1.
başlangıcı brentano'ya kadar gider ama malumunuz babası husserl kabul edilir. o zamanlar heidegger'in husserl'le olan sıkıntılarının bi benzeri husserl ile brentano arasında var. brentano gıcık olmuş husserl'in hiçbi yayınını okumamış. sebep olarak gözlerindeki rahatsızlık sebebiyle hiçbi okuma yapamaması söylense de herkesin bildiği üzere aslında brentano husserl'in mabadının kalktığını düşünüyo ve gıcık oluyo. her neyse, fenomenoloji demek zaten felsefe tarihi itibariyla kant'ın ding an sich'ini çöpe atmak demek. şeylerin özüne dair bi biliş mümkün yani. daha sonra da brentano'nun yönelimselliğini alıp kant'ın yargıları üzerine ikame eder olur sana mis gibi vahiy katibi anasını satim descartes'in söylediklerinin aynısını 250 yıl sonra söyleyip bu kadar etkileyici olmak çok acayip gerçekten. adam solipsizm problemine karşı bile öznelerarasılık savunuyo..
varoluşçu çöpçü fransız fenomenologlarını geçiyorum ama moritz geiger'ler hedwig conrad-martius'lar bunların her birinin ayrı fenomenolojik kavrayışları var* mesela fenomenolojiyi psikolojizmden kurtarmaya çalışan adamdır alexander pfander. husserl'in pfander'e gönderdiği bi mektup var, o mektupta bahsettiği fenomenoloji konuları bile adamı kusturmaya yeter. transendental fenomenoloji de husserl'in transendental idealizm'in yerine ikame ettiği şey..
varoluşçu çöpçü fransız fenomenologlarını geçiyorum ama moritz geiger'ler hedwig conrad-martius'lar bunların her birinin ayrı fenomenolojik kavrayışları var* mesela fenomenolojiyi psikolojizmden kurtarmaya çalışan adamdır alexander pfander. husserl'in pfander'e gönderdiği bi mektup var, o mektupta bahsettiği fenomenoloji konuları bile adamı kusturmaya yeter. transendental fenomenoloji de husserl'in transendental idealizm'in yerine ikame ettiği şey..
devamını gör...