21.
adı bende kalsın, bir bakanlığın sınavına kendi hayatımdan uzun bir süre ayırarak çalıştım. bu sınav için yurtdışında çalışmak istediğim yerden gelen teklifi reddettim. ideallerim vardı, annem ve babam gibi devlete hakim ve öğretmen olarak yıllarca hizmetini sunan ve hala çalışmaya devam eden bu iki emektar insana özenerek ve onlara saygı duyarak ben de devlete hizmet etmek istemiştim.
kpss sınavından iyi bir derece aldım, yds'den tam puan aldım, sicilim tertemizdi, annemin veya babamın tarafında herhangi bir kınama bile yoktu, aile tarafında 4 tane öğretmen, 1 tane bakanlık çalışanı(başvurduğum bakanlığın değil) vardı.
mülakatlarda geçtim ve karar aşamasında sonradan öğrendiğim 3 kişi arasında en düşük profilliyi kadroya almışlar. biraz araştırmadan sonra malum insanlara yakınlıklarını bulmam zor olmadı.
üzülmedim, hayal kırıklığına uğramadım. hatta gurur duydum. çünkü bakanlıkta çok tanıdığım vardı, babamın mesleğinden dolayı çok rahat araya ''adam'' sokup kendimi oraya aldırabilirdim. istemedim, etrafımdakiler de böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğimi biliyordu. ama en güzeli etrafımdan bir kişinin bile sınava hazırlanıyorsun, yazılıyı geç gerisini hallederiz dediğini duymadım. en çok bu gururlandırdı beni. ailemden kimse seni torpille aldırırız demedi.
işin özü, her parti kendi bürokratlarını daha çok kadroda tutar. bu daha çok boyun eğen kısım, daha hızlı partilileşmeyi ve partizanlığı pompalar. liyakat olmadığı zaman yozlaşma olur. bunun acısını da iktidar partisi bir süre sonra çeker. çünkü bakanlık kurumları doğru çalışmazsa halka doğru hizmet verilemez ve halk bunu not eder.
ben mi? benim keyfim yerinde. evet ideallerim vardı ama zaten sizin idealleriniz geniş çaplıysa eğer, torpil sizi durduramaz. devlet'in ne olduğunu biliyorsanız, kurucu önderinizin size yüklediği sorumluluğu gerçekten kalbinizde hissediyorsanız, vatanını seven görevini en iyi yapandır diyorsanız siz her zaman ihtiyacı olan insanların yanında olursunuz.
geceleri rahat uyuyabiliyorsanız, vicdanınız rahatsa bu size yeterlidir.
kpss sınavından iyi bir derece aldım, yds'den tam puan aldım, sicilim tertemizdi, annemin veya babamın tarafında herhangi bir kınama bile yoktu, aile tarafında 4 tane öğretmen, 1 tane bakanlık çalışanı(başvurduğum bakanlığın değil) vardı.
mülakatlarda geçtim ve karar aşamasında sonradan öğrendiğim 3 kişi arasında en düşük profilliyi kadroya almışlar. biraz araştırmadan sonra malum insanlara yakınlıklarını bulmam zor olmadı.
üzülmedim, hayal kırıklığına uğramadım. hatta gurur duydum. çünkü bakanlıkta çok tanıdığım vardı, babamın mesleğinden dolayı çok rahat araya ''adam'' sokup kendimi oraya aldırabilirdim. istemedim, etrafımdakiler de böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğimi biliyordu. ama en güzeli etrafımdan bir kişinin bile sınava hazırlanıyorsun, yazılıyı geç gerisini hallederiz dediğini duymadım. en çok bu gururlandırdı beni. ailemden kimse seni torpille aldırırız demedi.
işin özü, her parti kendi bürokratlarını daha çok kadroda tutar. bu daha çok boyun eğen kısım, daha hızlı partilileşmeyi ve partizanlığı pompalar. liyakat olmadığı zaman yozlaşma olur. bunun acısını da iktidar partisi bir süre sonra çeker. çünkü bakanlık kurumları doğru çalışmazsa halka doğru hizmet verilemez ve halk bunu not eder.
ben mi? benim keyfim yerinde. evet ideallerim vardı ama zaten sizin idealleriniz geniş çaplıysa eğer, torpil sizi durduramaz. devlet'in ne olduğunu biliyorsanız, kurucu önderinizin size yüklediği sorumluluğu gerçekten kalbinizde hissediyorsanız, vatanını seven görevini en iyi yapandır diyorsanız siz her zaman ihtiyacı olan insanların yanında olursunuz.
geceleri rahat uyuyabiliyorsanız, vicdanınız rahatsa bu size yeterlidir.
devamını gör...
22.
ıki aday, büyük bir firma..
biri diğerini solluyor, teknik bilgisi, yabancı dili iyi ve deneyimi daha iyi. bu adam giremiyor ama diğer aday giriyor. torpil olabilir mi?
biri diğerini solluyor, teknik bilgisi, yabancı dili iyi ve deneyimi daha iyi. bu adam giremiyor ama diğer aday giriyor. torpil olabilir mi?
devamını gör...
23.
(bkz: kayırmak)
koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak; himmet etmek: "bizi kayıran, arayan yok." hüseyin rahmi gürpınar
birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak: "güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki" - ahmet muhip dıranas
birine haksız yere kolaylıklar sağlamak; iltimas etmek.
tdk
koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak; himmet etmek: "bizi kayıran, arayan yok." hüseyin rahmi gürpınar
birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak: "güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki" - ahmet muhip dıranas
birine haksız yere kolaylıklar sağlamak; iltimas etmek.
tdk
devamını gör...
24.
iş hayatında en sevmediğim konu olur kendisi.
devamını gör...