
benim tahminim, bu filmde neo'nun artık devalar aleminde olması. bu alem oldukça cezbedici bir alem olmakla beraber, aydınlanma yolundaki bir kişi için de sahte cennettir. tıpkı alamut kalesi'ndeki sahte cennet gibi. eğer kişi bu alemin çekiciliğine kendisini kaptırırsa aydınlanma yolculuğu tehlikeye düşer.
fragmandaki antidepresan olduğunu tahmin ettiğim ilaçlar da bence buna bir göndermeydi. neo sahte bir cennetin içinde uyuşturuluyor.
ama diğer bir nokta, neo'nun hipnoz yoluyla eski hatıralarını da hatırlaması.
matrix'in resetlendiğini biliyoruz. yani samsara'nın bulunduğu evren resetlendi. ama neo, bodhisattva olduğu için de devalar aleminde bir tanrı oldu şimdi.
muhtemelen bu da, neo'nun şimdi mahabrahma'yı temsil ettiğine bir işaret. yüksek ihtimalle eski hatıraları kendisinde bir delüzyona sebep olacak ve neo yaratıcı tanrı olduğunu zannedecek.
o halde, bu durumdan çıkması için bir buddha'nın kendisine acizliğini hatırlatması gerekecek ki fragmanda aciz duruma düştüğü yerler vardı sanki. aciz duruma düştükten sonra neo tekrar saptığı aydınlanma yoluna geri dönecek ve en sonunda nirvana'ya ulaşıp buddhalara karışacak.
devamını gör...
3.
sadece fragman üzerinden tahmin yapacağımız için aklımızda soru işaretleri bırakan film.
öncelikle morpheus nerede? üçüncü filmin sonunda sadece o hayatta kalmıştı. acaba yeni hikaye onun öldüğü uzak bir gelecekte mi geçiyor? ya da gücü eline alınca karanlık tarafa mı geçti? filmde bizi böyle bir sürpriz bekliyor olabilir mi? morpehus kötülüğü tekrar ortaya çıkarttığı için seçilmiş kişiye yeniden ihtiyaç duyulmuş olabilir mi?
hikayenin ilk üç filmdeki hikayeden başka bir yerde geçtiği açık. görmeye alıştığımız yeşil ton artık yok. yeni bir matrix oluşturulmuş. bildiğimiz matrix evreninin dışında yepyeni bir dünya. fragmanda bize kara kedi (dejavu) gösterildiğine göre de işler istedikleri gibi gitmiyor. üçüncü filmin sonunda makinelerin aldığı neo, tekrar ihtiyaç duyulduğu için yeniden diriliyor. ve matrix karşılığı thomas anderson ise yeniden rüyalar görmeye başlamış. muhtemelen makine olan psikiyatr tarafından eski formuna dönüştürülmeye çalışılıyor.
umuyorum aksiyonu az, hikayeye odaklı bir film izleriz. yeniden doğuş hikayesinin bir filme sığmayacağını ve işin ticari boyutunu da düşünürsek dördüncü film, son film olamayacak gibi görünüyor.
öncelikle morpheus nerede? üçüncü filmin sonunda sadece o hayatta kalmıştı. acaba yeni hikaye onun öldüğü uzak bir gelecekte mi geçiyor? ya da gücü eline alınca karanlık tarafa mı geçti? filmde bizi böyle bir sürpriz bekliyor olabilir mi? morpehus kötülüğü tekrar ortaya çıkarttığı için seçilmiş kişiye yeniden ihtiyaç duyulmuş olabilir mi?
hikayenin ilk üç filmdeki hikayeden başka bir yerde geçtiği açık. görmeye alıştığımız yeşil ton artık yok. yeni bir matrix oluşturulmuş. bildiğimiz matrix evreninin dışında yepyeni bir dünya. fragmanda bize kara kedi (dejavu) gösterildiğine göre de işler istedikleri gibi gitmiyor. üçüncü filmin sonunda makinelerin aldığı neo, tekrar ihtiyaç duyulduğu için yeniden diriliyor. ve matrix karşılığı thomas anderson ise yeniden rüyalar görmeye başlamış. muhtemelen makine olan psikiyatr tarafından eski formuna dönüştürülmeye çalışılıyor.
umuyorum aksiyonu az, hikayeye odaklı bir film izleriz. yeniden doğuş hikayesinin bir filme sığmayacağını ve işin ticari boyutunu da düşünürsek dördüncü film, son film olamayacak gibi görünüyor.
devamını gör...
4.
ikinci fragmanı da düşmüş filmdir.
ı still know kung fu
fragmandan görebildiğim kadarıyla, neonun bedeninde birtakım operasyonlar yapılmış ve sisteme tekrar bağlanmış. ayrıca pil insanların olduğu alanda boşlukların olduğunu görüyoruz. demek ki sistemden çıkış yapabilenler var. ayrıca makinelerle yeni bir savaş var. ilginç şekilde zion, mekanik kol teknolojisini geliştirmiş.
ı still know kung fu
fragmandan görebildiğim kadarıyla, neonun bedeninde birtakım operasyonlar yapılmış ve sisteme tekrar bağlanmış. ayrıca pil insanların olduğu alanda boşlukların olduğunu görüyoruz. demek ki sistemden çıkış yapabilenler var. ayrıca makinelerle yeni bir savaş var. ilginç şekilde zion, mekanik kol teknolojisini geliştirmiş.
devamını gör...
