arkadaşa bakıp çıkıcam - tüm tanımları (6. sayfa)

dünya ikiye ayrılır derler; tutunamayanlar 'ı okuyanlar ve tutunamayanlar 'ı bitiremeyenler.. okuması, anlaması çok zordur ama okuduğunuz tüm kitaplardan çok farklıdır..

misal ben bitiremedim...

sevgilisi olmayan birinin sevgili bulmak için çıkarttığı gündür belkide

sigortalanmış risklerin tamamına veya belirli bir kısmına tekrardan (mükerrer) sigortalama işlemi uygulanmasıdır.

bittiğinde öğrencilik de biter ve sizi karşılayacak hayata karşı hazırlığınız yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.
aynı zamanda aylarca iş arama süreci sizi bekler, 'ne güzel öğrenciyken rahattık yaa' derken bulursunuz kendinizi.

(bkz: yavyuuum)

üniversite okurken yatay geçiş ile şehir değiştirmek.

edit : sonradan ayrıldık sözlük, ama şehir değiştirmem çok isabet olmuş inanılmaz güzel senlerdi, hiç pişman değilim.

kimi üniversitelerde üstten de ders alabileceğiniz(mevcut tüm dersleri dönem içinde vermek kaydıyla) pek çok üniversite ve hocanın geçim kaynağıdır.
(bkz: yaz okuluna bırakmak için herkese ff veren yavşak hoca)
yavşağın küfür olmaması gibi bir durum var, sevgili modlar.
bit yavrusu demek.*

gemi ana makinaları da üretmektedir.

otomotivde limited slip differential adı verilen diferansiyel sisteminin kısaltması.

yeri geldiğinde etkili de bir silahtır. bir keresinde bir ablanın bununla bir erkek kişisine headshot atıp bayılttığını görmüştüm.

yemek yapmayı bilmeyenler için öğrenci evinde yapmaktan kesinlikle kaçamayacağı durum. yemek yapamıyorsan bulaşıkları yıkarsın canımcım, bu yazılı olmayan bir kuraldır.

sözlüğü ve yazarlarını tenzih ederek söylüyorum: "bu kadar .... varken nasıl anlatayım küfürsüz" diyerekten moderatörlerden cevap beklediğim başlık.
(bkz: can yücel)

herkesin farklı tanımlamalarla peşinde koşturduğu duygu durumudur. oysa, bilmez insanoğlu mutluluk kovalanabilen bir şey değildir. mutluluk "o an"dadır, hatta "o an"ın ta kendisidir. mutluluğu kovaladıkça yoruluyoruz, yoruldukça daha mutsuz oluyoruz. bir kıza sevdalanıyoruz önce, o kızın peşinde koşuyoruz. sonra bir bakmışız ki, bir aradayız. onun peşinden koşarken mutlu değil miydin? mutluydun. ama sen mutluluğu birlikte olmakta aradın. bir araya gelince, olmayacağını anladın. kızın bir hareketi, geçmişi ya da bilmem neyi rahatsız etti. belki argo hakimdi dilinde, belki açık saçık giyiniyordu ya da belki karakteri senin aradığın insanla hiç uyuşmuyordu. sen mutluluğu yanlış insanda aradın arkadaşım, ondan mutsuz oldun. (cinsiyetçi demeyin, kız yazılan yerleri erkekle değiştirin. meselenin özüne varın.)

bir de meselenin özüne varma durumu var, mutsuzluğumuzu pekiştiren. özünde ailedir, dostlardır, arkadaşlardır mutluluk. paylaşabilmektir mutluluk. oysa hepinizin ailesiyle sorunları var. anlaşılamadığınızı düşünüyorsunuz, siz henüz bir başkasını anlamayı denememişken üstelik... mutluluk biçimde değil özdedir. özüne inin meselelerin, ilişkilerin, durumların. anne baba ve kardeş, ailenin biçimidir. oysa birlikte ettiğiniz sohbet, izlediğiniz film, paylaştığınız özdür sizi orada mutlu edecek olan.

yarım saat içinde mesaneye giden.

her sabah kendi kendime "bu akşam erken uyuyacağım" sözü vermeme, yeminler etmeme neden olan eylem.
loop'a aldım ben bunu. sabah küfür ederek uyanıp, "keşke 1 saat daha uyuyabilseydim, akşam eve geldiğim gibi uyuyacağım bugün" diyorum. akşam eve gelince de "bu saatte uyku mu olurmuş, takıl işte" iç sesi ile ertesi sabahki küfür dolu uyanmalara yelken açıyorum. iç seslerinizi her zaman dinlemeyiniz.

t.c.'ye gelirsek,

1930larda halk, devletini hak etmiyordu. b*ktan kanaat önderleri ve jakoben türk devrimi, halkından kopuk bir yüksek kültür yaratma derdindeki devlet ile, en ufak bir yükselme kıvılcımına düştüğü b*k çukurundaki metan gazı tutuşur diye fevri tepki veren halk arasındaki zıtlığa sebep olmuştu. bu muzır bir durumdu, devletin amaçları ne kadar müspet olursa olsun.

2000lerde devlet, halkını hak etmiyor. çizmemi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin diyen ölümden dönmüş işçiyi, devletin teröre terk ettiği güneydoğudan hala gelen şehit ve gazileri "vatan sağolsun" diyerek karşılayan anne babayı, "lan mı? canın sağolsun" diyen terbiyeli çiftçiyi hak etmiyor devlet.

finansmanı konusundaki soru işaretlerinden dolayı veri madenciliği amacıyla piyasaya sürüldüğü şüphesi uyandıran uygulamadır.

çok fena kontrpiyede kalmış insandır.
şu an karalar bağlamış düşünüyordur. her şey çok hızlı cereyan etmiştir.
belki şimdi kafasını dağıtmak için sözlüğe girmiş ve tam şu an tanım atıyor da olabilir

geçmişte kudüs'te yer aldığı iddia edilen tapınak.

kendilerine has bir futbol faulü geliştirmiş olan ülke.
(bkz: yugoslav faulü)
büyüyecek pozisyonu büyümeden faul yaparak durdurmaktır kısaca.