1.
amerikalı şair anne sexton tarafından, vincent van gogh'un aynı isimli tablosundan esinlenilerek yazılmış şiir. ben şiirin yalnızca yan yana dizilmiş bir kaç uyumlu kelimeden ibaret olmadığı taraftarıyım. şiir bir çok şey olabilir; starry night ise anne sexton'un kendi iç buhranını belkide en net kaleme aldığı şiiri ama yalnızca sanatçının kendi kederini veya ölüm arzusunu da ifade etmediğini anlamak gerek. bu şiir aynı zamanda oldukça aşina olduğumuz bir tablonun başka bir açıdan, anne sexton tarafından incelenmesidir.
sexton, oldukça nevrotikti ve yaşamının büyük bir çoğunluğu intihar düşüncesi ile geçti ki işin sonunda yaşamını da dilediği gibi kendi elleri ile sonlandırmıştır zaten. anne sexton'un söylemleri imdat çağrısı değil intihar sancılarıydı bundan ötürü şiirlerinde de -özellikle bu şiirinde- bu ölüme karşı duyduğu arzuyu kesin bir dil ile dile getiriyor. tablonun onda uyandırdığı kaosu ve dehşeti hatta daha ileri gidersek ölüme yönelik hissiyatı keyifli bir buyurganlık ile arzuluyor diyebilirim sanıyorum. o gecenin onu sakince almasını istemiyordu, o ruhunun bir canavar tarafından hatta belki dev ve aç bir ağız tarafından yutulmasını istiyordu.
"that does not keep me from having a terrible need of—shall ı say the word—religion. then ı go out at night to paint the stars."
(bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim – dinden. sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum)*
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.imgyukle.com/2021/02/06/LkUxrU.jpg)
the starry night (yıldızlı gece)
the town does not exist
except where one black-haired tree slips
up like a drowned woman into the hot sky.
the town is silent. the night boils with eleven stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die.
(şehir yerinde değil,
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında,
şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum)
ıt moves. they are all alive.
even the moon bulges in its orange irons
to push children, like a god, from its eye.
the old unseen serpent swallows up the stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die:
(hareket halinde. her biri canlı
ay bile esniyor turuncu rengiyle
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden
yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum:)
into that rushing beast of the night,
sucked up by that great dragon, to split
from my life with no flag,
no belly,
no cry.
(atılıp kollarına gecenin canavarının
o büyük ejderha tarafından yutularak
hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz
ne bir dans
ne bir ağlama.)
sexton, oldukça nevrotikti ve yaşamının büyük bir çoğunluğu intihar düşüncesi ile geçti ki işin sonunda yaşamını da dilediği gibi kendi elleri ile sonlandırmıştır zaten. anne sexton'un söylemleri imdat çağrısı değil intihar sancılarıydı bundan ötürü şiirlerinde de -özellikle bu şiirinde- bu ölüme karşı duyduğu arzuyu kesin bir dil ile dile getiriyor. tablonun onda uyandırdığı kaosu ve dehşeti hatta daha ileri gidersek ölüme yönelik hissiyatı keyifli bir buyurganlık ile arzuluyor diyebilirim sanıyorum. o gecenin onu sakince almasını istemiyordu, o ruhunun bir canavar tarafından hatta belki dev ve aç bir ağız tarafından yutulmasını istiyordu.
"that does not keep me from having a terrible need of—shall ı say the word—religion. then ı go out at night to paint the stars."
(bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim – dinden. sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum)*
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.imgyukle.com/2021/02/06/LkUxrU.jpg)
the starry night (yıldızlı gece)
the town does not exist
except where one black-haired tree slips
up like a drowned woman into the hot sky.
the town is silent. the night boils with eleven stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die.
(şehir yerinde değil,
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında,
şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum)
ıt moves. they are all alive.
even the moon bulges in its orange irons
to push children, like a god, from its eye.
the old unseen serpent swallows up the stars.
oh starry starry night! this is how
ı want to die:
(hareket halinde. her biri canlı
ay bile esniyor turuncu rengiyle
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden
yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor
ah! yıldızlı yıldızlı gece!
ben böyle ölmek istiyorum:)
into that rushing beast of the night,
sucked up by that great dragon, to split
from my life with no flag,
no belly,
no cry.
(atılıp kollarına gecenin canavarının
o büyük ejderha tarafından yutularak
hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz
ne bir dans
ne bir ağlama.)
devamını gör...
2.
2002 yılında gösterime giren hint filmi.
devamını gör...