5.
ayy sabırsızlıkla bekliyorum.
efsane serinin son filmi.
edit: birazcık analiz yapıcam daha seyretmeden. bu film matrixin doğuşunu bizlere gösterecek. yani alien/prometheus korelasyonu gibi. her şeyin bir başlangıcı vardır. peki o başlangıçtan önceki durum nedir ?
işte son filmde üçlemenin alt metni servis edilecek sanki. bu arada, trinity sana çok uyuz oldum ve laflar hazırladım. filmi syrettikten sonra burayı editlemeyi düşünüyorum tekrardan..
efsane serinin son filmi.
edit: birazcık analiz yapıcam daha seyretmeden. bu film matrixin doğuşunu bizlere gösterecek. yani alien/prometheus korelasyonu gibi. her şeyin bir başlangıcı vardır. peki o başlangıçtan önceki durum nedir ?
işte son filmde üçlemenin alt metni servis edilecek sanki. bu arada, trinity sana çok uyuz oldum ve laflar hazırladım. filmi syrettikten sonra burayı editlemeyi düşünüyorum tekrardan..
devamını gör...
6.
sırf morpheus'u ucuz bir yan karakter gibi yazmasalar bugün iddia ediyorum imdb puanı 1 puan daha yüksek olurdu. ben böyle bir ahmaklık görmedim. morpheus'u pezevenk gibi giydirip türlü şabalak hareketler yaptırmışlar. ilk kez bir matrix filminde uykum geldi. defalarca izlememe rağmen üçlemenin hiçbir filmine saygısızlık etmemiş bir hayranıydım bu serinin. bu film tam küfürlük olmuş. sanki bilerek küfredelim, çıldıralım diye çıkarmışlar bunu. hele o seyirciye gönderme yaptıkları diyaloglar... böyle bir ucuzluk böyle bir basitlik olamaz.
morpheus'u böyle hatırlayacağız bu aptal paragözler yüzünden. bildiğin pezevenk yapmışlar karakteri.
morpheus'u böyle hatırlayacağız bu aptal paragözler yüzünden. bildiğin pezevenk yapmışlar karakteri.
devamını gör...
7.
sırf neo*-trinity romantizmi kasmak için bu kadar karın ağrısı bir senaryonun yazılabileceği aklıma gelmezdi. neo’nun fedakârlığı sonrasında geride kalanların hikâyesini yüzeysel aktarması, beni rahatsız etti. böyle bir halt yiyeceklerine keşke the lord of the rings*’nde olduğu gibi bir dizi* yapılsaydı da bu romantizmi bir bölüme sığdırsaydınız daha iyi olurdu.
bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim: şehirde kaos çıkmadan önce trinity, neo’nun davetiyle dönüp dönmeyeceği sırasında başta olumsuz bir karar veriyor. kapıdan çıkacağı sırasında trinity, etrafı kapaklanılmış neo’ya bakarken; trinity’nin simülasyondaki kocası, esas adı tiffany’ye bu adıyla ardışık sesleniyor ve gelmesi için diretiyor. trinity de bu yaşadığı simülasyon sırasında evlilikleri sırasında geri planda kaldığı önceki sahnelerde dikkatinizi çekmiştir. bundan dolayı içinde geri planda kalmasından kaynaklı biriken bir nefret olduğu o kocasına attığı o yumruktan belli oluyor. zaten kıyamet o andan sonra kopuyor. o esnada uçuşan yumruklar, tekmeler ve mermileri görünce aklıma kolpaçino’da özgür’ün* ilk görüp de bayıldığı sahnenin öncesindeki bir el daha oyun oynanılması için çıkan silahlı kavgaya benziyor. bence burada özgür, daha sonra bu yaşanılanlara mimikleriyle hayret ettiği görülen neil patrick harris’in neo’nun filmin başında psikolojik destek aldığı ancak matrix’in yeni sürümünde önemli rol oynayan [ve hikâyesi yine izleyiciye aktarılamayan] adama benziyor*.
bir de yıllar sonra filmi çıktı diye ilk sinemada film izleme deneyimimi bu film için 26 tl karşılığında harcadım. buna vereceğim parayla eve dönerken satın aldığım 15’li bili bili yumurta için harcasaydım da cebimde ayriyeten 4 tl kalsaydı, kalan parayla da pazartesi üstüne ya 50 kuruş koyup 3 karton bardakta çay ya 1 tl koyup 2 karton bardakta üçü bir arada kahve ya da 1 tl koyup 5 litrelik su alsaydım diyorum*.
bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim: şehirde kaos çıkmadan önce trinity, neo’nun davetiyle dönüp dönmeyeceği sırasında başta olumsuz bir karar veriyor. kapıdan çıkacağı sırasında trinity, etrafı kapaklanılmış neo’ya bakarken; trinity’nin simülasyondaki kocası, esas adı tiffany’ye bu adıyla ardışık sesleniyor ve gelmesi için diretiyor. trinity de bu yaşadığı simülasyon sırasında evlilikleri sırasında geri planda kaldığı önceki sahnelerde dikkatinizi çekmiştir. bundan dolayı içinde geri planda kalmasından kaynaklı biriken bir nefret olduğu o kocasına attığı o yumruktan belli oluyor. zaten kıyamet o andan sonra kopuyor. o esnada uçuşan yumruklar, tekmeler ve mermileri görünce aklıma kolpaçino’da özgür’ün* ilk görüp de bayıldığı sahnenin öncesindeki bir el daha oyun oynanılması için çıkan silahlı kavgaya benziyor. bence burada özgür, daha sonra bu yaşanılanlara mimikleriyle hayret ettiği görülen neil patrick harris’in neo’nun filmin başında psikolojik destek aldığı ancak matrix’in yeni sürümünde önemli rol oynayan [ve hikâyesi yine izleyiciye aktarılamayan] adama benziyor*.
bir de yıllar sonra filmi çıktı diye ilk sinemada film izleme deneyimimi bu film için 26 tl karşılığında harcadım. buna vereceğim parayla eve dönerken satın aldığım 15’li bili bili yumurta için harcasaydım da cebimde ayriyeten 4 tl kalsaydı, kalan parayla da pazartesi üstüne ya 50 kuruş koyup 3 karton bardakta çay ya 1 tl koyup 2 karton bardakta üçü bir arada kahve ya da 1 tl koyup 5 litrelik su alsaydım diyorum*.
devamını gör...
