zaman tüneli

norveç'te çöpçü olabileceğimi düşünmüyorum. hatta, norveç'te hiçbir şey olabileceğime inanmıyorum. soğuk olm orası, güneş ışığı yok bir de. sonsuz bir kış mevsimi gibi memleket. mecbur kalmadığım sürece gitmemeyi tercih ederim. benim için iklim, medeniyetten daha önemli. götüm donduktan sonra, sıçayım öyle medeniyete.

yalnızlıkla kendimi o kadar özdeşleştirmişim ki seslenecek yazar bile bulamadım. neyse ben de oğluma sesleneyim bari.

çin ile hindistanın yüzde 99u da sizle aynı fikirde...
ucuz insanların saçma mukayeseleri.

mario jardel
mauro icardi
van persie
victor osimhen
mario gomez.

bunlar hatırladıklarım. etkiden kastım sadece skorer olması değil taraftarın sevgisi, marka değeri vs. ben icardi derim.

dünya nasıl bu hale geldi bunu uydu sistemi ile mi yapıyorlar, yoksa kıyamet seneryosu mu. arap ülkelerinde sel baskınları olması, olmayacak yerlerde fırtınalar, hortumlar oluşması. bizde dahil birçok ülkede kuraklıktan kaynaklı nehirlerin, derelerin kuruması. artık dört mevsimi göremiyoruz ve yağmur zerre yok.
peki bu manyetik ağları yok etsek evren eski haline geri döner mi.

bahçeli’nin bugün dem parti ile görüştükten sonra yaptığı açıklamadır. peki nedir bu barış yasası.

öcalan, imralı’dan dem parti heyeti aracılığıyla yaptığı açıklamada, bu yasayı “özgün ve bütüncül hukuka dayalı” bir çerçeve olarak tanımlıyor. hedef, siyasi şiddet ve darbe mekanizmalarını türkiye’nin gündeminden tamamen silmek. geçmiş çözüm süreçlerinde yaşanan sabotajlar, darbe girişimleri ve toplumsal kutuplaşmalar, öcalan’ın deyişiyle bir “darbe mekaniği habitusu”nun ürünleri.

yani barış yasası ile pkk’nın yasal olarak cumhuriyet’in hücrelerine kadar kök salması hedefleniyor, sonrasını biliyorsunuz malum eyaletleşme ve bağımsız kürt devleti
bahçeli hedefinden sapmamış gözüküyor aferin kendisine.

teoman’ın şarkısında dediği gibi;



bunca zamandır sahiden nerdeydin sana o kadar kızgınım ki
nedenini anlayamadığım o kadar çok şey yaptın ki..
kendin bile anlayabildin mi yaptığın anlamsızlıkları ben o anlamsızlıkların içinde yıllarca anlam aradım ve o anlamların arasında ağlamamla kaldım. seni yıllarca duymaya çalışıp, defalarca sordum ve sen sadece bana baktın, sen benden hep kaçtın.. bence sen kendinden kaçtın yüzleşmek istemediğin her duygudan kaçtın.. kimseye duygusal bi şey hissetmek istememen ve sorumluluk almak istememenin sonucunda neden defalarca gelip bu kalbe yara açtın, neden bu kızı sürekli deştin. her kadının hayatında böyle bir erkek var biliyorum tüm kadın arkadaşlarıma sımsıkı sarılıyorum. yapmayı en iyi becerdiğin şey hep gitmekti. yine git çocukluğunda ne kadar çok koşullu sevgi yaşatmışlarsa veya kaybetme korkusu yaşatmışlarsa sürekli terk etme gereği hissediyorsun. sana bunları desem bana ne saçmalıyorsun diyip o cümlelerimde beni baş başa bırakırsın biliyorum. kadın sevdi, adam defalarca gitti. bu kadın elbet bir gün mutlu olacak peki ya bu adam? biz buna ıssız adam sendromu diyoruz. o adam gün gelecek duymak istemediği her şeyi duymak isteyecek ama o zaman o kadın artık başka bir hayatın dallarıyla çoktan yeşermiş olacak. hayatınıza birini unutmak için birini almaya çalışmayın veya birini yara bandı yapmayın. kendinizi besleyerek, ilerleyerek devam edin kızlar. bırakın hala onun acısından yanıp tutuşuyorsunuz ondan hayatınıza birini alamıyorsunuz sansın. gün gelecek ne kadar yeşerdiğinizi gördüklerinde, başka gözlere güldüğünüzü gördüklerinde o onlara en büyük cevap olacak zaten. kadınlar giderse gerçekten gider. gitme cesaretini gösterebilen her hem cinslerimi kucaklıyorum. bazen bir senaryoyu tekrar etmenin hiçbir anlamı yoktur. o dersi alalım ve yolumuza devam edelim.. kimseye nefret yok ben hala o insanların iyi olmasını diliyorum başka kalpleri kırmamaları adına ve sen küçük kız her hikayeyi tamamlamak zorunda değilsin. konfor alanından çık, o güzel saçlarını kesme ve tara. tırnak etlerini yeme, insanlara küsme, en önemlisi kendine küsme. yaralı çocuklar veya kendini bulamamış erkekler genelde hep doğru kızlara hata yaparlar. silkelen ve devam et biliyorum zor ama alışacaksın.

