#final yapan diziler
2918-19 yılları arasında 2 sezon 20 bölüm olarak yayınlanan antoloji dizisi. 2 sezon farklı oyuncular ve farklı hikayeler aktarılmaktadır. imdb: 7,9/10.
yaratıcılar:
max borenstein
alexander woo
oyuncular:
sezon 1
jared harris
tobias menzies
paul ready
adam nagaitis
ıan hart
nive nielsen
ciaran hinds
2. sezon
derek mio
kiki sukezane
cristina rodlo
shingo usami
naoko mori
miki ıshikawa
george takei
max borenstein
alexander woo
oyuncular:
sezon 1
jared harris
tobias menzies
paul ready
adam nagaitis
ıan hart
nive nielsen
ciaran hinds
2. sezon
derek mio
kiki sukezane
cristina rodlo
shingo usami
naoko mori
miki ıshikawa
george takei
*amerikan görüntü yönetmenleri derneği, abd 2020
asc ödülü sinema, mini dizi veya televizyon için yapılan pilot dallarında sinematografide üstün başarı
*uydu ödülleri 2019
uydu ödülü en iyi televizyon dizisi, tür
*caftcad 2020
tv döneminde en iyi kostüm tasarımı
asc ödülü sinema, mini dizi veya televizyon için yapılan pilot dallarında sinematografide üstün başarı
*uydu ödülleri 2019
uydu ödülü en iyi televizyon dizisi, tür
*caftcad 2020
tv döneminde en iyi kostüm tasarımı
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "meknuz" tarafından 08.01.2021 20:34 tarihinde açılmıştır.
1.
dan simmons'ın aynı isimli kitabından uyarlama, ilk sezonu şuana kadar izlediğim en iyi dizilerden biri. yapımcılardan birisi de efsane yönetmen ridley scott.
keşke bu tarz dizilerin sayısı artsa da dallama polis, dedektif ve avukatların bayık kıro hikayelerinden kendimizi kurtarabilsek. amin
keşke bu tarz dizilerin sayısı artsa da dallama polis, dedektif ve avukatların bayık kıro hikayelerinden kendimizi kurtarabilsek. amin
devamını gör...
2.
gözümü kırpmadan izlemiştim. ikinci kez izlemek için can attığım bir dizidir. özel bir âna hazırlanır gibi bekliyorum. kaç gündür aklımda. uzun zamandır da dramın bu kadar büyüğünü görmemiştim, inanılmaz depresif ve karamsar.
başiangıçta ben bunu lovecraftian canavarlı filan bir korku hikayesi olarak izliyordum. the thing tarzı bir şeymiş gibi beklentim vardı. oyunculuğu senaryosu kurgusu temposu atmosferiyle zaten "yaşanacak, deneyimlenecek" türden bir dizi olduğu belliydi ancak kapanışıyla beni bambaşka yerlere götürdü. çünkü hikayenin düğümü en sevdiğim roman moby dickvari bir sonuca bağlandı ama çok daha kasvetli bir biçimde, gerçekte yaşanmış olduğu gibi belki de.
--! spoiler !--
tuunbaq dünyadaki kötülüğün remzi canavar kılığındaki kötü ruh gibi geldi bana, şamanlar onu kontrol edebiliyorlar ama ingilizlerin onun üzerinde bir hükmü yok, çünkü orda olup da bu canavarı tanıması gerekenler onlar değil kaptan crozier'in dediği gibi. kendi ekonomik kaygıları veya şahsi emelleri için dünyanın bir ucuna giden ingilizlerin kontrol edemediği bir kötülük. ve başlarına gelen "doğal" bir kötülük bu yüzden, supernatural bir durum yok dizide. moby dick tanrı'nın sembolüydü ama burda tanrı'dan eser yok. mr. goodsir bunu söylüyor açıkça. belki de varolan tek tanrı kendisi oluyor, kendi bedenini isa gibi başkaları için feda ederek. tuunbaq'ın mr. hickey'i yedikten sonra ölmesi düşündürücü. bir canavar başka bir canavarı yediğinde ölüyor. başka türlü kötülüğü durdurmak mümkün değil gibi düşündüm, dinsizin hakkından gelen imansız hesabı. kaptan crozier'in, moby dick'teki ahab karakteri gibi kendi adamlarına uzak bencil ihtiraslarının peşinde olan birinin aksine herkesin iyiliğini ve kurtulmasını isteyen biri olması ve her şeye rağmen tanrı'dan bahsedip ümidini yitirmeyip "yaşayacağız" demesi ve en sonunda tek kurtulanın o olması, ama bu kurtuluşun da artık olduğu yeri kabullenmeyle, kaderine razı olmayla gelmesi çok çok ilginçti. son sahne ise, galiba umudu ve hüznü, kazançları ve kayıpları beraber göstermesi açısından bir altın vuruştu.
--! spoiler !--
başiangıçta ben bunu lovecraftian canavarlı filan bir korku hikayesi olarak izliyordum. the thing tarzı bir şeymiş gibi beklentim vardı. oyunculuğu senaryosu kurgusu temposu atmosferiyle zaten "yaşanacak, deneyimlenecek" türden bir dizi olduğu belliydi ancak kapanışıyla beni bambaşka yerlere götürdü. çünkü hikayenin düğümü en sevdiğim roman moby dickvari bir sonuca bağlandı ama çok daha kasvetli bir biçimde, gerçekte yaşanmış olduğu gibi belki de.
--! spoiler !--
tuunbaq dünyadaki kötülüğün remzi canavar kılığındaki kötü ruh gibi geldi bana, şamanlar onu kontrol edebiliyorlar ama ingilizlerin onun üzerinde bir hükmü yok, çünkü orda olup da bu canavarı tanıması gerekenler onlar değil kaptan crozier'in dediği gibi. kendi ekonomik kaygıları veya şahsi emelleri için dünyanın bir ucuna giden ingilizlerin kontrol edemediği bir kötülük. ve başlarına gelen "doğal" bir kötülük bu yüzden, supernatural bir durum yok dizide. moby dick tanrı'nın sembolüydü ama burda tanrı'dan eser yok. mr. goodsir bunu söylüyor açıkça. belki de varolan tek tanrı kendisi oluyor, kendi bedenini isa gibi başkaları için feda ederek. tuunbaq'ın mr. hickey'i yedikten sonra ölmesi düşündürücü. bir canavar başka bir canavarı yediğinde ölüyor. başka türlü kötülüğü durdurmak mümkün değil gibi düşündüm, dinsizin hakkından gelen imansız hesabı. kaptan crozier'in, moby dick'teki ahab karakteri gibi kendi adamlarına uzak bencil ihtiraslarının peşinde olan birinin aksine herkesin iyiliğini ve kurtulmasını isteyen biri olması ve her şeye rağmen tanrı'dan bahsedip ümidini yitirmeyip "yaşayacağız" demesi ve en sonunda tek kurtulanın o olması, ama bu kurtuluşun da artık olduğu yeri kabullenmeyle, kaderine razı olmayla gelmesi çok çok ilginçti. son sahne ise, galiba umudu ve hüznü, kazançları ve kayıpları beraber göstermesi açısından bir altın vuruştu.
--! spoiler !--
devamını gör...