işimbu - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
bir abinizin normal sözlük gözlemleri
merhaba genç kafa'cılar,
kafa sözlüğün ilk katılımcılarından biriyim ben de, çoğunuz gibi.
burada geçen zamanda bir çok mesele gördük birlikte, çözülenler de oldu, görünen o ki, hala çözüm bekleyenler de var.
herkes, kendi görebildiği, düşünebildiği, algılayabildiği oranda isteklerle gündemde başlıklar açtı, tanımlar girdi. çünkü farklı yaş, farklı eğitim, farklı kültürlerden insanlarız hepimiz .
benim söylemim diğer bir yazara ters gelebildi , başka bir yazarın söylemi isteği de bana ki bundan doğal birşey olamaz.
3-4 bin kişinin olduğu sözlükte, insanlar artık başlıklardan birbirini tanıyor duruma geldi ki, bu da katılımcı sayısının gerçekten az olduğunun bir göstergesi.
sözlük gündemine yön veren kişiler artık belli durumda. şu bir türlü alışamadığım skor listelerine bakıldığında, neredeyse aynı kisilerin olduğunu görmek zor değil.
doğrusunu söylemek gerekirse, ne etliye ne sütlüye muhabbetini güdüyorlarsa , burda ne işleri var demek geliyor ilk etapta içimden ama demiyorum bunu, çünkü kendi adıma bunu bir sorun olarak görmek istemiyorum.
klasik güncel türk halkının bir yansıması olarak görüyorum bu durumu ben ve bu düşüncedeki insanların, katılmamasının, katılmasından daha iyi olacağını düşünüyorum.
bireysel olarak benim en çok dikkatimi çeken durum, az sayıdaki katılımcının da, lütfen yanlış anlamasınlar, çok boş, fındık kabuğu doldurmayacak, gerçek yaşamdan oldukça uzak, lay lay lom bir havada birşeyler yapmya çalıştıklarını görüyorum.
ülkede işsizlik varmış, ekonomik sorunlar varmış, özgürlükler kısıtlanıyormuş, hukuk yerlerde
sürünüyormuş , vs.vs. hiiç bunlardan bi haber tarzda başlıklar, tanımlar...
önceki gün dü sanırım, akışın anlık fotosunu alıp, ' bunların hangisine ne yazalım ' diyerek başlık açtım, anında kaydoldu gitti .
yani aslında bu az sayıdaki katılımcı da herşeyin farkında, ne kadar boş işlerle uğraşıldığını görüyorlar ama tercihlerini yine o şekilde davranmaktan yana kullanıyorlar.
bazen gerçekten zaten az sayıdaki bu gündem belirleyen katılımcıların yaşlarını çok merak ediyorum .
çünkü, okulların kapalı olmasından
da mütevellit, evde oturan lise hatta ortaokul talebeleriyle aynı yerdeyiz, hatta onlar çoğunluktalar düşüncesine kapılıyorum.
bu kesinlikle birilerini yargılama sorgulama meselesi değil, lütfen yanlış anlamayın,
bu, kendimize, yaşımıza, düşüncelerimize daha fazla uyan bir yer arayışı meselesi .
yoksa, gençlerin çoğunlukta olduğu bir yerde, gelin sabah akşam ekonomi , siyaset vs konuşalım deme gibi bir lüksümüz zaten olamaz.
ama, ucundan azıcık da olsa, ' yaa evet, burada hayata benim penceremden bakanlar da var ' demek istiyor insan bazen.
bazı yazarlar şimdi gelip, ' ya senin istediğin gibi siyaset mi, konuşalım, bize ne devlet işlerinden, biz kafa dağıtıyoruz burada ..' diyecekler veya düşünecekler ama , ne söylemeye çalıştığımı anlayacak az da olsa yazarın burada bulunduğundan da eminim doğrusu.
bunu bir tercih, kültür, kuşak çatışması biçimine dönüştürmeden,
biraz daha dişe dokunur başlıklar açacak, tanımlar yapacak yazar kapasitesi var burada, bundan eminim ben, ama onlar da baktılar olmuyor, gerçek dünya kimsenin umurunda değil, gençler burada makara peşinde, bir çoğu yazmayı bıraktı. benim bildiklerim var ki, pes ettiler .
sözlük, şu anda sözlükten çok, liseli gençlerin muhabbet ortamı gibi, kafeler kapanınca kafa sözlük kafeye döndürülmüş durumda .
burayı biraz da yönetimin ilk başlardaki tutumu bu hale getirdi.
yok 800 tanıma kitap verecez dediler, yok adınızı süsleyip instagramda orda burda gösterip sizi meşhur edeceğiz dediler,
yok haftalık puan olacak, her hafta birinci seçip, boynuna çelenk takacağız dediler,
haa kötü mü ettiler, elbette kötü etmediler ama bizim toplumun bazı şeyleri anlaması için henüz zamana ihtiyacımız olduğu gerçeğini gözardı ettiler.
3 günde 1500 tanım giren yazarlar yarattılar. bunu başka yerde görmedim de duymadım da ben .
böyle olunca da, sözlüğe benim penceremden bakanlar için, burası çekilmesi güç bir yer haline geldi kısa sürede.
benim bu eleştirilerim yıkıcı değil, yapıcı eleştiriler, bu şekilde devam edemez, ederse de belli bir seviyenin üstüne çıkamaz diyorum bütün iyi niyetimle .
aralarda sürekli iyi niyetle gözlem ve düşüncelerimi paylaşıyorum dememe rağmen, yine de birilerinin gelip, tepkisel tavır göstereceğini biliyor , tüm yazarları biraz daha dikkatli, biraz daha kayda değer başlık ve tanımlar yapmaya davet ediyorum.
tüm yazarlara ve yönetime saygıyla.
edit: - yazımda defalarca yıkıcı değil, yapıcı düşüncelerle bunları yazıyorum, amacım kimseyi tektiplestirmek değil desem de, birileri yine karşı taarruza geçmekten geri kalmıyor nedense .
- ' ağbi ' kelimesinden rahatsız olan yazarlar olmuş, kendilerini tenzih ediyorum. tamamen iyiniyetle, gönülden gelen bir yaklaşım biçimiydi benim için.
- 600 tanımım varken gidiyorum deyip, üstüne 600 tanım daha yaptığımı araştırmışlar, bulmuşlar,
bazen kişide kalması gereken özel durumlar vardır, bu da onlardan biridir, evet gidiyordum, kalmama bana göre değerli olan bir gelişme vesile olmuştur.
- ismi önemli olmayan bir sözlükte daha önce bulunduğumu bulmuş bir yazar .
bunda sorun ne anlamadım.
buradaki bir çok kişi daha önce başka başka sözlüklerdeydiler zaten, suç mu bu ? hala farklı sözlüklerde yazmaya devam edenler bile var içimizde.
haa, o ekran görüntüsündeki amaç, söz konusu sözlüğün, gidenin arkasından terbiyesizce yapıştırdığı
' turkish airlines ' yazısına atıfta bulunmak ise, yanlış bir yerden girilmiş, çünkü o sözlükte kendi isteğiyle çıkıp gidenin arkasından herkesin profiline o ifade konuyordu zaten .
ayrıca söz konusu sözlükten de , yine burada görüp, bugün de paylaştığım kronik sorunlar yüzünden kendim ayrıldım.
- bu kadar uzun bir yazıda, bazı imla hatalarına dikkat çeken değerli yazarlar olmuş, affetsinler, hata hepimize mahsus bir durum.
- farklı fikirlerin çıkması son derece normal , ancak farklı fikirlerde amaç önemlidir sayın yazarlar .
ben amacımı defalarca açıkça söyledim, eksiğim, yanıldığım yerler olabilir, ama bu , sözlükte şu an sorunlar olduğu gerçeğini değiştirmez.
mesele, sorunları görmezden gelip, hasır altı etmek mi , yoksa elbirliğiyle tedbir almak mı olmalıdır?
kafa sözlüğün ilk katılımcılarından biriyim ben de, çoğunuz gibi.
burada geçen zamanda bir çok mesele gördük birlikte, çözülenler de oldu, görünen o ki, hala çözüm bekleyenler de var.
herkes, kendi görebildiği, düşünebildiği, algılayabildiği oranda isteklerle gündemde başlıklar açtı, tanımlar girdi. çünkü farklı yaş, farklı eğitim, farklı kültürlerden insanlarız hepimiz .
benim söylemim diğer bir yazara ters gelebildi , başka bir yazarın söylemi isteği de bana ki bundan doğal birşey olamaz.
3-4 bin kişinin olduğu sözlükte, insanlar artık başlıklardan birbirini tanıyor duruma geldi ki, bu da katılımcı sayısının gerçekten az olduğunun bir göstergesi.
sözlük gündemine yön veren kişiler artık belli durumda. şu bir türlü alışamadığım skor listelerine bakıldığında, neredeyse aynı kisilerin olduğunu görmek zor değil.
doğrusunu söylemek gerekirse, ne etliye ne sütlüye muhabbetini güdüyorlarsa , burda ne işleri var demek geliyor ilk etapta içimden ama demiyorum bunu, çünkü kendi adıma bunu bir sorun olarak görmek istemiyorum.
klasik güncel türk halkının bir yansıması olarak görüyorum bu durumu ben ve bu düşüncedeki insanların, katılmamasının, katılmasından daha iyi olacağını düşünüyorum.
bireysel olarak benim en çok dikkatimi çeken durum, az sayıdaki katılımcının da, lütfen yanlış anlamasınlar, çok boş, fındık kabuğu doldurmayacak, gerçek yaşamdan oldukça uzak, lay lay lom bir havada birşeyler yapmya çalıştıklarını görüyorum.
ülkede işsizlik varmış, ekonomik sorunlar varmış, özgürlükler kısıtlanıyormuş, hukuk yerlerde
sürünüyormuş , vs.vs. hiiç bunlardan bi haber tarzda başlıklar, tanımlar...
önceki gün dü sanırım, akışın anlık fotosunu alıp, ' bunların hangisine ne yazalım ' diyerek başlık açtım, anında kaydoldu gitti .
yani aslında bu az sayıdaki katılımcı da herşeyin farkında, ne kadar boş işlerle uğraşıldığını görüyorlar ama tercihlerini yine o şekilde davranmaktan yana kullanıyorlar.
bazen gerçekten zaten az sayıdaki bu gündem belirleyen katılımcıların yaşlarını çok merak ediyorum .
çünkü, okulların kapalı olmasından
da mütevellit, evde oturan lise hatta ortaokul talebeleriyle aynı yerdeyiz, hatta onlar çoğunluktalar düşüncesine kapılıyorum.
bu kesinlikle birilerini yargılama sorgulama meselesi değil, lütfen yanlış anlamayın,
bu, kendimize, yaşımıza, düşüncelerimize daha fazla uyan bir yer arayışı meselesi .
yoksa, gençlerin çoğunlukta olduğu bir yerde, gelin sabah akşam ekonomi , siyaset vs konuşalım deme gibi bir lüksümüz zaten olamaz.
ama, ucundan azıcık da olsa, ' yaa evet, burada hayata benim penceremden bakanlar da var ' demek istiyor insan bazen.
bazı yazarlar şimdi gelip, ' ya senin istediğin gibi siyaset mi, konuşalım, bize ne devlet işlerinden, biz kafa dağıtıyoruz burada ..' diyecekler veya düşünecekler ama , ne söylemeye çalıştığımı anlayacak az da olsa yazarın burada bulunduğundan da eminim doğrusu.
bunu bir tercih, kültür, kuşak çatışması biçimine dönüştürmeden,
biraz daha dişe dokunur başlıklar açacak, tanımlar yapacak yazar kapasitesi var burada, bundan eminim ben, ama onlar da baktılar olmuyor, gerçek dünya kimsenin umurunda değil, gençler burada makara peşinde, bir çoğu yazmayı bıraktı. benim bildiklerim var ki, pes ettiler .
sözlük, şu anda sözlükten çok, liseli gençlerin muhabbet ortamı gibi, kafeler kapanınca kafa sözlük kafeye döndürülmüş durumda .
burayı biraz da yönetimin ilk başlardaki tutumu bu hale getirdi.
yok 800 tanıma kitap verecez dediler, yok adınızı süsleyip instagramda orda burda gösterip sizi meşhur edeceğiz dediler,
yok haftalık puan olacak, her hafta birinci seçip, boynuna çelenk takacağız dediler,
haa kötü mü ettiler, elbette kötü etmediler ama bizim toplumun bazı şeyleri anlaması için henüz zamana ihtiyacımız olduğu gerçeğini gözardı ettiler.
3 günde 1500 tanım giren yazarlar yarattılar. bunu başka yerde görmedim de duymadım da ben .
böyle olunca da, sözlüğe benim penceremden bakanlar için, burası çekilmesi güç bir yer haline geldi kısa sürede.
benim bu eleştirilerim yıkıcı değil, yapıcı eleştiriler, bu şekilde devam edemez, ederse de belli bir seviyenin üstüne çıkamaz diyorum bütün iyi niyetimle .
aralarda sürekli iyi niyetle gözlem ve düşüncelerimi paylaşıyorum dememe rağmen, yine de birilerinin gelip, tepkisel tavır göstereceğini biliyor , tüm yazarları biraz daha dikkatli, biraz daha kayda değer başlık ve tanımlar yapmaya davet ediyorum.
tüm yazarlara ve yönetime saygıyla.
edit: - yazımda defalarca yıkıcı değil, yapıcı düşüncelerle bunları yazıyorum, amacım kimseyi tektiplestirmek değil desem de, birileri yine karşı taarruza geçmekten geri kalmıyor nedense .
- ' ağbi ' kelimesinden rahatsız olan yazarlar olmuş, kendilerini tenzih ediyorum. tamamen iyiniyetle, gönülden gelen bir yaklaşım biçimiydi benim için.
- 600 tanımım varken gidiyorum deyip, üstüne 600 tanım daha yaptığımı araştırmışlar, bulmuşlar,
bazen kişide kalması gereken özel durumlar vardır, bu da onlardan biridir, evet gidiyordum, kalmama bana göre değerli olan bir gelişme vesile olmuştur.
- ismi önemli olmayan bir sözlükte daha önce bulunduğumu bulmuş bir yazar .
bunda sorun ne anlamadım.
buradaki bir çok kişi daha önce başka başka sözlüklerdeydiler zaten, suç mu bu ? hala farklı sözlüklerde yazmaya devam edenler bile var içimizde.
haa, o ekran görüntüsündeki amaç, söz konusu sözlüğün, gidenin arkasından terbiyesizce yapıştırdığı
' turkish airlines ' yazısına atıfta bulunmak ise, yanlış bir yerden girilmiş, çünkü o sözlükte kendi isteğiyle çıkıp gidenin arkasından herkesin profiline o ifade konuyordu zaten .
ayrıca söz konusu sözlükten de , yine burada görüp, bugün de paylaştığım kronik sorunlar yüzünden kendim ayrıldım.
- bu kadar uzun bir yazıda, bazı imla hatalarına dikkat çeken değerli yazarlar olmuş, affetsinler, hata hepimize mahsus bir durum.
- farklı fikirlerin çıkması son derece normal , ancak farklı fikirlerde amaç önemlidir sayın yazarlar .
ben amacımı defalarca açıkça söyledim, eksiğim, yanıldığım yerler olabilir, ama bu , sözlükte şu an sorunlar olduğu gerçeğini değiştirmez.
mesele, sorunları görmezden gelip, hasır altı etmek mi , yoksa elbirliğiyle tedbir almak mı olmalıdır?
devamını gör...
2.
normal sözlük’ün verdiği 1 günlük ceza
dün ' sözlük solcularının aklına uyup mahkemelik olmak ' şeklinde açılan başlığın tanım kısmında,
sol siyasi görüşe mensup insanlarla alakalı asılsız, ilgisiz ima ve suçlamalar yapıldıktan sonra, ' bu solcuların ensesinden tokatı hiç eksik etmeyelim ' şeklinde, saldırgan, kışkırtıcı ve aşağılayıcı bir cümleye binaen ,
hemen tepki gösterdim.
bu süreci sırayla özetlemem gerekirse
- kullanılan aşağılayıcı kışkırtıcı üslub sebebiyle başlığın kaldırılması gerektiğini yazdım.
- uzunca bir süre kimse müdahale etmeyince bir kaç kez daha bu duruma dikkat çekmek adına moderasyonu göreve çağırdım.
- toplumun yarısını hedef alan bu başlık kalkana dek , güncelleyeceğimi, bundan vaz geçmeyeceğimi söyledim.
bunu yaparken de , sürekli aynı şeyi yazmak yerine, ekşide de kullanılan bir yöntem olan ' upper' ın kısaltması ' up' simgesini kullandım.
- tabi burada şunu belirtmeden geçemiyeceğim, sözlükte kaç kişi vardır, siyasi görüşleri nedir hiç bilmem , ancak bu mücadelede tek başıma kaldımığı, bir tek kişinin gelip , bu başlık kaldırılmalı demediğini üzülerek belirtmek isterim .sözlükte tek solcu benmişim gibi hissettim bir an. bir kac yazar doğru olmadığı konusunda entry girdi hepsi o kadar .
- bir süre sonra , yetkili benjamin franklin benimle mesaj yoluyla iletişime geçti.
- başlığın ' ifade özgürlüğü ' kapsamında olduğunu ve kaldırılmayacağını söyledi.
- ben de kendilerine o ana dek hiçbir küfür hakaret vs. ıçermediği halde kaldırılan başlık ve entryleri hatırlattım ancak makul bir cevap alamadığımı tahmin edersiniz .