38 milyon yapar. iyi para. ben oynarım, hatta arka tarafı full ağda bile yaptırırım. ayrıca ekstrem birşey değil ki bu. yani yapan vardı. bknz mehmet ali erbil:

senden hiç hoşlanmadım.

4.5g lte taşınabilir modem.
nereye gidersen git 40 mb internet bağlantı hızı garanti. 32 cihaza kadar bağlantı sağlıyor. daha ne isterim.

istanbul'da kepçe olmayı yeğlerim. seni de düşünüyorum yani istanbul, sen de kazan. *

iskandinav ülkeleri dışında bir seçenek olsa, mesela isviçre, lüksemburg, monako veya lichtenstein gibi, çöpçülüğü seçerim. iskandinav ülkelerini kabul edebilmem için gerçekten zor durumda olmam gerekir.

ateş & rakı sezonunu açmış bulunmaktayız. afiyetle.

"mevzuyu" artırıyor ve lahmacunun kenarlarını yemeyen insana getiriyorum.
sebebi hikmeti, efenim ben, nasrettin hoca'nın keçiboynuzu için "bir dirhem bal için bir çeki odun çiğneyemem" dediği gibi, iki parça salam için bir kilo hamur yemeyi zül olarak gördüğüm için çok zorunlu olmadıkça pizza yemem. ince açılmış bir pide ekmeği üzerinde bol malzemeli bir antep lahmacunu itinayla gömerim ama. (bir lafın gelişi tabi) yalnız lahmacunun ekmeği çok ince olduğundan kenarları yanar ve kıtır olur. işte oraları yemem. yenmesini de istemem.
maruzatım budur.

(bkz: kuru incir).

trompet.

çünkü ben chet baker hayranıyım.

tencere

youtube'da inanılmaz eğlenceli gözüken harlem shake videoları var. hepsinde ayrı ayrı olmak isteyebilirim. zamanında çok istemiştim de, pembe götlü arkadaşlarım yanaşmadı.

(bkz: ney) .

görüyorum ve arttırıyorum. ben birkaç sene önce kilo alabilmek için diyetisyene gittim. verdiği programı sürdürürken kilo almayı da başardım. sonra, sıkıldım. her gün yatmadan önce ballı, muzlu, cici bebeli süt hazırlamak zor geldi.*

şu anda hala diyetisyenin programıyla aldığım kilodayım. ne azaldı, ne arttı. aslında, bi 5-6 kilo daha alabilirim ama inanmazsınız kilo almaya çalışmak çok zahmetli.