8.
oldukça berbat bir film. bu berbatlığının yanında bir de konformizmi var ki, o da filmi iyicene çekilmez kılıyor. yani yalapşap ve sığ bir teknoloji eleştirisinin dahi ana akımda yapılamaması, buna dahi artık cesaret edilememesi. makineler ve insanlar, biz birbirimize muhtacız, onlar da hissediyor, onlar da "insan" duygusunun kastırılması. o sentient denen makinelerin köpek gibi neo'nun yanına yaklaşması ve hayvanlarda milyonlarca yıllık evrimsel süreçte belirli sebeplerle oluşmuş bağlılık, sadakat vb. gibi özellikleri sergilemesi ve bunlara makinelerin de sahip olacağını düşünmek, makineleri de bu daireye katmak gelecekteki ideolojinin yönünü gösteriyor. makineleri de duyguları olan canlılar gibi, dolayısı ile hakları olması gereken canlılar gibi gösterecekler, eleştirilmeleri imkansız hale gelecek. eleştirdiğinizde ise faşist olarak damgalanacaksınız.
devamını gör...
9.
az önce naisu sürümünü izlediğim film. film duyurulduğundan beridir beklentim düşük bir şekilde bekliyordum filmi ve az önce izlediğimden daha kötü bir film bekliyordum ama ne iyi ne kötü. ortalama bir film olmuş. lena teyzenin de bu filmi parası ve fikirleri tükendiği için çektiği belli oluyor zaten..
matrix 5 veya the matrix ressurrections part ii gelirse (ki geleceği çok belli) bilin ki bu filmler serinin ekmeğini yemek için çekiliyor.
boş vaktiniz varsa ve sıkılıyorsanız izlemenizi tavsiye ederim. ama eğer ağır bir matrix serisi hayranı iseniz ve beklentileriniz üçleme kadar büyükse izlemeyin, hayal kırıklığına uğrarsınız.
matrix 5 veya the matrix ressurrections part ii gelirse (ki geleceği çok belli) bilin ki bu filmler serinin ekmeğini yemek için çekiliyor.
boş vaktiniz varsa ve sıkılıyorsanız izlemenizi tavsiye ederim. ama eğer ağır bir matrix serisi hayranı iseniz ve beklentileriniz üçleme kadar büyükse izlemeyin, hayal kırıklığına uğrarsınız.
devamını gör...
10.
beklentiyi karşıladı mı ?
çok az aksiyon ile çok fazla hikayenin anlatıldığı bir devam filmi olmuş.
bazı karakterler için yeni yüzler oluşturulmuş olması aynı heyecanı vermedi açıkçası, 'morpheus' karakteri önceki filmlerde ön planda olan karakterlerden birisiyken, bu filmde hem farklı bir oyuncunun oynaması hem de çok arka planda kalması üzdü; aynı şekilde yeni 'ajan smith' karakterini de sevemedim açıkçası.
çok az aksiyon ile çok fazla hikayenin anlatıldığı bir devam filmi olmuş.
bazı karakterler için yeni yüzler oluşturulmuş olması aynı heyecanı vermedi açıkçası, 'morpheus' karakteri önceki filmlerde ön planda olan karakterlerden birisiyken, bu filmde hem farklı bir oyuncunun oynaması hem de çok arka planda kalması üzdü; aynı şekilde yeni 'ajan smith' karakterini de sevemedim açıkçası.
devamını gör...
11.
7/10 film. kendi içinde tutarlı ve teması da güzel. bir devam filmi olarak da ilginç. filme karşı olan bu nefretin insanlardaki nostalji arayışından kaynaklandığını düşünüyorum. ha tamam belki çok etkileyecek bir yapım değil ama yapılmış en berbat iş değil neticede. bazısı da felsefi derinlik arıyormuş filmde, o yüzden beğenmemiş. öncelikle ben ilk filmi izlediğimde 6-7 yaşlarındaydım. öyle felsefi derinlikmiş, alegorilermiş vs bilmezdim pek tabii. aksiyonu güzeldi, müzikleri hoştu. bundan mütevellit aklımda kaldı. sonra ikinci ve üçüncü çıktı. kimse beğenmedi. vay efendim ilk filme hakaretmiş de bilmem neymiş. derinliği yokmuş, çekilmese de olurmuş. tabi ben yine çocuk kafasıyla izliyordum. sonra sonra vermek istediği mesajlar olduğunu anladım.
şimdi gelelim asıl soruya; bir film sadece felsefi veya dini mesaj vermek için mi çekilir? isteyen çeker. lakin ben sadece felsefe, din veya alegori görmek istesem alırım kitabını okurum. ondandır ki yeni filme bu yönden bir eleştirim yok. kaldı ki yine de bir mesajı var filmin. ben özellikle yönetmen ve neo arasında bir bağ kurdum izlerken. günümüz toplumu da güzel anlatılmış.
film bir şaheser değil bence ama seyir zevki yüksek. gözüme batan birkaç efekt dışında geçmiş filmlere bir hakaret olduğunu da düşünmüyorum. devamı çıkarsa da gidip izlerim. haa maksat olumsuz eleştiri ise ikinci ve üçüncü filmde de bolca eksik var. yine de izlerken akıyor.
filmin en beğendiğim karakteri de yeni neo'muz. bence çok ilginç bir karakter olmuş. her sahnesi ayrı zevkliydi. üstüne patrick harris'in ajan smith'ine bayıldım. daha çok görmek isterim. yeni gemi ve tayfa da hoş. devamının gelmesini umuyorum.
şimdi gelelim asıl soruya; bir film sadece felsefi veya dini mesaj vermek için mi çekilir? isteyen çeker. lakin ben sadece felsefe, din veya alegori görmek istesem alırım kitabını okurum. ondandır ki yeni filme bu yönden bir eleştirim yok. kaldı ki yine de bir mesajı var filmin. ben özellikle yönetmen ve neo arasında bir bağ kurdum izlerken. günümüz toplumu da güzel anlatılmış.
film bir şaheser değil bence ama seyir zevki yüksek. gözüme batan birkaç efekt dışında geçmiş filmlere bir hakaret olduğunu da düşünmüyorum. devamı çıkarsa da gidip izlerim. haa maksat olumsuz eleştiri ise ikinci ve üçüncü filmde de bolca eksik var. yine de izlerken akıyor.
filmin en beğendiğim karakteri de yeni neo'muz. bence çok ilginç bir karakter olmuş. her sahnesi ayrı zevkliydi. üstüne patrick harris'in ajan smith'ine bayıldım. daha çok görmek isterim. yeni gemi ve tayfa da hoş. devamının gelmesini umuyorum.
devamını gör...
12.
gecenin bir yarısı ailemle beraber izlemeye gittiğim film. özellikle onlarla gittim çünkü annemle babam tam bir matrix aşığı, özellikle babam sahiden bayılır matrix'e. fakat ikisi de yoğun bir hayal kırıklığına uğradılar sinemadan çıkınca. bunun iki sebebi vardı: birincisi filmin beklentilerinnin çok çok altında kalması, ikincisi neo ve trinity'nin ne kadar yaşlandıklarını görünce onları kendileriyle özdeşleştirip üzülmeleri. ilk sebep konusunda ben de katılıyorum bu arada. filmi izleyen ne kadar tanıdığım kişi varsa onlar da aynı görüşte zaten.
öncelikle açıkçası ben zaten hiçbir zaman beklentiyi karşılayabileceklerini düşünmüyorum çünkü her ne kadar insanlar son iki filmi ilki kadar beğenmese de ilk üç film her açıdan mükemmeldi bana göre. karakterleri, kurgusu, hikayesini anlatış şekli, o yıllara göre kullanılan teknolojik efektler her açıdan çok iyi düşünülmüş filmlerdi. yani çıta her açıdan yüksekti ayrıca para kaygısıyla da çekildikleri için matrix kalitesinde bir film beklemek anlamsız olurdu bana göre. fakat film benim bile beklentilerimin altında kaldı.
ilk olarak matrixi matrix yapan çoğu ögeden yoksundu film. matrixi matrix yapan ögeden kastım çok önemli kilit karakterlerin yokluğu ve bu karakterlerin yerine geçen kişilerin onların boşluğunu dolduramaması, ayrıca matrix üçlemesindeki derinliğin filme bulunmaması. derinlik konusuna sonra geleceğim fakat karakterlerden başlayacak olursak morpheus karakterinin yerine gelen kişi asla olmamıştı. ayrıca yeni ajan smithi izlerken gözlerim hep eskisini aradı. gemi mürettebatını doğru düzgün tanıyamadık bile. ayriyeten bazı şeyler gerçekten çok yüzeysel geçilmişti.
zion'ın yıkılışından sonra neler olduğu çok üstünkörü anlatılmıştı, ayrıca neo the architect ile anlaştıktan sonra ne olup da yerine the analyst'ın geçtiği de doğru düzgün açıklanmamıştı. ayriyeten ben makinelerin bir anda yüksek düzey duygusal bir zekaya erişip (burada kastettiğim bizim yaptığımız türden bir empati, merhamet ve sevgi duygusu geliştirmeleri) insanların tarafına geçmeleri konusunda yapılan açıklamalardan tatmin olmadım
derinlik konusunda da filmin ilk yarısında bir şeyler anlatmaya çalışmışlardı fakat ben ilk üçlemelerde anlatılardan tatmin olduğum kadar tatmin olmadım bu filmin ilk yarısında anlatılanlardan. filmin ikinci yarısı zaten tam bir aksiyon filmi gibiydi.
her ne kadar botların apartmanlardan aşağı canlı bomba olarak atlama fikrini beğensem de trinity'nin uçması çok saçmaydı. ayrıca neo'nun uçamaması hakkında yapılan komedi bile beni filmden bir tık soğuttu, hatta bir an marvel filmi izliyormuş gibi hissettim
tabi bazı iyi yönleri de vardı filmin. mesela efektler genel olarak kaliteliydi, aksiyon sahnelerinin bazıları güzeldi, eski fimlere yapılan bazı atıflar hoştu ve
bilgisayar oyunu
fikrini de beğendim.
fakat total olarak baktığımızda tavsiye eder miyim, etmem. sıradan bir aksiyon filmi olarak düşündüğümüzde fena değildi aslında fakat bir matrix filmi olarak beni gerçekten hâyâl kırıklığına uğrattı. eğer matrixi güzel bir seri olarak hatırlamak istiyorsanız izlemeyin derim
öncelikle açıkçası ben zaten hiçbir zaman beklentiyi karşılayabileceklerini düşünmüyorum çünkü her ne kadar insanlar son iki filmi ilki kadar beğenmese de ilk üç film her açıdan mükemmeldi bana göre. karakterleri, kurgusu, hikayesini anlatış şekli, o yıllara göre kullanılan teknolojik efektler her açıdan çok iyi düşünülmüş filmlerdi. yani çıta her açıdan yüksekti ayrıca para kaygısıyla da çekildikleri için matrix kalitesinde bir film beklemek anlamsız olurdu bana göre. fakat film benim bile beklentilerimin altında kaldı.
ilk olarak matrixi matrix yapan çoğu ögeden yoksundu film. matrixi matrix yapan ögeden kastım çok önemli kilit karakterlerin yokluğu ve bu karakterlerin yerine geçen kişilerin onların boşluğunu dolduramaması, ayrıca matrix üçlemesindeki derinliğin filme bulunmaması. derinlik konusuna sonra geleceğim fakat karakterlerden başlayacak olursak morpheus karakterinin yerine gelen kişi asla olmamıştı. ayrıca yeni ajan smithi izlerken gözlerim hep eskisini aradı. gemi mürettebatını doğru düzgün tanıyamadık bile. ayriyeten bazı şeyler gerçekten çok yüzeysel geçilmişti.
zion'ın yıkılışından sonra neler olduğu çok üstünkörü anlatılmıştı, ayrıca neo the architect ile anlaştıktan sonra ne olup da yerine the analyst'ın geçtiği de doğru düzgün açıklanmamıştı. ayriyeten ben makinelerin bir anda yüksek düzey duygusal bir zekaya erişip (burada kastettiğim bizim yaptığımız türden bir empati, merhamet ve sevgi duygusu geliştirmeleri) insanların tarafına geçmeleri konusunda yapılan açıklamalardan tatmin olmadım
her ne kadar botların apartmanlardan aşağı canlı bomba olarak atlama fikrini beğensem de trinity'nin uçması çok saçmaydı. ayrıca neo'nun uçamaması hakkında yapılan komedi bile beni filmden bir tık soğuttu, hatta bir an marvel filmi izliyormuş gibi hissettim
tabi bazı iyi yönleri de vardı filmin. mesela efektler genel olarak kaliteliydi, aksiyon sahnelerinin bazıları güzeldi, eski fimlere yapılan bazı atıflar hoştu ve
bilgisayar oyunu
fakat total olarak baktığımızda tavsiye eder miyim, etmem. sıradan bir aksiyon filmi olarak düşündüğümüzde fena değildi aslında fakat bir matrix filmi olarak beni gerçekten hâyâl kırıklığına uğrattı. eğer matrixi güzel bir seri olarak hatırlamak istiyorsanız izlemeyin derim
devamını gör...
13.
ilk üç filmi için adam bıçaklayabilirim. hatta halen daha izlemeyenlerin dövülüp, beğenmeyenlerin ise bir uzay mekiğine koyulup, dönüşü olmaksızın ay'a yollanması taraftarıyım.
bu film hakkında spoiler'sız olan düşüncelerim ise; orta halli bir film olmuş. üçüncü filmden sonra hikayeyi nasıl çevirecekler diye çok merak ediyordum ki ona da kabul edilebilir cevap verilmiş. lakin 3-5 can sıkıcı kısımları da mevcut. bir yanım keşke hiç çekmeselerdi zirvede kalsaydı diyor, diğer yanımda tekrar bu evreni gördüğü için mutlu. açıkçası önceki filmlerin de hatırına 7.0 puanını hak ettiğine, ama kesinlikle daha fazlasını hak etmediğine inanıyorum. filmde de yer alan bazı sahnelerden de anlayabileceğimiz üzere, film warner bros.'un zorlaması üzerine çekilmiş. izleyek mi ne edek? derseniz izleyin zaman kaybı değil, ama beklentinizde olmasın. yapılan göndermeler eski fotoğraflara bakmak gibi nostaljik bir ortam yarattı benim için.
mini edit: sonradan düşündüm de 7 puan çok 5 verdim.
3. filmden sonra barış sağlanınca makinalar kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyor. çünkü barış yapmak demek, kendi enerji kaynağı olan insanları serbest bırakmak demek. bu da makineler arasında savaşa yol açıyor. sonra tekrardan bir matrix kurup, bu matrix'i önceki matrixlerde olan mimar gibi birine emanet ediyorlar. bu adam aynı zamanda matrix içinde neo'nun gittiği analist, psikolog gibi bir şahsiyet. neo'yu dizginleyip gerçeği fark etmesini önlüyor ve ona sürekli mavi hapı ilaç olarak veriyor. bu analist arkadaş zamanında bir çoğu kez matrixi kurmuş ve kurduğu matrixlerde neo ve trinity ablamızı birlikte mutlu şekilde yaşatmış, lakin bu matrixler hep çökmüş. sonrasında ise bu son sürümünü kurmuş ve ikisini ayrı olarak tutmaya karar vermiş. neo abimizin kafayı öyle bir yıkamışlar ki önceki matrixleri kendi kafasında tasarlayıp sunduğu bir oyun olarak görüyor. zaten kendisi de başka bir görünüm kazandırılmış, eski ajan smith abimizin altında oyun yapımcısı olarak çalışıyor. ikisi de dış görünüm olarak farklı görünüşlere sahipler çünkü matrixi tasarlayan analist arkadaş eskiyi hatırlatacak her şeyi uzaklaştırmaya çalışmış. neo'yu tekrar gerçekliğe döndürmek isteyenler bu sebepten neo'yu bulmakta zorlanıyor ama tabi sistem açıkları sayesinde buluyorlar. intihar etmek istediğinde edemeyip düşememesi gibi. film ilk filmden o kadar fazla tekrar sahnesi içeriyor ki bazı noktalarda fanmade gibi duruyor.
