türklere özgü davranışlar

burda yazılan onlarca haklı tespite hak verip yine de hiçbirşeyi düzeltmemek ...

allah aşkına ye iç diye ısrar etmek.özel hayatla ilgili sorular sormak.

herhalde, erkekler için bir mekana gidince (restoran, kafe veya bar) "buraya günde şu kadar kişi gelse, hepsi şu kadar harcasa, iyi para iyi" diye hesap yapmak ve bir gün böyle bir yer açmaya karar vermektir.

ağzında kürdanla dolasmak, tam bir türk işi.

ışık sarıya geçince gaza abanmak.
içeceğin son yudumuyla yemeğin son lokmasını denk getirebilmek.
pilavın, makarnanın yanında ekmek yemek.

ilk seferde aklıma gelenler bunlar.

çekirdekle kavga izlemek
para üstünü düz alabilmek için üstünü tamamlamak

yerlere tükürmek,
bir şey bittiğinde onu suyla çalkalayıp kullanmaya devam etmek,
yerlere çöp ve izmarit atmak vb.

çekirdek çitleyip inşaat çalışması izlemek.

ama cidden zevkli.

sürekli eleştiride bulunmak.
hastalık ve ilaç konusunda uzman olmak.

elalemin düşüncelerini kendi isteklerinden üstün görmek.

kına gecesi gelini ağlatıp sonra kaldırıp oynatmak.

çalışan iş makinelerini ve/veya inşaat alanını izlemek.

senin paran burda geçmez diyerek hesap ödemek
sanki zorunluymuş gibi akraba ilişkilerine aşırı önem vermek
aynı binada,sınıfta,ofiste vs herkesle fazla samimi olmak
geçinemeyeceğini bildiği halde 11 çocuk yaparak allah verdi demek
namaz kılıp oruç tutup her naneyi yemek

bunu bizden başkası yapmaz aga.
yerde ne varsa aynı muameleyi yaparız.

bir esnaftan alışveriş yaptığında para eksik çıkarsa "sorun değil" demesi veya bu seferlik benden olsun demesi.* buna benzer bir şey iran esnaflarında var fakat onlarınki insanı sinirden deli eder. taruf mu taruk mu bir adetleri var ki sinir eder insanı. yemek yersin ödeme yapacaksın para uzatıyorsun adama, adam almıyor. yok ısrar ediyorsun yine de almıyor. taksiden ineceksin para veriyorsun almıyor. bunu ciddiye alıp gerçekten vermeden çıkarsanız arkanızdan koşup "taruf yaptım ben sana anlasana."* diyor sonra parayı alıyor tabii.

bu olayın arkasında aslında güzel bir düşünce ve olumlu bir anlam yatsa da iran kültürünü bilmeyen biri için en başta garip gelebilir. burada uzun uzun anlatmaya gerek yok ama bununla ilgili bir girdi yapacağım yakında.

doğru yazılışı: (bkz: taarof)

eve gelmiş bireye geldin mi diye sormak???
kapıya gelen kişiye kimsin diyince kişinin kendini tanıtmadan benim demesi diye uzayıp giden bir çok davranış silsilesi.

kim o? dendiğinde "benim" diye cevap vermek.

katilleri kamusal alanda tespit edip themis'in kılıcının önüne atmak konusunda türklerin hakkını vermek gerekir. burada müge anlı örneğinden başka netflix yapımı dont fuck with cats hunting an internet killer isimli true crime belgeselinde hayatı işlenen narsisizm, zoofili, nekrofili, kanibalizm gibi seksüel patalojik bozuklukları ve depersonilizasyon bozukluğu olan kanadalı homoseksüel porno yıldızı ve seri katil luka rocco magnotta'yı berlin'de ihbar eden türkten bahsetmezsem olmaz.

--! spoiler !--

katil, önce abd'de kuzey eyaletlerinin birinde kedileri poşete koyup elektrikli süpürgeyle boğarak öldürüyor ve sonra ölü kedilerle bir peluş oyuncakmış gibi oyun oynuyor. bu görüntüleri bir video paylaşım sitesinde "1 boy 2 kittens" başlığıyla paylaşınca hayvan severlerin radarına takılıyor. onu yakalamak için bir facebook grubu kuruyorlar ve katilin dijital ayak izlerini araştırıyorlar. zamanla bu iş katil için bir eğlence aracına dönüşüyor ve daha çok görsel yüklüyor. toronto, kanada'da üniversiteye başlıyor ve asyalı bir mühendislik öğrencisi olan jun lin 'i çok vahşice ...! öldürüyor :'( bu adam tam bir canavar. cinayetlerin hepsini kayda alıyor ve görüntüleri kesip biçerek bir hikaye yaratıyor. jun lin'i öldürdüğü kayıtta (gbkz: temel içgüdü) (basic instinct) filmine gönderme yapıyor.

