the witcher 3 wild hunt

oyun moyun değildi, adeta bir yaşam tarzı...

sabaha kadar içip, saat 05:41 sularında heyula kesmeye az çıkmadık. refleksimiz yavaşlamıştı lakin yıkılmadık.

bir zalim sevdik dertlere gark olduk, bir kızçeyi bulmak için mahvolduk.

tam güzel bir manzara yakaladık izleyecek, oradan buradan cenavarlar geldi kılıç çektik.

yol kenarında yardım çığlığı atanlara, ne olursa olsun sırtımızı dönmedik, attan indik "hey allah'ın adamı, neden yardım istersin? nen var?" dedik. sonrasını düşünmedik.

simya günah diye o işlere hiç yeltenmemeye çalıştık, mecbur kalınca yaptık.

haa, sürekli aynı kıyafetle dolanmadık, hep janti takıldık, hep sakal tıraşımızı olduk. piç saç tıraşı olmadık, efendi gibi uzattık saçımızı.
aynı kıyafeti iki gün üst üste giymedik. üstümüz çar çamur kan revan olunca hemen değiştik.

sonunda mutlu olmayı da bildik, kalenin içinden avluya çıkınca yennefer'i görmek hoş duyguydu...

yine aklıma düştü zalımın gızı...

*


şuna tekrar başlayam ya...

polonyalı yazar andrzej sapkowski'nin the witcher kitabından uyarlanan serinin 3. oyunu.

oyun 2015 yılında çıkmasına rağmen halen güncelliğini korumakta ve halen zevkle kendisini oynatmaktadır.

gerek oynanabilirlik, gerek hikaye, gerek aksiyon...
dlc paketleriyle birlikte yeni hikayeler ve yeni aksiyonlar da sunuyor.

hikayeli, rol yapma oyunlarını seviyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir macera.

not: bu oyunu 3 yıllık kız arkadaşımın beni hastanede terk etmesinden sonra eve döndüğümde oynamıştım. neredeyse hiç aşk acısı hissetmemiştim, o derece sizi senaryonun içine çeken bir oyun.

şu oyundaki atmosfer, arkadaşlıklar, küçük hikayeler kadar özlediğim bir şey yok ya. oynayalı da en fazla iki yıl olmuştur. unutmadım ki tekrar oynayayım. bir şu oyunu, bir the wire'ı bir de thesopranos'u unutmak ve tekrar aynı heyecanı yaşayabilmek için çatırt diye 100 euro basabilirim ya. o kadar muhteşemler ki.

hele o dlcler... güneye indiğimiz o nefis dlc. abicim siz oyunun ana hikayesinden daha iyi dlc yapmayı nasıl başardınız yahu?

fakat itiraf etmeliyim ki şu oyunun içine girene kadar 4 defa bırakmıştım ilk 5 saatte. underlevel kalıp(yan görev yapmadığım için) canavar kesemedikçe canım sıkılıyordu görevler tıkanınca. fakat sonra anladım ki oyunun tüm olayı yan görevler. o yan görevler o kadar iyi oluşturulmuş ki adeta beklenmedik bir macera sunuyor oyuncuya. atmosferde kaybolup bambaşka hikayeler keşfediyorsunuz. tam bir kitapsever oyunu bu.

bu oyunu oynadıktan sonra ben nasıl seveyim netflix dizisini falan? çok özledim be geralt. ah be yennefer, üzümlü kekim. yükleyeyim en iyisi. olmayacak böyle.

hearts of stone ve blood and wine olmak üzere 2 genişletmesi olan rpg oyunu.

yeniden başlamak isteyenler aralık ayını beklesinler zira witcher bebeyim next gen update alıyor sonunda! *

bu güncelleme ile gelecek yeniliklerin birkaçı şöyle;

-görsel iyileştrmeler
-60 fps(konsollar için) ve ray tracing desteği
-oyunu bir üst seviyeye taşıyan mod’lar
-dizi ile alakalı birkaç içerik

cdpr yayınlarında ise birkaç içerik daha açıklanacak deniyor. merakla bekliyoruz.

ps5'te 60 fps oynamayı sağlayan güncellemesi çıkmış, şimdi haberim oldu. haydi başlayalım o zaman.

tarihin en iyi 5 rpg'sinden biri.

