zippodan çıkan çınn sesi

ne oluyor lan yine.

bir yazardır. severiz, okuruz. sanırım bir olay olmuş kaçırdım. meraktan başıma ağrılar girecek. olayı özetleyen yazarın cebine 50 karma puan sıkıştırırım.

bu yazara ne oldu bilgisi olan var mı ?

#1485025

dostum tuvalette ekmek mı yedin niye böyle yamuk yumuk konuşuyorsun*.

#1485066
voca.ro/13YMA7W4HWWw buyur kardeşim.

bu kardesimiz her hareketi ile sozluge renk katan charlardan birisidir. bu sebepten dolayi kendisi sevdigim yazarlardan birisidir. kendisine olan sevgimden dolayi bazi tanimlari ve basliklari hakkinda bir seyler karalamak isterim.

zippodan çıkan elveda sesi: kendisinin sozlukte olmadigi bu donemlerde zipposunun atesinden bayagi bir mahrum kaldik. birlik ve beraberlige en cok ihtiyacimiz olan su gunlerde kendisi sozluge bilmem kacinci defa donerek imdadimiza yetisti sagolsun.

mahlasini degistirip sonra tekrar geri almasi: galiba zipposunun gazi bittiginden dolayi mahlasini degistirdi. allahtan tekrar doldurdu da bu mukemmel mahlasi elf gozlerimle halen gormeye devam ediyorum. ya da cakmaktasini bitirmis olabilir.*

sözlüğün en kaliteli 5 yazarı basligindaki #1462570 no'lu tanimi: tamam anladik zippon var, milletin gozune sokma.*

#1424151 no'lu tanimi: zipponun oldugunu anlamistik, bir de zippon ile bayagi bir numara yapiyorsun. onu da ogrenmis olduk. biz bilmiyoruz maalesef ya, senin kadar maharetli degiliz.

son soz olarak ise:

bas koymusum zipponun numaralarina
atesinin rengine oldugum zippo'm
olurum zippo'm
olurum zippo'm, hey, hey, hey, hey

beni arya stark'ın bacaklarına satmış olan yazar. püü senin kalıbına! fake hesabım dedim, bağrıma bastım; bana bunu da mı yapacaktın? yazıklar olsun!

laf aramızda, seviyorum seni yazar. pek de aramızda olmadı ama olsun.

birtakım güzel tanımları var. okuyun, okutturun * ve bayinizden ısrarla isteyin. yok dese de ısrar edin. bayinizle karakolluk olun.

(bkz: süngerbob çorabı giyen yiğit) arkadaşıma değindiği güzel noktalardan ve tespitlerinden dolayı teşekkür ederim. kendisi sözlüğün eskilerinden olduğu için güzel takip etmiş yalnız şöyle absürt bir başlık da vardı : (bkz: zippo'nun ezan okunurken gitar çalmaması)
ve (bkz: meja) dünyanın en güzel bacaklarını, senin şu güzel aklına değişmem .*

#1497585

intihar etme eşiğindeyken bile dayanaksız kuruntuları yüzünden ilaç kullanmayı reddeden avel lordu. bu insanlar 10 yıl boyunca gördükleri eğitimlerde masal dinlemiyorlar kekocan. ortada bir depresyon ya da daha ağır bir ruh sağlığı bozukluğu varsa bu beyninde işlerin yolunda gitmediğindendir ve en uygun tedavisi ilaçladır. o bahsettiğin yan etkiler de ilacın alışma süresince devam edebilen etkilerdir çünkü doğrudan hormonlarına çalışıyorlar. zamanla her şey rutine girip hastalığını atlatıyorsun ve ilaçlar azaltılarak bırakılıyor.

sen zırcahil derken aslında bana değil bu işin bilimini okumuş doktorlara diyorsun. bunun da ne kadar avelce olduğunu anlatmaya uğraşmayacağım.

antidepresanlar sizi daha mutlu bir insan yapmaz sadece duygusuzlaştırır ve zombi gibi bir şeye dönüştürür. mesela ben türkiyede yaşadığım sürece ne kullanırsam kullanayım ruh halim değişmez biliyorum.