cinayetin detaylarını belgeselde biraz anlatıyorlar ama dedektifler bile anlatırken dona kalıyorlar. hatırladıkça kusmak istiyorlar. kurbanın karnını bir tornovidayla defalarca delerek öldürdükten sonra uzuvlarını testereyle kesip bedenine tecavüz ediyor. küveti doldurup uzuvlarla ve kafayla plastik ördek gibi oynuyor. popo kısmındaki dokuları kesip yiyor ve bir köpeğe yedirtiyor. sonra köpeği de öldürüyor. bütün bunları yaptıktan sonra daireyi temizliyor ve cesedi eski bir bavula kilitleyip çöpleri tahliye borusundan sokağa atıyor.

kanada polisi cesedi bulduğunda eller ve kafa yok. bu manyak ellerden birini muhafazakar partinin binasına diğerini iktidar partisinin binasına postayla yolluyor. üstelik hiç bir saklanma belirtisi ve şüpheli davranışı yok. resmen bir korku filminin baş aktörü gibi. işin tuhaf yanı kanada polisi çöpte luka rocco magnotta isimli bir öğrenci kartı buluyor ama bunun kafasız cesete ait olduğunu düşünüyorlar. bütün bunlar olurken hayvan sever facebook grubu kanada polisine defalarca mail atıyorlar, twitterdan yazıyorlar yine de tınlayan yok.

katil kanada'dan fransa, paris'e seyehat ediyor ve orada paris polisi kimliğini bildiği halde bulamıyorlar herifi. tabi hakkında interpol kırmızı bülten yayınlamış; artık her haber kanalında konuşuluyor, günlük gazetelerde manşet oluyor. herifin adını biliyorlar, kameralarda açık açık görülüyor, telefon numaralarından birini de biliyorlar, iki ülke arasında istihbarat da var ulan bulun şu adamı demi??!!

yok bulamıyorlar. herif berlin'de bir internet kafeye giriyor ve kendi adını interpol resmi internet sitesinde ararken internet kafenin sahibi olan kadir anlayışlı "bu herif neye bakıyor acaba" diye çaktırmadan bakarken interpol sayfasını görüyor ve hemen alman polisine haber veriyor. polis dedim ama güvenlik kamerası kayıtların baya askeri kıyafetli izbandut gibi 10 tane adam gelip katili mendil gibi alıp götürüyorlar. yani kırmızı bültenle aranan sapık katili bir türk tanıyor ve katilin şovu burada bitiyor.

--! spoiler !--

jun lin, toronto üniversitesinden mühendis çıkacaktın. fakir ailene onlar yaşlandığında sen bakacaktın. eşcinsel olduğun için onlardan korkup kaçtın, kıyamam sana. amerika-kanada özgürlükler ülkesi gerçekten. bu insanlar o kadar özgürler ki senin gibi bir asyalı'yı umursamama özgürlükleri bile var.
ah jun lin, bu özgürlükler ülkesinde o kadar sarhoş oldun ki dandik bir siteden bulduğun herifle seks videosu çekecek kadar özgürlük sarhoşuydun.
ve jun lin, seni öldüren canavarı senin gibi göçmen bir türk, alman polisine ihbar etti. işte canımı acıtan denklem bu. neyse ki küllerin vatanına geri döndü jun lin. ailen hep seni sevecek ve vicdan azabıyla geri kalan ömürlerini geçirecekler. keşke sana baskı yapmasalardı, keşke senin için aşkın ne demek olduğunu anlayabilselerdi, cinsiyetlere bu kadar önem atfetmeseydiler.
jun lin, ruhunu kimse bölüp parçalayamaz. dünya'yı ve bizleri düşünme. tutku duyduğun şeyi yap gittiğin yerde. sen masumsun.

bu satırları katille empati kurmamanız için yazıyorum. tüm bu cinayet filmleri, belgeselleri, sahte süper kahramanlar, joker gibi kötü karakterlere sempati beslenmesine sebep oluyor. katilin, tecavüzcünün, manyağın, delinin yüceltildiği bir toplumda yaşamak istemiyorum. lütfen siz de bunların bilincinde olun.
17 yaşındaki yeğenine tecavüz eden amca mahkeme çıkışı davulla karşılandı olay yeri mardin

“hesabı kim ödeyecek?” kavgası.

sıradışı olan çoğu şey bize aittir.