bu ulusun geçmişte, göçebelikten gelen kültürel kodlarını çözmeden, günümüzdeki pek çok sosyolojik olguyu yeterince anlayamayacağımız kanısındayım. bu kavramlardan biri de 'yağma'dır. orta asya tarihini okuduğumuzda, görmekteyiz ki, tüm türk boylarında komşu uluslara ve birbirlerine yönelik 'yağma' ve 'ülüş' olguları göçebe halklar ekonomisinde oldukça önemlidir. bu kapsamda, oğuzlar arasında yılda bir kez düzenlenen yağma toyu'nda kağan, boylarının kendisine yönelik bağlılığını sürdürmek için malını ve savaş ganimetlerini kendi halkına yağmalatarak servetini, simgesel anlamda suç ve yazgı ortaklığını da paylaşmaktadır.

nitekim osmanlı devleti'nde de bu eski türk geleneği devam etmiş, saray tarafından halka ve askerlere verilen şölenlere ‘yağma’ denilmiş. yağma şölenleri sırasında kent meydanlarına ya da açık bir alanlara yüzlerce çanak içinde yemekler dizilmektedir. görevli kişinin başlama işaretini verilmesiyle kalabalıklar yemeklere saldırmakta, güç ve çevikliği sayesinde kapabildiğini alarak yeme hakkını kazanmaktadır. bu kapışma ve yemek talanı izleyenler için bir çeşit eğlence niteliği taşımaktadır.
nitekim, priscilla mary ışın bereketli imparatorluk: osmanlı mutfağı tarihi adlı kitabında evliya çelebi'nin seyahatnamesi'nden aktarımla 1720 yılında şehzadelerin sünnet düğünleri sırasında yeniçeriler için hazırlanmış olan bir yağma şölenini anlatmaktadır.

bu yağma için yeniçerilere 200 adet haşlama koyun, 300 adet kebap yapılmış koyun ve 4500 tabla zerdeli pilav ile her tabla için ikişer ekmekten 9000 ekmek sunulmuştur. evliya çelebi; izleyici aç halka eğlence içinse, kızartılmış her koyunun içine birer ikişer taklacı güvercin gizlendiğini, hazır bekleyen görevli askerlerin işareti ile yeniçerilerin bağından boşanmış aslanlar, koyunlara saldıran aç kurtlar gibi, deniz dalgaları halinde, alanda sunulan nimetlere saldırdıklarını, sağdan, soldan, geriden ve ileriden alıp kaparak yemekleri paylaştıklarını; koyunlar parçalanınca güvercinlerin tuzaktan kurtulur gibi onların karnından çıkarak havada uçmaya başlayıp olayı renklendirdiklerini halkın da uçuşan güvercinleri izleyerek eğlendiğini belirtmektedir.
dilimizde 'yağma hasan'ın böreği' diye bir deyim vardır. kökeni ise yukarıda anlatılan yağma kültürünün başka bir boyutunu gözler önüne serer. 1481 yılında fatih'in gebze yakınlarında, beklenmeyen ölümü sonrası, istanbul'da kıyamet kopmuştur. zaten bir fırsat bekleyen yeniçeriler de istanbul'a dağılarak yağmaya başlamışlar; öyle ki, imse canından ve malından emin değildir. yağmacı yeniçeriler, önce kendilerini kandırdıklarını iddia ettikleri sadrazam karamani mehmet paşa'yı parçalayıp konağını yağmalamışlar. daha sonra kentin zenginlerinin konaklarına saldırıp her tarafı talan etmişler. zengin yahudilerin oturdukları semtlere akın eden zorbalar büyük yağmalar yapmışlar.
bu sırada kendilerinden olan, hasan adlı bir yeniçerinin işlettiği börekçi dükkanını da yağmalayan yeniçeriler, işin aslını öğrenince, “oldu bir kere, yağma hasan'ın böreğidir.” diye, börekleri yemeye devam etmişler.
ya işte bu da böyle. umarım bu başlık öğretici katkılarla daha gelişir.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türk kültüründe yağma ve ülüş" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim