olgunlaşma ile ilgili olabilir mi bilmiyorum, belki yaşadığım onca ağır olaydan sonra düzlüğe çıkmam, hali hazırda çocukluğumun pek aydınlık olmamasıdır. önümdeki süreçte nedense iyi şeylerin beni beklediğine dair bir his var içimde. tanı şöyle ki zaman akıyor hızla bunu her geçen yıl daha net fark ediyorum ama zamanla birlikte kendi karakterim, istediklerim ve iç dünyam da oturuyor gibi. yani küçükkende hayatı severdim ama son zamanlarda yaşadığımı da hissediyorum ve bunu hala tam olarak içinden çıkamadığım depresif ruh halime göre söylüyorum. şu uyku sorunlarımıda halledersem çok müthiş olacak.
devamını gör...
gözlemlerime göre çocukluğu kötü geçen insanlar, çocukluktan uzaklaştıkça hayatı daha fazla sever hale geliyorlar. ben de onlardan biriyim, hatta çevremde böyle çok insan var. yıllar geçtikçe insan, çocukluğun zorlu yaşantılarını daha iyi yorumlayabilir hale geliyor, o geçmişte öğretilen kalıplaşmış düşüncelerden sıyrılabildikçe kendini daha iyi hissediyor. en güzeli de o karamsarlık bulutlarının yavaş yavaş dağılmaya başladığını hissetmek... insanın en büyük yanılgısı, tüm insanlığın içine doğduğu ailedeki insanlar gibi olduğu fikrine kapılmasıdır. o ailede insana kötü şeyler yaşatan o insanlar, tüm insanlığı temsil etmiyor ama insan, belli bir yaşa kadar çoğunlukla bilinçsiz olarak o fikirden sıyrılamadan yaşıyor. insanlardan korkuyor, insanlara güvenmekte güçlük çekiyor falan ama neyse ki, zamanla daha çok insan tanıdıkça, iyi insanların olduğunun farkına varıyor ve onlarla birlikte de hayatı güzelleşiyor. istersen dünyanın en güzel yerinde yaşa, pek bir önemi yok bence çünkü, bir yeri güzelleştiren oradaki insanlardır. o yüzden de iyi insanlara denk gelmeniz ve günden güne hayatınızın güzelleşmesi dileğiyle...
devamını gör...
bu biraz da zamanın azalması ile alakalı.
hani daha genç iken bir konu açıldığında diyordun ya "ohoo daha zamanım var benim" diye.
hatırladın?
heh işte o zamanın artık eskisi kadar çok kalmayışından dolayıdır.
savurganlık yapamıyor olmandır (artık)su gibi akıp giden hayat karşısında.
artık erteleyemiyor olmandır bazı şeyleri yukarıda bahsettiğim şekilde.
-ki eminim bazı şeyler için geç kaldığını felan da düşünüyorsundur muhtemelen.
hayatı sevmek...
bu biraz da kavgalarından, hırslarından, çekişmelerin ve mücadelelerinden kendine zaman ayırmayışının, kendini yiyip bitirmenin ve ortada (artık)pek birşey kalmayışının da verdiği de bir histir.
hayatı sevmeyi istemek pişmanlıklar ile, keşkeler ile geçmiş bir gençliğin, kavgalar ve mücadeleler
ile zayi olmuş bir hayatın artık durulduğu o yerde mola vermek isteyişimizdir.
hayatı sevmek, yorulduğumuzu fark edip "biraz soluklansam iyi olur" demektir aslında.
durulmaktır hayatı sevmek.
farkında olmaktır mutlu bir halde temiz bir havayı ciğerlerine çektiğinde aldığın nefesin sadece oksijen olmadığının.
nefes almanın bir tadı vardır ve işte bunun farkında olmaktır artık "hayatı sevmek"
ben kendimi ne kadar parçalamışım diyerek pişmanlık içerisinde göz yaşı dökmektir belki de bilinmez.
"hayatı sevmek"
umarım bunca şeyden sonra tadını alabileceğimiz bir hayatımız kalmıştır.
huzurla.
devamını gör...
sınıfsaldır.
devamını gör...
gidiyon dayi simdi sevme sirasi mi dedirtir.
devamını gör...
az aklı olan 40>= yaş bireylerinin yapması gereken eylem. diğer türlü ne sabah olur ne akşam olur.
devamını gör...
yaş almakla birlikte altını doldurduğumuz, kafada ampul yaktığımız bir kaç bir şey oluyor. belirsizliklerin kabullenişi, akışın içinde kaybolma işini bir nebze becerebilme, beklentiyi azaltma gibi şeyler bunlar.. hayatı sevmek denilemez bence buna biraz daha hakim olma veya tecrübe denilir aslında. az buçuk kestirebildiğinde güven gelir. bu güven aşırı tepkileri azaltır, zararlı duyguları süzer biraz daha yaşama konforu sağlar. öte yandan deneyim edindiğiniz zorluklarla birlikte tanıdık olan ve bu rahatsızlık veren duyguların içinde ne olursa olsun keyif denilen tatlı şekerlemeyi yalayabilme ehliyetine sahip olabiliyorsun. çok affedersiniz belki kaba bir tabir olacak ama bokun içinde kenarda çay içebilecek bir kafaya sahip olabiliyorsun. tekrar eden şeyler bunlar çünkü zamanla kötü duygulara çakılı kalmaktansa onlardan ne kadar sıyrılabilirim kötü günün karı ne olabilir düşüncesine kapılıyorsun. değmiyor yani hiçbir şeye.. o boş ver arkadaş sev geç butonu..
devamını gör...
yukarıda yazılanları okudum mantıklı geldi. kötü bir çocukluk yaşayan insanlar için geçerli olabilir.

çan eğrisi geldi aklıma, misal ben güzel bir çocukluk geçirdim yaş aldıkça hayattan soğudum hatta şu sıralar tiksinme evresini yaşıyorum.

yani sözün özü geçmiş bağlarla ilgili alakalı bir konu gibi duruyor.
devamını gör...
zaman zaman böyle hissediyorum, daha çok şey öğrenip olgunlaşmakla ilgili olabilir. ama zaman zaman da tam tersi, nefret ettiğimi hissediyorum. her şey çok hızlı bir şekilde yokuş aşağı gidiyor gibi. günüme göre değişiyor. fikirlerim hızlı değişir. bana güven olmaz.
devamını gör...
(bkz: yaşlanmak)
devamını gör...
o ondan değil öyle de değil ancak gençlerimizin hevesini kırmayalım. bırakalım yaşasınlar, bırakalım sevsinler. zaten beni bir lafa tutarsanız asla bırakmam. -bu son uyarımdır-
devamını gör...
kötü bir çocukluk geçirdiğim doğrudur ama hayatı sevmenin sebebi çocuklarıma iyi bir çocukluk yaşatmış olmakla alakalı. yaşlanmakla alakali değil.
devamını gör...
illa bişey alarak hayatı sevmem gerekiyor ise bunun öznesi yaş olmaz bende haaa bak yatlar katlar değerli taşlar olur o halde tabikide severim ama yaş olmaz hiç olmaz hatta
yaş alarak deniyorum ama sevemiyorum yani olmuyor
devamını gör...
bebeklik, çocukluk ve gençlik yıllarımın çoğunda bedenen ve ruhen sağlıklı değildim bu sebeple hayatı sevmeye yeni başladım. tabi ki olgunlaşmış olmanın getirdiği bir kabullenme ve başıma gelen olayları yorumlama kabiliyetim de gelişti ama en azından hayatımın somut olarak acı çekmediğim bir dönemindeyim. çektiğim tek acı yoga matı üzerinde düşmekten kaynaklanan keyif morlukları. onları da görünce mutlu oluyorum.
hastalığım da bana verilmiş bir mükafattı ama o zaman bunu anlayabilecek bir ruh halinde değildim. yaş aldıkça öfkem azaldı yerini şefkate bıraktı. karanlık sarmalın etrafını renklendirdikçe hayatı çokça sevmeye başladım.
devamını gör...
ülke bu derece korkunç bir bilinmezliğe giderken hayatı sevmek de ne bileyim..
sevilecek bir hayat bırakmadılar ki.
hiçbir sorunu olmayan mutlu bir insan olmana bile izin vermiyor bu ülke. kendi halinde takılıyorsun ama başına bir iş gelir mi korkusuyla yaşıyorsun. en basit bir örneği; özgürce sokağa çıkabildiğim bir hayatı tabii ki severdim mesela.
yaş aldıkça kendi başınalığın da artıyor hoş bir şey değil ki. ailemin dizinin dibinde güzel yuvamızda hayatı gayet de seviyordum. ama bu şartlarda mümkün değil.
devamını gör...
(bkz: nasıl oluyor lütfen söyleyin)

"uzadıkça kısalan ömre huzur aşısı zerk etmekten" aciz insanlar için bir ütopya, ama bunun bir ütopya gibi hissettirmesi yaşlandıkça hayattan nefret etmek anlamına gelmeyebilir tabii. en azından benim için böyle ilerlemiyor.

sadece hayattan zevk alma beklentisinin kaybolması, uyuşmak, zaman öldürebilmekte her gün daha hünerli olmak ve daha bir sürü şey...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yaş aldıkça hayatı sevmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim