hicligindansi yazar profili

hicligindansi kapak fotoğrafı
hicligindansi profil fotoğrafı
rozet
karma: 7883 tanım: 400 başlık: 57 takipçi: 129
..

son tanımları | başucu eserleri


nyx

yunan mitolojisinin ilk tanrıçalarındandır. gece tanrıçasıdır. ilk yunan tanrısı kaos*'tan doğmuştur. sembolü ay ve yıldızdır. ay taşı da bu güzel tanrıçanın onuruna kullanılan bir eşyadır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


niks çok güzel bir tanrıçadır. doğum yeri dünya'da olmayan gaia'dır. insan ırkına uyku ve ölüm getirebilir. insanlığa iyilik ve kötülük yapabilir.

niks karanlığın tanrısı erkek kardeşi erebus‘la evlenmiş ve iki çocukları olmuştur.

bunlar aether ve hemera‘dır. daha sonra kendiliğinden olan çocukları momus, moros, thanatos, hypnos, oneiroi, hesperides, keres ve fates, nemesis, apate, philotes, geras ve eris’i doğurmuştur.

niks’in oğlu hypnos ile zeus arasında ilginç bir hikaye geçmiştir. zeus’un doğa tanrıçası eşi hera, hypnos’tan zeus’u uyutmasını ister. amacı zeus’a komplo kurmaktır.

hypnos kabul eder ve zeus’u uyutmaya çalışır. fakat hipnozlar yetersiz kalır ve zeus’u uyutmayı başaramaz. çok sinirlenen zeus, hypnos’un peşine düşer.

hypnos zeus’un gazabından kurtulmak için annesi niks’in mağarasına sığınır. bunu gören zeus, niks’in öfkesinden korktuğu için hypnos’un peşini bırakır.

ekleme: yunan mitolojisi dışında roma metinlerinde de niks teması kullanılmıştır ama bu metinlerde nyx, tanrıça nox olarak kullanılmıştır.


sözlüğe yeni kaydolacak olsaydım eğer mahlasım kesinlikle bu olurdu.*

kaynak: aha bu aha bir de bu
devamını gör...

yaşamak (kitap)

bir yu hua eseri. kafa sözlük kitap edebiyat kulübü ile okuduğumuz 3. kitap. canım armysuzy' nin önerip seçtiği bir kitap ve gerçekten iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu. filmi de varmış. bugün uzandım ve 3-4 saatte okudum. akıcı bir kitaptı. 209 sayfa.

kitap hakkındaki yorumlarıma gelirsek kitapta genelde fugui'nin zorlu ve hata dolu hayatını okuyoruz. dönemin siyasi ve sosyal ortamına da tanık oluyoruz. bana göre bunca sefalet çekmeleri bu kadar ölüm tamamen fugui'nin suçu. geç olsun güç olmasın deriz ama fugui için her şey hem geç hem güç oldu

. annesi, babası, karısı ve çocukları.. hatta torununu bile fugui kendi elleriyle gömdü.
fugui'nin onca hatasına rağmen hayattaki şansı ailesi oldu gerçekten. her şeye rağmen koşulsuz sevdiler. fugui'nin bu mücadelesinin en büyük yardımcıları..

kitabın dili gayet basit ve akıcı. ve beni ağlatan kitaplardan oldu yu hua'nın yaşamak kitabı. bir çin edebiyatı eseri. onca ölümün, yoksulluğun ardından fugui'nin hayatı öğrenmesi sevindirici. favori karakterim youqing oldu ve en çok ona ağladım. canım youqing..

fugui'nin çocuklarının erken ölmesi, tam torunuyla beraber güzel bir hayatı olur derken onun da ölmesi gerçekten üzücüydü.
içim sökülene kadar ağladım. kızının tam mutlu olmuşken ölmesi.. her hayat ayrı bir dram içeriyordu.

kısacası bu kitaptan öğrendiğim hayatta en sevdiğim söz olan "ne oldum değil, ne olacağım demeli insan." sözünü de hatırlatmış oldu bana.. fugui'nin hayatından birebir görmüş oldum.

şimdi birkaç alıntı paylaşayım..
"sıradan bir hayat en iyisi. onunla savaş, bununla mücadele et derken sonunda hayatından oluyorsun."

"artık öyle noktaya gelmiştik ki yaşamak ya da ölmek önemli değildi."

"geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma ama sonunda yine kendimden nefret ederdim."

gerçekten güzel bir kitaptı. okuyun, okutturun.. sevgiler saygılar..*
devamını gör...

bülbülü öldürmek

harper lee eseri.
edebiyat ve okuma kulübü ile beraber okuduğumuz kitaptır.
tom'un siyahi olmasından dolayı gördüğü muamele, haksız suçlamaya maruz kalması, ırkçılık ve insanların ne kadar adaletsiz, acımasız olduğunu anlatan güzel bir eser.
atticus en sevdiğim ve gıpta ettiğim karakter oldu. çocuklarıyla olan ilişkisi, doğru olanın peşinden gitmesi, sonuçları ne olursa olsun haksızlığa uğrayanın yanında olması ve baskılara rağmen yılmaması saygı duyulası.
tom robinson'un gördüğü muamele, yapmadığı bir suçun insanlar tarafından kesin yapmıştır diye düşünülmesi, biz insanların birbirimizi ne denli acımasızca ezebileceğimizi ve birbirimize önyargıyla yaklaştığımızı göstermiştir.
atticus'un tom robinson'u cesurca savunması beni kendine hayran bırakmıştır. şu an bulunduğunuz düzende de bazı şeyleri değiştirebilmek için atticus gibi olmamız gerekir aslında. elbette zordur, bedelleri çoktur atticus gibi olmanın.
ayrıca kitabı scout'un bakış açısından okuyarak bir çocuğun masum, kendine ait düşüncelerini görmüş oluruz.
ilk okumaya başladığımda sıkıcı gelse de daha sonra akıcı şekilde ilerlediğim bir kitap oldu.
boo radley karakteri de kitapta ilgimi çeken isimlerden oldu.
"sadece bir tür insan varsa, neden birbirleriyle anlaşamıyorlar? eğer hepsi aynıysa, neden birbirlerini küçümsemek için kendi yollarından çıkıyorlar? scout, sanırım bir şeyi anlamaya başlıyorum. sanırım boo radley'in bu kadar zaman neden evde kapalı kaldığını anlamaya başlıyorum. çünkü içeride kalmak istiyor."
ayrıca bülbülü öldürmek kitabının filmi ve tespih ağacının gölgesinde adlı ikinci bir kitabı var.
kitap birçok sorunu ele alması açısından olsun, bir çocuğun bakış açısını anlamak açısından olsun kesinlikle okunması gereken bir eser. kalemine sağlık harper lee.

birkaç alıntı

"-sen zencileri mi savunuyorsun, atticus?
-elbette savunuyorum. zenci deme scout. bu kabalıktır.
-okulda herkes öyle diyor.
-bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek."

"atticus, sıfatları çıkarırsan gerçekler kalır dedi."

"ama bazen bir adamın elindeki incil, babanın elindeki viski şişesinden daha tehlikeli olabilir."

"insanlar genelde neyi görmek istiyorlarsa onu görürler, neyi duymak istiyorlarsa onu duyarlar."

"başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."

"gerçek olması doğru olduğu anlamına gelmez."

"küçük bir çocuğun gözünde yalan yoktur. çocuklar gördüklerinin ve hayal dünyalarının içinde yaşarlar ve onlar her şeyi yalansız görürler. bizler içimizdeki bütün kötülükleri onlara aşılamakla en büyük görevi üstleniyoruz."
devamını gör...

sincap

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sincaplar hakkında kısa bir yazı yazıp gideceğim sevgili okurlar. çok tatlı hayvanlardır.*


sincaplar gömdükleri yiyeceklerin yerlerini nasıl hatırlıyor?
sonbahar gelip hava serinlediğinde ihtiyatlı sincapları bir telaş sarar. bulabildikleri kadar sert kabuklu yemişi toprağa gömerek yiyecek bulmanın zor olacağı kış mevsimine hazırlık yaparlar.
kış için yiyecek depolayan bu tatlı canlıların bazıları yiyeceklerinin tamamını tek bir yerde saklar. gömdükleri yiyecekleri bulurken sincapların sadece koku duyularına güvendikleri düşünülüyordu. ancak güncel araştırmalar, sincapların birbirine çok yakın konumlanmış stoklardan sadece kendilerine ait olanları açtıklarını ortaya çıkardı. bu durum, sincapların yiyecek gömerken uzamsal ipuçlarından da faydalandıklarını gösteriyor.
gelişmiş olaysal (epizodik) bellekleri, koku duyusunun işe yaramadığı kar altındaki yiyeceklerini bulmada sincaplara avantaj sağlıyor. kendilerini izleyen türdeşlerini kandırmak için kazdıkları sahte depoları da uzun süre hatırlayabilen sincapların yaşadıkları bölgenin detaylı zihinsel haritasını çıkarabildiği düşünülüyor.
sincapların her bir depolama ünitesine farklı türde yiyecek saklaması da bir süre sonra küçük depolarının yerlerini hatırlamalarını kolaylaştırıyor. yiyecekleri bulmada %95 başarı gösteren sincaplar, bulamadıkları tohumlarla doğaya yeni ağaçlar kazandırıyor.


kısacası sincapları sevelim.* ve onlar gibi biz de doğaya yeni fidanlar dikerek katkıda bulunabiliriz.

kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi mart 2019* sayısı syf. 36 yazan: mesut erol.
devamını gör...

alzheimer

beyni harap eden hastalık: alzheimer o kadar sık görülen bir hastalık ki ilerleyen zaman da kalp hastalığından daha sık görülen hastalık olacağı düşünülüyor. en basitinden unutmak.. üzücü aslında. bizi biz yapan yaşadıklarımız, anılarımızdır. bunlardan ibaretiz.


demans, bir kişinin günlük aktivitelerini gerçekleştirme yeteneğini etkileyen hafıza, dil, problem çözme ve diğer düşünme becerilerindeki düşüş ile karakterize olan durumlar için kullanılan genel bir terimdir. demansın pek çok türü ve nedeni vardır. alzheimer tüm demans vakaların %60 ila %70'ini oluşturur.



alzheimer'in sık görülen erken belirtileri arasında kısa süreli hafıza kaybı, ilgisizlik ve moral bozukluğu yer alıyor ancak bu belirtiler genellikle normal yaşlanmanın da bir parçası olarak düşünüldüğünden alzheimer için erken teşhis hayli zor. doktorlar alzheimer'da tıbbi muayene, aile öyküsü ve bilişsel testler temelinde teşhis koymaya çalışıyor, diğer demans türlerini elemek için ise beyin görüntüleme yöntemlerini kullanıyor. alzheimer hastalarının büyük çoğunluğuna 65 yaşından sonra teşhis konuyor ancak semptomların ortaya çıkmasından 15 ila 20 yıl önce beyinde amiloid beta protein plaklarının birikmeye başlaması gündemdeki tartışmalardan biri. tüm umutlar ise kişinin ölümünden ve kapsamlı beyin hasarı oluşmadan önce alzheimer olup olmadığını belirleyebilecek kesin teşhis yöntemlerinin geliştirilmesi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

alzheimer üç aşamadan oluşur. belirtiler ortaya çıkmadan önceki preklinik aşama, alzheimer hastalığı nedeniyle hafif bilişsel bozulmanın başladığı hafif kognitif bozukluk ve alzheimer hastalığı nedeniyle bunama.

beyni alzheimerdan koruyan faktörler: diyet, egzersiz, uyku, zihinsel aktivite, sosyalleşme. lütfen hayatımızda bunları eksiksiz sürdürelim sevgili yazarlar. sağlık her şey gerçekten.

alzheimer risk faktörleri ise: 65 yaş üstü, ailede alzheimer olması, apoe genini taşıyor olmak, hafif bilişsel bozukluk, sağlıksız yaşam tarzı, sosyal hayattan uzaklaşma.

alzheimer hakkında hala yapılması gereken bir ton araştırma var. elde edilen de bir sürü bilgi var gerçi. ikinci alzheimer yazısında görüşmek üzere sağlıklı kalınnn. *



kaynak: bilim ve teknik dergisi, tubitak yayınları.
devamını gör...

cazi

bir karadeniz efsanesi; cazi (cazu kari)

öncelikle bu saatte bu yazıyı yazıp hazırlamış biri olarak nasıl korktuğumu anlatamam. neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. neyse korkmak yok.


nedir bu cazi?
cazi, bilinmeyen bir sebeple doğaüstü güçler kazanmış, ekseri yaşlı bir kadındır. ... bu geniş sahada cadılar, kara büyü yapan, bebekleri ya da yetişkin insanları öldürerek kalplerini ya da ciğerlerini yiyen genellikle kadın olarak tasvir edilen varlıklardır.
“cazı” ya da “cazu” ismi ise büyüyle olağan dışı işler yapan kişiler için geçerli bir ifade. “cadı” anlamına geldiğini de söyleyebiliriz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

doğu karadeniz'de anadolu ve orta doğu folklorundan farklı olarak cadıların normal anne ve babadan doğan ve cadılığı sonradan öğrenen sıradan kadınlar olduğunu inanılmaktadır. trabzon'da cazı, pontus rumcası konuşulan bölgelerde mayısa adlandırılan cadıların üzerine insan pisliği sürerek uçabildiğine, mısır ve kırım'a uçarak gidebildiklerine, örümcek, kuş ve diğer hayvanların formuna girerek şekil değiştirebildiklerine, çocuk ve kadınların ciğerlerini yediklerine, suya atıldıklarında batmadığına inanılmaktadır.

cazi olmuş insanlara bu hal allah'tan gelirdi. yeni bir doğum olduğu zaman cazileri uyku tutmaz, ille çocuğu boğup ciğerini ya da kalbini almak isterlermiş. bir şekilde saldırısı önlenmiş caziler bu duruma çok kızarlar, çocuğun kanını ağaca sürerek bu ağaç kuruyunca çocuk da ölsün diye kara büyü yaparlarmış. hayvan kılığına girebilirler, annenin uyuması için birtakım büyüler yaparlarmış. çocukların ciğeri ve kalbini ateşte pişirip yerlermiş.


ay neyse daha fazla anlatamayacağım. korkudan mutfağa gidemiyorum. ben kaçar.



ordu'ya gittiğimde babaannemden de dinlerdim bu cazu garu hikayesini.. gece soğuğunda otururken anlatırdı. biz de* anlattıklarına korkardık ama sorular sorar böyle bir şeyin nasıl olacağını düşünür dururduk. babamlar küçükken* eve kadar girdiğini tabaktaki yemeği koca elleriyle yediğini, elinin izinin tabakta durduğunu, bebeği gözlediğini fakat sonunda fark edilip dedemlerin yakalamaya çalıştığını anlatırdı. çok korkunç gelirdi. şu anda da korkunç gelmiyor değil.

kaynak: 1 2
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

bu gece özel benim için. çok şey düşünüyorum çünkü. her şeyi, herkesi. en önemli şeyi, en önemsiz şeyi. kafam tam bir savaş alanı. aklıma gelmeyecek düşünceler aklıma geliyor, olması çok düşük bir ihtimal olan olayların kafamda canlanışına şahit oluyorum. uzun zamandır düşünmediğim şeyleri de düşünüyorum, hiç aklımdan çıkmayan şeyleri de.. öncesini, sonrasını, şimdiyi.. bir gün düşündüğüm ikinci gün daha da farklılaşıyor. içim sıkışıyor, daralıyorum. bir boşluk mu demeliyim ne demeliyim bilemiyorum. tarif edemeyeceğim bir düğüm var içimde. karmaşa..


arkada da bu çalıyor. ama durulmuyor düşünceler bir türlü. bu gece uyutmuyorlar. üzücü olan da şu.. önem verdiklerim.. gerek kişiler, gerek değerler, gerekse fikirler.. bunlar günün birinde yok mu olacaklar? bilemiyorum sözlük, artık hiçbir şey bilemiyorum..
devamını gör...

istifçilik

kompulsif biriktirme hastalığıdır.
dispozofobi de denir. pınar dündar'ın da dediği gibi bir nevi eşyanın kölesi olmak şeklinde adlandırabiliriz. evet, hepimiz bir şeyleri hatıra olsun ya da zamanı gelir lazım olur diye saklarız, biriktiririz. ama o gerekli zaman asla gelmez.*

ee bu durumu bazı insanlar abartmışlar.. biriktirmişler de biriktirmişler ve olay içinden çıkılamaz bir hale gelmiş. hastalık derecesinde bir biriktirme takıntısı oluşmuş bu insanlarda. ve asla bunun kötü bir şey olduğunu kabul etmezler, tedavi olmak da istemezler kompulsif biriktirme hastalığına sahip insanlar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu hastalık 1990'lı yıllara kadar akıl sağlığı literatüründe çalışılmamış bir konu.* son yıllara kadar da obsesif kompulsif bozukluk* olarak görülen istifleme bağımlılığı artık tek başına ele alınmaya karar verilmiş.

*

bu istifçi kardeşler bize istifçi demeyelim deee toplayıcı veyahut koleksiyoncu diyelim diyorlar imiş.*


ayrıca istifleme bağımlılığı ve okb kalıtsal olarak da farklı yapıda hastalıklar. bulgulara göre istifleme bağımlılığı çekinik bir kalıtsal özellik olarak aktarılırken okb'ler arasında en yaygın görülen kontrol etme ve planlama takıntılarının baskın kalıtsal özellik olarak aktarıldığı biliniyor.


ha bu aradaa istifçiler demek değildir ki asosyal ve tembeller. değiller fakat insan ilişkileri hastalıkları dolayısıyla hayli karışık bir hale gelebiliyor.*

öyle şeyler istifliyorlar ki aklınız hayaliniz durur. giysiler, kalemler, faturalar, kalemler, tebrik kartları.. hadi bunlar normal.. bazıları isee kestikleri tırnak parçaları, saçları.. durun durun. buna şok olacaksınız. ölmüş kedileri dondurucuya atıp yaşayan birisi var! 100'den fazla canlı kedisi ve 67 ölü kedisi varmış 50 yaşında new york'ta yaşayan irene vandyke'nin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu hastalıkla baş etmenin diğer yolu da hastaların, bir şeyi elde etme isteğine karşı durma konusunda dirençlerin artmasını sağlamak.


tedavi yöntemlerinden biri de bilişsel davranışçı terapi. hastalar evlerdeki yığınlarına bir şey eklemek istedikleri anda kendilerine birtakım sorular sormaları gerekir. istifçilerden "bütçem bunu almaya uygun mu?", "evde bunu koyabileceğim uygun bir yer var mı?", "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" gibi sorulardan oluşan bir liste hazırlayıp her zaman yanlarında taşımaları gerekiyor ve ne zaman elleri bir şey uzansa bu listeyi çıkarıp mantıklı bir karar vermelerine yardımcı olmak için dürüstçe soruları yanıtlamaları gerekiyor. böylece tedavi adım adım gerçekleşiyor.



uzmanlar istifçileri bu tedavi sürecini hızlı değil adım adım yaşaması gerektiğini özellikle vurguluyor. örneğin gereksiz nesnelerden birer birer kurtulmanın evin önüne bir kamyon çekip her şeyi tek seferde dışarı atmaktan çok daha etkin ve doğru bir çözüm olacağını öne sürüyorlar. çünkü sahip oldukları her şeyi aniden kaybetmenin istifçileri ağır bir depresyon sokabileceğin ya da kaybettiklerini yerine koymak için çok daha fazla eşya almaya yöneltebileceğini söylüyorlar.


istifçiler için bu alışkanlıktan kurtulmak oldukça zor olsa gerek. siz de biriktirme huyunuzun hastalığa dönüşmemesini istiyorsanız biriktirmekten vazgeçiniz sevgili okuyucular.. kim bilir? aramızda vardır belki de istifçiler.. bugün ki yazımızın da sonuna geldik. sevgiyle kalın, esen kalın..

kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi 2016 eylül* sayısı pınar dündar syf. 58-65.
devamını gör...

sözlükteki regl ve ped muhabbetlerinden ikrah gelmesi

rahatsız olan az ötede oynasın. ona laf, buna laf. yetti be! ped hakkında da yazarım, regl ağrım hakkında da. kime ne? doğal şeyler bunlar. sırf laf söylemek için laf söylemeyin.

eğer bu tarz başlıkları görmek istemiyorsan;
(bkz: başlığı engelle)
(bkz: engelle)
(bkz: bu kadar basit)

edit: ortada sürekli konuşulan regl ve ped durumu yok sözlükte zaten. aşırı rahatsız kitle neden bu kadar rahatsız onu da anlamış değilim.

edit2: bu konuda tepkili erkek yazarlara zamanında bu konular ayıp ve sakınılması gereken bir şey olarak öğretildiği için olumsuz yönden bakıyorlar regl muhabbetine büyük ihtimalle. bu kafa yapısından en kısa zamanda çıkmanız dileğiyle.

edit3: regl muhabbetini öyle lanse edenler var ki şaşırıp kalmamak mümkün değil. şöyle kanadım böyle kanadım mı diyoruz biz sürekli. gelmiş mastürbasyon muhabbetimi anlatmam da doğal o zaman diyor. konu bu kadar çarptırılabilir.

edit4: ben kime ne anlatmaya çalışıyorum sanki.*
(bkz: nato kafa nato mermer)

edit5*: başlığı açan kişinin de bilmesem yani nasıl biri olduğunu. neyseh.. kaos arayışı hep bunlar..
devamını gör...

yason burnu

bir ordulu olaraktan en sevdiğim manzaraya sahip olan yason burnu'nu ve efsanesini anlatacağım sizlere.*
ordu'nun perşembe ilçesi çaytepe köyü'ne bağlı olan yason burnu yarımadası eski bir kilise, deniz feneri ve efsanesiyle ordu'nun en özel yerlerinden biridir.
antik dönemdeki ismi “iasonia akte”dir.
1. derece arkeolojik, 2.derece doğal sit alanıdır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şimdi gelelim benim mükemmel olan yason burnu fotoğraflarıma.* beraber yorumlayalım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu güzel manzarası zaten yason burnu'nun en güzel özelliklerinden biri. karadeniz'in rüzgarlı havasıyla o çimlere oturup uzun uzun denizi ve gökyüzünü seyredebilir, dilerseniz denizin kıyısında ayaklarınıza su çarparken yürüyüş yapabilirsiniz. hatta denizin kıyısına sandalyenizi atıp oturabilirsiniz bile. düşüncelere dalmak için güzel bir yer.

şimdiii gelelim yason kilisesi (jason's church)ve yason burnu fenerini tanıtmaya.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çektiğim fotoğraflar bunlar fakat attığım kaynaklardan iç mimarisine de ulaşabilirsiniz. tüm yönden çekilmiş fotoğrafları mevcuttur.


bu kilise, 1868'de yörede yaşayan rumlar ve gürcüler tarafından yaptırılmış olup, mimarisi gayet özelliklidir. yason burnu, esasen çok eski bir yerleşim yeridir. ms 3. yüzyılda hıristiyanlar, giresun'da isa’nın doğumunu kutladıktan sonra buraya gelerek 'ışıklar bayramına' katılırlarmış


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


ordu'nun fatsa ile perşembe ilçeleri arasında kalan küçük bir yarımadanın üzerinde bulunuyor yason feneri. fenerin hemen arkasında bir kiliseye ait kalıntılar var. yason feneri'nin yer aldığı bölgenin ismi ise kiremit burnu. eskiden yason burnu olarak anılıyormuş. 1980 sonrası bu ismi almış. sahili kayalıklarla çevrili yemyeşil bir alan üzerinde yer alan yason feneri, denizden pek fazla yüksek değil. bu nedenle de rüzgarlı günlerde karadeniz'in hırçın dalgaları ıslatıyor yason feneri'nin duvarlarını. gövdesi demirden üretilmiş olan yason feneri'nin ışığı 8 mile kadar aydınlatabiliyor. 


yason burnu'na gidip de yason burnu fenerine yaslanıp fotoğraf çekmeyeni dövüyorlar sayın okuyucular.* gittiğinizde siz de mutlaka orada fotoğraf çekinmeyi unutmayın. benim çektiğim bu fotoğrafta insanlar facebook'a koymak için fotoğraf çektiriyorlardı. orada bir yoğunluk mevcuttu.
ne yazık ki kendini bilmez birkaç kişi tarafından fener karalanmış fakat onu boyadılar bir dahaki gitmemde güncellerim yeni halini.

gelelim yason burnu'nu özel kılan o efsaneye..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

argonotlar ve altın post efsanesi



altın post yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden postun adıdır. argonotlar bu postu ele geçirmek için kolkhis ülkesine gitmişler(günümüzde gürcistan'ın karedeniz kıyısındaki bir bölgesi) ve uzun bir mücadele sonucunda postu almayı başarmışlardır. jason (iason) da yunan mitolojisinde altın postu arayan argonotların önderidir.

argo ve argonaut'lar hakkında azra erhat'ın “mitoloji sözlüğü”nde şu şekilde bahsedilmektedir:
“adı "hızlı" anlamına gelen argo gemisi karadeniz'in kolkhis ülkesinde altın post'u aramaya giden kahramanlar için yapılmış elli beş kürekli bir gemidir. onu yapan ustanın adı da argos’dur.” 
“bazı argonautlar: jason, argos(gemi ustası), tiphys(dümenci), orpheus(ozan), idmon(bilici), amphiaraos(bilici), mopsos(bilici), herakles...”

jason'un kral babası amcası tarafından jason henüz küçük bir çocukken öldürülür. jason büyüyüp genç bir adam olduğunda krallığı amcasından geri almak istemektedir. bunun için ise uzak bir diyarda bulunan altın postu ele geçirmesi gerekmektedir. zeus’a kurban edilen koçun altından olan postu ares’e adanmış bir korulukta saklanmaktadır.

yunan mitolojisinde, güneş tanrısı helious’un oğlu olan kolkhis kralı aiet’nin (aietes) “altın post”a sahip olduğu anlatılır. yunanistan’da jason (iason)’un başkanlığında kahramanlar bir araya gelirler ve “altın post”u ele geçirmek için kolkhis'e gitmeye karar verirler. argonotlar, “argo” adlı bir gemi yaparlar ve yola çıkarlar. uzun ve çok zor bir yolculuktan sonra aiet’in güçlü ve zengin krallığına varırlar. “kral, yunanlı kahramanları saygıyla karşılar ve gelmelerinin nedenini öğrenir. aiet, jason’un şartlarını yerine getirmesi halinde “altın post”u yunanlılara vermeye karar verir. iason önce ateş püskürten öküzlere boyun eğdirecek, başlarına boyunduruk geçirecek ve büyük bir tarlayı sürecektir. sonra iason’un ejderhayı öldürmesi ve onun dişlerini toprağa ekmesi gerekir. bu dişlerden savaşçılar çıkmaktadır. iason’un bu savaşçılarla savaşması ve onları yenmesi gerekir. yunanlılar ancak bundan sonra “altın post”u alabileceklerdir.”

