zaman tüneli

ne oldu la italya kaçak gçömen gemisini sokmuyor diye kınıyorlardı?

herkesin bonkörlüğü aç kalana kadar. biz hariç. biz bittik gittik hala tık yok. alayı erkek 10 milyon gözü aç salına salına geziniyor.

cehennemi garantileyen solcu tip beyanı.

yakın zamanda yapay zekaya kutsal kitaplara benzer kitaplar yazdırılıp bu kitaplar birsürü insana okutulmuş. okuyanların dediklerine göre kutsal kitaplara kıyasla çok daha ikna edicilermiş. kitapların isimlerini hatırlayınca editleyeceğim.

bunlar senelerce "turist herşey dahil alıyor, şehre para kazandırmıyor" diye ağladı. ulan sizi gören sigarasını bırak hazır çorbasını bile yanında getirir.

dericiler, halıcılar bir malı gösterip başka mal gönderdiler adamların evine. internette yanıltıcı fotoğrafın canlısını icat etti esnafımız. insanlık kaydetsin bunu, a.i. çalışsın böyle bir kafayı.

dalış okulundayken halk plajının işletmesi doğulu bir aşirete verilmişti. içlerinde denizi o sene gören var, ikisi hariç hiçbiri yüzme bilmiyor. aletleri bunlar kiralıyordu, tekne işletiyorlardı. marka yüzümüz pırlanta.

turizm vizyonu he he.

dedelerimizin zamanında vuku bulmuş elim vaka.

sırf ahmet'in şalvarı, ali'nin sarığı yerine coninin fötr şapkasını takmadı diye insanları asmak....

yazık gerçekten çok yazık.

selam ve dua ile...

fransa en milliyetçi ülkelerden biri. ülkesine mülteci almaz, ülkesindeki adamı kendisine sömürge yapar. bakın milli takımına, doğru düzgün fransız yok. adamlar bağlamış cezayir falan kendilerine öyle takılıyor. önüne geleni değil işine yarayacak olanı alıyor sadece. herifler senin bakanını ülkeye almamıştı mülteciyi mi alacak.
ülkesinin bütünlüğünü düşünüp halkının çıkarlarını korudukları için politikalarını takdir ediyorum.

''magosa limanı, limandır liman''

peki bu basit değil mi? ama ya hikayesi?

ya neşet ertaş ' taki derleme hikayeleri? türkü en basit zenginliktir. ozanlar , en yalın ama en derin değerlerimizdir.

akademisyen olmayacaksanız boşa harcanan zamandır.

dedelerimiz başına gelen elim olay.
yazık gerçekten çok yazık.

mustafa keser'in canlı yayınlanan tv programına telefonla katılan izleyicilere sorduğu ve aslı "alo ne okuyayım" şeklinde olan ancak zamanla okuyayımın, koyime dönüştüğü, 90'ların efsane repliği.

olacak o'kadar versiyonu

seçimde gördük hepiniz memnunsunuz, ağlaşmayın.

mobilden giriyorum şu an iyi denk geldi ezik olmak bir ayrıcalık olsa gerek.

insan olduğumuzu kim söyledi? yanlış bilgi yaymayın.

bu başlık altına yazdığım ilk tanım şizofren olduğumdu. kız kardeşim hastalığımı kesinlikle kabullenmiyor. biliyorum, şizofreni ırsi olduğu kadar yaşanılanlara da bağlı. aslında benim fazla ciddiye alıp onun da fazla hafife aldığını söyleyebilirim. onun tutumları beni bu konuda çekinik yapıyor. bu başlığa karşı tutum almaya başladım bu nedenlerden ötürü.

türkiye'de de nice şirket geçebilir. çalıştığım tüm şirketlerde beyaz yaka saçma uzunluklarda çalışıyor, bazısından cts. gelmesi bekleniyordu ama verim %50 bile değildi.

çok gereksiz iş var, iyi planlama ile bir kere yapıp bir daha uğraşmayacağın iş var. çalışanlar arasında anlamsız laklak var. öğle arasında düzenli dışarı gidilmesine şaşırıyordu almanya'dan gelenler. kaç tane raporlamayı otomatikleştirdik, patronlar hala kalem kalem tekrar hesaplattırıyor, ay kapamasında çalışanlarını "onun dip toplamını öyle al, burayı sarı yap" diye geceye bırakıyordu. lan şimdi mi aklına geldi hangi dip toplamı alacağın? nice günler harcanıp düzgün kullanılmayan iş var. standart iş yok, rapor yok, standart bir halt yok.

çalışan geçe kalacağını bildiğinden gündüz yayıyor, patron işe değil kaç kişinin orada fiziken bulunduğuna bakıyor.

bak yukarıda ne yazmış: verim aynı kalacak çünkü alman planlama bilir; türk planlamaya inanmaz, adam sendecilik neferidir. .

o değil de..
usain bolt 100m dünya rekorunu kırdığı gün.
rekorun hemen akabinde televizyonda bu olayı yorumlamıştı.
oturduğu yerde zevkten dört köşe, dudakları kulaklarındaydı. ağzının içinde tadı sanki hiç eksilmeyen bir tatlının şerbeti vardı.
bir insan ancak bu kadar mutlu olabilirdi.
yanılmıyorsam yayın yarım saat sürdü.
hıncal uluç aşılması belki de artık çok zor olan bir rekora dünya gözüyle tanıklık etmiş olmanın tatmini içindeydi..

belki sadece bu gibi yönleriyle güzel biriydi.
çünkü keyif almayı çok iyi biliyordu.
anlatırken de o hissettiği keyfi izleyicisine hissettiriyordu. özlüyorsam bir tek bu tarafını özlüyorum hıncal'ın.
nur içinde uyusun diyelim.

elon musk: let me pay the bill bro.
rte: van münüt. van münüt! olmaz! van münüt.

kadın vücudunda hücre olmak. ya da güzel bi hatunun yatak odasındaki ayna.

gerek armoni, gerek harmoni, gerekse sözleri olsun neşat ertaş şarkılarının gerçekten basit ve vasat ötesi olması durumudur.

itü mezunu bir mühendis olarak şahsen aleyna tilki' nin şarkıları daha bence.

şahsi düşüncem, katılın ya da katılmayın.