işin şamatası gevezeliği bir kenara benim de ufak bir şeyler söylemek istediğim ve bir öneride bulunmak istediğim özellik. muhtemelen dikkate alıp da kimse bu kadar uzun tanımı okumayacaktır ama çift taraflı ateş edeceğim o yüzden alınmaca gücenmece olmamasını diliyorum. iki tarafa da sallayıp sonra ikisini de savunmak kadar kötü bir şey yok, her an her yerden kafama linç gelebilir.* iyi ki sözlükte zahmet edip uzun tanım okuyan 2 kişi falan var.
burada yazan yazarların bir kısmı ilk defa sözlük benzeri bir platformda yazıyor bir kısmı ise çeşitli sözlüklerde yıllarca dirsek çürütmüş insanlar ama bu tarz platformların düzenli bir aktif üye sayısı ile ayakta kalabileceğini anlamak için daha önce sözlüklerde yazmaya gerek olacağını düşünmüyorum. yalnızca 'sözlük yazarlarının en sevdiği ders' temalı başlıklar ile bu tarz bir kemik yazar kitlesi oluşmaz, ha oluşur ama o platform artık sözlük değil forum olur. bilgi ve edebiyat başlıklarına çok yoğun bir ilgi olmadığı aşikar ki bu gayet anlaşılabilir çünkü forumsal başlıklara en düz insanın bile yazabileceği bir şey varken bu tarz konular özel bir ilgi gerektirir çoğu zaman bundan ötürü genelde çok azı 10 tanımdan yukarısını görüyor ve bu tarz başlıklara emek veren yazarlar da bir noktadan sonra verdikleri emeklerin boşa gittiğini düşünmeye başlıyor. sözlük git gide bu yazarları kaybetmeye başladığında da bu bizi en başta söylediğim meseleye götürüyor aslında; forumsal başlıklar ile dolmaya başlayan ve artık sözlük olmaktan çıkmış bir platform.
bu yönetimin basitçe az ilgi gören bilgi ve edebiyat başlıklarında dirsek çürüten yazarlara 'seni görüyoruz, yazdıkların kıymetli' deme şekli bana kalırsa ki doğruluğu yanlışlığı tamamen tartışmaya açık. hızla büyüyen bir platformu dengelemek zorundalar ve bunu da forumsal ve bilgi içerikli tanımları dengede tutarak yapmaları gerekiyor. eğer bu tarz ödül sistemleri olmaz ise çok çabuk bu denge bozulup yerini tamamen forumsal içeriklere bırakabilir ki bu da o yazmayı çok sevdiğinizi söylediğiniz platformun pek çok benzeri gibi çöpe dönüşmesine sebep olur. hani artık tamamen çöplüğe dönüştüğünü düşündüğünüz için kaçıp buraya sığındığınız sözlükler gibi.
dengeli bir biçimde kemik yazar kitlesi elde etmek kolay bir iş değil. pek çoğumuz ekşi'de yıllarca yazar olma hayali ile uzun süre çaylak olarak kaldık, henüz yazar olamamış olanlar da vardır mutlaka. ekşi basitçe yazar olabilmeyi ödül olarak sunuyordu, orada bir ses olabilmen için yıllarca beklemek zorunda kalabiliyordun. bu kadar istikrarlı bir biçimde yazdığın bir platformdan çat diye çıkıp gitmezsin çünkü o noktaya gelene kadar emek vermişsindir. burada yazar olmak için yıllarca beklemek zorunda olmama durumu var, orada verdiğin emeğin çok azını verip bir günde de yazar olabiliyorsun o zaman sıkılıp bunaldığında ne tutacak ki seni burada? bunu tek kişi üzerinden düşünmemek lazım, onlarca bu şekilde davranacak olan yazar var. belki iki ay sonra değil ama iki yıl sonra burayı pek çok sözlük gibi hayalet kasabaya dönüştürebilecek bir durum bu. edebiyat/ bilgi içerikli tanım girip yazdıklarının okunmadığını/az okunduğunu düşünen bir yazarı ekşi'de bulunan bu yıllarca emek verdim mantığı ile burada tutmak mümkün değil. günün sonunda yine dediğim yere çıkıyor, yavaş yavaş forumsal olan ve giderek hayalet kasabaya dönen sözlük...
o yüzden bu tarz ödül sistemleri teşvik edici ve dengeli bir kemik kitle oluşturup kafa sözlük'ün devamlılığını sağlamak için en azından bir süre gerekli. bu denge politikası hem insanların gerçek anlamda burayı bir sözlük gibi kullanabileceği hem de kafalarını dağıtıp eğlenebilecekleri bir platforma dönüştürür, bunun için bir kaç teşvik edici hamlede bulunmanın yanlış bir tarafı bence yok.
iğneyi batırdığımıza göre gelelim çuvaldıza.
ilk olarak bu resmen moderatörleri harap edecek bir iş yoğunluğuna sebep oluyor. bu en başından atılması gereken bir adımdı, binlerce tanım girildikten sonra değil. bu hem sözlük içinde aksamalara neden olacak bir durum -gerçi muhtemelen ona bir çare bulmuşsunuzdur- hem de iş gücünüz kısa vadede yeterli değil. ayrı bir ekip kurulmuş olsa bile yazarların madalya talep edebilecekleri bir sistem olmadığı için tamamen gönüllülük esasına dayalı bir madalya dağıtımı oluyor. en azından tanımların altına tıkladığımız zaman sil, düzenle gibi seçeneklerin yanına madalya talebi gibi bir seçenek eklenirse hem insanlar tek tek tanımlarını bir başlıkta toplamaya çalışmazlar hem de bu iş için çalışan ekip daha az yorulmuş olur. belirli bir sistem üzerine düşen talepleri inceleyip hızlıca geri dönüş sağlayabilirler en azından tek tek alt alta dizilmiş karışmaya müsait tanımlara tıklamak ve uğraşmaktan daha kolay olacaktır.
bu madalya sistemi kalıcı bir duruma gelirse eğer bu iş yüküne sahip olan ekibi ne kadar süre gönüllülük esası ile tutabileceğiniz sorusu da var. günde en kötü 4000 tanım girilen bir sözlükte eski tanımları da dahil edersek epey uzun süreli bir yoğunluk oluşacaktır bu konuda ve elinizdeki ekibi gönüllü şartlar altında mısırlı köleler gibi gece gündüz çalıştırma gibi bir planınız yoksa daha fazla iş gücüne ihtiyacınız var demektir. entryleri otomatik bir şekilde tanımlayarak madalya verebilen bir sistem oluşturmazsanız elbette ama ona da şu şartlar altında güç yeteceğini düşünmüyorum çünkü çok pahalıya patlar muhtemelen. ya da bilmiyorum belki de o kadar masraflı değildir tamamen tahmini konuşuyorum şu an. o yüzden en azından bu gönüllü madalya talebi işlerini daha basit ve hızlıca yapılabilecek bir sisteme oturtmanız daha sağlıklı olacaktır.
bir diğer husus insanların sırf çok sevdikleri rozetler için sanki bir görevmiş gibi tanım girmeye başlayacakları durumlar oluşacak. hadi ben zaten bir dakikada bile 150 kelime konuşabilecek potansiyelde bir çenesizim, bu sistem gelmeden de zaten manas destanı tadında tanımlar giriyordum ama kısa ve öz anlatılabilecek şeyleri uzatarak anlatmak zorunda hissedecek onlarca yazar belki de aslında 20 kelime ile anlatılabilecek şeyleri mecburi olarak dolandırarak anlatıp okuyanı yoran yarısı boş tanımlar yazacaklar. bu hem yazarlar için hem okuyanlar için hem de sözlük için sıkıntılı bir durum. 10 kişiden 5 tanesi rozet meselesini umursamaz ama kalan 5 tanesi umursar. bunu 5000 tane yazara uyarlamak da çok fazla bilgi kirliliği demek. kaliteli ve dengeli bir platform oluşturmak için riskli bir yöntem. zaten puan sıralaması yarışı varken ve çok göze batmadan sürerken neden madalya alan yazarlara karma puanı imtiyazı tanımak yerine madalya olayını da puan sıralaması gibi bir yarışa dökmediniz ki sadece? hem sözlükte sürekli lafı edilen kankacılık meselesi yüzünden sürekli birinci gelen yazarların olmadığı bir sistem olurdu bu. zaten 150 kelime yazmaya bile yorucu diye bakan bir kitle de bu yarışa dahil olmayı çok tercih etmezdi. böylece en azından karma puanı imtiyazı ile 1000 tane bilgi ve edebiyat içerikli tanım giren yazar tutabiliyorsanız en kötü bahsettiğim şekilde 700 tane tutmuş olurdunuz ama bu dengeyi bozacak kadar büyük bir fark yaratmazdı.
puan yarışında ödül sözlükte kazanılan bir şey değildi, yanlış bilmiyor isem hediye çeki gibi bir ödül alınıyordu ama şimdi madalya olayında insanlar sözlükte kazanabilecekleri bir şey gördükleri için bunu hem suistimal edecekler hem de bu tarz tanımlar girmek yerine kafa dağıtmaya gelen insanlar haksızlık olduğunu düşünmeye başlayacak. çünkü açıkça bir insana sen düşüncelerini yazıyorsun ama senin yazdıkların kıymetsiz, bak bu bilgi falan veriyor o yüzden o daha çok hak etti karma puanını demek gibi bir şey. insanlara çıkıp düşünceleriniz değersiz anlamına gelebilecek bir şey derseniz elbette kalkıp bu durumu eleştirirler. eğlenmeye ve kafa dağıtmaya geldikleri bir platformda sırf bunu yapıyorlar diye diğerlerinden aşağıda görülmeyi kimse istemez. 20 karma puanı çok bir şey olmayabilir ama burada mesele açıkça fikirlerini istemeyerek de olsa değersizleştirmektir. bunu görebilmek çok zor değil ama görüldüğü halde bu risk alındıysa bir şey diyemem.
yani işin özü; bir takım düzeltmeler ile sözlük için oldukça faydalı olabilecek bir özellik belli başlı aksaklıklar nedeni ile yarardan çok zarara dönüşüyor. bazen bir tane insanla bile baş etmek yeterince zor iken 5000 hadi çaylakları da sayalım en kötü 12.000 insan ile baş etmeye çalışmak zahmetli bir iş. herkesi aynı anda memnun etmek de mümkün olamaz zaten. yine de en başından yönetim ve yazarlar arasına sınır koymadan samimi bir iş yapmak için bir adım attınız - ki kendi adıma bunu gerçekten kıymetli buluyorum- ve bu gibi durumlarda da bu kararın zorluklarını çeken sizlersiniz. yazarlar için her ne kadar samimi ve olumlu olsa bile bu karar yönetimi sürekli zora sokacak bir durum. bu yüzden insanlar buranın sanal bir platform olduğunu ve ayakta kalmak için belirli şartlara ihtiyaç duyduğunu göremiyor ve siz de bir araya getirmeye çalıştığınız bir topluluğu bir arada tutmakta zorluk yaşıyorsunuz. eğer bu bir denge politikası ise her iki tarafın da fayda sağlaması gerek. yönetim bizimle ilgileniyor, samimi bir ortam burası diye gelen insanların -ki kendilerini önemli ve kıymetli hissettikleri için geliyorlar- bir kısmını sizin emekleriniz de kıymetli ama şu arkadaşlar kadar da değil şimdi diye ötekileştirirseniz o insanlardan tepki görünce şaşırmamanız gerekir. niyetinizin kötü olduğunu hiç ama hiç düşünmüyorum sadece aslında o çok göze batmayacak 20 karma puanın insanlar için nasıl onur meselesine dönüşebileceğini ve bu sözlüğü üzerine kurduğunuz samimiyet fikrini nasıl zedeleyebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
ah be gandalf, kafanda kurmuşsun kızım sen. keyifli sözlükler, beşinci günün şafağında film izleyip ağzıma spagetti tıkıyor olacağım beni doğuda aramayın.
edit: bu tanım kişisel çıkar gözeterek değil yazmayı sevdiğim bir platformun çıkarlarını gözeterek girilmiştir yoksa bana göre hava hoş, ellerimi ovuşturup yeni alacağım rozetlerin hayalini kurabilirim köşede.* şarabımızı yudumlarken madalyasız köylülere üstten üstten bakıp burjuva triplerine de girer miyiz be sözlük? hiç mi olmaz? peki. yani şimdi hiç mi olm... tamam o zaman. şarap yoksa vişne suyu neyim içerdik. o da olmaz... peki. oldu o zaman bana müsade, kaçtım ben.
zıtlıkların şairi louis aragon tarafından kaleme alınmış şiir. 1959 yılında koleksiyonlaşmış olan eserin bir parçası olan şiir; sait maden çevirisi ile elsa'ya şiirler kitabında bulunuyor. şiirin orijinal ismi je vais te dire un grand secret, neredeyse birebir çevrildiğini söylemek sanıyorum yanlış olmayacaktır. aragon'un şiirlerinde elsa'yı bambaşka bir gözle görüyoruz; azap ve tutkunun iki ayrı yüzü. mutlu aşk yoktur (il n’y a pas d’amour heureux) şiirini yorumlarken şairin elsa'yı anlattığı şiirlerine de göz atmak gerek, sana büyük bir sır söyleyeceğim şiiri bu şiirlerin başında geliyor çünkü aragon aşkın mutsuz yanının yitip gideceğini bilmek olduğunu; zamanın ne denli hızlı akıp her şeyi toza ve çamura bulayacağını biliyordu. bu şiir; insanın gözlerinin önünde duran güzelliğin ona yalnızca sevgi değil derin bir azap da hissettirebileceğinin bir portresi. aragon kelimeleri bıçak gibi keskin kullanmış, dizeler var olan tüm oyuntularımıza kan gibi doluyor ve elsa'yı aragon'un gözlerinden görmeye zorluyor bizi. attilâ ilhan'ın böyle bir sevmek şiirinde söylediği gibi: " böyle bir sevmek görülmemiştir."
je vais te dire un grand secret le temps c'est toi
le temps est femme ıl a
besoin qu'on le courtise et qu'on s'asseye
a ses pieds le temps comme une robe à défaire
le temps comme une chevelure sans fin
peignée
un miroir que le souffle embue et désembue
le temps c'est toi qui dors à l'aube où je m'éveille
c'est toi comme un couteau traversant mon gosier
oh que ne puis-je dire ce tourment du temps qui ne passe point
ce tourment du temps arrêté comme le sang dans les vaisseaux bleus
et c'est bien pire que le désir interminablement non satisfait
que cette soif de l'oeil quand tu marches dans la pièce
et je sais qu'il ne faut pas rompre l'enchantement
bien pire que de te sentir étrangère
fuyante
la tête ailleurs et le coeur dans un autre siècle déjà
mon dieu que les mots sont lourds ıl s'agit bien de cela
mon amour au-delà du plaisir mon amour hors de portée aujourd'hui de l'atteinte
toi qui bats à ma tempe horloge
et si tu ne respires pas j'étouffe
et sur ma chair hésite et se pose ton pas
je vais te dire un grand secret toute parole
a ma lèvre est une pauvresse qui mendie
une misère pour tes mains une chose qui noircit sous ton regard
et c'est pourquoi je dis si souvent que je t'aime
faute d'un cristal assez clair d'une phrase que tu mettrais à ton cou
ne t'offense pas de mon parler vulgaire ıl est
l'eau simple qui fait ce bruit désagréable dans le feu
je vais te dire un grand secret je ne sais pas
parler du temps qui te ressemble
je ne sais parler de toi je fais semblant
comme ceux très longtemps sur le quai d'une gare
qui agitent la main après que les trains sont partis
et le poignet s'éteint du poids nouveau des larmes
je vais te dire un grand secret j'ai peur de toi
peur de ce qui t'accompagne au soir vers les fenêtres
des gestes que tu fais des mots qu'on ne dit pas
j'ai peur du temps rapide et lent j'ai peur de toi
je vais te dire un grand secret ferme les portes
ıl est plus facile de mourir que d'aimer
c'est pourquoi je me donne le mal de vivre
mon amour."
sana büyük bir sır söyleyeceğim. zaman sensin
zaman kadındır. ister ki
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
bir taranmış
bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler. asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim. her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim. bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim. bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim. korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden. pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim. kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
kayıp zamanın izinde ya da orijinal ismi ile à la recherche du temps perdu, marcel proust tarafından ömrünün büyük bir kısmını ayırarak yazdığı bir eserdir. kendisi bu işe koyulduğunda sayfalara aktardığı cümlelerin, edebiyatın kilometre taşlarından birine dönüşeceğini biliyor muydu emin değilim fakat bu yedi ciltlik devasa eser her kelimesine kadar incelenmeyi hak ediyor. bir eseri incelemeden önce yazıldığı şartları ve yazarın iç dünyasını bilmekte fayda var . proust, çalkantılı bir zamanda doğdu ve hastalığından ötürü sıkıntılı bir hayat sürdü; bu hastalıktan ötürü zamanını geçirdiği yerlerin izlerini à la recherche du temps perdu'da sıkça görüyoruz. yüzbaşı dreyfus'un haksız yere suçlanması sürecinde , dreyfus davasının haklı tarafında yer aldı ve bu süreç onun karakterinin oturmasında büyük önem oynadı. dreyfus olayının izlerini 3.cilt olan le côté de guermantes'ta uzun uzun anlatmaktan kaçınmamıştır zaten.
kendisinin eşcinsel olduğunu ve eserlerine de bunu uzun uzadıya yansıttığını bilmekte fayda var , çünkü onu anlamazsak eserlerini anlamak mümkün olmayacaktır. 4.cilt olan sodome et gomorrhe'de eşcinsellik üzerine uzun ve derin incelemeler mevcut. ailesinde üst üste yaşadığı kayıpların etkilerini ise son ana kadar görmemiz mümkün olmuyor.
proust'u bir nebze anladığımızı düşünürsek eğer, gelelim edebiyatın yapı taşlarından biri haline gelmiş olan eseri à la recherche du temps perdu'ya . eser uzun ve yorucu cümlelerden oluşsa bile üstün betimlemeleri ile insanı kolundan tutarak kitabın içine çekmiş proust. aşk, hatırlamak,roman ve romancı ilişkisi, felsefe ve daha bir çok konuda altı dolu çıkarımların , aforizmaların ve derin anlamların olduğu uzun bir şiir okumak gibi hissettiriyor eser. adını koyamadığınız düşüncelerinizin bir şekilde burada betimlendiğini görüp keyiflenmemek elde değil. balzac ve bergson'un parmak izleri eserin her yanında görünüyor. taraflı bir bakış açısı olsa bile proust her açıdan dönemine ayna tutmuş. eseri orijinal dilinde okuyabilmek için fransızcaya hakim olmak gerek ama roza hakmen üstün bir iş çıkarmış. okumayı planlıyorsanız roza hakmen çevirsinden şaşmayın.yedi ciltten oluşan eserin her bölümü için bir kaç alıntı bırakma niyetindeyim.
du côté de chez swann ( swann'ların tarafı)
geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. geçmiş zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacak duygunun) içinde gizlidir. bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
s.44
comme les hommes primitifs dont les sens étaient plus puissants que les nôtres, elle discernait immédiatement, à des signes insaisissables pour nous, toute vérité que nous voulions lui cacher.
p.17
hayat, seven insanların daima bekleyebileceği mucizelerle doludur. (...) zaten hayatta ve hayatın çelişen durumlarındaki bütün aşka ilişkin olaylarda, en iyisi anlamaya çalışmamaktır; çünkü nasılsa acımasız ve beklenmedik olduklarından, mantık kurallarından çok sihirli kurallara göre belirlenir gibidirler.
s.67
la nature que nous faisons paraître dans la seconde partie de notre vie n'est pas toujours, si elle l'est souvent, notre nature première développée ou flétrie, grossie ou atténuée ; elle est quelquefois une nature inverse, un véritable vêtement retourné
p.42
bir savaş alanı, yüz yıllar boyunca tek bir savaşın alanı olmamıştır, olmayacaktır. savaş alanı olmuşsa demek ki iyi bir savaş alanı olmasını sağlayan belirli coğrafi, jeolojik koşulları, hatta düşmanı engelleyecek kusurları ( mesela araziyi ikiye bölen bir nehir) içinde barındırmaktadır. bu yüzden savaş alanı olmuştur ve olacaktır da. herhangi bir oda resim atolyesi olmaz; herhangi bir yerde savaş alanı olmaz. bazı yerlerin kaderi savaş alanı olmaktır.
s.104
la vraie beauté est si particulière, si nouvelle, qu'on ne la reconnaît pas pour la beauté.
p.110
her gece yatağına külçe gibi yığılıp uyanıncaya, yataktan kalkıncaya kadar yaşamayan bir adam, uykuya ilişkin, büyük keşifler değilse de, en azından küçük yorumlar yapmayı aklından geçirebilir mi? uyuduğunun farkında bile değildir. uykuyu takdir edebilmek, bu karanlığı biraz aydınlatabilmek için, biraz uykusuzluk yararlıdır.
s.53
c'est de là que vient tout le mal: dieu est un homme.
...ama sevdiğimiz insanın uydurduğu öyküler bize acı çektirir ve bu yüzden de, yüzeysel bilgilerle oyalanacağımıza, insan doğasının derinine inmemize imkân verir. keder içimize işler ve sancılı bir merakla daha derinlere nüfuz etmeye zorlar bizi. buradan çıkan gerçekleri gizleme hakkını bulamayız kendimizde; bu yüzden de bu gerçekleri keşfetmiş, hiçliğe inanmış bir ateist, can çekişmekteyken, şanı şöhreti umursamadığı halde, son saatlerini, bu gerçekleri duyurmaya çalışarak harcar.
l'amour, dans l'anxiété douloureuse comme dans le désir heureux, est l'exigence d'un tout. ıl ne naît, il ne subsiste que si une partie reste à conquérir. on n'aime que ce qu'on ne possède pas tout entier.
p.67
ama zekamız ne kadar keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duyguları algılayamaz; çoğu zaman uçucu halde var olan duygularımız, onları ayrıştırabilecek bir olgu tarafından katılaştırılmadıkları sürece kendilerini belli etmezler.
s.10
on n'est que par ce qu'on possède, on ne possède que ce qui vous est réellement présent, et tant de nos souvenirs, de nos humeurs, de nos idées partent faire des voyages loin de nous-même, où nous les perdons de vue!
p.29
insanların anlattıklarını duymazdım, çünkü beni ilgilendiren, ne demek istedikleri değil, bunu nasıl söyledikleri, söyleyiş biçimlerinin ortaya koyduğu kişilikleri veya gülünçlükleriydi; daha doğrusu, beni asıl ilgilendiren şey, özel bir haz aldığım için daima araştırmalarımın özel hedefi olan, birden fazla kişiye özgü ortak özelliklerdi.
s.27
l'écrivain ne dit que par une habitude prise dans le langage insincère des préfaces et des dédicaces : " mon lecteur ". en réalité, chaque lecteur est, quand il lit, le propre lecteur de soi-même. l'ouvrage de l'écrivain n'est qu'une espèce d'instrument optique qu'il offre au lecteur afin de lui permettre de discerner ce que, sans ce livre, il n'eût peut-être pas vu en soi-même. la reconnaissance en soi-même, par le lecteur, de ce que dit le livre, est la preuve de la vérité de celui-ci, et vice versa, au moins dans une certaine mesure, la différence entre les deux textes pouvant souvent être imputée non à l'auteur mais au lecteur. l'auteur n'a pas à s'en offenser, mais au contraire à laisser la plus grande liberté au lecteur en lui disant : " regardez vous-même si vous voyez mieux avec ce verre-ci, avec celui-là, avec cet autre. "
friedrich von schiller'nın 1781 yılında yazdığı ve dilimize haydutlar olarak çevrilmiş die räuber oyununda geçen cümle. bu cümle daha sonra iki şeyi aynı anda oldurmanın mümkün olmadığı durumları ifade eden bir deyim haline gelmiştir. cümle 4. perde 5.sahnede karl charles moor tarafından söylenen bir şarkıda geçiyor. aşağı yukarı türkçeye çevirisi brutus'un yaşadığı yerde sezar ölmeye mahkumdur olarak yapılabilir. ne kadar deyim olarak kullanılsa bile bana kalırsa cümle etkisini kaybetmiş değil, aynı kabullenilmiş çaresizliği taşımaya devam ediyor.
dünyanın bilinen en eski lanetine, karşılıksız aşka kapılmış ve ömrü boyunca bir bıçak izi gibi bunu taşımış olan besteci. 20'li yaşlarında robert schumann ile tanışıyor brahms ve schumann brahms'ın yeteneği karşısında neredeyse büyüleniyor böylece aralarında bir dostluk başlıyor -ki schumann'ın yeni yollar makalesinde brahms'ı övmesi, brahms için tanınmanın kapılarını aralıyor- ve bu dostluk schumann akıl hastanesine yatana kadar ve sonrasında da devam ediyor fakat bu süreç brahms için büyük bir felaketin de başlangıcı oluyor. bu büyük felaket; robert schumann'ın eşi, piyano virtüözü clara josephine wieck veya bilinen ismiyle clara schumann. robert hastanedeyken ikilinin mesafeli dostluğu başlıyor ve brahms clara'ya robert'ın durumu hakkında bilgi vermek için aracı görevini üstleniyor. bu mektuplaşmalar sürerken brahms gittikçe clara'ya karşı bir hayranlık duymaya başlıyor ve bu hayranlık yavaş yavaş yerini filizlenmek üzere olan bir aşka bırakıyor fakat brahms bu durumu asla yansıtmadan aracı görevini robert schumann 1856 yılında ölene kadar devam ettiriyor.
daha sonrasında ikilinin dostluğu devam etse bile brahms hislerini söylemiyor ve kendisini eşinin eserlerini tanıtmaya adamış olan clara'ya ve clara'nın çocuklarına adıyor. hislerini belli etmeden uzun süre boyunca yalnızca dostluğu ile clara'ya eşlik etmeye devam ediyor. ikilinin arasına sık sık mesafeler girse bile mektuplaşmalar kesilmiyor hatta git gide samimi bir duruma geliyor konuşmaları fakat ne çare, clara yalnızca yakın bir dost olarak görüyor brahms'ı. son dönemlerinde yazılan mektuplar bir noktada kafa karıştırıcı olsa da ikilinin arasındaki ilişki hiçbir zaman karşılıklı bir aşka dönüşmüyor ve gençliğinin en güzel zamanlarından ölene kadar sevdiği ve asla bir karşılık bulamadığı -hatta belki de beklemediği- kadını 1896 yılında tamamen kaybediyor. zaten clara'nın ölümünden kısa süre sonra kendisi de ölümü eski bir dost gibi selamlıyor.
tchaikovsky ne kadar kendisini yeteneksiz olarak tanımlasada bence brahms'ın keman-piyano sonatlarında insanın ruhuna dokunan bir şeyler var. bütün bu yaşanmışlığın, haykırılamayan sevginin söylenmemiş sözleri ve gönderilmeden yakılmış mektupların çaresizliği insanın içine hiç gitmeyecek bir ağırlık gibi yerleşir, bu yüzden brahms'ın mektupları müziğidir, söylenmemiş cümleleri, katlandığı bu çaresizlik ve sevgisini içine gömüp her an o sevginin kaynağını izlemek zorunda olma laneti onun eserlerindeki çığlık gibidir. zaten bütün bu hikayenin altında yatanları bilmek bana yemişim tchaikovsky'i ben zaten antonín dvořák seviyorum dedirtmiştir.*
benim için brahms ve eserleri platonik aşkın tanımı gibidir çünkü bana kalırsa böyle bir sevmek çok nadir görülür. ne zaman herhangi bir şeyin imkansızlığı -benim durumumda sanıyorum bu imkansızlık birini sevmek olurdu- altında ezilsem ve bir cam gibi dağılıp gideceğimi hissetsem sığındığım ilk kapı brahms'ın sanatıdır bu yüzden. hiç tatmadan da brahms'dan öğrendiğim bir şey var ise; asla sizin olmayacak bir şeyi sevmek, hayatın; " her istediğine sahip olamazsın" deme şeklidir. dünyanın artık yalnızca kendi etrafında dönmediğini fark eder ve bir gülümsemenin önünde tüm varlığın ile diz çökersin ama uzanıp ona dokunamayacağını bilirsin, işte bu insanın parmaklarının ucunu yakan bir şeydir. hangimizde brahms'da bulunan bu bağlılık var bilinmez, hangimiz sevmenin ve sevilmenin böylesine denk geliriz o da muamma ama şu var ki ölmeyecek tüm tutkular sanat ile varlığını sürdürmeye ve içimizde bir şeyleri taze tutmaya devam eder. bundan dolayı nasırlaşmış her yanımızı törpüler sanat, giden yine bizdendir, bizim etimizdir ama en azından içimizdeki bir şeyleri korumaya belki yeter.
the modern biographers worry
“how far it went,” their tender friendship.
they wonder just what it means
when he writes he thinks of her constantly,
his guardian angel, beloved friend.
the modern biographers ask
the rude, irrelevant question
of our age, as if the event
of two bodies meshing together
establishes the degree of love,
forgetting how softly eros walked
in the nineteenth-century, how a hand
held overlong or a gaze anchored
in someone’s eyes could unseat a heart,
and nuances of address not known
in our egalitarian language
could make the redolent air
tremble and shimmer with the heat
of possibility. each time ı hear
the ıntermezzi, sad
and lavish in their tenderness,
ı imagine the two of them
sitting in a garden
among late-blooming roses
and dark cascades of leaves,
letting the landscape speak for them,
leaving us nothing to overhear.
ek olarak türkçe bir kaynak bulamadım ama mektuplaşmalar ve hikayenin atladığım detayları ile ilgilenen olursa diye buraya detaylı bir yazı bırakıyorum: www.brainpickings.org/2017/...
danimarkalı komünist şair ivan malinowski*tarafından yazılmış şiir. şiirin orijinal ismi til minde om en sommer ve malinowski'nin galgenfrist isimli şiir derlemesinde bulunuyor. malinowski dilimize tek bir kitabı bile çevrilmiş bir şair değil fakat zaman zaman bir kaç şiirinin kötü çevirilerine rastlamak mümkün.
yıllar önce malinowski'nin siyasi şiirlerinin bir derlemesi olan kritik af tavsheden* eserine denk gelmiştim daha sonra galgenfrist'e rastladım. bu kitabın en bilinen şiiri hatta belki de şairin en tanıdık şiiri myggesang* olmasına rağmen; bir yazın anısına şiiri boğazıma oturmuş, ağzıma neredeyse kan tadı doldurmuştu. zaman kadar eski, tanıdık bir şeyler var malinowski'nin dizelerinde. bir aynayı oturup gece boyu izlemenin tadı var cümlelerde hatta neredeyse.
malinowski'nin yakın dostu olan hatta nazım hikmet ran 'ın şiirlerini danca'ya çevirmiş olan erik stinus'un dile getirdiği gibi; "iyi şiir nedir, bilmiyorum; ancak karşıma çıktığında tanırım"
üst edit: okuduğu bölüm sinema ile ilgili olmayı bırak yanından bile geçmeyen ve sadece film izleyecek boş zamanı olan -kısaca hayatsız- biri tarafından hazırlandığı için asla ama asla içindeki 200 filmin her birinin iyi olduğu kesin olmayan bir liste bırakıyorum buraya. muhtemelen 30 tanesi hariç -onları yazmazsam içimde kalırdı diye yazdım- herkesin kesin izlediği filmleri koymamaya özen gösterdim çünkü hem radyo yayını için faydam dokunsun hem de izleyecek film bulamayanlar için yardımcı olur. liste tamamen karmaşık her türden film var yani konusuna veya türüne bakmadan film açıp ya ben ailemle izleyecektim porno çıktı bu diyerek başımın etini yiyen olursa bozuşuruz, bu liste ken park filmi ile başlıyor arkadaşlar...
edit: çöplük gibi olan film arşivimi açtım sevgili yazarlar hepimize geçmiş olsun dileklerimle. neo-noir, hapishaneden kaçış, dram, komedi, mahkeme filmi, western, spaghetti western, bilim kurgu vs. demeden karmakarışık bir liste, ben bu listeyi 11 yıldır zahmet edip bir kere türüne göre düzenlemedim şimdi de düzenleyebilecek potansiyeli kendimde görmeyerek başlıyorum.*
tarantino batağına girdiğimde çıkamadığım için adamın filmografisini yazayım da şuraya kurtulayım.* buradan sonrası tamamen tarantino batağı, ben uyarayım da sonra ne boş yaptın demesinler. tarantino filmlerini iki bölüme ayırabiliriz aslında; realer than real ve movie movie veya diğer adıyla movie in movie. aslında elmore leonard universe, shaft un. falan da var ama çok kafa karıştırmasın. bunları ikiye ayırıyorum çünkü gerçeklikten biraz daha uzak, komedi unsuru yüksek vahşet filmlerini sevenlerle daha gerçekçi filmleri seven insanlar var ve tarantino'nun istisnasız her filmi ölmeden önce izlenilecekler listesine gandalfgiller torpili ile altın yıldızlı olarak gireceği için olur da işsizin biri buraya kadar okumuşsa diye kolaylık sağlamak istiyorum. hızlıca realer than real ve movie movie nedir onu da açıklamam gerekirse eğer ikisi de kendine ait evrenler ama movie movie daha çok realer than real evreninde yani tarantino gerçekliğinde sinemada izlenen filmler gibiler. yani nasıl biz gidip sinemada film izliyorsak realer than real evreninde geçen filmdeki bir karakter de aynı şekilde movie movie evreninde geçen bir filmi gidip sinemada izleyebiliyor.
not: listede sadece yönetmenliğini tarantino'nun yaptığı filmler değil senaryosunu yazdığı filmler de var.
hatta tarantino/ rodriquez evrenini de buraya iliştireyim, her film izlemeden ölünmemesi gereken listesinde. neden çünkü ben seviyorum ve bu benim listem.*
joseph heller tarafından temelleri 1953 yılında atılmış ve 1961 yılında basılmış savaş romanı. dilimize madde 22 olarak çevrilmiştir. bürokrasinin bir kısır döngü içinde saçma bir şekilde işleyişini öyle güzel alaya alıyor ki heller, her sayfada insan hem geveze bir şekilde sırıtıp hem tüm bu saçmalıklara lanet okuyor. yine de bu kara mizah, hicivli dil ve ince dokundurmalar heller'ın savaş psikolojisini ve yaşanan trajediyi başarılı bir şekilde aktarmasına engel olmamış. romanın karmaşık bir zaman çizgisi var. bu karmaşa heller tarafından tam olarak tarif edilecek bir biçimde oluşturulmamış durumda, geçmişteki olaylar tamamen okuyucu ne olduğunu biliyormuş gibi aktarılsa bile zamanla açıklanıyor. belirli bir olaya giden süreci bambaşka karakterlerin tarafından yeniden okuyoruz özünde ve bu durum ilk başlarda karmaşa oluştursa bile her şey yerli yerine oturmaya başladığında külfetten ziyade keyifli bir hâl almaya başlıyor. zaman çizgisini rahatça takip edebilmek için heller bize iki detay veriyor; telsiz topçusu snowden'in ölümü ve subayların eve dönebilmek için yapması gereken uçuş sayısının ne kadar olduğu. bu iki detay üzerinden parçaları yavaş yavaş birleştirmeye başladığımızda roman daha akıcı bir hâl alıyor.
heller, ana karakter olan john yossarian üzerinden bürokrasiye, güç vasıfsız insanların eline geçince olan tüm saçmalıklara hatta yer yer tanrıya, savaşın hangi noktada ülkeyi savunmaktan çıkıp astların üstleri daha da yükseltmekten başka bir şey yapmayan piyonlara dönüştürdüğüne, kapitalizme ve aptalca bir idealizmin insanı sürükleyebileceği noktalara değiniyor. değinmek belki fazla basit kaçacaktır, neredeyse bombardımana tutuyor demek daha doğru olur. araya yedirilmiş komedi unsurunun yerini kitabın sonlarına doğru derin bir dram alsa bile, heller dozunu kaçırmadan ve karakterlerin çizgisini geri dönülemez bir şekilde bozmadan durumu iyi kurtarmış. bu bir kahramanlık öyküsü değil, john yossarian da bir kahraman sayılmaz zaten. aslında bu savaş romanında taraflar almanya ve amerika da değil çünkü heller kendi tarzı ile bize düşmanın tam içeride; şuurunu kaybetmiş, güç zehirlenmesi yaşayan ve sözde kahramanca kaybedilen bir birliğin onlara fazladan bir madalya getireceğini düşünen rütbelilerin ve emirlere itaat etmek adı altında her türlü soysuzluğa ses çıkarmayanların olduğunu gösteriyor. kitabın bir diğer güzel yanı ise; bugün romandan kaynaklı olarak ingilizce'ye deyim olarak geçen catch 22 açmazını her fırsatta kullanması. peki nedir catch 22? basitçe şöyle açıklanabilir; " soru sorma hakkını yalnızca soru sormayanlara veriyoruz. eğer soru sorarsanız soru sorma hakkınızı kaybedersiniz." bu tamamen catch 22 durumudur yani ne şekilde bakarsak bakalım bir açmaz vardır işin içinde.
kitabın ana karakteri olan ve heller'ın bütün bürokrasi eleştirisini onun ağzından yaptığı yüzbaşı yossarian muhtemelen edebiyat dünyasının gördüğü en iyi yazılmış karakterlerden biri. neredeyse histerik sayılabilecek inatçılığı bir yana roman boyunca diğer karakterler tarafından sık sık deli olduğu söylense bile aslında tek aklı başında olan kişi yossarian çünkü hayatta kalma içgüdüsüne sahip ve vatanseverlik adı altında yalnızca madalya ve rütbe getirecek ölüler olarak görüldüklerinin en net bilincinde olan tek kişi. roman boyunca onu bu denli sarsan şeyin telsiz topçusu snowden'in ölmeden önce ona söylediği sır olduğunu ima eden bir çok detay var biz bunu kitaptaki zaman çizgisi nedeniyle en sonda öğrenebiliyoruz ve tam bu noktada okuyucuyu sarsan muazzam bir sahne ortaya çıkıyor.
"yossarian was cold, too, and shivering uncontrollably. he felt goose pimples clacking all over him as he gazed down despondently at the grim secret snowden had spilled
all over the messy floor. ıt was easy to read the message in his entrails. man was matter, that was snowden's secret. drop him out a window and he'll fall. set fire to him and he'll burn. bury him and he'll rot, like other kinds of garbage. the spirit gone, man is garbage. that was snowden's secret."
(yossarian da üşüyordu, kontrolsüzce titriyordu. ümitsizlik içinde snowden'ın her yere saçılmış sırrına bakarken vücudunun her yerinde, tüyleri diken diken oluyordu. snowden'ın bağırsaklarıyla yazılmış mesajı okumak kolaydı. insan dediğin maddeydi, snowden'ın sırrı buydu işte. onu pencereden atarsan düşerdi. ateşe verirsen yanardı.
gömersen, tüm diğer çöp türleri gibi, o da çürürdü. ruh gittiğinde, insan çöpten başka bir şey değildi. snowden'ın sırrı buydu.)
snowden'ın saçılan iç organlarına bakan yossarian'ın çözdüğü sır buydu; çelikten olmadığını fark etmek. savaşın orta yerinde aklı başında olmak bir dezavantajdır çünkü ölebileceğiniz gerçeği ile yüzleştiğiniz an bütün büyü bozulur ve iradeniz çökme noktasına gelir. aslında burada da bir catch 22 durumu vardır çünkü savaşın orta yerinde delirmemek için deli olmanız gerekir.
aslında romandaki her karakter üzerinde durulmaya değer; kendi birliğini bombalayacak ve bunu bile haklı çıkaracak kadar ağzı laf yapan, kapitalizmin vücut bulmuş hâli milo, kendini yalnızca rütbesinden ibaret gören, erlerin ve subayların aynı tanrıya dua etmesinden bile şaşkınlık duyacak kadar absürt bir karakter olan ve üstlerine yaranabilmek için kendi askerlerinin ölümüne bile sevinç duyabilen albay cathcart, sırf kendini iyi hissetmediği zamanlarda zaman daha yavaş geçiyor diye daha uzun süre yaşadığını hissetmek için bile isteye kendi canını sıkacak şeyler yapan bombardımancı dunbar, hastalık hastası ve bulunmadığı bir uçuş listesinde adı olduğundan dolayı o uçak parçalandığında herkes tarafından ölü kabul edilip dışlanan doktor daneeka, otoriteden korku duyan, paranoyak, iyi niyetli ve naif padre tappman, sırf savaştan kaçabilmek için sürekli uçağını bile isteye suya düşüren ve en az hasarla kaçmayı başarabileceği bir plan yapmaya çalışan orr, soylu bir aileden gelen ve roma'da bir fahişeye aşık olup onunla evlenme hayali kuran daha sonra ise trajik bir şekilde ölen hayalperest teğmen nately, bir hizmetçiye tecavüz edip öldüren ve bundan sadece adalet önünde yargılanacağını düşündüğü için korku duyan yüzbaşı aarfy ve muhtemelen kısa tutmak için es geçtiğim bir çok karakter daha.
edit: t.s. eliot krizine neden olan ex-p.f.c. wintergreen karakteri milo minderbinder gibi unutulmaz bir karakter es geçmek olmaz.*
'they're trying to kill me,' yossarian told him calmly.
'no one's trying to kill you,' clevinger cried.
'then why are they shooting at me?' yossarian asked.
'they're shooting at *everyone*,' clevinger answered.
'they're trying to kill everyone.'
'and what difference does that make?' s.14
("beni öldürmeye çalışıyorlar," dedi yossarian ona, sakin sakin.
"kimse seni öldürmeye çalışmıyor," diye haykırdı clevinger.
"o zaman neden bana ateş ediyorlar?" diye sordu yossarian
"herkese ateş ediyorlar," diye yanıt verdi clevinger. "herkesi öldürmeye çalışıyorlar."
"bunun ne farkı var peki?")
when ı look up, ı see people cashing in. ı don't see heaven or saints or angels. ı see people cashing in on every decent impulse and every human tragedy. s.461
(ben baktığım zaman, ceplerini dolduran insanlar görüyorum. cennetler, azizler ve melekler görmüyorum. her iyi dürtüden, her insani trajediden cebini doldurmak için faydalanan kişiler görüyorum.)
"what a lousy earth! he wondered how many people were destitute that same night even in his own prosperous country, how many homes were shanties, how many
husbands were drunk and wives socked, and how many children were bullied,abused or abandoned.
how many families hungered for food they could not afford to buy? how many hearts were broken? how many suicides would take place that same night, how many people
would go insane? how many cockroaches and landlords would triumph? how many winners were losers, successes failures, rich men poor men? how many wise guys were stupid? how many happy endings were unhappy endings?
how many honest men were liars, brave men cowards, loyal men traitors, how many sainted men were corrupt, how many people in positions of trust had sold their souls
to blackguards for petty cash, how many had never had? how many straight-and-narrow paths were crooked paths? how many best families were worst families and how many good people were bad people?" s.426
(ne iğrenç bir dünya! o gece zengin ülkelerde yaşamalarına rağmen kaç kişinin yoksunluk içinde olduğunu, kaç evin barakalardan ibaret olduğunu, kaç kocanın sarhoş olup karılarını dövdüğünü, kaç çocuğun zulüm gördüğünü, suistimal edildiğini, terk edildiğini merak etti.
kaç aile yiyeceğe para yetiştiremeyip aç kalmıştı? kaç kalp kırılmıştı? o gece kaç kişi intihar edecek, kaç kişi delirecekti? kaç hamamböceği, kaç evsahibi muzaffer olacaktı? kazananların kaçı aslında kaybetmişti, başarılı sanılanların kaçı başarısız, kaç zengin aslında fakirdi? akıllı geçinen kaç kişi aptaldı? kaç mutlu son mutsuzdu? kaç dürüst adam yalan söylemiş, kaç cesur adam korkuya kapılmış, kaç sadık adam ihanet etmiş, kaç aziz yolsuzluk yapmış, itimat gerektiren konumlara sahip kaç kişi para için ruhlarını alçaklara satmıştı, kaç kişinin ruhu bile yoktu? kaç dosdoğru yol aslında çarpıktı? en iyi ailelerin kaçı aslında en kötü aileydi ve kaç iyi insan kötüydü?)
yossarian marveled that children could suffer such barbaric sacrifice without evincing the slightest hint of fear or pain. he took it for granted that they did submit so stoically. ıf not, he reasoned, the custom would certainly have died, for no
craving for wealth or immortality could be so great, he felt, as to subsist on the sorrow of children. s.418
(yossarian, çocukların en ufak korku ya da acı işareti vermeden bunca canavarlığı yaşayabilmelerine hayret ediyordu. büyük metanetle boyun eğdiklerini düşünüyordu. aksi halde, diye mantık yürütüyordu, gelenekler yok olurdu; çünkü hiçbir servet ya da ölümsüzlük hırsı, çocukların kederinden geçinecek kadar büyük olamazdı.)
'don't you
see what that means? now you can take me off combat duty and send me home.
they're not going to send a crazy man out to be killed, are they?'
'who else will go?' s.314
("bunun ne anlama geldiğini anlamıyor musun? artık beni uçuştan men edebilir, eve gönderebilirsin. deli bir adamı ölüme göndermezler, değil mi?"
amerikalı şair anne sexton tarafından, vincent van gogh'un aynı isimli tablosundan esinlenilerek yazılmış şiir. ben şiirin yalnızca yan yana dizilmiş bir kaç uyumlu kelimeden ibaret olmadığı taraftarıyım. şiir bir çok şey olabilir; starry night ise anne sexton'un kendi iç buhranını belkide en net kaleme aldığı şiiri ama yalnızca sanatçının kendi kederini veya ölüm arzusunu da ifade etmediğini anlamak gerek. bu şiir aynı zamanda oldukça aşina olduğumuz bir tablonun başka bir açıdan, anne sexton tarafından incelenmesidir.
sexton, oldukça nevrotikti ve yaşamının büyük bir çoğunluğu intihar düşüncesi ile geçti ki işin sonunda yaşamını da dilediği gibi kendi elleri ile sonlandırmıştır zaten. anne sexton'un söylemleri imdat çağrısı değil intihar sancılarıydı bundan ötürü şiirlerinde de -özellikle bu şiirinde- bu ölüme karşı duyduğu arzuyu kesin bir dil ile dile getiriyor. tablonun onda uyandırdığı kaosu ve dehşeti hatta daha ileri gidersek ölüme yönelik hissiyatı keyifli bir buyurganlık ile arzuluyor diyebilirim sanıyorum. o gecenin onu sakince almasını istemiyordu, o ruhunun bir canavar tarafından hatta belki dev ve aç bir ağız tarafından yutulmasını istiyordu.
"that does not keep me from having a terrible need of—shall ı say the word—religion. then ı go out at night to paint the stars."
(bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim – dinden. sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum)*
the starry night (yıldızlı gece)
the town does not exist
except where one black-haired tree slips
up like a drowned woman into the hot sky.
the town is silent. the night boils with eleven stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die.
(şehir yerinde değil,
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında,
şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum)
ıt moves. they are all alive.
even the moon bulges in its orange irons
to push children, like a god, from its eye.
the old unseen serpent swallows up the stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die:
(hareket halinde. her biri canlı
ay bile esniyor turuncu rengiyle
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden
yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum:)
into that rushing beast of the night,
sucked up by that great dragon, to split
from my life with no flag,
no belly,
no cry.