“kralın kızı, ilk görüşte jason’a âşık olmuş ve ona yardım etmeye karar vermiştir. medea bir büyücüdür. onun yardımıyla jason kralın şartlarını kolayca yerine getirir ve aiet’den “altın post”u ister. kral, yunanlılara kimin yardım ettiğini hemen anlar ve “altın post”u vermeyeceğini açıklar. bunun üzerine jason, postu ele geçirmeye karar verir. ne var ki medea’nın yardımı olmadan bunu gerçekleştirmesi olanaksızdır. kralın kızı, postu bekleyen korkunç ejderhayı uyutur ve yunanlılar “altın post”u ele geçirmeyi başarırlar. hızla gemilerine binerler ve ülkeleri yunanistan’a doğru yola çıkarlar.

mitolojide “altın post” phriksos ile helle’yi sırtında yunanistan’dan karadeniz’e taşımış olan kanatlı koçun altın postudur. babaları kral olan çocukları üvey anneleri kurban etmeye karar verir. tam bu sırada gökten inen altın postlu koç çocukları kafkaslara kaçırır.

“altın post” onur ve saygınlık ifade eden bir simgedir, farklı mitolojik hikâyelerde işlenir. onurlu, erdemli, adil, cesur, dürüst, sadece kendini düşünmeyen örnek kahramanlar önce kendi kendilerine hâkim olmayı öğrenip, kitleleri peşlerine takarlar. yolculuk ise her daim sürer gider…




ilgi çekici bir efsane gerçekten. ordu'nun en sevdiğim yeri yason burnu yarımadasıdır. kilisesi, feneri, efsanesi ve havasıyla çok özeldir. olur da karadeniz turu yapmaya karar verirseniz buraya uğramadan geçmeyiniz.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynaklar: 12345

not: ilk iki fotoğraf hariç diğerleri bana aittir.
devamını gör...

yeleli kurt


güney amerika'da yaşayan görünüşü ilginç olan canlılardır.
bunların adı kurt olmasına rağmen gerçekte kurt değiller; görünüşleri tilkiye benzetmesine rağmen tilki değiller; vücutları sırtlanı, kafa yapıları da afrika av köpeğini andırıyor.uzun bacaklarıyla dikkat çeken yeleli kurtların kırmızımsı-turuncu kürkleri ve adlarında belirtildiği gibi yeleleri var.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yeleli kurtlar diye adlandırılan bu tür, köpekler, tilkiler, çakallar ve kurtların ait olduğu köpekgiller (bkz: canidae) ailesinin üyeleridir.
yeleli kurtlar hem bitki hem de hayvan yiyen (hepçil) köpekgil ailesinin güney amerika'da yaşayan en büyük türüdür.
meyveler, kemirgenler, tavşanlar, kertenkeleler, kurbağalar, salyangozlar ve kuşlar başlıca besinleridir.



boyları 67-107 cm, omuz yükseklikleri 90 cm, ağırlıkları 20-35 kg civarında olur. 12-15 yıl kadar yaşarlar.
çayırlar ve çalılıkların bulunduğu ormanlar başlıca yaşam alanlarını oluşturur. çayırlık yerlerde uzun bacakları sayesinde avlarını yukarıdan görüp hissettirmeden rahatça yakalayabilirler. sürü oluşturmazlar. saldırgan değillerdir.
çiftlik hayvanlarına saldırdıkları düşünüldüğünden insanlar tarafından avlanmaktadırlar. ancak at ve koyun gibi hayvanlara saldırıp bunları yemeleri mümkün değildir. sayılarının azaldığı ve 2200-4500 kadar yeleli kurt kaldığı tahmin ediliyor
.

kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi kasım 2019 sayısı* syf. 84-85 yazan: dr. bülent gözcelioğlu
devamını gör...

georg cantor

tam adıyla georg ferdinand ludwig philipp cantor* ünlü alman matematikçidir. prof. dr. ali sinan sertöz'ün deyişiyle çağının ötesinde bir matematikçidir. bilim dünyasının "sıradışı" profesörü olarak anılır.

kümeler kuramının kurucusudur.kümeler arasında birebir eşlemenin önemini ortaya koymuştur, "sonsuz küme" kavramına matematiksel bir tanım getirmiş ve gerçel sayıların sonsuzluğunun doğal sayıların sonsuzluğundan "daha büyük" olduğunu ispatlamıştır. ayrıca kardinal sayı ve ordinal sayı kavramlarını ortaya atmış ve bu sayıların aritmetiğini tanımlamıştır. 1890 yılında alman matematik derneğini kurmuştur.

matematiğe olan ilgisi anlaşılınca matematik eğitimi almış- berlin üniversitesi'nin efsanevi matematikçileri olan kronecker, weierstrass ve kummer'dan- ve mezun olunca halle üniversitesi'nde göreve başlamıştır. zamanı gelip cantor sıradışı fikirlerini ortaya koyunca kronecker'ın en büyük düşmanı, weierstrass'ın da en büyük destekçilerinden olacağını kim bilebilirdi?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

cantor'un zorlu serüveninin başlangıcı birebir ve örten fonksiyon kavramlarının çağının ötesinde bir anlayışla kullanmasıyla gerçekleşmiştir. sonsuz kümelerin farklı sayıda olabileceğini de bize cantor göstermiştir. hayal edip idrak etmesi güç gerçekten. cantor'un ne kadar özel biri olduğunu anlayabiliriz böylelikle.