60 fps budur. oyun budur. olay budur.

250+ saat bayıldığım oyun. manyak bişeysin olum sen, manyaaakkk.

kolay gelsin kereviz.

tercihimi bu sefer triss merigold'dan yana yapacağım oyun. daha önce açgözlülük yapıp hem yennefer hem triss'e mavi boncuk dağıtmıştım. nerden bileyim seçimlerin sonuca etki edeceğini, o boncukları yutturmuşlardı.
bekle triss, geliyorum elmalı kurabiyem.
velen'in altını üstüne getirdik.istikamet novigrad.

triss tam ev hanımı, al evine çocuklarının anası yap. yennefer'in gözü göz değil ama kısrak gibi. keira falan da var da o biraz çıtır çerez kalıyor. zor seçim.

pazar öğleden sonrası hazır birkaç saat boşluğum var diye skellige adaları arasında deniz maceralarına atılayım dediğim, ancak -bilen bilir- haritada deniz olan maviliklerin her bir tarafında bulunması gereken soru işaretlerini göremeyince ufak bir kalp krizi geçirdiğim oyun. hayır 1 yıl sonra döndüm oyuna, tamam da, skellige'ye gelene dek ormanda mormanda fark etmedin mi o soru işaretlerinin olmadığını be kaşkol diye sorsanız valla fark etmedim diye cevaplayacağım. meğerse next gen update'inin bir parçasıymış. hemen açtım soru işareti göster seçeneğini, yoksa o deniz bitmez ben de ocd'den ölür giderim.

yeri gelmişken yine next gen ile gelen red miasmal questi sen neymişsin be?! beğendim. pek bi beğendim.

bir de crows perch'e de sonunda bir hızlı ulaşım eklenmiş, modlamaya gerek kalmamış (ama bloody baron görevi bitince geliyor).

ben beceremedim ve sevmedim bu oyunu ya.

her girişimde 1-2 saat oynar kalkarım diyorum, bakıyorum oyunu bitirmişim. bu nasıl bir büyüdür ya? aard değil, igni değil, axii olabilir.

blood and wine dlc'si, dünyanın en iyi dlc'si olabilir.

son bölümde ne olacak diye tüm seçimleri tek tek bitirdiğim oyun.
şöyle ki:
oyunu 4 kez bitirdim ve şaraphanemde her oyun sonunda bir başkası olacak şekilde, sırayla jen, tris, sinir bozucu ozanım ve siri ile inzivaya çekilerek sonlandırdım oyunları.
jen ile bitirince tabii ki unicornumuz da evde yerini aldı :)

safe place benim için. ara ara geri dönüyorum oraya. oynamasam bile full cutscene videosunu açıp geralt biraderimi dinliyorum.

tekrar tekrar oynatan, baştan sona bir ayrı bir hikayedir. ayrıca tercihim her zaman yennefer oluyor

ön sipariş ile almış, aylarca yollarını gözlemiş oyunculardan biri olarak, reklamları yapıldığı zamanlarda, "36 farklı son mu var?!" dediğimi çok iyi hatırlıyorum. paraya kıyıp almıştım. 75 lira mı ne. gta 5'i de pc'ye 85'e kinguin'den ön siparişle kapatmıştım. paralara bak... neyse. bütün bu şartlara rağmen, başıma bir şey gelmeyecekse bir tık overrated olduğu fikrindeyim. sonradan da olsa eklenen türkçe dil desteğinden midir, nedir, bilmiyorum ama gözümde hack and slash'ten ibaret olmasına rağmen bizim milletin gözünde aşşşşırı büyüttüğü god of war serisine döndü. gerçi, son 2 oyunu fena değil gibi ama konumuz bu değil şimdi. cidden aşırı iyi oyun ama abartıldığı kadar da yok be. 2-3 tur oynamalık max.

bilmem kaçıncı kez oynuyorum şu an. büyük usta zırhları için epey para biriktirdim gönlümce yapayım dedim. epey kastım para işini. yine tek sette donuma kadar aldı gitti. nerdeyse on sene oldu çözemedim bu ustanın esrarını...