sonra ne oluyor? neo abimiz artık mavi hapları almayı kesiyor ve kırmızı hapı çakıyor. film bu noktadan sonra makinelerin neo'yu ikna etmeye ve durdurmaya çalışması ile geçiyor. sonunda neo ve trinity matrixi terk etmek yerine orayı kendilerinin istediği gibi düzenlemeye karar veriyorlar. son olarak kötü yola düşmüş merovingian reise de değinmekte fayda var. kendisi silinmemek adına kahrı diyar eylemiş sürgün yemiştir. tabi yine yanında eski matrixlerden kalan değişik hareketler sergileyen sürgün tipler bulunmaktalar. iki sövüp gidiyor reis.
bu film hakkında spoiler'sız olan düşüncelerim ise; orta halli bir film olmuş. üçüncü filmden sonra hikayeyi nasıl çevirecekler diye çok merak ediyordum ki ona da kabul edilebilir cevap verilmiş. lakin 3-5 can sıkıcı kısımları da mevcut. bir yanım keşke hiç çekmeselerdi zirvede kalsaydı diyor, diğer yanımda tekrar bu evreni gördüğü için mutlu. açıkçası önceki filmlerin de hatırına 7.0 puanını hak ettiğine, ama kesinlikle daha fazlasını hak etmediğine inanıyorum. filmde de yer alan bazı sahnelerden de anlayabileceğimiz üzere, film warner bros.'un zorlaması üzerine çekilmiş. izleyek mi ne edek? derseniz izleyin zaman kaybı değil, ama beklentinizde olmasın. yapılan göndermeler eski fotoğraflara bakmak gibi nostaljik bir ortam yarattı benim için.
mini edit: sonradan düşündüm de 7 puan çok 5 verdim.
3. filmden sonra barış sağlanınca makinalar kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyor. çünkü barış yapmak demek, kendi enerji kaynağı olan insanları serbest bırakmak demek. bu da makineler arasında savaşa yol açıyor. sonra tekrardan bir matrix kurup, bu matrix'i önceki matrixlerde olan mimar gibi birine emanet ediyorlar. bu adam aynı zamanda matrix içinde neo'nun gittiği analist, psikolog gibi bir şahsiyet. neo'yu dizginleyip gerçeği fark etmesini önlüyor ve ona sürekli mavi hapı ilaç olarak veriyor. bu analist arkadaş zamanında bir çoğu kez matrixi kurmuş ve kurduğu matrixlerde neo ve trinity ablamızı birlikte mutlu şekilde yaşatmış, lakin bu matrixler hep çökmüş. sonrasında ise bu son sürümünü kurmuş ve ikisini ayrı olarak tutmaya karar vermiş. neo abimizin kafayı öyle bir yıkamışlar ki önceki matrixleri kendi kafasında tasarlayıp sunduğu bir oyun olarak görüyor. zaten kendisi de başka bir görünüm kazandırılmış, eski ajan smith abimizin altında oyun yapımcısı olarak çalışıyor. ikisi de dış görünüm olarak farklı görünüşlere sahipler çünkü matrixi tasarlayan analist arkadaş eskiyi hatırlatacak her şeyi uzaklaştırmaya çalışmış. neo'yu tekrar gerçekliğe döndürmek isteyenler bu sebepten neo'yu bulmakta zorlanıyor ama tabi sistem açıkları sayesinde buluyorlar. intihar etmek istediğinde edemeyip düşememesi gibi. film ilk filmden o kadar fazla tekrar sahnesi içeriyor ki bazı noktalarda fanmade gibi duruyor.
sonra ne oluyor? neo abimiz artık mavi hapları almayı kesiyor ve kırmızı hapı çakıyor. film bu noktadan sonra makinelerin neo'yu ikna etmeye ve durdurmaya çalışması ile geçiyor. sonunda neo ve trinity matrixi terk etmek yerine orayı kendilerinin istediği gibi düzenlemeye karar veriyorlar. son olarak kötü yola düşmüş merovingian reise de değinmekte fayda var. kendisi silinmemek adına kahrı diyar eylemiş sürgün yemiştir. tabi yine yanında eski matrixlerden kalan değişik hareketler sergileyen sürgün tipler bulunmaktalar. iki sövüp gidiyor reis.
devamını gör...
14.
savunmasında, aynşıtayn dede diyor ya! " atom bombasını amerika yapmasaydı. almanya yapacaktı." ıste lana vaçovski ablada " filmi ben çekmesem, başkasına çektireceklerdi. çekmek zorunda kaldık. " savunmasını yapıyor. hatta buna filmin içinde ajan simit ile mister endersın gündeme getiriyor. (bence bu tam bir siyaset! yani ajan simit emminin dediği gibi "bu bir tuzak" pazarlama stratejisi. çoğu matrix ahalisi (izleyici) bunu yemiş bulunmakta. çünkü matrix ten çıktıklarını ve zion da mutlu mesut veya serkeş şekilde yaşadıklarını zannediyorlar. zionunda ayrı bir matrix olduğunun bilincinde değiller. hani kahin morfeusu nasıl keklemişti? kehanet kehanet diye diye. lana vaçovski ve ekibide matrix yobazlarını kekledi. matrix ten çıkardı. başka matrix e sokuverdi. şimdi de ayrı matrix veya matrixlere sokuyor. aynı zamanda yeteneği olanlarada açık kapı bırakıyor. kurtulun diye. ama nerde? biri mevzuyu gömme peşinde, biri yüceltme peşinde. sonunda paralar cukka.)
japonlar için ne kadar üzücü olduysa, atom bombasını yemek, matrix yobazları içinde matrix resurekşıns! atom bombasını yeme etkisi yarattı. sonuç bir sürü enkaz, ölü ve sakat yorumlar. bu enkazların ve ölülerin içinde yeşillik belirtisi ve yaşama dair yorumlar azda olsa var. onlara selamlarımı iletiyorum. farkında olsun veya olmasınlar bu selam onlara çoktan ulaştı. "ağız söyler kulak dinler. gönül söyler kainat dinler" (yunusemre)
japonlar için ne kadar üzücü olduysa, atom bombasını yemek, matrix yobazları içinde matrix resurekşıns! atom bombasını yeme etkisi yarattı. sonuç bir sürü enkaz, ölü ve sakat yorumlar. bu enkazların ve ölülerin içinde yeşillik belirtisi ve yaşama dair yorumlar azda olsa var. onlara selamlarımı iletiyorum. farkında olsun veya olmasınlar bu selam onlara çoktan ulaştı. "ağız söyler kulak dinler. gönül söyler kainat dinler" (yunusemre)
devamını gör...