- bir süre sonra başlık entry girişine kapatıldı. bundaki amaç da benim sürekli gündeme taşımama engel olmaktı.
- bir süre daha sonra bu kez moderator....... mesaj yoluyla ulaştı bana .
- adeta yargılar gibi , ukala bir tavırla, sadece beni sorguluyordu ve benim buna fırsat vermem mümkün değildi.
sonunda açık açık ' seni atarım ' şeklinde tehdit etti beni .evet evet moderator yazara ' ısrar etme seni atarım ' diyordu resmen.
- hemen at dedim kendisine, hiç durma, ama ben bu başlık konusundaki düşüncemden geriye adım atmıyorum.
bu başlık silinecek.
- ve cevap , ' 1 gün cezalısın ' .
hazırmış zaten, beni o an uzaklaştırmak için sebep arıyormuş gibi , anında sözlüğe girişim 1 gün yasaklandı.
neden , herifin birinin açtığı kışkırtıcı, hakaret dolu bir başlığa tepki gösterdiğim için. kaldı ki , aynı başlık altında söz konusu kişinin müteakip defalar, kafa sözlüğün o çok korktuğu küfür kelimelerini kullanarak entryler girdiği ve bunların hala durduğunu da bazı yazarlar gündeme getirdiler .
- bu arada , bana verilen cezanın ardından, başlıktaki engel kalktı, sanırım iki yazar da başlığın altına, yapılanın doğru olmadığını belirten girişler yaptılar, kendilerine teşekkür ederim .
- başlığa bugün de baktım,
geçte olsa tanımdaki saldırgan ve kışkırtıcı durumu görmüş olmalılar ki , başlık duruyor ancak tanım silinmiş.
evet , cezamızı çektik, alnımızın akıyla yine meydanlardayız.
- şimdi moderasyona sorulması gereken sorulara geliyorum.
- dün kendinizden oldukça emin biçimde, şiddetle savunduğunuz tanımı bugün neden sildiniz ,
benim dün üstüne basa basa söylediğim durumun farkına yeni mi vardınız ?
- gelinen noktada benim haklılığım ortaya çıkmış olmuyor mu ,
bu durumda verilen 1 günlük ceza ' nın bende yarattığı mağduriyetin telafisi var mı?
- şiddetle savunduğunuz durum , içerik olarak incelendiğinde, sol siyasi görüş hedef alınarak yapıldığından,
kafa sözlüğün siyasi çizgisi de herkesin gözü önüne ' sol karşıtlığı ' olarak döküldü. bu durumu nasıl değerlendirirsiniz ?
bu bize ne sağlar, yazacağımız yazıları yazarken, nereye ne kadar dokunacağımızda bize referans olur. belki de hiç yazmayıp, hemen şimdi burayı terk etmemize de olanak sağlar. çünkü bu tür karşılaşmalar hiç kimseye fayda sağlamadığı gibi , insanları mutsuz etmeye de sebep olabilir .
- moderator olarak yetkilendirilen kişilerin, bilgi beceri ve tecrübeleri hakkında herhangi bir açıklama yapmayı düşünürmüsünüz ?
zira moderatorler yazarları tehdit etmez, edemezler. kafalarına göre iş de yapamazlar, eğer bu sektörde kalıcı olup , ses getirmek isteniyorsa , kişinin insiyatifine bırakılmayan yazılı kurallar bütünü olur , moderator de bunu uygular.
yazarı yargılamaz, tehdit etmez .
yazılı kural neyi gerektiriyorsa onu yapar , kişiye de bilgi verir .
bu kadar basittir bu iş.
a moderatoru bir konuya ak derken , b moderatoru aynı konuya kara diyemez , dememeli .
eğer kural yoksa bu yaşanır, aklar karalar havada uçuşur, ama kural olur sa böyle bir sorun yaşanmaz.
bu konudaki eksikleriniz için de açıklama yapma gereği duyarmısınız ?
sözlüğe ilk katılanlardan biri olarak , şimdiye dek girdiğim hiçbir tanımda küfür veya hakaret içerikli cümleler kullanmamış biri olarak ,
taşıdığım siyasi tercih ve hayat görüşü çerçevesinde, özellikle gündeme dair değerlendirmeler yaptığım, açık seçik ortadadır.
bu görüşlerime katılan olur , olmaz o beni hiç ilgilendirmiyor.
ben yazımı yazar geçerim. bunu yaparken de birilerini kırmamaya dikkat ettiğim gibi , bir başkasının da beni kırmasına müsamaha göstermem.
bu ülke hepimizin , sağcısı solcusu, dindarı ateisti , birlikte yaşamak, birbirimize tahammül etmek zorundayız.
elbette hata yapan olacak , birileri de bunu dile getirecek, eleştirecek.
yeri gelecek eleştiren, yeri gelecek eleştirilen olacağız.
ama bunu adam gibi yapacak , efendice , kırıp dökmeden, haddimizi aşmadan yapacağız.
bu bağlamda, siyasi çizgi ve hayat görüşü hakkında artık büyük oranda bilgi sahibi olduğum kafa sözlükte bulunmam, bu minvalde değerlendirmeler yapmam birilerini rahatsız ediyorsa , yukarıda bahsettiğim erdeme sahip olunamıyorsa,
bunu bana açıkça söylemenizi, uyduruk sebeplerle entry silmek, ceza vermek gibi basit yöntemlerle yıldırma politikası gütmemenizi ister, bekler, rica ederim.
son olarak yazarlara birkaç cümle söyleyip, bu uzun anlatıma son vericem .
gördüğüm kadarıyla siyasetten, gündemi takip etmekten epey bir uzak durmayı tercih ediyorsunuz .
bu sizin tercihiniz , kimsenin buna söyleyecek bir sözü olamaz, olmamalı.
ancak , olur da , işin ucu bir gün size dokunacak bir hal alır, sizi rahatsız eden bir durumu dile getirmek, bu konuda hakkınızı sonuna kadar savunmak durumuna düşerseniz,
yalnız olduğunuzda burada başınıza gelebilecekleri bilmeniz açısından bu konuyu burada sizlerle paylaştığımı bilmenizi ister, sabırla okuduğunuz için de teşekkür ederim .
saygıyla.
sol siyasi görüşe mensup insanlarla alakalı asılsız, ilgisiz ima ve suçlamalar yapıldıktan sonra, ' bu solcuların ensesinden tokatı hiç eksik etmeyelim ' şeklinde, saldırgan, kışkırtıcı ve aşağılayıcı bir cümleye binaen ,
hemen tepki gösterdim.
bu süreci sırayla özetlemem gerekirse
- kullanılan aşağılayıcı kışkırtıcı üslub sebebiyle başlığın kaldırılması gerektiğini yazdım.
- uzunca bir süre kimse müdahale etmeyince bir kaç kez daha bu duruma dikkat çekmek adına moderasyonu göreve çağırdım.
- toplumun yarısını hedef alan bu başlık kalkana dek , güncelleyeceğimi, bundan vaz geçmeyeceğimi söyledim.
bunu yaparken de , sürekli aynı şeyi yazmak yerine, ekşide de kullanılan bir yöntem olan ' upper' ın kısaltması ' up' simgesini kullandım.
- tabi burada şunu belirtmeden geçemiyeceğim, sözlükte kaç kişi vardır, siyasi görüşleri nedir hiç bilmem , ancak bu mücadelede tek başıma kaldımığı, bir tek kişinin gelip , bu başlık kaldırılmalı demediğini üzülerek belirtmek isterim .sözlükte tek solcu benmişim gibi hissettim bir an. bir kac yazar doğru olmadığı konusunda entry girdi hepsi o kadar .
- bir süre sonra , yetkili benjamin franklin benimle mesaj yoluyla iletişime geçti.
- başlığın ' ifade özgürlüğü ' kapsamında olduğunu ve kaldırılmayacağını söyledi.
- ben de kendilerine o ana dek hiçbir küfür hakaret vs. ıçermediği halde kaldırılan başlık ve entryleri hatırlattım ancak makul bir cevap alamadığımı tahmin edersiniz .
- bir süre sonra başlık entry girişine kapatıldı. bundaki amaç da benim sürekli gündeme taşımama engel olmaktı.
- bir süre daha sonra bu kez moderator....... mesaj yoluyla ulaştı bana .
- adeta yargılar gibi , ukala bir tavırla, sadece beni sorguluyordu ve benim buna fırsat vermem mümkün değildi.
sonunda açık açık ' seni atarım ' şeklinde tehdit etti beni .evet evet moderator yazara ' ısrar etme seni atarım ' diyordu resmen.
- hemen at dedim kendisine, hiç durma, ama ben bu başlık konusundaki düşüncemden geriye adım atmıyorum.
bu başlık silinecek.
- ve cevap , ' 1 gün cezalısın ' .
hazırmış zaten, beni o an uzaklaştırmak için sebep arıyormuş gibi , anında sözlüğe girişim 1 gün yasaklandı.
neden , herifin birinin açtığı kışkırtıcı, hakaret dolu bir başlığa tepki gösterdiğim için. kaldı ki , aynı başlık altında söz konusu kişinin müteakip defalar, kafa sözlüğün o çok korktuğu küfür kelimelerini kullanarak entryler girdiği ve bunların hala durduğunu da bazı yazarlar gündeme getirdiler .
- bu arada , bana verilen cezanın ardından, başlıktaki engel kalktı, sanırım iki yazar da başlığın altına, yapılanın doğru olmadığını belirten girişler yaptılar, kendilerine teşekkür ederim .
- başlığa bugün de baktım,
geçte olsa tanımdaki saldırgan ve kışkırtıcı durumu görmüş olmalılar ki , başlık duruyor ancak tanım silinmiş.
evet , cezamızı çektik, alnımızın akıyla yine meydanlardayız.
- şimdi moderasyona sorulması gereken sorulara geliyorum.
- dün kendinizden oldukça emin biçimde, şiddetle savunduğunuz tanımı bugün neden sildiniz ,
benim dün üstüne basa basa söylediğim durumun farkına yeni mi vardınız ?
- gelinen noktada benim haklılığım ortaya çıkmış olmuyor mu ,
bu durumda verilen 1 günlük ceza ' nın bende yarattığı mağduriyetin telafisi var mı?
- şiddetle savunduğunuz durum , içerik olarak incelendiğinde, sol siyasi görüş hedef alınarak yapıldığından,
kafa sözlüğün siyasi çizgisi de herkesin gözü önüne ' sol karşıtlığı ' olarak döküldü. bu durumu nasıl değerlendirirsiniz ?
bu bize ne sağlar, yazacağımız yazıları yazarken, nereye ne kadar dokunacağımızda bize referans olur. belki de hiç yazmayıp, hemen şimdi burayı terk etmemize de olanak sağlar. çünkü bu tür karşılaşmalar hiç kimseye fayda sağlamadığı gibi , insanları mutsuz etmeye de sebep olabilir .
- moderator olarak yetkilendirilen kişilerin, bilgi beceri ve tecrübeleri hakkında herhangi bir açıklama yapmayı düşünürmüsünüz ?
zira moderatorler yazarları tehdit etmez, edemezler. kafalarına göre iş de yapamazlar, eğer bu sektörde kalıcı olup , ses getirmek isteniyorsa , kişinin insiyatifine bırakılmayan yazılı kurallar bütünü olur , moderator de bunu uygular.
yazarı yargılamaz, tehdit etmez .
yazılı kural neyi gerektiriyorsa onu yapar , kişiye de bilgi verir .
bu kadar basittir bu iş.
a moderatoru bir konuya ak derken , b moderatoru aynı konuya kara diyemez , dememeli .
eğer kural yoksa bu yaşanır, aklar karalar havada uçuşur, ama kural olur sa böyle bir sorun yaşanmaz.
bu konudaki eksikleriniz için de açıklama yapma gereği duyarmısınız ?
sözlüğe ilk katılanlardan biri olarak , şimdiye dek girdiğim hiçbir tanımda küfür veya hakaret içerikli cümleler kullanmamış biri olarak ,
taşıdığım siyasi tercih ve hayat görüşü çerçevesinde, özellikle gündeme dair değerlendirmeler yaptığım, açık seçik ortadadır.
bu görüşlerime katılan olur , olmaz o beni hiç ilgilendirmiyor.
ben yazımı yazar geçerim. bunu yaparken de birilerini kırmamaya dikkat ettiğim gibi , bir başkasının da beni kırmasına müsamaha göstermem.
bu ülke hepimizin , sağcısı solcusu, dindarı ateisti , birlikte yaşamak, birbirimize tahammül etmek zorundayız.
elbette hata yapan olacak , birileri de bunu dile getirecek, eleştirecek.
yeri gelecek eleştiren, yeri gelecek eleştirilen olacağız.
ama bunu adam gibi yapacak , efendice , kırıp dökmeden, haddimizi aşmadan yapacağız.
bu bağlamda, siyasi çizgi ve hayat görüşü hakkında artık büyük oranda bilgi sahibi olduğum kafa sözlükte bulunmam, bu minvalde değerlendirmeler yapmam birilerini rahatsız ediyorsa , yukarıda bahsettiğim erdeme sahip olunamıyorsa,
bunu bana açıkça söylemenizi, uyduruk sebeplerle entry silmek, ceza vermek gibi basit yöntemlerle yıldırma politikası gütmemenizi ister, bekler, rica ederim.
son olarak yazarlara birkaç cümle söyleyip, bu uzun anlatıma son vericem .
gördüğüm kadarıyla siyasetten, gündemi takip etmekten epey bir uzak durmayı tercih ediyorsunuz .
bu sizin tercihiniz , kimsenin buna söyleyecek bir sözü olamaz, olmamalı.
ancak , olur da , işin ucu bir gün size dokunacak bir hal alır, sizi rahatsız eden bir durumu dile getirmek, bu konuda hakkınızı sonuna kadar savunmak durumuna düşerseniz,
yalnız olduğunuzda burada başınıza gelebilecekleri bilmeniz açısından bu konuyu burada sizlerle paylaştığımı bilmenizi ister, sabırla okuduğunuz için de teşekkür ederim .
saygıyla.
devamını gör...
3.
800 tanıma kitap kampanyasını sosyal yardım kampanyasına dönüştürelim
değerli yazarlar,
kafa sözlüğün 800 tanım giren ilk 100 kişiye 50 tl. d&r hediye çeki kampanyası sonuçlanmış, yapılan bildiriyle bu çeklerin dağıtılacağı duyurulmuştur.
oturduğum yerde, kafa sözlüğün daha önce de yaptığı 'köy okuluna kitap ' yardımı gibi sosyal etkinlikler geldi aklıma. bence son derece güzel ve duyarlı etkinlikler bunlar.
bunu yönetim yaptı,
biz yazarlar neden yapmayalım, dedim birden kendime ve bu düşüncemi siz değerli sermaye düşmanı yazar arkadaşlarımla paylaşmak istedim.
toplam bedel kadar kitap, kırtasiye malzemesi, yine tespit edilecek ihtiyaç sahibi bir okula verilebilir diye düşündüm.
bilemiyorum, iyi mi ettim kötü mü ?
( konuyla ilgili bir çok başlıkta olduğu gibi sessiz kalınmayıp, olumlu veya olumsuz düşüncelerin paylaşılması, sürecin nasıl ilerleyeceğine katkı yapacaktır. )
edit: kabul edilmesi halinde, yönetimin bu konuda aktif rol alıp, ihtiyaç sahibi okul belirleme ve sureci ilerletme konusunda, yine aktif rol alacağına inanmak istiyorum.
edit: bu düşüncemi tamamen iyiniyetle attım ortaya, bu #462880 entry'de söylendiği gibi aptallık olsun diye değil.
tanımda, özellikle iki kez
' aptalca ' kelimesini kullanmışsınız.
doğrusu aptallık olsun diye düşünüp ortaya attığım bir mesele değildi.
anlamlı birşeylere imza atmaya hasret bir ülkede yaşıyoruz.
sözlük ilk kurulduğunda yönetim, köy okuluna kitap kampanyası yaptı, çok da güzel oldu, hepimiz destekledik.
benim de aklıma bu geldi ve, bireysel olarak hakkımdan vazgeçiyorum deyip, meselenin duyuna kalmasına sebebiyet vermek yerine, böyle birşey yapabiliriz dedim.
amacım 'aptallık ' yapmak değildi.
buna katılmayabilirsiniz, ancak keşke daha uygun bir lisan ile bu düşüncenizi ortaya koymayı deneseydiniz.
üzüldüm doğrusu.
kafa sözlüğün 800 tanım giren ilk 100 kişiye 50 tl. d&r hediye çeki kampanyası sonuçlanmış, yapılan bildiriyle bu çeklerin dağıtılacağı duyurulmuştur.
oturduğum yerde, kafa sözlüğün daha önce de yaptığı 'köy okuluna kitap ' yardımı gibi sosyal etkinlikler geldi aklıma. bence son derece güzel ve duyarlı etkinlikler bunlar.
bunu yönetim yaptı,
biz yazarlar neden yapmayalım, dedim birden kendime ve bu düşüncemi siz değerli sermaye düşmanı yazar arkadaşlarımla paylaşmak istedim.
toplam bedel kadar kitap, kırtasiye malzemesi, yine tespit edilecek ihtiyaç sahibi bir okula verilebilir diye düşündüm.
bilemiyorum, iyi mi ettim kötü mü ?
( konuyla ilgili bir çok başlıkta olduğu gibi sessiz kalınmayıp, olumlu veya olumsuz düşüncelerin paylaşılması, sürecin nasıl ilerleyeceğine katkı yapacaktır. )
edit: kabul edilmesi halinde, yönetimin bu konuda aktif rol alıp, ihtiyaç sahibi okul belirleme ve sureci ilerletme konusunda, yine aktif rol alacağına inanmak istiyorum.
edit: bu düşüncemi tamamen iyiniyetle attım ortaya, bu #462880 entry'de söylendiği gibi aptallık olsun diye değil.
tanımda, özellikle iki kez
' aptalca ' kelimesini kullanmışsınız.
doğrusu aptallık olsun diye düşünüp ortaya attığım bir mesele değildi.
anlamlı birşeylere imza atmaya hasret bir ülkede yaşıyoruz.
sözlük ilk kurulduğunda yönetim, köy okuluna kitap kampanyası yaptı, çok da güzel oldu, hepimiz destekledik.
benim de aklıma bu geldi ve, bireysel olarak hakkımdan vazgeçiyorum deyip, meselenin duyuna kalmasına sebebiyet vermek yerine, böyle birşey yapabiliriz dedim.
amacım 'aptallık ' yapmak değildi.
buna katılmayabilirsiniz, ancak keşke daha uygun bir lisan ile bu düşüncenizi ortaya koymayı deneseydiniz.
üzüldüm doğrusu.
devamını gör...
4.
sözlükte haddini bilmeyen bir kesimin olması
dünden beri bizzat yaşadığım duruma binaen bu başlığı açtım.
kendimce birşeyler yazıp çizmeye çalıştığım bu ve benzer mecralarda kişilerle birebir sürtüşme yaşamaktan özellikle kaçınmama rağmen, hiç kimseyi bireysel olarak konu etmememe rağmen, tam da bu söylediklerimi oldukça rahat biçimde yapan bir kesim var .
gerek entry altına, gerekse özelden mesaj yoluyla , karşısındaki kişinin kim olduğuyla ilgili hiç bir fikri olmadan ,
öğüt vermeye kalkanlar
git şunu öğren diyenler,
ben bilirim sen bilmezsin tarzı kişiye üstten bakan , kendini beğenmiş havasında olanlar ,
ukala ukala kelimelerle cevap yazanlar ,
daha az önce açtığım bir başlığın altına, açık açık ' çöp başlık ' diyebilecek kadar hadsiz olanlar, vs.
bunları çoğaltmak mümkün.
yazdıklarımı beğenmeyebilirsin,
sana, hayat görüşüne ters olabilir,
bir çok yazı benim hayat görüşüme de ters ama, her işin bir usulü var.
bunu bireysel hakarete , hadsizliğe götürmeden de pekala dile getirebilirsin.
kaldı ki, kimsenin bir diğerinden üstünlüğünün olmadığı bu tür yerlerde bunu en iyi biçimde yapmanın yolu da yine akıl kullanılarak üretilmiş cümlelerdir.
düşünür, bana bireysel saldırıya girişmeden pekala cevap verebilirsin.
ha bunu yapamıyorsan da , burada durma zaten , yanlış yerdesin .
ben yanılıyo olabilirim, sen gibi 'ben bilirim ' demiyorum.
ancak bunu belirtmenin etik bir yolu olduğunu, senin de bunu bulman , öğrenmen gerektiğini söylüyorum.
sözlük kurallarının dışında da olsa , şu andan itibaren bireysel hadsizliğe giren her türlü davranışı, yaklaşımı, yazıyı karşılıksız bırakmayacağımı bildirir , gerekirse bunları açık açık deşifre edeceğimi tüm katılımcılara bildiririm .
herkes haddini bilecek nokta
edit; evet , bu durum ülkenin sorunu olabilir,
bu ülke sorunudur deyip susalım, dile getirmeyelim , bu sorunla yaşamaya devam mı edelim ?
ben dile getiricem, sen dile getireceksin , bu kafa yapısındaki sorunluları , bir sekilde olması gerektiği kulvara getireceğiz.
aksi halde bunu kabullenmiş olmuyor muyuz ?
edit 2 ;
yazar arkadaşlar okumadan , meselenin özünü anlamadan gelip direkt yorum yapıyor.
sözlüklerin kaderi sanırım bu .
ben eleştiriden kaçan korkan bir insan değilim.
ancak eleştiri diyorum , hakaret değil.
ışın içine hakaret girince olayın rengi değişiyor.
adam gelmiş bana özel mesajla saldırıyor, yetmiyor direkt bana entry yazıyor. sözlüklerde böyle bir üslub yok diye biliyorum ben .
fikrini söyler çekilirsin kenara. karşılıklı bire-bir sohbete devam etmezsin .
burada tam da bu yapılıyor.
ıs mesaja dönüyor, orada da bir sürü densizlik alıp başını gidiyor .
ıs eleştiriden çok ahlaksızlığa terbiyesizlige doğru evriliyor .
ben şimdi bu başlık altında beni haksız gören yazarların başlıklarına gidip , hepsine tek tek bıkıp usanmadan ' bu başlıklar çöp , bir boka yaramazlar ' yazicam .
öyle ya eleştiri özgürlüğüm var ve onu kullanabilirim.
kimse de bundan rahatsız olmayacak .olan olursa buradaki yazılarını gösteririm kendilerine.
bunu mu yapalım meselenin özünü anlamanız için ?
kendimce birşeyler yazıp çizmeye çalıştığım bu ve benzer mecralarda kişilerle birebir sürtüşme yaşamaktan özellikle kaçınmama rağmen, hiç kimseyi bireysel olarak konu etmememe rağmen, tam da bu söylediklerimi oldukça rahat biçimde yapan bir kesim var .
gerek entry altına, gerekse özelden mesaj yoluyla , karşısındaki kişinin kim olduğuyla ilgili hiç bir fikri olmadan ,
öğüt vermeye kalkanlar
git şunu öğren diyenler,
ben bilirim sen bilmezsin tarzı kişiye üstten bakan , kendini beğenmiş havasında olanlar ,
ukala ukala kelimelerle cevap yazanlar ,
daha az önce açtığım bir başlığın altına, açık açık ' çöp başlık ' diyebilecek kadar hadsiz olanlar, vs.
bunları çoğaltmak mümkün.
yazdıklarımı beğenmeyebilirsin,
sana, hayat görüşüne ters olabilir,
bir çok yazı benim hayat görüşüme de ters ama, her işin bir usulü var.
bunu bireysel hakarete , hadsizliğe götürmeden de pekala dile getirebilirsin.
kaldı ki, kimsenin bir diğerinden üstünlüğünün olmadığı bu tür yerlerde bunu en iyi biçimde yapmanın yolu da yine akıl kullanılarak üretilmiş cümlelerdir.
düşünür, bana bireysel saldırıya girişmeden pekala cevap verebilirsin.
ha bunu yapamıyorsan da , burada durma zaten , yanlış yerdesin .
ben yanılıyo olabilirim, sen gibi 'ben bilirim ' demiyorum.
ancak bunu belirtmenin etik bir yolu olduğunu, senin de bunu bulman , öğrenmen gerektiğini söylüyorum.
sözlük kurallarının dışında da olsa , şu andan itibaren bireysel hadsizliğe giren her türlü davranışı, yaklaşımı, yazıyı karşılıksız bırakmayacağımı bildirir , gerekirse bunları açık açık deşifre edeceğimi tüm katılımcılara bildiririm .
herkes haddini bilecek nokta
edit; evet , bu durum ülkenin sorunu olabilir,
bu ülke sorunudur deyip susalım, dile getirmeyelim , bu sorunla yaşamaya devam mı edelim ?
ben dile getiricem, sen dile getireceksin , bu kafa yapısındaki sorunluları , bir sekilde olması gerektiği kulvara getireceğiz.
aksi halde bunu kabullenmiş olmuyor muyuz ?
edit 2 ;
yazar arkadaşlar okumadan , meselenin özünü anlamadan gelip direkt yorum yapıyor.
sözlüklerin kaderi sanırım bu .
ben eleştiriden kaçan korkan bir insan değilim.
ancak eleştiri diyorum , hakaret değil.
ışın içine hakaret girince olayın rengi değişiyor.
adam gelmiş bana özel mesajla saldırıyor, yetmiyor direkt bana entry yazıyor. sözlüklerde böyle bir üslub yok diye biliyorum ben .
fikrini söyler çekilirsin kenara. karşılıklı bire-bir sohbete devam etmezsin .
burada tam da bu yapılıyor.
ıs mesaja dönüyor, orada da bir sürü densizlik alıp başını gidiyor .
ıs eleştiriden çok ahlaksızlığa terbiyesizlige doğru evriliyor .
ben şimdi bu başlık altında beni haksız gören yazarların başlıklarına gidip , hepsine tek tek bıkıp usanmadan ' bu başlıklar çöp , bir boka yaramazlar ' yazicam .
