yazarlardan riyakarlık örnekleri

arkadaşlarınızda, tanımadığınız insanlarda, hikayelerde, masallarda, belki en yakınınızda gördüğünüz, belki de sizin yaptığınız riyakarlık örnekleridir.

*yayında kullanacağım başlıktır*

muhakkak tanık oluruz böyle davranışlara.

sağda solda insan hakları naraları atarken, gitti kafe de çalışanları azarlayan,

en çok sevgiden dem vurup da ilk kendisi aldatan,

saygıdan bahsedip arkadan konuşan,

yaşamadığı halde yargılayan,

bilmediği halde konuşan,

yapma deyip yapan,

muhakkak vardır bir örnek aklınıza kazılan.

herkes riyakardir biraz. karsindaki bozulmasin diye iyi niyetinden dolayi gosterdigin bir tebessum bile riyakarliktir. insan olmak boyle bir sey. house hazretlerinin de dedigi gibi herkes yalan soyler. ve herkes ölür.

kimi yazar hayatın sadece pozitif yanını kaleme alır. sanki hiç hayat mücadelesi vermemişcesine, stresle başa çıkmak zorunda kalmamişcasina. bazı eski romanları okuyunca o yılları tarihin en güzel yılları gibi hissederken tarihte o yıllarda savaşlarda bircok insanin canindan olduğu gerçeği yüzümüze çarpılmış bi tokat hissi yaratır.

alçak gönüllü olunca tepeme çıkılmaya çalışıldığından beri neyim var neyim yok göze sokuyorum. bunların içinde en çok tercih ettiğim yaptığım iyilikler. g*t contası kendi kendine iyilik yapamıyor, sürekli bir kulp buluyor çünkü.

yabancı değil tanıdık iş yapsın diye , çağırdığım arkadaş , bir arkadaşı ile geldi malı aldılar fiyatta anlaştık o gün saramadık hayvanı ertesi gün arkadaşım gelmedi yanındaki it geldi neyse hayvanı kamyona sardık bu sefer dedi ki kilo ile alayım bunu kardeşim anlaştık işte ver parasını götür git dememe rağmen diretti tamam dedik madem öyle olsun hakkıdır neyse kilosunu çektik vereceği paranın üstüne 1500 tl daha vermesi gerekiyor kiloya göre ilk anlaştığımız parayı verdi geri kalanını iki gün sonra dedi arkadaşı aradım dedi ver gitsin tanıdık yamuk olmaz bu it gitti sonra aradı kantar bozukmuş 90 kilo oynuyor dedi , tamam dedim getir malı al paranı , aradan az geçti tekrar aradı dedi ki hayvan kamyondan atladı ölüyor , sen kapat dedim arkadaşımı aradım dedim ki senin eleman böyle böyle diyor yalan söylüyor bana böyle miydi sizin alışveriş falan bana ben çözerim dedi bir daha da ne arayan var ne soran. aldatmaya çalışıp aldatamadılar hem borçlu kaldılar hem de yalan söylediler yapacağınız işin ya riyakar popolar.

kendisi yardım istediğinde asla geri çevirmediğim bir arkadaşım* vardı, yardım etmenin öneminden bahseden biriydi. bir kere çalışırken ona ihtiyacım olmuştu. zor bir andaydım, ve istediğim tek şey ben 5 dakika müşteriyle konuşurken yanımda durmasıydı. ve iş yerinde bana yardım edebilecek tek kişi oydu, çünkü tercüme yapacağım dili konuşan sadece ikimiz vardık. kendisine güzelce açıklamama rağmen oturduğu yerden kalkıp iki dakika yanıma gelmedi yahu. hayır yardımlaşma konusunda daha önce bir yorum yapmasa ya da o an meşgul olsa yine bir beklentim olmazdı ama durum bu olunca kendimi biraz kötü hissetmiştim sağ olsun.

zaman zaman özellikle insan ilişkileri konusunda benim düştüğüm durum.

kimsenin arkasından konuşmayı sevmem ve arkamdan konuşulduğunu duyarsam hoş karşılamam.

ama özellikle yakın arkadaşlarla otururken birinden konu açıldığı zaman eğer sevmiyorsam, bir anda kendimi hunharca söverken buluyorum, belalar okuyorum, beddualar ediyorum, lanetler kusuyorum. elimde değil. ama kimsenin arkasından da konuşulmamalı be pislik cranium.

aldatan aldattım diyebilecek..
aldatıyor sonra_vallahi ben yapmadım/benle alakası yok/seni çok seviyorum handan-fuat_
yedin mi bir b.k..
söyleyeceksin adam gibi..ama öyle al sana bir kaya nerene dayarsan daya gibi değil..
bu itirafın ana fikri: karşındakine sana dair karar verme kabiliyeti vermen.. ayrılır mı devam mı eder?!?
en büyük riyakarlik aldatıp aldattığını inkar etmesi..
midem kalktı yine..

en büyük örnek hdp denen pkk uzantısı siyasi partidir. özgürlük halkların kardeşliği vb naraları atıp da diyarbakırdaki evlat nöbetini görmezden gelmeleri.
2. sosyal medya hümanistleri samsunda darp edilen kadını kurtarmak yerine video çeken kahramanlar mesela.. örnek çok

dedikoduyu sevmiyorum deyip her içilen çayın kahvenin yanına bisküvi misali birkaç dedikodu tüketip keyiflenmek.

'hak, hukuk, adalet, eşitlik' kavramlarını ateşli bir şekilde savunan bir insanın, yine sizin gözünüzün önünde bir kadına şiddet uygulamaktan çekinmemesi.

kötülük yapanlar kötülük yaptıklarını kabul etmezler.
dedikodu yapanlar dedikodu yaptıklarını kabul etmezler.
karşısında ki kişi ona yaptığı hataları söylediğinde yahut başka işe yaramaz eylemlerini, o kişiler (kendince doğru) kabul ederek reddederler.
o yüzden biri hatalarınızı yüzünüze vurduğunda bence ona (teşekkür de) edin. çünkü değişmeniz için bir fırsat.
(fark ettiyseniz (teşekkür de) dedim. çünkü bundan önce muhakkak ki bir sövme faslı vardır.)
neyse. anlayacağınız kişilerin (cesaret) edip kendilerine sormaları veya söylemeleri gerekenleri bir başkası onların yerine yapıyor.

büyük bir yanlış yapıp özür dilemek...

(bkz: sen özür diledin diye benim acılarım geçmiyor)

bi kadın cinayeti yaşandığında herkes paylaşıyor diye ya da beyeni almak için bütün hesaplarında üzgünüz acımız büyük vs. şeyler paylaşıp sonrada bi kadına gözlerinin önünde işgence edilirken izlemeleri, kendi eşlerine çocuklarına şiddet uygulamaları.
insanlık bitmiş dedirten şeyler.

ailelerin çocuklarının yanında ,çocuklar doğdu doğalı sigara içip büyüyünce de sigara içmek zararlı naralari atıp,sigara içince de kızmaları.

namaz kılıp, kuran okuduğunu söyleyen, evinin, cami yanında olmasını isteyen birinin; bunu, esasında riya için söylediğine bizzat şahit olmuşluğum. (bkz: cuma mı o da ne)