uzaydaki nokta sayısı: sonsuzluğu saymaya başlayınca insan nerede duracağını bilemiyor. cantor bize sadece 0 ile 1 arasındaki reel sayıların miktarı ile düzlemdeki herhangi bir büyüklükte bir karenin içindeki nokta sayısının da aynı olduğunu söylüyor. yani bu nokta kümeleri arasında birebir ve örten bir fonksiyon kuruyor. insanlar daha bunu kabullenmeye çalışırken cantor daha ileri gidip aslında yaşadığımız üç boyutlu uzaydaki herhangi bir küpün ya da kürenin içindeki nokta sayısının da yine 0 ile 1 arasındaki reel sayılar kadar olduğunu gösteriyor. 1 adım sonra ne diyeceğini tahmin etmenin çaresizliği ile insanlar cantor'u dinliyor ve cantor n-boyutlu uzaydaki tüm noktaların sayısının da yine 0 ile 1 arasındaki reel sayılar kadar olduğunu söylüyor. ve bu insanlar 19. yüzyılda logaritma tabloları ile hesap yapmaya çalışan insanlar. cantor'u sevmemiş olmalarında şaşırtıcı bir yön yok. cantor'u çekemeyenlerin tek tesellisi cantor'un tam sayıların sayısı ile reel sayıların sayısı arasında kalan başka bir sonsuz sayı olup olmadığı problemini bir sonuca bağlayamadan ölmesidir.


cantor'dan geriye sonsuzluk kavramı ve kümeler kuramı kalmıştır. tüm kümelerin oluşturduğu bir kümenin alt kümeler kümesinin bu kümenin içine sığamayacağı gibi paradokslarla, matematikçilere kümeler kuramına ciddi belitler yardımıyla yaklaşmak gerektiğini öğretti. bugün kullandığımız zermelo-frankel küme belitlerinin ortaya çıkmasına yol açtı.
cantor küme kavramının ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini, ciddiye alınmazsa içinden çıkılmaz paradokslarla boğuşacağımız düşüncesini de ilk dile getiren kişi olmuştur. cantor insanların çığır açan fikirlerini kabul edeceğine inansa da eminim bu kadar geç ve ruh sağlığını kaybettireceğini düşünememiştir. kıskançlık, bağnazlık ve alışılmışın dışına çıkamama dönemin insanlarında çokça görülen bir durum olmuştur. gerçi dönem değişse de insanlar hala değişmez. neyse geç olsun güç olmasın diyerek kendimizi avutup duralım.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


günümüzde, cantor'un fikirleri matematikçilerin büyük çoğunluğu tarafından doğru kabul edilmekte ve matematik tarihinin en önemli paradigma değişimlerinden biri olarak tanınmaktadır. david hilbert, "cantor'un yarattığı cennetten bizi kimse kovamayacaktır" diyerek cantor'un katkılarının önemini vurgulamıştır.




anladığımız üzere zamanında cantor bu fikirleri için yoğun bir şekilde eleştiri almıştır. insanlar cantor'un fikirlerine ayak uyduramamıştır. "çağının ötesinde bir matematikçi" kavramı tam anlamıyla cantor'a göre.


sonsuzluğun sınırında yalnız bir adam: georg cantor
sonsuzluğun ve modern matematiğin babası: georg cantor

ünlü matematikçi kronecker cantor için "hain, gençleri zehirleyen bir bilim şarlatanı" ifadelerini kullanmış, poincare ise "matematiği saran ağır bir hastalık" benzetmesini yaparak canım cartoncuğuma laf etmişlerdir. kimse kusura bakmasın hepsi kendisiler. yedirmem cantorcuğumu!!!
ayrıca din adamları da her zamanki gibi bilime ters olduklarından dolayı cantor'a karşı bir saldırı içerisindelerdi.
gösta mittag-leffler, dedekind, david hilbert ve weierstrass ise köstekçilere karşı cantor'un yanında durup destekçilerinden olmuşlardır. fakattt cantor artık dayanamadı ve depresyon yılları cantor için başlamış oldu. ölene kadar sık sık hastaneye yatacak ve sık sık tedavi görecekti artık cantor. ama hastaneden yazdığı mektuplarında hala sağlığına kavuşup bir an önce matematik çalışmayı düşlediğini yazar dururmuş canımın içi cantor. ama bir daha matematik çalışacak kadar sağlığı yerinde olamadı.. fakat boş durmayıp alman matematik derneğini kurdu. ah cantor.. ne hale getirdiler seni.

cantor ağır eleştirilere konu olduğunu ömrünün son gününe kadar duyduğu için kalbi kırık ayrıldı aramızdan. ama unutmasın ki adının geçtiği bir kümenin bugün ders kitaplarında yer aldığını ve bizlerin onu andığını. iyi ki var olmuşsun georg cantor.
(bkz: cantor teoremi)
unutmayın ki sevgili okurlar sonsuzluğa asla ulaşamayız.

zamanında bu yazıyı oluştururken bana destek olan ve anlamamı sağlayan sigma'ya teşekkürlerimi sunuyorum..

kaynak: 1
2)tübitak bilim ve teknik dergisi 2016 eylül* sayısı syf. 66-74 prof. dr. ali sinan sertöz (bilkent üniversitesi fen fakültesi matematik bölümü)
devamını gör...

türkiye'de tacize uğramamış kadın olmaması

öncelikle taciz olayını sadece kadınlara indirgemek yanlış ama şu açıdan kadın demiştim* bu başlığa ukde bırakırken. cinsiyet farketmeksizin, yetişkinmiş veyahut çocukmuş farketmeksizin tacize uğruyor insanlar* ülkemizde. hatta tüm dünyada gittikçe artan bir durum. çevremde baktığım zaman* tacize uğramayan kadın tanıdığım yok neredeyse. bu açıdan kadınların çoğunun tacize uğramış olduğu kanısına vardım ki erkeklerde de bu durum oldukça yaygın. tacize uğramayan kadın yok demek tüm erkekler tacizcidir demek değildir bu arada tanımlarda böyle bir cümleye rastladım. hemcinsiniz tarafından da tacize uğrayabilirsiniz ne yazık ki.

gelelim "taciz" kavramını irdelemeye.
taciz nedir, ne demektir?

taciz birçok kötü davranışı kapsamaktadır. kelime hukuki bir anlamda kullanıldığı zaman tehdit edici, rahatsızlık veren ve toplum tarafından tasvip edilmeyen davranışları kasteder. ifade özgürlüğünü destekleyen toplumlar da, sadece ısrarla tekrarlanan ve doğru olmayan ifadeler hukuki anlamda taciz sayılır.


taciz deyince genellikle cinsel taciz gelir aklımıza bir de o ne demek ona bakalım. tacizin birçok yönü olsa da en bilineni cinsel tacizdir.

cinsel taciz, ısrarcı ve istek dışı cinsel yaklaşımlar için kullanılan terimdir. bu tür taciz genellikle sokakta yalnız yürürken bazen de iş ortamlarında gerçekleşir ve cinsel yaklaşımları geri çevirmek mağdur kimseyi dezavantajlı bir durumda bırakabilir


