zamanın birinde bir delikanlı varmış. işte bu delikanlının güzel mi güzel, nazlı mı nazlı, alıngan mı alıngan, her söze bir anlam yükleyen bir sevdiği varmış...

bu güzel sevgilinin saçları lüle lüleymiş. hele sarkan bir zülüfleri varmış ki delikanlı o zülüflerden gözünü alamazmış. bir gün bukle bukle sarkan bu zülüfleri ipeğe benze­tecek olmuş delikanlı. vay sen misin saçları­na ipek diyen!..
kızın suratı değişmiş, morali bozulmuş bir çok şey söylemiş  "aşk olsun sana!” diye gücenmiş. delikanlı kendini affettirene kadar akla karayı seçmiş...
yine günlerden bir gün delikanlı bu sefer de esen yele çatmış!  “ey rüzgar, dağıtma sevdiğimin zülüfle­rini” demiş. güzel kız hemen buna da alınacak bir şey bulmuş elbette...
“demek benim saçım başım çok dağınık. rüzgârı bahane edip bunu yüzüme mi vurmaya çalışıyorsun?” diye sitem üstüne sitem etmiş. delikanlı yine kendini affettirmek için dökülmedik dil bırakmamış... 

gel zaman git zaman, zavallı aşık öyle bir duruma gelmiş ki;
“ne desem zülfüyare doku­nuyor” diye bir daha zülüfleri ağzıma almaz olmuş...

işte böyle, hassas konular hakkında imalı sözler söylendiği, insanların bam teline dokunulduğu ya da damarına basıldığı durumlarda kul­lanılır bu deyim...
devamını gör...
tam yerine rast gelip manzara koymak.
devamını gör...
olacak o kadar efendim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"zülfüyare dokunmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim