1.
21.yy da insanoğlu halen varoluşu anlamlandırma çabasındadır. konu hakkında bir çok farklı alanda bir çok farklı fikir vardır. insanoğlu hakkına net bilinen bir şey var ise o da üreme güdüsüdür. aslında bu da hayatta kalma içgüdünün bir parçasıdır.
soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
devamını gör...
2.
yaşamaktan değil de yaşayamamaktan yorulduk. gün geçsin diye saat tutmaktan, oh bugün de bitti diye yatmaktan, ay sonunu nasıl getireceğim diye telaşlanmaktan yorulduk.
devamını gör...
3.
farkındalık sahibi olan her zihnin yaşadığı sıradan olay.
devamını gör...
4.
“ keşke cahil olsaydım.“
edit: bazen durup kendi kendime soruyorum “ ne uğruna bu anlamsız boşa çaba” sonrada fazla düşünmemeye çalışıyorum işte...
edit: bazen durup kendi kendime soruyorum “ ne uğruna bu anlamsız boşa çaba” sonrada fazla düşünmemeye çalışıyorum işte...
devamını gör...
5.
öyle aslında ama daha yeni başlıyor, bir taraftan da benim için.
daha çokk yorulacağım için bunların önemi yok.
daha çokk yorulacağım için bunların önemi yok.
devamını gör...
6.
insanın soluklanacağı bir omuz olmayınca, yorulduğunu çabuk hisseder.
devamını gör...
7.
yaşamaktan yorulmak değil, yaşadığı şartlar altında ezilmekten yorgun düşmüş insan vardır. hayatın kişiye getirmiş olduğu sorumluluklar ve sorunlar üzerine, çabası savaşı onu yaşamaktan soğutmaya yetmiştir.
devamını gör...
8.
bir 150-200 yıl önce yaşasak çok da farkında olmadan kabulleneceğimiz hayat şartlarının, bugün her şeyden anlık haberdar olma, diğer toplumları gözlemleyebilme olanakları sebebiyle karşılaştırma yaparak hakketmediğimizi düşündüğümüz hayat şartlarından yorulmak.
devamını gör...
9.
yaptığım ya da yapmadığım şeylerin en sonunda aslında hiçbir farklılık yaratmadığını/yaratmayacağını gördüğümde hissettiğim histi. abim kardeş istedi diye olmuşum, amacım ne olsun?
devamını gör...
10.
yorulmamak elde mi? ben bu robotsu yaşama alışamıyorum sözlük, akıntıya bırakamıyorum kendimi. ve insanın leş bir şekilde neler için ne haller düştüğünü görünce daha da yoruluyorum.
devamını gör...
11.
anıların yoğunluğu da bu duyguyu uyandırır. bir yerlerden geçersin hatıran canlanır, birini görürsün maziye gidersin, sonra dersin ki ne çok yaşamışım. yorulmuşum.
devamını gör...
12.
amaçsız kalmış ve çabalamayı kendine zul gören insanın içinde bulunduğu durum. hayatı seversen yorgunlukların tatlı olur ve bunu isyan eder bir tınıda söylemezsin. sevdiğin bir hobi ile ilgilenmek gibidir. hobi ile uğraşırken amaç yaparken zevk almaktır sonunda olan somut şey değildir. emek harcamış olmandır. yoksa gider alırsın her ne ise. hayatta böyledir. çok yoruldum dediğim anlar olmadı değil ama yaşamak bir sanattır. sanatçı gözüyle bakmayı denemek lazım.
devamını gör...
13.
son bir yıldır daha da ağır yaşanan yorgunluktur. salgın son buldugunda tekrar enerji ve yaşam sevinci ile dolmalıdır insan. umut varsa yorgunluk olmaz.
devamını gör...
14.
açıkçası onca yaşadığıma, onca acıya ve zarara rağmen nasıl hala yorulmadım merak ettiğim durumdur. bir an bi'yorgunluk, bi'buhran geliyor sonra bi bakmışım brezilya örgüsü nasıldır onu araştırıyorum. e dünyaya geldik bi'şekilde yaşayacağız. bunu bu kadar buhranla soslamak elzem mi?
ha yarın ölecek olsam ona da güler geçerim. ben bi hakkıyla yaşayayım da bakalım... ölmüşüm, yaşamışım ohooo....*
ha yarın ölecek olsam ona da güler geçerim. ben bi hakkıyla yaşayayım da bakalım... ölmüşüm, yaşamışım ohooo....*
devamını gör...
15.
5 yıldır herkes hayatını yaşarken kendimden ödünler verip üzerime düşen her şeyi yapıyorum. ailesinin sahip çıkıp büyüttüğü herkes bir iş buldu, bulamasa da bir şekilde mutlu oldu ailesiyle. ben de yıllardır, beş yıldan da fazla çırpınıp duruyorum. daha bu sabah freelance iş baktım. sonra da gidip facebook'ta akrabanın keyifle sürdüğü hayatı gördüm, en son da evlenen kuzenimin fotoğrafının altına "hayırlı olsun" yorumu yaptım. şu kuzene sahip çıkıldığı gibi sahip çıksalardı adam olurdum. size de bana da yazıklar olsun.
devamını gör...
16.
bu zamana kadar hep isyan ettim iş hayatımda tabiri caizse. şu anki isyanım, c.tesi pazarı tatil olan bir işim olmaması. bakalım bu isteğim de gerçekleşince nasıl bir isyanım olacak.
keyif aldığın bir yaşam şekli seni yormaz dediğim durumdur.
keyif aldığın bir yaşam şekli seni yormaz dediğim durumdur.
devamını gör...
17.
yaşamaktan değil de yaşamaya çalışmaktan, yaşadığımı sanmaktan yoruldum. meğer günü geçiriyormuşum sadece. nefes alıp verebilmeyi yaşamak sanıyormuşum. hayatım yokmuş ki benim. hayatta kalmayı yaşamak sanıyormuşum.
devamını gör...
18.
belirli bir psikolojik rahatsızlığınız olsun olmasın, çoğumuzun hissettiğidir bu.
devamını gör...
19.
20.
bence insanlar yaşamaktan değil, beklediği, hak ettiğine inandığı yaşamı yaşamayı beklerken yoruluyor. istediğimiz yaşamlara kavuşmak bazen yıllar sürüyor ve arada öylesine geçmiş yılların telafisi de yok. buna üzülüyor insan. en güzel yaşlarının bomboş ve bombok geçmesine.
devamını gör...