türkiye nasıl düzelir sorunsalı

-ilk başta mevcut iktidar değişmelidir.

-din arka plana atılmalıdır, din siyasete kesinlikle girmemelidir.

-ülkü ocak’ları, cemaatler, sol gruplar... gibi yerler kapatılmalıdır.

-insanımız doğruya doğru yanlışa yanlış demelidir.

-devletin polisi değil, halkın polisi olmalıdır.

-aşırı dincilerin eline güç verilmemelidir.

cevabı maalesef uzayıp gidecek sorudur. ancak temelde ihtiyacımız olanlar din ve devlet işlerinin ayrılması ve siyasilerin din sözlerini ağzından düşürmesi, gerçekten halkına hizmet etme bilinciyle görevde olan ve makamları bilene teslim edecek bir lider, düzgün ve uzun vadeli uygulanabilir -gerekirse yurtdışından örnek alarak- kalkınma planları, katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin teşviği gibi konulardır.

bu halk, yaşamadan, başına gelmeden hiçbir şeyi öğrenmiyor, anlamıyor.
yani illa burnu boka bir batacak , ondan sonra görecek anyayı konyayı.
bu nedenle, dibe yaklaştık da, bu yetmiyor, iyice dibe vurmamız gerek.
ondan sonra belki şöyle bir silkelenip, kendimize gelmeye çalışılabilir...

haa, bu arada etken ne derseniz de ,
tek kelimeyle din derim.

toplumlar, ne zaman dinin esiri olmuşlarsa, hepsi bundan fayda yerine zarar görmüştür.

avrupa bunu yaşadı. 1789 larda da farkına vardı, dini ve din adamlarını olması gerektiği yere, kiliseye soktu, rahata huzura refaha kavuştu. avrupa ondan sonra avrupa oldu. öncesinde kaosun hakim olduğu, tıpkı bugünkü müslüman toplumlarda yaşananlar vardı avrupada da ...
bu, dini dışlamak, dini reddetmek veya halk tabiriyle dinsizlik değil,
dinin olması gerektiği gibi yaşanması yolunda adım atmaktır.

ınsanların asgari ücret denilen bir kölelik düzeni altında yaşam savaşı verdiği bir ülkede yöneticiler,
' ya allah bismillah ' diyerek 2. 3. 4. sarayın temelini atıyorsa, orada gerçekten çok ciddi sorunlar vardır ...

eğitimle. ( keşke büyük harf kullanımı olsaydı da 72 punto, bold, times new roman'la bastıra bastıra yazabilseydim.)

cevabı çok kısa ve nettir:
eğitim ve öğretimin kaliteli bir şekilde toplumun yüzde yüzüne(%100) ulaştığı gün düzelir.
diğer yöntemler hastalığı tedavi etmek değil, ağrı kesici ile geçiştirmek gibidir; hastalığı iyileştirmez.

eğitim ile ve minimum üç nesilden sonra.

birlik ve beraberlik her şeyi çözerdi de bizde sokakta gezen milyonlarca insandan bir iki kişiyle fikir ortaklığı kurabilirsiniz ancak.

beni cumhurbaşkanı yapın ; dört ayda düzeltmezsem namerdim, dermişim.

türkiye eğitimle düzelmez. üzgünüm ama türk insanı kurallara uymamayı bir beceri olarak görüyor. bu nedenle de zor kullanarak kurallara uydurmak gerekiyor. bugüne kadar hep 82 anayasasına sığınıldı. madem öyle anayasa yapılsın. önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. hazır hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak ve halk taze bir başlangıç yapacak, bütün kesimleri kapsayacak bir anayasa yapar ve alt kanunlarını da çıkarırsak herkes hukuka uymaya gönüllü rıza gösterir.

elbette ne yaparsan yap beğenmeyecek kesimler olacak ama anayasa geniş katılımlı bir refarandumla ( % 90 gibi ) yüksek oranlı bir destekle geçiyorsa o zaman kalanlar da demokrasi gereği çoğunluğa uyacak zira % 100 bir oydaşma zaten mümkün değil.