riyakâr, ikiyüzlü anlamına gelen bir kelime. toplumu, adeta veba gibi saran bir davranış şeklidir. öyle uzaklara bakmaya uzun uzadıya aramanıza gerek yok. toplumun hemen her kesiminde görebilirsiniz bu insanları. çünkü toplum baştan ayağa riyakarlık vebasına tutulmuştur. nedeni basittir; ikiyüzlülük oldukça karlıdır. platon da devlet kitabında toplumda en kazançlı kişilerin riyakarlar olduğunu örnekleyerek oldukça iyi anlatır.
ahlaklıymış gibi davranan iş adamı vergi kaçırarak işçilerin hakkını çalarak daha da zengin olur. ahlaklıymış gibi davranıp bunlara zemin hazırlayan politikacı da hem para hem şan şöhret kazanır. kadın haklarını savunup bundan prim yapıp evde karısını döven spiker de kazanır.
asıl mesele insanların kâr getiren ahlaksızlığı mı yoksa kâr getirmese bile ahlaklı olmayı mı seçecekleridir ki tanrı bile kendi yarattığı insanlara ahlaklı ve iyi kul olmaları karşılığında cennet vadettiğine göre çoğunluğun neyi seçtiği cevabı bariz ortadadır.

geçen gün bir youtube kanalında izlediğim bir videoda trans seks işçisinin anlattıkları çok dikkatimi çekti.

ilk cinsel deneyiminde temizlenmeyi tam olarak biliyor muydun diye sorulunca "bana bunu bir imam öğretti." dedi.
translara lut kavmi deyip lanetler eden imam efendi dinde temizliği en iyi ben bilirim deyip, duş başlığının hortumunu trans arkadaşın arkasına sokup temiz su gelene kadar yıkaması gerektiğini anlatmış.

bir diğer dikkatimi çeken de yağız delikanlı görünümlü erkeklerin üstünü başını çıkarınca sütyen ve tanga giydiğini görmesi.
sorsan delikanlılığın kitabını yazarlar; erkek adam öyle yapmaz, böyle bakmaz, şöyle konuşmaz gibi kalıplarla yaşarlar. bu tarz konuşan erkekler hep pasif gay oluyormuş. buna da yüzde yüz katılıyorum.

en çok müşteri evli ve doğulu erkeklerden geliyordu diyor.
doğulular batılıları ahlaksızlıkla suçluyor ya hani kadınlar mini etek giyiyor, dekolte giyiyor diye ahlaksız hatta gavur ilan ediliyor.
doğu batı çatışması yaratmak değil amacım. ama ortada bazı gerçekler var. doğuda insanlar çok fazla baskı ve zulüm altında yetiştiriliyor. bu da ters tepiyor haliyle.
mesela urfalılar yorgansız yatar oğlansız yatmaz diye bir deyiş varmış. urfalıları zan altında bırakmak istemem burada maksat insanların ne kadar riyakar olduğunu anlatmaya çalışmak.

tabii bir de evliler var. evli erkekleri anlamak mümkün değil zaten onların hayatı tam bir kaos yumağı. ben en çok bunların eşlerine ve çocuklarına acıyorum. çünkü ortamlarda karıma aşığım, çocuğum için her şeyi yaparım deyip çoluğun çocuğun rızkını seks için çarçur ediyorlar.
gerçi bunların karıları da durumdan şikayetçi olmuyor bazen. dediğim gibi evlilerin ilişkileri oldukça kaotik olabiliyor.

evet gördüğümüz gibi herkes çok namuslu, herkes on numara insan.

etrafımda olan riyakarlıkları düşününce üzüntü sardı beni. değer verdiğimiz insanlardan gördüğümüz riyakarlıklar acıtır canımızı.. acilen buralardan, bu kişilerden uzaklaşmam gerektiğini fark ettim. yeni bir hayat lazım bana.. herkes riyakar birbirine. ama benim hiç unutamadığım riyakarlıklardan birisi üniversite sınavından çıktığımda bana moral veren destek olan amcamın arkamdan babama düşük almış, çok mu okuyacak gibi laflar etmesi olmuştu. ondan sonra hiç kimseye değer vermez oldum. akraba kavramının içinde tek değer verdiğim kişi oydu. daha neler göreceğiz bu hayatta kim bilir.. her şeyi insanların arkasından değil de yüzüne söyleyin. emin olun daha az kırıcı olur.

"namus, töre" diye ortalarda gezip daima suçlu olan tarafı tutup, mağduru öldüren aşağılık tipler.