(atılıp kollarına gecenin canavarının
o büyük ejderha tarafından yutularak
hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz
ne bir dans
ne bir ağlama.)
fransız şair jacques prévert tarafından brest şehrinin bombalanması üzerine yazılmış; savaşın yalnızca şehirleri tahribata uğratmayacağını hüzünlü bir tesadüf ile kemiklerimize kazıyan şiir. barbara; yağmurun altındaki bilinmeyen kadın. sevgilisi ile sıkıca sarılıyor, savaş henüz sıyırıp geçmemiş şakaklarından ve uzak düşmemişler birbirlerinden. şiiri okurken orada öylece bu manzarayı izleyen kişiye dönüşüyor insan; bu mutlu manzaranın etkisinde kalmış ve bu tanımadığı iki insanın savaştan sağ çıkıp çıkmadığı hakkında merak ve hüzün duyan o şaire. savaş bizden pek çok şey götürür; doğduğumuz evler yıkılır, caddelerinde yürüdüğümüz şehirler yanar ve kimliksiz cesetlerin kokusu onlarca yıl havada asılı kalır fakat bir de küçük ölümler vardır, ayrı düşmüş insanlar ve brest'te ona ne olduğunu bilmediğimiz kadın; barbara. yunanlılar için barbara ismi 'yabancı' anlamına geliyor, tanışılmamış bir kadın için güzel bir isim seçmiş prévert. şiir, şairin paroles isimli derlemesinde bulunuyor ve çeviri sırasında şiirin ismi değişikliğe uğramamış.
anımsa barbara
yağmur yağıyordu o gün brest'te durmadan
yürüyordun gülümseyerek yağmur altında
şaşkın hayran sırılsıklam
anımsa barbara
siam sokağında rastladım sana
yağmur yağıyordu brest'te durmadan
gülümsüyordun
gülümsüyordum
tanımıyordum seni
sen de beni tanımıyordun
anımsa gene de anımsa o günü
unutma
saçağın altına sığınmış bir adam
adını ünledi
barbara
seğirttin ona doğru yağmur altında
şaşkın hayran sırılsıklam
atıldın kollarına
anımsa bunu barbara
sen diyorum diye de bana kızma
sen diyorum bütün sevdiklerime
ancak bir kez görmüşsem bile
sen diyorum bütün sevişenlere
tanımasam bile
anımsa barbara
unutma
o yumuşak mutlu yağmuru
mutlu yüzüne yağan
o mutlu kente yağan
denize yağan
tersaneye yağan
quessant gemisine yağan yağmuru
ah barbara
ne hırboluktur savaş
n'oldun şimdi sen
o demir o çelik o kan yağmuru altında
ya o adam n'oldu seni yürekten
kucaklayan
öldü mü kaldı mı n'oldu
ah barbara
yağmur yağıyor brest'te durmadan
eskiden nasıl yağıyorsa öyle
ama artık bildiğin gibi değil bura yok oldu her şey
yıkık bitik bir yas yağmuru şimdi yağan
demir çelik kan fırtınası bile değil
itler gibi kuyruğunu titreten
bulutlar yalnız bulutlar
brest'te sular boyunca yitip giden itler
çürümek için gidiyor uzaklara
hiçbir şey kalmayan brest'ten
çoook uzaklara
barbara
rappelle-toi barbara
ıl pleuvait sans cesse sur brest ce jour-là
et tu marchais souriante
é panouie ravie ruisselante
sous la pluie
rappelle-toi barbara
ıl pleuvait sans cesse sur brest
et je t'ai croisée rue de siam
tu souriais
et moi je souriais de même
rappelle-toi barbara
toi que je ne connaissais pas
toi qui ne me connaissais pas
rappelle-toi
rappelle-toi quand même ce jour-là
n'oublie pas
un homme sous un porche s'abritait
et il a crié ton nom
barbara
et tu as couru vers lui sous la pluie
ruisselante ravie épanouie
et tu t'es jetée dans ses bras
rappelle-toi cela barbara
et ne m'en veux pas si je te tutoie
je dis tu à tous ceux que j'aime
même si je ne les ai vus qu'une seule fois
je dis tu à tous ceux qui s'aiment
même si je ne les connais pas
rappelle-toi barbara
n'oublie pas
cette pluie sage et heureuse
sur ton visage heureux
sur cette ville heureuse
cette pluie sur la mer
sur l'arsenal
sur le bateau d'ouessant
oh barbara
quelle connerie la guerre
qu'es-tu devenue maintenant
sous cette pluie de fer
de feu d'acier de sang
et celui qui te serrait dans ses bras
amoureusement
est-il mort disparu ou bien encore vivant
oh barbara
ıl pleut sans cesse sur brest
comme il pleuvait avant
mais ce n'est plus pareil et tout est abimé
c'est une pluie de deuil terrible et désolée
ce n'est même plus l'orage
de fer d'acier de sang
tout simplement des nuages
qui crèvent comme des chiens
des chiens qui disparaissent
au fil de l'eau sur brest
et vont pourrir au loin
au loin très loin de brest
dont il ne reste rien.
çayınızı, kahvenizi - tercihe göre jawa juice ve blue milk de caizdir- alıp gelin; elimizde galaktik zaman çizelgesi, kalbimizde raddus; uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.
filmler hakkında söylenebilecek pek çok şey yazılıp çizildi fakat yalnızca filmler üzerinden star wars evreninin şişirilmiş bir balon olduğu hakkında diskur çekmek bana bir noktada samimiyetsiz geliyor. gerek çetrefilli karakter dinamikleri gerek oldukça ince paralellikler ile sunulmuş politik meseleler ile dolu dolu bir evren var elimizde. galaktik tarihin zaman çizelgesi'ni kullanarak bir okuma yapmak istedim. crc fazla eski kalıyor, domancion anlaşması'nı sıfır yıl olarak baz alan zaman çizelgesi de ne yazık ki çok elle tutulur bir fayda sağlamıyor. o yüzden coruscant'ın güneş döngüsünden faydalanan standart takvimi kullanacağım. bu hususta ilerlenebilecek iki yol var; star wars canon veya star wars expanded universe. bu tanım daha çok basılı kaynaklara erişemeyen ve dil hususunda şansı yaver gitmediği için sithpedi'nin rezil galaktik çizelgesine mahkum kalan insanları göz önüne alarak girildiği için star wars canon üzerinden ilerlemek istiyorum. daha sonra expanded universe için ayrı bir çizelge yaparım. tekrar belirteyim; ana iskelet yapısı olarak galaktik tarihin zaman çizelgesini alacağım. o halde, kemerlerimizi bağlayalım zira epey parsek kat edeceğiz.
a long time ago in a galaxy far, far away...
erken tarih öncesi (ebediyet- ysö 25.000)
bilinen evren'in oluşmaya başlamasından uzun süre sonra -zaman çizelgesinde belirtilmez- kayda değer ilk hareketlilik, daha sonra derin merkez olarak da adlandırılan galaksi merkezinde, yıldızların etrafında döndüğü devasa bir kara deliğin oluşumuydu. bu kara delik yaşamın ve 'güç' unsurunun esas kaynağı olduğu söylenen derin merkez'i bir arada tuttu. belirsiz bir zaman geçtikten sonra ikinci kayda değer olay yaşandı ve derin merkez'de, yaşamın kaynağı olarak adlandırılan bölgede kozmik güç ile yaşam gücünü birbirine bağlayan simbiyotik mikroorganizmalar; midi-klorian'lar ortaya çıktı.
bu olaya takriben, ysö 1.000.000 sıralarında the ones olarak adlandırılan göksel(?) varlıkların hayat bulması ile güç unsuru farklı bir çizgiye kaymaya başladı. haklarında neredeyse kesin olarak söylenebilecek hiçbir şey olmamasına rağmen, göksel varlıkların -centerpoint station'un mimarları thuruht'lara göre- ölümlü zihinlerin kavrayışının ötesinde, güç ile birleşmiş kadim varlıklar olduğu iddia edildi.
ilk olarak; daha sonra abeloth'un gezegeni olarak adlandırılan (expanded), dış halka bölgelerinin kessel sektöründeki maw bulutsusunda; tropikal bir gezegende, bir gayzerin yakınlarında baba doğdu. yaşamını güç'e denge getirmeye harcayan - muhtemelen jedi düzeninin mitik bir kahraman arayışına ön ayak olan düşünce esasen bu durumdur- bu figür ortaya çıktıktan çok kısa bir süre sonra kız ve oğul da doğdu. baba, kız ve oğul'u ilim havuzu'nda yıkanmamaları ve güç kaynağından içmemeleri konusunda uyarana kadar uyum içinde yaşadılar fakat oğul güç kaynağından içti ve kız da bilgi havuzunda yıkandı. bunun sonucunda oğul, güç'ün karanlık tarafını temsil eden karanlık bir figüre dönüşürken; kız, onun aydınlık tarafını temsil etmeye başladı.
genesis* referansları verebileceğimiz ve alt metnini bile kazımaya gerek duymadan 'ilk günah' kavramını ilk bakışta çıkarabileceğimiz bu olayın şaşırtıcı olmayan bir biçimde iskandinav mitlerinden de izler taşıdığı söylenebilir fakat henüz yansımaları görünmeye başlamıyor.
bu sırada galaksinin bir diğer ucunda, karasal (terrestrial) bir gezegen olan ilum'un -ki cüce gezegenden daha küçük olmasına rağmen gezegen kabul edilmiştir- kaya duvarlarında; daha sonradan lightsaber'ların yapımında büyük önemi olan kyber kristallerinin oluşumunda rol oynayacak mineraller birikmeye başlamıştı. hey gidi han solo be. neyse, spoiler vermeyelim şimdi durduk yere. daha sonrasında, bundan milyonlarca yıl sonra master yoda'nın luke skywalker'ı eğittiği meşhur bataklığın da yer aldığı gezegen dagobah'ın yüzeyinde dagger dağı yükselmeye başladı.
dagobah'ın yüzey yapısı değişirken, galaksinin farklı noktalarında yeni canlı türleri evrimleşiyor, öncül türler ortaya çıkmaya hazırlanıyordu. bravais'de bravaisian isimli -munduri'yi de yad edelim, katran ve şeker ilişkisi ile atalarından laf açılmışken- bilinçli yaşam türü oluşmaya başlarken bir yandan orta halkada yer alan chommell sektörü'nün naboo sisteminde sürüngen tipi türler ortaya çıkmaya başladı. hemen ardından crul gezegeninde crolutela ve gilliand'ların öncül türleri de görülmeye başlamıştı bile. bu süreçte abednedo'da da yarı-humanoid abednedo'lar bilinç kazandı.
yeni canlı türleri ortaya çıkadursun; ilk günah, elbette beraberinde yeni bir yıkım da getirmeye hazırlanıyordu.jacen solo'nun hikayesi çöp haline getirilip yok sayıldığı için galaktik tarihin zaman çizelgesinde yer bulmasa da abeloth'un ortaya çıkışı da aşağı yukarı ysö 100.000 gibi bir zamana denk geliyor. esasında legends olarak geçse de canon olma ihtimali üzerinde durulduğu için çizelgeye eklemem gerektiğini düşünüyorum zira zamanında thrawn trilogy de legends olarak işaretlenmiş ardından canon olmuştu. nasıl, ne amaçla ve nereden var olduğu bilinmeyen ölümlü bir hizmetkâr kadın, the ones'a hizmet etmeye başladığında oğul ve kız arasında serinin temelini de oluşturan ikililik, kaotik bir noktaya gelmişti. baba, bu iki zıt unsuru dengede tutmakta zorlanıyordu. bu hizmetkar, anne rolü üstlenerek, uzun bir müddet güç'e denge getirmeyi başardı fakat zaman geçtikçe yaşlanmaya ve ölümsüz olan ailesine nazaran çürümeye başlamıştı. ailesini kaybetmekten korkan anne; güç kaynağından içip, bilgi havuzunda yıkandı fakat ölümlü bedeni ve kırılgan zihni bunu kaldıramadı. çarpık ve kötücül bir şeye dönüşmüştü artık ve bu olaydan sonra yozlaşmış olan anne, abeloth ismini aldı. baba, anne'nin eylemlerinden haberdar olduktan sonra kız ve oğul ile birlikte gezegeni terk etmeye karar vermişti fakat bu, abeloth'u karanlığın daha da diplerine çekmekten başka bir işe yaramadı.
bu çarpık ve kötücül yaratık; bir killik topluluğu olan thuruht'lar ile işbirliği yapan kız ve oğul tarafından dizginlemek istendi ve bunun neticesinde centerpoint station ve sinkhole station ortaya çıktı ki centerpoint station, death star hakkında ufak bir referans da sağlamış oluyor. burada killik türüne bir parantez açmak gerekir. hiperuzay keşifleri için önemli bir konumda bulunan alderaan gezegenin ilk zeki yaşam formları olan bu tür, the illustrated star wars universe de dahil olmak üzere pek çok kaynakta ismi geçen, en eski zeki yaşam formlarından biridir.
tarih yine ysö (yavin savaşı öncesi) 100.000 gösterirken, constantinos doxiadis'in öngördüğü üzere zamanla ekümenopolis haline gelecek olan; insanlığın başlangıç noktası, ana gezegeni crouscant'da ilk kat inşa edilmeye başlanmıştı. sweu bu konuda daha geniş bir anlatı sunuyor elbette.
galaktik zaman çizelgesinde hiperuzay öncesi bilinen bir diğer önemli olay; ilerleyen zamanlarda önemli bir ticaret merkezi haline gelen fakat daha sonrasında kaçakçı yerleşkesine dönen batuu gezegenindeki büyük felaketten bir milenyum sonra ariana surabat ve ravenstar mürettebatı sayesinde kolonileşmesidir. bu sözü geçen kıyametin; batuu gezegenindeki -iddia edilene göre- ileri düzeyde duyarlılığa sahip, iletişim kurabilen dev ağaçların fae'leri kullanarak yayılma ve daha dayanıklı yeni canlı türleri oluşturma planının ters tepmesi ve sonucunda tüm ağaçların tamamen taşlaşarak gezegendeki yaşamı neredeyse bitirmeleri olduğu söylenebilir.
galaktik zaman çizelgesinin en kritik olaylarından biri de; devaronlular'ın bir hiperuzay fenomeni olan simu-tünelleri'ni kullanan devasa balina türü purrgil'leri inceledikten sonra hiper-sürücü'yü icat etmesidir ki bu olay takriben ysö 50.000 ile ysö 30.000 arasında gerçekleşmiştir. bu olay neticesinde galaksi keşiflerinin önünün açıldığını belirtmekte fayda var. devaronlu'ların anaerkil sistemi ve erkeklerde bulunan dismorfik bozuklukların bu hiper-sürücülerin keşfinde kültürel bir önemi bulunmakta.
ysö 30.000'e geldiğimizde uzay kaşifi kavramı yavaş yavaş temellenmeye başlamıştı fakat bu sıralarda dış halka gezegenlerinden biri olan benetage, sebebi bilinmeyen bir şekilde terk edildi. bu sıralarda, başka bir dış halka gezegeni galush/felucia; şifalı bitkilerden biri olan nysillin'in ana yetişme noktası olduğundan, castell gezegenine ait gossam courivers tarafından sömürgeleştirilmekteydi.
ysö 27.000- 26.000 sıralarında derin çekirdekteki imparatoriçe teta'da insan uygarlığı gelişmiştir ki zamanla önemli loncalara ve büyük krizlere ev sahipliği yapacak bu gezegenin yavaş yavaş tarih sahnesinde boy göstermesi mühim bir olay. savaşçı imparatoriçe teta ile karıştırılmasın diye gezegenin bölgesini de not düştüm. bu süreçten sonra yayılma dönemi de başlıyor zaten.
ysö 25.000 yılında bugün eski cumhuriyet olarak adlandırılan orijinal galaktik cumhuriyet, chandrila ve alderaan gibi önemli medeniyet merkezleri olan gezegenlerin de dahil olduğu 22 gezegen ile resmi olarak kuruldu. daha sonra -ysö 21.000- ticari kaygılarla birlikte kan monarşisi de galaktik cumhuriyet'e boyun eğecekti.
güç ile kullanılabilen bilgi-deposu datakronları(holokron) tasarladığı öne sürülen dini bir grup olan dai bendu; palawa takipçileri ve chatos akademisi ile birlikte jedi düzeni'nin öncülleri olarak kuruldu fakat neredeyse bir kaç asır sonra amaçlarının barış ve adaletin korunması olduğunu iddia eden bu grubun lideri(?) olan ve prime jedi olarak bilinen belirsiz biri bilinmeyen bölgelerdeki okyanuslarla kaplı ahch-to'da jedi düzeni'ni kurdu ama daha ışın kılıçları falan yok tabii yine de prime jedi'ın mozaik bir tasvirini tapınağa bu dönemde işledikleri biliniyor ki oldukça ilginç bir tasvirdir. ilk jedi tapınağı, ahch-to'daki iç içe duran kayalık adadan biri üzerine inşa edildikten hemen sonra burada bir jedi köyü de inşa edilmeye başlanıyor. ahch-to ne kadar jedi'ların ilk evi olarak görülse de ossus, coruscant, xenxiar ve tython'da kimi tarihçilere göre bu tanıma uygundur. jedha'yı da bu listede tutanlar var fakat bana kalırsa yanlış bir tanım bu.
ee nerede bu adamların ışın kılıçları yahu diyecekler için ise, tam olarak oraya geliyoruz. jedi düzeni'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra, daha önce bahsettiğim gezegenlerden biri olan ilum, güç destekli hiper-uzay navigasyonu sayesinde, uzay kaşifi olan bir jedi tarafından keşfedildi. bu keşif daha sonra lightsaber yapımının önünü açacak önemli olaylardan yalnızca biri.
ysö 25.000 yılında corellian run ismi verilen super-hyperroute oluşturuldu ve bu corellian sisteminin ekonomik bir güç merkezi haline gelmesinde büyük rol oynadı. rota, coruscant gezegeninden güneydoğuya uzanıyor ve naos ve lamaredd'de sona eriyordu. corellian run, yolu boyunca hydian way super-hyperroute ile kesiştiğinden ötürü çekirdekten dış halkaya kadar galaksinin her bölgesindeki gezegenlere ulaşan önemli bir rotaydı. perlemian ticaret yolu'nun yanı sıra corellian run, slice olarak bilinen bir bölgenin sınırını oluşturuyordu bu yüzden de galaksinin en kalabalık ve keşfedilmeye açık bölgesi haline geldi. dış halka'ya kadar uzanan corellian run'ın bölümleri, kaçakçılar ve serbest tüccarlar arasında popüler olan bir dizi şerit olan baharat üçgeni'ni oluşturarak diğer ticaret yollarıyla kesişti. bu sırada duros kaşifleri, neimoidia gezegenini sömürgeleştiriyordu. galaktik cumhuriyet ise biraz daha genişleyerek, koloni bölgesindeki cato neimoidia sistemini bünyesine kattı.
22.000 – 5.000 ysö arasında jedi'ler artık tarih sahnesinde önemli bir rol edinmeye başlayacaktı ama sith'lerin ortaya çıkışı da tam olarak bu döneme denk gelmekte. biraz ağırdan alalım.
ysö 22.000'de aftermath'da söz edilen bir olay vuku buldu ve kinro kuyruklu yıldızı çekirdek dünyalar için bir tehdit unsuru haline geldi. yıldız orta halka'ya girmeden önce, jedi düzeni üyeleri bir araya gelerek kuyruklu yıldızı parçalamaya çalıştı. bu süreçte birkaç jedi hayatını kaybetmiş, bir kısmı ise aklını kaçırmıştı ama görev başarıya ulaştı. böylece jedi düzeni, ilk sınavını da geçmiş oldu. bu olayı takriben neimoidia gezegeni, cato neimoidia'dan bağımsız olarak galaktik cumhuriyet'e kendi içinde hür bir dünya olarak katılmaya karar verdi. yakın bir dönemde de zaten neimoidian ve duros türleri arasındaki ayrılıklar kesinleşecekti.
bu sıralarda ultimate star wars'da onaylandığı üzere (ysö 21.000 -20.000) genişleme bölgesinde yer alan thisspias'da kan monarşisinin temelleri de atılmaya başlıyor. daha sonra jedi ustası oppo rancisis ile karşımıza yeniden çıkacak olan bir gezegen. kan monarşisi ve galaktik cumhuriyet arasındaki bağları incelemek için ufak bir girişimde bulunacağım daha sonra. kan monarşisi temellenmeye başladıktan ve galaktik cumhuriyete katıldıktan kısa bir süre sonra ysö 15.000'da rodia'da galaktik cumhuriyet'e katılarak birliğin genişlemesine katkıda bulunuyor ki bunda corellian run'ın etkisi pahabiçilmez.
12.000 ysö'nde bile corellian run'ın etkileri devam ediyordu hatta etkisi sarsılmaz bir biçimde artmıştı. corellian'dan gelen yerleşimciler, orta halkada yer alan mücevher zengini ord mantell'i sömürgeleştirerek hem gezegeni mühimmat deposu haline getirdiler hem de bölge karakoluna dönüştürdüler.
burada biraz duraksayalım. normal şartlarda 2018 yılına kadar galaktik zaman çizelgesinde yer almayan fakat son yıllarda eklenmiş iki önemli olay var. hakkında neredeyse hiç bilgi bulunmayan mesulan astroid kuşağı'nın oluşumunda rol oynayan mesula buzlu ayı ve/veya buz ayı'nın kırılması (rupture için yırtılma daha uygun bir çeviri olacaktır muhtemelen ama ben kırılma olarak daha uygun bulduğum için bu şekilde aktarıyorum) bu olayların ilki. hemen ardından gerçekleşen ikinci önemli olay ise hakkında neredeyse hiçbir önemli bilgi verilmemiş olan utapau'nun ilk grand zigoth'u krynbalt kyr'in ölümü. yamulmuyorsam last shot'da ufak bir referans mevcuttu.
muhtemelen net bir bilgi verilmese de mesula'nın utapau'nun yakınlarında olduğu aşikar zira pau'anfyzen gor'un phylanx redux sürücüsünü mesula astroid kuşağında gizlemeye çalıştığını biliyoruz.
bu sıralardaqel-droma yazınları'nda da ismi geçen ossus gezegeni jedi düzeninin yeni yerleşkesi haline gelmişti. kutsallık atfedilse bile jedi'ların bu gezegene taşınmasındaki esas faktorün; perlemian ticaret yolu üzerinde faaliyet gösteren jedi'ların başka jedi ustaları ile iletişim halinde olup onların altında eğitim almak olduğu bazı jedi kaynaklarında da belirtilmiştir. burada rammahgon için bknz vermek gerek. ilum'un keşfi ve ossus'a yerleşme aşamasından sonra jedi düzeni çöl ay jedha'nın üzerine yeni bir tapınak inşa etti. kyber kristalleri açısından oldukça zengin olan bu ay, ilum gibi ışın kılıcı kullanımında önem atfedilen bölgelerden biriydi. kimi iddialara göre jedha'ya yakın bir bölgede gizli bir super-hyperroute bile mevcuttu ki bu kyber kristallerinin diğer jedi tapınaklarına taşınması için bulunduğuna dair sansasyonlar da doğurdu. bu arada galaktik cumhuriyetin içinde başka bir sansasyon daha hayat buluyordu. tifonik bulutsusu'nun tozunda doğduğu ve ölümlü silahlarla öldürülemeyeceği iddia edilen bir galaktik cumhuriyet naibi doğdu: hylemane lightbringer. yine de akiva'daki acil durum zirvesinden kısa süre önce bir sandalye ile dövülüp öldürüldü ve bu fantastik beyanların yalan olduğu ortaya çıktı.
bu süreçte cumhuriyet köleliği yasakladı ve jedi düzeni ile dış halkada bulunan köle imparatorluğu zygerria arasında çekişmeli bir savaş yaşandı. savaş sırasında ağır yenilgiye uğrayan zygerrianlar köle ticaretini yer altına taşımak zorunda kaldı fakat bu bitmeyen bir düşmanlığı da tarih sahnesine kazıyan bir çatışmaydı. bu çatışmanın izleri ise artık ismi unutulmuş olan genç bir güç kullanıcısının yoldan sapması ile sonuçlanır.series star wars: tales of the jedi çizgi romanında geçen yüzyıllık karanlık dönemi böyle başladı. star wars: geektionary: the galaxy from a - z'de bahsi geçen isimsiz ilk sith; dengeden sapıp tıpkı oğul gibi güç'ün karanlık tarafına yöneldi ve kendini yasaklanmış öğretileri öğrenmeye adadı. güç'ün açığa çıkmayı bekleyen esas potansiyelinin, pasifize olmuş aydınlık tarafın öğretilerini kucaklamak yerine karanlık tarafın ele avuca sığmazlığında yattığı hakkında propagandalar yapmaya başladı. bu karşı tutum karşısında jedi yüksek konseyi genç jedi'yı sürgün etmekte çareyi buldu ama bu karar ters teperek güç arzusu peşinde olan bazı genç jedi'lerı da sapmış olan jedi'nin yolundan gitmeye itti. bu sürgün ve düşmüş bir grup jedi, moraband'i kendi sığınakları haline getirdi. jedi yüksek konseyi tehlikenin geçtiğini düşünse bile bu sırada yeni bir oluşum haline gelen sith'ler; sürgün edilmenin intikamı ile yanıp tutuşuyor; moraband'da jedi tapınaklarına benzer yapılar inşa ediyorlardı. alenen yeni bir düzen kurulmuştu artık. karanlık lordlar vadisi ise bu düzenin yeni jedha'sıydı.
zaman geçtikçe sith'ler gelişmeye ve takipçiler toplamaya başladı. bu süreçte sith imparatorluğu galaktik cumhuriyet tarafından yasaklanmış olsa dahi köleler kullanarak galaksi üzerinde kontrol sahibi olabilmek için kyber kristallerinden güç elde ederek yeni devasa silahlar inşa etmeye başlamıştı. tam da bu noktada sith tarihinde bile utanç simgesi olan darth momin tarih sahnesine adım atıyor ama ondan önce lightsaber'lara göz atmak gerek zira momin'in darth ünvanını edinmesi de bir çift ışın kılıcı sayesinde gerçekleşti.
lightsaber'lar düşünülenin aksine kyber kristallerinden elde edilen ilk silahlar değiller. burada, zaman çizelgesinde aktarmaktan bir süre imtina ettiğim başka bir silah türüne değinmem gerek; forcesaber. belki de galaksideki en yozlaşmış ırklardan biri olan; amfibi-humanoid tür, rakata'lar ysö 40.000-ysö 36.000 yılları arasında lightsaberların atası olan ilk silahlardan birini üretti fakat üretim aşamasında güç'ün karanlık yanından faydalandıkları için giderek yozlaştılar. jedi'ların bu silahları kullanmaktan imtina ettiği ve uzunca bir süre normal kılıçlar kullandıkları bilinmekte.
bu sıralarda lady shaa veya kullanıma göre darth shaa, hapsedilmiş olan heykeltraş momin'deki potansiyeli fark edip onu kurtarmak için harekete geçti ve onu çırağı olarak eğitmeye başladı. momin, shaa'nın umduğundan bile yetenekliydi fakat yine de delilik ve dahilik arasında gidip gelen momin; hernekadar kendisini bir usta olarak görmese de shaa'nın çırağı olmayı da kabullenemiyordu. bu düşünce sonunda onu bir antrenman sırasında shaa'nın karnına lightsaber saplayarak öldürmeye itti. momin ustasını öldürdükten sonra onun ünvanını alsa bile kendisine bir çırak seçmedi ve hayatını öğrenmeye adadı. galaksiyi dolaşarak güç'ün karanlık tarafı hakkında araştırmalar yapmaya başladı. bu öğrenme saplantısı onu neredeyse bir ulusu yok edebilecek güçlü silahlar yapmaya itmişti fakat esas emelleri daha da sapkınca bir hal alıyordu. bir şehri yok etme girişimi sırasında jedi'lar tarafından öldürülse bile ruhu kullandığı maskeye tutunarak uzunca bir süre jedi arşivlerinde hayatta kalmaya devam etti. yine de hatıranın silinmesi cezasına benzer bir şekilde sith ve jedi arşivlerinden silindi ve ismi lanetlendi.
bu sıralarda ormanlık ve bereketli bir gezegen olan mustafar'da, galaktik imparatorluk öncesi en büyük felaketlerden biri yaşandı. güç kullanıcısı olan lady corvax ve kocası lord dorwin mustafar'da yaşamına devam ederken bir grup bilinmeyen işgalcinin saldırısı ile attack on mustafar yaşandı ve bu savaşta mustafar için savaşan lord dorwin öldü. onu aeon motoru kullanarak geri getirmek isteyen corvax, bright star'ın gücünü çalıp kullanmayı denese de bu büyük bir yıkıma yol açmıştı. dorwin iki dünya arasında sıkışıp kalırken bir yandan da mustafar gezegeni yanıp kül haline geldi. daha sonra corvax'ın soyundan gelen biri mustafar'ı yeniden özgür kılana dek elbette. bu yakılıp yıkılmış gezegen, sith'lerin ilgisini çekmeyi tam olarak bu zamanlarda başlamıştı fakat ele geçirme süreci için erkendi.
sith düzeni ise bu süreçte boş durmadı elbette. kayıp yirmi'nin önemli sith lordlarından olan darth krall ya da jedi ustası olduğu dönemdeki ismi ile radaki, jedi düzenine sırtını dönerek sith'lerin safına geçti ve darth ünvanı aldı. hemen ardından tarih ysö 1.032'yi gösterdiğinde battle of wasted years patlak vermişti bile. hakkında pek bilgi bulunmasa bile bu savaşın kazanının sithler olduğu kesin olarak belirtilmiştir fakat pastadan büyük payı alan kişi, vahşi uzaydaki mulita sisteminde yer alan nightmare conjunction'ı ehlilleştiren darth krall oldu. burada tatlı bir bilgi de vermek isterim aslında. mulita sisteminde yer alan ve kökeninin orası olduğu söylenen drengir isimli amorf etobur bir tür olan bitkiler tarafından yakalanan jedi ustası sskeer, darth krall hakkında vizyonlar görmüştü. ilginç bir bağlantı.
tam da yakın bir dönemde belki de jedi tarihindeki en sevdiğim ikinci olay patlak veriyor aslında. jedi'lar sith ayrılıklarından sonra yeniden bir mezhep çatışması içine düşmeye başlıyorlar zira rur tarafından ordu aspectu kuruluyor bu dönemde. rur tarafından merkezi garn'daki rur citadel'de konuşlanan bu pasifist grup, rur'un ölüm takıntısından ötürü ölümsüzlük ile ilgili bir arayışa girse de bu durum jedi ortodoksisiyle aralarının açılmasına sebebiyet veriyor ve sith-jedi çekişmesini kabul etmez isek tarihin gördüğü ilk büyük jedi iç savaşı patlak veriyor. entruvia savaşı, barış anlaşması ile sonuçlansa bile bu anlaşma büyük bir felaketin de fitilini ateşliyor. rur'un ölümsüzlük arayışındaki son denemesi olan yapay zeka; ki kendisi rur'un tüm bilgilerini içeren muazzam bir sistemdir, kendisini rur'un esas kimliği olarak belirliyor ve bedeninin gerçek rur tarafından ele geçirildiğine kanaat getiriyor. anlaşmanın şartlarını yerine getirmek üzere rur kalesine gelen jedi müfettişlerinin, kendisini yok etmekle görevli olduğunu düşünen yapay zeka, kale'nin droidlerinin kontrolünü ele geçirerek ordu aspectu'nun üyeleri dahil olmak üzere kaledeki herkesi katleder. ordu aspectu kıyameti olarak anılan bu olay sonrasında rur ve ikincil komutanı amon kendilerini feda ederek yapay zekayı yok etmeye çalışır ve bunun sonucunda hayatlarını kaybederler. bu yapay zeka meselesini sonra white christmas bölümü ile birlikte incelemeyi planlıyorum.
bu sıralarda corsair wars patlak vermiş ve bunun sonucunda jedi düzeninde başka ayrılıklar da gerçekleşmeye başlamıştı. gigor gezegeninin sakinlerinden biri olan jedi ustası oo'ob, galaktik barışı korumaya öncelik verilmesini talep etti fakat doktrinlerinden şaşmak istemeyen jedi konseyi bu çağrıyı reddetti. tehditlerle başa çıkmakta ısrarcı olan oo'ob önleyici bir yöntem izleyerek jedi doktrinini bozdu ve kristalist var-whill'i, farkiller silahını yapmakla görevlendirdi. çok fazla ölüme neden olan bu silahın yapımına jedi konseyi korkunç bir hata gözüyle bakmaya başlamıştı. jedi düzeni bu kararından ötürü oo'ob ve ortağını mürted ilan ederek tasfiyelerini onadı.
bu sıralarda impartoriçe teta gezegeni, zengin karbonit madenlerinden ötürü ; kişi olan imparatoriçe teta'nın soyu olarak adlandırılan (krath)'lar tarafından işgal edilmeye başlanmıştı. yakın bir dönemde ise hosnian hesabı olarak da bilinen crc sistemi ysö 7.977 yılında kullanılmaya başlandı fakat uzun sürmeyecekti.
ysö6.000 - ysö 5.000 yılları arası neredeyse tamamen kaotik bir dönemin hemen öncesi olarak adlandırılabilir. bu dönemin başlıca önemli olaylarına biraz bakınalım. giju run boyunca yer alan şairlerin ve münzevilerin gezegeni bardotta'da frangawl kültü'nün esaretine girmeye tam da bu dönemlerde başlıyor. dagoyan'ın düzeni kurulana kadarki süreçte neredeyse 4.000 yıl boyunca sürecek olan bir korku hükümdarlığı gezegeni ele geçiriyor. bu tarikatvari iki düzenin savaşı star wars evrenindeki en nadide parçalardan biridir. oldukça kritik bir noktada bulunan rimma ticaret yolu da bu dönemlerde aktif hale gelmeye başlıyordu.
bu sırada galaktik cumhuriyeti yıpratacak ve yıkılıp yerine modern bir galaktik cumhuriyet inşa edilmesine sebep olacak bin yıllık savaşların da ayak sesleri yükselmeye başlamıştı. ysö 5.000- ysö 1.000 yılları arasında süregelen bu dönem, sithlerin de neredeyse yok olmasına sebep olan önemli olayları içinde barındırıyor. ufak ufak dönemi inceleyelim.
tahmini ysö 5.000 yıllarında, derin çekirdeğin koros sistemi'nde patlak veren ve büyük tiran -ya da kahraman- imparatoriçe teta'nın (ki daha sonra sisteme ve gezegene ismini de vermiştir) yürüttüğü unification wars'ın hemen sonrasında sithler galaktik cumhuriyete karşı üs konumunda kullanabilmek için koros major (namı diğer imparatoriçe teta) gezegenini işgal etmeye çalışarak great hyperspace war'un fitilini ateşledi. ilginç bir biçimde bu tarihi olayın doğruluğu tamamen tartışmaya açıktır ve bunun sebebi hayran kurgusu olması değildir. yine de qel-droma yazınlarının doğruluğu hakkında tartışmaya açık bir kapı bıraktığı söylenebilir. bu savaş sürecinde imparatoriçe teta, jedi güçleri ile ortak bir çalışma yürüterek; sith orduları komutanı naga sadow'u geri püskürtmeyi başarmıştır. fakat zafer büyük bir kayıp sayesinde elde edilir ve tarihe jedi ustası ooroo'nun bu savaşta öldüğü kaydedilir. daha spesifik tarihler vererek açacağım bu konuları birazdan.
bu sıralarda erken hiperuzay sürücülerine erişim, galaktik keşifler ve ticaret yolları sayesinde galaktik imparatorluğun oldukça önemli bir gücü ve hatta yönetim noktası haline gelmiş coruscant'da, sithler tarafından işgal edilmiş ve sith tapınağı inşa edilebilecek kadar gücü ele geçirme girişimleri başarı ile sonuçlanmıştı fakat jedi düzeni tarafından geri püskürtüldüler. binlerce yıllık bir çatışmaya dönen jedi-sith savaşının ikinci büyük adımı da bu noktada atılmıştı.
jedi'ler ise önemli birleşme noktalarından biri haline gelmiş olan ossus'ta büyük jedi kütüphanesinin inşaasını tamamladılar. savaşın tahribatından en az bilgi kaybı ile çıkmak istedikleri aşikar. bu arada normal şartlarda bahsetmezdim fakat wookieepedia'da bulunan galaktik zaman çizelgesinde bu dönem nasıl aktarılmış diye örnek teşkil etmesi açısından baktığım zaman master odadan-urr'a saygı duruşu niteliğinde bir ekleme gördüğüm için alıntı içerisinde not düşmek istedim.
"kütüphanenin yıllarca süren inşa sürecinde inşaatın;üstad thorpe'un çözülememiş "mortis'in aşamaları" teoreminin çözümüne açıklık getiren bir jedi üstadı olan odadan - urr tarafından denetlendiği söylenir."
jedi'lerin bu bilgi koruma çabası içinde kütüphane inşa ettiği bir dönemde büyük bir kayıp vuku buldu. kli the elder ve bilinmeyen pek çok jedi ustası tarafından kaleme alınmış; kutsal jedi metinlerini içeren rammahgon bu süreçte kayıplara karıştı. jedi'lerin ilk kurulduğu bölge olan ahch-to ve sith'lerin super-hyperroute'larını içeren bu eser, jedi'ler için büyük bir kayıptı zira kitap sith'lerin konuşlanma bölgesi exegol'e dair önemli bilgiler de içeriyordu. bu arada bir kültür kayıp verirken bir başka kültür noktası da yavin 4'de yükselmeye başlamıştı. massassi, büyük tapınak'ın inşaasını bu dönemde tamamlamıştır.
jedi-sith savaşının yanı sıra, galaktik cumhuriyet bu dönemde tamamen cadı kazanıydı zira galaktik cumhuriyet ve paralı asker grubu mandalorian arasında patlak veren güç savaşı sonucunda jedi'lar başka bir savaşı da yüklenmek zorunda kalmıştı; mandalorian-jedi order arasında geçen bu savaş dönemi tamamen galaktik cumhuriyet'in mandalorianlara baskın çıkma isteği ve onları tehlike olarak görmesinin yan ürünüydü denilebilir zira yayılmacı ve saldırgan bir topluluk olan mandalorian, cumhuriyet için neredeyse rakip sayılırdı. mandalorian-jedi savaşı olarak geçen bu dönemin en büyük önemi mandalor the great'in da öncülüğünde mandalorian haçlı seferlerinin bu savaş sırasında gerçekleşmesidir. jedi'lerin kullandığı güç karşısında ilk etapta şaşırsalar bile daha sonrasında kısa bir süreçte karşı bir savaş stili geliştirebilmeleri bu topluluk hakkında pek çok şeyi açıklıyor esasında.
eğer yaşıyorsanız burada biraz soluklanalım. burada star wars evreninin gümlediği noktaya geliyoruz zira zamansal olarak boşaltım sistemini harekete geçiren bir takım eylemler gerçekleştirip üstüne bir de tüğ dikmişler. evet...evet! kimlerden bahsettiğim aşikar; exar kun ve ulic qel-droma. şimdi, yamuluyorsam düzeltin ama en basitinden bu ustasının şarap çanağına tükürdüğümün ulic qel-droma'sının ustasının great hyperspace war sırasında bir krath tarafından öldürüldüğü ve bu sebepten intikam arayışına girdiği kesin mi? kesin. peki bu adam tam da bu sebepten dark side'a geçiş yapacağı meşakatli bir intikam yoluna girdi mi? girdi. savaş biteli 500 yıl olmuş, adama sormazlar mı bu herifin ysö 3.996 sıralarında ne işi vardı mandalorian haçlılarının yanında diye? bir noktayı mı kaçırdım, okumayı ya da izlemeyi unuttuğum bir star wars içeriği mi var anlamadım ki. doğrusunu bilen varsa bir portakal neyim fırlatsın mesaj kutuma, tansiyonum düştü.
neyse, bu arada ysö 4.000 sıralarında insanlar yine insanlığını yapıp aman savaş mı varmış demeden sömürge girişimlerine devam etmekteydi. savaş sonrası harabesi gezegenlerden biri olan grizmallt'tan insan kaşifler ya da başka bir deyiş ile iç savaş kurbanları; o zamanki ismi ile nabu'ya yerleşmeye başlarlar fakat gezegenin yerleşik türlerinden biri olan ve zaten uzun yıllar boyunca kendilerini yok edecek kadar aç gözlü olan elder türü ile savaşlar yaşamış gungan halkı, bu yeni istilacılara hoş gözle bakmaz. göçebe kabileler olarak varlıklarını sürdüren bu tür, insanlar ile olan onlarca yıllık savaşı kaybedince bataklıklara sürgün edilir. bu süreçte boss gallo altında birleşerek bataklığın altına otoh gunga'yı inşa etmeye başladılar. gungan-grizmallt savaşı sürerken; kendilerine naboo ismini alan grizmallt yerlileri kendi içlerinde savaşa sürüklendi ve uzun zaman sürecek olan time of suffering'in temelleri atıldı.
o sırada sith'ler ve jedi'ler arasındaki ipler gerilme noktasını çoktan aşarak parçalanmaya başlamıştı. imparatoriçe teta savaşında jedi'ler tarafından geri püskürtülen naga sadow; ossos'a girerek, büyük jedi kütüphanesini hedef aldı ve bölgeyi cron süpernovaları ile enkaza çevirdi. karşılığında, yüksek jedi konseyinden iki savaşçı iki bilgin bir araya gelerek -ki sonrasında tapınağa heykelleri dikilerek dört usta olarak anılmışlardır- şehirdeki sith gücünü kırmak ve tapınak bölgesindeki yoğun güç'ten faydalanmak için coruscant'taki yıkılmış sith tapınağının harabelerinin üzerine jedi tapınağı inşa etti.
malachor'daki büyük savaş ysö 3.966 yılında temellerini atmaya başladığında galakside önemli gelişmeler de vuku buluyordu. galaktik gezginler hiperuzay sekstantları'nı (optik seyir cihazı) deneyerek galakside yeni gezegenler keşfetmeye başlamışlardı. bir yandan da süregelen jedi-sith savaşının taraflarından biri olan sith'ler, yeni silahlar yapmaya hazırlanıyordu. sith witch olarak adlandırılan darth tanis; kadim sith lordlarının, büyük kyber silahlarını aktarmasından faydalanarak, onların öncülüğünde malachor'daki sith tapınağına yalnızca sith holokronu ile aktifleşebilen ve dev bir kyber kristalini enerji reaktörü olarak kullanan bir silah inşa etti fakat bu silah yüzünden malachor, en az jedi'ler kadar sith'lerin de mezarı olacaktı.
çok geçmeden malachor savaşı'ı patlak verir fakat bu savaş büyük bir trajedi ile sonuçlanır. galaktik cumhuriyet öncülüğünde bir grup jedi şövalyesi malachor'da bulunan tapınağı keşfeder. yapılan saldırı sonucunda darth tanis, silahı kullanmak için uygun bir zaman olduğuna karar vererek silahı aktifleştirir fakat silah darth tanis dahil olmak üzere gezegen üzerinde bulunan tüm sith ve jedi'leri taşa dönüştürür. daha sonra bu olay "great scourge of malachor ismi ile anılmaya başlanır. bu felaket sonucunda tüm jedi birliklerinin gezegene ayak basması konsey tarafından yasaklanır ve zamanla bu hikaye jedi olmak üzere eğitilen çocuklara anlatılan bir masal haline gelir. bu sıralarda darth tanis ise holokron'a hapsolarak isimsiz bir varlık halini almıştır. bu dönemde kont dooku'nun da usta olduğu tip ıı kılıç tekniği makashi ustaları kylo ren it kopuğunun da kullandığı crossguard lightsaber'lara geçiş yapmışlardı.
tarih ysö 3.700- 2.020 arasında seyrederken galaktik cumhuriyet yavaş yavaş yıpratılmış durumdaydı. bu sıralarda mühimmat deposu olarak kullanılan ord mantell yavaş yavaş yerini suç şebekesinin merkezi olmaya bırakıyordu. daha önce anlattığım üzere ysö 12.000 yıllarında galaktik cumhuriyetin gelişmesi ve yeni, güvenli rotalar araması sebebi ile ord mantell gezegeni, corellia tarafından sömürge haline getirilerek bölge karakollarından biri haline getirilmişti. o zamanlarda ord mantell'e ulaşmak epey karmaşık bir super-hyperroute ağı üzerinden hareket etmeyi gerektirdiğinden neredeyse izole bir durumdaydı fakat gelişmeye ve genişlemeye başlayan galaktik cumhuriyet, ord mantell'i, artık stratejik bir önemi olmadığı gerekçesi ile gözden çıkarmıştı. ysö 3.700'den sonra, ord mantell, hydian way batısına doğru çıkmaya cesaret eden uzay gemileri için bir ticaret noktasına dönüştü. böyle bir riski göze alanlar daha çok kaçakçılar ve karaborsacılar olduğu için gezegen vergi kaçakçıları ve karaborsacılar için adeta yeni bir cennet halini almaya başladı. bu süreçte, tamamen refah içerisinde olan ve savaştan hasar almadan sıyrılan gezegenlerden biri olan lothal, kendi takvimini oluşturdu.
perlemian ticaret rotası'nın yakınlarında bulunan iç halka gezegenlerinden taanab, galaktik cumhuriyetin emri ile çeşitli tarım faaliyetlerinin yerine getirilebilmesi için bilinmeyen işgalciler tarafından sömürgeleştirilir ve uzun yıllar boyu galaksiye gıda ürünü temin edecek olan bir merkezi nokta haline gelmek için ilk adımlarını atmaya başlar.
the vow of silver dawn'da ilk kez ortaya çıkan önemli bir olay da; galaktik cumhuriyetin en azılı suç örgütlerinden biri olan blue dragon ile bağlantılı nan, xia, chen, ve ma ailelerinin oluşturduğu heaven-earth corporation'ın, galaksinin dış halkalarında bulunan oplovis sektöründe cennet sistemi'ni tam da bu tarihlerde kurmasıdır. cennet sistemi inşa edildikten kısa bir süre sonra fire space station sistem içerisine inşa edildi. zaman geçtikçe uzay istasyonu büyük bir nüfusa ev sahipliği yapmaya başladı. 2.000 yıl boyunca artan nüfusla beraber galaksinin siyasi ve ekonomik merkezleri arasında yer edinmeye başlar ki bu da takriben ysö 87 yıllarına denk gelmekte. gümüş şafak şövalyeleri konusu açıldığında buraya tekrar döneceğiz. bu arada fire space station'da -bundan sonra yalnızca fire diyeceğim- cennet sistemine özgü olsa bile sistemden dahi farklı olan madeni para birimi kullanılmaya başlanıyor bu süreçte ama şehir gelişmeye başladıkça; önce standart cennet-earth para birimine evriliyor daha sonra ise cumhuriyet kredileri sebep gösterilerek aşamalı bir biçimde ortadan kaldırılıyor.
bu noktada aslında orijinal çizelgede araya begamore'daki barışçıl yaşam biçimi sıkıştırılmıştı ama muhtemelen daha sonrasında blue dragon ve dört aile ile bağlantılı olan begamore tiranı jamie brasen'a sonradan değinilmek için eklendi. yine de yozlaşmış cennet sisteminin begamore'u rahat bırakmaması anlaşılabilir zira dış halkalarda bulunan kaynak bakımından yetersiz olsa da eşsiz konuma sahip bir gezegen.
buraya kadar olan önemli olaylar bu şekilde sıralanırken; galaktik zaman çizelgesi ysö 2.022 ve ysö 2.019 dolaylarına geldiğinde başka bir dış halka sektöründe sith imparatorluğu yeni hedeflerine ulaşırken, galaktik cumhuriyet genişlemeye devam ediyor. bir yandan da the ones'ın anakin skywalker'ı mortis'e çekmek için kullandığı bir jedi tehlike sinyalinin de son kez kullanılması gibi bir olay da cereyan etmekte ama sith'lerin yok oluşunda etkin rol oynayan draggulch period bu zaman dilimini bu kadar önemli bir pozisyona getiriyor. yine de ondan daha sonra bahsedeceğim. şimdi, sırayla bakarsak eğer:
jedi order'ın önemli noktalarına yakınlığı ile bilinen ve salin corridor'un kemik noktalarından biri olan dış halka gezegeni auratera'da bulunan; nesne etrafında yoğunlaşarak lokalize olmuş bağlantı noktası acablas; jedi ve sith düzeninin dikkatini çekmeye başladı. bu olağan dışı kuvvet enerjisi konsantrasyonu çatışma halindeki iki kültün, sıcak savaşı burada devam ettirmesine sebep oldu. o sırada dagoyan düzeninin gezegende palazlanmaya başlamadan hemen öncesinde bardotta'nın jour- un'u galakside önem kazanan bir ticaret merkezine dönüşmeye başladı. bu olay, demonic bir kült olan frangawl'ın düşüşüne zemin hazırlaması açısından önemlidir. başka bir dış halka bölgesinde yer alan auril sektöründe ise cron drift asteroit kuşağı oluşmaya başlar. bu olay jedi'lerin yağmalanmış kutsal kenti ossus'a gidiş rotasının tamamen kapanmasına sebep olur.
bu sırada kayalık yapıda aylardan biri olan ve gelişmiş bir medeniyete ev sahipliği yapan; sezinsel açıdan güçlü iktotchi'ler, jedi order'ın da çabaları ile galaktik cumhuriyete katıldı. ay, tamamen güç ile ilişkilendirilebilecek önemli bir yapıya sahip olduğu için jedi order, burayı kutsal olarak kabul etti. aynı süreçte bir grup sömürgeci, kara deliğin yerçekimi gölgesi yüzünden rotalarından sapıp vahşi uzayda mahsur kalınca; tesadüfen keşfettikleri ve güç açısından bulunmaz bir çekim noktası olan weik gezegenini işgal etti.
yeni keşiflerden biri de prequel trilogy'nin son halkası olan revenge of the sith'de gördüğümüz; kashyyyk'nin wookiee'lerinin törensel öneme sahip olan klorri -klan savaş kalkanı tarih sahnesine adım attı. bir yandan da gelişmiş bir tür -meşhur dragon void yarışçısı loo re anno'nun kayıp ataları- galakside seyahat etmeyi hızlandırmak için solucan deliklerini kullanarak dragon void'i inşa ettiler fakat uzay-zaman bağlantı noktalarının arasında kaybolup, sonsuza kadar tarihe karıştılar.
ysö 2.000'lerde bardotta'da, dagoyan; küçük çaplı mücadeleler ve güçlü stratejik hamleler ile frangwal'ı yer altına girmeye zorlayarak düzeni tamamen ele geçirmişti. gezegen artık galaksinin en verimli yeri haline gelebilmek için kesin adımlar ile yükselmeye başlayacağı dönüm noktasına bu olayla beraber ulaştı.
boothi xıı'de bugün boothi nine vault olarak bilinen en sağlam kasalardan biri orada yaşayan çiftçi topluluk tarafından bilinmeyen yöntemler ile inşa edilmeye başlanırken dini bir tarikat olan arakein rahipleri'nin din adamları; arakeirkos dağı'nın en tepesine, taştan yapılma mistik bir saat oymaya başladı. tam olarak ne amaçla yapıldığı bilinmemekle birlikte sarkacının her hareketini aralıksız biçimde bir gün boyunca izleyen kişinin evrenin sırlarına vakıf olacağı efsaneleri anlatılmakta.
karanlık çağ öncesi döneme biraz göz atarsak eğer; mandalor-jedi düşmanlığı devam etse bile mandalorian kökenli bir jedi ustası olan tarre vizsla, savaşçı genlerinden ve kabiliyetlerinden faydalanarak yeni bir dövüş sistemi geliştiriyor. bu sürecin sonucunda ise mandalor çeliği beskar'dan yapılma, kısa kılıç biçiminde bir ışın kılıcı yapıyor. bu ışın kılıcı siyah olmasından ötürü darksaber ismini almıştır. superweapon darksaber ile olan isim benzerliği yüzünden kimi fanlar kendisinin silah işlevi gören bir uzay istasyonu inşa ettiğini iddia etmekte ama geçiniz, ona daha çok var. middle era of the old republic çok uzun olmayan ve bir kaç jedi tapınağının inşaası dışında önem ifade etmeyen bir dönem olarak geçip gitti ve yerini kaos'un habercisi olan karanlık çağ'a bıraktı.
ysö 1.000 dolaylarında karanlık çağ; ysö 1.032'de en hararetli noktaya ulaştıktan sonra bitme noktasına gelen jedi-sith savaşı ile başladı. coruscant 'ın ana merkez olduğunu düşünen sithler gezegen başta olmak üzere jedi tapınağı'nı işgal ederek stratejik açıdan güçlü bir hamle yaptı. bu işgal sürecini fırsat bilen; tarre vizsla tarafından kurulmuş olan ve mandalorianları birleştiren ana klan olarak bilinen house vizsla işgal edilmiş jedi tapınağının mahzenlerinden darksaber'ı çalmayı başardı. hakkında kesin tasvirler alamasak bile daha sonra tapınakta resmedilecek olan jedi ustaları tarafından liberation of coruscant harekatı düzenlenerek , galaktik cumhuriyet askerlerinin de desteği ile coruscant ve jedi tapınağı sithlerin elinden alındı.
jedi ustası olduğu dönemlerde pasifist yaklaşımlar sergilediğini düşündüğü ve galaksiyi bile isteye kaosa sürüklediğini söylediği jedi order'a karşı isyan bayrağı çeken darth skere kaan, tarikattan ayrılarak sith'lere katıldı ve brotherhood of darkness isimli bir sith yapılanması kurdu. yapılanma uzun süreli iç çatışmalardan sonra sith imparatorluğunun başına geçmeyi başardı fakat sith birlikleri yenilgi üstüne yenilgi almaya başlayınca başlarını darth bane'nin çektiği bir grup, kaan'ı sorgulamaya başladı. jedi master lord hoth'un beklenmedik galibiyeti ile dördüncü ruusan savaşı fitili ateşleyen son nokta olmuştu. tabii bu süreçte kaan'ın bane'i zehirleme girişimi ve taktik savaşlarında birbirlerine zıt gitmelerinden kaynaklı yenilgiler de bu entrika dolu süreçte, sith imparatorluğunun yıkıma doğru süratle ivme kazanmasına sebep oldu zira jedi order bu iç savaşı kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. sith'lerin son birlikleri de jedi'lerin ışık ordusu tarafından yenilip, sayıları tükenme noktasına geldiğinde savaş resmen bitmiş oldu.
bu arada hayatta kalmayı başarabilen tek sith lordu darth bane; jedi order ve galaktik cumhuriyetin zaferin vehametine kapılmasını fırsat bilerek büyük plan'ı kurgulamaya başlar. bu ideal açıkça sithlerin galaksi üzerinde egemenlik ilan etmesi amacıyla; jedi'ların ve galaktik cumhuriyet'in içeriden çürütülmesinin amaçlandığı bir zeminin üzerine inşa edilmiştir. dyad doktrini'ni esas alan bane, bu planı gizlice ve gölgelerin arasında saklanırken rahatça uygulamak için iki kuralı'nı oluşturarak; yalnızca usta-çırak ünvanları dışında hiçbir ünvanın bulunmadığı yeni bir sistem yaratır. kısaca; bir dönemde galaksi üzerinde sadece iki kara lord'un var olabileceği - bir sith ustası ve bir sith çırağı- bir doktrin ki zaten kendisi de bu süreçte yalnızca darth zannah'ı çırak olarak alır. bu çırak usta ilişkisi, dart zannah'ın bane'i ambria isimli çöl gezegeninde öldürmesi ile sonlanır ama bu olay daha sonra usta olmaya hak kazanmış sith'lerin son görev olarak ustalarını öldürmesi geleneğinin de başlangıcı halini alır. bane'in ölümünden haberdar olan jedi order, gelecek olan tehlikeyi sezinleyemez ve sith tehlikesinin geçtiğini düşünerek oldukça büyük bir kıyametin temellerini tam olarak burada atar. bane'nin ölümü ve moraband'da yer alan karanlık mezarlığa gömülen son sith lordu olmasıyla sith'ler için yeni bir çağ kapanıp bir diğeri açılmıştır.
cumhuriyet - jedi order ve sith imparatorluğu arasındaki yürütülen sith savaşları bu noktada sona erdi. galaktik zaman çizelgesinin en yoğun olduğu zamanın bu süreç olduğunu söylemek yanlış olmaz. yeni sith savaşları, jedi düzeni'nin cumhuriyet tarafında savaşmaya karar vermesi, imparatorluk dönemine kadar kendini bir izolasyon sürecinde tutan savaş karşıtı kaşif yapılanma chiss ascendancy'nin kuruluşu gibi önemli olaylara ev sahipliği yapan dönemin sonlarına geldiğimizde; tekinsiz olarak da adlandırılan jedi cervil, the high republic: a test of courage'da belirtildiği gibi ilk ışın-kırbaçlarının sith code'un yasak formlarına karşı etkisi hakkında ilk örnekleri verdi. bu arada da, sith'lerin karargah olarak belirlediği auratera'da nüfusu, örgütün temizlenmesinin ardından dünyayı eski haline getirmek için girişimlere başlamıştı. yine de bu zafer galaktik cumhuriyetin ayakta kalmasına yetmedi ve uzun savaşlar sonucu yıpranan cumhuriyet çökerek eski cumhuriyet adını aldı ve yerini modern galaktik cumhuriyete bıraktı.
ysö 1.032 sıralarında eski cumhuriyetin enkazı üzerine; coruscant'da modern galaktik cumhuriyet'in temelleri kurulmaya başlanır. bu restorasyon sürecinde dwartii'nin dört bilgesi olan; sistros nevet, yanjon zelmar, faya rodemos ve braata danlos modern galaktik cumhuriyet'in ilk günlerinden itibaren yasa düzenlemelerinden sorumlu yargıç görevini üstlenerek demokratik bir yapı kurmaya çalıştı. bir noktaya kadar başarılı olduklarını söylemek mümkün zira cumhuriyet dönemi, bin yıldan fazla süren bir barış ve istikrar çağı olarak adlandırıldı. öyle ki bir kaç küçük çatışma dışında binlerce yıl savaş olmamış, galaksi kendini toparlama evresine girmişti. ordu kurmayı reddeden yeni sistem, güvenlik açığını jedi order ile kapatmayı seçmişti. yönetim organı olarak ise yeniden düzenlenen hükümet, üyeleri kendi sistemlerini temsil etmek üzere seçilen galaktik senato'yu kurdu.
cumhuriyetin devlet başkanı olan yüksek şansölye; düzen boyunca seçilmiş senatörler arasından, yine senatörlerin oylarıyla seçilerek görev aldı. seçilen ilk yüksek şansölye tarsus valorum, çağlar boyunca hatırlanacak bir düzen sürdürecekti. elbette her ne kadar ordu tasfiye edilse de; demokrasiyi korumak ve senatörlerin güvenliğini sağlamak amacıyla senato bölgesi'nde devriye gezen birlikler oluşturuldu. güç ve birliğin sembolleri olarak görülmeye başlayan seçkin senato muhafızları, bu birliklerin ilkidir ama pek caydırıcı olmadığından ötürü bu süreçte jedi düzeni, cumhuriyet'e barış ve adaletin muhafızları olarak hizmet etmeye başlamıştı. elbette tekrardan kurtarılan coruscant jedi tapınağı jedi'lerin merkezi haline getirilmiştir. ordunun tasfiye edilmesinin etkilerinden biri de; hükümetin fiili kolluk kuvveti olarak yargı departmanı tarafından yönetilen yargı kuvvetlerini oluşturmak için çalışmalara başlamasıdır. bu süreçte yavin sözleşmesi'ne, idam mahkumlarının gözlerinin bağlanmasını içeren bir dizi yavin kodu da eklenmektedir.
teokratik monarşinin hüküm sürdüğü tarafsız bölge bardotta'da, kompleks bir yapıda bardotta kraliyet sarayının inşasına başlandı. saray, eski kültün üyelerine karşı bir güç gösterisi sergilemek amacı ile şehrin göbeğinde yapılanmıştı. bu sıralarda alderaan sarayının inşaatı da tamamlandı. yakın bir süreçte ise dragon void run, ölüm yarışlarının odak noktası haline gelen bir eğlence merkezine dönüşmeye başlamıştı. jakku'da, gücün aydınlık tarafına yönlenmiş olan keşiş kolob tarafından kurulmuş ve the ones'ı odak noktası haline getirmiş; acı yaşamın kaynağıdır doktrinini benimseyen anchorite tarikatı, jedi order ile ittifak kurmak amacıyla iletişime geçmiştir.
savaşın ve sith kültünün en derin izlerini taşıyan auratera ise jedi order emirleri doğrultusunda; acablas kuvvet enerjisi konsantrasyonu'nu olası bir karanlık güç kullanıcısından gelecek yeni bir tehlikeye karşı korumak amacı ile resmi galaktik çizelgelerden gizlenerek tamamen izalosyon sürecine terk edilir. bunun sonuçları ileriki yıllarda ağır kayıplar ile ödenebilecek bir süreci epey geciktirmiştir.
zaman çizelgesinin en durgun dönemleri bin yıllık barış dönemine girmemizle birlikte başlıyor. daha çok var olan oluşumların kendini yenileme ve gelişme sürecine soktuğu dönemde, sith lordları da planlarını yavaş yavaş yürürlüğe koymak için çalışmalara öncelik veriyor.
ysö 1.014-600 arasındaki 214 yıllık durağanlık çağı jedi order'ın ilum'da yeni bir tapınak inşaa etmesiyle başlar. tapınak bir süre sonra profesör huyang'ın öncülüğünde the gathering geleneğinin ana noktası haline gelecek ve jedi eğitimi alan çırakların(padawan) ışın kılıçlarını edindikleri sınav alanı olarak belirlenecekti.
galaksiye uzun yıllar hükmedecek olan korsan kraliçe maz kanata doğdu. bu denli etkili bir başka figürün doğumu da yakın zamanda gerçekleşecekti aslında; yoda. tabii yalnızca doğumlar değil dini ve politik olaylar da gerçekleşti bu dönemde. force collector'da okuduğumuza göre, jedi order'ın öncülü olan dai bendu manastırı, anarşinin hüküm sürdüğü soğuk gezegen kijimi'nin en yüksek dağı olan izukika dağı'nda inşa edilmiştir yine yakın dönemde çok geçmeden artık iç savaştan biraz olsun sıyrılmaya yaklaşmış olan naboo modern galaktik cumhuriyet'e katılım sağladı. general jafan liderliğinde naboo acı dönemini geride bırakarak yeni bir yükselme çağına adım attı ve büyük barış zamanı olarak hafızalara kazınan dönem; naboo'nun başkenti olan theed'in ve great grass plains'in hemen yakınındaki kraliyet sarayının kurulması ile başladı. daha sonra yapı oldukça sıradışı bir mimari ile solleu nehri'ne doğru genişleyecekti. bunun doğuracağı politik sorunlar elbette daha sonra aktaracağım meseleler.
bu arada teknoloji ve durma noktasına gelmiş savunma sanayisi de beklenmedik ve garip bir biçimde iyi bir yatırım alanına dönüşüyordu. ileride at-sts ve star destroyers ile tanıyacağımız; 0nlar olarak adlandırılan bir grup soylu tarafından kurulmuş kuat drive yards - kuati veraset krizinden hatırlayabilirsiniz bu it kopukları- dış halkada yer alan izole gezegen rothana'yı satın aldı ve gezegeni tamamen savaş gemisi sanayi alanına çevirmek amacı ile rothana heavy engineering'i resmi olarak kurdu.
master yoda ise 100 yılın sonunda master ünvanını alarak jedi order'da genç padawanları eğitmeye başladı. bu arada cennet sisteminde yer alan tartışmalı motor şirketi north river freight teknolojik açıdan kritik önem taşıyan mühendislik harikası sky three motorunu sky series'e ekledi. ilk prototip olan open sky'ın gelişmiş bir versiyonu olan motor cennet sisteminin gelişimine de ön ayak oldu.
galaksinin diğer ucunda; gotal moon'da, daha sonra imparatorluğun hedefi haline gelmesine ve antar atrocity'nin yaşanmasına sebebiyet verecek olan ek güvenlik kuvveti, antarian rangers; genişleyen modern galaktik cumhuriyetinin tüm güvenlik açığını yüklenen jedi order'a destek amaçlı kuruldu. iç halka bölgeleri güvenlik açıklarını kapatırken aşağı yukarı aynı zamanda dış halka gezegenlerinden biri olan nal hutta'da da bilinen en azılı gangsterlerden biri olan jabba desilijic tiure, tarih sahnesine adım atmaya hazırlanıyordu.
ysö 600'lü yılların hemen ardından ysö 500'ler yani kahramanlar dönemi başlıyordu. tarihin gördüğü en iyi jedi ustalarından biri olan bardotta'nın kılıcı ünvanının taşıyıcısı ıkkrukkian'ın önemli bir temsilcisi olan porter engle doğdu. büyük novor çocuk hastanesi görevi sırasında hutt gangsterlerine karşı aldığı zafer -ne yazık ki zaferden ziyade adalet sağlamak demek daha doğru çünkü içerideki çocuklar öldürülmüştür- ve dokuz yumurtalı omlet ile tarihe damgasını vurmuş jedi master, blythe familygörevinde de yeniden karşımıza çıkacak.
jedi order ve yeni galaktik cumhuriyet aracılığı ile olası sith yapılanması için atılan bir diğer önemli adım; lola sayu'da düşmüş jedi'lar'ı kontrol altında tutabilmek için citadel hapishanesinin kurulmasıydı.
aşağı yukarı hapishanenin kurulmasına yakın -takriben ysö 519-518 arası- zamanlarda; kurak iklime sahip olan ve çorak arazilere ev sahipliği yapsa bile zamanında yer altı şehirlerinde eellayin ırkının hüküm sürdüğü dış halka gezegeni polis massa'da yeni bir tesis kuruldu. gezegen bin yıllar önce bilinmeyen nedenlerden ötürü bir afet ile burun buruna geldikten sonra tamamen parçalanmış ve polis massa isimli bir astroid kuşağının oluşumuna sebep olmuştu fakat bu afet sonucu eellayin halkı tarih sahnesinden tamamen silindi. felaketten yıllar sonra, yani ysö 519'da; subterrel sektöründeki başka bir gezegen olan kallidah'ın sakinleri olan kallidahin halkı, yitip gitmiş olan eellayin ırkının kendi ataları olduğunu düşünerek gezegenlerini terk etti ve kallidah arkeolojik araştırma konseyini kurduktan sonra bu konsey aracılığı ile polis massa araştırma merkezini kurdu. buradaki temel amaç eellayin ırkına ait kalıntılar elde ettikten sonra; galaksinin genetik mühendisleri olan kamino'luların klonlama teknolojisini kullanarak eelleyin ırkı ile olan bağlantılarını açığa çıkarmaktı. ne yazık ki ilk aşamada hiçbir veri kaydedilemedi.
bu olaylar gerçekleşedursun, galakside sömürge dönemi tüm hızıyla devam ediyordu. dış halka bölgesinde yer alan ve imparatorluk döneminde de karşımıza çıkacak olan (gbkz:. jelucan) gezegeni -ki gezegeni thane kyrell ve ciena ree'nin hikayesinden anımsayacak olanlarınız vardır- istila edilmeye başladı. soğuk ve dağlık bölgelerin yoğunlukta olduğu bir gezegen olmasına rağmen sürgün edilmiş bir humanoid ırk tarafından yerleşke olarak belirlendi ki sonradan ikinci bir göç dalgası daha yaşandığında bu sürgünler 'ilk dalga' olarak adlandırılacaktı. istilacılar hakkında bilinen tek kesin bilgi; bağlılık yemini etmedikleri için kendi gezegenlerinden sürülmüş oldukları.
bu yıllara boşuna kahramanlar çağı denmediğinin kanıtı olarak yoda ve grogu ile aynı türden olan, zamanının yüksek konsey üye adayı yaddle ysö 509'da doğdu.
bu arada mandalor savaşçısı sabine wren'in 'benim zırhım 500 yıl önce dövüldü' diye caka satmasına neden olacak olan meşhur zırhı da aşağı yukarı bu çağlarda mandalorian çeliğinden dövüldü.
bu süreçte daha sonra starlight beacon'ın inşaa edileceği ikiz gezegenler eiram ve e'ronoh'ın arasında ufak gerilimler baş gösteriyordu. eiram yönetimindeki eş kraliçe thandeka ve e'ronoh hükümdarı cassel ile ilişkili kaçırılma durumu krizi tırmandırırken jedi order ve yüksek galaktik cumhuriyet'de bu olay ile yakından alakadar olmak için kolları sıvamaya başlıyordu. bu aralarda bir yerde orijinal galaktik zaman çizelgesinde thomas toov'un doğduğu iliştirilmiş ama konu hakkında çok bilgim olmadığı için ben pek bir şey söylemeyerek yalnızca orijinale sadık kalıp not düşmek istiyorum.
tarihler ysö 350'yi gösterirken ticaret federasyonu da resmi olarak kuruluşunu galaksiye duyurdu. burada orijinal galaktik zaman çizelgesinde yanlış verilmiş bir bilgiyi de düzeltmek isterim. ticaret federasyonu tek bir türe ya da gezegene mal edilebilecek bir kuruluş değildir. o yüzden neimoidian kuruluşta etkin ve öncü olsa da belirtildiği gibi onlar tarafından kurulmamıştır. kurulma amacı; her ne kadar cumhuriyet güvenli ticari rotalar oluştursa da dış halka bölgelerinde cumhuriyetin korumasında olmayan bölgelerin saldırıya açık ve uzay korsanları, kaçakçılar gibi tehlikelere karşı tamamen savunmasız olmasıdır. federasyon hem maddi, hem politik hem de ticari güç elde edilecek bir açık yakalamıştır ve bunu win-win durumu olarak görüp değerlendirmiştir açıkça.
yüksek cumhuriyet döneminde ysö 300- ysö 82 arası da cumhuriyetin politik açıdan önemli hamleler yaptığı, sith'lerin planlarında aşama kaydettiği ve jedi order'ın gittikçe arz talep ilişkisi sebebi ile daha da önem kazandığı bir dönem. parça parça irdeleyelim.
ysö 332' de the high republic: a test of courage'da tam tarihi belirtildiği üzere cumhuriyet önemli bir adım atarak; kendi oluşturduğu ve mevcut olan diğer güvenli rotaları 'hiperuzay haritalama projesi' adı altında ortak bir sisteme kaydedebilmek için keşif grupları oluşturdu. bu durum ticaret federasyonu ile arasındaki güç savaşını kızıştırıp aralarını biraz daha açtı.
naboo halkını refaha kavuşturan kral jafan'ın mensubu olduğu jafan ailesi commell sektöründe yer alan isimsiz bir orta halka gezegenine yerleşerek buradaki kaynaklar ile gıda ihracatı yapmaya başladı. gezegene ise aile ismi olan jafan verildi.
bu sıralarda galaksinin dış halka bölgesinin hemen sınırında yer alan, bilinmeyen bölge gezegenlerinden biri elphrona'da eşi benzeri görülmemiş bir maden endüstrisinin temelleri atılıyordu. eşi benzeri görülmemiş dememin sebebi elphrona'nın neredeyse cevher cenneti olmasından kaynaklı. dış yüzeyi tamamen demirden oluşan büyük tepelerle çevriliydi ve mineral bakımından oldukça zengindi. gezegenin topografyasının işlevselliği aynı zamanda onun felaketiydi de zira ne yazık ki belirli bölgeleri manyetik alandan ötürü ne uçuşa ne de iniş yapmaya elverişli değildi ve pas fırtınaları gezegeni yaşanmaz kılıyordu. yine de yer altı şehirleri inşa edildi ve bu kaynaklara erişim ve işleme potansiyeli kazandıracak yeni bir madencilik endüstrisi ortaya çıktı.
bu süreçte mustafar ise tekno birliği tarafından işgal edilmektedir. skako minör'ün merkez şehrinden -purkoll- başlayarak gittikçe gelişen -bu lavukları d1-series aerial battle droid veya sd-k4 assassin droid'lerinden hatırlarsınız- tekno birliği, yangın yeri olan mustafar'ı gözüne kestirir ve oraya droid orduları yığmaya başlar. sistem açıkça bellidir aslında; tekno birliği, işgal ettiği gezegenin gelişmiş yaşam formlarına bir anlaşma şartı sunar. buradaki halka yeterli teknolojik ekipman sağlayarak gezegendeki kıymetli madenleri çıkarttırır fakat çalışanlar bunun için maliyet almaz zira tekno birliği o kadar ağır vergi şartları sunar ki kişiler vergi ödemek için çalışır sadece ve ek ücret alamaz. mustafarian da farklı bir kaderle karşılaşmaz. gezegenin sakinleri kira/vergi ödemeleri yapabilmek için tekno birliği tarafından hibe edilen droidler gibi araç ve teknolojileri kullanarak, birlik için maden allotroplarını çıkarmaya mecbur kalır. bu gelişme, yakın tarihte mustafar'ın maden gezegeni olarak tanınmasına sebep olacaktır.
bu arada kutsal jedi metinleri koleksiyonunun önemli parçalarından biri olan aionomica; 'aionomica forgery scandal' olarak da adlandırılacak olan bir söylentiye karışır ve jedi order bu süreçte çeşitli spekülasyonlar ile baş etmek zorunda kalır.
bu sırada dış halka gezegeni pamarthe'de humanoid pamarthenler hüküm sürmeye başlamıştı. çok kısa bir süre sonra buranın sakinleri kabiliyetli ve gözüpek pilotlukları ile tanınmaya başlayacak ve gezegen galaksinin paralı asker tedarik edebileceği bir alana dönüşecekti zaten. bu dönemde gerçekleşen önemli olaylardan biri de; en sevdiğimiz deymasolyan, faddaff davenspon'un doğumudur aslında zira yıldız gemilerinin bir numaralı tamircisi olur kendileri.
ve geliyoruz, normalde hiçbir seride bu şekilde adlandırılmasa da benim great hyperspace disaster kahramanları olarak adlandırdığım döneme. böyle dememin esas sebebi bu felakette önemli işler başarmış herkesin aşağı yukarı ysö 262-240 arasında doğması veya kaydadeğer işler başarmasıdır.
yüksek cumhuriyet döneminin en önemli jedi ustalarından biri olan avar kriss aşağı yukarı ysö 262'de doğdu. neredeyse bebek yaşta denilebilecek bir sürede jedi düzeni'ne alındı ve yetiştirilmek üzere cumhuriyet'in başkenti coruscant'taki jedi tapınağı'na götürüldü. aslında kendi başlığında uzun uzun anlatacağım ama doğumundan çok sonra, özellikle padawan olduğu dönemlerde stellan gios ve elzar mann ile sıkı dostluklar kurduğunu söylemem gerek çünkü büyük hiperuzay felaketi sırasındave sonrasında görevin komuta merkezinde yer alan isimlerden biri olmasının sebeplerinden biri bu ikili ile ayrı çalışmaktan pek hoşlanmamasıydı. kendisinin ismini daha sonra tekrar legacy run ve hetzal sistemi meselerinde de göreceğiz. bu kadını aklınıza iyi kazıyın zira jedi order böylesini görmemiştir arkadaşlar.
gevezelik bir kenara hazır ysö 250'lere gelmişken biraz da politik ve bir noktada üzücü meselere yoğunlaşalım. ikiz gezegenler eiram ve e'ronoh'ın tırmanmakta olan gerilimi; iki gezegenin de yöneticilerinin kaçırılması ile zirve noktasına ulaştı. iki taraf da birbirini suçlarken; hutt suç örgütü olan directorate, iki gezegene de fidye talep ettiğine dair haber gönderince, galaksinin güvenlik birliği olarak görev yapan jedi order; galaktik cumhuriyetin isteği doğrultusunda harekete geçti ve bölgeye bir t-1 mekiği yolladı. bu arada bu mekikler sistemsel açıdan dönemine göre mükemmel derecede hatasızdır ve yalnızca jedi order tarafından kullanılmıştır bilgisini de buraya düşeyim zira birazdan gümleyecek o mekik. lord isamer tarafından düzenlenen bu fidye operasyonu elbette jedi şövalyeleri sayesinde başarısızlık ile sonuçlandı ama düzen, oldukça önemli bir kayıp da verdi. görevde bulunan jedi ustası laret soveral ve padawanı orla jareni hayatta kalıp görevi başarıya ulaştırsa da o zamanlar padawan olan cohmac vitus'un ustası simmix, directorate tarafından kurulan bir tuzak sonucunda t-1 mekiğinin çakılmasıyla beraber savaşamadan öldü. bu olay vitus'u neredeyse dark side'a düşürebilecek kadar acı ve suçluluk hissi vermiştir fakat ustasını onurlandırmaya karar kılarak görevi başarı ile tamamlar. bu olay sonucu eiram ve e'ronoh arasındaki kızgınlık sonlanırken, yüksek galaktik cumhuriyet de gezegenleri birliğe katmak için adımlar atmaya başlamıştır.
ysö 252'de insan bir savunma koalisyon üyesi olan innamin doğdu. uzun mesafeli kruvazör aurora ix'un kıdemli astsubay'ı olduğu dönemde yine karşılaşacağız kendisiyle. bu olaydan iki yıl sonra da müdahale ekibinin önemli bir parçası olan bell zettifar dünyaya geldi. loden greatstorm gibi bir efsanenin padawanlığını yapabilecek kadar becerikli -ehm şanslı- bir güç kullanıcısı olan zettifar, ysö 247'de düzene alınmıştır.
yine büyük hiperuzay felaketi'nin önemli figürlerinden biri olacak olan affie hollow bu süreçte doğmuştur. doğumundan çok kısa süre sonra byne shipping guild isimli paralı asker firmasında sözleşmeli pilot olarak çalışan ailesi; bu oluşumun sahibi scover byne'ın sözleşmeli hizmet sürelerini kısaltma vaadiyle çok riskli görevlerde çalışmak zorunda kaldıkları bir süreçte amaxine istasyonu'ndaki görevleri sırasında öldüler. bu olayın detaylarını herkesten gizleyen scover, sonunu getirecek kişinin o olduğunu tahmin bile etmeden affie'yi evlatlık edinmiştir.
aynı tarihlerde jedi order'ın önemli üyelerinden olan ve birlikte önemli bir görev yürütecek üç jedi ustası; reath silas, vernestra rwoh ve avon starros doğdu. tarihler ysö 244'ü gösterdiğinde marvel'ın star wars: the high republic'de iddia ettiğine göre galaktik cumhuriyet dış halka bölgesinde yer alan sedri minor'da; bakta bileşeni olan vratixian arpası yetiştirmek için gizli bir koloni kurdu. bu sıralarda dez rydan ustası jora malli ile jedha'ya giderek jedi denemelerini geçti ve jedi şövalyesi olmaya hak kazandı.
yakın bir dönemde; dönemin şansölyesi lina soh, attığı adımların ne kadar tehlikeli olduğunu fark etmeden; great works projesini harekete geçirmiştir. proje, tekinsiz ve kaçakçı yuvası olan dış halka bölgelerini de cumhuriyet birliğine katılmaya ve düzenin getirdiği barışı çorak bölgelere taşımayı amaçlar. bu barışın tesis edilebilmesi için proje kapsamında bir çok önemli iş yapılmıştır. mon cala gezeninin çatışmalı sakinleri quarren ve mon calamari arasında yeni bir barış anlaşması için cumhuriyet özel bir müzakere edilmiş, dış halka gezegenlerinde düzeni kurma ve sürdürme amacıyla sosyal yardım projeleri oluşturulmuştur. bu süreçte caragon-viner'daki jedi tapınağı, karakol işlevi görerek dış halka bölgesinin güvenliğini sağlarken bir yandan ana tapınağın da yardımı ile starlight beacon uzay istasyonunu sosyal yardım programlarının bir parçası olarak inşa etmiştir. ana inşaat tamamlandıktan sonra, o zaman jedi ustalığına kadar yükselmiş olan avar kriss ve cumhuriyet savunma koalisyonunun amirali pevel kronara'nın yer aldığı önemli bir toplantı, star beacon'da düzenlenir. gezginlere işaret gönderebilmek amacı ile inşa edilmiş istasyon; yoda ve önemli jedi ustalarının - stellan gios, , nib assek, bell zettifar, elzar mann, ındeera stokes, avar kriss, sskeer, burryaga agaburry, vernestra rwoh, ımri cantaros, yarael poo, porter engle- katılımı ile ysö 232'de kullanıma hazır halde fırlatıldı.
bu sırada iç halka zeitooine'de günümüzde bile gizemini koruyan bir görev sonucunda dez rydan, kendi öfke potansiyelinden korkarak, dark side'a geçmemek için yeni açılan starlight'a transfer edilmek için talepte bulundu.
cumhuriyet; dış halka bölgelerinde starlight ile saflarını güçlendirirken, bir yandan eski düşmanlar da gün yüzüne çıkıyordu. cumhuriyet dönemindeki anarşist grup nihil'in lideri -nihil'in gözü de denilebilir- marchion ro -ki bu puşt ölürken babasını bile tekmelemişti ama yine de büyük stratejisyen tabii- hem ailesinin geçmişte cumhuriyet ve dolayısıyla jedi order ile yaptığı ufak çaplı mücadeleler hem de starlight'ın inşa edilmesi ile dış halka bölgesinin nihil için güvenli olmamaya başlaması sebebiyle büyük bir plan yaptı. nihil'e ait olan bir stormship, a tipi modüler yük taşıma gemisi legacy run'a çarparak hiperuzay felaketini başlatır. nihil diyince hepinizin aklına aynı şeyin geldiğini biliyorum:
pan eyta: who are we?"
nihil: "the nihil!"
lourna dee: "what do we ride?"
nihil: "the storm!"
kassav milliko: "who guides us?"
nihil: "the eye!"
legacy run'ın parçalanması, parçalandığı hetzal bölgesini enkaz çöplüğüne çevirir. bu süreçte; galakside bulunan yıldız gemilerinin bir kaçı, legacy run'dan gelen; uzay istasyonlarını, ayları ve gezegenleri yok edebilecek kadar tehlikeli devasa enkaz parçaları yüzünden anlık bir karar ile rotasız bir biçimde hiper uzaydan fırlatılır. pek çok gemi, bu süreçte kaybolmuş ve içindeki mürettebat ölmüştür. starlight beacon'da ise usta avar kriss ve amiral pevel kronara, yakınlarında bulunan hetzal sistemindeki felakete ilk müdahalede bulunup, sivil vatandaşları kurtarma çabalarını koordine ederek ilk müdahaleyi gerçekleştiren ekip oldu.
bu kriz döneminde daha fazla müdahale ekibine ihtiyaç duyan jedi order, stellan gios'un padawanı olan vernestra rwoh'u henüz on altı yaşındayken jedi şövalyesi ilan etti. bu durum onu dönemin ve jedi düzeni'nin en genç şövalyelerinden biri yapsa da ilk görevinde dış halka bölgesine ekipman ve gıda taşıyan nakliye gemisi steady wing nihil tarafından sabote edilince, geminin acil iniş yaptığı forest moon'da mahsur kaldı.
bu sırada kargo gemisinin içerisinde olan bir başka ekip; orla jareni, reath silas, dez rydan, affie hallow ve cohmac vitus felaket sebebi ile hiperuzaydan çıkarak, affie hallow'un ailesinin öldüğü; terk edilmiş bir uzay istasyonu olan amaxine uzay istasyonuna sığınırlar. cumhuriyet'in emergences ismini taktığı -türkçe'ye çevirmek cümleyi çok anlamsızlaştırırdı. çizgi roman'ın türkçe baskısını bulamadığım için ne isim taktılar bilemiyorum- gemi parçaları artık yalnızca gemileri ve uzay istasyonlarını tehdit etmiyor; yıldız sistemlerini dahi etkisi altına alan bir korku fırtınası yaratıyordu. yalnızca marchion ro'nun eğlendiği bir fırtına.
keftia bölgesindeki ab dalis gezegeni, kendi işçilerinin yardım çağrılarına cevapsız kalmayarak; larence garello liderliğindeki üretim şirketi (gbkz:garello technologies)'in 6 kargo gemisini göndererek tahliye kararı çıkardı fakat gemiler dönüş yolundayken nihil gemilere saldırırak yok etmeye çalıştı. nihil yalnızca ufak saldırılarla yetinmiyor emergences tarafından zarar gören tüm sistemlere aynı anda saldırıp geri çekiliyordu. trymant sektöründeki trymant 4 gezegeni cumhuriyet güvenlik bölgesi izleme uydusu 777b-alpha tarafından önceden bildirilen çarpışma uyarısı sayesinde, nihil saldıramadan tahliye edildi ve bralanak şehri saldırıdan hasarsız çıktı.
neredeyse bir asırdır galakside bulunan hiperuzay rotalarını keşfederek cumhuriyetin harita projesine katkı sağlayan (gbkz:san tekka) ailesi geçmişten gelen düşmanın -nihil- saldırısı ile galaktik cumhuriyetin safında yer alır zira marchion ro'nun babası asgar ro, zamanında san tekka mensubu mari san tekka'yı, hiperuzay rotalarını bulabilme yeteneğinden ötürü kaçırarak bir kan davası başlatmıştır. bu hamle ile sıradan bir yaşantı süren aile aristokrat sınıfına kabul edilir.
amaxine istasyonunda ise işler git gide karışık bir hale bürünür zira nihil'in saldırı gemilerinden biri istasyonu işgal etmek için harekete geçer fakat mahsur kalan ekibin jedi üyelerinin 'lan acaba sith'ler mi yaptı bu heykelleri' diye işkillendiği sonra da 'lan aslında ne güzelmiş bunlar azıcık restore mi etsek' diye giriştiği heykeller kırılarak uzun zaman önce bağlayıcı heykeller aracılığıyla sith tarafından durağan hale getirilen bir grup drengir'in uyanmasına sebebiyet verir. drengirlerden kurtulmak için kaçan ekip geride kaosun ortasında kalmış bir grup nihil askeri bırakır elbette.
jedi yüksek konseyi coruscant'daki merkez tapınakta nihil'in oluşturduğu tehdidi tartışmak için toplanır. grandmaster lahru, oppo rancisis, rana kant, yarael poof ve keaton murag'ın fikir ayrılıklarına düştüğü ve verilecek karşı saldırının şiddetine karar verememeleri gibi bir takım söylentiler dolaşsa da o sıralarda yoda, şansölye soh'un önerisi ile nihil'e karşı yapılacak olan saldırıda ortak hareket etmenin makul olacağını grandmaster'a bildirdi. bu kararın ardından marchion ro karşı hareket olarak tarım gezegeni olan elphrona'ya saldırarak jedi ustası loden greatstorm ve ottoh blythe'ı yakalayarak yeni bir koz elde eder.
takribi ysö 232 sıralarında eriadu, jedi order ve galaktik cumhuriyetin öncülüğünde, nihil'e karşı kur bulutsusu'nda bir savaş patlak verir. daha sonra kur savaşı olarak adlandırılacak bu savaşta; marchion ro, jedi order'ı kandırabilmek adına ikincil komutanı, tempest runnerkassav milliko'yu ve gemisi fırtınayı önceden sahaya, ölüm görevine sürerek esas gücünü gizler. bu hamle kassav'ın ölümüne sebep olsa da jedi order çok fazla kayıp ile birlikte beklenmedik bir yenilgi almıştır. komuta merkezindeki jora malli hayatını kaybeder ve jedi master sskeer ise bir kolunu kaybeder. bu iki kaybın etkileri yeni bir tehlikeyi daha doğuracaktır zira sskeer içindeki suçluluk duygusu ile yanlış yollara sapmaya çok meyillidir. jedi büyük üstatları pra-tre veter ve yoda bu yenilginin hemen üzerine, yanlarına jedi keeve trennis'i de alarak starlight beacon'ın yeni atanan mareşali avar kriss'in krizi yönettiği istasyona giderek diğer jedi ve cumhuriyet personeline dedication of the starlight beacon için katılır. bu arada jedi sskeer'in kullandığı ikonik surik's blade! ifadesi de meetra surik'e ithafen ilk burada kullanılmıştır.
buraya kadar oturup gerçekten okuyan varsa takdir ediyorum ama daha esas meseleye kadar en az 15 sayfa var güzel kardeşim. boşver, bırak bu sözlük işlerini, çık biraz hava al. bir tek ben kaldığıma göre; devam edelim o zaman. şimdi bu salak jedi tayfasının nihil'lerin üzerine saldığı drengir'e ne oldu diye düşünmeye gerek yok zira o çıra parçası çoktan galaksiye tebelleş olup sedri minor'da çocukları kaçırmaya başlamıştı bile. bu süreçte jedi order buraya bir operasyon düzenlemek zorunda kaldı.
hutt-cumhuriyet ittifakı elbette nihil'i pek memnun etmemişti. gezegenlerinin büyük kısmı cumhuriyetin safında yer alan kazlin sisteminde; bir hutt gemisi, nihil tarafından saldırıya uğradı. bu saldırı sonucu gemideki herkesin ölmesi bir kenara gemi tamamen enkaza dönerek, geride koca bir çöplük de bırakmış oldu. bu saldırı sonrası cumhuriyet ve jedi order bölgeye bir t-1 mekiği göndererek; jedi sskeer, keeve trennis, terec ve ceret'i, enkazı araştırması için görevlendirdi. bu aslında tehlikeli bir seçimdi zira sseeker, kendi zihnine yenik düşmeye çok meyilli bir durumdayken ekibi yönetiyordu. hutt gemisinin parçalarını sedri sistemine kadar takip eden ekip, geride trennis'i bırakır. trennis'e katılmak için starlight beacon'dan, içinde avar'ın da bulunduğu bir ataraxia havalanır. bu sırada sseeker'ın ekibinde işler tamamen karışmış durumdadır. sedri minor'da önce ceret daha sonra terec, drengir'e yenilir ve bu bitki türü yaratığın ortak bilincine katılan boş bir bedene dönüşür. ataraxia'da seyahat eden ekip ise tam da bu sıralarda bölgeye ulaşır. trennis ve kriss yeraltı sığınağında drengir ile yüzleşirken, terec tamamen sseeker'ın kontrolünden çıkmış durumdadır. ekip çocukları serbest bırakmaya çalışırken birden fazla drengir ile çarpışan sskeer, zihnini drengir'in kolektif bilinciyle birleştirerek, kesik olan sol kolunu, bitkiye benzer bir şekilde yeniden çıkarır. bilincini tamamen kaybeden sseeker, ana komuta ekibine saldırır ve drengir'in sith'ler ile olan bağlantısı ortaya çıkar. cumhuriyet, geçmişten gelen düşmanlarla yine yüz yüze gelmiştir.
güç'e karşı açlık duyan drengir ınugg sistemi'ndeki banchii karakoluna saldırır ve bu süreçte telekinezi ve çift lightsaber kullanma becerileri ile şahsımın gönlünü fethetmiş güzel jedi ablamız; lily tora-asi tarafından geri püskürtülür. konu uzadıkça ben biraz gevezeliğe başladım sanki. neyse. bu arada, gezgin'in tohumlarından skirl'e yayılan drengir'de orada terör estirmeye başlamıştı. tüm olanlara rağmen jedi order ve cumhuriyet; birlikte, başarılı bir biçimde bir felaketi nasıl koordine edebildiklerini galaksi karşısında kanıtlamıştı.
felaketin ardından bir yıl geçmiş, tarih ysö 231'e gelmişti ama nihil şimdi bile tam olarak durdurulabilmiş değildi. yüce şansölye, valo'da hyperspace felaketlerini üstesinden nasıl geldiklerini anlatan politik amaçlı bir cumhuriyet fuarı düzenleyedursun; soh'un hayalperestliği ve iyimserliği, galaksideki vahim durumu gidermiyordu zira nihil cyclor'daki tersaneleri talan etmiş durumdaydı. nihil fuarı da boş geçmeyerek, cumhuriyeti rezil etmek adına saldırı üstüne saldırı düzenledi. bu durum nihil'in feda edilebilir üyelerini ty yorrick ve stellan gios'un saldırısı ile yüz yüze getirdi. bu süreçte cyclor'a ikinci bir saldırı daha düzenlenmişti. tersaneler, yağmalandı ve kalan her şey yok edildi. yine de nihil, bu politik hamleyi yaparak kazandığını düşünse de işin aslı pek öyle sayılmazdı zira cyclor'daki ikinci baskın sürerken bell zettifar, nihil'in ana üssüne ulaşmış ve ardından stellan gios ve takviye ekiplerin gelmesi için çağrıda bulunmuştu bile. böylece valo'da başlayıp, cyclor'da devam eden savaş; nihil kampında battle of grizal ile sonuçlandı. bu süreçte cohmac vitus, tiikae'de başka bir öncü nihil grubunu geri püskürtmek için saldırı emri verdi.
the high republic: a test of courage ve the high republic: out of the shadows'dan edindiğimiz ön bilgiye göre; bu süreçte genetia'da bir iç savaş patlak vermiştir ama bunun sorumlusu klinith da, muhtemelen. savaş yalnızca iç karışıklıklara değil önemli kültürel kayıplara da sebebiyet vermiştir bu dönemde. nihil yağmacıları; kayıp nelgenam kütüphanesi gibi önemli kültürel eserlere ev sahipliği yapan, nelgenam isimli cennet gezegeni de tamamen yakıp yıkmıştır ki burada oldukça enteresan bir göndermeden de söz etmek isterim. daha sonralarda bu yakılan kütüphanenin harabelerini incelemeye giden tarihçinin ismi emil graf'dır. nazi zulmü sırasında kitapları yakılan emil-ludwig cohn ve kitapları kara liseteye alınmadığı için sitem eden maria graf isimleri tanıdık geldi mi? oldukça ince ama hoş bir gönderme. elbette ben gereğinden fazla işkillenmiş olabilirim de tabii.
bu süreçte nihil'in göz'ü; marchion ro boş durmaz ve shrii -ka-rai isimli, güce duyarlı anti-force tipi yaratıkları kontrol ederek starlight beacon'da yer alan jedi üyelerini yok etmek üzere istasyona yönlendirir.
bu sıralarda jedi order iç karışıklara neden olan başka bir olayla da yüzleşmek zorunda kaldı zira sith kültünün izleri henüz düzenin peşini bırakmamıştı. usta cibaba'nın padawanlarından biri olan klias teradine yasaklı bogan koleksiyonuna erişerek, eski bir sith tapınağı olan; bikja dağı'ndaki yallow mabedi'ni bulmak için cibaba'nın diğer padawanı tylera'yı ikna edip yol koyuldu. dark side'a geçme hevesi olan teradine, burada tylera tarafından bir düelloda öldürüldü ve tyrela düzeni terk etti. her ne kadar teradine yalnızca düzenden sürüldü denilerek jedi order'ın karanlık yönleri gizlense de, gerçek yalnızca bir tanedir. jedi order, iki padawanını oldukça acı bir biçimde kaybettikten hemen sonra bir darbe de; jedi order'ın hazinelerini saklamak için kullandığı elphrona karakolu'nun terk edilmesiyle geldi.
sith'lerin çağlar boyu süren etkilerinin ilki bu olmayacaktı zira jedi düzeni'nin, batuu'daki nadir eserleri araştırdığı karakollarından birinde ady sun'zee ve jedi master sylwin; antik sith rün taşlarından birinin kırılmasına sebep oldu. etki altında kalan ady, ustasını öldürdükten sonra yarı-yarıya bir bilinç ile imdat çağrısı gönderdi. çağrıdan günler sonra, usta yoda yardım için geldiğinde, ady'i amnezi etkisinde buldu. kalıntıdan etrafa saçılan sarmaşıklar neredeyse karakolun tamamını kaplamıştı. yoda'nın yardımı ile ady, etkinin üstesinden geldi ve taşı yeniden mühürleyebildiler. yine de bu, sith'lerin gölgesinin bile ne kadar karmaşa yaratabileceğini, jedi order'a kanıtlamıştı.
ysö 196'lara geldiğimizde tüylü dostumuz chewbacca, kashyyyk'te dünyaya geldi. bu sıralarda dianth gezegeninin antik zanaatkar topluluğu olan vaale'nin mimarları, takan insana muazzam bir güç verdiği söylenen vaale yüzüklerinin tehlikelerine karşı; kemik şehrinde büyük bir koruma sistemi inşa etti. bu süreçte; başka bir mimari harikası olan; basteel'in eladro şehri'nde yer alan iniş pistlerine, katedral kubbeleri oyulmuştur. gıda ve tarım alanında ise moving target: a princess leia adventure'da bahsedildiğine göre; jaresh gezegeninin küçük bir köyünde yer alan jowloon topluluğu, bölgeye yerleşerek, gübre üretmeye başlamışlardır.
ysö 162-116 yılları arasında, o an için anlam ifade etmese de sonrasında önemli olaylara sebebiyet verecek bir kaç doğum ve önemsiz adledilen olaylar gerçekleşti.
en önemli olaylardan biri con star mining corporation isimli maden şirketinin, ormanlık alanları ile bilinen parnassos'ta büyük maden kolonileri kurmasıdır. daha sonrasında nükleer bir felakete sebebiyet verip gezegeni yok olma eşiğine getireceği için önemli bir bilgi. oligarşik bir ulus olan chiss ascendancy'de ise ipler gerilmeye başlıyordu. chiss ascendancy sendikası; filoları ile ulusa büyük bir savunma sistemi sağlayan coduyo ailesinin yetkilerini beklenmedik bir karar ile sınırlandırarak yönetici aile pozisyonundan aldı.
yıl ysö 131' geldiğinde, büyük bir meteor çarpışması sebebiyle b'ankora homeworld cataclysm meydana geldi. olay sonucu o dönemin taze cumhuriyet şansölyesi chasen piian; akın akın gelen mültecilere b'ankor sığınağı isimli bir sığınak vererek, cumhuriyetin itibarını arttırmaya yönelik hamleler yapmaktadır. adventures in wild space: the steal'de skeer uzay istasyonunun isimsiz bir bulutsuya inşa edildiğini gördük. blue dragon ile büyük bir mücadele vermiş olan paralı asker grubu; gümüş şafak şövalyeri'nin önemli bir medikal destek üyesi olan xu bo ve kedpin shoklop üç yıl aralıklarla doğdu. aslında kedpin'i yazmaya gerek görmedim zira the last jedi filminden ve o üçlemeden nefret ettiğim için oradaki karakterleri yazmak ilgimi çekmiyor ama kedpin tatlı bir bebek olduğu için istisna olarak ekledim kendisini.
hazır cennet sistemi ve blue dragon meseleleri ortaya serilecekken biraz da yönetimdeki ailelerin önemli kararlarına bakalım.
vermillion birds tarafından kökleri yaklaşık bir 16 sene sonra kurutulacak olan nan ailesinin önemli üyeleri o sırada politik adımlar atmakla meşguldü. nan yujin bu süreçte nan qiwen ile arkadaş olur; bir sene geçmeden de nan zaizhou, heli'nin sekreterliğini yapmaya başlar.
ysö 106 - 99 arasında, korsan topluluğu blue dragon ufaktan dehşet saçmaya başlarken bir yandan propaganda ustası janyor of bith, garel'de dünya sahnesine adım atmıştır. kont dooku'nun erkek kardeşi ramil ise bu yıllarda doğmuştur. kendisini daha sonra abyssin pirates saldırılarının arkasındaki el olarak göreceğiz.
tarih ysö 102'yi gösterdiğinde mavi ejderha korsanları cennet sisteminin görkemli uzay istasyonu fire'a yönelik önemli saldırılar başlatmıştır. bu arada ilginç(?) bir biçimde, zhang ailesinin bir üyesi olan zhang jincheng, hiyerarşik bir sıçrama yaşar. sebebini biliyoruz da neyse, açtırmayın ağzımı. bu sıralarda cennet sistemini yöneten heaven-earth şirketinin bir yöneticisi olan ma, ölü bulunur. çok ilginç, gerçekten.
şimdi size çok tanıdık bir görüntü sunacağım. begamore'dan daha önce söz etmiştim ve brasen ailesinden de elbette. neredeyse çağlar süren o iki alakasız mesele burada boyut atlıyor zira jamie brasen, begamore başkanı oluyor ve gezegeni cumhuriyet senatosunda temsil etmek üzere senatör olarak seçiliyor. brasen yardımsever bir politikacı izlenimi sunarak etrafa çiçek böcek dağıtsa bile; yolsuzluklarla dolu bir yönetim anlayışı ile begamore'u bir diktatörlüğe dönüştürür. brasen'a diktatörlük yetmemiş olacak ki kendisine tapan holografik programlarla vatandaşların beyinlerini yıkayan, dünyasını republic holonet'ten izole eden ve begamore üzerinde sıkı gözetim uygulayan bir kült geliştirir. bunun sonucu olarak begamore sokakları yoksulluk, kölelik ve organ ticareti gibi olayların vuku bulduğu bir yer haline gelirken; brasen, göz boyamak için gezegenin başkentini bilerek oldukça göz kamaştırıcı bir biçimde yeniden düzenletir.
birbirlerinin sonunu hazırlayacak olan bir sith lordu ve jedi ustası aynı yıl içerisinde dünyaya geldi. dooku, serenno'da; sifo-dyas ise minashee'de doğdu. dooku, bir yıl ara ile jedi order'ın ilgisini çekerek, düzene katılması için aile evinden alındı. bu sıralarda dooku: jedi lost'da gördüğümüz üzere yula braylon, kendi ipini çekecek olan arath tarrex'i doğurmuştur. serenno'nun düşüşünde bu iki ismi çok duyacağız.
tarih ysö 99'u gösterdiğinde kozmatan bozkırları, varlık sebebi ve içeriği hakkında ilgiyi üzerinde toplar ve tarihi sanat akışının bir parçası olarak arkeolojik kazıların, önemli bir merkez noktası haline gelir. burada toplanan üyeler, çeşitli araştırmalar sonucunda hem yeni bilgiler ortaya çıkarır hem de kaydadeğer olan eserleri archaeo- prime'daki arkeoloji derneği'ne satar.
tekno birliği'nin ustabaşı ve baktoid zırh atölyesi'nin yöneticisi olan wat tambor, hakkında sadece sibernetik bir kol kullandığı bilinen isimsiz bir mühendisin tasarladığı üçlü-sıfır protokolü kişilik matrisi'ni incelemek üzere alır fakat bir droid'e eklediği zaman droid'in işkence makinasına dönüştüğünü gördüğü için korkarak droidi imha edilmek üzere karantina bölgesine yollar. dış halka bölgesindeki lakar gezegeninin tıbbi malzemeler için oldukça elverişli olduğu keşfedilir. lakaru halkının gezegegenden sürülmeye kadar gidecek olan kabusu bu şekilde başlamıştır.
ysö 99'un sonları ve ysö 91'e kadar olan süreçte ise yine gidişatı önemli bir biçimde değiştirecek olan figürler tarih sahnesine adım atmaktadır. jamie brasen görevinde aktif rol oynayacak jedi padawanı sean, zhuang yuanying, nan ailesinin bir parçası olan nan moyou ve meggone bir kaç yıl aralıklarla doğar.
gümüş şafak şövalyeleri, cennet sistemi'nin bir parçası olarak blue dragon üyeleri ile uzun süreli bir çatışmaya adım atar. bu sıralarda li qiong, cennet sisteminin yönetici ailelerinden biri olan nan ailesine hizmet etmeye başlar. bu hizmet sürecinde nan heli'nin kızı nan moyou'nun sadık yaverlerinden biri haline gelir. benzer bir etki sahibi olan işe alım da begamore'da gerçekleşir. lotero olan marino pomana, jamie brasen'ın malikanesine sızarak baş aşçı olarak çalışmaya başlar.
başkan brasen, o dönemlerde halk üzerindeki korku ve baskıyı arttırmak, aynı zamanda da kendi güvenliğini sağlamak amacıyla; sabit gezegen kalkanı begamore bariyeri'nin inşasına onay verir. bariyerin bilinen esas işlevi, brasen'ın yetki vermediği hiçbir uzay gemisinin giriş-çıkış yapamamasını sağlayan bir hava sahası oluturabilmesidir. böylece brasen hem iç politikada yeni bir koz elde eder hem de kendisine yapılabilecek olası darbe ve suikast ihtimallerini en aza indirger.
ysö 90'lı yıllar kont dooku'nun kimliğinin oluşumundaki önemli olayların yer aldığı bir yıl. jedi yüksek konsey üyeleri, gelen bir davet üzerine serenno'da düzenlenen bir festivale -serennion festivali-giderken yanlarında dooku ve sifo-dyas gibi henüz padawan olmamış jedi öğrencilerini de götürünce; büyük meclis binasının depremde yok olmasından dakikalar önce dooku, kardeşi jenza ile tanışma fırsatı elde eder. köklerini öğrenen dooku, daha sonra geri dönüp tahtını alacaktır. bu sıralarda jedi master olan trennis, düzenin kendine uymadığı gerekçesi ile jedi order'dan ayrılır. daha sonra ne yaptığı bilinememekle birlikte; kimi karanlık tarafa düşen kimi ise ardında hiç iz bırakmadan kaybolan ( gbkz: lost 20) üyelerinden biri olarak kabul edilip, star wars: episode ıı attack of the clones'un kesilmiş sahnelerinde gördüğümüz üzere jedi tapınağındaki mahsene bronz bir büstü dikilir.
jamie brasen mandalorian ile küçük iş birlikleri yapmaya hazırlanır. bu süreçte huang, gümüş şafak şövalyelerinin lideri olan li yu'ya borçlarını ödemek için, oluşumda uygun bir pozisyona getirilir. zhang jincheng, fire istasyonunda yönetici olarak çalışmaya başlar.
dooku, sifo- dyas, zang arraira ve arath tarrex'den oluşan hawkbat klanı'nın üyeleri; jedha'da yapılan denemelerden geçerek padawan olmaya hak kazanır. dooku, lene kostana tarafından seçilmek istese de, lene, sifo-dyas'ı padawanı olarak alır. bu durum doğal rakibi olan arath'ı epey eğlendirse de kendisi kimse tarafından seçilmez ve bu, onu kumarbaz olmaya iten yolun önünü açar. tera sinube, zang arraira'yı padawan'ı olarak alır ve böylece master yoda, dooku'nun ustası olma işini üstlenir. bu sıralarda jedi ustası mostema, döneminin gerisinde kalan ve düzenden atılması beklenen sean'ı padawan olarak kabul eder ve ondaki potansiyeli herkese gösterebileceğini söyler. benim seri boyunca içimi ısıtan nadir anlardan biridir bu zira mostema oldukça ileri görüşlü bir adamdır.
bu sıralarda, begamore'un yer altı şebekelerinde suçlarını icra eden seri katil bellon'a, jamie brasen tarafından güvenlik şefi olmaya yönelik bir teklif sunulur. brasen, korku imparatorluğunun yaratacağı isyandan duyduğu korkuyu çevresine seri katillerden ve mandalorianlardan oluşan bir etten duvar örerek savuşturmaya çalışır. bu süreçte, tarım ve bakta'nın ana ihraç noktalarından biri olan protobranch bir güneş fırtınası tarafından yok olma eşiğine gelir. cumhuriyet için önemli bir kayıptır bu. ayrıca dooku'nun jedi order'a olan güveni de bu olayla beraber sarsılmıştır.
tarih ysö 84'e geldiğinde; jedi yüksek konyesi üyesi gretz droom, kalbimizin yüce suikastçi işbirlikçisi ve dava adamı pell baylo ve onu öldürmek için ölmeyi seçtiği sheev palpatine aynı yıl içerisinde doğdu.
ysö 83'lü yıllarda fire station'da li yu tarafından komuta edilen gümüş şafak şövalyeleri, mavi ejderha ile çatışır. bu çatışmanın bir diğer önemli konuğu olan; blue dragon'un lideri dragon head; li tarafından öldürülmek üzereyken bizzat li yu tarafından bilerek kaçışına olanak tanınır. teoride dragon head'in canlı olarak daha çok işe yarayacağı inancı makul olsa da pratikte li'nin bu kararı daha fazla çatışmaya sebep olacak büyük bir hezimete dönüşecektir.
cennet sisteminin tam göbeğinde yer alan çatışmalardan sonra nan moyou ve nan heli; asteroid lake 9527'da yer alan aile evine dönmek için harekete geçer. bu güvenlik açığı oluşturacak kararın sonuçlarını birazdan yazacağım.
bu sıralarda mostema ve sean; jamie brasen, cennet sistemi-blue dragon çatışması gibi önemli olayların yer aldığı oplovis sektörü de dahil olmak üzere dış halka'nın tüm sektörlerinde devriyeye çıkar. bu, galaksinin jandarması görevi gören jedi order'ın yavaş yavaş olayların içine çekilmesinin de başlangıcıdır fakat bu girişim neticede mecburi zira cennet sistemi endüstriyel açıdan metalorn'u bile alaşağı edebilecek türden bir galaksi devi olma yolunda ilerlerken galaksinin bu oluşumu gözden çıkarması olası bile değil. elbette yanlarına çekmek isteyeceklerdir.
ysö 82'nin başlarında serenno'nun kontesi -dooku'nun annesi- kontes anya'nın ani ölümü gerçekleşti ve serenno'da bir cenaze düzenlendi. cenazede jenza tarafından yapılan konuşma sırasında taşlama şeklinde gerçekleşen protestolar; yerel serenno halkının yönetici ailelere bakışı hakkında ufak bir referans sağlıyor. cenazenin hemen ardından jedi ustası lene kostana; karaborsadaki sith eserleri hakkındaki söylentileri takip etmek için asusto gezegeni'ne doğru yola çıktı. kostana ve padawan'ı sifo - dyas; yanlarına yoda'nın padawanı olan dooku'yu da alarak, karazak'taki kaçakçı çetelerine sızmayı başardı. görev sırasında nerve disruptor isimli ölümcül silahların kaçakçılığı yapan bir grup abyssin'i ele geçirseler bile dooku sinir krizi geçirerek silahları yok etti ve abyssinleri öldürdü. ancak görev başarıya ulaşamadan, sith eserleri, onları kullanarak bir ritüel gerçekleştirmeyi planlayan hakotei presagers'ın kalan son meclisi tarafından ele geçirildi . bunun etkisi ile çeşitli vizyonlar ve görülerle başa çıkmaya çalışan dooku kendi gücünü kontrol edemeyerek oldukça büyük hasarlar verdi.
bir görev başarısızlıkla sonuçlanırken öte yandan jedi mostema ve sean, üst düzey bir cumhuriyet ajanı tarafından birkaç yıl süren soruşturmanın ardından begamore başkanı jamie brasen'ın yoz yönetimini ortaya çıkararak tarihi bir başarı elde eder. diğerlerinden daha geç gelişim gösteren sean; bu başarının ardından ışın kılıcını ılum'a bağladığı bir kristalle inşa etmiştir. bu süreçte ılum ve kristallerinin jedi için önemi arttıkça, zophis kristali için zoph'a seyahat eden padawanların sayısı da gittikçe azalmaya başlar.
güç hakkında yaptığı araştırmalar ve cumhuriyet yanlısı söylemleri ile cumhuriyetin önemli bir yandaşı konumunda olan nan ailesinin katledilmesi cumhuriyet saflarında karışıklıklara neden olur. brasen krizini oldukça iyi yöneten mostema ve sean; jedi konseyi tarafından, kızı ile birlikte gittiği aile evinde ölü bulunan nan heli'nin cinayetini araştırmak üzere görevlendirilir. bu süreçte yalnızca cumhuriyet değil jedi order'da kriz yönetimi yapmak durumunda kalır zira heli'nin ölümü, onun araştırmalarının esas konusu olan; kyber kristalleri ile inşa edilmiş, gezegen yok edebilecek güçte olan jedi silahları efsanelerinin galakside yayılmasına sebep olur.
cumhuriyet, her ne kadar ordu kurma yanlısı olmasa da artan şehir içi suç şebekeleri ve galaktik düzeyde hakim olmaya başlayan cumhuriyet düşmanı oluşumlar sebebiyle adalet bakanlığı'na ait barışı koruma filosu'sunu kurmuştur. önemli bir karbonit tedarikçisi olan imparatoriçe teta gibi dünyaları hedef olarak belirleyen madencilik loncası, ticaret loncasının bir parçası oldu. nan ailesine ait villaya geldiklerinde, mostema'dan ayrı düşen sean, nan heli'yi katleden vermillion birds'e yakalanır fakat cennet sistemi içerisinde yer alan wind gezegenindeki yoksul topluma malzeme tedarik eden ve bunun karşılığında cennet sistemi için hizmet veren gümüş şafak şövalyeleri tarafından kurtarılır ve ekibe dahil olma kararı alır. dahil olduğu gibi oluşumun seçkin birliklerinden red apricot squad'a kabul edilir. o sırada cennet sistemi ise teknolojik olarak önemli bir sıçramanın eşiğindedir zira humanoid droidler bölgede kullanılmaya başlanmıştır.
bu sıralarda 74. nesil irregular'ın piyasaya sürülmesinin onuncu yıl dönümü kutlaması, fire station'da gerçekleşmektedir. su arıtma sisteminde kullanılan enigmatic tenebrae isimli biyolojik açıdan zehirli maddenin sevkiyatının fire station'da gerçekleşmemesi üzerine; sean, knights of silver dawn'ın seçkin red apricot ekibi ile birlikte, kayıp sevkiyatın peşine düşer. jade rats olarak adlandırılan ve rat king tarafından yönetilen; oplovis sektörünün cennet sisteminde yüksek cumhuriyet dönemi'nin sonuna doğru aktif olan bir hırsız çetesi ile yüz yüze gelen ekip, jade rats'ı yendikten sonra, tenebrae'nin izini blue dragon korsanlarına kadar takip eder. sonunda blue dragon'ın inine ulaştıklarında bunun; fire station'un yöneticisi zhang jincheng tarafından tezgahlandığını anlarlar. durumu anlayan ekip görevlerine devam etmeye ve daha sonra fire'ı çevreleyen son talihsizliklerin suçunu zhang'a yüklemenin bir yolunu bulmaya karar verirler. birlik; cennet sisteminin şirketinin yozlaşmış rütbeli üyeleri ile ejderha arasında bağlantı görevi gören güvenlik bürosu yetkilisi zhang níngtao'yu tehdit ederek mavi ejderha'yı tenebrae sevkiyatını iade etmeye zorlar.
bu sırada zhang tarafından köleleştirilmiş insanlar ile karşılaşan ekip bu duruma da bir çare bulmaya çalışır. tutulan köleleri kurtarma çalışmaları sırasında sean, nan heli'nin ölümünü de aydınlatır. sean böylece yerel adalet sisteminin bireysel hakların bastırılmasını sağladığını ve cumhuriyet'in ejderha halkına yapılan zulümü bile isteye görmezden geldiğini de keşfeder. dışarıdan bakılınca adalet timsali duran sistem, özünde içeriden çürümüş durumdadır.
ysö 80'li yıllara geldiğimizde qui-gon jinn ve ky narec tarih sahnesine adım atar. iki büyük usta, iki kahraman, sith kültünün uyanmasına yanlışlıkla olanak sağlayan iki jedi. ysö 69'a geldiğimizde kallidahin araştırmacıları , polis massa'daki wiyentaah kalıntılarına dair ilk bulguları edinmiş durumdadır.
anakin ve obi-wan'ın hayatına büyük etki edecek figürlerden biri olan rahara wick, hosnian prime'da doğdu. yakın bir süreçte kedpin shoklop, vaportech için vaporatör satmaya başladı. aynı süreçte kedpin ile yan yana göreceğimiz anglang lehet ise yine ysö 68'de suç örgütü cularin'e bağlı olarak çalışmaya başlayacaktı.
12 yaşlarına gelmiş olan qui-gon jinn ve ky narec'in de aralarında bulunduğu ıma-gun di, yeeda ve gretz droom jedi yüksek konseyinin de onayı ile padawan olarak seçilebilmek için denemelere girer. qui-gon jinn, o zamanlar henüz kont ünvanı almamış olan dooku'nun padawanı seçilir. droom, yüksek konsey üyesi jor aerith, ky narec ise usta mana tarafından padawan olarak alınır. bu süreçte, daha önce kumar borçlarını ödemek için hırsızlık yaptığı için ceza olarak jedi arşivlerinde çalışmaya gönderilen jedi arath tarrex'in, el altından jedi arşivlerindeki bilgileri para karşılığı sattığı ortaya çıkarılır. ekibin bir diğer önemli başarısı arath tarrex'in jedi ustası yula braylon'un oğlu olduğunu ortaya çıkarmasıdır ki bu durum yula'ya jedi konseyindeki koltuğunu kaybettirir. her şeyi kaybetmiş anne-oğul, iyi bir düşman ve iyi bir kukla olma potansiyelini de beraberinde getiriyor ne yazık ki.
ysö 66
uzay kruvazörü olan radiant vıı, cumhuriyet diplomatik kolordusu'nun hizmetine girerek, konsolosluk görevi görmeye başladı. özel uzay gemileri ve motorlar üreten guild d'lanseaux, daha sonrasında silah kaçakçılığında baş rol oynayacak özel bir yat olan libertine'nin tasarımını hayata geçirirken bundan bir sene sonra da başka bir teknolojik adım olan theed jenaratörü'nün inşası tamamlandı. jenaratör hakkında çok bilgim olmadığı için direkt orijinal açıklamanın çevirisini ekliyorum.
"naboo'da, uzaklardaki küçük madenlerden elde edilen enerjiyi yüzyıllarca kullanıldıktan sonra, theed jeneratörü, naboo gezegeninin plazma arıtma endüstrisini genişletmek için ortak girişimin bir parçası olarak damask holdingsve outer rim construction and assembly tarafından inşa edildi. jeneratör kompleksi aynı zamanda kraliyet naboo güvenlik kuvvetleri ve ona bağlı naboo kraliyet uzay savaş uçağı kolordusu'nun karargahı olarak hizmet vermektedir. bu süreçte jenaratör, naboo senatörü palpatine'in başkanlık ettiği törenle açıldı. naboo'nun geleneğini kıran verimli, mekanik tasarımıyla jeneratör, ihtiyaçtan çok daha fazla madencilik yaparken turları ile popüler bir cazibe merkezi haline gelmiştir ve fazla plazmanın dünya dışına ve doğrudan ticaret federasyonu'na satılmasıyla theed spaceport , damask holding'in naboo ile olan ticari girişiminin bir parçası olarak orca tarafından da genişletildi."
galactic civil war sırasında kendini feda ederek death star'ın yok edilmesinde büyük rol oynayan kalbimizin devrimcisi raddus, mon cala'da uzay sahnesine girer. bir kaç yıl arayla palpatine'in gözde generali wilhuff tarkin, eriadu'da doğarken yine palpatine'in pis işlerini yaptırdığı ödül avcısı cad bane, duro'da doğmuştur. ysö 64 diyen de var ysö 62 diyen kaynaklar da. sanırım burada ufak bir karmaşa var.
ysö 60'lı yıllara geldiğimizde bir diğer intihar bombacımız olan pell baylo, defiance uçuş eğitim enstitüsü'nü kurdu ki bu okul sonradan 'baylo okulu' olarak bilinecek ve başarısızlıkla sonuçlanacak palpatine-vader suikastinin planlarının yapıldığı merkez olarak anılacaktı.
denetrius vidian veya fabrikadan kaptığı et yiyen bir hastalık olan shilmer sendromu'a kapılıp da cerrahlar tarafından toparlanmadan önceki adı ile lemuel tharsa, corellia'da dünyaya geldi. yıldızlararası thorilide loncası için çalışan düşük rütbeli bir güvenlik müfettişi olduğu süreçte madencilik endüstrisindeki yaygın yolsuzluk ve rüşvetten tiksinen tharsa'nın son durumda dönüştüğü insan, insan doğasının özeti gibidir esasında ama bu başka zamanının hikayesi.
bu sıralarda -takriben tharsa'nın doğumundan üç yıl sonra- brookish boon, sy myrth'te doğdu ama bu tarihin ana seri için en önemli katkısı obi-wan kenobi'nin; george lucas'ın jon stewart'a yaptığı şaka sonucu ortaya çıkan stewjon gezegeginde doğmasıdır. ben de diyorum yarım saat oldu, nerede bu lucas. adamdan bahsetmeyi unutmuşum ya. bu süreçte obi-wan kenobi, henüz altı aylıkken jedi olarak eğitilmek üzere coruscant'a getirilmiştir bile.
ysö 56'dan 47'ye kadar geçen süreçte önemli doğumlar dışında pek bir atraksiyon olduğu söylenemez. teorisyen, matematikçi ve deneysel fizikçi galen walton erso -ki imparatorluk en beklenmedik darbeyi bence kendisinin yaptığı sabotaj ile almıştır- ileriki yıllarda bulunduğu konumu etkileyecek olan tarım gezegeni grange'de; rouge one'ın saygıdeğer üyeleri baze malbus ve chirrut îmwe; daha sonra gezegendeki önemli jedi üssü olan kyber tapınağının da koruyucusu olacağı jedha'da doğmuştur. war of scarif'de daha detaylı incelerim zaten. orson callan krennic' de bu süreçte lexur'da dünya sahnesine adım atmıştır. ysö 50'li yıllara geldiğimizde babu frik doğdu ama son üçleme -allah belanızı versin- tadında olduğu için bu karakter ilgimi cezbetmiyor. o yüzden çok üzerinde durmayacağım ama queen's shadow'da hakkında epey bilgi alabildiğimiz ve naboo'nun siyasi durumu hakkında epey bir dayanak noktası oluşturabilmemize olanak sağlayan réillata, daha sonra kraliçesi olacağı naboo'da doğdu. star wars: scum and villainy'de belirtildiğine göre zodu onglo'da bu dönemlerde doğmuştur.
ysö 48'li yıllarda mutiny on the advent gerçekleşmiştir ki bu durum galaktik cumhuriyet geliştikçe jedi düzeninin yetersiz gelmeye başlamasının en kesin örneklerindendir. advent'teki isyan kıtlıktan mustarip bir yıldız sistemine yiyecek taşımakla görevli bir kargo yük gemisi olan advent'te meydana gelen bir olaydı . isyan sırasında, gemiyi korumaktan sorumlu baş jedi rael averross'un padawanı nim pianna, slicer dart tarafından vurulup ölse de isyan başarı ile bastırılmış daha sonrasında rael 8 yıllık bir koruma görevine gönderilerek kefaretini ödemiştir. bu süreçte lyra erso, aria prime'da doğmuştur. bu sıralarda eriadu'da oldukça sıkıntılı bir çocukluk geçirmiş olan wilhuff tarkin, korsan q'anah tarafından yönetilen greater seswenna baskınlarına karşı düzenlenen karşı saldırılarda, düşük rütbeli bir asker olarak yer almıştır.
padmé naberrie amidala naboo'da doğarken prequel üçlemenin ilk filminde, naboo savaşı sırasında amidala'nın yerine geçen ve onun taklidini yapan tsabin'de -ki kendisini sabé olarak da biliyoruz- aynı yılda naboo'da dünyaya gelmiştir. blue squadron'un lideri antoc merrick, virujansi'de; palpatine'in muğlak planlarına karşı önemli bir tehdit olan politikacı mon mothma, chandrila'da doğmuştur. ysö 45'li yıllara geldiğimizde galaktik imparatorluğun hükümdarlığı sırasında lothal gezegeninde kırık boynuz sendikasını yöneten bir erkek devaronian suç lordu olan cikatro vizago, devaron'da doğdu. geleceğin ittifakı istihbarat operasyonları lideri davits draven'ın da aşağı yukarı bu tarihlerde pendarr ııı'te doğduğunu belirtmiş wookieepedia ama ben doğrulayan bir kaynak bulamadım. bulan olursa bir portakal neyim atsın işte, ne bileyim.
ysö 44-42 yılları arasında son lasat'lardan biri olan isyancı zeb ya da nam-ı diğer garazeb orrelios, lasan'da doğdu. serideki femme fatal karakterlerden biri olan pitina mar-mas voor'da bildiğim kadarıyla aşağı yukarı bu tarihlerde doğmuştur. kendisi daha sonra imparatorluğun dişi joseph goebbels'i olarak; coailiton for progress'i kuran önemli bir politik figür ki bu konumu da senatör olan kocasını intihar süsü verip öldürerek aldığını düşünürsek epey de dikkat çeken bir karakter. spin-off gelmemesi çok yazık. bu sıralarda önemli olan bir diğer mesele de; o zamanlar jedi şövalyesi olan ky narec'in rattatak'da mahsur kaldığında burada güce duyarlı bir dathomirian olan küçük asajj ventress'i bularak padawanı olarak himayesine almasıdır.
landonis balthazar calrissian ya da milennium falcon'un eski sahibi olarak bildiğimiz isyancı lando da diyebiliriz socorro'da dünyaya gelirken bir yandan gallius rax'da, jakku'da doğmuştu. daha sonrasında yetim kalarak palpatine'in emrine giren rax, contingency talimatının gizli uygulayıcısı olacaktı aynı zamanda. klişe bir kötü adamın çocukken kurtardığı yetim çocuk hikayesi. egemenlik - esirlik diyalektiği ile kafa ütüleyecek olan varsa üzerim gerçekten, hegel'lik bir mesele yok burada.
kim kimle sevişmiş de kim doğmuş isimli sıkıcı bir ön sözden sonra gerçek önemli meselelere gelirsek eğer aşağı yukarı bu yıllarda, hayatını dooku kurtarmasa çoktan patates olacak olan serenno kontu ramil, serenno'ya bir istila düzenler. cumhuriyet, bağımsız dünyaya yardım etmeyi reddederken; jenza, dooku'dan jedi yardımı sağlamasını ister. meclis üyesi gretz droom ve mirialan ustası jor aerith'in onaylamamasına rağmen, jedi konseyi cumhuriyet'in kararını takip etmeyi seçti ve yardım göndermedi. tabi burada dooku'nun gizlice yula braylon ile ittifak kurması gibi önemsiz meseleler de mevcut ama braylon yarı yolda yan çizerek dooku'yu terk ettiği için söz konusu yardım asla serenno'ya ulaşmıyor. burada jedi düzeni etik açıdan bile tartışmalı olan yardım etmeme kararını dooku'nun dark side'a geçmesi ile ödüyor elbette. ramil öldürülür ve yerine serenno kontu olarak dooku kan hakkını alır. dooku, artık galaksinin en zengin adamlarından biridir aynı zamanda. ekonomik bağımsızlık ve siyasi gücü elinde toplayan jedi ustası düzenden ayrılırak kayıp yirminin son üyesi haline gelir. esasında dooku'yu anlamsız bir antagonist yapmayan şey; düzenden ayrılma sebebinin sith'lere katılma isteği yerine jedi order'ın insan yaşamını önemsiz gören doğasıdır. eğitimi boyunca sith eserlerine duyduğu ilgi gözardı edilemez lakin bu süreçte onu bıktıran şey düzenin artık siyasi bir oluşum haline gelerek gittikçe benliğinden uzaklaşması; misyonunu kaybederek yozlaşmış bir yapı haline bürünmesidir. bu ayrılık sonrası palpatine'in onu manipüle ederek planlarına dahil etmesi ve çırağı olarak alması da kaçınılmazdı elbette.
ysö 41'e geldiğimizde shmi skywalker, herhangi bir baba figürü olmadan anakin skywalker'ı dünyaya getirir. en azından the phantom menace'da shmi'nin jinn'e anlattığı hikaye böyledir fakat the revenge of the sith filminde palpatine'in anakin'e verdiği ufak bir bilgi var. darth sidious'un efendisi darth plagueis'in midi-kloryanları kontrol ederek yeni bir yaşam formu oluşturabileceği hakkındaki bu hikaye; darth vader no. 25'de doğrulanıyor ve palpatine'in aslında midi-kloryanları kullanarak shmi'nin rahminde anakin'in oluşmasını sağladığı ortaya çıkıyor. bu öylesine bir deneme gibi görünse de palpatine gibi keskin zekalı bir adamın başarıya ulaştığı kesin olan bir deneyi göz ardı etmesi imkansız. yalnızca jinn'in anakin'i daha önce bulabileceğini düşünemedi muhtemelen. unutmadan, baby yoda grogu'da aşağı yukarı ysö 41 civarında doğdu bu süreçte. grand admiral rae sloane'da ganthel'de dünya sahnesine adım attı.
ysö 40'lara geldiğimizde galen walton erso için önemli bir gelişme olarak brentaal ıv'teki cumhuriyet vadeli işlemleri programına katılmasını ekleyebiliriz zaman çizelgesine. bu sıralarda yüce şansölye kirames kaj'ın emri ile; jedi ustası qui-gon jinn ve padawanı obi-wan kenobi, teth görevinden sonra pijal görevine gönderiliyor. aslında burada biraz işin perde arkasına bakmakta fayda var. tam tarihleri belli olmadığı için çizelgeye ekleyemediğim numidian prime görevi ile teth görevinin önemli bir bağlantısı var. o zamanlar jedi ustası dooku ve padawan qui-gon jinn'in numidian prime'da ünlü ödül avcısı ve seri katil shenda mol'u yakalamak için görevi üstlenmişti ama mol ele geçirildikten sonra, jinn'i neredeyse manipüle edecekti ancak dooku araya girerek görevi nihayete erdirebildi. daha sonrasında bu görevle bağlantılı olarak triellus ticaret yolu üzerindeki tarımsal sevkiyatların ortadan kaybolmasında hutt klanının parmağının olup olmadığını araştırmak için teth'e bir görev ekibi yollandı. jinn ve padawanı obi-wan bu görevde obi-wan yakalanınca epey zor duruma düşüp neredeyse wanbo'nun karşısında çuvallayacaktı ama yine de görevi başarıyla yerine getirdiler. muhtemelen bu görevdeki olumsuzluklar bu ikiliyi pijal görevine sürükleyen etmen oldu. iki bağlantılı görevde de jinn'in ekibi çuvallamak ile yüz yüze gelmişti zira. yine de pijal görevi önemsiz değil elbette. aslında garip bir biçimde politik açıdan epey önemli denilebilir. governance treaty ya da yönetim antlaşması bir noktada czerka arms ile pijali monarşisinin gücünü, iç halka gezegeni pijal'in galaktik cumhuriyet'e katılmasına izin verecek, demokrasi temelli bir meclise devretmek için önerilen bir hareketti ve jinn ile kenobi bu süreçte aracı pozisyonunda yer aldı. bu görev için yapılmış illüstrasyon çalışmalarından birini de buraya ekleyeyim zira oldukça hoş.
bu süreçte qui-gon jinn'e mace windu tarafından emekli jedi yüksek konseyi üyesi poli dapatian'ın boşalan mevkisi teklif edildi fakat jinn bunu reddetti. bir yandan ontotho'da jedi eno cordova ve padawanı cere junda kilit bir görevin ortasına öylece atılmış durumdaydı. bu görev için biraz geçmişi irdelemek ve ontotho'yu incelemek elzem.
antik ve bilinmeyen zamanlarda ontotho, güç'e duyarlı yaşam formlarından biri olan ve yaşam rüzgarı'na tapan zeffo bilgeleri'ne ev sahipliği yaptı. bu süreçte tapınaklar inşa edildi ve hatta bu tapınaklara mezar muhafızları dikildi. zeffo, ontotho'dan kaybolduktan ve tapınakları unutulduktan çok sonra bölge humanoid varlıklara ev sahipliği yaptı. yerel yönetimler oluşturan bu insanlar, nihayetinde birleşik bir gezegen hükümeti kurmayı ve galaktik cumhuriyet'e katılmayı seçmeden önce, dünyalarını bir süre daha büyük galaksiden izole tuttular. ontothon'lar birleşik bir cephe sunarken ve daa şirketi ile bir anlaşma yaparak ticaret fırsatlarını açmayı umarken, fylari halkı eski zeffo tapınağı'nın kalıntılarını çevreleyen araziye yapılan saldırıya dayanarak bu sözleşmeyi reddetti. olay daha da büyüyüp düşmanlıklar patlak vermeden önce, yerel halk cumhuriyet'in müdahale etmesini istedi. cumhuriyet yetkilileri sevk edilirken, ülkede bir kriz yaşandı. bunka sistemi onları engelledi ve jedi yüksek konseyinin arazi hakları konusundaki anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm önermesine neden oldu. süreci denetlemek için ise bu iç savaş bölgesine jedi ustası eno cordova ve padawan cere junda gönderildi.
bu süreçte ne zaman başladığı tam olarak kestirilemese bile klon savaşlarından önceki bilinen en mühim savaşlardan birinin sonu da kısmen geliyor; battle of malastare narrows. ismi bilinmeyen bir şirket filosunda amiral olan trench'in malastare narrow'u abluka altına alarak, bir cumhuriyet filosunu yenilgiye uğratması ile başlayan savaş tam da bu yıllarda jedi ustası kep-she liderliğindeki bir görev gücü tarafından cumhuriyet ve jedi order lehine sonuçlandırılıyor. bu savaş sonucu amiral trench'in öldüğü kayıtlara geçse de clone wars çizgi dizisinin ikinci sezonunda yeniden düşman birliklerinin komutanı olarak göreceğiz kendisini zira buharlaşan gemiden basınçlı giysisi sayesinde sağ kurtulmayı başarıyor. bu sıralarda mace windu, chalacta'da depa billaba adında genç bir kızı kurtararak onu eğitilmesi için jedi tapınağına getirmiştir.
age of republic: qui-gon jinn-1'de qui-gon jinn ve obi-wan kenobi'nin bu sıralarda bri'n gezegenine gönderildiği kesinleşiyor. metal klanı'nın bri'n'deki ağaçları yok etmek istemesi üzerine metal klanı ve th'er'in türü arasında çıkan çatışmaya dahil olan jedi order; jinn ve kenobi'yi anlaşmazlığı barışçıl bir şekilde çözmeleri için gönderir. rahibe th'er'i koruma görevindeyken, jinn; jedi'ların cumhuriyet'in savaşçıları olarak görüldüğünden endişelenir ve kozmik güç'ten rehberlik ister. bu görevin hemen sonrasında; batuu'da düzenlenen batuuan hasat festivali'nden kısa bir süre sonra qui-gon jinn, kenobi'ye life day festivalinin wookiee kültüründe uyumun ve neşenin bir kutlaması olduğunu öğretmek için kenobi'yi kashyyyk'teki wookiee yaşam günü kutlamasına götürür. kutlama sırasında trandoshan avcıları şenliği basarak jinn'i ve birkaç wookiee'yi kaçırır.
bu sıralarda rescue of lo olarak adlandırılan kurtarma operasyonu gerçekleşti ve jedi ustası yoda, güce duyarlı bir genç olan lo'yu; botor'da faaliyet gösteren korsan grubu olan flesh mongers'in elebaşı lord alorg'un elinden kurtardı. daha sonra lo eğitilmek üzere jinn ile birlikte coruscant'da bulunan jedi tapınağına gönderildi. lo'yu jinn'e teslim ettikten hemen sonra güç'te bir dalgalanma hisseden yoda, vagadarr sistemindeki isimsiz bir gezegene araştırma yapmak için gitti. bu yolculukta ancient ones ve blue stone hakkında epey bilgi ediniyoruz. bu süreçte, yoda; mud dwellers, the rockhawkers, the old ones ve giants of living stone arasındaki korku, nefret ve açgözlülük çatışmasını öğrenir ve güç'ü zehirleyen esas faktörü anlar. daha sonraları the journals of ben kenobi'de yeniden karşımıza çıkacak bir detay.
finis valorum, galaktik cumhuriyet'in yüce şansölyesi olarak skor kalpana'nın yerini aldı. şahsi başarısızlığı mı yoksa senatonun yolsuzluklarından mı emin olamasam da naboo istilasındaki başarısızlığı ile palpatine'in yükselebilmesindeki yan rollerden birini üstlenecek olması büyük talihsizlik.
bu sıralarda ysö 42 civarında büyük klan savaşları olarak da bilinen mandalor iç savaşı; yeni mandalor barış hareketi ile savaşçı gelenekçiler'in mandalor ana gezegeni mandalore'un kontrolü için verdiği mücadelenin sonucunda yeni mandalorlar'ın savaşı kazanmasıyla sonlandı ve düşes satine kryze mandalore'un lideri olurken, hayatta kalan gelenekçiler gezegenin concordia uydusuna sürgün edildi .qui-gon jinn ve obi-wan kenobi ise cumhuriyet adına satine kryze'yi korumakla görevlendirildi. bu iç savaş hakkında çok şey yazılır da fazladan 20 sayfa daha yazmak istemiyorum, entry yeterince uzun. luke'un arayışında da yardımcı olan church of the force takipçisi lor san tekka'da aşağı yukarı bu zamanlarda doğdu.
ysö 39'lu yıllara geldiğimizde padmé naberrie amidala'nın (gbkz:rush clovis)'e anlattığına göre; galaksinin dış halka bölgeleri içinde yer alan bir gezegen olan shadda-bi-boran gezegeninin güneşi ölüyordu ve padmé amidala, babası ruwee naberrie ile birlikte bir yardım grubunun parçası olarak gezegeni ziyaret etti ve tüm nüfusun tahliyesine yardım etti. ancak tahliye edilenler tahliye bölgesindeki yaşama uyum sağlayamadıkları için öldü.
boonta eve classic'den hatırlayacağımız rodian wald, ysö 38 yıllarında tatooine'de doğdu. bu sıralarda sekiz yaşlarında olan padmé naberrie, cumhuriyet senatosuna katkı sağlayan ve siyasi açıdan önem arz eden gençlerin bulunduğu apprentice legislature'a katıldı. bu süreçte gerçekleşen bir diğer önemli olay; gardulla besadii the elder'in köleleri anakin ve shmi skywalker'ı öne sürdüğü bir bahiste hurda satıcısı olan watto'ya kaybetmesi sonucu ödül olarak vermek zorunda kalmasıdır. ysö 36 yıllarına geldiğimiz zaman önemli bir kaç doğumun daha gerçekleştiğini söylemek gerek. belki de anakin skywalker üzerinde en beklenmedik etkilerden birini oluşturan ahsoka tano, shili'de doğdu. clone wars sırasında ikisinin arasındaki dinamik pahabiçilmezdi. maketh tua'da aşağı yukarı bu yıllarda, lothal'da doğdu.
ysö 35'li yıllarda; tarkin ile olan sürtüşmelerinin bir sonucu olarak orson callan krennic, galen erso'yu kendi çıkarları için kullanmak üzere planlar yapıyor ve ikili bu tarihlerde ilk kez brentaal ıv'te buluşuyor. twilight company'de yaptığı eylemlerin önem teşkil ettiği humanoid bir kadın olan lauren mel coelho, tangenine'de; ölüm yıldızının önemli mühendislerinden biri ve ds-2 death star ıı mobile battle station'ın ss subayı görünümlü beceriksiz yöneticisi tiaan jerjerrod, tinnel ıv'te; raada resistance ve alliance to restore the republic'den bildiğimiz kaeden larte dünya sahnesine bu yıllarda adım attı. wickwar wazellman'da, bu yıllarda wick 111'de doğmuş. orijinal çizelge öyle diyor en azından. kesin bir bilgim yok ama orijinale sadık kalmak istediğimden ekledim.
ysö 34 sıralarında siyasi açıdan çok önemli olaylar gerçekleşmiyor. aksine, tam olarak fırtına öncesi sessizlik hakim. padmé'nin palo jemabie ile tanışıp aşık olması ve işbirlikçi crix madinenin, corellia'da doğması dışında kayda değer en önemli olay; star wars: the clone wars'ın, rising malevolence bölümünde bizzat ahsoka'nın ağzından dinlediğimize göre jedi ustasu plo koon'un ahsoka tano'yu bir jedi olarak eğitilmesi için shili'den getirmesidir.
ysö 33 yıllarında, order 66'dan sağ çıktıktan sonra gizlenerek kanan jarrus ismini alan jedi order mensubu caleb dume, coruscant'ta doğdu. bir yıl arayla ahsoka tano, plo koon'un onu shili'de keşfetmesinden sonra jedi düzeni'ne kabul edildi. ysö 32'ye geldiğimizde naboo istilasının temelleri yavaş yavaş atılıyordu zira geonosian topluluğu, -gehenbar,trippa, golbah, ve stalgasin-ticaret federasyonu için federasyonun yaklaşan naboo istilasında kullanacağı savaş droidleri üretmeye başlamıştı. bu noktada wilhuff tarkin, naboo senatörü sheev palpatine'in gizli desteği ile -sullust sector spacefarers academy zamanlarında palpatine, onu gözüne kestirmiş durumdaydı zaten- doğduğu ve güç sahibi olduğu eriadu'ya vali olarak atandı. bu görev sırasında valorum'un gözden düşmesi için palpatine'in emri altındaki kilit isim olarak rol oynadı.
burada biraz duraksayalım zira naboo krizi'ni bahane ederek yüce şansölye finis valorum'un yerini almayı hedefleyen naboo senatörü palpatine'in -ya da diğer kimliği ile darth sidious- yalnızca tarkin'i eriadu valisi olarak atamasının naboo krizine kadar domino etkisiyle nasıl geldiğini anlamak gerekiyor. bu noktada eriadu konferansı devreye giriyor. eriadu ticaret zirvesi olarak da adlandırılan eriadu konferansı, galaktik cumhuriyet ile ticaret federasyonu arasındaki uzun süredir devam eden güç mücadelesini çözmek amacıyla ysö 33'te eriadu gezegeninde gerçekleşen diplomatik bir toplantıydı. palpatine'in planları doğrultusunda nebula cephesi olarak bilinen radikal bir grup sadece cumhuriyetin yüce şansölyesi finis valorum'a suikast girişiminde bulunmakla kalmayıp, tüm federasyon yöneticilerini öldürmeyi başardığında konferans felakete dönüştü. bu felaketten sonra ticaret federasyonu yönetici kadrosunda dev bir açık vermişti ve darth sidious ya da nam-ı diğer palpatine'in desteği ile nute gunray ticaret federasyonunun genel valisi ve galaktik senato'da federasyonun temsilcisi olarak atandı. bu atama sonrası gunray, yozlaşmış müttefiklerini de önemli pozisyonlara yerleştirdi. bu arada, şansölye valorum'a yapılan suikast girişimi, ona kısa bir popülerlik artışı sağladı ve hem federasyonun tekelini kıracağı hem de cumhuriyet'in istikrarsız bütçesini finanse edeceği düşüncesi ile eski serbest ticaret bölgelerinden vergi toplama teklifi senato tarafından onaylandı. bu naboo ablukasına bahane olacak mühim bir karardı. bu süreçte valorum eriadu konferansı ve suikast girişimini araştırmaya çalıştı ancak gezegenin valisi wilhuff tarkin valorum'un konumunu zayıflatmak için şansölye'nin soruşturma yapmasını palpatine'in isteği doğrultusunda kasten engelledi.
bu süreçte star wars: darth maul çizgi romanında gördüğümüz üzere ticaret federasyonu'na ait olan lucrehulk -sınıfı savaş gemisi bilinmeyen bir korsan grubu tarafından saldırıya uğrar ve darth sidious, sith çırağı darth maul'u, ticaret federasyonu filosuna yapılan saldırının tüm katılımcılarını ve tanıklarını ortadan kaldırmak için görevlendirir. cad bane'i hatırlayan varsa burada palpatine'in planları için önemini az buçuk anlamış olmanız gerek. the phantom menace filmini oluşturan şartlar tamamen bu geçiş sürecinin bir yan ürünü.
bu süreçte önem arz eden bir diğer mesele de yüksek jedi konseyindeki fikir ayrılıkları ve jedi order'ın düşünce sistemi hakkında bilgi veren çocuk asker meselesidir. mace windu,galaksinin dış halka bölgelerinde bulunan çorak gezegen oosalon'da, kaçırılan çocukları arama görevine gittiğinde savaş ağası guattako tarafından esir edilir ve hutt'lar tarafından desteklenen bu sözde devrimci liderin etrafında manipüle edilmiş pek çok çocuk asker olduğunu keşfeder. bu süreçte depa billaba, plo koon, qui-gon jinn ve mace windu çocuk askerleri kurtarır ki guattako'yu öldüren yine bir çocuk askerdir esasında. bu kurtarma operasyonu sonrasında etik bir tartışma ortaya çıkar. windu, çocuk askerlerin galakside kendilerine yeni hayatlar bulmasını isterken, büyük üstat yoda, jedi düzeni'nin cumhuriyet'in yasalarına müdahale edemeyeceğini ve çocukların terör saldırılarındaki rolleri nedeniyle hapse atılması gerektiğini belirtiyor. katı bir şekilde işleyen jedi order kurallarının düzenin üzerinde etkisi olumlu olsa da düzenin dışında yer alanlar için itici bir hale geldiği ortada.