(bkz: istismar)
türüne göre
şiddet / baskı
gücün kötüye kullanımı / zulüm

fiziksel istismar
işkence
çocuk istismarı
aile içi şiddet

psikolojik istismar
küçük düşürme / gözdağı verme
mobbing / zorbalık
kurbanı suçlama
nefret söylemi / manipülasyon
takipçilik / sibertakipçilik
ilişkisel saldırganlık
ebeveynsel yabancılaşma
psikolojik işkence / zihin kontrolü
toplumsal veya bireysel sakınma
zor yollu ikna / taciz
sözlü taciz
gaslighting

cinsel istismar
ensest / çocuğun cinsel istismarı
tecavüz / cinsel istismar

kurbana göre
çocuk istismarı / aile içi şiddet
yaşlı istismarı / iş yerinde şiddet
tutuklu istismarı
hasta istismarı
engelli istismarı
hayvanlara uygulanan şiddet

suçluya göre
polis şiddeti
insan deneyleri

ilgili
ağır bedensel ceza
erişkin koruma hizmetleri

gördüğümüz üzere "taciz" kavramı çokça çeşitli bir kavram. bu geniş açıdan bakıldığında zaten tacize uğramamış insan yoktur diyebiliriz hatta.

kaynak:tık tık
devamını gör...

insidious

favorim olan korku filmi serisi. toplam 4 filmi vardır. korku seansında oynamış olan patrick wilson'ı insidious'da da görüyoruz.*

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu sahnesi çok korkutucu. az önce bildiğim sahneyi tekrar tekrar izlememe rağmen kalbim küt küt atıyor. kesinlikle izlemelisiniz. şiddetle tavsiye ediyorum.

filmin en sevdiğim müziğini de ekliyorum buraya. bağımlısı olacaksınız.



ay bana bir korku geldi. ben kaçtım. *
devamını gör...

fotoelektron spektroskopisi


deneysel bir analiz yöntemi olan fotoelektron spektroskopisi atom ve moleküllerin elektronik yapılarını tayin etmeye yarıyor. çalışılan örneğe gönderilen fotonlar sayesinde saçılan fotoelektronların kinetik enerji dağılımları ölçülüyor. böylelikle numune'nin bileşimi ve bileşenlerin elektronik konfigürasyonu tayin edilebiliyor.

radyasyonun şiddetine göre farklı enerjiye sahip fotonlar gönderilerek atom çekirdeğine farklı mesafelerdeki elektronlar üzerinde çalışılabiliyor. örneğin x-ışını fotoelektron spektroskopisinde 200-2000 ev enerjiye sahip fotonlarla atom çekirdeğine daha yakın, ultraviyole fotoelektron spektroskopisinde ise 10-45 ev enerjiye sahip fotonlarla çekirdekten en uzakta bulunan elektronlar üzerinde çalışılabiliyor.

fotoelektron spektroskopisinin temelinde fotoelektrik olay yatıyor. numune yüzeyine gönderilen foton eğer belirli bir eşik değerinin üzerinde enerjiye sahipse elektronun koparılmasına neden oluyor. einstein'ın fotoelektrik yasasına göre, fotonun enerjisi elektron koparmak için gerekli olan enerji ve fotoelektronun sahip olduğu kinetik enerjinin toplamına eşit oluyor.

fotoelektron spektroskopisi ile katı, sıvı ve gaz numuneler analiz edilebiliyor. xps tüm katı yuzeylerin elementel ve kimyasal hal bilgisini analizi için kullanılabilir. xps sistemleri ile iyonik sıvılar da analiz edilebilmektedir. 10 nm'lik yüzey kalınlığında elementel ve kimyasal hal analizi yapabilirsiniz.


kaynak: tübitak bilim ve teknik dergisi 2019 mart* sayısı syf. 35 yazan: dr. tuncay baydemir.
devamını gör...

mikroplastikler


plastik hayatımızı kolaylaştıran hem hafif hem de maliyeti düşük bir malzemedir.
fakat hepimiz biliyoruz ki kullandıktan sonra yok edilmez veya geri dönüştürülemezse doğada uzun süre yok olamıyor ve doğayı kirletiyor. bunun sonucunda da parçalanıp başka bir sorun olan mikroplastiklere dönüşüyor.

nedir bu mikroplastikler?

mikroplastikler, 5 mm'en daha küçük olan ve çevrede kirliliğe sebep olan, çoğunlukla petrol türevli olup suda çözünmeyen, düzgün şekilli veya şekilsiz polimerik parçacıklara verilen isimdir 1 mikrondan küçük plastik parçacıklarına ise nanoplastikler denir.


https://i.hizliresim.com/bt8oc64.jpg

e tabii çevreye bırakılan bu mikroplastikler de balık ve kabuklu deniz canlıları da dahil olmak üzere pek çok canlının vücudunda birikebiliyor ve besin zinciri yoluyla bizler dahil olmak üzere diğer canlılara geçebiliyor.

mikroplastikler yıllar geçtikçe büyük bir sorun haline geldi. [[alıntı]]
farklı şekillerde ve büyüklüklerdeki polipropilen, polietilen ve polistiren gibi plastik türleri de mikroplastikler kapsamına giriyor. aslında mikroplastikler ortaya çıkış kaynağına göre 1 ve ikincil olarak sınıflandırılıyor. eğer çevreye mikroplastik olarak saldılarsa birincil, çevrede mikroplastik büyüklüğünde parçalandılarsa ikincil olarak adlandırılıyorlar.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

üretilen tüm plastiklerin yaklaşık %2 ila %5'i okyanuslarda son buluyor. bazıları mikroplastik formunda. ürünlere kasıtlı eklenen mikroplastikler ise denize ulaşan tüm plastiklerin nispeten küçük bir ortamını oluşturuyor.


mikroplastikler her yerde!! içimizdeler.. üzücü bir durum ama gerçek bu. ödediğimiz bedel diyebiliriz. doğayı kirlettiğimiz her şey bize geri dönüyor ve sonumuz oluyor.
deniz tuzunda mikroplastiklere rastlanıyor. araştırmalar sonucu da dünyada kullanılan sofra tuzu markalarının %90'ında mikroplastik tespit ediliyor.

denizleri ve gölleri kirleten mikroplastiklerin toplanması hayli zor. sucul canlılar için ciddi bir tehdit olarak görülen mikroplastiklerin besin zincirine geçmesi ve su kaynaklarını kirletmesi, mikroplastiklerin insan sağlığı için de bir tehlike olabileceği konusundaki endişeleri gündeme getiriyor. mikroplastiklerin besin zincirine dahil olması konusunda yapılan bir araştırmaya göre, bunda sivrisineklerin payı büyük. sivrisinekler ve yusufçuklar gibi birçok böcek jüvenil (yavru) dönemlerini suda geçirip yetişkin olduklarında karasal ortama geçiyor. mikro plastik atıklar ile kirlenmiş sularda gelişen böcek larvalarını vücutlarında bu atıklar birikiyor ve yetişkin olduklarında da vücutlarında kalmaya devam ediyor. bu böceklerin karada yaşayan hayvanlar tarafından yenmesi ise mikro plastik kirliliği sorununu yayılması anlamına geliyor.


