kırmızı saçlı kadın

güzel bir orhan pamuk romanı. kitabin kapağını da çok sevmiştim.
kuyu, usta çırak ve baba oğul ilişkisini anlattigi kisimlar daha çok ilgimi çekmiştir.

usta çırak ilişkisini çok iyi gösteren bir orhan pamuk kitabı. kitabın adı ustanın çırağı kırmızı saçlı bir kadına aşık olmasından geliyor.

kitap gerçekten hiç beklediğim gibi değildi. genel olarak kral oidipus ve şehname içerisinde bulunan rüstem ve sührabın anlatıldığı efsane yer alıyor. -spoiler değildir.- öykü akışı olarak çok parçalanmıştı ve kitap için olan heyecanımı hep yarıda bıraktı.

ayrica sema kaygusuz ve deniz gundogan ibrisim tarafindan derlenen gaflet kitabinda da kitabin cok guzel bir elestirisi vardir. kirilgan erkeklik'ten muzdarip degilseniz okumanizi oneririm.

okuduğum ilk orhan pamuk kitabı. sevip sevmemek arasında kaldığım bir kitap. edebi dil olarak beklediğim tadı vermedi diyebilirim. olay örgüsü güzel işlenmiş sürpriz sonlu değil ama merakta bırakıyor okuyanı. bol bol mitolojiye gönderme ve bu mitler üzerinden psikolojik tahliller mevcut. kısa hoş bir roman. okunması elzem bir kitap mı hayır. işte bu şekilde sözlüklere yazmak için okunabilir.

orhan pamuk'un okuduğum ilk ve tek kitabıdır henüz. iyi bir okur değilim ancak okumayı severim. bu kitabı birkaç yıl önce okumuştum, hem de kısa bir sürede. zaten çok uzun bir kitap değil ancak ben yavaş bir okurum. şu an olduğumuz zamandan bakınca kitabın zaman dilimi sanki bin yıl öncesi gibi geliyor. su kuyusu açmalar, usta-çırak ilişkiler, şehir şehir gezen tiyatrolar... gerçekten çok güzel bir roman, kararsız kalanlar varsa öneririm.

roman aslında çok farklı başlıyor. su kuyusu hikasi, oradaki çocuğun başından geçenler falan sarıyor ama tam bir anadolu romanı dediğiniz kitap malesef cihangir mantığı ters köşe ile saçma bir şekilde bitiyor. yine de keyifle okunabilir, su kuyusu açma konusunda baya fikir sahibi olabilirsiniz.

orhan pamuk'un, geçtiğimiz yıl okumuş olduğum kitabıdır. postmodern tarzda yazılmıştır. kitabı okumadan önce oedipus kompleksi ve şehname hakkında bilgi edinirseniz eğer, kitabı daha farklı bir bakış açısıyla okumanız mümkün.

daha önce söylendiği gibi, kuyu açma-usta-çırak kısımları güzeldi. fakat sonrasında gelişen olaylar bence çok klişeydi. hele ki sonu o kadar tahmin edilebilir, o kadar yavandı ki, kitap bittiğinde " bu mu yani? " dediğimi hatırlıyorum. baya bir tadımı kaçırmıştı. diğer kitapları hakkında bir bilgim ya da yorumum yok ama daha önce orhan pamuk okumamışsanız eğer, lütfen bu kitapla başlamayın.

muhtemelen ilk ve son kez okumuş oldum orhan pamuk'u. ama fikrimi değiştirmemi sağlayacak türden bir öneri varsa.... you know what to do.

orhan pamuk'un okuduğum ilk kitabı. evet daha önce nasıl okumazsın nidalarını duyar gibiyim (kimden duyacaksam :d)
neyse işin şakası bir yana okuduğum yazılara bakılırsa orhan pamuk severlerinin pek sevmediği bir kitap olmuş kırmızı saçlı kadın. ama sanırım benim gibi ilk kez okuyanlar yine benim gibi sevecektir.

