1.
rus hukuk teorisyeni alexander nahum tarafından resmileştirilen kavramdır. ülkelerini baskı ve diktayla yöneten liderlerin dışarıdan aldıkları borçtur. bu borçlar alınırken pek fazla gündem olmaz. lakin diktatörler devrildikten sonra olayın vahameti anlaşılır. bizim tarihimizde bilinen tiksindirici borcun en büyük örneği osmanlı dönemindeki duyunu umumiye nin aldıklarıdır. atatürk bu borçları yeni devletin üzerine almış ve son kuruşuna kadar ödemiştir. ben de atatürk'ü bir çok konuda eleştiren bir sosyalist olarak bu politikasını doğru bulmaktayım. zira uluslar arası meşruiyet için bunun yapılması elzemdi.
neden pek değinilmez bilmiyorum ama esas itibariyle ülkemizi 1980 darbesine götüren sürecin sorumlusu bile kanaatimce 1965 ten başlayarak demirel hükümetlerinin aldıkları tiksindirici borçlardır. demirel tarafından dışarıdan o denli gereksiz borç alınıp yerli mütahhitlere akıtılmıştı ki dışarıda 5 centlik itibarımız kalmamıştı. 5 centlik itibarımızın kalmadığı tabiri bana değil bülent ecevit'e aittir. abd'nin sürekli kıbrıs üzerinden bizi ve rumları kışkırtıp silah satması olayı da borçları büyütmüştür tabii.
1970 lerin sonunda artık borç bulabilmemiz için ekonomimizi emperyalistlerin çok daha iyi sömürebileceği bir hale getirmemiz gerekiyordu. bu da halkın fersah fersah yoksullaştırılmasıyla olabilecek bir şeydi tabii ki. sivil bir hükümetin yapabileceği iş değildi. ülkede terör ortamı yaratıldı ve tsk yönetime el koydu. sonrası tam bir facia olan 24 ocak kararlarıdır. aşağıdaki yazımda muhteviyatıyla ilgili genişçe bilgiler aktarmıştım.
#1144720
gelelim günümüze. esas itibariyle bugün devletin dış borcu her zamankinden daha azdır. zira deve çuvalıyla hırsızlık için yep yeni bir formül geliştirildi.
düne kadar cirosu 200 bin olmayan şirketler devlet kefaletiyle dış tefecilere borçlandırıldı. bu iç tefeciler bin liraya mal ettiklerini devlete 50 bin liraya kiralıyorlar. aradaki para kimlere gidiyor belirsiz.
bu borçları ödemeyeceğim diyen hangi muhalefet lideri varsa da yalan söylüyor. zira ödenip ödenmeyeceğine karar verecek olan uluslararası mahkemelerdir.
bugün kağıt üzerinde devletin batmış gözükmemesinin tek nedeni borçlar şimdilik devlete ait görünmüyor. lakin her geçen gün gelirler azaldığından şirketler patlayacak.
neden pek değinilmez bilmiyorum ama esas itibariyle ülkemizi 1980 darbesine götüren sürecin sorumlusu bile kanaatimce 1965 ten başlayarak demirel hükümetlerinin aldıkları tiksindirici borçlardır. demirel tarafından dışarıdan o denli gereksiz borç alınıp yerli mütahhitlere akıtılmıştı ki dışarıda 5 centlik itibarımız kalmamıştı. 5 centlik itibarımızın kalmadığı tabiri bana değil bülent ecevit'e aittir. abd'nin sürekli kıbrıs üzerinden bizi ve rumları kışkırtıp silah satması olayı da borçları büyütmüştür tabii.
1970 lerin sonunda artık borç bulabilmemiz için ekonomimizi emperyalistlerin çok daha iyi sömürebileceği bir hale getirmemiz gerekiyordu. bu da halkın fersah fersah yoksullaştırılmasıyla olabilecek bir şeydi tabii ki. sivil bir hükümetin yapabileceği iş değildi. ülkede terör ortamı yaratıldı ve tsk yönetime el koydu. sonrası tam bir facia olan 24 ocak kararlarıdır. aşağıdaki yazımda muhteviyatıyla ilgili genişçe bilgiler aktarmıştım.
#1144720
gelelim günümüze. esas itibariyle bugün devletin dış borcu her zamankinden daha azdır. zira deve çuvalıyla hırsızlık için yep yeni bir formül geliştirildi.
düne kadar cirosu 200 bin olmayan şirketler devlet kefaletiyle dış tefecilere borçlandırıldı. bu iç tefeciler bin liraya mal ettiklerini devlete 50 bin liraya kiralıyorlar. aradaki para kimlere gidiyor belirsiz.
bu borçları ödemeyeceğim diyen hangi muhalefet lideri varsa da yalan söylüyor. zira ödenip ödenmeyeceğine karar verecek olan uluslararası mahkemelerdir.
bugün kağıt üzerinde devletin batmış gözükmemesinin tek nedeni borçlar şimdilik devlete ait görünmüyor. lakin her geçen gün gelirler azaldığından şirketler patlayacak.
devamını gör...
"tiksindirici borç" ile benzer başlıklar
borç
4