öyle ya eleştiri özgürlüğüm var ve onu kullanabilirim.
kimse de bundan rahatsız olmayacak .olan olursa buradaki yazılarını gösteririm kendilerine.
bunu mu yapalım meselenin özünü anlamanız için ?
devamını gör...
5.
büyük iskender'in öldükten sonra yapılmasını istediği üç isteği
1. benim tabutumu en iyi doktorlarımdan bir grup taşısın.
2.şu anda hazinemde ne kadar değerli taş, altın vs hepsini, tabutumun geçeceği yol üzerine serpin.
3.tabutumun üstü açık olsun ve iki elimde tabutumun dışında kalacak ve insanlarında göreceği şekilde dışarıya sarkıtın...
komutanları bunun sebebini sormuşlar ve büyük iskender şöyle cevaplamış;
1. her kim ne kadar mükemmel olursa olsun,ölüm karşısında insanoğlu çaresizdir.
2.yine insanoğlu anlasın ve dilden dile anlatsın ki, bu dünyadaki bütün servetin ve zenginliğin yine bu dünyada kalacaktır. ölümlü insan yanında hiç bir şey götüremez.
3.dünyada en kıymetli şey 'zamandır'. zaman tükenince ellerin boşlukta kalır ve boş ellerle gidersiniz. zamanın kıymetli olduğunu biliniz ,dediği söylenen durum.
günümüzde insanoğlunun geldiği nokta açısından, son derece anlamlı bir söz dizini .
2.şu anda hazinemde ne kadar değerli taş, altın vs hepsini, tabutumun geçeceği yol üzerine serpin.
3.tabutumun üstü açık olsun ve iki elimde tabutumun dışında kalacak ve insanlarında göreceği şekilde dışarıya sarkıtın...
komutanları bunun sebebini sormuşlar ve büyük iskender şöyle cevaplamış;
1. her kim ne kadar mükemmel olursa olsun,ölüm karşısında insanoğlu çaresizdir.
2.yine insanoğlu anlasın ve dilden dile anlatsın ki, bu dünyadaki bütün servetin ve zenginliğin yine bu dünyada kalacaktır. ölümlü insan yanında hiç bir şey götüremez.
3.dünyada en kıymetli şey 'zamandır'. zaman tükenince ellerin boşlukta kalır ve boş ellerle gidersiniz. zamanın kıymetli olduğunu biliniz ,dediği söylenen durum.
günümüzde insanoğlunun geldiği nokta açısından, son derece anlamlı bir söz dizini .
devamını gör...
6.
türkiye'de vasfı olmayanların bile ünlü olması
toplumun görmemişliğinden, ezikliğinden kaynaklanan bir durumdur.
çok değil daha 30 sene önce, sinema salonlarında cüneyt arkın'ın bir tekmeyle yere serdiği 8 kişiyi ayakta alkışlayan bir millettik biz, o günden bu güne değişen çok da birşey olmadı.
bu halk, bir türlü kendine yakışır, insana yakışır, insan onuruna gururuna yakışır bir hayat modelini öğrenemedi, benimseyemedi .
2021 yılında daha önceki gün, elazığ'da kafasına atılan 180 gr.lik çay paketini kapmak için birbirini ezen bir halk bu halk.
eğitimsizlik de, cahillik de, fakirlik de, ne dersen de, bu halk atatürk'ün bıraktığı 100 yıl önceki o 7 düvele kafa tutan halk değil, asalak, ezik, silik bir hslk artık. maalesef acı ama gerçek bu...
çok değil daha 30 sene önce, sinema salonlarında cüneyt arkın'ın bir tekmeyle yere serdiği 8 kişiyi ayakta alkışlayan bir millettik biz, o günden bu güne değişen çok da birşey olmadı.
bu halk, bir türlü kendine yakışır, insana yakışır, insan onuruna gururuna yakışır bir hayat modelini öğrenemedi, benimseyemedi .
2021 yılında daha önceki gün, elazığ'da kafasına atılan 180 gr.lik çay paketini kapmak için birbirini ezen bir halk bu halk.
eğitimsizlik de, cahillik de, fakirlik de, ne dersen de, bu halk atatürk'ün bıraktığı 100 yıl önceki o 7 düvele kafa tutan halk değil, asalak, ezik, silik bir hslk artık. maalesef acı ama gerçek bu...
devamını gör...
8.
normal sözlük'te kibar olun bilmediğiniz tanımadığınız kişiye sen dostum şeklinde hitap etmeyin
başlıkta söylediğim gibidir.
kiminle muhatap olsam ,
sen diyor , dostum diyor , kendince bir hitap şekli yaratıyor.
arkadaşlar, yeri geldiğinde her boku bildiğinizi iddia edip, mangalda kül bırakmıyorsunuz,
ancak henüz karşınızdaki kişiye nasıl hitap edileceğini bilmiyor veya bilmiyor gibi tavır takınıyorsunuz.
bire birde, ben özellikle 'siz' diye hitap etmeme rağmen, bana hala ' sen ' diyen adamı, bundan sonra kim olursa olsun, çok kötü bozarım.
bilginize...
edit : aşağıda hala bunun aksini savunan , kendince farklı bir duruş sergileme havasında olanlar var ,
bunun savunulacak bir tarafı yok , farklı olmak istiyorsanız 'sen ' yerine
' siz ' demeyi deneyiniz, birşey kaybetmez, tam tersine kazanırsınız.
kiminle muhatap olsam ,
sen diyor , dostum diyor , kendince bir hitap şekli yaratıyor.
arkadaşlar, yeri geldiğinde her boku bildiğinizi iddia edip, mangalda kül bırakmıyorsunuz,
ancak henüz karşınızdaki kişiye nasıl hitap edileceğini bilmiyor veya bilmiyor gibi tavır takınıyorsunuz.
bire birde, ben özellikle 'siz' diye hitap etmeme rağmen, bana hala ' sen ' diyen adamı, bundan sonra kim olursa olsun, çok kötü bozarım.
bilginize...
edit : aşağıda hala bunun aksini savunan , kendince farklı bir duruş sergileme havasında olanlar var ,
bunun savunulacak bir tarafı yok , farklı olmak istiyorsanız 'sen ' yerine
' siz ' demeyi deneyiniz, birşey kaybetmez, tam tersine kazanırsınız.
devamını gör...
9.
hiçbir konuda yazacak bir bilgiye sahip olmadığı için sürekli kadınlar hakkında başlık açan yazarlar
kadınla yatıp kadınla kalkan,
cinsel yönden aç ve bu dürtünün esiri olmuş , kadını cinsel bir obje dışında başka bir role oturtamayan, geri kalmış ülkelerin geri kalmış kafalarının eseri.
hatta öyle ki, cinsellik artık kadın imajının da ötesine geçmiş.
daha önceki gün, ' sivasta 30 erkeğin ilşkisi ' şeklinde bir başlık vardı, belki hala yazan çizen vardır bilmiyorum,
3-4 gün sözlükte hit oldu, hiç olmadığı kadar entry girişi yapıldı başlığa.
yani bel altı olsun da nasıl olursa olsuna kadar düşmüş bir toplumuz maalesef biz.
kadın faktörü de bundan en kötü biçimde etkilenen bir faktör .
cinsel yönden aç ve bu dürtünün esiri olmuş , kadını cinsel bir obje dışında başka bir role oturtamayan, geri kalmış ülkelerin geri kalmış kafalarının eseri.
hatta öyle ki, cinsellik artık kadın imajının da ötesine geçmiş.
daha önceki gün, ' sivasta 30 erkeğin ilşkisi ' şeklinde bir başlık vardı, belki hala yazan çizen vardır bilmiyorum,
3-4 gün sözlükte hit oldu, hiç olmadığı kadar entry girişi yapıldı başlığa.
yani bel altı olsun da nasıl olursa olsuna kadar düşmüş bir toplumuz maalesef biz.
kadın faktörü de bundan en kötü biçimde etkilenen bir faktör .
devamını gör...
10.
sevmediğin bir yazarın tanımını beğenmek
burada insan birini neden sevmez ,
eğer karşılıklı konuşup, ortak bir noktada buluşma yetisi gösterilemiyorsa , bir daha iletişim kurmazsın olur biter, sevmemek, düşmanlık, kin gütmek neden?
ve tanımlara sevdiğim veya sevmedigim kişinin tanımı şeklinde bir düşünceyle yaklaşmak, belki de yapılacak hataların en büyüğü olacaktır.
önyargı'dır bu, ve herkesi tahmin bile edemeyeceği kadar zor durumlara düşürecek bir yaklaşım tarzıdır...
bununla beraber, şu adam iyi tanım yapar deyip, bu şekilde şartlanıp, adamın adını gördüğünde beğeniyi yapıştırmak da aynı kapsama girer,
kişi nasıl sürekli hata yapamayacaksa,
sürekli iyi şeyler de yapamayabilecektir .
eğer karşılıklı konuşup, ortak bir noktada buluşma yetisi gösterilemiyorsa , bir daha iletişim kurmazsın olur biter, sevmemek, düşmanlık, kin gütmek neden?
ve tanımlara sevdiğim veya sevmedigim kişinin tanımı şeklinde bir düşünceyle yaklaşmak, belki de yapılacak hataların en büyüğü olacaktır.
