zaman tüneli

en fazla film izlerim, o da zaten her zaman yaptığım şey.

kimse özel hayatını açıkca ifşalamak zorunda değildir. sosyal medyanın en büyük yanlış öğretilerinden biri bütün mahremiyeti çarşaf çarşaf yaymak oldu. mahremiyet adı üstünde hayatın gizli olması gereken kısmıdır. kimse beraber olduğu insanla profilini doldurmak, her yere birliktelik tarihlerini yazmak zorunda değildir. insan kendisini ne zaman topluma deşifre etmek zorunda kaldı da, bu durumu yapmayı tercih etmeyince suç oldu?

bir kadın veya erkek duruşuyla kendisini belli eder. sözlü iletişim de de "sevgilim var" demeye gerek yok. kimse kimsenin sahibi değil bu hayatta. birini uzak tutmak için diğerini öne sürmek bireysel varlığımıza hakarettir. başkasıyla var olmadım ki başkasını öne sürerek "hayır" diyeyim.

sadakatsizliği içselleştirmiş biri ile beraberseniz, alnına dahi yazsanız önüne geçemezsiniz. kocasıyla resimleri olan kadınlar/ eşine ask dolu yorumlar yazan adamlar aldatıyor. olay sosyal medyada görünür olmak veya sözlü iletişimde biriyle beraber olduğunuzu ifade etmek değil yani. bunlara bakarak insan seçerseniz, yanılabilirsiniz. bir çok insan için artık evli-nisanlı- sözlü- partnerli olmak " yok hükmünde" bireysel konumlanışlar haline geldi. yani hayatınızda biri olmasının bir önemi yok. niyeti bozan insan, eğer siz o rızayı veriyorsanız; hayatınızdaki insana rağmen sizinle gayet beraber oluyor. burada bireysel duruş önemlidir. siz "asla" diyeceksiniz.

hiçbir şey yapmak istemeyen birinin, hiçbir şey yapmak istemeyişini bu kadar uzun anlatmak isteyebilmesi çok ironik değil mi ya şlskdjfh

tutarlılık adına bi noktada üşenip kısa kesmesi gerekiyordu.

(bkz: yenur)

seni bulamam kardeşim. sosyal ilişkiler bile fazlasıyla yorucu. sevmiyorum insanları. herkesten uzak, burada iyiyim. yani dünya güzeli olsan uğraşamam. kaldı ki sen üstüne bir de erkeksin. olmaz yani.

(bkz: var ama evde)

yok

nası ya.! yok artık.. hadi canıım..
birde iddialılar ha, ilk seçimde de iktidar olacaklar mış öyle mi..
(hızla eriyip dağılan türk sağının, parti çeşidindeki çaresizlik ve şaşkınlıkta sanırım son umudu olabilir.. :)

öyle bir şey yok bu nasıl teselli yav

aslına bakarsan işlenen bütün suçların sebebi şurada tembel tembel yatamamaktan kaynaklı. yani can sıkıntısı başa bela. bence bir erdem varsa tembellik yapabilmektir. herkeste olmayan bir erdem.

adam canı sıkılıyor gidiyor kadın öldürüyor, savaş çıkarıyor falan. hırs, azim bana çok pis görünüyor. belki bende hiç olmadığı içindir.

uluslar arası yolculuklar hariç ben. yol çok uzunsa ikiye bölerim.

türkler ve polonyalılar bazen savaştı, bazen birbirleri savundular. bu söz polonya nın var olduğunu kabul eden bir sözdür.

2. viyana kuşatmasında osmanlıyı yenen polonya süvarileriydi.

123 yıl polonya yok oldu. rusya, polonya ve prusya, polonyayı yok etti. türkler polonya nın var olduğu belli etmek için;

polonya, 18. yüzyılın sonunda rusya, prusya ve avusturya tarafından haritadan silindiğinde (paylaşıldığında), bu işgali dünyada resmen tanımayan tek devlet osmanlı imparatorluğu olmuştur.

protokol törenleri: padişah yabancı elçileri kabul ettiğinde, protokol memuru (teşrifatçıbaşı) bağırarak sorarmış: "lehistan elçisi nerede?" yanındaki görevli veya bizzat teşrifatçı cevap verirmiş: "lehistan elçisi yoldadır, yollar kapalı olduğu için gecikmiştir!"

evrenin dili 'matematik'' derler.

ilerlemek yol almak ise; gittiğin yolu irdeleyip, yanlış bulup geri dönüşe geçmek, geri gitmek midir? değildir. yeni bir kulvarda ilerlemektir sadece.

ya da boş bu işler deyip eve gidip içmeye başlamak matematiğin hangi formülünde var?

bu da mı kapitalizmin suçu?

bu sıralar pazar günü ritüelim kalamar ve karides kızartma üzerine döndüğünden dolayı 1.5 kilo falan aldım ve zaten sınırda olan gömlekler sıkmaya başladı. bir süreliğine benden uzak, allah’a yakın olacaklar.

hafta sonu eve iki günlük yemek stoğu yaptım. dışarı çıkmamak için. mis gibi takılıyorum kendi başıma. tembellik yapamadığım hayat benim değildir. nihilist değilim ama haddinden fazla umursamazım. benim herhangi bir anlam bulma çabam yok. zaten orada var yani o, onu bulmak için çabalamaya gerek yok.

ben süleyman bey gibi çok çalışmıyorum. o yüzden ondan şanslıyım. etrafımdaki insanların hepsini de azalttım. büyük rahatlama. alkol ve yemek. yeterli. başka bir şeye gerek yok.

valla süleyman kardeş, istanbul'a gelemem, tembellikten. anlarsın sen. hem orası çok yorucu.

çoğunlukla istanbul - ankara gibi daha kısa sayılabilecek mesafelere giden insandır. havalimanları genellikle şehir merkezlerine uzak olduğu ve ulaşım zaman aldığı için bu gibi kısa mesafelerde otobüs daha çok tercih edilebiliyor. ancak çok daha uzun bir mesafeye gidilecekse tartışmasız uçak daha mantıklı, o zaman otobüs çekilmez oluyor.

edit: istanbul - ankara uçuşu yaklaşık 45 dakika sürse de istanbul ve esenboğa havalimanlarından şehir merkezine ulaşım süresi de hesaba katıldığında süre uzuyor.

e pes be kardeşim.. her akşam elinde bir fincan.. yok şeker var mı, yok tuz var mı, kimyon var mı..! kapıyı eskittin be birader.. ve el insaf yani..
"sevgilin var mı" ne ayak kardeşim.. rahatsız mısın.?

engellediğim kimse yok, zihnen elediklerim yetiyor; kara liste şampiyonlar ligi gibi. tanım okumadan önce direkt nick'e bakıyorum ki vaktim boşa gitmesin.

yüz yıl savaşları..

kısırın üzerine dökülmüş pudra şekeri kadar alakasız bir birliktelik.