bu sıralarda; hakkında anlatılacak pek çok önemli detay olsa da darth maul başlığında olmadığım için üzerinde pek durmayacağım bir karakteri, darth maul'u; sabırsız bir biçimde eğitiminin yeterliliğini bir jedi üzerinde test etmeye çalışırken görüyoruz. xrexus karteli tarafından tutsak edilerek müzayedede satılan twi'lek jedi padawanı eldra kaitis'in peşine düşen maul, nar shaddaa'da görevinde yardımcı birlik olması için bir grup ödül avcısı toplar. maul'un grubu arasında cad bane'de bulunuyor. müzayede sırasında jee kra, kaitis'i satın alınca maul'un avcı grubu kra'nın gemisini pusuya düşürerek kaitis'i kaçırmaya çalıştı fakat xrexus'un gemiyi sabote etmesiyle tüm mürettebat drazkel sistemindeki bir ay'a acil iniş yapmak zorunda kalır. bu süreçte maul ve ödül avcılarının peşine avcılar takılınca, maul, kaitis'i serbest bırakır ve ikili hayatta kalabilmek için uyum içinde birlikte savaşır. savaş bittiğinde maul ve kaitis bir düello yapar fakat maul iyi bir mücadele sonucunda kaitis'in göğsüne ışın kılıcını saplayarak öldürür. ki aslında maul'un kaitis'e bir müttefik olarak ilgi duyduğu ama öldürmek zorunda kaldığı için öldürdüğünü de çizgi romanda alıyoruz.
bu sıralarda maul, hırsız zek peiro ile birlikte, yer altı suç örgütlerini hedefine oturtarak bir teslimatı ele geçirmeye çalıştı ve bu süreçte kaitis'in adını kullanarak hayali bir suç karteli yarattı. bunu üzücü ve biraz romantik bulduğum için deli olmalıyım. kaitis ve maul aşkı başlamadan bitti...rezalet. dolandırıldım. neyse. bu süreçte maul'un yeraltı dünyası ile ilgili eylemleri hakkında bilgi sahibi olan darth sidious, maul'u malachor'a götürerek burada düşmüş sith'lerin külleri ile maul'un jedi'lara olan nefretini besler. palpatine alttan alttan cumhuriyeti oymaya devam ederken, valorum, hiçbir şeyden haberi olmadan modern cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana geçen bin yıllık barışı kutlamak için hazırlıklar yaptırmaya başlar.
bu sıralarda az önce bahsettiğim felaketin görünürdeki başlangıcı da, suikastten sonra ün kazanan şansölye valorum'un vergilendirme önerisini senatoya sunması ile başladı. prop 31-814d cumhuriyet galaktik senatosu tarafından kabul edilerek serbest ticaret bölgeleri vergilendirildi. ysö 32 dolaylarında padmé naberrie amidala ise, taht için yapılan bir seçimde naboo kraliçesi sanandrassa'yı yenerek yükseliş günü'nde taç giydi ve amidala ismini aldı.
amidala ilk olarak bir zirve düzenledi ama bu zirvenin amacını ve sonuçlarını anlayabilmek için önce iki yıl öncesine yani ysö 32'den ysö 34'e gitmek gerekiyor. sanandrassa , kraliçe réillata'nın beklenmedik istifasından sonra ysö 34 dolaylarında naboo kraliçesi seçilmiş ve hükümdarlığı süresince naboo'nun chommell sektöründeki dünya dışı ilişkilerinde izolasyoncu bir yaklaşım benimsemişti. naboo bu izalasyon sürecinde gıda desteği alamadığı için kıtlık ile burun buruna geldi. amidala'nın göreve geldiği an ilk işi bu izalasyon sürecini ortadan kaldırmak ve sektördeki komşu gezegenler ile işbirliği sağlamak amacı ile naboo zirvesi'ni düzenlemesiydi. zirve açık ara beklenmedik bir şekilde kötü geçti ve zirvenin bitmesinden hemen sonra darth sidious'un emri ile ticaret federasyonu, senato'nun serbest ticaret bölgelerini vergilendirme kararını protesto etmek bahanesi ile naboo'yu ablukaya alarak ticaret anlaşmazlıklarını tırmandırdı. bu olay neticesinde yüce şansölye finis valorum, qui-gon jinn ve obi-wan kenobi'yi naboo krizini çözme konusunda elçi görevi üstlenmeleri için gönderme kararı aldı. böylece the phantom menace filminin açılış sekansına gelmiş bulunmaktayız.
cumhuriyetin düşüşü (ysö 32–19) galaktik savaşın başlangıcı (ysö 32–22) dönemine giriyoruz bu noktada.
ticaret federasyonu genel valisi gunray'in palpatine'den doğrudan emir alması ve elçi olarak gelen jedi şövalyelerini öldürme girişiminden sonra resmi olarak naboo'nun işgali başlamış oldu. ticaret federasyonu'na ait droid ordusu naboo'nun başkentini ele geçirerek amidala'yı esir aldı fakat jinn ve kenobi, amidala'nın dublörü ve nedime görünümündeki gerçek amidala'yı kaçırmayı başardı. bu sırada federasyon gezegendeki halkı toplama kamplarına göndermek üzerine harekete geçti.
bütün filmi baştan sona anlatmam makul olmaz o yüzden önem arz eden olayları aktarıp geçeceğim. kaçmayı başaran jinn ve kenobi, amidala'yı güvende tutma gerekçesi ile federasyonun kontrolünde olmayan ve hutt'lar tarafından yönetilen tatooine gezegenine acil iniş yaptı ve jinn gemideki hasar alan parçaları bulabilmek adına jar jar ve amidala ile birlikte gezegende keşif yaptı.
jinn ve shmi'nin teşvikleri sonucunda anakin skywalker, boonta eve classic'i kazandı. bu yarış sonrasında jedi qui-gon jinn'in toydarian hurda tüccarı watto ile yaptığı anlaşma neticesinde anakin, köle olmaktan kurtularak annesini geride bırakıp jinn ile beraber jedi olmak amacı ile yola koyuldu. jinn, anakin'in yoda'yı bile geride bırakan bir midi-kloryan sayısına sahip olmasından ötürü onun seçilmiş kişi olacağı düşüncesine girmişti. bu süreçte gemi tatooine'den ayrılmak üzereyken, darth maul, darth sidious'un emri ile amidala'yı anlaşma imzalaması için naboo'ya geri götürmek ve jinn ile kenobi'yi öldürmek üzerine görevlendirildi. jedi order bin yıl sonra ilk kez bir sith görmüştür ve jedi konseyi bu durumu araştırması için jinn ve kenobi'yi amidala ile beraber naboo'ya gönderme kararı alır.
kraliçe padmé amidala, naboo'ya döner ve naboo ile gunganlar arasında bir ittifak kurar. bu ittifakın sonucu olarak naboo savaşı başlamıştır artık. savaş sürecinde qui-gon jinn, darth maul tarafından kenobi'nin gözleri önünde öldürülür. bu süreçte öfkeye kapılan obi-wan kenobi, darth maul'u jinn'in lightsaber'ı ile ortadan ikiye böler. gemiden ayrılmama talimatı alan küçük anakin skywalker ise r2-d2 ile birlikte droid kontrol gemisini yok ederek droid ordusunu devre dışı bırakır ve naboo savaşının naboo halkının lehine sonlanmasına katkıda bulunur. naboo istilası sonrası darth sidious amaçlarına ulaşır ve palpatine, finis valorum'un yerine galaktik cumhuriyet'in yüce şansölyesi seçilir. yerine ise naboo senatörü olarak oshadam gelir. bu süreçte anakin, kenobi, ve yeni seçilen yüce şansölye palpatine'i, gungan ve naboo toplumları arasında yeni bir barış çağının kutlanmasını izlerken görüyoruz. anakin ve palpatine'in görünüşte, ilk karşılaşma anı bu sahnedir.
"we will watch your career with great interest"
bu olayın hemen ardından jedi yüksek konseyi, jinn'in ölümünden sonra obi-wan kenobi'yi jedi şövalyesi rütbesine terfi ettirir ve merhum qui-gon jinn'in istekleri doğrultusunda anakin skywalker'ı bir jedi olarak eğitmesine izin verir. yoda'nın bu konuda isteksizliği de gözden kaçmaz zira söylediği gibi anakin'de çok fazla korku sezmiştir. söylenildiği gibi; korku karanlık tarafa giden yoldur. korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar. haksız çıkmayacağını da seri boyunca izleyeceğiz. bu arada yüce şansölye, naboo liderliği, kenobi ve skywalker daha sonra qui-gon jinn'in cenazesine ve theed'de bir zafer geçit törenine katılırlar. gunganlar, daha sonra ölen savaşçıları için kutsal yerlerinde bir cenaze töreni düzenler.
bir tarafta ise jedi ustası sifo-dyas, sith'lerin dönüşü ve sith'lerin federasyon ile yaptığı işbirliğine istinaden büyük bir savaşın geleceğini öngörüyor ancak konsey tarafından savaş çığırtkanlığı yapmakla suçlanıyor ve jedi konseyi'nden uzaklaştırılıyor. burada yine palpatine ve bin yıllık intikam arayışında olan sith kültüne derin bir saygı duymamak işten bile değil zira meşhur gar'ın ya da nam-ı diğer the grand army of the republic'in kurulma süreci birbiri ile oldukça bağlantılı. büyük cumhuriyet ordusu, aslında ilk başta galaksinin savaşa sürükleneceğini ve bir orduya ihtiyaç duyacağını öngören jedi ustası sifo-dyas tarafından tasarlandı. sifo-dyas, konseydeki koltuğunu kaybetse bile klonlama biliminde uzmanlaşmış bir tür olan kaminolular ile temasa geçmek için kamino gezegenine gitti. kaminolular sifo -dyas'ın, cumhuriyet ve konseyin çıkarlarını temsil ettiğini düşünerek galaktik cumhuriyet adına bir klon ordusu yaratma fikrine olumlu yaklaşarak görevi kabul etmişlerdi fakat bunun sifo-dyas'ın değil jedi order ve cumhuriyetin isteği olduğunu düşündüler ve gerçek ne yazık ki ortaya çıkmayacaktı. felucia üzerindeki bir kabile anlaşmazlığını çözmek için gönderilen ancak bunun yerine şansölye valorum'un yardımcısı silman ile birlikte oba diah'ta gizlice pykes sendikası ile müzakereye giden sifo-dyas, sith'lerin piyonu olduğunu farkedemeden; eski dostu dooku ya da nam-ı diğer darth tyranus'un emriyle pyke sendikası tarafından öldürüldü. sifo-dyas'ın ölümünden sonra, sith gizlice projeyi devraldı ve klon ordusunun genetik şablonu olarak hizmet etmesi için ödül avcısı jango fett'i seçti. şimdi burada sizi mindfuck durumuna sokmamak için bir kaç önemli bilgiyi vermedim aslında ama içime sinmediği için not düşeyim. sifo-dyas klon ordusu projesini elbette tek başına finanse edemezdi. tam da bu noktada damask holding'in varisi hugo damask denkleme giriyor. kendisi darth bane'in soyundan gelmiş darth tenebrous'un çırağı ve darth sidous'un ustası darth plagueis'in görünürdeki kimliği. sifo-dyas'a fikri veren ve finansman sağlayan isim esasında kendisi. ki çocuğun jedi'ların elinde olduğunu öğrenince ondan korkan plaugeis'in aslında qui-gon jinn ve kenobi'nin ölümünü emretmesi doğrultusunda maul kendini ortaya çıkararak iki jedi'yı öldürmeye çalışmıştı. yine de zaten çok fazla entrika var bu meseleler öyle çok derin bir önem arz etmiyor. sith'lerin değil galaksinin tarihini anlatıyoruz sonuçta. sonra kendi başlığında darth venamis'den vs. bahsederek uzun uzun anlatırım. zaten tam da bu sıralarda darth sidious tarafından yatağında boğularak öldürülecek kendisi.
büyüme hızlandırma ve davranış değişikliğine ek olarak, gelişimlerinin ilk aşamasında her klon askerinin beynine inorganik bir biyo-çip yerleştirildi . implantın arkasındaki resmi sebep, klonların genetik donörlerinden daha uysal ve itaatkar olmalarını sağlamaktı. jedi klığındaki darth tyranus, başbakan lama su ve doktor nala se'yi; davranış modifikasyon çiplerinin cumhuriyet'e ihanet eden jedi'lara karşı bir koruma işlevi gördüğüne inanmaları için kandırdı. fakat çipler esasında klonların jedi düzeni'nin yok edilmesindeki en önemli rollerini, protocol 66'i eksiksiz tamamlayabilmeleri için oluşturulmuştu. klonlar bir süre jedi order ve cumhuriyet ordusu olarak hizmet edecekti fakat sith kültü kendine eşsiz bir ordu sağlamıştı aslında. planın inceliğine bakar mısın sözlük. en ufak bir şey yanlış gitse, her şey mahvolabilir ama çok detaylı işlenmiş bir plan. operation: knightfall'ın temelleri de tam olarak burada atıldı.
bu sıralarda darth tyranus, darth sidious tarafından sullust'ta silah ticareti yapan kaldana sendikası ile bir iş anlaşması yapması için gönderiliyor. tyranus akıllıca bir hamle yaparak kont dooku kimliğini kullanıp serenno ile sullust'un sorosuub şirketi arasında iş anlaşması sağlayarak görevi tamamlar. bu sıralarda jedi konseyi tarafından cumhuriyet adına sullust yeraltı silah ticaretini araştırmak üzere gönderilen jedi şövalyesi jak'zin, dooku tarafından öldürülür.
klon ordusu için genetik şablon olan jango fett'in bir klonu olarak; boba fett ya da orijinal adıyla alpha, doğar. attack of the clones'da obi-wan kenobi'ye kaminolular tarafından açıklandığı üzere; jango'nun isteğiyle, boba, kaminolular tarafından tamamen değiştirilmemiş tek klondur ve jango'nun oğlu olarak kabul ettiği boba fett, babası tarafından bir ödül avcısı olarak eğitilir.
alfa'dan sonra doğan omega, genetiği ile oynanmayarak kamino'da tutulur ve asistanı olmak üzere nala se tarafından büyütülür. bu sıralarda han solo'da corellia'da tarih sahnesine adım atmıştır. bu sıralarda miara larte de doğdu. ysö 31'lere geldiğimizde ayrılıkçıların emri ile blue shadow virus'ı galaksiye yaymak üzere çalışmalar yapan doktor nuvo vindi, ortadan bir süreliğine kayboluyor fakat ysö 21'e geldiğimizde kendisinin naboo'da gizlice bir araştırma laboratuvarında çalıştığını öğreneceğiz. a new dawn'ın deuteragonist'i hetto, bu yıllarda world window plaza'da çalışmaya başlıyor. thorilide loncası'nda müfettiş olan lemuel tharsa, önceden bahsettiğim üzere gorse'daki ıntroosphere rafinerisini teftiş ederken et yiyen bir hastalık olan shilmer sendromuna bu yıllarda yakalanıyor. miara'nın doğumundan sonra kaeden ve miara larte, ebeveynleri ile birlikte raada adlı bir aya taşınmaya karar veriyor ki ikilinin ailesini kaybetmesine sebep olacak olaylar zinciri de bu şekilde başlamış oluyor.
kraliçe ünvanını alacak olan apailana aynı yıllarda naboo'da; paodok'draba'takat sap'de'rekti nik'linke'ti' ki'vef'nik'nesevef'li'kek -ismini ezberden yazdım ve bununla hava atmaktan çekinmeyeceğim- pipada'da; qi'ra ise corellia'da doğar. ysö 30 dolaylarında padmé amidala kraliçe olarak yeniden seçildi ve ikinci dönemde de naboo kraliçesi oldu. kajain'sa' nikto olan suç lordu rinnrivin di doğdu. aşağı yukarı bir yıl sonra yavin savaşı öncesi 29 yılında; kanan jarrus'un eşi olarak gördüğümüz devrimci lider hera syndulla, ryloth'ta tarih sahnesine adım attı.
dallenor görevi de bu sıralarda obi-wan kenobi ve padawan öğrencisi anakin skywalker tarafından üstleniliyordu yanlış hatırlamıyorsam. -doğruluğunu orijinal çizelgeye bakıp onayladım ama direkt yazmak yerine not düşmek daha hakkaniyetli olur diye düşünüyorum- dallenor'da yapılan bir kazıda ele geçirilen antik jedi holokronunun gerçekliğini onaylamak ve onu coruscant'daki jedi tapınağına götürmekle görevlendirilen obi-wan kenobi ve anakin; krypder riders isimli korsan çetesi ile kısa bir mücadeleden sonra holokronu ele geçirir. ikili daha sonra carnelion iv'den gönderilen bir tehlike sinyalini takiben gezegene gitmeye karar verir. sera tarafından gönderilen sinyal sonucunda; open-closed war olarak bilinen iç çatışma jedi düzeni ve galaktik cumhuriyet yargı kuvvetleri filosu sayesinde sonuca bağlanır.
ysö 28'e kadar galaksi biraz daha durağan haldeyken bir yandan naboo'da padmé amidala, naboo kraliçesi olarak iki yıllık görev süresinin ardından istifa etti. réillata ve jamillia arasında amidala'nın halefi olmak için süren uzun bir mücadeleden sonra jamillia yenildi ve amidala yerini réillata'ya bıraktı. réillata'nın taç giyme töreninde yeni hükümdar; chommell sektörünün senatörü olarak görev yapan oshadam'ın görevine son vererek amidala'nın naboo senatörü olmasını teklif etti. teklifi kabul eden amidala galaktik senato'da naboo delegasyonunu yönetmeye başlar. görevi sırasında attığı ilk önemli adım bromlarch'taki depremler ve şiddetli doğa olayları sonucunda yardıma ihtiyaç duyan bromlarch halkına yardım edebilmek için, rush clovis'in de yardımı ile orta halka işbirliği hareketi'ni başlatmasıdır. bu süreçte yeğeni ryoo naberrie'de doğmuştur. son death star hücresi bükücü bom vimdin'de bu sıralarda doğmuştur. bu bilgiyi kendim bulmadım, hafızamda yer alan bir detay da değildi açıkçası; orijinal çizelgeye sadık kalmak amacıyla vimdin hakkında not düşmek istedim sadece.
bu sıralarda theed spaceport, ticaret federasyonu'nun naboo işgali sürecinde verdiği zararlara istinaden cumhuriyet tazminat parasını kullanılarak inşa edildi. ysö 27-25 arasında pek ciddi olaylar olduğu söylenemez. ysö 24'de başlayacak olan ayrılıkçı krizi öncesi biraz durgun bir dönem denilebilir. zillo canavarları, malastare dugs tarafından yok edilmek üzere avlandı ve soyları tamamen tükendi. alacakaranlık yıllarında, five crime sendikasının bir parçası olan crimson dawn ile mücadele etmesinden tanıdığımız korsan grubu cloud-riders'ın o zamanki lideri olan bir kadın savaşçı enfys nest isminde bir çocuk dünyaya getirdi. yine aynı dönemde final order'ın komuta subayı enric pryde alsakan'da doğdu. lyra, daha sonra eşi olacak olan galen erso ile espinar'da tanıştı. yine aynı dönem içerisinde cassian jeron andor da tarih sahnesine adım atmıştır. daha sonra isyancılara katılan ve klon savaşları yıllarında boil ve waxer ile olan iletişim dinamiğini zirveye taşıyan numa da ryloth'da doğdu.
pitina mar-mas voor, tam da bu sıralarda ailesi tarafından bir senatörle evlendirildi. eh, bilirsiniz... böyle bir kadınla zorla evlenirseniz, iç organlarınızın tadına bakacağınıza emin olduğu bir ölüm yaşamanıza sebep olur. ne diyebilirim ki...
yine orijinal çizelgeye bağlı kalarak eklediğim bir diğer olay da operasyon kodu tk-462 olarak bilinen stormtrooper'ın eriadu'da bu yıllarda doğması. hikayesini yanlış hatırlamıyor isem 2017 civarlarında edindiğim star wars insider 166'da, çok sevdiğim bir yazar olan sylvain neuvel'in imzası ile okumuştum. bulmak için biraz derinleri kurcalamam gerek ama eksik veya yanlış hatırladığım bir bilgi varsa bulduktan sonra edit geçeceğim. yine aşağı yukarı ayrılıkçı krizinden bir sene öncesinde bodhi rook da belirtilmemiş bir gezegende doğmuştur. "this is for you, galen!" ehm... neyse. aslında yendor da bu yıllarda doğuyor ama rinnrivin di karteli ile ilişkili olayları ve crait savaşı hakkında yazarken onun hakkında daha uzun bir tanım girerim. şimdilik daha fazla kafa karıştırmayayım. lyra ve galen erso'da tanışmalarının 2. yılında evlenmişlerdir bu arada.
evet bir takım 'kim doğmuş' angaryalarını geçersek -böyle bir seride doğumlar değil ölümler önem arz ediyor- esas önemli meselerden biri de ysö 24'de vuku bulan raxus address'dir. dooku, raxus sisteminde bir holonet aktarma istasyonuna el koyarak, galaktik cumhuriyet'i; orta ve çekirdek dünyayı kayırarak dış halka gezegenlerinin cumhuriyeti olmamakla suçladı ve bu yozlaşmış yapıya karşı oldukça ateşli bir konuşma gerçekleştirdi. ayrılıkçı hareket için zemin oluşturan bu konuşmanın hemen sonrasında bağımsız sistemler konfederasyonu kuruldu.
ayrılıkçı krizi de tam olarak bu noktada ortaya çıkıyor. binlerce yıldız sistemi cumhuriyet'ten ayrılırak konfederasyon'a katılıyor ve bu olaya takriben bağımsız sistemler tüzüğü ile yönetilen -yazılı anayasa- konfederasyonun sivil yasama organı olan ayrılıkçı senato kuruluyor. ordu aspectu hakkında temel bilgileri edinmemize epey katkı sağlayan araştırmacı korin'in kızı chelli lona aphra bu yıllarda doğarken bir yandan han solo bir suç çetesi olan white worms'a scrumrat olarak katıldı.
ysö 23 yıllarına geldiğimizde bağımsız sistemler konfederasyonu'nun da etkisi ile galaktik senato, galaktik cumhuriyet'in bir ordu kurması gerekip gerekmediğini belirlemek için military creation act'i masaya yatırmaya hazırlanıyordu. bir diğer yandan ciddi anlamda son çıkan eserlerden nefret ettiğim için zerre umrumda olmasa da orijinal çerçeveye sadık kalmak için eklediğim olaylardan biri daha meydana geldi ve dalven kyrell, jelucan'da doğdu. ysö 22'lere geldiğimizde jango fett, oğlu boba'yı, üç avcıdan oluşan bir ekiple ödül avına götürür. fett'ler iki avcı tarafından ihanete uğrarlar, ancak jango bunu boba'nın itibarını arttırmak için bir fırsat olarak görür ve üç avcıdan ikisini küçük çocuğun öldürmesini sağlar. sonuncu avcı ise hikayeyi yer altına yayarak boba'nın itibarını arttırsın diye ikili tarafından sağ bırakılır. yine orijinal çizelge de yer alan bir diğer olay da tk-462'nın annesinin, tk'nın kardeşi xea'yı eriadu'da doğurmasıdır. xea'nın ölümündeki trajediyi düşünürsek eğer genel anlamda önemsiz bir detay olsa da tk'nın hikayesi için zaman çizelgesinde yer alması gereken bir mesele. yine ysö 23 yıllarında weequay akıncıları'nın başka bir saldırısı sırasında narec, bir akıncı tarafından bir keskin nişancı tüfeğiyle sırtından vuruldu ve ardından ventress'in kollarında öldü. efendisinin ölümüne öfkelenen ventress, narec'in ışın kılıcını aldı ve öfkeyle silahsız kalmış olan keskin nişancıyı yere sererek öldürdü ve bu olay karanlık tarafa giden yolundaki ilk adım oldu. narec'in ölümünün ardından kont dooku -darth tyranus- ventress'i; narec'in rattatak'ta mahsur kalmasından ve ölümünden jedi düzeni'nin sorumlu olduğu inandırarak manipüle etti ve böylece onun jedi'lara olan nefretini derinleştirdi. bu olaydan sonra ventress, dooku'nun çırağı olarak jedi düzenine karşı savaşmaya başladı.
bu sıralarda yine kayda değer bir diğer önemli mesele ansion'daki sınır anlaşmazlığıdır. anakin skywalker ve obi-wan kenobi'nin de yer aldığı bu görevin detaylarına biraz bakmak gerekiyor. ayrılıkçı kriz galaksiyi giderek etkisi altına alıp büyürken; ittifak halinde olan bağımsız sistemler konfederasyonu ve ticaret loncası, ansion'ı hedef olarak belirledi. bunun esas nedeni, ansion'ın; keitumite mutual military anlaşması ve malarian ittifakı gibi bir dizi büyük galaktik sistemi birbirine bağlayan anlaşmalarda önemli bir rol üstlenmesiydi. ansion'ın galaktik cumhuriyet'ten ayrılması, adeta bir domino etkisi yaratarak cumhuriyet'ten binlerce gezegenin kopup gidebileceği bir senaryoyu ortaya çıkarıyordu. sith lordu darth tyranus'un arka planda kuklacı rolünü aldığı bir dizi entrikanın sonucunda ansion senatörü musul ve hutt soergg vosadii bezhin'in de yardımı ile göçebe alwari kabileleri ile ansion halkı arasındaki sınır anlaşmazlığını körüklendi. görevi uzun uzadıya anlatmayacağım zira pek katkısı yok ve entry zaten gereksiz bir uzunlukta ama görev cumhuriyetin lehine sonuçlandı ve ansion ayrılıkçılara katılmadı. yine de ilgilenen varsa okumasını salık veririm zira oldukça keyifli bir yan hikayedir.
bu noktada star wars: episode ıı attack of the clones'da da bahsi geçen fakat o dönemden hemen önce meydana gelen önemli olaylardan biri de; naboo istilası'ndan sonra naboo'nun uydularında yer alan spice madencilerinin, daha fazla kâr elde edebilmek için aylarca sürecek olan grevlere bu dönemde başlamasıdır. vandalizmin bile sınırlarını zorladıklarını söylemek gerek zira jedi order, amidala suikastinde grevi yapanların parmağı olduğunu düşünmüştü ilk önce.
attack of the clones, padmé amidala'ya suikast planı ile başlıyor. ayrılıkçı liderler, esasında sidious'un emri ile -dooku aracılığıyla- askeri yaratılış yasasına karşı çıkan naboo senatörü amidala'yı susturmayı umarak iniş sırasında gemisini patlatıyor. zam wesell'in bu başarısız suikast girişiminden sonra obi-wan ve anakin, amidala'yı korumakla görevlendiriliyor. ikilinin görevi sırasında wesell, yeniden başarısızlık ile sonuçlanan bir suikast girişiminden sonra anakin ve obi-wan tarafından yakalanıyor ama jango, jedi'ların zam wesell'i sorgulamasını önlemek için onu öldürüyor.
obi-wan kenobi, zam'i öldüren silahı araştırırken yolu kamino'ya düşüyor fakat gezegenin yerinin jedi arşivlerinden silindiği ortaya çıkıyor. dış halka'daki kamino sistemine ulaştığında orada sifo-dyas tarafından görevlendirilen klon ordusu hakkında bilgi edinir. bu süreçte jango ile konuşan obi-wan, onun tyranus isimli biri tarafından genetik şablon olmak için işe alındığını da öğrenir. jango fett ile geonosis'e kadar süren bir takip ve ardından gerçekleşen küçük bir çatışmadan sonra kenobi gezegene iniş yapar.
bu süreçte anakin ise senatör amidala'ya olan hisleriyle boğuşurken bir yandan da annesi hakkında gördüğü kabuslar ile baş etmeye çalışmaktadır. anakin, padme'yi korumak için onunla beraber naboo'ya gider fakat burada anakin, annesinin öldüğünü gördüğü rüyalarla daha fazla baş edemez ve padme ile birlikte anavatanı tatooine'e döner. burada shmi'nin evlendiğini öğrenen anakin ve padme daha sonra üvey kardeşi ve üvey babası ile tanışarak shmi'yi tusken raider'ların kaçırdığını öğrenir. raider kampına tek başına baskın yaptığı sırada shmi'yi bulsa da yaralar içindeki annesi kollarında ölür. acı ve öfke nöbetine kapılan anakin kadın ve çocuk ayırt etmeden tusken raiders'ı katleder ve annesinin cenazesinden sonra ölüm karşısında bir daha asla güçsüz kalmayacağına yemin eder. bu, onun için karanlık tarafa giden bilete dönüşecektir.
bir yandan amidala'nın yerine geçici olarak görev yapan jar jar binks, manipüle edilerek şansölye palpatine'e senato'nun müdahalesi olmadan bir ordu kurması için acil durum yetkileri verilmesini önerir ve teklif kabul edilir. senato kararı ile klon ordusu, resmi olarak cumhuriyetin büyük ordusu olarak tanınır. bu sırada geonosis'ce bulunan obi-wan, gizlice; ayrılıkçı davanın uzun süredir destekçisi olan geonosyalı arşidük poggle'ın ev sahipliği yaptığı ayrılıkçı toplantısına şahit olur. dooku'nun sidious'a çalıştığını fark edemeyen ticaret federasyonu'ndan nute gunray dahil olmak üzere konsey'deki çeşitli şirket liderleri, bu toplantıda geonosian anlaşmasını onayladı ve bağımsız sistemler konfederasyonu resmiyette tamamen kuruldu.
obi-wan kenobi, toplantının detaylarını ve ayrılıkçıların gizlice büyük bir ordu kurmak amacıyla savaş droidi üretmesi hakkındaki bulguları jedi konsey üyeleri yoda ve mace windu'ya bildirirken yakalandı ve burada dooku ile kısa bir sohbet yapma şansı buldu. bu konuşma tamamen muazzam bir manipülasyon örneğidir zira dooku, obi-wan'a cumhuriyet'in sith'ler tarafından yönetildiğini söyler. bunu, dooku'nun sidious'a ihanet etmesi olarak yorumlayanlar olsa da, ana planın bir parçası olduğunu söylemek gerek. o sırada tatooine'de bulunan anakin skywalker ve padmé amidala, r2-d2 ve c-3po ile birlikte kenobi'yi onu kurtarmaya gidiyorlar elbette ama yakalanarak idam edilmek üzere kenobi'ye katılıyorlar. jedi'lar kendi aralarında geonosisliler tarafından ele geçirilenleri kurtarmak için iki yüzden fazla bir saldırı ekibi kurarken, jedi ustası yoda ise cumhuriyet'in yeni ordusunu toplamak için kamino'ya seyahat ediyor ve büyük bir ordu ile geonosis'e iniş yapıyor.
ysö 22–19 yıllarını kapsayan klon savaşları da böylece birinci geonosis savaşı ile birlikte başlamış oluyor ve bin yıl hüküm süren barış dönemi tarihin tozlu sayfalarına karışıyor. savaş sırasında önemli olarak adlandırabileceğimiz olaylardan biri de mace windu'nun oldukça havalı bir biçimde, jango fett'in kafasını bedeninden ayırmasıdır ki boba fett'in jedi'lara olan nefretinin en önemli kaynağı bu olaydır. jedi order'ın kurtarma operasyonunda jedi'ların büyük bir çoğunluğu ateş hattında kalarak ölmüştür.
yoda liderliğindeki büyük cumhuriyet ordusu, ayrılıkçı droid ordusuna baskın çıksa da ayrılıkçıların hiçbiri ele geçirilemiyor. bu sırada dooku ile mücadele eden anakin ve kenobi ağır bir yenilgiye uğruyor ve dooku, anakin skywalker'ın sağ kolunu dirseğine kadar kesiyor. dooku ya da diğer adı ile darth tyranus, yoda ile yaptığı kısa bir düellodan sonra geonosisliler tarafından tasarlanan bir savaş istasyonunun planlarıyla geonosis'ten kaçarak, planları darth sidious'a götürüyor.
son sahnelerde anakin skywalker ve padmé amidala'nın yalnızca r2-d2 ve c-3po'nun katılımıyla gerçekleşen gizli bir düğün yaptığını görüyoruz. bu sırada büyük cumhuriyet ordusu, geonosis'ten dönen sağ kalan jedi'lar ile birlikte coruscant jedi tapınağında toplanıyor. klon ordusunun geonosis'teki zaferiyle beraber cumhuriyet, gezegeni işgal etse bile işgali sürdürmeye güçleri yetmez ve gzegen, ayrılıkçı güçler tarafından bir yıl içinde geri alınır. daha sonrasında droid dökümhanesi tekrardan ayrılıkçıların lehine işlemeye başlayacaktır.
ayrılıkçı krizinin hemen ardından antar iv'de cumhuriyet yanlıları ile gotal assembly for separation arasındaki iç çatışma daha da büyür ve ayrılıkçılar antar iv'ü ele geçirmeye biraz daha yaklaşır. elbette bu sürecin sonu imparatorluğun kurulmasından hemen sonra topluca katledilmek olacaktır. bu olaya takriben, hissrich operasyonugerçekleşmiştir. politik açıdan dönemi incelemek için güzel bir operasyon olsa da esasında jedi order'ın sistemindeki gedikleri anlamak için de önemli bir olaydır hissrich. mace windu komutasındaki jedi ekibi -prosset dibs, rissa mano ve kit fisto-ayrılıkçıların coruscant'a ulaşmak için köprü görevi göreceğini düşündüğü ve ele geçirmeye çalıştığı hissrich gezegenine gidiyor ve burada kanlı bir savaş gerçekleşiyor. savaş sırasında yerli halkın katledilişine karşı acı ve öfke duyan dibs, jedi order'ın bu olaydaki ruhsuz davranışlarına tahammül edemeyerek windu'ya meydan okuyor.
hissruch operasyonu ile eş zamanlı olarak ayrılıkçılara ait droidler cumhuriyet askeri birliklerini nakliye eden bir nakliye gemisine saldırarak gemideki klonları katletti. bu saldırıdan sağ çıkan cut lawquane, cumhuriyet birliklerini terk ederek kendisine yeni bir hayat kurmak üzere yola çıktı. the deserter'da hanginiz ağlamadınız ey romalılar, kardeşlerim! biraz ciddiyet lütfen, gandalf. ehm, evet... nerede kalmıştık.
klon savaşı süratle devam ederken anakin skywalker, konfederasyon ve cumhuriyet -sidious, sidious ile savaşıyor- arasında süregelen çarpışmalardan biri olan arantara savaşı'nda ilk defa rex ile görev alıyor ve onunla yakınlık kuruyor. burada hoş bir detay mevcut. klonların çoğu harcanabilir piyonlar olduklarının bilincindedirler o yüzden onlara insani bir yaklaşım sergilendiğinde şaşırmaya çok meyilliler. rex yaralandığı zaman, anakin onun için geri dönüyor ve en önden rex'i yollamasının bir hata olduğunu, kendisinin gitmesi gerektiğini belirtiyor üzgünlük ile. bu arada skywalker'ın sağ gözünün üzerinde yer alan ikonik yara izi de bu savaşta olmuştur.
bu süreçte rex ve 501. bölük ile birlikte anakin skywalker, ayrılıkçıların droid ordusunun izlerini benglor'a kadar sürer ve burada takım arasındaki bağ daha da kuvvetlenir. star wars adventures: the clone wars – battle tales'in ilk sayısının ana teması bu görevdir zaten. bu gibi olaylara çok detay vermek istemiyorum zira anakin'in karakter gelişimi ve mizacını anlayabilmek açısından önemli olsalar da zaten entry bu kadar uzamışken kafa ütülemekten başka bir işe yaramaz. skywalker'ın analizini kendi başlığında uzun uzadıya bu tanıma referans vererek yaparım diye düşünüyorum.
corvair sektöründe; anakin skywalker liderliğinde, bağımsız sistemler konfederasyonuna ait uzay gemileri yok edilerek corvair savaşı sonlandırıldı. ardından wulff yularen'in sağladığı istihbarat sonrasında skywalker ve ekibi kudo ııı'te ayrılıkçılara ait olan droid fabrikasına saldırmak için harekete geçti fakat kudon'ların burada köle olarak çalıştırıldığı fark edilince, anakin fabrikayı havaya uçurarak ayrılıkçılara propaganda fırsatı vermek yerine köleleri serbest bırakarak görevi başarıyla tamamladı. bu süreçte jedi generali plo koon ve klon birliği komutanı wolfpack , quarmendy'deki yüzen şehir olan nexus ticaret merkezi'ni ayrılıkçı lider emir wat tambor'un elinden alabilmek için harekete geçer fakat tambor, şehri teslim etmeyi reddederek nexus'u yok etmeyi seçer. dört bir yandan ayrılıkçılar ile mücadele içerisine giren cumhuriyetin bir sonraki önemli adımı; hisseen ayrılıkçı kuşatması gerçekleşir ve hisseen'in ayrılıkçıların eline geçmesini önlemek için cumhuriyet güçleri gönderilir. elbette öncesinde battle of caliban ve mission to krystar gibi önemli olaylar da mevcut ama çok detaya boğmak istemiyorum.
bu sırada konfederasyon saldırı alanını büyütürek corellian run'daki stratejik konumu nedeniyle christophsis'i ele geçirmek üzere general whorm loathsom ve dooku'nun çırağı suikastçı asajj ventress'in komutasında olan bir droid ordusu gönderdi. henüz savaşa dönüşmeyen sıcak çatışma, bir süre sonra konfederasyon emrindeki amiral trench'in; cumhuriyet güçlerinin yardıma gelmesini önlemek için otuz savaş gemisinden oluşan bir filoyla gezegeni ablukaya almasıyla galakside yankı uyandıracak kadar büyüdü. işgale direnmeye çalışan christophsis halkının cumhuriyet'ten yardım istemesi ile resmi olarak christophsis savaşı da başlamış oldu. birinci geonosis savaşı'ndan haftlar sonra başlayan bu savaş, klon savaşlarının açılış salvolarından biriydi. istilaya yanıt olarak cumhuriyet, abluka yüzünden silah ve gıda sorunu çeken christophsis halkına yardım etmek için senatör bail prestor organa komutasında bir yardım kuvveti göndererek saldırıya karşılık verdi fakat yardım ekibi erzakları ulaştıramadan sıkışıp kaldı. giderek kötüleşen koşullarından ardından cumhuriyet, yüksek jedi generali obi-wan kenobi ve jedi generali anakin skywalker'ı ablukayı bozmak ve senatör organa komutasında gönderilen yardım malzemelerini halka teslim etmek üzere gönderildi. bu savaşın bir diğer önemi de padawan istemeyen anakin skywalker'ın ahsoka tano'nun kendi padawanı olduğunu bu savaşta öğrenmesidir.
christophsis savaşının cumhuriyet lehine sonuçlanmasının ardından, konfederasyon; hutt-cumhuriyet ittifakını bozmak amacıyla jabba the hutt'ın oğlu rotta'yı, dooku'nun öğrencisi asajj ventress aracılığı ile kaçırdı. klon savaşları'nın ilk günlerinde bağımsız sistemler konfederasyonu'nun lideri kont dooku ile gizli bir anlaşma yapan ziro the hutt büyük yeğeni rotta'yı kaçırmak ve uzak teth dünyasındaki bir b'omarr manastırına götürmek için ventress'e yardım etti. bu kaçırılmanın ardındaki isim konfederasyon olsa da daha sonra ayrılıkçılar tarafından, hutt space'in cumhuriyet'e karşı savaş açma planları yaparak kendilerine katılacağı düşüncesi ile suç cumhuriyet'e atıldı. ziro'nun bundan çıkarı jabba'nın yerini ele geçirebilme düşüncesiydi. bu süreçte teth savaşı başlamadan hemen önce ziro the hutt tarafından yout'un on ikinci ayına, bir suikast düzenlemek için gönderilen kronos-327 isimli ıg-86 sentinel droidi görevinde başarısız oldu. akabinde rotta'nın izini teth'e kadar süren cumhuriyet ile ayrılıkçılar arasında teth savaşı gerçekleşti ve anakin skywalker ile ahsoka tano, rotta'yı kurtarak tatooine'ye götürüp jabba the hutt'a teslim etti. bir yandan, senatör amidala tarafından planları keşfedilen ziro'yu tutuklamak ve coruscant'a götürmek için sarayına baskın düzenlendi.
ayrılıkçı konsey yürütme kurulu üyesi ve tekno birliği ustabaşı olan emir wat tambor, araştırmaları sonucunda ayrılıkçı ittifak konsey üyesi olan kurumsal ittifak hakimi passel argente'nin dudak uçuklatacak tüm servetini; tarafsız bir dış halka gezegeni olan ryloth'ta tuttuğunu keşfettikten sonra; zaten hiperuzay rotaları açısından epey stratejik noktada olan ryloth'u işgal etme planları kurmaya başladı ve böylece klon savaşının bir sonraki sıcak çatışması aynı yıllar içerisinde ryloth'un ayrılıkçı güçler ve tekno birliği tarafından işgal edilmesiyle birlikte ryloth savaşı ile başladı. tamamen kaotik ve çok uzun bir savaş ama savaşın büyük bir kısmında cumhuriyet'in çok fazla geri planda kalmasının kayıplarını onlarca twi'lek ödedi denilebilir. yine de trambor'un yakalanması ve cumhuriyet'in zaferiyle birlikte anakin skywalker'ın hanesine epey artı kazandıran bir savaş.
bail organa ve jar jar binks aracılığı ile malzeme tedarik projesi olan toydaria görevi de aşağı yukarı aynı süreçte gerçekleşmiştir. bu süreçte star wars: clone wars'ın ilk bölümüne de gelmiş bulunmaktayız. toydaria'ya kendini zorla davet ettiren dooku, ventress aracılığı ile katuunko'yu kendi tarafına çekmeye çalışır ve bu süreçte rugosa'da yoda'nın komutasındaki birliklere pusu kurulur. jedi ustası yoda ve klon birlikleri, asajj ventress'in droid ordusunun tüm gücünü yalnızca 4 kişi ile alaşağı edince katuunko ve cumhuriyet arasındaki ittifak güçlenir.
mega iyon topları sayesinde cumhuriyet kruvazörlerini dağıtarak, krize neden olan subjugator sınıfı ağır kruvazör malevolence; general grievous komutasında aralarında jedi master plo koon'un da bulunduğu bir dizi cumhuriyet filosunu yok etti ve ardından anakin skywalker ve gölge filosunun düzenlediği saldırı ile tamamen yok edildi. malevolence'in yok edilmesi sürecinde sırasıyla; battle of abregado, battle of the ryndellia system, battle of the kaliida nebula ve battle of the kaliida nebula ii gibi bir dizi savaş gerçekleşir. yine yakın zamanda hadar sisteminin okyanus gezegeni tibrin'de klon kaptanı rex ve klon komutanı cody, jedi'lar ile sistematik olarak çalıştı.
aynı yıl içerisinde jedi general laan tik komutasındaki 501. lejyon mimban'da ayrılıkçılara karşı savaşmak için gönderildi. bu süreçte gezegende bulunan cumhuriyet lejyonu, buradaki kabileyi droid ordusu'nu geri püskürtebilmeleri için eğitti ve savaşmalarına yardım etti. mimban savaşı, laan tik'in ölümüne sebep olsa da ayrılıkçıların geri püskürtülmesiyle cumhuriyet'in lehine sonuçlandı. bu gezegenin onurlu sakinleriyle daha sonra imparatorluk yıllarında imparatorluğa meydan okurken karşılaşacağız.
klon ordusunun kaynağı olan kamino'nun gözlenmesi için kurulan ve cumhuriyet'e bağlı bir istasyon olan rishi istasyonu ve kamino, ayrılıkçıların radarına girdi bölgeye büyük bir saldırı düzenlendi. cumhuriyet komutasındaki ordular ayrılıkçıları geri püskürterek önemli bir askeri merkezi koruma altına almayı başardı ve kamino işgalden kıl payı kurtuldu. bu sırada ayrılıkçı droid ordusu'nun lideri general grievous, ayrılıkçıların merkezi üslerinden biri olan skytop istasyonu'ndan alınan gizli bir istihbaratı kullanarak bir askeri harekat başlattı. bu savaş sırasında cumhuriyet darbe üstüne darbe alarak aralarında falleen savaş grubunun da bulunduğu binlerce kayıp yaşadı. bothawui savaşı da aşağı yukarı bu yıllarda gerçekleşmiştir. gezegenin halkalarında büyük bir filo gizleyen cumhuriyet'in planını farkeden grievous, son anda skywalker'ın gemisinin hasar almasına sebep olacak bir kaçış gerçekleştirerek bölgeden kaçmayı başarır. bu sırada hasar alan gemiden kaybolan r2-d2, konfederasyona çalışan gha nachkt tarafından ele geçirilerek skytop'da gizlenen grievous'a teslim edildi. anakin, r2'ya bağlılığından ötürü droid'in hafızasını sıfırlamadığı için bu cumhuriyet için felaket anlamına geliyordu. bir yandan skywalker r2-d2'yu kurtarmak için akbaba'nın pençesi'ni araştırdı ama bir sonuç alamadı. bu sırada anakin'in emrine grievous'un ajanı olan r3 droidi verildi. dış halka'yı araştırma görevinin ortasında sinyal göndermeyi başaran r2, skytop istasyonunun yerini ifşalayarak cumhuriyet birliklerini buraya yönlendirmeyi başardı ve skytop istasyonu görevi gerçekleşti. görevin sonunda r2-d2, ahsoka tano ve anakin skywalker tarafından kurtarıldı, skytop istasyonu ise içindeki droidlerle beraber yok edildi.
skytop görevinin hemen ardından jar jar ve senatör amidala'nın öncülüğünde; kıtlıkla boğuşan rodia halkına yardım görevi gerçekleşir fakat rodia'nın ayrılıkçıların tarafına geçmesi ile amidala tutuklanır. görevin sonucunda rodia yeniden cumhuriyet'in safında yer alarak vali gunray'in tutuklanmasına ön ayak olur. ysö 22'lerin sonuna yaklaşırken mandalorian ketsu onyo, shukut'ta doğar.
ysö 21'e geldiğimizde; jedi master luminara unduli ve ahsoka tano'nun nezaretiyle, vali gunray senato askeri birliğine teslim edilir fakat dooku'nun çırağı ventress ve hain bir senato askerinin işbirliği ile gunray, tranquility'de kurtarılır. bir cumhuriyet gemisi ile kaçan gunray ve ventress'in peşine jedi master kit fisto düşer. kit fisto ve eski padawanı vassek iii'de gunray'i bulamasalar da, gemideki izleyicinin bilerek sökülüp grievous'un sığınağına yerleştirildiğini keşfederler. grievous'u sınamak isteyen dooku, çift taraflı bir tuzak hazırlamıştır. vassek görevinin sonunda fisto -bir dönem bana fangirl feels geçirttiği doğrudur- sağ kurtulsa da geri kalanlar başarılı olamaz.
bu süreçte anakin skywalker dooku'yu yakalamak için yem görevi görerek, dooku'nun tutsağı oldu fakat obi-wan'ın onu kurtarmasının hemen ardından dooku ve jedi ekibi arasında gelişen kovalamacanın sonucunda dooku, anakin ve obi-wan; vanqor'da korsan birlikleri tarafından yakalanarak, florrum'da bir fidye pazarlığının unsuru haline geldi. cumhuriyet, uzlaşma için jar jar binks ve senatör kharrus'u gezegene gönderse bile kharrus bir suikast sonucu öldürüldü fakat anakin ve obi-wan kurtarıldı. yine de dooku'nun kaçmasına engel olunamadı. bu sıralarda dış halkanın paylaşılamayan bölgelerinden birinde jedi master aayla secura, anakin skywalker ve ahsoka tano öncülüğünde cumhuriyet ve ayrılıkçılar arasında quell savaşı gerçekleşti. quell savaşının hemen ardından -savaşın bir sonucu olarak-maridun'un savunması gerçekleşir ve savaşın kapılarına gelmesiyle, maridun'un pasifist ve savaş karşıtı olan lurmenleri, ayrılıkçılara karşı direniş yolunu seçerek, jedi order ve cumhuriyet'in safında olmayı seçer.
orto plutonya'da'ki klon birliğinin temasının kesilmesinin hemen ardından, anakin ve kenobi; pantora ayı temsilcileri ile birlikte bölgeyi araştırmak için harekete geçti. bir ayrılıkçı saldırısı olarak düşünülen çatışmanın arkasında, bu ıssız bölgenin beklenilmeyen ev sahipleri talz'ların olduğu ortaya çıktı. bölgeyi kendi himayesine almak isteyen pantora başkanı talz'ları öldürmek için harekete geçince çatışma çıktı ve çatışma orto plütonya savaşı'na dönüştü. pantora ayı başkanının ölmesi ve senatörün görevi devralmasıyla beraber savaş geri dönülemeyecek noktaya gelmeden hemen önce sonra erdilirdi ve barış sağlandı.
