orijinal adı: the demolished man
yazar: alfred bester
yıl: 1952
suç işlemenin esper adı verilen zihin okuyucular sayesinde neredeyse imkansız olduğu bir dönemde ana karakter ben reich'in cinayet işlemeye karar vermesini anlatan bilim-kurgu romandır.
yazar: alfred bester
yıl: 1952
suç işlemenin esper adı verilen zihin okuyucular sayesinde neredeyse imkansız olduğu bir dönemde ana karakter ben reich'in cinayet işlemeye karar vermesini anlatan bilim-kurgu romandır.
(bkz: hugo en iyi roman ödülü)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "frompluto" tarafından 14.08.2021 22:00 tarihinde açılmıştır.
1.
1953 ve aynı zamanda tarihteki ilk hugo ödülü'nün sahibi olan eser, alfred bester tarafından yazılmıştır.
cinayet işlemenin imkansız görüldüğü bir toplumda, katillik güdüsüne sahip birinin, ben reich'in, bu eylemi gerçekleştirmek için neler yaptığını okumak keyifliydi.
cinayet işlemenin imkansız görüldüğü bir toplumda, katillik güdüsüne sahip birinin, ben reich'in, bu eylemi gerçekleştirmek için neler yaptığını okumak keyifliydi.
devamını gör...
2.
alfred bester tarafından 1952 yılında kaleme alınmış ve parça parça yayınlamaya başlamış bir hikayedir. sonrasında kitaplaştırılmıştır. dilimize ilk olarak 1973 yılında ''anarşist'' adıyla sonrasında ''24. yüzyılda cinayet'' ve en nihayetinde 6:45 yayıncılık tarafından ''yıkım’a giden adam'' olarak çevrilmiştir. yani anlayacağınız bizim dilimizde bol isimli bir romandır *
bilim kurgu edebiyatı açısından önemli eserlerden biri olarak değerlendirilebilir. hikâyenin baş kahramanı ben reich kapitalist dünya içerisinde saygıda kusur etmeyeceğiniz (!) önemli abilerden birisidir. herkesler onu çok sever. zira patrondur. parası gani, kendisi fani aynı zamanda efendi ve kibar bir adamdır. bir de pek yardımseverdir. yemez yedirir, içmez içirir. yani dışarıdan baktığınızda ideal insan tipinin vücut bulmuş halidir. kimseye nanik yapmayan ünü ve gücü dünyayı bile aşan bu adam sizi biraz hayrete düşürebilir, o yüzden sakin kalmanızda fayda var * mevzu 24. yüzyılda geçiyor ki o yüzyılda artık cinayet diye bir şey yok. bunun sebebi de düşünce polisleri. aklınızdan cinayet düşüncesi geçtiği an pat diye enseye şaplağı koyuveriyorlar. bunlara esper adı verilmiş. locaları bile var. masonik polis örgütü gibi bir şey * bu hikâye minority report'un babası olarak da nitelendirilebilir.
tabi hikayenin akışı, çekişmeler, tasarılar ve sanrılar hakkında ipucu vermeyeceğim ki, tadınız kaçmasın. bilim kurgu severlerin muhakkak okuması gereken bir kitap. özellikle philip efendinin azınlık raporunu okumuşsanız ve vay be falan demişseniz, babasını muhakkak okumanız lazım ki o hikâyenin de nesebi belli olsun * *
şu güzel alıntıyı da koyup yolumuza bakalım;
“eğer bir adamın topluma karşı gelecek yeteneği ve cesareti varsa, o, kesinlikle ortalamanın üzerinde demektir. onu durdurmak istersiniz. onu düzeltir ve daha değerli bir hale döndürürsünüz, kazandırırsınız. ondan kim vazgeçebilir? bunu yapmayı yeterince sürdürürseniz, geriye sadece koyunlar kalır.”
bilim kurgu edebiyatı açısından önemli eserlerden biri olarak değerlendirilebilir. hikâyenin baş kahramanı ben reich kapitalist dünya içerisinde saygıda kusur etmeyeceğiniz (!) önemli abilerden birisidir. herkesler onu çok sever. zira patrondur. parası gani, kendisi fani aynı zamanda efendi ve kibar bir adamdır. bir de pek yardımseverdir. yemez yedirir, içmez içirir. yani dışarıdan baktığınızda ideal insan tipinin vücut bulmuş halidir. kimseye nanik yapmayan ünü ve gücü dünyayı bile aşan bu adam sizi biraz hayrete düşürebilir, o yüzden sakin kalmanızda fayda var * mevzu 24. yüzyılda geçiyor ki o yüzyılda artık cinayet diye bir şey yok. bunun sebebi de düşünce polisleri. aklınızdan cinayet düşüncesi geçtiği an pat diye enseye şaplağı koyuveriyorlar. bunlara esper adı verilmiş. locaları bile var. masonik polis örgütü gibi bir şey * bu hikâye minority report'un babası olarak da nitelendirilebilir.
tabi hikayenin akışı, çekişmeler, tasarılar ve sanrılar hakkında ipucu vermeyeceğim ki, tadınız kaçmasın. bilim kurgu severlerin muhakkak okuması gereken bir kitap. özellikle philip efendinin azınlık raporunu okumuşsanız ve vay be falan demişseniz, babasını muhakkak okumanız lazım ki o hikâyenin de nesebi belli olsun * *
şu güzel alıntıyı da koyup yolumuza bakalım;
“eğer bir adamın topluma karşı gelecek yeteneği ve cesareti varsa, o, kesinlikle ortalamanın üzerinde demektir. onu durdurmak istersiniz. onu düzeltir ve daha değerli bir hale döndürürsünüz, kazandırırsınız. ondan kim vazgeçebilir? bunu yapmayı yeterince sürdürürseniz, geriye sadece koyunlar kalır.”
devamını gör...