20 yıllık bir rejim ile bunlar olmaz. halkın yeniden devlete güvenmeye başlaması bankaya para yatırması lazım. ekonominin düzelmesi ancak hukuk güvencesi ile mümkün.

önce adalet, sonra liyakat esaslı yerleştirmeler ve tabiki eğitim. fakat bunları yıllardır hepimizin fikrine güvendiği ekonomistlerden dinledik, dinliyoruz ne düzeldi? daha da kötü oluyo her şey. türkiye bu saatten sonra düzelmez.

birkaç jenerasyonun ölmesi gerekiyor.

yaş 43, beni bırakız siz devam edin. düzeldiğini görmem zaten.

önce nüfusun azaltılması lazım. bu ülkeye 90 milyon fazla, ideal olan 40-45 milyon. nüfus fazlalığı yüzünden aslında her sorun. gerisini sonra konuşuruz.

batı medeniyetinin ardında yüzlerce yıllık gelişmeler, mücadeleler, yenilikler ve kanlı savaşlar var. reform, rönesans, coğrafi keşifler, dinle hesaplaşma, sanayi devrimi, felsefi kültürel düşünce hareketleri var. öyle bugünden yarına aydınlanma, çağdaş medeniyet kurma olmuyor. eğitimle filan türkiye'de bir şeyleri değiştiremezsiniz, türkiye toplumu kadar yeniliğe düşman çok az toplum vardır. dinle hesaplaşmanız ve bilimsel aklı tesis etmeniz gerekir. özgürlük ortamını ve eleştirel düşünceyi beslemeniz gerekir. insanların sürüden kopması ve birey olması gerekir. bütün bunları yapabilmeniz için dinle hesaplaşabilmeniz gerekir. dolayısıyla bunlar mümkün olmadığına göre türkiye'den ne yazık ki bir cacık olmaz. tek tek insanlar aydınlanır, entelektüel anlamda kendilerini geliştirirler, sanatla bilimle felsefeyle ilgilenip donanımlı bireyler hâline gelirler. yani tıpkı 250 senedir olduğu gibi, böyle devam eder bu süreç. siz sol grupları filan kapatarak türkiye'yi düzeltebileceğinizi "düşünün".

o güzel insanlar, güzel atlarına binip gittiler cümlesi ülkemizi terkedip yurtdışında bilimsel keşif yapan bilim insanlarımız için söylenmiş olabilir.

demem o ki; beyin göçünü engelleyebilirsek türkiye 'nin düzelmesinde bir adım atılmış olur. dürüst olmak gerekirse türkiye 'nin yolu çok ama çok uzun.

mantığını duygularından üstün tuttuğu zaman.

yok eğitim, yok iktidar değişimi geçelim bunları. komple ülkeyi psikolojik tedavi karantinasına sokmamız lazım, hepimiz dahil bir şekilde. baktı diye adam vuran var bu ülkede. psikolojik tedavi en ilk. yoksa daya eğitim daya başka iktidar ne işe yarar, psikolojik tedavi karantinası. (bkz: başka türlü iflah olmaz bu ülke)

yıkıp baştan kurarak.

düzelmez şu saatten sonra. change my mind derdim ama.. halen içimde umut kırıntıları var. her bayrağımıza baktığımda ve her ataturkü görünce oluşan.. onlar da giderse zaten burada yaşamanın hiçbir anlamı yok. boşu boşuna sürünüyoruz. öylesine yaşıyoruz bir kerelik hayatı.

kısa vadeli hiç bir şey ülkenin düzelmesi için yeterli olmayacaktır, ancak eğitim seviyesi artarsa bir şeylerin değişmesi mümkün, mevcut sistemde eğitim sisteminin düzelmesi mümkün olmadığından ülkenin düzelmesi pek mümkün görünmüyor. (bkz: kısır döngü)