önyargı'dır bu, ve herkesi tahmin bile edemeyeceği kadar zor durumlara düşürecek bir yaklaşım tarzıdır...
bununla beraber, şu adam iyi tanım yapar deyip, bu şekilde şartlanıp, adamın adını gördüğünde beğeniyi yapıştırmak da aynı kapsama girer,
kişi nasıl sürekli hata yapamayacaksa,
sürekli iyi şeyler de yapamayabilecektir .
devamını gör...
11.
sizin ölünüz halkın ölüsünden daha mı kıymetli
son günlerde hükümete yakın kişilerin cenazelerinde yaşanan durum,
yaklaşık bir yıldır covid tedbirleri sebebiyle, yakınlarının cenazelerine bile katılamayan vatandaşların içine ayrı bir acı daha bırakmakta.
bunlardan biri de benim.
2020 haziran ayında kaybettiğim annemi izin verilen 8-10 kişi eşliğinde defnettim.
buyrun, bunlar hükümete yakın kıymetli ölülerin cenaze törenleri;



bu da vatandaşın cenaze defin işlemi;

öldükten sonra cenazene bir kişi gelmiş veya bin kişi gelmiş, bunun en azından benim açımdan bir önemi yok. beni ilgilendiren kısım, ölüler arasında bile ayrım yapan bu zihniyet, ve bu zihniyetin kişilerin ruhunda yarattığı tahribat...
yaklaşık bir yıldır covid tedbirleri sebebiyle, yakınlarının cenazelerine bile katılamayan vatandaşların içine ayrı bir acı daha bırakmakta.
bunlardan biri de benim.
2020 haziran ayında kaybettiğim annemi izin verilen 8-10 kişi eşliğinde defnettim.
buyrun, bunlar hükümete yakın kıymetli ölülerin cenaze törenleri;



bu da vatandaşın cenaze defin işlemi;

öldükten sonra cenazene bir kişi gelmiş veya bin kişi gelmiş, bunun en azından benim açımdan bir önemi yok. beni ilgilendiren kısım, ölüler arasında bile ayrım yapan bu zihniyet, ve bu zihniyetin kişilerin ruhunda yarattığı tahribat...
devamını gör...
12.
bir ömer hayyam rubaisi bırak
"bir elde kadeh, bir elde kuran;
bir helâldir işimiz, bir haram.
şu yarım yamalak dünyada,
ne tam kâfiriz, ne tam müslüman!"
bir helâldir işimiz, bir haram.
şu yarım yamalak dünyada,
ne tam kâfiriz, ne tam müslüman!"
devamını gör...
13.
çin'den aşı bekleyen türkiye'nin 83 yıl önce çin'e aşı gönderdiği gerçeği
bugün çin'den covid aşısı bekleyen türkiye, 1938 yılında çin'e kolera salgını sebebiyle aşı gönderiyor.
' 83 yıl önce çin'e aşı göndermek başarıydı, 83 yıl sonra çin'den aşı getirmek başarı oldu '
bakın 18 ocak 2021 tarihinde sinan meydan konuyu nasıl aktarmış.
buradan
edit: konu çok açık, bunun altında komplo teorisi aramak veya yok biz ona verdik o da bize veriyor şeklinde bir yaklaşım sergilemek gereksiz.
bu ülke 80 sene önce aşı üretebilirken, bugün aşıya muhtaç duruma nasıl geldi? bütün mesele bu...
' 83 yıl önce çin'e aşı göndermek başarıydı, 83 yıl sonra çin'den aşı getirmek başarı oldu '
bakın 18 ocak 2021 tarihinde sinan meydan konuyu nasıl aktarmış.
buradan
edit: konu çok açık, bunun altında komplo teorisi aramak veya yok biz ona verdik o da bize veriyor şeklinde bir yaklaşım sergilemek gereksiz.
bu ülke 80 sene önce aşı üretebilirken, bugün aşıya muhtaç duruma nasıl geldi? bütün mesele bu...
devamını gör...
14.
öğretmenlerin almış olduğu parayı hak etmemesi
kim demiş onu, öğretmen bir ülkede en fazla parayı hak edendir ,
bir ülkeyi şekillendirendir öğretmen,
seni bu başlığı açacak seviyeye getirendir öğretmen,
ona borçlusun tüm bu düşünce yapısını da , bunu dile getirme becerisini de .
salgın hastalık sebebiyle okullar kapalı olduğu için hemen herkesin gözünde öğretmenler.
ne olmalıydı, işe gittikleri gün kadar mı ücret almalıydı öğretmen,
kart mı basmalıydı yoksa okul girişinde fabrika işçisi gibi ..
yıllardır her mecrada tartışılır bu konu , hatta yaz döneminde 3 ay tatilde de maaşları kesilmeli, öğretmenler bu süre zarfında limon satmalı, inşaatta çalışmalı, yaşamanın formülünü bulmalı size göre, öyle ya ne de olsa öğretmen...
ayıptır ayıp, memleketin altını üstüne getirenlere korkaklıktan tek kelime edemeyenler, durup durup vuracak bir gariban kesim buluyorlar.
genelde de öğretmenler oluyor bunlar .. kimin gücü kime yeterse durumu ...
bir ülkeyi şekillendirendir öğretmen,
seni bu başlığı açacak seviyeye getirendir öğretmen,
ona borçlusun tüm bu düşünce yapısını da , bunu dile getirme becerisini de .
salgın hastalık sebebiyle okullar kapalı olduğu için hemen herkesin gözünde öğretmenler.
ne olmalıydı, işe gittikleri gün kadar mı ücret almalıydı öğretmen,
kart mı basmalıydı yoksa okul girişinde fabrika işçisi gibi ..
yıllardır her mecrada tartışılır bu konu , hatta yaz döneminde 3 ay tatilde de maaşları kesilmeli, öğretmenler bu süre zarfında limon satmalı, inşaatta çalışmalı, yaşamanın formülünü bulmalı size göre, öyle ya ne de olsa öğretmen...
ayıptır ayıp, memleketin altını üstüne getirenlere korkaklıktan tek kelime edemeyenler, durup durup vuracak bir gariban kesim buluyorlar.
genelde de öğretmenler oluyor bunlar .. kimin gücü kime yeterse durumu ...
devamını gör...
15.
tanım girmek için tanım girmek
ah o listeler yok mu listeler,
800 tanıma kitap listesi,
haftalık karma puan listesi,
şu listesi bu listesi,
ne oluyorsa hep o saçma sapan listeler yüzünden oluyor.
50 kez söyledik, gelin vazgeçin bu insanları sürekli bir yarış haline sokan saçma sapan uygulamalardan dedik, kimsenin umurunda olmadı.
sözlükte olması gerektiği gibi birşeyler yazmaya çalışan kişi sayısı 15-20 kişi.
geri kalanlar listelerde yer kapma yarışındalar.
bu da sözlüğü iyice bayar bir duruma soktu bile, bakalım ne kadar sürecek böyle.
ne okunacak ne yazılacak başlık bulmak neredeyse mümkün değil artık sözlükte.
800 tanıma kitap listesi,
haftalık karma puan listesi,
şu listesi bu listesi,
ne oluyorsa hep o saçma sapan listeler yüzünden oluyor.
50 kez söyledik, gelin vazgeçin bu insanları sürekli bir yarış haline sokan saçma sapan uygulamalardan dedik, kimsenin umurunda olmadı.
sözlükte olması gerektiği gibi birşeyler yazmaya çalışan kişi sayısı 15-20 kişi.
geri kalanlar listelerde yer kapma yarışındalar.
bu da sözlüğü iyice bayar bir duruma soktu bile, bakalım ne kadar sürecek böyle.
ne okunacak ne yazılacak başlık bulmak neredeyse mümkün değil artık sözlükte.
devamını gör...
16.
anayasamız kuran olsun
mevcudu hallettik, sıra kur'an'a geldi.
dine bağlılık, dindarlık ortada,
tutun ki bu şartlarda o denilen oldu,
ınananların kutsal kitabının halini düşünemiyorum bile...
ya mutlaka bir kanuna, yasaya, yazılı kurala neden gerek duyuyorsunuz ?
aklınız fikriniz ne işe yarıyor, neden onu kullanmıyorsunuz?
uygarlıkların önde gelenlerinden ingiltere'de anayasa neden yok acaba, hiç düşündünüz mü,
peki ingilizler bunun eksikliğini neden çekmiyorlar dersiniz , neden çıkıp ortalığa ' bizim yasamız da incil olsun veya yazılı yasamız olsun ' diye acizliklerini dökmüyorlar ortaya ?
biz gibi ortadoğu ülkelerinde ve müslümanlarda var bu, birileri, birşeyler tarafından yönetilme, güdülme güdüsü. böyle olunca da, bir arpa boyu yol alınamıyor maalesef, geriye doğru gitmek normal hale geliyor...
adam çıkmış, 1500 sene öncesinin kitabını ' e biz müslümanız neden olmasın ne var bunda ' diyerek savunuyor.
kafa 1500 sene öncesinin kafası, 2021 de yaşıyor görünse ne olacak ?
anlamsız ve tehlikeli yaklaşımlar bunlar, çağdışı beklentiler...
dine bağlılık, dindarlık ortada,
tutun ki bu şartlarda o denilen oldu,
ınananların kutsal kitabının halini düşünemiyorum bile...
ya mutlaka bir kanuna, yasaya, yazılı kurala neden gerek duyuyorsunuz ?
aklınız fikriniz ne işe yarıyor, neden onu kullanmıyorsunuz?
uygarlıkların önde gelenlerinden ingiltere'de anayasa neden yok acaba, hiç düşündünüz mü,
peki ingilizler bunun eksikliğini neden çekmiyorlar dersiniz , neden çıkıp ortalığa ' bizim yasamız da incil olsun veya yazılı yasamız olsun ' diye acizliklerini dökmüyorlar ortaya ?
biz gibi ortadoğu ülkelerinde ve müslümanlarda var bu, birileri, birşeyler tarafından yönetilme, güdülme güdüsü. böyle olunca da, bir arpa boyu yol alınamıyor maalesef, geriye doğru gitmek normal hale geliyor...
adam çıkmış, 1500 sene öncesinin kitabını ' e biz müslümanız neden olmasın ne var bunda ' diyerek savunuyor.
kafa 1500 sene öncesinin kafası, 2021 de yaşıyor görünse ne olacak ?
anlamsız ve tehlikeli yaklaşımlar bunlar, çağdışı beklentiler...
devamını gör...
18.
atatürk büyük harfle başlasın seçeneği
ıçimizden geçmedi değil,
ancak mustafa kemal atatürk'ü , inancın simgesi allah'ın karşıtlığı, alternatifi gibi konumlandırmanın çok da doğru olmadığını düşünüyorum.
kaldı ki , ne mustafa kemal atatürk'ün,
ne de manevi bir güç olan allah'ın, böyle betimlemeye, ayrıcalığa ihtiyacı olmadığı da bir gerçek.
yani bu uygulama , bu değerlere ne ekstra bir şey katar , ne de eksiltir...
nasıl allah'ın a'sı gereksiz bir talep olmuş ise, bu da gereksiz ve yersiz bir talep.
edit: moderasyon , bu ve benzer durumların sıkça yaşanabileceğini göz önüne alarak , iyi niyetle de olsa yaptığı bu ayrımcı uygulamadan vazgeçerek, sorunu kökten çözebilir, çözmelidir. bu tamamen kendi niyet ve inisiyatifleri dahilindedir.
yani, kaldırın o uygulamayı olsun bitsin kardeşim, neden milleti durduk yere bazı değerler üzerinden ayağa kaldırıyorsunuz ki , gerek yok buna .
ancak mustafa kemal atatürk'ü , inancın simgesi allah'ın karşıtlığı, alternatifi gibi konumlandırmanın çok da doğru olmadığını düşünüyorum.
kaldı ki , ne mustafa kemal atatürk'ün,
ne de manevi bir güç olan allah'ın, böyle betimlemeye, ayrıcalığa ihtiyacı olmadığı da bir gerçek.
yani bu uygulama , bu değerlere ne ekstra bir şey katar , ne de eksiltir...
nasıl allah'ın a'sı gereksiz bir talep olmuş ise, bu da gereksiz ve yersiz bir talep.
edit: moderasyon , bu ve benzer durumların sıkça yaşanabileceğini göz önüne alarak , iyi niyetle de olsa yaptığı bu ayrımcı uygulamadan vazgeçerek, sorunu kökten çözebilir, çözmelidir. bu tamamen kendi niyet ve inisiyatifleri dahilindedir.
yani, kaldırın o uygulamayı olsun bitsin kardeşim, neden milleti durduk yere bazı değerler üzerinden ayağa kaldırıyorsunuz ki , gerek yok buna .
devamını gör...
19.
kendimize hatırlatmamız gereken şahane düşüncelerimiz
'bu kısacık dünyada onurun, gururundan hiçbir şekilde taviz verme, kimseye kulluk etme.'
devamını gör...
20.
struma olayı
yıl 1940'lar,
nazi almanyasının avrupadaki kafatasçı soykırım hamlelerinden romanyalı yahudiler de nasibini alıyor.
1941 yılına gelindiğinde romanya'nın yaş şehrinde 4 bin yahudi'nin nazilerce katledilmesiyle romanya yahudileri için filistin'e gitmekten başka çare kalmamıştı. türkiye karasularını kullanarak filistin'e kaçmayı planlayan romanyalı zenginlerden ve entelektüellerden oluşan büyük bir yahudi grubu bir araya getirdikleri para ile struma isimli gemiyi kiraladılar.
struma, 1830 model bir motora sahip, 46 metre boyunda, panama bandıralı bir bulgar kömür gemisiydi.
1867’de ingiltere'de newcastle'daki bir tersanede inşa edilmişti ve 100 yolcu kapasitesi vardı.
12 aralık 1941’de, bu tehditten kaçan 769 yahudi ve 10 mürettebat köstence’den strumayla yola çıktı,
yolda yaşanan arızalara olaylara rağmen, ikinci bir motor arızası sebebiyle 15 aralık tarihinde istanbul sarayburnu’nda demir atmak zorunda kaldı.
almanya'nın istanbul başkonsolosu, gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve almanya tarafından yolcuların karaya çıkarılmaması için baskı yapıldı.
o dönemde filistin'e yahudi göçünü kısıtlayan britanya'nın da baskısıyla ne geminin yola devam etmesine, ne de yolcuların karaya çıkmasına izin verildi, bu konuda uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskı oluşturuldu.
9 haftalık bekleyişin ardından, gemi
23 şubat 1942'de , karadeniz'de şile açıklarına çekildi. gece boyunca sürüklenen gemi, 24 şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı.
sadece bir kişi kurtuldu.
uzun yıllar geminin neden battığı bilinmedi,
1960'larda sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında struma'nın sovyet denizaltısı shch-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. aynı denizaltı 23 şubat akşamı türkiye'ye ait kargo gemisi çankaya'yı da batırmıştı.
struma faciası için türkiye'de ilk resmi anma, kültür ve turizm bakanı ömer çelik'in hükûmet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 şubat 2015'te gerçekleşti...
buradan
nazi almanyasının avrupadaki kafatasçı soykırım hamlelerinden romanyalı yahudiler de nasibini alıyor.
1941 yılına gelindiğinde romanya'nın yaş şehrinde 4 bin yahudi'nin nazilerce katledilmesiyle romanya yahudileri için filistin'e gitmekten başka çare kalmamıştı. türkiye karasularını kullanarak filistin'e kaçmayı planlayan romanyalı zenginlerden ve entelektüellerden oluşan büyük bir yahudi grubu bir araya getirdikleri para ile struma isimli gemiyi kiraladılar.
struma, 1830 model bir motora sahip, 46 metre boyunda, panama bandıralı bir bulgar kömür gemisiydi.
1867’de ingiltere'de newcastle'daki bir tersanede inşa edilmişti ve 100 yolcu kapasitesi vardı.
12 aralık 1941’de, bu tehditten kaçan 769 yahudi ve 10 mürettebat köstence’den strumayla yola çıktı,
yolda yaşanan arızalara olaylara rağmen, ikinci bir motor arızası sebebiyle 15 aralık tarihinde istanbul sarayburnu’nda demir atmak zorunda kaldı.
almanya'nın istanbul başkonsolosu, gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve almanya tarafından yolcuların karaya çıkarılmaması için baskı yapıldı.
o dönemde filistin'e yahudi göçünü kısıtlayan britanya'nın da baskısıyla ne geminin yola devam etmesine, ne de yolcuların karaya çıkmasına izin verildi, bu konuda uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskı oluşturuldu.
9 haftalık bekleyişin ardından, gemi
23 şubat 1942'de , karadeniz'de şile açıklarına çekildi. gece boyunca sürüklenen gemi, 24 şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı.
sadece bir kişi kurtuldu.
uzun yıllar geminin neden battığı bilinmedi,
1960'larda sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında struma'nın sovyet denizaltısı shch-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. aynı denizaltı 23 şubat akşamı türkiye'ye ait kargo gemisi çankaya'yı da batırmıştı.
struma faciası için türkiye'de ilk resmi anma, kültür ve turizm bakanı ömer çelik'in hükûmet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 şubat 2015'te gerçekleşti...
buradan
devamını gör...