kitabın konusuna şöyle genel hatlarıyla bakarsak , kitap cem adında henüz lise çağındaki gencin babasının kendilerini bırakıp gitmesi sonrası annesi ile istanbul'dan gebze'ye giderek bir kuyucunun yanında çırak olarak çalışmaya başlaması ile başlıyor. cem bu süre zarfında hem baba eksikliğiyle hem babasının yerine koyduğu ustasıyla hem de bu iki karakterin üzerinde oluşturduğu otorite ile savaşırken bir de şehre tiyatro oynamaya gelen kendinden yaşça büyük kırmızı saçlı bir kadına aşık olarak daha da karmaşıklaştırıyor içini. sonrası da zaten bunun etrafında şekilleniyor ama öyle bir şekilleniyor ki hem bir oğlun babasını öldürüp annesiyle birlikte olduğu sophokles'in ''kral oidipus'unu'' okuyor hem de karşısındakinin oğlu olduğunu bilmeden oğlunu öldüren firdevsi'nin ''rüstem ve sürhab''ını.

babayı öldüren oğullar, oğlunu öldüren babalar.. bunun etrafında şekillenen efsaneler, efsanelerin bir gün gerçekleşeceğine olan inanç ve sonunda gerçekleşmesi..
bu efsanelerle cem'in babasına karşı duyduğu duygular, çok sonradan oğluna karşı duydukları..



orhan pamuk severler sevmemişler ama bence kendisini tanımaya başlamakta belki doğru olmasa da güzel bir kitap.

okuyun, okutturun..

yarım bıraktığım bir kitaptır. orhan pamuk'u sevmem lakin edebi kişiliğini bu işe karıştırmamaya karar vererek okumak istemiştim. usta-çırak ilişkisini okumak güzeldi lakin bir yerden sonra kitap benim için gitmedi resmen. gün içinde bırakın sayfa okumayı paragraf paragraf ilerliyordum. belki de benim okurluğum yetmemiştir bir şey diyemem kitabın seveni çok çünkü. okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.

lise döneminde bir kompozisyon yazma mevzusu vardır hani, hepimiz yaşamışızdır.
öğretmen bir konu verir.
o konu sınırlarında kalarak yazılması istenir.
sanki orhan pamuk'a da biri " oedipus kompleksi" hakkında bir kitap yaz demiş de, o da düşünmüş düşünmüş bu kitabı yazmış gibi.
nostalji hep satar mantığıyla biraz da eskilerle beslemiş.
tarzı hep böyle mi yoksa yeni bir şey denerken yazdığı bir kitap mı okudum bilemem. bir de diyaloglar, karakterler çok doğal gelmedi. ilkokul öğrencilerine hamlet oynatmış gibi.
çok gömdüm ama yine de diğer kitaplarını bir gün merak edersem okuyabilirim.

kırmızı saçlı kadın/orhan pamuk

eserde seksenlerde babası evi terkettiği için maddi açıdan sıkıntıya düşen cem'in hem okul hem evin durumunun daha iyiye gitmesi için mahmut ustanın yanında çalışmasıyla başlar.öngören'de kuyu mahmut usta ve cem mecburi ihtiyaçlar için kasabaya uğrarlar.kasaba yakınında tiyatro çadırı kurulmuş cem ise burada gördüğü kırmızı saçlı kadın'a ilk görüşte âşık olmuştur.

daha sonra iş ile uğraşsa da aklından çıkaramaz ve bir gün gittiğinde onun dostlarıyla yemek yediğini sanır aslında ailesidir. cem'e gülümser bir tavırla davet eder.cem heyecanlanır.onunda kendisini sevdiğini düşünür ve tiyatroya gider.kadın evlidir.ancak birlikte olmuşlardır.çıraklardan diğeri olan ali su çıkmayacak diyerek işi bırakmıştır.cem ve mahmut devam eder geceleri birbirlerine hikaye anlatırlar.kral oipidus ve şehname kitaplarındaki olan "babayı öldürmek" olayı finali ve kitabın genelinde büyük bir etkidir.orhan pamuk metaforları iyi birleştirmiş ve ortaya geçmiş hikayelerin birleşimiyle akışkan bir roman ortaya çıkarmıştır.

kitap alıntıları
mutlu günlerim arasından bazen küçük bir şey ruhumdaki karanlığı ortaya çıkarıverirdi.
herkes gibi olmak için her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi yapmalıyım.

tiyatrobabaoğulefsanemitmodern roman aşkkuyu
06.01.2021

çok güzel bir orhan pamuk romanıdır. ancak kitabın isminin kitapla uyumu arasında biraz sorun olduğunu düşünüyorum.

beni can evimden vudan olaya gelirsek. karakterimizin kuyucu çoraklığı yaptığı dönemde ustasıyla başlarına gelen talihsiz olay ve bu olay sırasında kahramanın ustasını yüz üstü bırakması kısmıydı. kahramanımız cem den hiç beklemediğim bu olay karşısında sizlerinde şaşırmadan edemiceğini düşünüyorum.

kitabımız babasının evi terk etmesi sonucu annesiyle maddi sıkıntılar çekmeye başlayan cem, zaman ilerledikçe annesiyle yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalılar. teyzesi ve eniştesinin yaşadığı adapazarına taşınmaları ile hikayemiz başlar. yaşamaya başladıkları bu yerde cem çalıştığı yerde su kuyusu kazan bir ustamızla karşılaşır. ve kısa sürede ustanın çıraklığını yapmaya başlar ve birlikte öngerene gitmek için hazırlanırlar. cem ve ustamızın yanına sonradan bir de ali karakteri dahil olur. böylece ali ve cem birlikte çıraklık yapmaya başlarlar.
bir gece ustalarının geceleri nereye gittiğini merak eden ikili onu takip etmeye başlar. ve cem burada aşık olduğu kırmızı saçlı kadınla tanışır.
aynı zamanda kuyu aramalarına devam eden by üçlümüz zamanla ali’nin gitmesiyle iyice yavaşlarlar. herkes su kuyusundan ümidini kessede ustamız inat eder ve cemle birlikte devam ederler.
bu ikili bize usta-çırak ilişkilerini açık bir şekilde aktarır.

okurken keyif aldığım romanlardan biri, umarım sizlerde keyif alırsınız.

biraz spoi içerir!
başlangıcı ve dili hoşuma gitmişti. 2 farklı hikayeyi ele alırken o hikayeyi roman içinde de yaşatıyor. bunu fark ettiğim yer ise kadınla ilk denk geldikleri andı. "bana daha önce beni görmüş gibi bakmıştı."
insan tanımadığı birine nasıl tanıdıkmış gibi bakabilir ki? ya başkasına benzettiği için ya da önceden tanıdığı birinin izlerini taşıdığı için vs.

"bazı yerleri midemi bulandırmıştı, sinirlene sinirlene okumuştum ama sonra bakınca hikayeler belliydi kurgudan ne kadar kaçılabilirdi ki?" dedim.
ustasını kuyu dibinde ölüme terk etmesi beni hayal kırıklığına uğramıştı. tamam yardım çağırmak için mücadele verdi ama gereken yardımı sağlayamadan kaçmak?..
çocuk sahibi olamamalarına rağmen karı/koca ilişkilerini sevmiştim. hem aralarındaki ilişki hem de birlikte hayatlarını dolu bir şekilde yaşamaları.
karısına tavrı oldukça iyiydi.
oğlunun başka bir kimlikle onunla vakit geçirdiği anda oğlu olmadığına inanmamıştım. ve belli eden yerleri de vardı.
son olay ve annesinin mektubu??
kırmızı saçlı bir kadın olmanın toplumda edindiği anlam? ne kadar bozukça..
üstüne toplumsal olarak değindiği mide bulandırıcı olaylara ne demeli? burada da baya sinirlenmiştim...
ayrıca yazar ödül alabilecek potansiyeli taşıyor. gereksiz bir yere almamış olması memnun etti.
ve okuduğum ilk kitabıydı...