15.
afedersiniz ama bok gibi olmuş dediğim film. yani matrix için bunu demek acı olsa da, maalesef gerçek bu. matrix'le pek alakası yoktu. yazık etmişler efsaneye.
ha, matrix ile büyümüş nesil olarak tekrar izleme ve onları görme şevki ayrı bir güzellikti ama olmamış be abi.
ha, matrix ile büyümüş nesil olarak tekrar izleme ve onları görme şevki ayrı bir güzellikti ama olmamış be abi.
devamını gör...
16.
filmi matrix serisinden ayrı değerlendirirsek bir şansı var.
matrix 4 sanki geyik için çekilmiş bir film olmuş. keanu reeves in karakteri gayet ciddi bir karakterdir ama zaman zaman ciddiyetten uzaklaştığını görüyoruz. beklentim çok fazla değildi ama merak ediyordum nasıl bir evrenle karşılaşacağız, nasıl bir konu bizi bekliyor diye lakin benim için bir hüsran oldu. havada bırakılan çok konu olmuş, final sahnesi çok kısa kesilmiş, film bir aşk filmi olmuş, neo* neredeyse filmde hiç yok gibi, morpheus inançlı ve kararlı bir karakter ama filmde pavyoncu nuri dayı gibi giyinip takılmış. merovingiana ne için öyle bir sahne koymuşlar anlamadım, hiçbir amaca hizmet etmeyen bir sahneydi. neo bol bol aduket atıyor filmde, güzel bir dövüş sahnesi yok. kısacası matrixin devamı olarak 10 puan üzerinden 2,5 puan veririm. öylesine çıkmış bir aksiyon filmi olarak 10 üzerinden 4 alır.
matrix 4 sanki geyik için çekilmiş bir film olmuş. keanu reeves in karakteri gayet ciddi bir karakterdir ama zaman zaman ciddiyetten uzaklaştığını görüyoruz. beklentim çok fazla değildi ama merak ediyordum nasıl bir evrenle karşılaşacağız, nasıl bir konu bizi bekliyor diye lakin benim için bir hüsran oldu. havada bırakılan çok konu olmuş, final sahnesi çok kısa kesilmiş, film bir aşk filmi olmuş, neo* neredeyse filmde hiç yok gibi, morpheus inançlı ve kararlı bir karakter ama filmde pavyoncu nuri dayı gibi giyinip takılmış. merovingiana ne için öyle bir sahne koymuşlar anlamadım, hiçbir amaca hizmet etmeyen bir sahneydi. neo bol bol aduket atıyor filmde, güzel bir dövüş sahnesi yok. kısacası matrixin devamı olarak 10 puan üzerinden 2,5 puan veririm. öylesine çıkmış bir aksiyon filmi olarak 10 üzerinden 4 alır.
devamını gör...
17.
beni hem üzen hem mutlu eden matrix filmi. seneler sonra gelen matrix serisinin dördüncü filmi.
filmin yönetmenliğini lana wachowski yapıyor, senaryo yazımında lana wachowski, david mitchell ve aleksandar hemon yer alıyor. filmin başrollerinde ise keanu reeves ve carrie-anne moss yer alıyor.
her bir şeylere hayran olan insan gibi beklentimi yüksek tutmamaya çalışmıştım, fragmanlar, afişler, haberler derken beklentim ister istemez yükselmişti. filmin vizyona girdiği dönem çok yoğundum ve filmi sinemada izleyemedim. tabii bunlar olurken sürekli "abi çok kötü film ya" yorumları duyuyordum. neyse dedim romantik tayfa yine başlamış. aradan bir süre geçtikten sonra filmi izledim ve film hakkında yorumum eh işte.
eskiden sevdiğimiz ve hayran olduğumuz bir şeyi tekrar izliyoruz ve haliyle mutlu oluyoruz. tebessümle izledim, hem evreni, hem oyuncuları, hem felsefesini çok özlemişiz.
the matrix ressurrections bize sevdiğimiz ve alışık olduğumuz bir dünyayı izletmiyor. bence filmin sevilmeme sebebi tamamen bu. şimdi siz yıllar önce dünyayı sallayacak bir şey yaptınız, bize bir şeyler öğrettiniz, felsefesini ve yaratılan dünyayı sevdirdiniz. bunu siz yaptınız lan biz popomuzdan uydurmadık. sonra birileri yıllar sonra çıkıp bize bunu izletmiyor. bol bol değiştiriyor ve hayal kırıklığı oluyor. matrix dünyasından bir şeyler görmek ve bazı sahneleri izlemek beni mutlu etti ama mutlu etmeyen çok fazla şey var. bunlara spoiler kısmında değineyim.
filmde büyük bir ciddiyet eksikliği vardı. bizim (yani hayranların) matrix dünyasına fazla anlam yüklemesiyle ilgili dalga geçiliyor gibi hissettim. ajanın, neo ile diyalogları rezildi. ya kardeşim adama neden tom deyip duruyorsun. sinir oldum lan.
gelelim morpheus karakterine, güzel abicim biraz ciddi ol karanlık ol neden rengarenk giyinip liseli gibi takılıyorsun. senin terzini yiyeyim ben nerede lan o paçaların gerisi nerede?
analizci sahte psikolog abi. yani hımym barney. abicim neden garip repliklerle koskoca ciddiyetin içine tükürüyorsun ayıp değil mi?
dediğim gibi ciddi bir film izlemedik ve sevmedik. içimiz burkuldu. simülatte kelime şakasını kim düşündü mesela, neden yaşandı böyle bir şey?
sahneler ve yaşananlar matrix alemine ait değil gibiydi. kusura bakmayın bize bu alemi ve kurallarını siz öğrettiniz. onun dışında keyif aldım. güzeldi hasret giderdim. gerisin lana abla düşünsün. çok gömmemeye çalıştım, rahatsız olduğum bazı kısımlar bunlardı. bir kaç kere daha izlerim ve filmin derinlikli tarafları var mıymış görmeye çalışırım.
filmin yönetmenliğini lana wachowski yapıyor, senaryo yazımında lana wachowski, david mitchell ve aleksandar hemon yer alıyor. filmin başrollerinde ise keanu reeves ve carrie-anne moss yer alıyor.
her bir şeylere hayran olan insan gibi beklentimi yüksek tutmamaya çalışmıştım, fragmanlar, afişler, haberler derken beklentim ister istemez yükselmişti. filmin vizyona girdiği dönem çok yoğundum ve filmi sinemada izleyemedim. tabii bunlar olurken sürekli "abi çok kötü film ya" yorumları duyuyordum. neyse dedim romantik tayfa yine başlamış. aradan bir süre geçtikten sonra filmi izledim ve film hakkında yorumum eh işte.
eskiden sevdiğimiz ve hayran olduğumuz bir şeyi tekrar izliyoruz ve haliyle mutlu oluyoruz. tebessümle izledim, hem evreni, hem oyuncuları, hem felsefesini çok özlemişiz.
the matrix ressurrections bize sevdiğimiz ve alışık olduğumuz bir dünyayı izletmiyor. bence filmin sevilmeme sebebi tamamen bu. şimdi siz yıllar önce dünyayı sallayacak bir şey yaptınız, bize bir şeyler öğrettiniz, felsefesini ve yaratılan dünyayı sevdirdiniz. bunu siz yaptınız lan biz popomuzdan uydurmadık. sonra birileri yıllar sonra çıkıp bize bunu izletmiyor. bol bol değiştiriyor ve hayal kırıklığı oluyor. matrix dünyasından bir şeyler görmek ve bazı sahneleri izlemek beni mutlu etti ama mutlu etmeyen çok fazla şey var. bunlara spoiler kısmında değineyim.
filmde büyük bir ciddiyet eksikliği vardı. bizim (yani hayranların) matrix dünyasına fazla anlam yüklemesiyle ilgili dalga geçiliyor gibi hissettim. ajanın, neo ile diyalogları rezildi. ya kardeşim adama neden tom deyip duruyorsun. sinir oldum lan.
gelelim morpheus karakterine, güzel abicim biraz ciddi ol karanlık ol neden rengarenk giyinip liseli gibi takılıyorsun. senin terzini yiyeyim ben nerede lan o paçaların gerisi nerede?
analizci sahte psikolog abi. yani hımym barney. abicim neden garip repliklerle koskoca ciddiyetin içine tükürüyorsun ayıp değil mi?
dediğim gibi ciddi bir film izlemedik ve sevmedik. içimiz burkuldu. simülatte kelime şakasını kim düşündü mesela, neden yaşandı böyle bir şey?
sahneler ve yaşananlar matrix alemine ait değil gibiydi. kusura bakmayın bize bu alemi ve kurallarını siz öğrettiniz. onun dışında keyif aldım. güzeldi hasret giderdim. gerisin lana abla düşünsün. çok gömmemeye çalıştım, rahatsız olduğum bazı kısımlar bunlardı. bir kaç kere daha izlerim ve filmin derinlikli tarafları var mıymış görmeye çalışırım.
devamını gör...
18.
vasat bir film değil lakin yaklaşık 20 sene sonra gelen devam filminin bu kadar sığ olması ve the matrix online adlı oyunda morpheus'un ölmesi sonucu biz izleyicilerde de yeni film de morpheus'un olmayacağı yönünde fikirlerimiz vardı ve filmi izledikten sonra keşke olmasaymış dedim. tüm bunlara rağmen hala nihilizmin iyi bir örneği olmuş bu film.
devamını gör...
19.
ilk üç film kadar iyi olmasada abartıldığı kadar kötü olmadığını düşünüyorum. senaryo benim için çokta havada kalmadı, "bu nasıl olur lan ?" dediğimiz şeylerin dikkatli izlendiğinde anlaşılabildiğini düşünüyorum. belki de ben anladığımı düşünerek yanılmışımdır, bilemem.
devamını gör...
20.
malum ortamlara blu-ray torrentleri düştüğü için yeni izledim. ana hikayedeki karakterlere flashbackler ile değinerek konuyu toparlamaya çalışmak, izlenirliği ve beğeni düzeyini düşürmüş. trilogy'de her ne kadar gişe kaygısı olan bir metod ile çekildiyse burada bu unsur aşırı eğreti durmuş. kanımca the animatrix üzerinden bir prodüksiyon hedeflenseydi daha iyi olurdu. keanu reisin karizması hatırına vakit ayırmaya değer yine de.
devamını gör...
"the matrix resurrections" ile benzer başlıklar
the matrix
98
matrix
23