#1499313
sevgili dostum burada bana avel demen önemli değil. tartışmanın senin veya benim arama indirgenmesini istemiyorum. benim istediğim insanların bilinçlenmesi. ilaç övücülüğünüz için öncelikle marketing şirketlerini buradan tebrik ediyorum işinizi çok iyi yapıyorsunuz lan köftehorlar.
şimdi gelelim asıl mevzuya, bu konuda adam gibi son kez yazacağım :
1. si “ ortada bir depresyon ya da daha ağır bir ruh sağlığı bozukluğu varsa bu beyninde işlerin yolunda gitmediğindendir ve en uygun tedavisi ilaçladır. “ yazmışsın. hmmm gülsem mi ağlasam mı bilemedim. belli ki hayatında psikoteknik ve duygu durum tedavisi diye bir şey duymadın. oğlum en basitinden şöyle düşünün. bu ilaçların olmadığı eski dönemlerde insanlar ne yapıyordu ? takır takır kafasına mı sıkıyordu ? tabi ki hayır. sana dr. david burns “feeling god” kitabını okumanı tavsiye ederim. öncelikle şunu kafanıza iyice sokun. hayatta bizim başımıza gelen olayların aslında bizim üzerimizdeki tesiri sıfırdır. evet evet doğru duydunuz sıfır. başımıza gelen hiçbir şey bizi intihara sürüklemez aslında. bizim bu şekilde düşünmemizi sağlayan algılar ve “olayları nasıl yorumladığımızdır.” olay aslında tamamen bundan ibarettir. siz olayları nasıl yorumlarsanız, beyninizde size ona göre bir çıktı verecektir. bunun için prefontal korteks ve limbik sistem üzerine biraz araştırma yapmanızı tavsiye ederim.
2. si “doktorlar boşuna mı eğitim alıyor ?” muhabbeti. pardon hangi doktorlar ? şu 60 larda “sigara sizin için yararlıdır” deyip televizyonlarda boy boy reklam veren doktorlar mı ? ayrıca bu konuştuklarımız işin giriş kısmı olduğu için bunun doktor olmakla bir alakası yok. yani benim anatomiyi çok iyi bilmem demek beni nasıl ki doktor yapmıyorsa, anatomi bilmem için tıp fakültesi bitirmeme de gerek yok. bakın ben demiyorum ki antidepresanlar tamamen gereksizdir. buralarda daha önce de yazdığım gibi antidepresanlar bir son çaredir, son raddedir. kangren olmuş bir hastanın bacağını kesmek gibidir. siz ilaç şirketlerinin, pazarlamacıların insanları nasıl manupile edip bu bataklığa sürüklediğinden hiç haberiniz yok. burada suç sadece doktorların da değil. bunu sattırmaya zorlayan üst makamların, hatta doktora zorla antidepresan yazdıran ailelerin hakkında da en ufak bir fikriniz yok.
dediğim gibi bu algı ve yorumlama olayını anladıysak bunun depresyonun temel sebebi olduğunu kabullenin. bak bunun en büyük kanıtı sigaradır. sigarayı bırakmak da çok çok zordur ve insanlar bunun için bir sürü zorluk çekelerler, bıraktıktan sonra çok kötü bir yoksunluk hissederler. halbuki sigara içmemek için gereken tek şey sigara içmemektir. insanlar kanser oldukları halde, kolunu bacağını kaptırdıkları halde, her gün kendini bile bile öldürdükleri halde neden ısrarla sigara içmeye devam ederler biliyor musun ? bunu o minik beynin alıyor mu ? çünkü sigara konusunda algıları insanlar ve tütün şirketleri tarafından bozulmuş ve çarpıtılmıştır. bu konuyu derinleştirip asıl mevzuyu çok dağıtmak istemiyorum ama şimdi sana kalsa bir bok bilmediğin için “sigara ilaçla bırakılır, konuşmayla, olayı açıklamayla bırakılmaz” diyeceksin. ama dünyadaki birçok insanın allen carr sayesinde sadece bir kitap veya seminer ile sigarayı kolay, zorluk çekmeden, özlemeden, kalıcı olarak bıraktıklarını görünce bunun nasıl olduğunu o kafan idrak edemeyecek. çünkü algı denen şeyin nasıl bir şey olduğu hakkında en küçük bir fikrin dahi yok.

sonra bu yanlış algının bizi yönlendirdiği 2. büyük tuzak ise “escapeizm”. yani gerçeklikten kaçma olgusu.
ben bu ilaçları uyuşturucu olarak nitelendiriyorum ama önce uyuşturucu dediğimiz şeyin tanımını sağlıklı bir şekilde yapmak lazım. uyuşturucu dediğimiz kısaca bize kolay yoldan dopamin sağlayan ama aslında bizi yavaş yavaş tembelleştiren ve kendine bağımlı eden maddelerdir. şimdi basit halk uyuşturucu dendiği zaman eroin, sigara, alkol vs vs. gelecek ama kimsenin farkında olmadığı asıl uyuşturucular şuan sosyal medyada telkin yoluyla sağlanıyor. insan denen varlığın psikolojisin aslında ne kadar kolay eğilip bükülebileceğini, ne kadar kolay manipüle edilebileceğinin en büyük kanıtı ayrıca. düşünsene adam sana neyi isterse yavaş yavaş onu dayatıyor, sonra bu adamlar sözlükte gelip bana ağlıyorlar yol şöyle yok böyle diye. telkin denilen olgu zaten psikolojik seanslarda da uygulanan bir şey ama işte birçok insan bunun farkında değil. siz insan dediğimiz bu basit canlıyı gözünüzde çok büyütmüşsünüz. bir zamanlar dünya yuvarlaktır diyeni giyotine yatırıyorlardı lan. gidin şimdi neye inanıyorsanız ona inanın birader. bilgi sahibi olmadığınız konularda fikir sahibi olup bik bik ötmeyin.

ulan şu adama da saldırmayın be harbiden tatlı biri, valla yedirtmem kendisini kimseye anasını satıyım. zippo türk milliyetçisi yapacaktın beni ne oldu o iş? *

adamdır adam, seviyoruz kendisini ulan!

sakat adam. uğraşmaya gelmez. sağı solu belli olmaz. bir anda üzerinize zippo benzini atıp çakmakla yakar valla. aman dikkat.

son zamanlarda nickaltı gezmemden dolayı farklı yerlere gidecek bu durum gibi hissediyorum ya hayırlısı. neyse asıl nickaltı girme sebebim zippomla sigara yakarken o sese tanık oldum, lan ben bunu nereden hatırlıyorım derken karşıma bu başlık düştü, tesadüf müdür bilmem ama her neyse artık.

zippodan çıkan çınn sesi gibi , bazı yazar söylemlerine/tanımlarına 'tınn' sesi çıkarması gerektiğini düşündüğüm, istanbul zirvesi'nde az buçuk sohbet etme imkanı bulduğum kadarıyla iyi kalpli, hoşsohbet bir yazar kişisidir.

new york mu ?
california mı ?
yoksa florida mı ? söylesene illa amerika mı ?
ah bi yüzünü göster küçüğüm. nasıl bırakıp gittin onları ? duydum ki anlamışlar geridekiler, zippo çoktan gitmiş.
kendimden soğumuş on derece,
türkiyeden soğumuş son derece.
onlar aynı sen değiştin,
onlar aynı ben değiştim.
hıh salak zippo aptal zippo.
nasıl bırakıp gidersin zippo ?
çok kötü çocuksun zippo.
but zippo every time all alone
you mourn for days
frown for days
staring at your tv show
staring at your telephone
again
on and on
you find away
and hide away
time has come to break the walls
time has come to let it go to zippo. don't worry we fall, we get up.

ve o kokusu.. anlık nirvana resmen. sigara içmiyorum ama zippo hastasıyım.

la anladık anasını satayım amarigaya gittin, ingilizce filan ooop süper. sal bizi lan artık.

bize kılıcını göstermesi gereken* yazar.

buyurun kılıcım ( hani ninjayım ya ondan ) :

ne o ? şaka falan mı yapacam sandınız ?

#1510196 neydii bi meshur soz vardi. beyinlerimiz savassin isterdim ama gordugum kadariyla silahsizsiniz falan diye ahan o sozdeki silahsiz arkadas..

dostum meme pesinde kosmaya devam hadi.