gustav klimt - tüm tanımları (2. sayfa)

insandan bir şeyler öğrenileceğini savunurum hep. bilmediğim ve kitapların yazmadığı o kadar çok şey var ki. bunun dışında kitaplarda yazan ama arayıp bulamadığımız güzellikleri bir insanda bulabiliyoruz bazen. elbette kitap okumak,okuduğundan mana çıkarmak güzel şey ama kitap okumuyor diye bir insanı tanımadan karar verilmemeli hayatta. belki bir balıkçıdan alınacak en iyi balığı o biliyordur ya da bir kilimin desenlerinin ne anlattığını şiir gibi o okuyabilir. kitap okuyup hayatı deneyimlemeyen biri olmayı istemezdim.
good will hunting (can dostum) filminden bir sahne

milletin damarını biliyorlar necip fazılcılık oynayıp "kendi medeniyetimiz" fikriyle sıradan insanın duymak istediği şeyleri söylüyorlar.
muhteşem bir siyasal islam örneği.
işine gelmeyeni sulandır,gargara yap ve tükür.

mutlaka çizgi romanı veya animesinin çıkmasını istediğim yapıt.
edebiyatımıza farklı bir soluk getiren murat menteş'in dublörün dilemması, ruhi mücerret ile oluşturduğu üçlemenin parçası.
kelimeler raks edebilir mi sorusunun yanıtı.

pudra şekerine övgü - ayvatmus

ömer hayyam, descartes'ın "cogito ergo sum (düşünüyorum,öylese varım.) " demesinden yüzyıllar önce yazdığı rubai ile doğu dünyasının ulaştığı bilinç düzeyini aydınlanma çağı'ndan önce göstermiş. ne oldu,nasıl olduysa batı karanlığı doğu'nun üzerine çöktü.

322. rubai
ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

uzun bir uğraş vermişsin,yorgun düşmüşsün, hem zihnen hem de bedenen kan ter içinde kalmışsın.böylesi meşakkatli bir işi bitirmenin rahatlığıyla dönüyorsun evine. bahçeli evinin kapısına doğru ilerlerken beyaz çitleri aşıp gelen bir ses... ilerledikçe seni içine alıyor,büyülüyor. bahçeye adımını atıyorsun ve sesin sahibini görüyorsun.bütün yorgunluğun sesin etkisiyle yüzüne vuran sıcak rüzgarla uçup gidiyor. işte o sesin sahibi souad massi.

insanın allah'a ulaşmaya çalıştığı her an ve gün kutsaldır. islam'ın içinde buna benzer bir çok gelenek sorgulanmadan günümüze gelmiş ancak birleştirici oldukları göz önüne alınarak bu geleneklere dokunulmamıştır.

islam basit yaşanabildiği ölçüde insanı iki cihanda allah'a yaklaştırır. bir bürokrasisi, yazılımı, silsileler bütün olacak biçimde uygulamaları yoktur. toplumlar zamanla şartlara binaen eklemelerde bulunmuşlar ve bunları dinin kaideleri saymışlardır. bu tip eklemelerin ortaya çıkması ise ulema sınıfının ortaya çıkması ve baskın olmaya başlamasıyladır.

insan kuran'ı anlamadığı yerde teslim olabilmeyi başarıyorsa islam'ı yaşamında uyguluyor demektir. bu teslimiyet yaradılmış olan hiçbir şeye kasti olarak zarar vermemeyle haşrolmazsa insan teslim olduğunu sanmanın kibriyle hareket eder.

velhasılı berat kandili günümüz islam'ının içinde kendine yer bulmuş bir gelenek, matematik hesaplarına girip daha çok sevap kazanacak eylem aramanın yerine,bu geleneği iyilik yapmayı nasip edecek şekilde kullanmayı nasip etsin allah.

bu ülkeye kötü bir şey yapılacaksa en başta söylenilen şey "istihdam yaratacak" lafıdır.
bu öyle bir kılıftır ki insanlara çeşitli hayal kurdurup işin pis yanlarını örtmede üstüne yoktur.
köylünün arazisine çöplük yapılır ama istihdam yaratacak,çöp toplayarak maddi sıkıntılarınız sona erecek, denir.
termik santral yapılır kanser olacaksınız ama işiniz olacak, denir.
ve bunun gibi onlarca örnek...
her dönem siyasetçinin ve bu siyasetçileri destekleyenlerin gözde lafıdır.
şu beklenen istihdam bir türlü sağlanamadı yahu?

deliliğe övgü - desiderius erasmus
milyarca bilgenin (!) yaşadığı bir çağda farklı bir gözle okumak gerek.

boston celtics taraftarı olarak boston'da oynadığı yıllarda izlemekten müthiş haz aldığım oyuncuydu. kevin garnett'in ardından benim için son dönem boston efsanesidir. asistleri onun elinden olunca kolay atılan toplarmış gibi gözüküyor ama hücum başlamadan kafada asistini bitirdiğine eminim yoksa o özel asistler her elden çıkmaz.
kevin garnett ve ray allen'lı takımla 2008'de kazandığı şampiyonlukla dünya gözüyle boston şampiyonluğu görmemi sağladı.
2010'daki 4-3'lük seride de beni çok umutlandırmıştı ama işte karşıda daha olgun bir lakers vardı bu defa.
her ne kadar lakers'la 2020 nba şampiyonu olmuşsa da boston celtics'le kariyeri zirve yaptı.

insanlar günümüzün kapitalist dünyasında zaten 8 saat uyumayı bir lüks olarak görüyor. yani insanlar günde 6 saat uyuyup gün içerisinde beynini kullanmasını istemeyen patronları sayesinde hem az uyuyup hem de aptallaştırılma riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.
rahat koltuğunda kitap yazmak ne güzel.
gerçi doğru bu kitabı bir asgari ücretli için yazmadı.

hiç kullanmadım,bundan sonra da kullanmam teklif dahi edilemez.

her ikisi de ciddi anlamda lezzet sınırı koyuyor sıradan insanın dünyasına. bunların bir anda yok olduğunu düşünün yeni lezzet arayışına girecek ve farklı tatlar üretmeye başlayacaksınız.damak tadınız yeni bir kıtaya gitmiş gibi keşif yapma ihtiyacı duyacak.

kakao kokusu konusunda aynı şeyi söyleyemem ama. başka bir cazibesi var.
axe dark temptation gibi her yerde bulunabilecek bir deodorant bile fark yaratıyor kokusuyla.

aziz nesin - sizin memlekette eşek yok mu
10 yaşında okudum, ara ara açar farklı hikâyelerini tekrar okurum. yoksa aynı kitabı mı okuma alışkanlığı kazandım ?

yarattığın kötülüğü bu dünyada fark edip yaşayacağın vicdan azabıyla her gün azrailin gelmesini dileyerek bir ömür geçirirsin umarım.
ulaşabilirsem çocuklarına bir şekilde destek olacağım.

"içinizde en günahsız olan ilk taşı atsın."
ne kadar da bilenmişiz birbirimize. geldiğimiz hale bak. bana ne ve daha önemlisi sana ne?

okuduğum eseleriyle yeni görüşler kazanmamı sağladı, başka türlü düşünebilmeyi öğretti. ezberlerimi bozdu, ezbere yaşamanın aslında ne kadar sakil olduğunu gösterdi.
görme yetisini okuma sevdasına karartan aydın.
derler ki okumak için tavanda asılı duran ampulü kablolarla uzattırıp çalışma masasının üzerine indirtmiş ve bir cerrah titizliğiyle okumaya devam etmiş.

aynı zamanda güzel sevmeyi de bilen adam

hangi beyinler ve nasıl zihniyetler göçüyor türkiye'ye acaba ?

ölüme otostop çekecek kadar yolda kalmadım henüz.
hem ne demiş şair :
yıkmasınlar vücudumu, yıkmasınlar,
çılgınca seviyorum sıcaklığımı.

bazı yardımlar milletlerin tarihinde çok olumlu etkiler bırakır. bosna ile olan bağlarımız çoğu dost bildiğimiz ülkeden daha derin. zaten savaş sonrası kendini toparlayamış mazlum bir ülkeye yapılan yardımdır. çok görmemek gerekir.
sorgulanacak olan yok mu peki elbette var ama bu bosna ile ilgili değil.