naboo'da medikal droidlerin yakalanması üzerine jedi order ve senatör amidala'nın yardımı ile, mavi gölge virüsünü sadece suda değil havada da yayılabilecek bir mutasyon sürecine sokan doktor nuvo vindi'nin laboratuvarına baskın düzenlendi. baskın sonrasında ahsoka ve padme'nin laboratuvarda kapana kısılmasıyla, kenobi ve anakin ıego gezegenine; virüsün tedavisinde önemli bir içerik olan reeksa kökü'nü almak için bir görev üstlendiler.
ysö 22'de ryloth'un çevresinde mar tuuk komutasındaki bir konfedarsyon filosunun gerçekleştirdiği abluka, ysö 21'e geldğimizde jedi order ve klon birlikleri sayesinde yıkıldı ve esirlerin etten kalkan olarak kullanıldığı, ryloth'un şehirlerinden biri olan nabat'a iniş gerçekleşti. esirlerin kurtarılmasıyla birlikte, küçük çaplı bir savaştan sonra, ryloth savaşı bir senenin ardından tamamen biter. bu sıralarda felucia'da yeni bir savaş patlak verir. droidlerin ablukası altında kalan jedi birlikleri geri çekilmek zorunda kalır ve yenilginin etkisi galakside huzursuzluğa sebep olur. bir yandan savaşta obi-wan ve anakin'in emirlerini yerine getirmekte isteksizlik gösteren ve geri çekilmeyen ahsoka tano, jedi yüksek konseyi tarafından uzun süre coruscant'daki jedi tapınağının arşivlerinde çalışmak için gönderilir.
bu sıralarda sith'lerin ikili kuralının aksine kendisine küçük bir sith ordusu yaratmak için güç'e duyarlı çocukları kaçırmak isteyen darth sidious, ödül avcısı cad bane'i işe alır. cad bane jedi tapınağı'nın arşivlerine baskın yaparak bir jedi holokronu çalmayı başarır ve kaçar. cad bane'in işe aldığı şekildeğiştiren'den bilgi alan jedi order, bane'in sıradaki hedefi olan kyber hafıza kristalinin koruyucusu rodian jedi ustası bolla ropal'ı kurtarmak için devaron'a görev düzenler fakat ropal, ekip gelmeden işkence sırasında çoktan ölmüştür. bane, kyber kristalinin üzerinde yazan güce duyarlı çocukların isimlerinin yer aldığı listeye erişebilmek için skywalker'ı, ahsoka tano'yu öldürmekle tehdit eder ve anakin'e holokronu açtırdıktan sonra klon kılığında kaçmayı başarır. cad bane'in sıradakı hedefi, denek olmak üzere 4 tane güç'e duyarlı çocuk kaçırmaktır. rodia, naboo ve glee anselm'den çocukları kaçırır fakat naboo'nun su altı şehirlerinden biri olan jan-gwa'da anakin ve ahsoka tarafından yakalanarak coruscant'a götürülür. mace windu ve obi-wan kenobi, skywalker ve ahsoka 'nın görevinin sorumluluğunu üstlenerek holokronu ve çalınan çocukları kurtarmak için cad bane'in gizli saklanma yeri black stall station'a kadar bane'i izlerler. bane burada iki jedi ustasını tuzağa düşürür yine de obi wan holokronu almayı başarır. bir yandan skywalker tano, cad bane'in yakıt ikmal kayıtlarından mustafar gezegenine gittiğini keşfederek buraya bir görev düzenler. mustafar'daki gizli tesise vardıklarında yakalanan bebekleri bularak darth sidious'un sith ordusu yaratma planını bozarlar. anakin'in mustafar'da youngling'leri kurtarması epey ironik sahiden.
klon savaşları hızla devam ederken, bağımsız sistemler konfederasyonun radarına yeniden bir tıbbi istasyon girdi ve felucia'nın yörüngesinde bulunan galaktik cumhuriyet'in felucia tıp istasyonu ctff2 yok edildi. cumhuriyet tıp istasyonuyla bağlantısını kaybettikten sonra; obi-wan kenobi, anakin skywalker ve ahsoka tano'yu bölgeyi araştırması için gönderdi. görev yerine varan ekibin t-6 mekiği, konfederasyonun bıraktığı otomatik bir vulture droid dağıtım istasyonu tarafından tespit edildi ve ardından saldırıya uğradı. acil iniş gerçekleştirmek zorunda kalan ekip; daha önce anakin ve obi-wan'ı kaçıran hondo ohnaka'nın florrum'lu suç çetesi ile çatışmaya girdi.
uzun bir savaş döneminden sonra, konfederasyon, cumhuriyet'in kilit gezegenlerinden biri olan malastare'i ele geçirmek ve gezegendeki yakıt rezervlerini tekeline almak için malastare'a büyük bir ordu gönderdi. klon savaşları sırasında gerçekleşen en çarpıcı ve kanlı saldırılardan biri olan malastre savaşı da bununla birlikte başlamış oldu. ayrılıkçıların yaptığı saldırıya yanıt olarak; şansölye palpatine, doktor sionver boll tarafından tasarlanan ve patladığında yaydığı elektromanyetik alanın yarıçapı içindeki droid ordularını ve mekanik gereçleri devre dışı bırakabilen, süper silah elektro-proton bombasını kullanma yetkisi verdi. gezegen için endişelenen mace windu bu fikri akıllıca bulmasa da sonunda mecburen kabul etti. jedi order'ın gittikçe cumhuriyet'e bağlı bir birliğe dönüştüğü ve kendi iç meselelerini dahi rapor etmek zorunda kaldığı bir sisteme evrilmeye başladığının sinyalleriydi bu kabulleniş.
tn-123 komutasındaki devasa droid ordusu kraliyet sarayının yakınındaki ovaya yaklaştığında saldırı emri ile birlikte, binlerce savaş droidi cumhuriyet kuvvetlerinin klon ordusuna taaruza geçti. ayrılıkçı ordusu hyena sınıfı droid bombardıman uçağı ve vulture sınıfı droid yıldız savaşçılarından oluşan birkaç filo ile katliam yarattı. bu sırada cumhuriyet'e ait y-wing'ler bombayı hedeflenen alana bırakmayı başardı. bombanın yarattığı patlama gittikçe genişleyerek tüm orduyu yok eden ve bütün elektronik aksamların kapanmasına neden olan daha da büyük bir elektro manyetik alana dönüştü. bombanın etkisi ile mace windu'nun önsezisi doğrulandı ve neslinin yıllar önce tükenildiği düşünülen devasa sürüngen zillo beast'in muhtemelen var olan son örneği uyanarak malastre'de büyük bir yıkıma yol açtı. incelenmek üzere coruscant'a götürülen devasa yaratık burada serbest kalarak etrafa saldırmaya başlayınca mecburen uyutulmak zorunda kaldı fakat palpatine, onu klonlamayı başarmıştı. eh, bir yerleri patlatmak çoğu zaman doğa ananın öfkelenmesi ile sonuçlanır.
cato neimoidia görevi gerçekleşir ve anakin ile amidala sayesinde ayrılıkçılarla işbirliği içinde olduğu düşünülen rush clovis ve lott dod'dan çalınan, dooku'nun yeni droid dökümhanesinin planları cumhuriyetin eline geçer. geonosis'e keşif birliği gönderen cumhuriyet, dökümhanenin yerini keşfeder. bir yandan anakin plo koon, gezegenin savunmasını güçlendirmeleri için dorin'e gönderildi. general grievous'un fırkateynlerinin saldırısı ile birlikte battle of dorin yaşandı. poggle the lesser'ın, yeniden geonosis'teki droid dökümhanelerini harekete geçirmesiyle birlikte cumhuriyet, ikinci geonosis savaşı'nı başlatır. progate tapınağı'nda geonosis kraliçesi karina the great 'in öldürülmesi ile birlikte savaş cumhuriyet'in lehine sonuçlanır.
bir yandan darth sidious; ikinci geonosis savaşı'nın patlak vermesiyle dooku tarafından kendisine verilen savaş istasyonu planlarını, palpatine kimliği ile strategic advisory cell'e iletir. bu sıralarda mace windu komutasındaki klon orduları ve droidler arasında dantooine'de bir çatışma meydana gelir. dantooine savunması olarak geçen bu olay, mace windu'nun başarısı ile sonuçlanır. yine yakın bir süreçte de tb-73 gemisinde çatışma meydana gelir.
ikinci geonosis savaşı ve onderon iç savaşı devam ederken; grievous'un filosu, dış halka bölgelerinde görev alan yüksek konsey üyesi olan jedi master eeth koth'un yıldız destroyerine saldırdı. grievous ile mücadele eden koth, köprüdeki tüm droidleri öldürse de kolundan vurularak ele geçirildi. grievous daha sonra coruscant'taki jedi tapınağı'na koth'u ele geçirdiğini gösteren bir mesaj gönderdi. işkenceye rağmen koth, şifreli bir mesaj göndermek için ellerini kullanarak hala j-19 sektöründeki saleucami sisteminde olduğunu söyledi ve koordinatları iletti. bu kışkırtma sonucu kurtarma birliği gönderildi ve saleucami savaşı gerçekleşti. koth, kurtarılsa bile grievous kaçmayı başardı. bu olay sonrasında koth, yüksek konsey'deki görevini bırakması için baskıya maruz kalır ve jedi düzeni'nden ayrılmaya karar verir. yerini ise jedi ustası agen kolar alır.
salin corridor hyperspace rotası için önemli bir aktarma merkezi olan saleucami, ayrılıkçıların tekrardan saldırmasıyla birlikte abluka altına alınarak işgal edilir. cumhuriyet'in dış halka kuşatmalarının bir parçası olan saleucami kuşatması'na kadar da ayrılıkçıların istilası altında kalmaya devam eder. istilanın hemen ardından orta halka'da yer alan roche'a sürpriz bir saldırı geçekleşir.
ysö 21'in sonlarına doğru death watch grubundan mandalorian bir sabotajcı, ayrılıkçı ittifak'ın yardımıyla bir galaktik cumhuriyet kruvazörüne saldırdı. saldırının hemen ardından jedi yüksek konseyi, mandalorian'ların federasyon ile bağlantısını araştırmak için düşes satine kryze ile görüşmesi amacıyla jedi ustası obi-wan kenobi'yi mandalore gezegenine gönderdi. kenobi ve düşes, sundari'de yer alan barış parkında dolaşırken death watch'ın üyelerinden biri anıt tapınağını bombalayarak satine kryze'ın pasifist yönetimine karşı isyan bayrağı açtı. mandalore yeniden iç savaş tehtidi altına girmişti. death watch'ın liderinin concordia valisi pre vizsla olduğu ortaya çıktıktan sonra vizsla ve kenobi arasında büyük bir mücadele gerçekleşti ve concordia çatışması meydana geldi. çatışma daha sonra satine'nin yıldız gemisi coronet'e de sıçrayarak genişledi. bu çatışmanın hemen ardından death watch, kalevala'da bir bombalama eylemi gerçekleştirerek bakan yardımcısı jerec'i öldürdü. jerec'in ölümünden sonra dooku'nun emriyle birlikte bir death watch suikastçısı,mandalore'un tarafsızlığını korumak için coruscant dolaylarında bulunan düşes satine kryze'yi öldürmeye çalıştı fakat başarısız oldu. böylece mandalore tarafsızlığını koruyarak death watch'ın yönetimi ele geçirmesine de karşı koymuş oldu.
bir yandan ise eski düşmanlar yeniden ortaya çıkıyordu. birinci geonosis savaşında mace windu tarafından öldürülen jango fett'in oğlu boba fett, kelle avcısı aurra sing ve bossk'un da teşviği ile mace windu'yu öldürmek için yıldız gemisi endurance'i sabote etmeye kalkışır fakat bunun sonucunda gemi hasar alarak vanqor'a çarpar. gemi enkaza dönse bile mücadele gezegende devam eder. kelle avcısı ekibi mace windu'yu avlayamasa bile pek çok klon askerini katlederek cumhuriyet'i büyük bir zarara uğratır. bölgeden kaçan fett, sing ve bossk daha sonra florrum'da suç örgütü lideri hondo'nun yanına sığınır fakat tano ve plo'nun düzenlediği operasyonla birlikte fett ve bossk tutuklanır.
klon savaşları başladığında pasifist bir ideoloji benimseyen yeni mandalor hükümeti kendi dünyaları olan dış halka dünyası mandalore'un tarafsız kalacağını ilan etmiş ve bunun sonucunda düşes satine kryze liderliğindeki mandalore, tarafsız sistemler konseyi'nde yer almıştı. ne yazık ki mandalore'un tarafsızlığı onu hem galaktik cumhuriyet'ten hem de konfederasyon'dan izole etti bu da başbakan almec ve mandalore'un gizli servisinin birkaç üyesini yolsuzluğa sevk eden önemli bir etmen oldu. almec, kaçakçılarla temasa geçerek bir karaborsa kurdu. tee va yönetimindeki birkaç moogan, gümrük memurlarına çay ithal etmesi için rüşvet verdi ve alacakları ücreti arttırmak isteyen ekip, çayı slabin ile sulandırdılar. mooganlar daha sonra çayı siddiq nakliye şirketine satarak ellerinden çıkardılar. sundari'deki okulda çocuklara verilen çay, büyük bir salgına neden olunca düşes satine, senatör padmé amidala ve jedi padawanı ahsoka tano salgını araştırdı. sundari rıhtımında çıkan çatışma sonrası yolsuzluk yapan karaborsacılar tutuklandı.
bir yandan anakin skywalker balith iç savaşı'na müdahale ederken öteki tarafta amidala,alderaan mülteci konferansı sırasında; zito the hutt'ın kiraladığı, florrum'da öldüğü düşünülen aurra sing tarafından suikaste uğradı. amidala, tano tarafından kurtarıldıktan sonra aurra sing coruscant'da hapishaneye gönderildi.
konfederasyon'un başarısızlıkla sonuçlanan daha önceki kamino saldırısı tekrar etti ve tipoca şehrindeki klon üretim tesislerine yapılan saldırı sonucu kamino savaşı başladı. savaş cumhuriyet'in lehine sonuçlansa bile tipoca'da yer alan klon üretim tesisleri ciddi boyutta hasar aldı ve cumhuriyet, istihbaratta bulunan sızıntıların olduğu gerçeği ile yüz yüze geldi. biraz magazinsel fakat bu dönemlerde dooku'nun emrinde çalışan konfederasyon casusu ünlü oyunca risha synata'nın gemisinde synata ve anakin-amidala arasında gerçekleşen bir çatışma çıkmıştır.
tipoca'daki çatışmanın ardından ticaret federasyonu pantora sistemi'nde yer lan bir ay olan pantora'yı abluka altına aldı. nute gunray ve lott dod tarafından pantora'yı ayrılıkçılara dahil etmek için düzenlenen harekat, pantoran yüksek başkanı notluwiski papanoida'nın kızlarının kaçırılması ile birlikte cumhuriyet güçlerinin de dikkatini çekti. eşzamanlı gerçekleşen chalmun's cantina kurtarma operasyonu ve rescue on the pantora droid control ship ile birlikte yüksek başkanın kızları kurtarılarak, federasyonu ablukanın kaldırılması için zorlayan cumhuriyet, tehlikeyi atlattı.
öte yandan yüksek hutt konseyi ve jabba the hutt; yargı merkezi hapishanesinde tutulan ziro the hutt'ın, konseyde olan biten bütün her şeyi raporlama ihtimalinden korkarak, bir kurtarma operasyonu düzenlemesi için cad bane'i tuttu. senato'ya sızan bane, içlerinde palpatine'in de yer aldığı bir düzine senatörü rehin alarak ziro the hutt'ı, nal hutta'ya kaçırmayı başardı. daha sonra teth'e kaçan ziro, jabba tarafından öldürüldü. cad bane ise kenobi ve vos'un elinden kurtulmayı başardı. ahsoka tano ise, gelişim gösterdiği için yoda tarafından ödüllendirildi.
bu sıralarda savaşın sonlanması için adım atmak isteyen senatör padmé amidala ve mina bonteri; konfederasyon ve cumhuriyet arasında barış sağlamak için girişimlerde bulunur fakat sidious'un emri ile dooku tarafından gönderilen grievous'un droidleri coruscant'ın merkezi güç dağıtım şebekesi bombalayarak, şehirde büyük yangınlar çıkarıp elektrik kesintilerine neden olur. saldırının arkasındaki ismin ayrılıkçılar olduğu kesinleşince barış görüşmeleri kesintiye uğrar. mandalore sabine wren de aşağı yukarı bu yıllarda krownest'te doğmuştur. bir yanda vallt'da bulunan galen erso ve lyra erso'nun küçük kızları jyn erso doğar fakat kısa bir süre sonra, ailenin tüm üyeleri ayrılıkçı işbirlikçileri olan koorivar tarafından gözaltına alındı. daha sonrasında krennic'in de katkıları ile aile kurtarılarak coruscant'a getirildi.
coruscant'ta amacına ulaşan ayrılıkçılar, bir yandan da grange gezegenini kuşatmaya çalıştı. krennic komutasındaki cumhuriyet birlikleri geri çekilmek zorunda kaldığı için kuşatma ayrılıkçıların lehine sonuçlanır. aileleri ile birlikte raada'ya taşınmış olan larte kardeşlerin ebeveynleri ise burada yaşanan bir kaza sonrasında ölür. bu süreçte cumhuriyet özel silahlar grubu'nun tam otomatik battlemoon asteroid ve torpido kuşatma platformuna yönelik planları tasarım aşamasındayken reddedilerek rafa kaldırıldı. bir yandan jenaratörlerdeki arızalar nedeniyle coruscant zorunlu elektrik kesintileri meydana geldi ve bu büyük bir güvenlik açığı yarattı. coruscant'ta yaşanan saldırı sonrası cumhuriyet, ayrılıkçıları hedef aldı fakat darth sidious, mina bonteri'nin barış yapma planlarını fark ederek, onu ortadan kaldırmak için dooku tarafından öldürttü ve suç cumhuriyet birliklerinin üzerine kaldı. bonteri'nin ayrılıkçı senatodaki yerini alması beklenen oğlu, lux, ayrılıkçıların annesini öldürdüğünü anlayınca senatodaki yerinden vazgeçerek, konfederasyonun planlarını baltaladı. ysö 20'li yıllara girmeden hemen önce rodia senatörü onaconda farr, rodia'ya savaşı getirdiği gerekçesiyle, yardımcısı lolo purs tarafından zehirlenerek öldürüldü.
ysö 20'lere geldiğimizde, darth sidious'un ölüm makinesi; death star'ın inşaatı da geonosis üzerinden başlamıştı. hemen ardından ise anakin skywalker ve yularen komutasındaki cumhuriyet birlikleri ve ventress komutasındaki ayrılıkçılar arasında sullust savaşıgerçekleşir. esasında sith'lerin hırs, öfke, nefret ve tutkudan örülmüş doğalarını biraz daha iyi anlamak için güzel bir savaştır bu. sith'lerin ikili kuralı yalnızca düşmanlarına karşı bir önlem değil diğer sith'lere karşı da bir önlemdir zira güç arzusu doğalarında vardır ve jedi'ların aksine bu güç arzusu çoğu zaman onları birbirini katletmeye iter. palpatine, bu gerçeğin bilincindeydi; bu yüzden dooku'nun, gittikçe güçlenmeye başlayan ventress'i kullanarak kendi tahtını devireceğinden korkmaya başlamıştı ki bu paranoyalarında haksız da sayılmazdı. sullust savaşı sırasında dooku'dan sadakatini kanıtlaması için ventress'i infaz etmesini istedi ve dooku, tereddüt etse bile ventress'i ölüme terk etti. her ne kadar hem jedi'lar hem de sith'ler ventress'in öldüğünü düşünse de, yaralı biçimde bir raider grubu tarafından ele geçirildi. onları öldürerek dothamir'e kaçan ventress, burada nightsisters ve talzin ana ile buluşup, dooku'dan intikam alma planları yapmaya başladı.
talzin ana'nın planları doğrultusunda dooku'ya suikast düzenlemek üzere, ventress karin ve naa'leth serenno'ya giderek dooku'ya suikast düzenlemeye çalıştı. zehirden ötürü kör olmuş olan dooku, kendisine ışın kılıçları ile saldırıldığı için gelenlerin jedi'lar olduğunu düşünmüş ve onları güç yıldırımı ile alt etmeyi başarmıştı. görevden başarısız dönen ventress, talzin ana'nın yardımı ile yeni bir plan yaptı ve maul'un kardeşi olan savage opress'i çift taraflı bir ajan olarak dooku'nun yanına vermeyi planladılar. her şeyden habersiz olan dooku, talzin ana'nın kendisine yeni bir çırak önermesini memnuniyetle kabul etti.
dooku'nun çırağı olan opress'in ilk görevi devaron'daki önemli bir merkez olan eedit tapınağı'nı cumhuriyet'in elinden almaktı. burada klon birlikleri ve jedi ustası halsey ile padawanı knox'la göğüs göğüse çarpışan opress; o kadar büyük bir kıyım gerçekleştirdi ki daha sonra bu olay devaroon katliamı olarak anıldı. opress hariç tapınaktaki herkes ölmüş durumdaydı. dooku, opress'in devarondaki başarısına takriben, ventress'in daha önce başarılı olamadığı bir görevi düzeltmesi için onu toydaria'ya; kral katuunko'yu kaçırmaya gönderdi fakat opress emri bile isteye çiğneyerek kralı kaçırmak yerine öldürdü. anakin skywalker, obi-wan, dooku ve ventress'in katılımıyla birlikte gezegende büyük bir hesaplaşma yaşandı fakat ventress ve opress kaçmayı başardı. talzin ana'nın yanına giden opress, kardeşi maul'u bulmak ile görevlendirildi.
bu sıralarda coruscant'daki jedi tapınağına 2000 yıllık bir jedi sinyali gönderildi. bunun üzerine harekete geçen anakin, ahsoka ve obi-wan; sinyalin geldiği bölgeye bir operasyon düzenlediler ama güç ile yoğunlaşmış bir astronomik cisim olan mortis'e çekildiler. burada the ones ile tanışan ekip anakin'in seçilmiş kişi olduğunu doğrulasa da anakin, ölmek üzere olan mortis'in yerine geçerek oğul ve kız arasındaki dengeyi bir arada tutmayı reddetti. yaşanan olaylar neticesinde baba, oğul ve kız öldü. burada yaşanan sahnelerin aslında revenge of the sith'in başka karakterler üzerinden yeniden canlandırılması şeklinde gerçekleşmesi çok güzel bir detay.
bu olayın hemen ardından cumhuriyet için önemli bir avantaj olan nexus rotası'nın koordinatlarını ele geçirmeye çalışan jedi master even piell ve wilhuff tarkin, ayrılıkçılar tarafından yakalanarak lola sayu'daki büyük ayrılıkçı hapishanesi citadel'e kapatıldı. oldukça güvenlikli olan hapishane'ye saldırı planı düzenleyen cumhuriyet birlikleri ve ayrılıkçılar arasında lola sayu savaşı yaşandı. (gbkz: osi sobeck tarafından işkence edilen piell kurtarılamasa da nexus rotasının bilgileri ele geçirildi ve tarkin kurtarıldı. coruscant'a dönüşte piell için cenaze töreni düzenlendi.
birinci felucia savaşı sırasında geri çekilmek zorunda bırakılan cumhuriyet; plo koon, skywalker ve tano'nun öncülük ettiği birliklerle yeniden taaruz başlatarak ikinci felucia savaşı'nı başlattı. savaş cumhuriyetin lehine sonuçlansa da savaş sırasında yalnız yakalanan tano, trandoshan avcı grubunun eline düşerek kaçırıldı. avcı grubu tarafından, bir kaç esirle birlikte wasskah'a isimli tropikal gezegene bırakılan tano, burada kendisi gibi avlanmak üzerine kaçırılmış bir kaç youngling ile karşılaştı ve onları mücadele etmeleri için harekete geçirdi. trandoshan avcı grubu ile mücadele eden tano ve youngling ekibi, chewbacca'nında yardımı ile gezegenden kaçmayı başardı.
klon savaşları sürecinde mon cala'nın kralı yos kolina'nın ölümü ile birlikte prens lee-char'ın başa geçmesi gerekti fakat reis nossor ri yönetimindeki quarren izolasyon birliği, prensin yaşının yönetmek için genç olduğunu ve mon cala bir kral yerine quarren bir kral seçilmesi gerektiğini düşünerek karışıklığa neden oldu. bu süre zarfında ayrılıkçı ittifak büyükelçisi riff tamson, iki grubun arasındaki düşmanlık ilişkisini derinleştirerek iç savaş başlattı. mon calamari savaşı'da böyelce mon cala'nın su dünyasında başlamış oldu. savaş, quarrens'ın bağımsız sistemler konfederasyonu'nun desteğiyle mon calamari'ye karşı isyan etmesiyle, gezegende yaşayan mon calamari ve quarren türlerinin bir iç savaşa sürüklenmesiyle derinleşti fakat büyük cumhuriyet ordusu, jedi düzeni ve gungan büyük ordusu; quarrens'in safında yer alan droid ordusuyla savaşmak için mon cala'ya gönderildi. yıkıcı bir savaşın sonrasında mon calamari ve quarren'in yeniden birleşmesiyle ayrılıkçı birlikler geri püskürtülmeyi başardı ve lee char'ın taç giyme töreni gerçekleşti.
yerbana savaşı'nın hemen öncesinde crantori sistemi'ndeki horain gezegeninde horain savaşı gerçekleşti. bu olaya takriben sidious'un planları neticesinde rish loo, gungan lider patron lyonie'yi hipnotize ederek naboo'da bir çatışma çıkardı. savaş devam ederken grievous, gungan'lar tarafından yakalandı fakat anakin skywalker'ın ayrılıkçıların eline düşmesi ile ikili taraflar arasında takas edilerek serbest bırakıldı. bu sırada eşzamanlı olarak mühürlenmiş bir kapaktan, aleen gezegenine zehirli hava saçılması sonucunda aleen'in yer altı şehirlerinde depremler meydana gelmeye başladı. cumhuriyet'in yardımcı birlikleri sayesinde bölgeye erzak ve yardım takviyesi yapıldı ve depremlerin nedenini keşfeden r2-d2 ve c-3po sayesinde aleen bölgesi kurtarıldı.
patitite pattuna gezegenine yakın bir bölgede görev yapan, jedi ustası adi gallia'nın amiral gemisi; general grievous liderliğindeki bir konfederasyon donanması filosu tarafından saldırıya uğradı ve büyük bir savaş patlak verdi. patitite pattuna gezegeni yakınında bir savaş çıktı. mobil keşif kolordusu'nun ana reaktörlerinin vurulması ile gemide tahliye başlatılsa da grievous ile düello yapan gallia kaçırılarak esir alındı. daha sonra plo koon, gallia'yı kurtarmak için başarılı bir operasyon gerçekleştirdi. bu sıralarda cumburiyet, ayrılıkçılarla işbirliği içindeki tekno-birliğin foerost'daki tersanelerini iki yıl sürecek bir abluka altına aldı.
ysö 21, üst üste gerçekleşen kimi önemli kimi önemsiz bir çok savaşa ev sahipliği yapan bir dönem; her birini uzun uzun anlatırsam bu entry gerçekten bitmez. o yüzden bknz doldurarak sonradan aktaracağım savaşları bir kaç kelime ile özetlemek daha mantıklı. yine de umbara savaşı önemli bir siyasi altyapıya sahip. galaktik cumhuriyet'in sadık müttefiklerinden biri olan ve galaktik senato'da militarist bir politikacı olan senatör mee deechi tarafından temsil edilen umbara gezegeni ve yerli umbara halkı; deechi'nin senatör onaconda'nın ölümündeki rolünü gizlemek amacıyla lolo purs tarafından öldürülmesinin ardından cumhuriyet'e olan desteklerini geri çektiler ve bağımsız sistemler konfederasyonu ile ittifak kurdular. bölgenin jeopolitik öneminden ötürü umbara'yı geri isteyen cumhuriyet jedi ustası pong krell komutasındaki bir birlik göndererek savaşın fitilini ateşledi. savaşın sonucunda galaktik cumhuriyet galip çıksa da pong krell'in saplantılı ve kötücül doğası ortaya çıktı. bunun sonucunda infaz edildi. battle of mygeeto ve battle of drongar da bu savaşla eş zamanlı olarak yürütüldü.
bu sırada federasyon, savaş boyunca tarafsızlık politikası gütmüş olan togrutan'ı işgal ederek başkent kiros'a konuşlandı. bunun üzerine gezegende galaktik cumhuriyet'in lehine sonuçlanacak olan kiros savaşı gerçekleşti. savaş sırasında ayrılıkçılar tarafından zygerrian köle tacirlerinin elinde köle olarak tutulan togrutan halkını kurtarmak için zygerria'ya kurtarma operasyonu düzenlendi. bu kurtarma operasyonu sonucunda kadavo savaşı patlak verdi ve köle tesisi kadavo yıkılarak togrutan köleler serbest bırakıldı.
süregelen çatışmaların ardından mandaloria'da düşes'in başkanlık ettiği yeni bir konfederasyon -cumhuriyet barış konferansı gerçekleştirildi. ayrılıkçı ittifakın senatörlerinden biri olan voe atell'in, konfederasyon'un meşrulaştırılması talebi; mina bonteri'nin oğlu lux bonteri'nin, annesinin ölümünün ardındaki ismin dooku olduğunu açıklaması ile yarıda kesildi ve konferans bir sonuca ulaşamadan yeniden sonlandı. bu sırada death watch'ın ming po kasabasına saldırı düzenlemesi ile carlac üzerinde şiddetli bir çatışma meydana geldi. onderon'da iç savaş devam ederken bir yandan jedi tapınağından yeni bir görev alan obi-wan kenobi, ayrılıkçılarla işbirliği yapan morala eval'in tutuklanmasının ardından, hapisphaneye sızarak yüce şansölye palpatine'in kaçırılması planının detaylarını öğrenmek için kendisini öldü gösterip, ödül avcısı rako hardeen'in yerine geçti ve hapishaneye sızdı.
eval'i kurtarmak için bilerek tutuklanan cad bane, cumhuriyet adliyesi merkez gözaltı merkezi'nde isyan çıkmasına sebep olarak; eval ve hardeen'in kaçmasını sağladı ve üçlü görevi yerine getirmek için coruscant'dan kaçtı. orondia'da anakin ve ahsoka ile mücadele etmek zorunda kalan üçlü kaçmayı başararak serenno'ya ulaştı. naboo'da gerçekleşecek olan 847. ışık festivali'nde palpatine'i kaçırmak için yapılacak görevde yer alması için 5 avcı seçilmesi gerekiyordu. dooku ve eval'in tasarladığı ölüm kafesinde yarışma düzenlenerek bu 5 avcı seçildi. o avcılardan biri olan hardeen kılığındaki kenobi -bu arada yarışmada kendisine aşık olmayan var mı bilmiyorum- theed'deki festivalde düzenlenecek kaçırma operasyonuna katılmak için nişancı olarak yerini aldı. kenobi ve skywalker sayesinde yüce şansölyenin kaçırılması engellense bile palpatine ya da nam-ı diğer darth sidious'un anakin skywalker'ı yavaş yavaş jedi konseyine karşı güvensizleştirmesi de bu zamanlarda başladı.
bu sıralarda ayrılıkçılar yeni bir düşmanla baş etmeye çalışıyordu. dooku, nighsisters'ları yok etmek üzere dathomir'e bir ordu göndererek dothamir savaşı'nı başlattı. dothamir savaşından sonra ventress, latts razzi'nin öncülük ettiği ve içlerinde boba fett'in de bulunduğu altı kişilik bir ödül avcısı ekibiyle birlikte güvenli kargo görevini üstlendi. görev sırasında ulaştırması gereken hedefin, outa blank ile zorla evlendirilmek üzere gönderilen pluma sodi olduğunu görünce kızı serbest bırakarak, kutunun içine ağzı bağlı bir biçimde boba'yı koyup ortadan kayboldu. öte yandan savage opress, morley ile birlikte junker'lara karşı savaşıp, lotho minor'da kayıp kardeşi maul'u buldu. dooku tarafından ihanete uğrayarak gözden düşmüş olan sith çırağı, opress tarafından anavatanı dathomir'e geri getirildi. talzin ana, maul'un akıl sağlığını ve anılarını sihir yoluyla geri getirerek, maul'un obi-wan kenobi ve jedi'lardan intikam almak için opress'i sith çırağı olarak almasına vesile oldu.
bu sıralarda yoda ve skywalker retta'da, insanların zihinlerini manipüle edebilen bir tür olan segreda'nın son üyelerinden biri olan kreeda'yı korumakla görevlendirildi. bu sıralarda intikam arayışında olan darth maul ve yeni çırağı opress, obi-wan kenobi'nin dikkatini çekerek onu ortaya çıkarmak için raydonia'daki bir köye baskın düzenleyip buradaki tüm köylüleri katleder. bölgeyi incelemek için raydonia'ya iniş yapan kenobi, maul ve opress tarafından tuzağa düşürülüp yakalanarak işkenceye maruz bırakılır. opress'in kafasına konmuş ödülün peşinde olan ventress, obi-wan'ı kurtarak, jedi master'a yardımda bulunur fakat ikili opress ve maul ile baş edemeyip kaçmak zorunda kalır. hemen ardından sona eren onderon iç savaşı sonrası, isyancıların lideri steela gerrera'nın cenaze töreni düzenlenir. bu sıralarda gathering gerçekleşir ve youngling'ler ışın kılıçlarını yapabilmek için ahsoka tano liderliğinde ilum'a giderek kyber kristtallerini alır. paladin sınıfı crucible ile courscant'a dönmek için hazırlanan younglingler; ohnaka'nın korsan çetesi tarafından saldırıya uğrar. satmak için çalmayı umduğu kyber kristallerini bulamayan ohnaka, ahsoka tano'yu esir alır. bu sırada gemide mahsur kalan younglingleri kurtarmaya çalışan obi-wan'ın filosu, ayrılıkçılar tarafından yok edilerek kurtarma operasyonunu geciktirmiş durumdadır.
tano'yu kurtarmak isteyen younglingler, grievous'un öncülüğünde florrum sistemini ve florrum gezegenini egemenliği altına alan ayrılıkçılarla savaşmak için ohnaka'dan yardım alır. çatışmanın sonucunda tano kurtarılsa da sistemin yönetimi federasyonun eline geçmiştir artık. ysö 20'nin sonlarına geldiğimizde, ayrılıkçı güçlere karşı bilinmeyen bir gezegende yapılan çatışma sonucunda, cumhuriyet birlikleri carida'da da konferans için toplanıyor. bu süreçte konfederasyonun bölgedeki tüm ayrılıkçı iletişimini karıştırarak, mesajları gizlemesini sağlayan şifreleme modülünü çalmak için astromech droidlerinden oluşan d-squad'ı göreve getiriliyor. d-squat, aut-o's flagship'deki şifreleme modülünü başarıyla çalmayı başarsa bile sonrasında kaçış kapsülleri çöl gezegeni abafar'a çakıldığı için bölgede mahsur kalıyor. öte yandan apailana'nın yeniden naboo kraliçesi seçilmesiyle naboo sisteminin siyasi dengeleri de değişmeye başlıyor.
abafar'da mahsur kalan astromech droidleri; cc-5576-39 kod numaralı hafızasını kaybetmiş klon gregor tarafından kurtarılarak bölgeden kaçmayı başarıyor. abafar'dan kaçışlarının ardından d-squad , gezegenin yakınlarında venator -sınıfı bir yıldız destroyeri ile karşılaşılaşıyor. geminin, galaktik cumhuriyet'in kurtarma birliği olduğunu düşünen ekip yıldız destroyer'in ana bağlantı köprüsüne vardıklarında ayrılıkçı güçlerin gemiyi kaçırdığını keşfettiler. bu keşfin ardından ayrılıkçıların, valor'da düzenlenecek olan cumhuriyet strateji konferansını hedef aldığı bilgisini ele geçiren d-squad, büyük fedakarlıklar ile carida'daki uzay üssü valor'a yapılacak olan saldırıyı engelleyerek görevini tamamlar.
raydonia katliamı ve moorjhone gezegeni olayından sonra maul ve opress dış halka bölgelerindeki bir uzay limanında yeniden ortaya çıkar. jedi'lar ile mücadele eden iki kardeş, jedi master finn ertay'ı öldürerek, galaksiler arası bankacılık klanının cybloc transfer istasyonu'na baskın düzenledi. maul buradaki cumhuriyet kredilerini çalarak, amacı uğruna kendisine bir birlik edineceğini umuyordu. baskından hemen sonra sertar sistemi'ne yönelen maul ve opress, florrum'daki hondo ohnaka'nın korsan birliğini kendi emrine almayı planlıyordu. maul ve opress florrum'daki birlikleri ele geçirerek ohnaka'ya sadık olan herkesi öldürmeye başladığında, bölgeye gelen jedi birlikleriyle aralarında çatışma çıktı ve jedi yüksek konsey üyesi adi gallia, savage opress tarafından öldürüldü. maul yeniden bacağını ve opress'de bir kolunu kaybetse de kaçmayı başardılar.
ysö 19'lu yıllara geldiğimizde, kaçmayı başaran maul ve opress'i, death watch'ın liderleri olan pre vizsla ve bo katan'ın kurtardığını görüyoruz. vizsla her ne kadar kendine yeni müttefikler edindiğini düşünse de, maul gizliden gizliye death watch'ın yönetimini devralarak kendi gölge birliğini oluşturmanın planlarını yapmaya başlıyor. ikiliyi ortadan kaldırmadan önce black sun birliğinin piyadelerini kendi emrine almak isteyen maul,ziton moj ile bir araya gelerek, black sun'ın yönetim kurulunu mustafar'da topluyor. birliğin onları reddetmesinden sonra, opress'in yönetim kurulunu katletmesiyle birlikte ziton moj, black sun'ı maul'un emrine vermek zorunda kalıyor.
hutt klanını tarafına çekmek isteyen maul'un sıradaki hedefi olan nal hutta'da işler ters gider ve maul amacına ulaşamaz. hutt konseyindeki tüm birlikleri öldüren maul, jabba'nın tatoonie'deki sarayının yerini öğrenerek bölgeye bir harekat başlatır. hutt konsey üyesi jabba'nın sarayına saldırı gerçekleştiren shadow collective, jabba'yı yenilgiye uğratarak kendi saflarına geçmeye zorladı. ağır bir yenilgiye uğrayan jabba the hutt; gölge birliğinin mandalore'un yeni başkenti sundari'ye baskın düzenlemesine yardım etmeyi kabul ederek tüm kaynaklarını maul'un emri altına verdi. bu sıralarda maul, bir diğer hedefini de gerçekleştirerek morubas suç ailesinin gücünü zayfılatıyor böylece gölge kolektifinin genişlemesindeki potansiyel komplikasyonları da ortadan kaldırmış oluyor.
hutt birliklerinin ve pyke sendikasının gücü ile gittikçe genişleyen shadow collective, sundari şehir merkezinde anonim bir saldırı gerçekleştirir. saldırıyı kontrol altına alamayan mandalore yönetimi ve düşes satine kryze ; death watch'ın bölgeye girerek sahte kahramanlık ile halkı kurtarmasından sonra halkın isteği üzerine tahttan indirilir. vizsla, tahtı ele geçirdikten hemen sonra maul'a ihanet ederek iki sith lordunu hapsetti. hapisteyken eski başbakan almec ile ittifak kuran maul, hapisten kaçarak almec'i kukla olarak tahta getirmeyi amaçladı. bir sith lordunun mandalore'a hükmetmesini kabul edilemez bulan death watch birliklerinin bir kısmı maul'a itaat etmeyi reddetse bile maul iktidarı ele geçirmeyi başardı. daha sonrasında hapishanede tutulan düşes'i kurtarmaya giden obi-wan ile birlikte mandalore iç savaşı büyüyerek kaotik bir hale büründü. iç savaş sonrasında darth maul'u bir tehlike olarak gören sidious tarafından opress öldürüldü ve maul, yeniden sidious'a boyun eğmek zorunda bırakıldı. kenobi ise, satine kryze'ın ölümü ile başa çıkmaya çalışmaktaydı.
cato neimoidia savunması'nın gerçekleştiği dönemde, coruscant'daki jedi tapınağında bombalama gerçekleşti. patlamanın ardındaki ismin ilk başta hangarda çalışan jackar bowmani olduğu düşünülse de yapılan soruşturmanın ardından bowmani'nin kız arkadaşı letta turmond'un işin içinde olduğu ortaya çıktı. letta'nın tutuklanmasının ardından bir dizi komplo, ahsoka tano'nun planın ardındaki beyin olduğunun düşünülmesine sebep oldu. cumhuriyet tarafından tutuklanan ahsoka, belirsiz bir isimden aldığı yardım ile kaçmayı başarsa da patlamanın ardındaki esas isim olduğunu bilmediği jedi padawanı barriss offee tarafından nano-droid hangarına yönlendirildi ve burada klon birlikleri tarafından tutuklandı.
tutuklamanın ardından ilk önce jedi konseyi tarafından yargılanan ahsoka, tarkin'in konsey üzerindeki baskısıyla birlikte -plo koon ve obi-wan haricinde- konsey üyeleri tarafından suçlu bulunup jedi order'dan tasfiye edildi ve senato karşısında yargılanmak üzere cumhuriyet birliklerine teslim edildi. bu süreçte bombalamanın ardındaki ismin barress olduğunu keşfeden anakin, ahsoka'yı yargılanmaktan kurtarsa da ahsoka order'a geri dönmeyi reddederek anakin'i ve tapınağı arkasında bırakıp kendi yoluna gitti. bu bölümle ilgili akılda kalıcı en önemli olay, barress'in mahkemede jedi düzeninin yozlaşması hakkında attığı tiraddır muhtemelen ki konseyin ahsoka karşısındaki tutumu da bu yozlaşmanın ne denli derinleştiğini gösterir esasında. ah be ahsoka, sana inanmayan jedi order'ın izzet-i ikramının şarap çanağına tükürsünler. sonra anakin niye dark side'a geçip bize soykırım yaptı... courscant tapınağını yakıp başlarım düzeninize diyemeyen obi-wan ve plo koon utansın.
bu sırada amiral trench'in ringo vinda'yı ele geçirmesi ile birlikte, cumhuriyet; jedi master tiplar'ın komutasındaki bir klon birliğini bölgeye gönderdi. burada klon askerlerinden biri olan ct 5385'ın -tup olarak da biliniyor-davranış biyoçiplerinde bir hasar meydana geldi ve komut verilmeden önce order 66'yı uygulayarak jedi master tiplar'ı kafasından vurarak infaz etti. planlarının önceden açığa çıkmasından endişe eden palpatine, maşası dooku'yu kullanarak klon askerini kaçırmaya çalışsa da başarılı olamadı. arızalı klon üzerinde yapılan ilk incelemenin ardından, klon, davranışının nedeni araştırılmak üzere kamino'daki bir tıbbi tesise gönderdi. tup'u kurtarmak için umutsuz bir girişimde bulunan klon askeri fives, tup'un kafasında tümöre benzer bir kitle bularak, onu çıkardı ancak, prosedürün hemen ardından tup öldü ve fives, jedi generali shaak ti tarafından gözaltına alındı. son bulgular hakkında şansölyeye haber veren shaak ti, palpatinden aldığı emirler doğrultusunda bulunan kitlenin coruscant'taki büyük cumhuriyet tıbbi tesisine getirilmesi için emir aldı. fakat şansölye ile konuşmasının ardından shaak ti, fives'ın tutulduğu odaya geri döndü ve tümörün büyük cumhuriyet tıbbi tesisi yerine jedi tapınağı'na götürülmesini emretti. shaak ti daha sonra fives'a cepheye geri gönderilmeden önce son bir fizik muayeneden geçmesi gerektiğini söyleyerek tıbbi droid azi-3 ile birlikte fives'ı gönderdi fakat hafızasının silinmeye gönderildiğini farkeden fives, tümörü de çalarak azi-3 ile birlikte bölgeden kaçmayı başardı. daha sonra ,küçük bir aldatmaca ile gizlenerek yeniden tipaco araştırma üssüne sızmayı başardı.
bu süreçte azi-3 ve fives, tipaco'da gizlendi ve tümör üzerinde araştırmalar yaptı. daha sonrasında bunun bir implant olduğunu farkeden ikili, bu implantaların tüm klon askerlerinde olduğunu ve gelişim aşamalarının en erken safhasında yerleştirildiği farketti. doktor nala se ile bu konuda yüzleşen fives, daha sonra coruscant'da palpatine tarafından gerçeklerin ona açıklanması ile birlikte palpatine'i öldürmeye teşebbüs ettiği suçlaması ile yüz yüze gelerek saldırıya uğradı fakat kaçmayı başardı. klon kaptanı rex ve anakin skywalker'a; jedi'lara kurulan komplo ve palpatine'in bu komplodaki yerinin ardındaki gerçeği açıklamaya çalışan fives, 1325. seviyede onlarla buluşmak istedi ancak burada rex'in kollarında öldü. fives ve tup'ın ölmesiyle birlikte palpatine, bu saldırgan davranış biçimini klonların ringo vinda'da yakaladıkları bir parazite bağladı ve jedi'ları, sonunda onların ölümüne neden olacak olan inhibitör çiplerin gerçek doğasından haberdar olmasını engelledi. star wars: clone wars'ın 6. sezonu da böylece efsane bir giriş yapmış oldu. 501.lejyon sana çok şey borçlu fives, ışıklar içinde uyu trooper dostum.
lioaoin rejimi'nin ekonomik kaygılardan dolayı bölgeye rahatsızlık veren ve hırsızlık, karaborsa gibi işlerde rol oynayan lioanoin korsanları'nı oluşturmasının ardından chiss ascendancy'nin soruşturmaları sonucunda olayın seyri, ascendancy'nin saldırmazlık paktının ihlali ile vagaari korsan operasyonları'a kadar uzanır. esasında çok mühim meseleler olmamakla birlikte pasifist bir politika yürüten chiss ascendancy'nin iç siyaseti ve yapılan yolsuzluklar hakkında önemli bilgiler elde etmek ve (gbkz:nikardun fetihleri)'ne bakış atabilmek için önem arz ediyor. bunları kendi başlıklarında genişleterek aktaracağım daha sonra -ki ben genelde daha sonra diyorsam asla demek istiyorumdur-.
bu bölümü yine tamamen iskelet yapısı olarak aldığım galaktik zaman çizelgesine sadık olmak için ekliyorum. çizelgede ifade edildiğine göre; klon savaşları'nın hemen ardından midorian dönemi olarak isimlendirilen bir sürecin mevcutiyetini, bazı akademisyenler chiss ascendancy bölümü ile bağlantılı olan vak'lar ve solitair'in duyarlı türlerinden biri olan tüccar garwian arasındaki ticarete bağlamaktadırlar. chaos rising'i henüz bitirmedim, hiç bana bakmayın. her şeyi de ben anlatamam ya. bu tanımın yazım sürecinde ilk spoilerımı da yemiş bulunuyorum galiba.
bu süreçte senatör padmé amidala, duja'dan batuu sisteminin yakınlarındaki mokivj gezegeninde bir droid inşa fabrikası olduğu istihbaratını alarak, araştırma yapmak için anakin skywalker ile bölgeye intikal etti. burada chriss ascendancy'nin meşhur kaptanı thrawn ile tanışan skywalker daha sonra bölgedeki cortosis madenini yok ederek gezegeni yaşanmaz hale getirdi. mokivj görevinin hemen ardından, galaksiler arası bankacılık klanı'nın yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkarmak için amidala, clovis ve skywalker scipio'ya bir görev düzenledi. yolsuzlukların ortaya çıkmasının ardından başarılarından ötürü clovis, bankacılık klanının yeni başkanı olarak atansa da dooku'nun şantaj ve tehditleriyle birlikte cumhuriyetin faiz oranlarını yükseltemeye zorlanarak scipio'da çatışma çıkmasına sebep oldu. ayrılıkçılar ve cumhuriyet arasındaki çatışma, konfederasyonun geri çekilmesiyle sonuçlandı ve böylece palpatine amacına ulaşmış oldu zira bankaların yönetimi tamamen yüce şansölye ofisinin kontrolü altına alındı.
bu sıralarda tarafsız sistemlerden biri olan bardotta'da dagoyan kültünün azizleri ortadan kaybolmaya başladı. bardotta kraliçesi julia, senato ile bağlantı kurarak eski dostu olan jar jar binks'den yardım talep etti. güce duyarlı türlerden biri olan dagoyanların, zamanında jedi'ları kendi çocuklarını kaçırmakla itham ettiği için anlaşamadığını bilen palpatine bu görevde jedi order'ın da bulunmasına ön ayak oldu. mace windu ve jar jar binks eşliğinde gerçekleşen görev, kraliçenin frangawl kültünün takipçileri tarafından kaçırılması ile zardossa stix'e sıçradı ve burada frangawl kültünün arkasındaki ismin nightsister talzin ana olduğu ortaya çıktı. windu ve jar jar kraliçeyi kurtarırken, talzin ana kaçmayı başardı.
mission to oba diah da aşağı yukarı bu zamanlarda gerçekleşmiştir. ki bu görev gerçek anlamda jedi order'ın safi mal olduğunun resmi kanıtıdır. cehalet bir çok açıdan bağışlanabilir ama ahmaklık felakete sürükleyen yolun temel taşlarından biridir. sifo-dyas'ın ölümü hakkında araştırma yapan anakin skywalker ve kenobi, pykes sendikasını sorgulamak üzere oba diah'a gider ve burada kenobi'nin kamino'da duyduğu tyranus isminin dooku'ya ait olduğunu ve zamanında sifo-dyas ve silman'ın öldürülmesi için darth tyranus'dan emir aldıklarını keşfederler. sith'lerin klon ordusunun yaratımındaki rolü ikiliyi endişeye sürüklese de bu bilginin süregelen savaşta klonlara güveni azaltacağını düşünen yoda tarafından bilgi gizlenir. alooo, fives çipleri buldu hani, klonlar jedi'lara saldırdı bu çipler yüzünden... yoda'nın ipiyle kuyuya inmenin neden ahmaklık olduğunu anlamak zor değil. ne, ne bu şimdi? şaka mı bu? aradaki bağlantıyı üç yaşındaki yeğenim bile kurabilirken 1000 yaşındaki yoda'nın körlüğü pahabiçilmez. neyse efenim, jedi order kimlerin elinde görün işte.
bu süreçte yoda, ölümden sonra da ruhani formda var olabilmek için bir göreve çıkar ve görevin sonucu onu eski sith gezegeni moraband'e, karanlık lordlar vadisine götürür. burada gelecek hakkında belirsiz vizyonlar gören yoda, başka bir skywalker'ın gelecekteki varlığı hakkında bilgi edinir ve darth bane'in hayaleti ile tanışarak sith lordlarının usta-çırak kuralının sebeplerini öğrenir.
jedi master tu anh'ın belirsiz ölümünün ardından skywalker ve kenobi, araştırma yapmak üzere utapau'ya gönderilir ve burada ayrılıkçıların pau-an sagi silah tacileri aracılığı ile kyber kristallerini kullanarak devasa bir yıkım silahı yapmayı amaçladığını keşfeder. eski ve önemli bir jedi artifaktı olan kristal yok edilerek silahın yapımı önlenir. daha sonrasında jedi ustası tu- anh'ın cenazesi gerçekleşir. artık jedi order'da yer almayan eski padwan ahsoka tano ise bu sıralarda; ziro the hutt'un yakalanması için yapılan girişim sonucunda senato krizi sonrası ebeveynlerini kaybetmiş olan ve geçinebilmek için pyke sendikası ile çalışmak zorunda kalan coruscant'lı trace ve rafa martez kardeşlerle tanışır.
bu süreçte açık çember filosu'na bağlı 501.lejyonun generali anakin skywalker, açık çember filosu coruscant'ta konuşlandırıldıktan sonra, cumhuriyetin dış halka bölgeleri üzerindeki etkinliğini arttırmak için yaptığı dış halka kuşatmaları harekâtında yer alır. dış halka kuşatmaları sayesinde cumhuriyet'in kazanımları artmaya başlayınca ayrılıkçılar karşı atak olarak orta halka gezegeni bracca'da istila başlattı. gezegenin hurdacı loncası scrapper guild'in yardımı ile bölgeyi işgal eden ayrılıkçı ordusu ile savaşmak için jedi master jaro tapal ve padawanı cal kestis görevlendirildi. star wars jedi: fallen order'da gördüğümüz üzere order 66'dan sonra tapal öldürülecek ve cal kaçıp bracca'da hurdacı olarak saklanmayı başaracaktı. aklıma gelmişken; senin yapacağın oyunun şarap çanağına tüküreyim electronic arts. neyse, müsterih ol gandalf.
öte yandan kuşatmalar devam ederken, konfederasyon anaxes'i ele geçirdi ve cumhuriyet ile ayrılıkçılar arasında süren battle of anaxes, ayrılıkçı amiral trench'in öldürülmesi ile cumhuriyetin lehine sonuçlandı. anaxes savaşı sürerken yalbec prime'da isyan çıktı ama klon birliklerinin yalbec kraliçesini öldürmesi ile isyan başarılı bir biçimde sonlandırıldı. anaxes savaşı sırasındaki bir diğer önemli olay, lola sayu'da öldürüldüğü düşünülen bir klon askerinin skako minor'da tutulduğunun keşfedilmesiyle birlikte bir kaç birliğin onaylanmamış bir kurtarma operasyonu gerçekleştirmesidir.
bu sırada konfederasyon ise kayıplarını telafi etmek için gözünü mahranee'deki kaynaklara dikmiş durumdadır. konfederasyonun işgalinden sonra jedi master (gbz: chubor)'un öncülüğünde bir birlik bölgeye intikal etse de dooku'nun komutasındaki birlikler mahranee'de soykırım uyguluyarak jedi birliklerinin suçlanmasına sebep olur. bu soykırımdan sonra senato dooku'ya suikast planı yapılmasını onaylar.
bu sıralarda zimmetine para geçirdiği için rang klanı tarafından başına ödül konan kaçak volpai moregi, ventress'in yeni hedefi haline gelmiş durumdaydı. coruscant'ta ise jedi yüksek konseyi, kont dooku'ya suikast düzenlemek için gizli bir görev yürüterek usta quinlan vos'u görevlendirdi. üstad yoda, dooku'nun eski çırağı ventress'i, vos için önemli bir müttefik olarak gördü ve vos, ventress'i safına çekebilmek için ödül avcısı kılığında, moregi'yi yakalamaya çalışan ventress'e yardım ederek güvenini kazandı.
beraber çalışmaya başlayan ventress ve vos, para karşılığında; black sun'a katılmaya reddettikten sonra ailesi mustafar'a kaçırılan ve şantaj unsuru olarak kullanılan pyke sendikası başkanı marg krim'in ailesini kurtarmak için bir görev üstlendi. her ne kadar görev başarıyla gerçekleşse de, black sun, pyke sendikasına saldırı başlattı fakat ventress ve vos yardım edemeden kaçmak zorunda kaldı. bu olay karşısındaki üzüntüsünden sonra kimliğini gizleyemeyen quinlan vos, ventress'e kimliğini ifşaladı. dooku'yu öldürme fikrine sıcak bakan ventress, vos'un görevine yardım etmeyi kabul etse de dooku'yu öldürmenin anahtarının karanlık sanatlar olduğunu düşünüyordu. birlikte, vos'un karanlık sanatın sırlarını öğrenmesi ve eğitim görmesi için dathomir'e giden ve burada aynı zamanda romantik bir ilişki geliştiren ikili, kısa bir eğitimden sonra; dooku'nun raxus secundus'da, raxian humanitarian ödülünü almak için bir konferensa katılacağını öğrenerek yola çıktı. suikast görevi başarısızlıkla sonuçlandı ve ventress kaçmayı başarsa da quinlan vos yakalanarak dooku tarafından işkence ve manipülasyona maruz kaldı.
bu süreçte işler sidious'un tam istediği biçimde şekilleniyordu. stygeon prime'daki konfederasyon hapishanesi (gbk: spire)'da tutulan maul, sorgulama sırasında kandırılarak sith'lerin gölge birliğinin peşinde olduğuna inandırıldı. bu sıralarda mandalore'un kukla yöneticisi almec ise spire'daki maul'u kurtarmak için operasyon ekibi kurmuş durumdaydı. her şeyin sidious'un istediği gibi gittiğini farkedemeyen maul, mandalore komandosu rook kast ve gar saxon tarafından kurtarıldı ve spire'dan büyük kaçış gerçekleşti. sidious'un planının bir parçası olarak, maul, talzin ana'yı bulabilmek amacıyla zanbar'daki shadow collective kampına kadar ayrılıkçılar tarafından izlendi. zanbar'a kadar yapılan takip sonucunda general grievous liderliğindeki ayrılıkçı birliği, shadow collective'in zanbar'daki kampında savaşmaya başladı fakat gölge birliği yenilerek ord mantell'e çekilmek zorunda bırakıldı. battle of zanbar'daki yenilginin hemen ardından ayrılıkçıların yeniden saldıracağını öngören gölge birliği tuzak kurarak ord mantell'e gelen dooku ve grievous'u yakalamayı başardı. darth maul: son of dothamir serisini okumayan varsa eğer şiddetle önerilir. üstün körü anlatıyorum entry uzamasın diye ama seri sahiden efsanedir.
bu sırada dooku'nun peşinde olan cumhuriyet ve jedi order, gölge birliğinin elindeki tutsakları almak için vizsla keep 09'a saldırı düzenledi ancak tutsakları ve maul'u ele geçiremedikleri gibi savaşta jedi master tiplaar da kaybedildi. maul kaçışının ardından dooku ile birlikte dothamir'e ulaşmayı başardı ve bedensel formunu geri kazanmak için dooku'yu kullanmak isteyen talzin ana'ya, sith lordunu teslim etti. dothamir'e yalnızca maul ve dooku gelmemişti. sidious'un dothamir'e gelmesiyle birlikte battle of dothamir ii başladı ve savaşın sonucunda talzin ana, maul'un kaçabilmesi için kendisini feda ederek sidious tarafından göğsünden bıçaklanıp öldürüldü. burada orijinal galaktik zaman çizelgesine eklenmiş bir bilgi var. kaçmayı başaran maul'un five crimes'dan (gbzk: dryden vos)'un kızıl şafak birliğini, gölge birliği'nin saflarına eklediğine dair bu bilgi bana çelişkili geldi. yanlış hatırlıyor olabilirim ama kızıl şafak, mandalore iç savaşında da yer almıştı. gerçi ben de yanlış hatırlıyor olabilirim ama doğrusuna bilen bir portakal falan atsın lütfen. gerçi muhtemelen bu dönemde crimson dawn üzerinde maul'un daha efektif bir rol üstlenmesinden kaynaklı da böyle bir not düşmüş olabilirler.
diğer yandan asajj ventress ise dooku tarafından serenno kalesinde tutulan quinlan vos'u kurtarabilmek için boba fett'in kryat's claw ödül avcısı birliğini tutar. dooku'nun; vos'un padawanı olduğu jedi master tholme'yi, ventress'in öldürdüğünü açıklamasıyla birlikte aklı karışan ve dark side'a düşen quinlan vos, ventress'le gitmek yerine onunla savaşır ama kimsenin bilmediği şey; vos'un asıl amacının dooku'nun çırağı olarak bilinmeyen sith lordu sidious'un kimliğini ortaya çıkarmayı amaçladığıdır. vos'un dark side'a geçtiğini jedi order'a haber veren ventress, yoda ve kenobi'nin kefil olmasıyla birlikte,artık amiral enigma olarak anılan vos'u kurtarmak için bir görev üstlenir. quinlan vos'u, bir hücrede bulan kenobi ve ventress onu kurtarmayı başarır ancak vos'un tutuklu olması sadece bir planın sonucudur zira çoktan dooku'nun çırağı olmuş durumdadır. sözde kurtarılmadan sonra; kenobi, skywalker ve akar deshu ile birlikte gıda ve tıbbi malzemeleri alabilmek için ayrılıkçı tedarik depolama üssü'ne göreve gönderilen vos, cumhuriyet birlikleri malzemeleri ele geçiremesin diye gizlice üssü patlatır.
bu sıralarda ayrılıkçılara ait olan vanqor dinleme karakoluna saldırı düzenleme hazırlığında olan cumhuriyet'in planları, vos'un kont dooku'ya bilgi sızdırması sonucunda başarısız olur ve cumhuriyet gelmeden hemen önce karakol tahliye edilir. akar deshu'nun depolama üssünde bulduğu cumhuriyete ait bomba kalıntıları ve bu görevde sızan istihbarat sonucunda, jedi order, vos'un hain olduğundan şüphe duymaya başlar. hain olmadığını kanıtlaması için ventress'in yardımı ile dooku'yu öldürmeye gönderilen vos, kenobi ve anakin'in onu takip ettiğinden habersiz bir biçimde dooku ile savaşarak onu silahsız bıraktı ama dooku'yu öldürmek yerine onu darth sidious'a götürmesini talep etti. anakin ve kenobi, vos'un karanlık tarafa düştüğüne dair bunun yeterli bir kanıt olduğunu düşünerek dooku ve vos'a saldırdı ve ikiliyi yakalamayı başardı. akar deshu ve kav bayons eşliğinde coruscant'a götürülmeye hazırlanan dooku ve vos, vos'un bayons ile deshu'yu öldürerek kurtulmasının ardından çaresiz ve aşık bir durumda olan ventress'in yardımı ile christophsis'e kaçmayı başardı. burada vos, darth sidious'u görmek için çabalasa da yalnızca pelerinle yüzü örtülmüş adamın hologramını görebildi. bu sırada ventress, vos'u aydınlık tarafa yeniden geçebilmesi için uyardı ancak dooku'nun ventress'i öldürmesinin ardından öfkeye kapılan vos, dooku'yu öldürmeye çalıştı. yine de karanlığa yenilmeyen vos, dooku'yu öldürmekten vazgeçti.
vos'un tutuklanması ve ventress'in cesedenin coruscant'a getirilmesinin ardından; vos'un amacının sith lordlarının kimliğini öğrenerek öldürmek olduğunu anlayan jedi konseyi, kenobi'nin de kefil olmasıyla birlikte vos'u affederek yeniden düzene kabul etmeyi seçti. daha sonrasında obi-wan kenobi ve quinlan vos, asajj ventress'in cesedini dathomir'deki nightsister inine getirerek, buradaki sulara teslim etti.
bu sıralarda konfederasyonun kage savaşçısı üyelerinden biri olan albay coburn sear'ın erkek kardeşi rackham sear, darth sidious'un emri ile coruscant'daki jedi tapınağını patlatmak için cad bane'den tapınağın planlarını aldı. jedi order'ın özgürlük düşmanı bir yapılanma olduğunu savunan ve onların yenilmez olarak görülen itibarını zedelemek isteyen sear, grievous ve kleeve'in yardımı ile jedi tapınağını bombalama girişiminde bulundu ancak jedi master depa billaba ve henüz padawan olmamış bir jedi initiate olan caleb dume tarafından engellenerek çatıdan atlayıp öldü. patlamanın hemen ardından depa billaba ve yeni padawanı dume'un birliği; kardoa'da, coburn sear tarafından yönetilen ayrılıkçı güçler ile savaşarak kardoa'nın hakimiyetinin yeniden cumhuriyet'e geçmesini sağladı fakat albay coburn sear kaçmayı başardı. kardoa zaferinin hemen ardından billaba ve dume, mygeeto'da bulunan grievous liderliğindeki konfederasyon ordusu ile savaşmak için gezegene saldırı düzenledi. üçüncü mygeeto savaşı da böylece başlamış oldu. cumhuriyet savaşı kazansa bile grievous, bir ışın kılıcı düellosunda billaba'yı yaralayarak kaçmayı başardı.
bu sıralarda ahsoka tano, martez kız kardeşlerin ve bo-katan kryze'ın ön ayak olmasıyla mandalore'u maul'un ve onun kuklası almec'in elinden almak için yardım etmeyi kabul etti. mandalore'u kuşatmak için cumhuriyet'ten yardım isteyen tano ve kryze; coruscant savaşından ötürü skywalker ve kenobi'nin yardımını alamasa da klon komutanı rex ve klon birliği tarafından yardım almayı başardı. şimdi, coruscant savaşı ve order 66'ya kadar gelen süreç ile mandalore kuşatması eş zamanlı gerçekleşen olaylar bu yüzden bu dakikadan sonra anlattığım her şey mandalore kuşatması ile eş zamanlı olarak gerçekleşecek. star wars the clone wars dizisinin 7. sezonunun son dört bölümü tamamen buna ayrılmış durumda. izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim zira son sahnede darth vader da görünüyor.
az önce söylediğim gibi coruscant savaşı gerçeklişir ve general grievous liderliğindeki ayrılıkçı droid ordusu galaktik şehir'e saldırarak şansölye palpatine'i kaçırır. tahmini olarak jedi knight roron corobb bu süreçte grievous tarafından öldürülmüştür. geliyoruz revenge of the sith'in başlangıcına. buraya kadar en az 25.000 kelime yazmışımdır ama henüz 3. filmdeyiz. o yüzden iki üç film izleyerek star wars evreni çok rörörörö demeyin diyorum işte. yani yine diyebilirsiniz tabii ama dalga geçiyoruz haberiniz olsun. neyse, devam edelim.
bu sırada yerbana savaşından yeni çıkmış olan obi-wan kenobi ve anakin skywalker şansölye'yi kurtarmak için dış halka kuşatmaları'ndaki görevlerinden azledilerek coruscant'a geri çağrılır ve dooku'nun elindeki palpatine'i kurtarmak için operasyon başlatır. skywalker ve kont dooku arasında yapılan düellodan sonra şansölye palpatine'in emriyle anakin skywalker dooku'nun kafasını keserek onu öldürür ki bu jedi code'a tamamen aykırıdır zira dooku silahsız kalmış durumdadır. burada aslında çizelgeye kendi görüşlerimi salça etmek istemiyorum ama anakin skywalker'ın özünde dooku'yu tek başına nasıl yenebildiği çok tartışmalı. özellikle forumlarda vs. 'anakin, dooku'yu nasıl yenebiliyor lucas the şirazesiz' temalı tartışmalar çok modaydı bir dönem. bunun açıklaması aslında dikkatli izleyiciler için oldukça basittir zira sidious güç'ü manipüle ederek dooku'yu sınırlandırmıştır. eh, hem bir piyon olan ve oldukça tehlikeli hale gelen dooku'yu sorgulanamadan ortadan kaldırmak hem de yıllarca alttan alta işlediği anakin'i çırağı yapabilmek için dark side'a biraz daha yaklaştırmak için benzersiz bir fırsat. gerçek şu ki sidious çıraklarını daima harcar, o bane'in ikili kuralına hiç sadık olmadı. o, her sith gibi tek başına sonsuza kadar yönetmek istiyordu.
jedi order atı alan üsküdarı geçtikten sonra şansölyeden işkillenemeye başlasa da senatörlerin çoğu meseleye çoktan uyanmış ve klon savaşları sırasında şansölye'nin artan yetkileriyle yakından ilgilenen senatörler, bail organa ve amidala'nın cantham house'da ev sahipliği yaptığı 2.000 delegasyonu'na katılmış durumdaydı. yüce şansölyenin acil durum yetkilerinden feragat etmesi talebiyle hazırlanmış olan dilekçe 2.000 senatör tarafından imzalanıyor.
dış halka kuşatmaları'nın en uzun süreli savaşlarından biri olan saleucami kuşatması 'nın sona ermesiyle birlikte jedi master quinlan vos, birliklerini klon savaşları'nın en yoğun kuşatmalarından biri olan boz pity'ye taşırken, öte yandan jedi yüksek konseyi üyesi stass allie, saleucami'yi güvence altına almak için liderliğindeki 91. mobil keşif kolordusu ile birlikte bölgeye gidiyor. bu sıralarda battle of kashyyyk dolayısıyla master yoda ve luminara unduli, kashyyyk kralı grakchawwaa ile birlikte savaşmak için kendi birliklerini gezegene yönlendiriyor. aayla secura felucia'da, master plo koon ise cato neimodia'da kendi klon birliği ile savaş yürütüyor. billaba ve caleb dume ise kaller'i yeniden cumhuriyet saflarına katmayı başarmış durumda. bu detayları verme sebebim; bu jedi ustalarının order 66'ya bu görevler sırasında yakalanmış olmaları zira aralarından yalnızca yoda, vos ve dume'un sağ kurtulmayı başardığını biliyoruz.
öte yandan alınan istahbarat sonucunda grievous'u öldürmek üzerine utapau'ya giden kenobi, darth sidious'un emri ile mustafar'daki klegger corp'a gönderilen konfederasyon yönetim kurulunu yakalayamasa da general grievous'u öldürmeyi başarıyor. tam da bu sıralarda maul ile düello yapan ahsoka tano, maul'un görülerinde sidious'un anakin'i çırak yapma amacını gördüğünü iddia etmesiyle ona inanmayarak maul ile bir düelloya tutuşuyor ve bunun sonucunda rex ile birlikte maul'u yakalayarak gemiye bindirmeyi başarıyor.
bu sıralarda; hamile olan eşi senatör amidala'nın ölümü ile ilgili kabuslar gören ve palpatine'in darth plaugeis'in yaşam ve ölümü manipüle edebilmesi hakkında anlattığı hikayenin etkisi altında olan anakin skywalker, palpatine'in darth sidious olduğunu keşfeder ve bu durumu mace windu'ya bildirir. jedi master kit fisto, saesee tiin ve agen kolar ile birlikte şansölyenin ofisine giden windu; diğer jedi'ların palpatine tarafından öldürülmesinden sonra birebir bir mücadelede darth sidious'u silahsızlandırmayı başarır ancak ofise gelen anakin skywalker, palpatine'in manipülasyonlarından etkilenerek mace windu'nun palpatine tarafından öldürülmesine önayak olur. windu'nun ölümünün ardından anakin skywalker, darth sidious'un önünde diz çökerek darth vader ismini alır ve younglingler dahil olmak üzere tüm jedi'ları öldürmek üzere klon birlikleri ile beraber coruscant'daki jedi tapınağına gider.
tam da bu sırada palpatine tüm klon birlik komutanları ile irtibat kurarak order 66'yı uygulamaları talimatını verir ve büyük jedi tasfiyesi başlamış olur. o sıralarda jedi temple'a bağlı 1.000'den fazla jedi olduğu düşünülmekte. order 66 sonrası 100'e kadar düşüyor bu sayı. bu 100 jedi'ın küçük bir bölümü saklanarak yaşamak zorunda kalıyor, bazıları ise imparatorluk kurulduktan sonra görevlendirilen infazcılar tarafından infaz ediliyor ama bunlar sonraki meseleler elbette. order 66 için prequel'in 3. filminin o etkileyici sahnesini ekleyeyim.
order 66 sırasında maul'u tutuklayarak çoktan gemiye binmiş olan ahsoka tano ve klon komutanı rex -ki kendisi order 66'ya karşı gelmeyi başarabilmiş ve çipi çıkarılana kadar kendini biraz da olsa zaptedebilmiş klon askerlerinden biridir-mandalore'da ahsoka'yı öldürmeye çalışan klon birliklerini atlatır ve maul'u serbest bırakır. daha sonra enkaza ahsoka'nın ışın kılıcı ile rex'in kaskını bırakırlar ve ikili yollarını ayırır. rex, seelos'taki order 66'ya karşı gelmiş olan diğer klonlardan wolffe ve gregor'a katılır. gerçi bu meşhur düellodan sonra gerçekleşecek. öte yandan bu sıralarda exegol'da bir laboratuvar'da darth sidious tarafından bir klon olarak yaratılmış olan snoke'un varlığını öğreniyoruz zira kendisi cumhuriyet'in düşüşünü hatırladığını iddia etmekte.
ysö 19–yss 5 arasında süregelen imparatorluk dönemine gelmiş oluyoruz böylece ama ondan önce elbette henüz resmiyette bitmemiş görünen klon savaşlarının nasıl sonlandığına bir bakalım. ysö 19'un sonlarına geldiğimizde droid ordusunun yapımında önemli bir rol üstlenen ayrılıkçı yanlısı arşidük poggle, stardust projesini sabote edecek bir isyan başlatarak geonosis'ten kaçmayı başardı. bu sıralarda erso ailesi için travmatik olan lokori savaşı'da başlamıştı. cumhuriyet ise tam da bu süreçte hem de büyük alkışlar eşliğinde kendisini galaktik imparator ilan eden ve imparatorluk senatosu'nun yetkilerini kısıtlayan yüce şansölye palpatine tarafından yıkıldı ve yerine görünürde galaktik imparatorluk temelde ise sith imparatorluğu kuruldu.
"so this is how liberty dies… with thunderous applause"
bu sırada palpatine tarafından mustafar'da gizlenen ayrılıkçıları öldürmesi ve istasyondaki tüm droid ordusunu devre dışı bırakacak olan modülü kullanması amacıyla mustafar'a gönderilen anakin skywalker -ki kendisine artık darth vader diyeceğim- ayrılıkçı liderleri ortadan kaldırır ve droid ordularını tamamen kapatır. karanlık zamanlar olarak adlandırılan ve tam tamına 19 yıl sürecek olan dönem de böylece başlamış olur. ağzına tükürdüğümün senatörleri order 66'dan önce gelen ve şansölyeyi derdest edebilecek onlarca emrin varlığını hatırlasa böyle olmayacaktı. olan oldu artık, yapacak bir şey yok.
diğer taraftan, younglingler dahil tapınaktaki jedi'ları anakin ve onun komutasındaki klon ordusunun öldürdüğünü öğrenen obi-wan kenobi, amidala'dan, anakin'in yerini öğrenmeye çalışsa da başarılı olamadı ve böylece amidala'nın mustafar'a giden gemisine gizlenerek anakin'i bulmayı amaçladı. burada, attack of the clones ve revenge of the sith filminde alttan alta işlenen hoş bir detay var. attack of the clones filminde anakin'in yalnızca acı karşısında ne kadar gaddarlaşabileceğini değil aynı zamanda politik fikirlerini de görmüştük. göller ülkesinde amidala ile yaptığı konuşmada eğer yeterince kendi fikirlerine uyuyorsa, barış için diktatörlüğün şart olduğunu düşündüğünü dile getirmişti. revenge of the sith'in meşhur düello sahnesinden önce de anakin'in palpatine'e aslında saygı duymadığı ve tek amacının padme ile birlikte imparatorluğu, 'onun imparatorluğunu' yönetmek olduğunu öğreniyoruz.
sonrasında obi-wan'ın, amidala'nın gemisinden çıktığını gören anakin kriz geçirerek amidala'yı boğmaya kalkıyor ve obi-wan ile anakin arasındaki meşhur düello sahnesi gerçekleşiyor. bu sırada yoda ise galaktik senato'da palpatine ile düelloya tutuşmuş durumda. burada biraz duraksayalım ve chosen one olarak adlandırılan anakin skywalker'ın neden kenobi tarafından jülyen doğrandığına odaklanalım.
öncelikle obi-wan ne olursa olsun anakin'in ustasıydı yani anakin'in savaş stilini ondan daha iyi bilen hiçkimse olamazdı fakat bu durum yine de bir avantaj değildi zira anakin de onun tekniğini biliyordu. yine de teknikler ve onu uygulayan isimler oldukça önemlidir hele ki bir jedi düellosunda. obi-wan kenobi'nin tekniğine baktığımızda -özellikle the phantom menace filminde- orta seviye bir hawk-bat yolunu tercih ettiğini görüyoruz ki ustası jinn'in form iv'ün usta isimlerinden biri olduğu zaten canonda belirtiliyor. form iv, hawk-bat yolu ya da ataru; ne dersek diyelim muazzam bir düello potansiyeli barındıran saldırgan bir kılıç stili. tam da bundan ötürü çoklu rakiplere karşı veya sakin kalmadan, düşüncesizce kullanılamaz. obi-wan bu teknikte neredeyse usta sayılırken üstelik tam da sakinliğini sağlayabilen bir bilgeliğe sahip. yine de onun kılıç stilini bu kadar eşsiz yapan şey ikinci bir kılıç stilini tamamen öğrenmek yerine başka bir kılıç stili olan form iii-soresu'yu kendi stiline yedirebilmesi. sürekli teknik değiştirmek yerine kendi stilindeki eksik yanları -savunma gibi- soresu'nun pasif saldırı aktif savunma hareketleri ile girift halde kullanarak tamamlıyor bu da oldukça güçlü bir saldırı-savunma avantajı sağlıyor. elbette kont dooku'ya karşı kaybetmesi çok olağan zira dooku makashi gibi zor ve unutulmuş bir teknikte hatrı sayılır bir üne sahiptir ve bu da onu istisnai bir rakip yapar. anakin ise form iii'ün saldırı yapmak için sabır ve zaman isteyen doğasını ortadan kaldıran disiplinlerden birini benimsemiş durumdaydı; form v -djem so varyantı. yine gerçek bir düello aracı olan bir stil görüyoruz ama soresu ve ataru'ya nazaran uzun düellolardan kaçınan bir teknik.
düello dikkatli izlenirse tam da seçilen disiplin farkından ötürü obi-wan'ın başta daha pasif kaldığını görebiliriz. anakin duraksamadan tam da stiline uygun biçimde hızlı reaksiyon göstererek üst üste darbeler savuruyor ve obi-wan savunmadan çıkamadan yeni bir saldırıyı göğüslemek zorunda kalıyor. işin püf noktası tamamen burada, obi-wan nerede saldırması gerektiğinin ve nerede durması gerektiğinin bilincinde. üstelik anakin öldürmek için saldırırken obi-wan yakalamak için saldırıyor.
gelelim bir diğer noktaya; anakin kesinlikle obi-wan'ı seviyordu ama bu nefretle karışık bir sevgiydi zira onu daima kıskandı ve daha güçlü olduğunu kanıtlama arzusu içine girdi. ilginç bir biçimde kılıç ustasını öldürerek yetkinliğini ispatlama fenomeni tamamen sith'lere özgü değildir jedi padawanlarında da sık görülür fakat jedi'lar öldürmek değil daha çok daha bilge ve güçlü olduğunu ispatlamak ister. ne tam bir jedi ne de tam bir sith olabilen anakin ise obi-wan'ı kesinlikle kıskanıyordu ve 'seçilmiş kişi' olarak daha iyi bir pozisyonu hak ettiğini düşünüyordu. şimdi tüm bu detayları birleştirdiğimizde ortaya çıkan gerçek neden obi-wan'ın anakin'i yenebildiğini bence yeterince kanıtlıyor.
hırs, öfke ve kıskançlık ile hareket eden anakin, kendine o kadar fazla güvendi ki ustası obi-wan'ın, dath maul'u öldürdüğü biçimde onu öldürebileceğini düşündü. anakin'in son atlayışına bakarsanız, obi wan'ın maul'u öldürmesiyle aynı biçimde olduğunu görebilirsiniz fakat obi-wan, maul değildi. maul, ilk kez bir jedi ustası öldürmenin kibri ile hareket ediyordu ve obi-wan onu kesmek için sıçradığında şaşkınlığa uğrayıp gardını düşürmüştü. obi-wan ise anakin'in yapacağı hamle karşısında ne kibir ne de şaşkınlık duydu ve kendi kılıç disiplininin getirisiyle uygun pozisyonu yakaladığı an soresu'dan ataru'ya geçip anakin'in kollarını ve bacaklarını kesmeyi başardı.
bir diğer unsur da obi-wan'ın neden anakin'i öldürmek yerine o halde bıraktığıdır ki bu oldukça açık. öncelikle jedi code silahsız bir rakibin öldürülmesine karşıdır ve obi-wan muhtemelen ne olursa olsun anakin'i bizzat öldürebilecek kadar mental güce sahip değildi. üstelik filmde belli olmasa da kitapta obi-wan'ın, palpatine'in mekiğini fark ettiğini biliyoruz. ayrıca amidala'yı da kurtarması gerekiyordu o yüzden yapabileceği en adil şeyi yapmaya çalıştı. daha sonra baygın durumdaki padme'nin yanına giden obi-wan, c-3po ile birlikte onu gemiye taşıyarak oradan uzaklaştı ve bail organa'nın uzay gemisine götürdü.
anakin ve padme'nin ikiz bebekleri luke ve leia, polis massa'da dünyaya geldi ancak amidala, doğumdan sonra, sevgilisinin karanlık tarafa düşmesinden sonra yaşama isteğini kaybederek kalp kırıklığı nedeniyle öldü. ölmeden önce obi-wan'a anakin'in içinde bir yerde iyilik olduğuna inandığını söyledi. gelecek olan tehlikeyi öngören yoda ve obi-wan ikizlerin bir arada olmasının tehlikeli olduğunu düşünerek onları sith'lerden uzaklaştırmak için ayırdı. obi-wan kenobi, luke'u anakin'in üvey kardeşi owen lars ve karısı ile tatooine'de bırakırken bail organa, leia'yı alderaanian kraliyet evine kabul etti ve böylece galaksinin kaderi yeniden çizilmiş oldu. naboo'da padmé amidala'nın cenazesi düzenlenirken; obi-wan kenobi, luke skywalker'a göz kulak olabilmek için tatooine'e; yoda, ise güç ile bağlantı kurmak için inzivaya çekilerek dagobah'a sürgüne gitti. star wars: rebels'in ana karakterlerinden biri olan ezra bridger ise bu süreçte lothal'da mira ve ephraim bridger'ın çocuğu olarak tarih sahnesine adım attı.
bu sıralarda az önce belirttiğim gibi ahsoka tano ve rex yollarını ayırdı ve rex, daha önceden klon savaşlarının başında ordudan ayrılmış olan cut lawquane ile saleucami'de buluştu ve ona order 66'ya sebep olan inhibitör çiplerinden bahsetti. bu sıralarda ahsoka tano; geri dönmemeye yemin ederek, yeni bir başlangıç yapmak için dış halka'daki thabeska'ya giderek orada fardi ailesi için tamircilik yapmaya başladı. obi-wan'ın coruscant tapınağından gönderdiği şifreli mesaj pek çok jedi'ın hayatını kurtarsa da av henüz yeni başlıyordu.
klon ordularının generalliğini üstlenen jedi order'ın kamino'da yer alan klon ordusu tesislerini denetlemesi için görevlendirdiği jedi master shaak ti'nin darth vader tarafından coruscant tapınağında öldürülmesiyle, artık imparatorluk adını almış olan yeni düzen adına klon kullanmanın uygulanabilirliğini denetlemek için vali tarkin tipoca şehrine gönderildi. disney'in adam akıllı yaptığı nadir işlerden biri olan star wars: the bad batch'den devam edelim. açılış bölümünde clone force 99'un kaptanı hunter'ın padawan caleb'ın kaçmasına izin verdiğini görmüştük. tarkin'in clone force 99'un sadakatini test etmek amacı ile, onderon'daki bir isyanı sona erdirmek için göndermesinden sonra isyancıların eski müttefiklerden biri olan saw gerrera liderliğinde çoğunlukla çocuklardan oluşan ve imparatorluğa karşı özgürlük talep eden mülteciler olduğunu gören cf 99 isyancıları infaz etmekten vazgeçerek imparatorluk görevlerini terk eder fakat nala se'nin asistanı olan dişi klon omega'yı kurtarmak için kamino'ya geri dönmek zorunda kalırlar. clone force 99, kamino'ya geri döndüğünde yakalanır fakat imparatorluğa bağlı kalmayı seçen keskin nişancı crosshair dışındaki herkes omega'yı kurtarıp kaçmayı başarır. daha sonrasında eski bir dost olan cut lawquane ve ailesi ile buluşmak için selucamie'ye giden ekip burada lawquane'in ailesinin imparatorluktan kaçmasına yardım eder ancak imparatorluk sisteminin artık insanları fişleyen zincir kodlar kullanmaya başladığını fark eder.
bu sıralarda koramiral rampart, klonlardan hazetmeyen vali tarkin'e daha sadık bir ordu kurma amacını dile getirerek klon askerler tarafından yetiştirilecek gerçek insanların orduya alınması fikrinden bahseder. rampart'ın project war-mantle önerisi doğrultusunda crosshair tarafından yönetilen ve tamamen insanlardan oluşan elit squad bad batch timinin tamamlamayı reddettiği görevi yerine getirmek üzere onderon'a gönderilir ve buradaki tüm sivilleri katlederek görevi tamamlar. bu görevin başarısı tarkin için tatmin edici olsa gerek; clone trooper'ların sonunu getirecek olan storm trooper'ların doğuşunun ilk adımı burada atılır.
bu süreçte, kamino başbakanı lama su; imparatorluğun kamino'luları gözden çıkarmasından korkarak bad batch üyeleri gibi genetik açıdan güçlendirilmiş yeni bir klon ordusu yaratma amacıyla diğer clone trooperların aksine genetiği ile oynanmamış olan omega'nın peşine düşer ve omega'nın izini sürmek için ödül avcısı fennec shand'ı tutar. pantora gezegeninde shand'ı atlatan ekip gezegenden kaçarak echo'nun önerisi ile ord mantell'e gider ve orada eski bir jedi muhbiri olan cid'den peşlerindeki avcıyı ve onu kiralayını öğrenmek için yardım ister. bilginin karşılığında cid için köle tacirleri tarafından yakalanmış olan, jabba the hutt'ın evcil hayvanı muchi'yi kurtaran ekip burada barınak, koruma ve yardım karşılığında cid için çalışmaya karar verir. aslında zaten bir sezon olan dizinin her bölümünü burada anlatmak istemiyorum ama imparatorluk dönemindeki galaksinin durumu hakkında iyi bir fikir sağlıyor.
bad batch bilinmeyen bir müşteri için bir kontrol droid'i çalmak için gittikleri görevde martez kardeşler ile karşılaşıyor ve bu karşılaşmadan sonra rex onlara ulaşarak kontol çiplerinin tehlikelerinden bahsediyor. rex ile birlikte kontrol çiplerini çıkarmak için bracca'daki bir hurdalığa giden ekip buradaki eski jedi uzay gemisinde çiplerinden kurtuluyor fakat crosshair liderliğindeki elit squad tarafından pusuya düşürülüyor. zor bir kaçışın ardından gemiye ulaşsalar da başbakan lama su tarafından kiralanan cad bane; omega'yı kaçırarak başbakanın bu iş için görevlendirdiği taun we' ye teslim etmek için eski bir kamino tesisi olan bora vio klonlama tesisine götürüyor. ancak omega ile kişisel bağı oldukça kuvvetli olan doktor nala se, ödül avcısı fennec shand'ı, omega'yı kurtarması için kiralıyor ve sonunda bad batch omega'yı yeniden yanlarına alıyor.
imparatorluk döneminde ayrılıkçılara ne olduğunu da raxus secundus'tan öğreniyoruz zira bölgenin senatörü avi singh, tutuklanma ve ölüm baskısı ile halkı imparatorluğa teslim olmaya zorlanıyor ve bunu yapmayı reddedince de tutuklanarak hapse atılıyor. imparatorluk işgali altındaki gezegene gelen bad batch, senatörü kurtarmayı başarıyor. öte yandan imparatorluk işgali altında olan başka bir gezegen ryloth'ta amiral rampart , özgürlük savaşçısı cham syndulla'yı senatör orn free taa'ya suikast girişiminde bulunmakla suçlayarak; cham'ın kızı hera'yı yakalamak için bir birlik gönderiyor. yüzbaşı howzer'ın fedakarlığı ile birlikte syndulla ailesi kurtarılsa da howzer ve birliği vatana ihanetten tutuklanarak infaz ediliyor.
bu görev sonrasında bad batch ile yeniden iletişime geçen rex, cumhuriyete sadık klonlardan biri olan gregor'u daro'daki bir imparatorluk tesisinden kurtarmak için ekipten yardım istiyor. burada yeni klon olmayan askerler için eğitim birliği olduğunu keşfeden ekip gregor'u kurtarmayı başarsa da ekibin lideri hunter yakalanarak crosshair eşliğinde kamino'ya gönderiliyor. kamino'da ise işler tamamen karışmış durumda zira storm trooper'ların sadakatine ve başarısına itimat gösteren imparatorluk, kaminolularla olan tüm sözleşmelerini iptal ederek kalan klon güçlerini kamino'dan ayrılmaya zorluyor ve tüm tipaco şehrini bombalama planları yapan tarkin ise; nala se dahil olmak üzere işe yarar tüm personelleri tahliye etme emri veriyor. bu sırada hunter'ı kurtarmak isteyen bad batch, kamino'ya iniş yaparak kurtarma operasyonu düzenliyor ve başarılı oluyor. öte yandan tarkin'in emri ile tipaco şehri bombalanıp sular altında kalınca; yine bir arada olan ekip beraber kaçmayı başarıyor ancak crosshair takıma geri dönmeyi reddederek imparatorluğa sağdık kalıyor. bad news crosshair, imparatorluk çok da uzak olmayan bir gelecekte zemine çakılacak. bad batch'in yeni sezonundan sonra burayı güncellerim.
ysö 19'un yavaş yavaş sonlarına geldiğimizde her şey dart sidious'un istekleri doğrultusunda ilerliyordu. kendini güvenceye alan sidious, işbirliğine zorlanan doktor nala se'nin bilgileri doğrultusunda da ölümsüzlük arayışına devam ediyor ve güç'ün karanlık tarafı ve klonlama ile yapabileceklerinin sınırlarını keşfediyordu. bir yandan coruscant'da 'darbe' girişiminde bulunan 'hain' jedi'ların ortadan kaldırılmasının şerefine kutlamalar başlamış, yoda'nın ışın kılıcı da dahil olmak üzere bulunan tüm ışın kılıçları meydanda yakılmıştı. bu kutlamada darth vader, sidious'tan; kendi sith ışın kılıcını yapmak için malup ettiği bir jedi'ın ışın kılıcından kyber kristali almak için emir aldı. vader brighthome istasyonu'na saldırı düzenledikten sonra ana bilgisayardan jedi'ların güç ile yoğunlaşmak için tapınaktaki aktivitelerden kendini uzaklaştırdığı barash yemini vermiş bir jedi ustası olan kirak infil'a'nın yerini öğrenerek; orta halka bölgelerindeki aylardan biri olan al'doleem'e gitti. al'doleem'de kirak ile savaşan vader, am'baalar şehrinin sele gömülmesini engelleyen kolonlardan birini yıkarak kirak'ın halkı kurtarma çabasından yararlandı ve onu öldürüp ışın kılıcını ele geçirdi. daha sonra mustafar'a giden genç sith, kyber kristalini dönüştürerek yeni sith ışın kılıcını elde etmeyi başardı. bu sıralarda dehşet içerisinde olan padawan caleb dume, coruscant tapınağına ulaşmaya çalışsa da sistemin hemen dışında galaktik imparatorluğuna ait yıldız gemileri tarafından pusuya düşürüldü.
bu sıralarda jedi hazinelerinin -buna güç'e duyarlı çocuklar da dahildir- peşinde olan palpatine'den emir alan vader; coruscant'daki jedi tapınağının arşiv görevlisi ve baş kütüphanecisi olan jocasta nu'yu yakalamak için emir aldı. bu görevde palpatine tarafından kalan jedi order üyelerini yok etmek için özel olarak yetiştirilen infazcıların lideri olan the grand ınquisitor'ı da doğru düzgün görmüş oluyoruz aynı zamanda. öte yandan galaksinin bir diğer ucunda imparatorluğun yükselişinden çok kısa bir süre sonra, iç halka'da yer alan ve imalat için uygun madenlere ve işçi nüfusuna sahip riosa, death star gibi imparatorluk askeri projeleri için ekipman ve kaynak üretmek için ilhak edildi ve gezegenin bütün nüfusu köleleştirildi. bu arada, gezegeni terk etmeyi reddeden imparatorluk askerleri karşısında ryloth isyanı da patlak vermiş durumdaydı.
ysö 18'lerin başına geldiğimizde; cumhuriyet'in yönetimi sırasında tıpkı san tekka klanı gibi keşifler yaparak cumhuriyet harita projesi içerisinde önemli bir yer edinmiş ve daha sonra nihil ile yaptıkları işbirliği neticesinde gözden düşmüş olan graf ailesi, imparatorluk'un radarına girdi. öte yandan bizim küçük snips ahsoka tano; ashla ismini alarak uzun süre tharbeska'da fardi ailesinin yanında tamircilik yapsa da fardi'nin küçük çocuklarını kurtarmak için güç'ü kullanmasından sonra ailenin en küçük kızının da güce duyarlı olduğunu keşfetti. bu keşfinden kısa süre sonra imparatorluk kutlamaları sırasında yakalanmamak için fardi'nin gemilerinden birini çalıp dış halka bölgesindeki eski bir tarım uydusu raada'ya kaçtı. bu süreçte uydu halkını köleleştirme ve topraklarını ihlak etme niyetinde olan imparatorluk raada'yı işgal etti. raada halkı, imparatorluk baskısına karşı ayaklandı.
bu sıralarda başka bir jedi padawanı olan caleb dume, general kleeve tarafından kaller'de imparatorluğun elinden kurtarıldı. bu kurtarma operasyonunun ardından dume, adını kanan jarrus olarak değiştirdi ve gölgelerde saklanmaya başladı. wilhuff tarkin ise bu sıralarda ayrılıkçı isyanından sonra cumhuriyet'ten ayrılmış olan antar 4'ü ele geçirmekle görevlendirildi. anora fair'in antor katliamı olarak adlandırdığı bu ele geçirme operasyonu tarkin'in ayrılıkçılar ve cumhuriyet yanlıları demeden toplu katliam ve infazlar düzenlemesi ile son buldu. daha sonra ortaya çıkan korkunç detayları haber yapan gazetecilere ve muhabirlere suikast girişiminde bulunuldu. bu katliamın sonuçları tarkin'e basamak olarak kullanacağı pek çok düşman da kazandıracaktı. salient'te ise wilhuff tarkin liderliğindeki imparatorluk birlikleri ve saw gerrera'ın örgütlendirdiği, has obbit komutanlığındaki isyancı gruplar çatışmaya başlamıştı. imparatorluktan yavaş yavaş çatırdamalar duyuluyordu artık hem de henüz bir yıl geçmeden.
mon cala ise farkında olmadan kendini savaşın içinde bulmaya hazırlanıyordu. order 66'dan sağ çıkmış olan jedi padawanı ferren barr, kendince bir intikam planı kurmaya başlayarak güç'e duyarlı çocuklardan bir ordu kurma hazırlığına girişti ve mon cala'nın hükümdarı lee-char'ı manipüle ederek mon cala'nın imparatorluk ile olan savaşının zeminini hazırladı. darth vader ve engizisyoncular, mon cala'daki jedi'nin varlığını fark ederek tarkin'in emrindeki bombardıman uzay gemileri ile birlikte gezegene saldırı başlattı. barr'ın öldürülmesi ve lee-char'ın tutuklanmasından sonra amiral raddus öncülüğünde mon cala gezegeninin sakinleri gezegeni kısmen tahliye etmeyi başardı ve imparatorluğa karşı ayaklanmada en önde savaşmak için isyancılara yatırım sağladılar. öyle ya da böyle ferr'in yeni padawanı verla'nın da bu kıyımdan kaçmasıyla birlikte jedi intikam planında kısmen başarılı olmuştu.
bu noktada, galaktik zaman çizelgesinde belirtildiği üzere jedi tasfiyesinin başlamasından, klon savaşlarının sona ermesinden ve galaktik imparatorluğun kuruluşundan tam bir yıl sonra, ilk imparatorluk günü gerçekleşti. bu bilgiyi normalde ahsoka tano'nun ilerleyen hikayesinde alıyoruz ama tam zamanı kestirememiştim dürüst olmam gerekirse. yine ahsoka tano'nun ana hikayesindeki bir diğer önemli detay imparatorluk'un kyber kristallerini tekeline alma isteği ve jedi düzenine ait her bölgeyi ele geçirme arzusuyla birlikte death star'a enerji kaynağı sağlama isteği sonunda ılum'un işgali ile sonuçlanır. gezegenin çekirdeği, kyber kristalleri için yıldız destroyerleri tarafından açığa çıkarılarak gezegenin tüm kaynakları imparatorluk tarafından sömürülür.
bu sırada raada'da çiftçilerin öncülüğünde gerçekleşen ayaklanma, kaeden ve miara larte de dahil olmak üzere raada vatandaşlarının; imparatolrukta senatör olmasına rağmen gizlice isyancı ayaklanması başlatma niyetinde olan bail organa'nın direniş hareketine katılmasıyla sonuçlanıyor. bail organa ve ahsoka tano öncülüğünde yükselen gizli asi yapılanmasının ardından ahsoka fulcrum kod adını alarak gölgelerin arasından kimliksiz bir biçimde asilere yardım etme görevini üstleniyor. öte yandan klon savaşları sırasında cumhuriyet tarafından kışla ve askeri üs olarak kullanılmış prefabrik karargahları kullanmaya devam eden imparatorluk; bu karargahları ezbere bilen ahsoka tano'nun saldırı planları hazırlamasına fark etmeden katkı sağlamış oluyor. ciddi bir strateji hatası sahiden.
droid orduları kapatıldıktan sonra klon savaşları fiilen sona ermiş gibi görünse de ayrılıkçıları finanse etmiş olan pek çok önemli şirketin kamulaştırılması ve imparatorluk finansörleri tarafından varlıklarının yağmalanması sonucunda isyanın fitili yeniden ateşlenmişti. dış halka bölgelerinde imparatorluk tarafından western reaches pasifleştirme operasyonu da bu dönemde başladı ve kalan ayrılıkçıları bastırabilmek için tarkin ve krennec komutasında 3 yıl sürecek operasyonların ilki ysö 18'in ortalarında gerçekleştirildi. bu operasyonların bilinmeyen bir diğer amacı geonosis'deki gizlice inşa edilmekta olan imparatorluk tesislerinin varlığını gölgelemekti.
age of rebellion'da gördüğümüz üst üste yapılan imparatorluk saldırıları da bu dönemde gerçekleşmiştir. orta halka gezegeni namzor'daki asi birliklerini geri püskürtmek ve coaxium yatağını ele geçirmek için düzenlenen saldırı sonucunda coaxium yatağı vader'ın, vali ahr'ın emirlerine uymayı redderek bölgeyi patlatmasından sonra ele geçirilemese de namzor, isyancılardan temizlenmiştir. daha sonrasında işgal altındaki ahn krantarium'a başarılı bir saldırı daha düzenlenir. krantarium'un temizlenmesinin ardından isyancı birliklerini temizlemek adına yakınlardaki başka bir orta halka uydusu olan phelzepham'a darth vader ve vali ahr yönetimindeki storm trooper birliği başka bir operasyon düzenledi. ahr daha sonra vader'ın becerilerini test etmek amacıyla uzay gemilerinin seyahatine kapalı olan kankalo kuşağı sınırlama bölgesi'e gitmekte ısrar eder fakat burada vader tarafından öldürülür.
ysö 18'in sonlarına geldiğimizde spectres, mon cala monarşisi, bail organa'nın isyan hareketi, özgür ryloth hareketi, massassi group, raada isyancıları, atrivis resistance group, jedi order, separatist holdout,partisans gibi imparatorluk karşıtı oluşum ve birliklerin yer aldığı ve ittifak olarak adlandırılan koalisyonun içerisine senatör mon mothama'da katılarak istihbarat sağlamaya başlamıştır.
ysö 17-15 arasındaki 2 yıllık süreçte; erso ailesi, lyra'nın galen'i yeteneklerinin silah yapmak için krennic tarafından kullanıldığını söylemesi ile saw gerrera yardımıyla coruscant'tan kaçarak lah'mu'ya sığınır ve burada çiftçilik yaparak gözden uzak biçimde geçinmeye başlar. ysö 16'ya geldiğimizde benim için tek önemi millenium falcon'un hurdalığında bulunması olan ama yeni nesi disney star wars hayranlarının yakından tanıdığı unkar plutt, crul'da galaksiye adım attı. belirtmeme gerek yok tamamen ana iskelet yapısını bozmamak için ekledim bu detayı yoksa salak rey ve sünepe kylo'nun ağlak hikayesi ilgimi çekmiyor.
ysö 16'nın sonlarında anakin'in üvey kardeşi lars'ın çiftliği paralı askerler tarafından saldırıya uğradı. kendisini ben kenobi olarak tanımlayan ve tatooine'de luke'u gözlemlemek için gizli bir kimlik edinen obi-wan kenobi, dışarıda oynayan küçük luke skywalker'ı kurtarmaya çalıştı. owen lars ile birlikte hareket ederek haydutları uzaklaştırsalarda lars daha sonra obi-wan'a sertçe vurarak luke'dan uzak durması gerektiğini söyler. bu durum tartışmalıdır zira hayranların obi-wan'ı suçlamak için örnek gösterdiği bir sahnedir bu. owen'ın kenobi'yi uzaklaştırma sebebinin 'ühü anakin senin yüzünden dark side'a geçti' düşüncesi olduğunu düşünmek ahmaklık. owen, luke'un kimliğinin ifşa olmasından çekiniyordu zira hutt klanlarının para için yapmayacağı şey yokken üstelik koskoca imparatorluk muhakkak anakin'in çocuğunun peşine düşmek isteyecekti. owen hem luke'u hem de ailesini korumaya çalışıyordu sadece.
ysö 15'in başlarında western reaches operasyonları tarkin liderliğinde başarıya ulaştı. bu operasyon süreci zaten aralarında güç savaşı olan krennic ve tarkin'in arasını iyice açmıştı. bu sıralarda jakku'dan kaçışı sırasında palpatine tarafından yakalanan ve sonrasında onun hizmetine giren gallius rax, imparatorluk yıldız filosu'na komutan olarak atandı.
ysö 14'lü yıllara geldiğimizde. tk-462'nin kız kardeşi xea, eriadu'da isyancıların yaptığı bir hırsızlık girişimi sonucunda öldü. bu durumun sonucunda tk-462 imparatorluk bünyesinde bir storm trooper olmak için imparatorluk akademisine kaydolmaya karar verdi. isyancıların galaksideki tüm siviller için 'iyi adamlar' olmadığını anlamak için eşsiz bir hikayedir gerçekten. bu sıralarda aleni işgal altında olan ve tüm silahların toplandığı ryloth'da işler gitgide karışmış durumdaydı. ryloth'un kahramanlarından biri olan cham syndulla'nın teğmenlerinden biri olan pok yaga minör tersanelerindeki imparatorluk silah sevkiyatını kaçırmakla görevlendirdi. başarılı kaçırma operasyonunun sonucunda pok ve mürettebatı cham'ın gemisine teslimat yapamadan vader tarafından saldırıya uğradı. tüm saldırı ve vader'ın pok'u öldürmesini telsizden duyan cham, intikam yemini etti.
yaga minör'deki kaçırma operasyonundan sonra ryloth'da bir casus olduğunu düşünen darth sidious ve darth vader, resmiyette ryloth senatörünün davetlisi olarak ryloth'daki casusu araştırmaya giderler. rakibi delian mors'un yerini alabilmek için özgür ryloth hareketinin casusu olan albay belkor dray ve cham syndulla, darth vader ve darth sidious'un bulunduğu gemiyi düşürerek suikat girişiminde bulunsa da saldırı başarılı olmaz. drua köyüne kadar ilerleyen çatışmanın sonucunda vader özgür ryloth ordusunun bir parçası olan isval'in kafasını keser ve tüm köyün katledilmesini emreder. belkor dray ifşalansa bile cham syndulla kaçmayı başararak özgür ryloth hareketinin geleceğini güvence altına alır.
tarkin'in yaptığı katliamın beklenmedik sonuçlarından biri olan berch teller isyan hareketi de tam olarak bu yıllarda başlar. bunun için biraz daha geriye bakmamız gerek ama çok da geriye değil tam olarak 4 yıl öncesine. anora fair'in antor'daki vahşeti ifşa etmesinden sonra imparatorluk halkın tepkisi ile burun buruna gelmiş ve bunun sonucunda palpatine bir süreliğine tarkin'i gözden uzak tutmak için western reaches'deki pasifleştirme operasyonlarını denetlemek için görevlendirdi. bu süreçte sektör valilerine verilen yüksek bir titr olan moff konumuna yükselen tarkin, daha sonra oldukça gizli bir biçimde yürütülen death star projesinin hayata geçtiği desolation station ve sentinel base'in -direktörlüğünü tarkin'in daima zıtlaştığı krennic yapmıştır- komutanı oldu. tarkin, bu yükselme sürecinde imparatorluk istihbarat biriminin alt bölümü olan deniz istihbarat teşkilatına direktör yardımcısı pozisyonunda atanan koramiral dodd rancit'in yerini aldı fakat rancit, yeniden atanmaktan hoşnut değildi zira pozisyonunun düşürüldüğünü düşünmeye başlamıştı. bu da onu tarkin'in ipini çekme isteğiyle baş başa bıraktı ve casus olmasının önünü açtı.
bu süreçte tarkin'in antar vahşeti'ndeki merkezi rolü zaten karmaşa çıkarmışken rancit rütbesini kaybetmenin öfkesiyle teller ise tarkin'in başarı saydığı antar vahşeti'nin acımasızlığı ile öfke doluydu. teller bir asi yapılanması kurdu. asi yapılanmasının üyeleri arasında salikk, muhalif gazeteci anora fair ve hask taff gibi daha sonra karşılaşacağımız isimler de mevcut. daha sonrasında imparatorluk aleyhine istihbarat sağlayacak olan rancit de asi ittifakına casus olarak dahil oldu.
ysö 14'e geldiğimizde ise teller ve grubu, tarkin'e karşı bir isyan başlatarak perlemian ticaret yolu üzerindeki imparatorluğa ait olan üsleri hedef aldı ve tarkin'in galakside fark edilmeden seyahat etmesine izin veren gelişmiş bir hiper sürücü ve gizli teknoloji ile donatılmış kişisel yıldız gemisi carrion spike'ı çalmak için harekete geçti. sırasıyla attack on sentinel base, mission to murkhana, attack on galidraan station, attack on lucazec, phindar sistemi'nde savaş, attack on the nouane system ve battle near the gulf of tatooine saldırılarından sonra teller'in asi yapılanması tamamen yok edildi ve wilhuff tarkin moff pozisyonundan grand moff pozisyonuna terfi etti. terfisinin hemen ardından 'korkuyla yönetmek' düşüncesinin bir parçası olarak tarkin doktrini'ni açıkladı ve death star'ın inşasının hızlanması için önemli adımlar attı.
belki de bu kadar uzun uzun yazmaktan beynim patatese döndüğü için algım kapanmıştır bilmiyorum lakin galaktik zaman çizelgesinde bu atamalar önemli görülüp not edildiği için çevirip not düşeceğim.
"berch teller'ın isyan girişiminin bir sonucu olarak imparatorluk bürokrasisinde büyük bir değişim meydana gelir; imparatorluk istihbaratının deniz istihbarat teşkilatı müdür yardımcısı pozisyonu, imparatorluk güvenlik bürosundan albay wullf yularen tarafından doldurulurken, ısb müdür yardımcısı harus ıson, ubiqtorate'e yeniden atandı. ek olarak, amiral nils tenant, genelkurmay başkanlığına terfi etti. wilhuff tarkin ise yeni oluşturulan grand moff pozisyonuna, dış halka bölgeleri valisi ve imparatorluk yönetim konseyi üyesi olarak atandı. conan antonio motti ve cassio tage de terfi etti."
ve sonunda geliyoruz henüz hayal kırıklığı mı yoksa orta seviye bir oyun mu olduğuna emin olamadığım star wars jedi: fallen order oyununun hikayemizi tamamladığı bölüme. bu tanım zaten salt spoilerdan oluşuyor ama yine de uyarayım; henüz oyunu oynamadıysanız ve ana hikaye sürpriz olsun istiyorsanız bu bölümü atlayarak geçmenizde fayda var. detaylı anlatmayacağım zaten onu oyun başlığında tartışırız.
bu sıralarda order 66 sırasında tapal'ın padawanı olan cal kestis, ustasının fedakarlığı ile soykırımdan kaçmış ve 5 yıldır bracca gezegeninde hurdacılarla çalışarak kimliğini gizlemeyi başarmıştı. bir görev sırasında güç'ü kullanarak imparatorluk emrinde çalışan ınquisitorius'ların dikkatini çekti ve ikinci kız kardeş ile dokuzuncu kız kardeş onu yakalamak için gezegene geldi. kestis'in kimliği açığa çıksa da eski bir jedi master olan cere junda ve pilot greez dritus'un yardımı ile mantis isimli bir gemiyle gezegenden kaçmayı başardı.
cal kestis bu ekiple birlikte ilk olarak bogana'ya seyahat ederek jedi master eno cordova'nın droidi bd-1 ile tanıştı. daha sonra jedi ustası eno cordova tarafından kaydedilmiş olan eski bir hologramın yardımıyla bogano'daki kasada saklanan güç'e duyarlı çocukların listesini içeren bir holokronu kurtarmak için yola çıktı. cordova'nın talimatlarını izleyen kestis , imparator'un zeffo'daki araştırmalarından biri olan project auger'i keşfetti. buradaki halk zorla tahliye edilmiş, zorluk çıkaranlar storm trooperlar tarafından infaz edilmişti. yolculuğu boyunca cordova'nın izlerini takip eden kestis zeffo bilgeleri eilram ve miktrull'un mezarlarını bulsa da görevi tamamen bitmemişti. kestis daha sonra cordova'nın bir arkadaşı olan şef tarfful'u bulmakla görevlendirildi ve imparatolruğa isyan etmiş olan kashyyyk gezegenine seyahat etti.
burada gerrera ve partizanları ile tanışan kestis, kashyyyk'te bir imparatorluk rafinerisine saldırdı ve imparatorluk tarafından köle olarak tutulan çok sayıda wookiee'nin başarılı bir şekilde tahliye edilmesini sağladı. daha sonrasında gerrera, kashyyyk'in çoktan düştüğünü düşünerek gezegenden geri çekilse de mari kosan liderliğindeki birkaç partizan tarfful'un direnişine katılmak için bölgede kalmayı seçiyor. tarfful'dan yardım alan kestis, eno cordova'nın bir sonraki hologram mesajına ulaşarak bogano'daki kasanın, nightsisterların evi olan dathomir'deki kujet mezarı'nda bulunan bir astrium tarafından açılabileceğini öğrenir. dothamir'e yaptığı yolculukta kalan son nightsister'lardan biri olan merrin'in intikam arayışından faydalanan eski bir jedi taron malicos ile karşılaşır. sonunda kujet'in mezarına varan kestis, ustası tapal'ın vizyonunu görerek geçmişiyle ilgili pişmanlığa ve öfkeyle boğulur sonrasında kontrolünü kaybederek efendisinin ışın kılıcını kullanılamaz hale getirir. aslında oldukça hoş bulduğum bir bölümdü. oyunun az sayıdaki dikkate değer bölümlerinden biri denilebilir. order 66'yı bir padawanın gözünden görmek, güç ve intikam ile delirmiş olan malicos, intikam hırsı ile tüketilmiş merrin ve elbette padawanının imparatorluk için çalışan bir infazcıya dönüşmesinin kendi hatası olduğunu düşünen cere junda.
her neyse devam edelim; ılum'da kendisine bir ışın kılıcı yapabilmek için kyber kristali arayışına giren kestis, yarım kalan işini tamamlamak için dathomir'e geri döner ve burada merrin ile uzlaşmaya vararak birlikte malicos'u alt etmeyi başarırlar. jedi order'ı yeniden inşa etmek için holokronu arayan kestis ikinci kız kardeş ile son bir düello daha yapıp onu alt ediyor fakat ikinci kız kardeş holokronu alarak kaçıyor. buradaki en güzel detaylardan biri yine bir zeffo bilgesinin güç'ü kontrol etme isteği ile nasıl kendi varlıklarını yokoluşa sürüklediklerini anlattığı bölümdür. burada geleceğin kısmen bir parçasını da görürüz zira kestis, holokronu açarak güç'e duyarlı çocuklarının ismini alıp onları yetiştirme girişiminin ne kadar tehlikeli olabileceğini ve o younglingleri ölüme daha kötüsü bir infazcı olmaya sürükleyebileceğini keşfeder.
öte yandan bu olayın hemen ardından cal kestis ve cere junda holokronu kurtarmak için nur'daki infazcı karakolu olan fortress ınquisitorius'a operasyon düzenliyor fakat bu süreçte yeniden içindeki iyiliği keşfeden ikinci kız kardeş darth vader tarafından öldürülüyor. kestis ve junda vader ile mücadele etmeye çalışsalar da sonunda merrin'in yardımı ile zar zor hayatlarını kurtarıp holokron ile tesisten kaçmayı başarıyorlar. stinger mantis'e geri döndüklerinde, kestis, holokronu kılıcı ile parçalara ayırıyor ve çocukların kaderini güç'ün ellerine bırakıyor. tomb raider, uncharted 3, dark souls, prince of percia karışımı olan bu oyunun da finalini bu şekilde yapıyoruz. insan güzel olan tüm oyunları karıştırdıklarında ortaya iyi bir şey çıkacak sanıyor ama meh... bildiğimiz disney ve ea işte.
bu sıralarda berch teller ise eski bir düşmanın peşine yeniden düşmüştü; wilhuff tarkin. tarkin'in çocukluğunda eriadu'da pek de sıcak bir aile hayatı sürmediğini daha önce belirtmiştim. bunun sebebi av ya da avcı ol mottosu ile küçücük olan tarkin'in amcası jova tarkin tarafından eriadu'da tarkin ailesine ait bir bölge olan carrion platosu'na bir aile geleneği olarak bırakılmasıdır. gerçi wilhuff tarkin daha sonra bu gelenekten gurur duyacak ve amcasına minnettar kalacaktır ilginç bir biçimde. her neyse; bu vahşi arazide tarkin'e suikast girişiminde bulunmak isteyen teller, suikast girişiminde başarısız olarak bir çukura düşer ve bacağını sakatlar. tarkin'den death star hakkında bilgi almaya çalışsa bile başarılı olamaz ve tarkin'i bekleyen korkunç bir kader kehanetinde bulunarak isyanı ile birlikte tarihin tozlu sayfalarına gömülür. bu sıralarda eriadu'da tarkin'in heykeli dikilmiş; bir kahraman olarak görülmeye başlanmıştır. öte yandan eriadu da dahil olmak üzere imparatorluğun dış halka üzerindeki kontrolünü güçlendirmesi ile babasının itirazına rağmen vali tarkin'in çiftliklerini ziyaret etmesinden hemen sonra kardeşi xea'nın ölümünden isyancıları mesul tutan tk-462 bir stormtrooper olarak görev alma düşüncesi ile askere gitmek için evden ayrılıyor ve phelar'daki askeri akademi junior academy'ye katılıyor.
ysö 13'lü yıllara geldiğimizde rouge one'ın açılış sahnesindeki malum olay gerçekleşiyor ve galen erso, karısı lyra ve kızı jyn erso ile lah'mu gezegeninde saklanırken, krennic'in ziyareti ile birlikte her şey yerle bir oluyor. krennic, galen'i death star'ın üzerinde çalışması için zorla götürürken lyra'nın öldürülmesini emrediyor fakat krennic'den önce davranan galen'in sayesinde galaksinin kaderini değiştirecek olan jyn erso, partizan saw gerrera tarafından kurtarılarak 16 yaşına kadar onun yanında eğitim almaya başlıyor.
bu sıralarda ryloth'da bybbec fever hastalığı bir salgına dönüşmeye başladı.gattis root özü ile tedavi edilebilen hastalığı bir istila stratejisi olarak kullanmayı seçen imparatorluk; imparatorluğa kayıtlı kliniklerde tedaviyi uygulayacağını duyurdu. amaç tamamen kimlik tespiti ve gizli twi'lek köylerinin yerlerini öğrenebilmekti. cham syndulla'nın başı çektiği özgür ryloth hareketi'nin üyeleri gizli bir operasyon yürüterek gattis root özü'nü tedarik etti ve imparatorluğun planı bir işe yaramadı.
geliyoruz solo: a star wars story filminin başlangıcına. filmi kendi başlığında değil burada eleştireceğim zira başlığına tanım yazmaya gerek göreceğim bir film değil. çok nadir the hitchhiker's guide to the galaxy tadını aldığım bölümler ve son bir kaç sahnedeki tadımlık spaghetti western havası dışında çöpün de çöpü vasat altı bir film. bu kadar katı bir eleştiri elbette çok objektif değil lakin bu filmi woody harrelson ve paul bettany oyunculuğu kurtaramadıysa, hiçbir şey kurtaramaz. ayrıca, gerçekten mi? siz buna han solo mu diyorsunuz? harrison ford olsam sizi idama çarptırılmanız için dava ederdim. mümkünse kazığa oturtularak yakılmanızla sonuçlanacak bir idam kararı için. her neyse.
bu sıralarda white worms için çalışan han ve kız arkadaşı qi'ra, corellia'dan kaçabilmek için girişimde bulunur fakat qi'ra'nın son anda yakalanması ile yalnızca han başarılı olur yine de gitmeden önce qi'ra'ya onu kurtaracığı sözünü verir. han, gördüğü bir ilanı umut ışığı olarak değerlendirip pilot olmak için imparatorluk yıldız filosu'na kaydolur fakat bir soyadı olmadığı için kayıt memuru ona "solo" soyadını verir.
daha yazacak bir bu kadar mesele var ama hem tanım çok uzun olduğu için hem de gözlerim oldukça ağrıdığından şimdilik bu tanımı burada bitiriyorum daha sonra belki devam ederim.
gruppe 47 yazarlarından biri olan ve ikinci dünya savaşı sonrası alman edebiyatına büyük katkı sağlamış siegfried lenz'in 1968 yılında yayımladığı eser. lenz savaş sonrası boşluğa düşmüş bir ülkede doğdu ve ikinci dünya savaşının oluştuğu şartları deneyimledi; bu eserde de bunun izlerini bunu deneyimlemiş biri olarak oldukça gerçekçi bir biçimde aktarmış. savaşın geride yalnızca ölüm ve yıkım değil; ağır travmalar, toplumda ve toplumu oluşturan bireylerde geri dönülemez yıkımlar bıraktığını olabilecek en sade ve savaştan en az şekilde bahsederek yüzümüze çarpıyor lenz. siggi jepsen karakterinin bakış açısından nazi zulmünün yalnızca insana değil sanata karşı da ne kadar baskıcı bir tutum izlediğini okuyoruz. her şeyin başlangıcı yalnızca küçük bir cümle; "die freuden der pflicht" (alm. görev şevki)
sadece bir cümle bizi küçük bir kasabanın, otoriter bir babanın, baskıya uğramış bir sanatçının ve kendi iç çatışmalarında debelenip duran ana karakterin dünyasına götürüyor. hiç savaştan bahsetmeden savaşın yıkımını anlatmanın romanıdır bu.
eser dilimize almanca dersi olarak ayşe sarısayın tarafından çevrilmiştir. ek olarak; eser christian schwochow tarafından 2019 yılında çekilmiş bir filme de sahiptir.
weißt du, was sehen ist? vermehren. sehen ist durchdringen und vermehren. oder auch erfinden. um dir zu gleichen, musst du dich erfinden, immer wieder, mit jedem blick. was erfunden wird, ist verwirklicht.
rus edebiyatı'nda ekspresyonizm'in temsilcisi olan ve daha çok yedi asılmışların hikayesi isimli eseri ile tanınmış leonid andreyev'in beş perdelik draması. yaşamın değersizliği ve umutsuzluk üzerinden ilerleyen alegorik bir oyun ortaya koymuş andreyev. oyun; zamanında neredeyse bir çok eleştirmen tarafından deyim yerindeyse bombardımana tutulmuş ve aşağılanmıştır hatta andreyev'in yakın dostu maksim gorki bile -ki cesur saldırganlıkları ile özünde benzer yapıda eserler vermelerine rağmen- eseri tam olarak eleştirmese dahi oldukça karamsar olarak değerlendirmiştir. andreyev'in ilginç bir yönü var hatta bir nebze bilmece bile denilebilir bu duruma; leonid andreyev yazdığı karakterleri sayfalarda bırakmaya niyetli değildi, onları kendi karakterinin bir parçasına dönüştürüyordu ya da belki de zaten karakterinin mevcut bir parçasını aktarıyordu onlara. bu oyunda da karakterler andreyev'in umutsuz bakış açısından nasibini alıyor ve kasvetli bir atmosfer ortaya çıkıyor. eser; talihsiz bir adamın ölüm (mutlak karanlık) ve yaşamın (mum, ışık) hüsranı karşısında nasıl eski bir iskele gibi eğilip büküldüğünün güzel bir yansıması. ek olarak andreyev'in bir çok eseri gibi türkçe'ye çevrilmemiştir.
kondraty _(stepping nearer and speaking in a lowered voice)_ there is
no god here--there's only the devil. this is a terrible place to live
in, on my word it is, mr. savva. ı am a man with a large experience.
ıt's no easy thing to frighten me. but ı am afraid to walk in the hall
at night.
fransız yazar françois rabelais tarafından 1532 yılında yazılmış seri. beşinci kitabın rabelais tarafından yazıldığı şaibeli olsa bile seri beş kitaptan oluşuyor. rabelais serinin ilk kitabında -pantagruel*- kendi isminin bir anagramı olan alcofribas nasier ismini kullanmıştır fakat bu durum kitabın sorbonne ve kilise tarafından yasaklanmasına engel olamamıştır. rabelais'nin eleştiri niteliği taşıyan bu eserleri molierevari bir komedi unsuru taşıdığı düşünülse bile aslında oldukça alakasız bir güldürü niteliği taşıyor. rabelais, üzüntünün insanın içini kemirdiğini bu yüzden insanı insan yapan şeyin neşeli olmak olduğunu düşünüyordu, bir dram yaratmak yerine güldürmeyi tercih etti ve bu durum başta voltaire olmak üzere bir çok fransız düşünür tarafından ciddiyetsiz olmakla eleştirildi hatta öyle ki; voltaire, rabelais'nin zekasını boşa harcayan sarhoş bir düşünür olduğunu dile getirmiştir. yine de toplumun ve bir zamanlar mensubu olduğu kilisenin hicvini öyle döneminin üstünde bir mizah ile yapmış ki hayranlık duymamak elde değil. rabelais'nin hümanizm anlayışı ve bence biraz da hedonist tutumu eserin her noktasında gözlemlenebilir.ilk iki kitap; gargantua ve pantagruel dilimize birsel uzma tarafından çevrilmiştir fakat rabelais'nin karmaşık hatta neredeyse ağdalı bir fransızca kullanmasından ötürü tatmin edici bir çeviri değil. serinin ismi bazı kaynaklarda gargantua et pantagruel* olarak geçmektedir.
(bkz: pantagruel)*
(bkz: gargantua)*
(bkz: le tiers livre)*
(bkz: le quart livre)*
(bkz: le cinquième livre)* - rabelais tarafından yazıldığı oldukça şaibelidir, ölümünden sonra basılmıştır ve en iyi ihtimalle notlarından veya makalelerinden derlendiği düşünülüyor-
« voyez vous ce jeune enfant ? ıl n’a encor douze ans ; voyons, si bon vous semble, quelle difference y a entre le sçavoir de voz resveurs mateologiens du temps jadis et les jeunes gens de maintenant. »
l’essay pleut à grandgousier, et commanda que le paige propozast. […]
le tout feut par icelluy proferé avecques gestes tant propres, pronunciation tant distincte, voix tant eloquente et languaige tant aorné et bien latin, que mieulx resembloit un gracchus, un ciceron ou un emilius du temps passé qu’un jouvenceau de ce siecle.
mais toute la contenence de gargantua fut qu’il se print à plorer comme une vache et se cachoit le visaige de son bonnet, et ne fut possible de tirer de luy une parolle non plus q’un pet d’un asne mort.
ölümü hakkında doğruluğu tartışılan iki kaynak mevcut: plutarchthe parallel lives'ın xviii. bölümü olan the comparison of nicias and crassus'da başka bir şey anlatır cassius dio ise dio's rome xl*'ın v. bölümünde* daha sembolik bir ölümden söz eder. bu iki kaynağın hangisinin gerçeğe daha yakın olduğunu tartışmadan önce crassus kadar manipülatif bir politikacı ve askeri anlamda güçlü bir stratejist olan bir figürün nasıl bu kadar basit hatalar yapıp kendi sonunu getirdiğini anlamak gerekir. bunun için ise part'lar ile olan savaşından çok daha öncesine, hırslarının temel kaynağı olan rekabete göz atmak lazım geliyor.
söylenenin aksine crassus kariyerine köle ayaklanmalarından çok daha önce başlamış, ilk kayda değer başarısını collina kapısı muharebesinde yakalamıştır fakat bu muharebe onu hırsları yüzünden ölüme götürecek olan marcus licinius crassus - gnaeus pompeius magnus rekabetinin de görünen başlangıcı olarak tarihte yer alır çünkü bu muharebenin sonucunda lucius cornelius sulla felix ile pompeius arasında gelişen akrabalık ilişkisi - sulla'nın üvey kızının pompeius ile evlenmesine onay vermesi- crassus'u iyiden iyiye genç pompeius'a karşı kışkırtmıştır. köle ayaklanmalarındaki başarısı ise askeri olarak gerçek bir başarı olsa bile kariyeri açısından hüsrandan başka bir şey getirmemiştir. bunun üzerinde de kısaca durmam gerekecek çünkü konu yine pompeius ile bağlantılı.
pompeius başarıları ile yükselmeye devam ederken bu süreçte spartaküs'ün ön ayak olduğu köle isyanını bastırmak ile görevlendirilen crassus isyanı bastırmayı başarsa bile görünürde bitirici hamleyi yapan pompeius pastadan daha büyük bir pay almıştır ve bu durum crassus'un daha da hırslanmasına sebep olur çünkü açıkça isyan birliklerinin direncini kıran crassus olsa bile isyanı tam olarak sonlandıran pompeius'un lejyonları olmuştur ve bu durum crassus'un ondan daha az ödüllendirilmesine ve başarısının gölgelenmesine sebep olur. crassus bunu açıkça itibar saldırısı olarak görse bile içten içe hırslanmaya devam etmiş fakat görünürde bir şey yapmamıştır.
burada ek bir bilgi vermek gerekirse eğer, crassus'un appian yolunda çarmıha gerdiği kölelergeorge r.r. martin'e esin kaynağı olmuş vea song of ice and fireserisinde meeren'de çarmıha gerilen köleler roma birliklerinin bu uygulamalarından yola çıkılarak yazılmıştır.
bu süreçten sonra pompeius doğu'ya yaptığı seferler ile gittikçe askeri anlamda adından söz ettirmeye devam etti ve daha sonrasında bu iki rakip gaius julius caesar'in ön ayak olması ile beraber first triumvirate ittifakında bir araya geldi ama crassus ne kadar çıkarlarına uyduğu için bu ittifakta yer alsa da içten içe pompeius'a karşı bilenmeye devam eder.
en sonunda kendini kanıtlama çabası, pompeius'a karşı içinde kök salmış olan kıskançlık ve hırs ile gözlerini part imparatorluğuna dikti. düşünülenin aksine crassus rakibini küçümsemiyordu, eğer küçümseseydi bu zaferi istemez ve hiç gerek olmadığı halde partlara saldırmazdı. o pastadaki büyük payın peşinde olduğu için gözlerini bu imparatorluğa dikmişti zaten. asıl mesele kendini olduğundan daha büyük görmesi veya diğerlerinin onu böyle görmesini istemesiydi. neticede hırslarının kurbanı oldu ve hiç lüzumu olmayan bu savaşta kral ii. orodes'in emrinde olan komutan spahbod surena tarafından katafrakt'ların da ezici gücüyle beraber hüsrana uğradı. sırf hırslarından ve pompeius'dan daha yetkin olduğunu kanıtlama çabasından ötürü armenia'nın göndermeyi talep ettiği birlikleri reddetmesiyle beraber de partların oldukça ezici bir zaferle carrhae muharebesi'nden çıkması kaçınılmaz bir hale geldi. plutarch bu muharebenin detaylarını çok anlatmasa bile part'ların nasıl ezici bir üstünlük kurduğundan söz etmiştir.
crassus'u ölüme götüren yol hırslarıydı ama ölümü nasıl gerçekleşti? tanımın başında ele aldığım konuya bu noktada girmek daha uygun olur çünkü öncesi için aktardığım bilgiler kafi. baştan belirtmek gerekirse crassus'un ölümü yüksek ihtimalle plutarch'ın anlattığı biçimde; kafası ve elleri kesilip part kralı ii. orodes'e gönderilmesi ile gerçekleşmiştir ama bu dio'nun anlatısını yanlış veya yalan olarak adlandırmaya yetmez. plutarch ve/veya plutarkhos daha genç yaşında akhaia prokonsülüne elçi olarak gönderilmesinden itibaren roma'da pek çok bilgiye erişebilme şansını elde etmiştir ve eserlerinde de ne inançlarının ne kişisel düşüncelerinin ne de bir millete duyulan yakınlığın izleri görünmez. olabildiğince gerçekçi bir anlatım sunmayı amaçlamış ve tarihi çarpıtmamaya özen göstermiştir. elbette bu demek değil ki birebir bir aktarım söz konusu. edward hallett carr'ın what is history eserinde de altını çizdiği gibi tarihsel gerçekliği objektif bir biçimde aktarabilmek kısmen mümkün değildir bundan ötürü tarih, tarihçinin yazdığıdır yani kısmi bir gerçekliktir yalnızca. yine de plutarch'ın tutumu, roma'da bulunan kaynaklara erişimi ve crassus'un dönemine cassius dio'dan daha yakın olması sebebi ile crassus'un ölümüne dair aktardıkları bu kısmi gerçekliğe en uygun düşen anlatıdır ama dediğim gibi bu cassius dio'nun hatalı bir bilgi verdiğini göstermiyor.
cassius dio'ya baktığımızda görünürde olmayan bir gerçeklikle beraber daha öğütvari bir anlatı ile aktarıyor crassus'un ölümünü ama bu sembolizmde ufak bir yanlışlık söz konusu ama ondan daha sonra bahsedeceğim. dio'nun anlatımına göre crassus boğazına altın dökülerek öldürülmedi, bu başlıktaki yanlış bilgilendirmelerden bir diğeri. cassius dio dio's rome xl - 26. bölümde açıkça belirtir ki crassus ya canlı bir biçimde düşmanın eline geçmesin diye kendi lejyonerlerinden biri tarafından öldürülmüştür ya da oldukça ağır yaralandığından ötürü düşman tarafından öldürülmüştür. yani dio boğazına altın dökülerek öldürüldü diye bir ifade kullanmamış ölümü hakkında kesin bir bilgi olmadığını belirterek öldürüldükten sonra boğazına erimiş altın döküldüğünden söz etmiştir yani iki tarihçi birbirinin söylediğine zıt bir şey dile getirmemiştir esasında sadece dio fazladan bir detay aktarır crassus'un ölümüne dair. bu ise iki ihtimali ortaya çıkarır:
birinci ihtimal dio ve plutarch'ın anlatısı birbirinin uzantısı olabilir yani crassus öldürüldükten sonra gerçekten boğazına erimiş altın dökülmüş ve daha sonra kafası ve elleri kesilerek kral ii. orodes'e gönderilmiş olma ihtimali olasıdır.
ikinci ihtimal ise cassius dio'nun aktardığı bilgi tarihi bir gerçekliği ifade etmese bile carrhae muharebesi sonrası partların veya romalıların arasında dolaşmaya başlayan söylentilerden ileri geliyor olabilir ki bu ihtimal ilkine göre daha olasıdır bana kalırsa. yani dio bir söylentiyi gerçekmiş gibi aktarmış olabilir. eğer romalıların arasında yayılan bir söylenti ise bunun esas sebebi crassus'un pek çok dost edindiği gibi pek çok düşman edinmesinden kaynaklanıyor çünkü crassus yanan evleri söndürmek için sahiplerinden o evleri düşük bir ücrete alıp yeniliyor ve daha yüksek fiyata satıyordu ki zaten zengin bir aileden gelmeyen crassus bu şekilde zenginleşmeye başlamıştır ve savaş ganimetlerini paylaşmaktan sık sık kaçındığı da belirtilir bundan ötürü kendi halkı arasında düşmanlar edinmesi kaçınılmazdı. yine de tarih bize aynı zamanda crassus'un oldukça iyi bir hitabet yeteneğine sahip olduğundan, ne kadar pinti olsa da zaman zaman işine yarayacaksa oldukça cömert davrandığından ve alt tabakada bulunan insanlara dahi muazzam bir kibarlık ile yaklaştığından da söz eder. gerçek bir manipülasyon ustası olduğundan ötürü edindiği düşman sayısı yüksek ihtimalle dost edindiklerinden oldukça azdı. bu yüzden bu söylentilerin partlar arasında yayılması çok daha olası. orduların zaman zaman güç gösterisinde bulunmak için yersiz katliamlar yaptıkları, etrafa ve düşmanlara korku salmak için bunları abartarak aktardıkları bir gerçek. ve yine şu var ki partların krali ii.orodes'in bu savaşı anlamsız bulup crassus'a elçiler gönderdiğini de aktarıyor bize tarih. yani üstünlükle kazandığı savaşı aslında hiç istemiyordu orodes ve böyle büyük bir zaferden sonra; part imparatorluğuna saldırmakta ısrarcı olmuş zengin romalının trajik ölümü söylentisinin yayılması tam bir kazan-kazan durumu oluşturuyordu. eğer tarihi anlatı bir söylentinin ürünü ise belirttiğim sebeplerden ötürü muhtemelen partlardan çıkmış bir söylentiden ileri geliyordur.
ama yine başa dönecek olursak ve dio'nun sembolizm kaygısı ile uydurma bir tarih yaratmaya çalıştığından söz edersek -ki dio her ne kadar roma sevgisinden ötürü objektif kalmayı başaramasa bile bu tarz öğütvari bir üslup hiç benimsememiştir- bu sembolizmin başlı başına hatalı olduğunu söylemekte fayda var. crassus için para yalnızca hırslarının bir uzantısıydı, kendi yıkımını getiren şey paraya olan tutkusu değil hırslarının gözünü boyamasaydı. para onun için amaçtan ziyade araç oldu çünkü o zamanlar roma'da bir roma vatandaşının statüsü ona bağlılığı bulunanların sayısı ile ölçülüyordu ve crassus doğru yerde parayı doğru bir biçimde harcayarak -bağışlar ve yüksek mevkide olan veya olma ihtimali olan kişilere verilen borçlar ile- kendi mevkisini sağlamlaştırma amacı güdüyordu. para onu hırslarının yönlendirdiği yolda daha hızlı ilerlemesini sağlayan bir taşıttan farksızdı.
o yüzden böyle sembolik bir ölüm daha başından hatalıdır çünkü crassus paranın değil hırslarının kölesiydi ve daha 60 yaşında ona tarihe hüsranla geçecek olan bir ölümü getiren de bundan başka bir şey değildi.
yani esasında demek istediğim şu ki, tarih; senin, benim veya onun anlattığı değildir. tarih kısmi bir gerçeklik olarak sunulur ve verilen bu kısmi gerçeklik ile mevcut veriler ışığında gerçekliğe en yakın olan senaryoyu yaratmaktan ileri gelir ama bu yine de onu gerçek kılmaya yetmez. bu sadece gerçeğe en yakın senaryoyu bulma oyunundan ibarettir hepsi bu. crassus'un ölümü hakkında olası gerçek nedir ne değildir -şayet zamanda belirli bir tarihe istemli bir biçimde yolculuk yapabilmek mümkün olmaz ise- hiç bir zaman tam olarak bilinemeyecek bir gizemden ibarettir. ne tarihçilerin tamamen objektif ve tarafsız olduğu kesindir ne de yazılı kaynakların birebir gerçeği hiç çarpıtmadan aktarmış olduğu.
parerga und paralipomena'da milli gurur hakkında oldukça güzel noktalara değinmiş alman filozof. schopenhauer'in* bu çıkarımlarının bir benzerini daha sonra alexander otto weber'in durch die lupe eserinde de görürüz aynı zamanda. weber şu cümleleri kurarken şüphesiz kendisinden esinlenmiş:
"der nationalstolz ist der billigste stolz, den ich mir denken kann. auch die edelste nation besteht zum größten teil aus menschen, auf die man gar keinen grund hat, stolz zu sein." alexander otto weber, durch die lupe
weber'in -bence- esinlenmiş olduğu düşünceler ise schopenhauer'in parerga und paralipomena'da sözünü ettiği milli gurur arkasına sığınmış, bununla övünç duyan ama aslında yalnızca bundan başka kendisiyle gurur duyabileceği bir şeye sahip olmayan insanlar hakkında yaptığı çıkarımlardır. 360. sayfada şöyle söz ediyor bu durumdan schopenhauer:
"en değersiz gurur, milli gururdur. bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyabilir ki başka türlü? dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar.”
(die billigste art des stolzes ist hingegen der nationalstolz. denn er verrät in dem damit behafteten den mangel an individuellen eigenschaften, auf die er stolz sein könnte, indem er sonst nicht zu dem greifen würde, was er mit so vielen millionen teilt. wer bedeutende persönliche vorzüge besitzt, wird vielmehr die fehler seiner eigenen nation, da er sie beständig vor augen hat, am deutlichsten erkennen. aber jeder erbärmliche tropf, der nichts in der welt hat, darauf er stolz sein könnte, ergreift das letzte mittel, auf die nation, der er gerade angehört, stolz zu sein)
parerga und paralipomena, aphorismen zur lebensweisheit, von dem was einer vorstellt s.360
arthur schopenhauer
esasında weber'in esinlendiği düşünme sebebim, konu hakkında iki ismin de birbirine oldukça benzer bir giriş tercih etmiş olması. yalnız şu var ki türkçe çevirisi aşağı yukarı aynı olsa da orijinal dilinde baktığımız zaman farkı açıkça görebiliyoruz. yine de cümleler benim ifade ettiğim kadar benzer olmasa bile açıkça altında yatan düşünce aynıdır. weber, schopenhauer'in düşüncelerinin devamını aktarıyor ve pekiştiriyor gibi görünüyor.
hayatımı mahvetmiş kitap. 16. yüzyılın 2. çeyreğinde göçüp gitmiş adamı 21. yüzyılda savunmakla geçti ömrüm. kitabı üstünkörü okuyan niccolo machiavelli gömüyor hatta daha beteri yanlış anladığı durumu övüyor. kitapta sözü geçen her şey bu kitap yazılmadan çok daha önce uygulanan şeylerdi zaten ki machiavelli de bundan kaynaklı olarak bu çıkarımları yapabilmiştir. ideal olana ulaşmak için gereken şey durum tespiti yapabilmektir ve bu kitap açıkça bir durum tespitidir aslında ve hatta yergi olarak bile kabul edilebilir ki zaten jean-jacques rousseau bu eserin bir yergi olduğunu belirtmiştir. rousseau du contrat social ou principes du droit politique 'de aşağı yukarı şöyle diyor:
"machiavel était un honnête homme et un bon citoyen : mais attaché à la maison de médicis il était forcé dans l’oppression de sa patrie de déguiser son amour pour la liberté. le choix seul de son exécrable héros manifeste assez son intention secrète et l’opposition des maximes de son livre du prince à celles de ses discours sur tite-live et de son histoire de florence démontre que ce profond politique n’a eu jusqu’ici que des lecteurs superficiels ou corrompus. la cour de rome a sévèrement défendu son livre, je le crois bien ; c’est elle qu’il dépeint le plus clairement.
(edition de 1782)
("machiavelli was a proper man and a good citizen; but, being attached to the court of the medici, he could not help veiling his love of liberty in the midst of his country's oppression. the choice of his detestable hero, cesare borgia, clearly enough shows his hidden aim; and the contradiction between the teaching of the prince and that of the discourses on livy and the history of florence shows that this profound political thinker has so far been studied only by superficial or corrupt readers. the court of rome sternly prohibited his book. ı can well believe it; for it is that court it most clearly portrays.")
yani şu şekilde ifade edebiliriz bunu; bu kitap hükümdarlara ders vermek adı altında halkı nasıl yönetildiklerine karşı uyarma amacı güdüyor. machiavelli, bu zulmün altında ezilmiş olan halkı uyandırma çabasında. bu düşünceye sahip olan yalnızca rousseau değil elbette, baruch spinoza, denis diderot, francis bacon ve pek çok isim bu hususta görüşler ortaya koymuştur. hatta şunu da not düşmek gerekir il principe'in anahtar kitaplar yayınevinden çıkan baskısının arka kapağında da özellikle not düşülmüştür bu durum hakkında ve alıntılara yer verilmiştir. bütün bu ironiyi anlamamakta diretmek için kör olmak gerekiyor. esasında okuyan çoğu insanın çok yanlış anladığı bir eser. ki yine toplum sözleşmesinin başka bir bölümünde rousseau prens/hükümdar kitabının cumhuriyetçilerin kitabı olduğuna dair benzer cümleler kullanmıştır:
c’est ce que samuel représentait fortement aux hébreux ; c’est ce que machiavel a fait voir avec évidence. en feignant de donner des leçons aux rois il en a donné de grandes aux peuples. le prince de machiavel est le livre des républicains.
("this is what samuel put strongly before the hebrews, and what machiavelli has clearly shown.
he professed to teach kings; but it was the people he really taught. his prince is the book of republicans.")
eh ama zaten kendisi de il principe'de diyor:
"herkes, seni göründüğün gibi algılar, sadece bazıları gerçekte ne olduğunu tecrübe ederler."
immanuel kant'ın hukuk ve/veya yasa ve erdem üzerine 1797 yılında yazdığı iki bölümden* oluşan geç dönem eserlerinden. königsbergli bana kalırsa öyle çok anlaşılma kaygısı ile yazmasa bile -ki kendisini tam olarak anladığını iddia edene sadece gülüyorum- grundlegung zur metaphysik der sitten (ahlak metafiziğinin temellendirilmesi) ve kritik der praktischen vernunft (pratik usun eleştirisi) okunduktan sonra die metaphysik der sitten okunması açıkça şart olan bir eser. dilimize çevrilmiş bir eser değil fakat eserin ismi kabaca ahlak metafiziği olarak çevrilebilir. türkçe çevirisini bulmak mümkün olmasa bile illa bu aksiyona girmek isteyen varsa the metaphysics of morals ismi ile ingilizce çevirisini bulmak mümkün.
königsbergli ahlak metafiziği'nin girişinde ahlaki doktrinin neden deneysel bir deneyim üzerine kurulamayacağını, bunun yerine genel akıl yürütme üzerine inşa edilmesi gerekliliğini açıklar. herkesin bir “arzu kapasitesi”* vardır. kant arzu etme yeteneğini basitçe bir şeyi yapıp yapmama isteği olarak ifade ediyor. tamamen içgüdülerine göre hareket eden hayvanların aksine, insanlar arzularına yanıt verebilir. eylemlerin olası sonuçları hakkında düşünme, bunları değerlendirme ve eylemlerini nedenlere göre etkileme pratik özgürlüğüne sahiptir. yani kısaca insanın bir iradesi vardır ve iradesine göre hareket edebilir. yalnızca düşüncelerden kaynaklanan ve arzulara aldırış etmeyen nedenlerle yönlendirilirse, ahlaki açıdan mantıklı bir şekilde hareket eder. kategorik zorunluluğa da yansıyan temel ahlaki ilke, eşit haklara sahip diğer kişiye saygı göstermektir.
“ıt is a remark which needs no subtle reflection to make, but which we may assume that even the commonest understanding can make, although it be after its fashion by an obscure discernment of judgment which it calls feeling, that all the 'ideas' that come to us involuntarily (as those of the senses) do not enable us to know objects otherwise than as they affect us; so that what they may be in themselves remains unknown to us, and consequently that as regards 'ideas' of this kind even with the closest attention and clearness that the understanding can apply to them, we can by them only attain to the knowledge of appearances, never to that of things in themselves.”
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.