yazar: muzaffer izgü
yayım yılı: 1988
yazarın hayatından otobiyografik izler taşıyan ve ana karakter olarak kendisini anlattığı kitabıdır. muzo'nun çocuk yaşta başladığı hayat serüveni ve dram dolu yaşam öyküsünü konu edinmektedir. kitap, 1992'de aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır.
yayım yılı: 1988
yazarın hayatından otobiyografik izler taşıyan ve ana karakter olarak kendisini anlattığı kitabıdır. muzo'nun çocuk yaşta başladığı hayat serüveni ve dram dolu yaşam öyküsünü konu edinmektedir. kitap, 1992'de aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "armysuzy" tarafından 03.12.2020 20:32 tarihinde açılmıştır.
1.
bir muzaffer izgü eseridir. ilk olarak 1988 yılında yayımlanmıştır.
otobiyografik bir kitap olan zıkkımın kökü daha ilk sayfalarda samimiyetiyle içine çekiyor, kâh güldürüyor kâh insanın yüreğine bir hüzün çökmesine neden oluyor.
eserinde fakir insanların hayata tutunma çabası gözler önüne serilmiş, muzaffer izgü ve çevresinin yani. o zamanlar tam yokluk yılları, tahmin etmekten ötesine geçemeyeceğimiz zamanlar.. yine de çocukların çocukluklarını doyasıya yaşadığı zamanlar, yine sadece hayal etmekten öteye geçemiyoruz. muzo ve ailesi daha doğrusu o zamanın insanı yokluk içinde hayat mücadelesi verdiği için üzülsem de çocukluğumuzu yaşayamayıp birçok şeyin değerini tam manasıyla bilemediğimizi düşününce asıl üzülmem gereken bizlermişiz gibi hissettim.
fakat değinmeden edemeyeceğim, kitapta kısa bir yerde de olsa çocuk istismarı vakası anlatılmış. tabii o zamanlarda çocuk erkek olunca ve yapan kadın olunca (yapan dediysem, yanlış hatırlamıyorsam çocuğun kendisine dokunmasını istiyordu) o kadar üzerinde durulmuyordu belki de fakat çok rahatsız ediciydi. tabii muzaffer izgü bunu överek anlatmıyor aman yanlış anlaşılmasın.
bu noktaya da değindikten sonra, genel olarak kitaba ve anlatılanlara bakınca ne güzel bir edebiyatımızın ve ne değerli yazarlarımızın olduğunu bize hatırlatan roman diyebilirim. sadece işte bir kısımda olaydan dolayı canım sıkılmadı değil.
otobiyografik bir kitap olan zıkkımın kökü daha ilk sayfalarda samimiyetiyle içine çekiyor, kâh güldürüyor kâh insanın yüreğine bir hüzün çökmesine neden oluyor.
eserinde fakir insanların hayata tutunma çabası gözler önüne serilmiş, muzaffer izgü ve çevresinin yani. o zamanlar tam yokluk yılları, tahmin etmekten ötesine geçemeyeceğimiz zamanlar.. yine de çocukların çocukluklarını doyasıya yaşadığı zamanlar, yine sadece hayal etmekten öteye geçemiyoruz. muzo ve ailesi daha doğrusu o zamanın insanı yokluk içinde hayat mücadelesi verdiği için üzülsem de çocukluğumuzu yaşayamayıp birçok şeyin değerini tam manasıyla bilemediğimizi düşününce asıl üzülmem gereken bizlermişiz gibi hissettim.
fakat değinmeden edemeyeceğim, kitapta kısa bir yerde de olsa çocuk istismarı vakası anlatılmış. tabii o zamanlarda çocuk erkek olunca ve yapan kadın olunca (yapan dediysem, yanlış hatırlamıyorsam çocuğun kendisine dokunmasını istiyordu) o kadar üzerinde durulmuyordu belki de fakat çok rahatsız ediciydi. tabii muzaffer izgü bunu överek anlatmıyor aman yanlış anlaşılmasın.
bu noktaya da değindikten sonra, genel olarak kitaba ve anlatılanlara bakınca ne güzel bir edebiyatımızın ve ne değerli yazarlarımızın olduğunu bize hatırlatan roman diyebilirim. sadece işte bir kısımda olaydan dolayı canım sıkılmadı değil.
devamını gör...