ee sivrisineklerde de mikroplastik tespit edildiğine göre su canlılarında olduğu gibi diğer canlılarda da mikroplastik bulunması kaçınılmaz bir ihtimaldir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

soluduğumuz havada, yemekte kullandığımız tuzda, içimizde.. plastikler her yerde. küresel bir sorun. mikroplastiğe ne kadar maruz kaldığımıza dair bir bilgi yetersizliği olduğundan dolayı insanlar üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor.


mikroplastiklerin çoğu sindirim sistemini herhangi bir zarar vermeden geçecek kadar küçük ancak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre mikroplastiklerin vücutta diğer hormonları bozan bisfenol a (bpa) ve başka toksik maddeleri tutma ve vücudun diğer bölümlerine taşıma kapasitesi var. bu da bağışıklık sisteminin işlevini bozma, büyümede ve üremede sorunlara yol açma riskini akla getirebiliyor.

çevre kirliliği ve insan sağlığı ile ilgili endişelerden dolayı, avrupa birliği'ne üye bazı ülkelerde, kozmetik ve temizlik ürünleri gibi mamüllerde mikroplastiklerin kasıtlı kullanımı ile ilgili ulusal yasaklar yürürlüğe girmiştir.

mikroplastikler doğaya ve besin zincirine çok farklı yollarla giriyor bazı ülkelerde mikroplastiklerin belirli ürünlere kasıtlı olarak eklenmesine kısıtlamalar getirirse de henüz tüm dünyada uygulanan geçerli koruyucu önlemler alınmış görünmüyor. bunların hepsinin sonucunda bilim insanlarından beklenen, mikroplastiklerin etkilerinin yanı sıra doğayı ve besin zincirine giriş yollarının araştırılması ve bu konuda alınması gereken önlemlerin belirleneceği çalışmaların yapılması.


kaynak: 1
2) tübitak bilim ve teknik dergisi 2018 aralık* sayısı syf 12-19. yazan: dr. özlem ak.
devamını gör...

canan dağdeviren


canan dağdeviren kimdir?
1985 istanbul doğum fizik mühendisi kendisi. piezoelektrik malzemeleri insan organlarının üzerine yerleştirerek organların hareketini elektrik enerjisine çeviren cihazların mucididir.
türkiye’den harvard üniversitesi genç akademi üyeliği’ne seçilen ilk bilim insanı dağdeviren. giyilebilir kalp pilini icat ederek forbes’in 30 yaş altı bilim insanları listesine de adını yazdırmayı başardı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

en son okuduğum beyinsizler uygulamasında canan dağdeviren'in de içinde bulunduğu çalışma yazısı;

mıt‘de görev yapan araştırmacılar ve türk profesör canan dağdeviren, kişinin hayati belirtilerini izlemek için kıyafetlere işlenmiş sensörler geliştirdi. henüz prototip aşamasında olan bu esnek sensör buluşu ile ilk adımda hastaları, sporcuları ve astronotları takip edecek.

mıt araştırmacıları, elektronik sensörleri kumaşlara yapıştırılarak, insanların vücut sıcaklığı, solunum ve kalp atış hızı gibi hayati belirtilerini izlemek için kullanılabilecek t-shirt veya diğer giysiler yaratmalarını sağlayan bir yol geliştirdiler.

sensörlerin gömülü olduğu giysiler, makinede yıkanabilir ve onları giyen kişinin vücuduna yakın olacak şekilde özelleştirilebilir.

araştırmacılar, bu tür algılamanın evde veya hastanede hasta olan insanları, sporcuları veya astronotları izlemek için kullanılabileceğini belirtiyor.

canan dağdeviren yaptığı açıklamada, "her gün giydiğimiz tekstil ürünlerinin içine piyasada bulunan herhangi bir elektronik parçayı veya özel laboratuvar yapımı elektronikleri ekleyerek kendimize uygun giysilere sahip olabiliriz. bunlar özelleştirilebilir, bu nedenle vücutlarından sıcaklık, solunum hızı ve benzeri gibi bazı fiziksel verilere ihtiyaç duyan herkes için giysiler yapabiliriz" dedi.


diğer araştırma grupları, sıcaklığı ve diğer hayati belirtileri ölçebilen ince, cilt benzeri yamalar geliştirmiştir, ancak bunlar hassastır ve cilde bantlanmalıdır. canan dağdeviren'in conformable decoders grubu, çıkarılabilir elektronik sensörler içeren esnek bir kumaş kullanarak, normalde giydiğimiz kıyafetlere daha benzer giysiler oluşturmak için yola çıktı.

dağdeviren, "tekstil elektriksel olarak işlevsel değildir. giysilerimizin pasif bir unsurudur, böylece günlük aktiviteleriniz sırasında cihazları rahat ve uygun bir şekilde takabilirsiniz. ana hedefimiz, vücudun fiziksel aktivitelerini aynı vücut kısmından, herhangi bir fikstür veya bant gerektirmeden ölçmektir" ifadelerini kullandı.

gömülü sensörler
elektronik sensörler, epoksi ile kaplanan ve daha sonra kumaştaki dar kanallara dokunan uzun, esnek şeritlerden oluşur.

bu kanallar, sensörlerin cilde maruz kalmasına izin veren küçük açıklıklara sahiptir.

kalp atış hızı veya solunum hızı ölçebilen sensör
bu çalışma için araştırmacılar, 30 sıcaklık sensörüne sahip bir prototip t-shirt ve kullanıcının hareketini, kalp atış hızını ve solunum hızını ölçebilen bir ivmeölçer tasarladılar.

giysi daha sonra bu verileri kablosuz olarak bir akıllı telefona aktarabilir. bunun içinde özel bir telefon
uygulaması geliştirdi.

elde edilen bütün bilgiler telefona gidiyor ve cloud (bulut) vasıtasıyla uzaktan doktorun bilgisayarına gönderilebiliyor.

giysiler, içine yerleştirilmiş sensörler ile birlikte yıkanabilir. sensörler çıkarılabilir ve farklı bir giysiye aktarılabilir.



kaynak: 1 ve beyinsizler uygulaması.
devamını gör...

podcast önerileri

yıldızlı bir hikaye - berkay tekin
edebiyat dünyasına damga vuran isimler hakkında podcastler içerir.

mitolojika - burçak buran
mitolojik hikayelerin anlatıldığı podcastler içerir.

biyografik bilim: bilim insanlarının ağzından hayatları
güzel, bilgilendirici kısa podcastlerdir.

not: hoşuma giden, beğendiğim, yeni keşfettiğim podcastler oldukça bu tanımı editleyeceğim. takipte kalın..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim